İçeriğe atla

Kurumlar vergisi

Kurumlar vergisi (KV), kurum kazançları üzerinden alınan doğrudan/dolaysız bir vergi türüdür. Gelir üzerinden alınan vergiler kategorisindedir. Ancak gelir vergisi gibi subjektif değil, objektif nitelikte bir vergidir; bu nedenle artan oranlı tarife yapısına değil, düz/sabit oranlı tarife yapısına sahiptir.[1]

Kurumlar Vergisinin Varlığı

Kurumlar, gerçek kişilerin oluşturduğu hukuki yapılardır. Kurumların elde ettikleri kazançlar, kurum ortaklarına dağıtılır ve dağıtılan bu gelir üzerinden gelir vergisi ödenir. Bu nedenle gelir vergisinden farklı, ayrı bir kurumlar vergisine gerek olup olmadığı tartışmalıdır. Bu tartışmaları kurumlar vergisi lehine görüşler ve aleyhine görüşler olarak sınıflandırmak mümkündür.

Kurumlar Vergisi Lehine Görüşler ve Dayanakları

Bu görüş temelde, kurumların onu meydana getiren ortaklardan ayrı ve bağımsız bir hukuki kişiliği olduğu[2] ve buna bağlı olarak da kurumların da ayrı birer mali güce / vergi ödeme gücüne sahip oldukları noktasında birleşmektedir.[1][3][4] Özellikle sermaye bulma, kredi alma imkanları mali gücün farklılığını gösteren unsurlardandır.[3] Ayrıca kurumların vergilendirilmesi, siyasi popülarite ve yeni bir kamu finansman aracı yaratma gibi nedenlerle de desteklenmektedir.[2] Bunlara ek olarak, kurumların dağıtılmayan kazançlarının vergilendirilmesi kurumlar vergisinin bir diğer varlık sebebi olarak gösterilmektedir.[2][5] Kurumlar vergisi, aynı zamanda ayırma kuramına da uygundur.[1]

Kurumlar Vergisi Aleyhine Görüşler ve Dayanakları: Ekonomik Çifte Vergilendirme Sorunu

Kurumlar vergisinin varlığına karşı görüşler, genel olarak kurumların gerçek kişilerden bağımsız bir mali güce sahip olmadığını ve gelir kavramının gerçek kişilerle bağlantılı bir kavram olduğunu ileri sürmektedir.[5]

Ayrıca, kurum kazançlarının vergiye tabi tutulmasının ardından vergi sonrası kurum kazancının ortaklara dağıtılması ve ortaklar nezdinde gelir vergisine tabi olması problemi ortaya çıkmaktadır.[1][2][3][4][5] Bu problem aynı konu üzerinden benzer türde (gelir üzerinden) alınan iki ayrı vergi olması sebebiyle ekonomik çifte vergilendirmeye karşılık gelmektedir.[1][3] Bu sorunun giderilmesi için gelir vergisi ile kurumlar vergisinin entegrasyonu sağlanmaya çalışılmaktadır.[2]

Türkiye'de kurumlar vergisi

1950 reformu kapsamında[6] yürürlüğe giren 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) ile gerçek kişi ve kurum gelirleri ayrıştırılarak gelir üzerinden alınan vergiler ikili bir yapı içinde düzenlenmiştir.[3]

Ardından, 5520 sayılı KV Kanunu, 5422 sayılı Kanunu yürürlükten kaldırmıştır. Şu an Türkiye'de 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu uygulanmaktadır. 2021 yılı itibarıyla kurumlar vergisi oranı %22'dir.

Türkiye'de kurumlar vergisi mükellefleri; sermaye şirketleri, kooperatifler, iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ve iş ortaklıklarıdır (KVK md.1).

Dünya genelinde kurumlar vergisi

Kurumsal Gelir Vergilerinin Karşılaştırılması



</br> GSYİH Yüzdesi Olarak



</br> OECD Ülkeleri için, 2008![7] Ülke
Vergi / GSYİH Ülke Vergi / GSYİH
Norveç 12.5 İsviçre 3.3
Avustralya 5,9 Hollanda 3.2
Lüksemburg 5.1 Slovak Cum. 3.1
Yeni Zelanda 4.4 İsveç 3.0
Çek Cum. 4.2 Fransa 2.9
Güney Kore 4.2 İrlanda 2.8
Japonya 3.9 İspanya 2.8
İtalya 3.7 Polonya 2.7
Portekiz 3.6 Macaristan 2.6
İngiltere 3.6 Avusturya 2.5
Finlandiya 3.5 Yunanistan 2.5
İsrail 3.5 Slovenya 2.5
OECD ort. 3.5 Almanya 1.9
Danimarka 3.4 İzlanda 1.9
Belçika 3.3 Türkiye 1.8
Kanada 3.3 ABD 1.8

Kurumlar vergisi oranları ülkeden ülkeye büyük ölçüde farklılık göstererek, bazı şirketlerin offshore iştirakler oluşturmasına veya daha düşük vergi oranlarına sahip ülkelere kar kaydırılmasına neden olur.

Ulusal kurumlar vergisi oranlarını karşılaştırılırken (özellikle vergi cenneti ülke tespiti için), hissedarlara ödenen temettü vergileri de dikkate alınmalıdır. Örneğin, ABD'de kurum kazançlarına uygulanan % 35'lik genel ABD vergisi, daha düşük kurumlar vergisi oranlarına sahip ancak hissedarlara ödenen temettü vergileri daha yüksek olan Almanya, İrlanda, İsviçre ve Birleşik Krallık gibi Avrupa ülkelerinden daha azdır.[8]

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) genelindeki kurumlar vergisi oranları aşağıda yer alan tabloda gösterilmektedir.

Ülkeler Kurumlar Vergisi Oranları (2019)![9] Temettü Oranı (2019) Toplam Kurumlar Vergisi Oranı (2019)
 Ireland12.5% 51.0% 57.1%
 South Korea27.5% 40.3% 56.7%
 Canada26.8% 39.3% 55.6%
 France32.0% 34.0% 55.1%
 Denmark22.0% 42.0% 54.8%
 Belgium29.6% 30.0% 50.7%
 Portugal31.5% 28.0% 50.7%
 United Kingdom19.0% 38.1% 49.9%
 Israel23.0% 33.0% 48.4%
 Germany29.9% 26.4% 48.4%
 United States21.0% 29.3% 47.6%
 Australia30.0% 24.3% 47.0%
 Norway22.0% 31.7% 46.7%
 Austria25.0% 27.5% 45.6%
 Sweden21.4% 30.0% 45.0%
 Japan29.7% 20.3% 44.0%
 Italy24.0% 26.0% 43.8%
 Netherlands25.0% 25.0% 43.8%
 Finland20.0% 28.9% 43.1%
 Spain25.0% 23.0% 42.3%
 Mexico30.0% 17.1% 42.0%
 Luxembourg24.9% 21.0% 40.7%
 Slovenia19.0% 25.0% 39.3%
 Greece28.0% 15.0% 38.8%
  Switzerland21.1% 21.1% 37.8%
 Iceland20.0% 22.0% 37.6%
 Chile25.0% 13.3% 35.0%
 Turkey22.0% 17.5% 35.0%
 Poland19.0% 19.0% 34.4%
 New Zealand28.0% 6.9% 33.0%
 Czech Republic19.0% 15.0% 31.2%
 Lithuania15.0% 15.0% 27.8%
 Slovak Republic21.0% 7.0% 26.5%
 Hungary9.0% 15.0% 22.7%
 Estonia20.0% 0.0% 20.0%
 Latvia20.0% 0.0% 20.0%

Kaynakça

  1. ^ a b c d e ÖNCEL/KUMRULU/ÇAĞAN/GÖKER (2020). Vergi Hukuku. Turhan Kitabevi. s. 327. 
  2. ^ a b c d e Ahmet OZANSOY (2010). "KURUMLAR VERGİSİ VE GELİR VERGİSİNİN ENTEGRASYONU" (PDF). Mali Çözüm Dergisi. ss. 133-166. 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Mayıs 2021. 
  3. ^ a b c d e Nihal Saban (2019). Vergi Hukuku. Beta Yayınevi. s. 301. 
  4. ^ a b Kenan Bulutoğlu (1962). Vergi Politikası. İstanbul Üniversitesi Yayınları. ss. 192-198. 
  5. ^ a b c Funda Başaran Yavaşlar (2011). Gelir Vergilendirmesinin Temelleri. Seçkin Yayınevi. ss. 115-118. 
  6. ^ Mahmut İNAN (2010). "Türkiye'de Kazanç Vergisinden Gelir ve Kurumlar Vergisine Geçiş Süreci: 1946–1960 Dönemi" (PDF). Maliye Dergisi. 13 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 13 Mayıs 2021. 
  7. ^ Bartlett (31 Mayıs 2011). "Are Taxes in the U.S. High or Low?". New York Times. 6 Ekim 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Eylül 2012. 
  8. ^ "OECD iLibrary" (PDF). Organisation for Economic Co-operation and Development. []
  9. ^ "Table II.4. Overall statutory tax rates on dividend income". stats.oecd.org. 30 Haziran 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Stopaj, gelir vergisinde, özellikle maaş ve ücretlilerin vergi borçlarının ödenmesinde, gelir henüz sahibinin eline geçmeden verginin kesilmesini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Gümrük</span>

Gümrük, eşya ve malların ülke sınırlarından giriş ve çıkışlarında denetimlerinin yapıldığı ve vergilerin ödendiği kamu kurumudur. Gümrük vergisi'nin toplanması, bir ülkeye giren ve çıkan kişiler ve hayvanlar, nakliye araçları, kişisel eşyalar ve tehlikeli maddeler dahil olmak üzere malların akışını kontrol eder. Gümrük kuru sınırlarında, deniz limanları ve hava alanlarında bulunur. Geleneksel olarak gümrük, ithalat ve ihracatta gümrük vergilerini ve diğer vergileri alan mali konu olarak kabul edilmiştir. Gümrük şimdi üç temel konuyu kapsıyor: vergilendirme, güvenlik ve ticaretin kolaylaştırılması.

Gelir vergisi, gelir üzerinden verilen bir vergidir. Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır. Gelir vergisi dolaysız bir vergi olup kişilerin özel durumunu dikkate almakta ve genellikle artan oranlı vergi tarifesini içermektedir. Bu nedenle vergi yükünün dengeli dağılımı açısından uygun bir vergi türüdür.

Vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya tabidir. Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği kamu gelirlerinin hukuki rejimini inceler.

Katma Değer Vergisi veya kısaca KDV, yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, mal ve hizmeti teslim edenin ödediği ancak teslim alana yüklenen bir harcama vergisidir. %1'den %20'ye kadar değişmektedir.

Dolaylı vergi, bir gerçek ya da tüzel kişinin geliri veya sermayesi üzerinden değil, kişiler arasında gerçekleşen ekonomik işlemler üzerinden belirlenmiş oranlarda alınan vergi türü.

Vergilendirme Türkiye ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye'nin GSYİH'ye oranı %41,65'tir (2021). Vergiler genelde hükûmet tarafından alınır, ancak bazı özel vergiler belediyeler aracılığıyla alınmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Otomatik stabilizatör</span>

Ekonomik dengenin sağlanması ve sürdürülmesinde kendiliğinden fonksiyon gören, denge sağlayıcı etkiler yaratan mali ya da sosyoekonomik kurumlardır. Örneğin; mali sistemde var olan artan oranlı vergiler, işsizlik sigortası ödemeleri, bütçe açık ve fazlaları, birey-aile ve kurum tasarrufları ile toprak mahsullerine ödenen mali yardımlar (sübvansiyon) otomatik stabilizatör niteliğindedir.

Örtülü sermaye, kurumların, sıkı ilişki içinde bulundukları kişi ve kurumlardan sağladığı, sürekli olarak işletmede kullanılmasıyla sermaye işlevi gören borçlardır.

Vergi mükellefi, vergiyi doğuran olayı gerçekleştiren ve bu suretle üzerine düşen vergi borcunu ödemekle yükümlü olan gerçek veya tüzel kişidir.

Türkiye'deki vergi mükellefiyeti, Türk vergi sisteminde yer alan vergi mükellefiyeti kavramını inceler.

Mali sürüklenme, bir ülkede yürürlükte olan artan oranlı gelir vergisinin, enflasyon dönemlerinde bireylerin nominal gelirlerinin artması ile birlikte, daha yüksek ortalama vergi oranlarının uygulanmasına yol açmasına ve dolayısıyla o ekonomide daha yüksek bir vergi payının ortaya çıkmasıdır. Mali sürüklenme sonucu, enflasyon, gelir vergisi hasılatını artırırken, aynı zamanda milli gelire oranla toplam vergi yükünü de artırır.

Arnavutluk'ta vergiler hem federal hem de yerel hükûmetler tarafından alınır. En önemli gelir kaynakları gelir vergisi, sosyal güvenlik, kurumlar vergisi ve katma değer vergisidir. Bu vergilerin hepsi federal düzeyde uygulanır. Gelir idaresi Arnavutluk Vergi Dairesi'dir. 2014 itibarıyla Arnavutluk gelir vergisinde üç dilimli artan oranlı vergi sistemine geçmiştir.

Belli bir ülkede belli bir dönemde uygulanan vergilerin bütününe ilişkin hukuki rejim vergi sistemi olarak nitelendirilir. Türk vergi sistemi ise, Türkiye'de belli bir dönemde uygulanan vergileri inceler. Türkiye'de şu an çok vergili sistem geçerli olup, birden fazla kaynak üzerinden alınan birden fazla vergi bulunmaktadır.

Ekolojik vergi veya ekolojik vergilendirme, çevreyi ve doğal kaynakları korumayı ve aşırı tüketimi önlemeyi hedefleyen bir vergilendirme biçimidir. Kavram İngilizce literatürde ekoloji ve vergi (tax) sözcüklerinin birleşiminden oluşan ecotax ile ifade edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Macaristan'da vergilendirme</span>

Macaristan'da vergilendirme hem ulusal hem de yerel hükûmetler tarafından alınır. Macaristan'da vergi geliri 2017 yılında GSYİH'nın %38,4 seviyesinde kaldı. En önemli gelir kaynakları gelir vergisi, sosyal güvenlik, kurumlar vergisi ve hepsi ulusal düzeyde uygulanan katma değer vergisidir. Toplam vergi geliri arasında yerel vergilerin oranı sadece %5 iken, AB ortalaması %30'dur.

Düz oranlı vergi, vergi ödemesinin vergi matrahından bağımsız olarak tek bir oran ile hesaplandığı bir vergi sistemidir. Örneğin, matrah 10.000 TL ise, ödenmesi gereken vergi %20 x 10.000 TL = 2.000 TL ve matrah 100,000 TL ise ödenmesi gereken vergi 20.000 TL'dir. Vergi yüzdesi oranı matrahın bir fonksiyonu olarak grafiğe dökülürse grafik "düz" bir çizgi olur.

Aşamalı vergi, vergilendirilebilir miktar arttıkça vergi oranının da arttığı bir vergidir. Aşamalı terimi, bir vergi mükellefinin ortalama vergi oranının kişinin marjinal vergi oranından daha düşük olmasıyla sonuçlanan, vergi oranının düşükten yükseğe doğru ilerleme şeklini ifade eder. Terim, bireysel vergilere veya bir bütün olarak bir vergi sistemine uygulanabilir. Daha düşük ödeme gücüne sahip kişilerin vergi oranlarını düşürmek amacıyla aşamalı vergiler uygulanmaktadır, çünkü bu tür vergiler oranı giderek daha yüksek ödeme gücüne sahip olanlara kaydırmaktadır. Aşamalı verginin tersi, fakirlerin zenginlere kıyasla gelirlerinin daha büyük bir kısmını ödediği satış vergisi gibi gerileyen bir vergidir.

Emlak vergisi bir mülkün değeri üzerinden alınan oransal vergidir.

Götürü vergi, vergilendirilen kuruluşun gerçek durumundan ziyade sabit bir tutara dayanan özel bir vergilendirme yöntemidir. Bu durumda, tüzel kişi sorumluluğunu değiştirmek için hiçbir şey yapamaz.