İçeriğe atla

Kurumlar sosyolojisi

Toplum, ortak bir coğrafi mekandan, kurumsallaşma davranış biçimleri sergileyen ve bir arada yaşayan bireylerden oluşmuş bir bütündür. Toplumu oluşturan bireyler arasında düzenli ilişkiler ve davranış kalıpları vardır. Davranış kalıpları, dil ve kültür sayesinde oluşur. Toplumun sahip olduğu bu davranış kalıpları zamanla değişebilir.

Sosyolojide kurum, kültür ve insanların yaşam tarzlarının biçimlendirilmiş bir parçası anlamında kullanılır. Toplumun temel ve önemli ihtiyaçları çerçevesinde teşkilatlanmış ve bütünleşmiş değerlerin, kuralların ve davranış kalıplarının bileşimi olan sosyal kurumlar, sosyolojik yöntem ve tekniklerle inceleme yapan bir toplum bilim dalıdır.[1] Toplumsal ihtiyaçların karşılanması için, biçim ve yöntemlerin süreklilik hallerini ifade etmek için kurum sözcüğüne başvurulur.[2]

Kurumlar bireylerin ihtiyaçlarını karşılama amacıyla ortaya çıkmıştır. Kurumlar içerisinde her bireyin bir rolü bulunmaktadır. Bu roller, bireylerin bulunduğu toplumun beklediği davranışlardır. Birey birden fazla statüde birden çok role sahiptir. Örneğin, bir kadın bir kuruluşta yönetici olabileceği gibi aynı zamanda hem anne, hem eş, hem de çocuk olabilir. Kadının yönetici rolündeki konumundan sergilenmesi istenen davranışlarıyla anne rolündeki konumundan beklenen davranışlar aynı değildir. Yani bireyin her rolünde beklenen davranışlar farklıdır.

Kurumsal sosyoloji; toplumu, toplumsal olaylardan ziyade, karşılıklı olarak birbirlerine uyarlanmış ve bağlı kılınmış kurumların oluşturduğu yapısal toplum olarak ele alınan ve bu bütünlüğü inceleyen sosyolojinin bir alt dalıdır. Bu çerçevede belli temel kurumlar belirlenmiştir. Bu kurumlar (aile kurumu, ekonomi kurumu, din kurumu, siyaset kurumu, eğitim kurumu, boş zamanlar kurumu gibi) öncelikli olarak tek başına ele alınır ve daha sonra kurumlar arası ilişkiler ve kurumların birbirleri üzerindeki etkileri incelenir.

Kurum türleri

Aile kurumu

Aile kavramını tam anlamıyla tanımlamak çok zordur. Çünkü aile kurumu belli bir süreç içinde ele alındığında daha farklı fonksiyonların ortaya çıktığı görülür. Bu sebeple basit şekilde aile kavramını tanımlayacak olursak; aile, iki farklı cins (kadın, erkek) insanın evlenerek oluşturduğu ve çocukların doğumuyla genişleyen yani karı, koca, çocuklar vb. kişilerle oluşturulan toplum içindeki bir bütündür diyebiliriz.

Aile kurumu, çocukların yetiştirilmesi, erken yaşta sosyalleştirme (aile üyelerine statü sağlama), sevgi ve ilgi sağlama, kültürün gelecek nesillere aktarma, ekonomik ve psikolojik tatmini fonksiyonlarını yerine getiren bir kurumdur. Aile, toplumsal ilişkilerde belirleyici rol oynamakta ve sosyal kişiliğin belirlenmesinde oldukça önemli bir kurumdur.

Fransız düşünür Durkheim aileyi altı kategoriye ayırır. Bunları; Totem aile, Anaerkil aile, Babaerkil aile, Pederi aile, Soy ailesi ve Modern aile olarak sınıflandırmıştır. Bu sınıflandırma dışında birçok sınıflandırma bulunmaktadır. Bunlar; köy ailesi, kasaba ailesi, kent ailesi, gecekondu ailesi; çekirdek aile, ataerkil aile, geçici geniş aile, parçalanmış aile vb.

Ekonomi kurumu

Ekonomi kurumu, toplumda ürün ve hizmetlerin sağladığı kalıplaşmış sosyal davranışlardan oluşur. Sosyolojinin ilgilendiği de bu sosyal davranışlardır. Ekonomi kurumu toplumda belli bir bütünü oluşturmuş ve süreklilik kazanmış işlemler bütünüdür. Bu kurum kültürün önemli parçasını meydana getirir. Kurum malın üretimi, dağıtımı, tüketimi ve değiş-tokuşuyla ilgili konuları ele alır.

Üretim: Mal ve hizmetlerin elde edilmesi ve çoğaltılmasıdır. Güdülen amaç sosyal faydayı sağlamaktır.

Dağıtım: Üretilen mal ve hizmetlerin toplumun değişik üye ve kesimlerine ulaşmasını sağlayan ünitedir.

Tüketim: Toplumsal isteklere göre şekillenen tutum ve davranıştır.

Değiş-Tokuş: Bir malı verip yerine başka bir malı alma işidir.

Din kurumu

Din manevi düşünceye dayalı toplumsal bir kurumdur. Bu kurum kişilerin Tanrı ile ilişki kurma gereksinimlerini karşılar. Ayrıca din, bireylerin maddi ve manevi açıdan çevrelerini algılama sistemidir. Din kurumu insanları birleştirici işleve sahiptir.

Din sadece sosyolojiyi ilgilendiren bir kurum değildir. Din diğer bilim dallarıyla da iç içedir. Din sosyolojisi, toplumsal ilişkilerde dinsel sorunları ele alan bir sosyoloji dalıdır. Yani dinin toplum, toplumun din üzerindeki etkilerini araştıran, aralarındaki ilişkileri inceleyen bilim dalıdır.

Dinin sosyal işlevi toplumlara sosyal kimlik belirlenmesidir. Bu nedenle pek çok toplum kendini din ile tanımlamaktadır. Birçok toplumun önemli sorunu olan toplum çatışmasını bir nebze önleyen bir kurumdur. Yani dini kontrol ve denetleme mekanizması olarak görebiliriz.

Siyaset kurumu

Siyaset Kurumu, devletin kamu düzenini sağlama, ülke ve insan yönetimini gerçekleştirme görevini yerine getiren bir kurumdur. Siyaset kurumunun ortaya çıkmasının temel nedeni insanların toplu halde yaşamaları ve birbirlerine ihtiyaç duyarak varlıklarını sürdürmeleridir. Bireyler birbirlerine ihtiyaç duymaksızın varlıklarını sürdürebilselerdi siyasetten bahsedilemeyebilirdi.

Sosyoloji, siyaseti sosyal kurum ve bilimsel bir yöntem olarak ele alır. Siyaset kurumu; siyasal kurumların kuruluşu, işleyişi, gelişimi, amaçları ve aralarındaki ilişkileri ele alır ve inceler. Siyasette bir taraftan çatışan fikirler, farklı istekler ve birbirine zıt çıkarlar bulunmaktadır. Diğer taraftan insanlar ortak kurallar çerçevesinde barış içerisinde yaşamaya, işbirliği yapmaya ve uzlaşmaya çalışırlar.[3]

Eğitim kurumu

Eğitim, bireylerin davranışlarında, kendi yaşantıları yoluyla ve bilerek istenilen yönde değişme meydana getirme sürecidir. Bireyin kendi davranışlarını istenilen yönde değiştirmesi amaçlanmaktadır. Eğitim, bireyleri toplumsal hayata hazırlayan ve bazı yöntemlerle toplum tarafından yetiştirme faaliyetleri olarak da görülebilir.

Eğitim Kurumu, toplumsal bir kurumdur ve toplumda gerçekleşen eğitimin toplumsal temellerini inceleyen bilim dalıdır. Sosyal açıdan eğitim, sosyalleşmenin bir görünümü ve bir şekli olarak görülebilir. Eğitim toplumdaki bireylerin veya grupların toplumdaki başka kişilerin kişilik gelişimini olumlu yönde etkileme için yapılan sosyal faaliyetlerdir.

Eğitim toplumun ihtiyaçlarına göre biçimlendirerek verilir. Eğitimi iki ana başlık altında inceleyebiliriz.

Formel eğitim

Amaçlı, önceden hazırlanmış program çerçevesinde planlı olarak yapılan ve öğretmen yardımıyla yapılan eğitimdir.

İnformel eğitim

Amaçlı, bilinçli ve planlı olmayan hayat içinde kendiliğinden gözlem ve taklitle oluşan öğrenme yöntemidir.

Boş zamanlar kurumu

Boş zaman, dolu olmayan, serbest olunan zaman dilimidir. Bireyler bu boş zamanı dinlenerek, kitap okuyarak, resim çizerek, toplum içerisine karışarak (gezerek) değerlendirirler.

İnsanların boş zamanını değerlendirmesi zorunlu ve önemli bir durumdur. Çünkü boş zamanını verimli bir şekilde kullanan bir birey topluma faydalı işler yapabilmektedir. Boş zamanda topluma fayda sağlayamanın sadece bilgi toplamak ve bilgi üretmek olduğunu düşünmek yanlış olur. Birey boş zamanını daha pozitif ve verimli (resim yapmak, spor yapmak, kitap okumak gibi) bir şekilde geçirerekte topluma faydalı olabilir.

Sosyoloji bu kurumların birbirleri arasındaki ilişkileri de incelenmektedir.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2020. 
  2. ^ "Arşivlenmiş kopya". 28 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2020. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 27 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2020. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Sosyoloji</span> toplumun oluşum, işleyiş ve gelişim yasalarını inceleyen bilim dalı

Sosyoloji veya toplum bilimi, toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır. Toplumsal (sosyolojik) araştırmalar sokakta karşılaşan farklı bireyler arasındaki ilişkilerden küresel sosyal işleyişlere kadar geniş bir alana yayılmıştır. Bu disiplin insanların neden ve nasıl bir toplum içinde düzenli yaşadıkları kadar bireylerin veya birlik, grup ya da kurum üyelerinin nasıl yaşadığına da odaklanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Eğitim</span>

Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. Öğretmen, eğitmen, mentor, pedagoglar gerekli bilgileri öğrencilere verirler.

<span class="mw-page-title-main">Émile Durkheim</span> Fransız toplum bilimci (1858 – 1917)

Émile Durkheim, Fransız sosyolog, sosyolojinin kurucularından sayılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Eğitim sosyolojisi</span> EĞİTİM

Eğitimsel toplum bilimi, eğitim kurumlarını ve okullaşma ile modern endüstri toplumlarında okullaşma sistemlerini, ‘okul ile toplumsal yapı arasındaki ilişkileri konu alan, eğitim kurumunun toplumun diğer büyük kurumsal düzenleriyle, yani iktisat, politika, din vb. ile olan ilişkilerini sosyolojinin yöntemleri ve bakış açısıyla araştıran sosyoloji dalı.

Çocuk, bebeklik ve ergenlik çağları arasındaki insan. Genellikle konuşma ve yürüme kabiliyetleri kazanıldıktan sonra çocukluğun başladığı; cinsel gelişimin başladığı ergenlik dönemi ile birlikte çocukluk döneminin bittiği kabul edilir. Ama bu tanımlamalar görecelidir ve kesin sınırları yoktur. Birleşmiş Milletlerin raporlarında 0-18 yaş arasındaki insanlar çocuk kabul edilirler. Bunun haricinde çocuk kelimesi sıklıkla evlat anlamında da kullanılır.

Toplumsal grup, üyeleri arasında etkileşim olan, ortak amaç ve çıkarlara sahip, belirlenen değer ve normları paylaşan insanların birlikteliğini ifade etmektedir. Toplumsal grup, hem sosyal psikolojinin hem de sosyolojinin çalışma konularından biridir. Bununla birlikte, psikologların ve sosyologların toplumsal grubu ele alış biçimleri farklılık göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kent sosyolojisi</span>

Kent sosyolojisi, tanım olarak Batı'da 19. yüzyıl sonlarında ortaya çıkmış olan disiplinin adıdır. Sosyoloji disiplinleriyle aynı zemini paylaşmakla birlikte büyük ölçüde bu disiplinlerden ayrılan yönlere sahip olarak şekillendi. Kent sosyolojisinin ana sorunu ya da meselesi, modern kent toplumlarının yapısal özelliklerini ve sorunlarını anlamaya çalışmak olarak şekillenmiştir. Buna göre, kent sosyolojisi alanı içinde, belirli bir yöntemsel tercihle araştırmacılar, kentte meydana gelen sosyal gruplaşmaları, bu grupların birbirleriyle olan ilişkilerini, etkileşim ve çatışmalarını, kentsel kurumlaşmaları ve örgütlenme biçimlerini, demografik dağılımın sosyal bağlantılarını ve söz konusu grupların kent sosyal yaşamına uyum problemlerini vb. ele alıp irdeleyebilirler.

<span class="mw-page-title-main">Toplum</span> aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Sanat sosyolojisi</span>

Sanat sosyolojisi, sosyolojinin alt dallarından biridir ve sanatı toplumsal bir süreç olarak, diğer toplumsal fenomenlerle bağlantı içinde ele alır ve analiz eder. Modern sanatın gelişimi, sosyolojik bir araştırma sürecini gerektirdiğinde ve sosyoloji de kendi içinde alt dallara doğru ayrılırken, Avrupa'da ve ABD'de bazı sosyal bilimcilerin katkısıyla sanat sosyolojisi giderek özerkleşen bir alan olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle 20. yy.'ın ortalarında Frankfurt Okulu düşünürlerinin katkıları bugün sanat sosyolojisi literatürü içinde önemli bir yer tutmaktadır. Frankfurt Okulu, "sanat sosyolojisi" ve "sanat felsefesi" arasındaki dinamik etkileşim için de iyi bir örnektir.

Sosyal bilimler, toplumsal bilimler veya toplum bilimleri; insanın muhatabı olan her şey ile ilişkisini araştıran, olayları incelerken merkeze insanı ve insanların oluşturduğu toplumu koyan akademik disiplinler bütünüdür. İnsan ile yazı bulunduktan sonraki zamanın ilişkisini araştıran tarih, insan ile bulunduğu çevrenin ilişkisini araştıran coğrafya, insanların oluşturduğu toplumu araştıran sosyoloji gibi bilim dalları sosyal bilimlere örnek olarak gösterilebilir. Türkiye'de zaman zaman sözel bilimler olarak da anılırlar. Sosyal bilimlerin sanat ve beşeri bilimlerden temel farkı, insanlığı incelerken nitel ve nicel bilimsel yöntemlerin kullanımını içermesidir. Bu terim, 19. yüzyılda, "toplumun özgün bilimi" sosyolojiyi ifade etmek için kullanılmaktaydı. Ancak günümüzde antropoloji, arkeoloji, iktisat, ilahiyat ve din bilimleri, beşeri coğrafya, dil bilimi, işletme, müzik bilimi, siyaset bilimi, psikoloji, hemşirelik ve sosyal tarihi içeren birçok akademik branşı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">İşlevselcilik</span>

İşlevselcilik (İngilizce:Functionalism), Sosyal Bilimlerde, özellikle Sosyoloji ve Sosyokültürel Antropoloji disiplinlerinde esas olarak en derinde bireysel biyolojik gereksinimleri yerine getirme temelinde ortak çareler arayarak tesis edilmiş olan toplumsal kurumları ya da kurumlaşmayı açıklamaya çalışan bir paradigmadır. Sosyal gereksinimleri yerine getiren sosyal kurumların bunu yerine getiriş biçimlerine; özellikle istikrarlı, kararlı toplum yapısı üzerine odaklanır. İşlevselcilik, yaklaşımın diğer öğretileri ile beraber ana sosyolojik yaklaşımdır. Tıpkı çatışmacı kuram ve etkileşimcilik gibi. İşlevselcilik, önce Emile Durkheim ile şekillenmiş daha sonra ise yakın yüzyılda Talcott Parsons tarafından geliştirilmiştir. Aynı zamanda 20. yy. sosyologları tarafından da kurama çok önemli katkılar yapılmıştır ve bu yaklaşım 1970'lere kadar, yani yeni ve eleştirel argümanlarla karşılaşıncaya kadar popüler etkinliğini sürdürmüştür.

<span class="mw-page-title-main">Norm (sosyoloji)</span> insanların nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen inançlar

Norm, grup üyelerinin belirli bir bağlamda nasıl davranmaları gerektiğini belirleyen kurallar veya ilkeler bütünü. Toplumbilimciler normları yazılı olmayan ve toplumun davranışlarına hükmeden anlayış olarak tanımlarken, ruhbilimciler ise daha genel bir tanımı benimserler. Sosyoloji'de normlar yazılı ve yazısız olmak üzere ikiye ayrılır. Yazılı normlar resmi normlar olarak da bilinirler. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge ve kararname gibi şeyler yazılı normlarının kapsamına girer. Yazılı normlar daha çok kamu kurumları ve özel sektörde kullanılır. Yazılı normların yaptırım gücü yüksektir. Yazısız normlar ise resmi olmayan normlardır. Toplum içerisindeki genelgeçer kurallar bütünü olarak da bilinir. Yazısız normların başlıca çeşitleri: töre, örf, adet, gelenek, görenek ve ahlaktır. Yazısız normlara uymayanlar toplum tarafından dışlanma gibi yaptırımlarla karşılaşabilirler. Yazısız normlar, yazılı normların olmadığı yerlerde onun yerine kullanılabilir. Normlardaki temel amaç sosyal kontroldür.

<span class="mw-page-title-main">Dayanışma</span> ortak bir çıkar üzerinde duygu veya eylem birliği

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Tarihsel sosyoloji</span>

Sosyoloji ve tarih arasında yer alan bir araştırma disiplinidir. Bu iki kavram arasında sıkı bir ilişki bulunur. En yüzeysel anlamıyla tarihi, geçmişteki olaylara ait bilgilerin keşfedilip, toplanması ve bir araya getirilip sunan bilim olarak tanımlarsak sosyolojiyi de tarih boyunca yaşayan insanların, toplumların çeşitli yönlerini inceleyen bilim olarak kabul etmeliyiz. Bir tarihi olay örneği ile sosyoloji tarih ilişkisini anlayabiliriz. Her tarihi olay bir sosyo-kültürel olaydır. Sosyoloji de bu sosyo-kültürel olayları, sosyal ilişkileri araştırır. Böylece tarih ile sosyoloji birbirleriyle örtüşür.

<span class="mw-page-title-main">Askerî sosyoloji</span> Bir sosyoloji alanı

Askerî sosyoloji, askerî bir kurum içindeki bireyi ve askerlik mesleğini inceleyen akademik alanı tanımlamak için kullanılan terimdir. Savaş, askerlik ve silahlı kuvvetler ile toplum arasındaki karşılıklı ilişkileri ve etkileşimleri mercek altına alıp sistemli bir biçimde inceler. Askerî sosyoloji, ordu kavramını bir kurum ve yapı olarak ele alır.

<span class="mw-page-title-main">Toplumsal cinsiyet sosyolojisi</span> sosyolojinin alt dalı

Toplumsal cinsiyet sosyolojisi, kadın ve erkek arasındaki farkılılıkların kültürel ve toplumsal olarak nasıl kurulduğunu, kadın ve erkeğin sosyal yapı içindeki durumlarını, kadınlık ve erkeklik kimliğinin oluşum sürecini inceleyen sosyoloji alt dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sosyolojinin dalları</span>

Aşağıdakiler, sosyoloji disiplinine genel bakış ve güncel bir rehber olarak sunulmaktadır:

Çocuk ve Genç Suçluluğu, çocuktaki anti-sosyal eğilimlerin yasa müdahalesi gerektiren duruma gelmesi.

Mysore Narasimhachar Srinivas (1916-1999) Hint sosyolog.