Ebûbekir Sirâceddîn, İngiliz tasavvuf bilimcisi. Tradisyonalist ve perennialist akımın öncü temsilcilerinden birisi olan Martin Lings, ünlü bir yazar, editör, mütercim ve araştırmacı kişiliğinin yanı sıra dini öğreti, kutsal metin, sembolizm, edebiyat ve sanat aracılığıyla ağırlıklı olarak Tanrı-insan ilişkisini terennüm eden bir şair olarak bilinmektedir.
Uzza, İslâm öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası olup bu dönemde Mekke şehrinin üç baş tanrıçasından biriydi. O dönemlerde Uzza, Manat ve Lat, asıl ulaşılmak istenen ulu tanrı El-İlah'ın kızları olarak anılıyorlardı.

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Celâleddin Muhammed Rumi, ayrıca Celaleddin Muhammed Belhî veya yaygın adlarıyla Mevlânâ veya Rumi, 13. yüzyılda Anadolu'da yaşamış bir Fars tasavvufçu, ilahiyatçı ve Sufi bir mistik şairdir. Mevlana'nın etkisi ulusal sınırları ve etnik ayrımları aşar: onun manevi mirası son yedi yüzyıldır İranlılar, Tacikler, Türkler, Yunanlar, Peştunlar, Orta Asya ve Hint Yarımadası Müslümanları tarafından büyük ölçüde takdir edilmektedir. Şiirleri dünya dillerinin çoğuna geniş çapta çevrilmiş ve çeşitli biçimlere aktarılmıştır. Mevlana, Amerika Birleşik Devletleri'nde "en popüler şair" ve "en çok satan şair" olarak tanımlanmıştır.

Geoffrey Chaucer, İngiltere'nin şairi ve yazarı.

Fars edebiyatı, Farsça sözlü kompozisyonlardan ve yazılı metinlerden oluşan dünyanın en eski edebiyatlarından biridir. 2500 yıldan uzun bir dönemi kapsayan Fars edebiyatına ait kaynaklar bugünkü İran sınırlarının ötelerine, Orta Asya, Batı Asya, Anadolu, Hint alt kıtası, Mısır ve Balkanlar'a yayılmıştır. Gaznelilerin Orta ve Güney Asya'yı fethinden sonra Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya'ya yayılmıştır. Yalnız İranlılar değil, Türk, Kafkas, Hint, Pakistanlı ve Slav şair ve yazarların Fars dilinde oluşturdukları eserler de Fars edebiyatı içinde sayılmaktadır.

Hazar Kağanlığı ya da kısaca Hazarlar, 7. ve 11. yüzyıllar arasında; Hazar Denizi'nin çevresinde; Van Gölü'nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev'e; Aral Gölü'nden, Macaristan'a kadar olan geniş topraklarda hüküm sürmüş, Doğu Avrupa'da yerleşik bir Türk devletidir. Hazar kelimesi, gez(mek) anlamına gelen kaz- kökünden türemiştir. Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir. Hudūd al-'Ālam adlı esere göre, Hazar kağanları Ansa' sülalesindendir ve Orta Asya'dan gelmişlerdir. Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'ne bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır. 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir.

İslam'ın Altın Çağı veya İslam Rönesansı, tarihsel olarak Orta Çağ'da, Abbâsîler döneminde 8. yüzyılın ortalarında başlayan ve 15. yüzyılın sonlarına kadar devam eden, İslâm dünyasının çoğunun bilimsel, ekonomik, kültürel, sanatsal, siyasi ve dinî yönlerden zirvede olduğu dönemi ifade eder. Abbâsîler devrinde, Hârûnürreşîd tarafından Bağdat'ta Beytülhikme adında büyük bir bilim merkezinin kurulması ile başlayan bu dönemin, Moğolların 1258'de Bağdat'ı kuşatıp yağmalaması ve böylelikle Abbâsî Hâlifeliği'nin yıkılması ile son bulduğu şeklinde genel bir kabul vardır. Ancak bazı kaynaklarda bu dönemin 14. yüzyıla kadar, bazı kaynaklarda da 15. yüzyıla, hatta 16. yüzyıla kadar sürdüğü ifade edilir.

Cahiz veya el-Cahız gerçek ismi ve tam künyesi Ebu Osman Amr bin Bahr el-Kinani el-Fukaimi el-Basri olan, Basra doğumlu Afro-Arap yazar ve bilim insanı.

Cezerî ya da tam adıyla İsmâil bin er-Rezzâz el-Cezerî, İslam'ın Altın Çağı döneminde çalışmalar yapan Cizreli Müslüman âlim, mucit ve mühendistir. Sibernetiğin ilk adımlarını attığı ve ilk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilen Cezerî'nin, ünlü sanatçı Leonardo da Vinci'ye ilham kaynağı olduğu düşünülür.
Kâşî ya da tam künyesiyle Gıyâsüddîn Cemşîd bin Mes'ûd el-Kâşî 14. yüzyılın son yarısında, Kaşan'da doğmuş hekim, matematikçi ve gökbilimcidir.
Tarihte Yahudilik ile İslam arasındaki etkileşimin tarihi, İslamın Arap Yarımadası'nda doğup buradan yayılmaya başladığı 7. yüzyıla kadar uzanır. Gerek Yahudiliğin gerekse İslamın kökenleri Ortadoğu'da, İbrahim'e dayandığından, her ikisi de İbrahimi olarak kabul edilir. Yahudilik ile İslam'ın paylaştığı birçok ortak yön bulunmaktadır: temel dini görünümü, yapısı, hukuk felsefesi ve uygulaması ile İslam ile Yahudilik birbirine benzer. Gerek bu benzerliklerden ötürü, gerekse Müslüman kültürü ve felsefesinin İslam dünyası içinde yaşayan Yahudi cemaatleri üzerindeki etkisi yoluyla, geride kalan 1.400 yıl boyunca bu iki din arasında kesintisiz ve hatrı sayılır bir fiziki, teolojik ve siyasi örtüşme ortaya çıkmıştır.

Batı Asya, Asya'nın en batıdaki bölgesidir. Anadolu, Arap Yarımadası, İran, Mezopotamya, Levant bölgesi, Kıbrıs adası, Sina Yarımadası ve Transkafkasya'yı (kısmen) kapsamaktadır. Bölgenin Mısır'da bulunan Süveyş Kanalı ile Afrika'dan, Türk Boğazları'nın su yolları ve Büyük Kafkas Dağları ile Avrupa'dan ayrıldığı düşünülmektedir. Doğusunda Güney Asya, kuzeydoğusunda Orta Asya bulunmaktadır. Bölgeyi sekiz deniz çevrelemekte : Ege Denizi, Karadeniz, Hazar Denizi, Basra Körfezi, Umman Denizi, Aden Körfezi, Kızıldeniz ve Akdeniz.

Onüçüncü Kabile, Macar tarihçi Arthur Koestler'in (1905-1983) Türk tarihini de ilgilendiren bir kuramı ve bu kuramı tanıttığı kitabının adıdır.

Radhanitler, Orta Çağ'da etkin olmuş Yahudi gezgin tüccar kabileleri. Orta Avrupa'yla Rusya ile Hazarya'yı sosyal, kültürel ve ticari açıdan çeşitli bağlar kurmaktaydı.
Cambridge Belgesi olarak da bilinen Schechter Mektubu Kahire Genizası'nda Solomon Schechter tarafından keşfedildi.
Amiral veya genel amiral, bağımsız ülkelerin deniz kuvvetlerinde yüksek rütbeli deniz subaylarına verilen unvanın genel karşılığı. Kara ve hava kuvvetlerindeki general rütbesine eşdeğerdir. Türk Deniz Kuvvetleri'nde amirale direkt karşılık gelen rütbe olmamakla birlikte deniz albaydan sonra sırasıyla gelen tuğamiral, tümamiral, koramiral, oramiral ve büyük amiral rütbeleri vardır.
Altın Bozkırlar ve Cevher Madenleri dünyanın Adem ve Havva ile başlangıcından geç Abbâsîler'e kadar Arapça tarih kitabı, Orta Çağ'da Bağdatlı El-Mesûdî tarafından yazılmıştır.

Orta Çağ Avrupasında bilim, doğa, matematik ve doğa felsefesi çalışmalarını içermektedir. Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle birlikte Avrupa kendisini besleyen Yunan öğretisinden mahrum kaldı. Hristiyan din adamları ve bilginlerden Jean Buridan, Bede, Sevillalı İsidor ve Oresme gibi bilim adamları az da olsa eski öğretiye bağlı kaldı. Erken Orta Çağ bilimsel gelişmelerin fark edilir şekilde azaldığı bir dönem olmuştur. Fakat Yüksek ve Geç dönem Orta Çağ tekrar bilimsel gelişmelerin artışına sahne olmuştur.

İslam'ın Altın Çağı'nda matematik, özellikle 9. ve 10. yüzyıllarda, Yunan matematiği ve Hint matematiği üzerine inşa edilmiştir. Ondalık basamak-değer sisteminin ondalık kesirleri içerecek şekilde tam olarak geliştirilmesi, ilk sistematik cebir çalışması (Hârizmî tarafından yazılan Cebir ve Denklem Hesabı Üzerine Özet Kitap adlı eser ve geometri ve trigonometride önemli ilerlemeler kaydedilmiştir.
İshak Sangari veya Yitzhak ha-Sangari, Orta Çağ Yahudi kaynaklarında Hazar devletini Yahudiliğe geçirdiği iddia edilen hahamdır. Douglas Dunlop'un söylediğine göre; İshak Sangari, 13. yüzyıldan öncesine kadar pek bilinmiyordu, ta ki Nahmanides ondan bahsedene kadar.