İçeriğe atla

Kuir Anarşi

Kuir Anarşizm ya da anarko-queer, gey kurtuluş ve homofobi, lezbofobi, transmisojini, bifobi, transfobi, heteronormavite, ataerkillik ve ikili cinsiyet sistemi gibi hiyerarşilerin kaldırılmasının aracı olarak anarşizmi ve toplumsal devrimi savunan anarşist düşünce okuludur. Anarşist ve LGBT hareketlerin hem dışında hem içinde LGBT hakları için mücadele eden insanlara: John Henry Mackay, Adolf Brand ve Daniel Guérin dahildir. Bireyci anarşist Adolf Brand Berlin’de 1896’den 1932’ye kadar, gey sorunlarına adanmış ilk sürekli dergi olan Der Eigene’yi yayımlamıştır.[1][2]

Tarih

Erken Tarih

John Henry Mackay, LGBT hakları savunucusu Alman bireyci anarşist

Anarşizmin bireysel özgürlükleri öne çıkarması hem anarşist hareketin hem içinde hem dışında insanların gözünde eşcinselliğe doğal bir savunma yaptı. Das Kuriositäten-Kabinett’de(1923), Emil Szittya eşcinsellik hakkında şöyle yazmıştı “birçok anarşist bu eğilime sahip. Böylece Paris’te bu fikir temelinde bir eşcinsel anarşist grubu kuran Macar anarşist, Alexander Sommi’yi buldum. Onun düşünceleri Magnus Hirschfeld tarafından 1914 kitabı Die Homosexualität des Mannes und des Weibes ile onaylamıştır: “Bana nispeten küçük bir parti olan anarşist saflarında diğerlerine göre eşcinsel ve kadınsı olanların oranı daha fazla gibi geldi.” İtalyan anarşist Luigi Bertoni (Szittya'nın da eşcinsel olduğuna inandığı bir kişi) şöyle gözlemlemişti: “Anarşistler her şeyde özgürlük talep eder, bu nedenle cinsellikle de. Eşcinsellik, her anarşistin hakkında çabalaması gereken sağlıklı bir egoizm algısına yol açar.”

Oscar Wilde’in Sosyalizm ve İnsan Ruhu’nda, bireyselliği ezecek otoriter sosyalizmin tehlikeleri konusunda uyarıda bulunurken, servetin herkes tarafından paylaşıldığı egaliteryanist bir toplumu tutkuyla savunur. Sonradan şöyle bir yorum yapmıştı: “Sanırım bir sosyalistten daha fazlasıyım. Bir tür anarşist olduğuma inanıyorum.” Wilde, Ağustos 1894'te sevgilisi Lord Alfred Douglas'a "tehlikeli bir macera” anlatmak için yazdı. İki sevimli oğlanla—Stephen ve Alphonso— denize açılmıştı ve bir fırtınaya yakalanmışlardı. “Korkunç bir fırtınada geri dönmemiz beş saatimizi aldı! Zifiri karanlık ve ürkütücü denizde gece on bire kadar iskeleye varamadık. [...] Bütün denizciler bizi bekliyordu.” Yorgun, üşümüş ve “iliklerine kadar ıslanmış” olan üç adam “hemen sıcak brendi ve su için otele uçtu”, ama yasalar onlara engel olduğu için bir problem vardı: “Pazar gecesi saat onu geçtiğinden, mal sahibi bize herhangi bir tür brendi veya alkollü içki satamadı! Bu yüzden bize vermek zorunda kaldı. Sonuç can sıkıcı değildi ama ne yasaymış!” Wilde hikâyeyi şöyle bitiriyor: “Artık hem Alphonso hem Stephen’ın anarşist olduğunu söylememe gerek yok.” [3]

Adolf Brand, erken Alman anarşist erkek eşcinsel hakları aktivisti

Anarko-sendikalist yazar Ulrich Linse “1900 civarında Berlin bireyci anarşist kültür sahnesinin keskin hatlarıyla çizilmiş bir figürü”, (Senna Hoy olarak bilinen) “erken gelişmiş Johannes Holzmann” hakkında yazmıştı: “özgür sevgi yandaşı, [Hoy] eşcinselliği bir “kültür şampiyonu” olarak kutladı ve Fıkra 175'e karşı mücadeleye katıldı. Genç Hoy (1882 doğumlu) bu görüşlerini 1904'ten beri, sonraki sene 10.000 tiraja ulaşan, haftalık dergisi Kampf'da (Mücadele) yayımladı. Kendisini tamamen yazmaya ve anarşist bir bakış açısından politik aktivizme atamaya karar verdi. 1904'te "Das dritte Geschlecht" (Üçüncü Cinsiyet) olarak adlandırılmış bir kitapçık yayımladı. İçinde, suçun çoğunu dine atarak homofobiye saldırdı. Her şeyden önce, metnin eğitici olması amaçlandı ve evrim, biyoloji ve o zamanlar eşcinsellerin karşı karşıya olduğu sorunları ele aldı. Holzmann 1904'ten 1905'e kadar Der Kampf: Zeitschrift für gesunden Menschenverstand (Mücadele: Sağduyu için Dergi) dergisini düzenledi. Belli bir organizasyon tarafından yayımlanmamasına rağmen, dergi anarşist görüşlüydü. Der Kampf kurgusal hikâyelere ek olarak, eşcinsellik de dahil olmak üzere birçok konu hakkında makale yayımladı. Yazarları arasında Else Lasker-Schüler, Peter Hille ve Erich Mühsam vardı ve, en iyi zamanında on bine kadar tiraja ulaşmıştı. Bu zaman sırasında Holzmann "Die Homosexualität als Kulturbewegung" (Kültürel Bir Hareket Olarak Eşcinsellik) adlı bir makale yazdı. "Hiç kimsenin bir başkasının özel meselelerine karışmaya, bir başkasının kişisel görüş ve oryantasyonlarına karışmaya hakkı yoktur ve sonuç olarak, özgürce rıza gösteren iki yetişkinin evlerinde yaptıkları kimseyi ilgilendirmez" dedi ve gizlilik hakkının bunu gerektiğini savundu. Alman ceza kanununun eşcinsel davranışları kriminalize eden Fıkra 175'ini eleştirdi.[4]

Alman anarşist psikoterapist Otto Gross da kapsamlı şeklinde hem erkek hem de kadınlarda eşcinsellik hakkında yazdı ve hakkındaki ayrımcılığı eleştirdi. Heteroseksüel anarşist Robert Reitzel (1849–1898) Almanca dergisi Der arme Teufel'de (Detroit) 1890'ların başından beri eşcinsellik hakkında positif bir şekilde konuştu.

John Henry Mackay anarşist harekette Max Stirner'in felsefesinin önemli erken takipçisi ve propagandacısı olarak bilinen bir bireyci anarşistti. Bunun yanı sıra, Mackay Magnus Hirschfeld'in “anti-eşcinsel Fıkra 175’in gözden geçirilmesi” için “Alman İmparatorluğu'nun Yasama Organlarına Dilekçe”sinin erken imzalayıcılarındandı (adı 1899'da yayınlanan ilk listede yer aldı). Ayrıca Oscar Wilde hakkında özel bir ilgisi vardı ve eşcinsel faaliyetten hapse atılmasına öfkelenmişti. Buna rağmen, Mackay, Hirschfeld ve onun organizasyonu Bilimsel-İnsani Yardım Komitesi ile çatışmaya girdi.

Bireyci anarşist Adolf Brand orijinal olarak Hirschfeld’in Bilimsel-İnsani Yardım Komitesi’sinin üyesiydi ama ayrılanlar ile bir grup kurdu. Brand ve Gemeinschaft der Eigenen (Öz- Sahipler Topluluğu) olarak bilinen iş arkadaşları da ağır olarak Stirner’in yazılarından etkilenmişlerdi.

Der Eigene, stirnerist öncü eşcinsel aktivist yayın

Hirschfeld'in eşcinselliği "ara cinsiyet" alanı olarak tanımlamasına karşıydılar. Aynı dönemin başka bir eşcinsel anarşist yazarı olan Ewald Tschek Adolf Brand'in dergisi Der Eigene'ye düzenli olarak katkıda bulundu ve 1925'te Hirschfeld'i Dr. Feldhirsch olarak karikatürize ederek Bilimsel-İnsani Yardım Komitesi'nin Alman insanlara bir tehlike olduğunu yazdı. Mackay Hirschfeld'in Bilimsel-İnsani Yardım Komitesi'yle karşılaştırınca Brand ve Öz- Sahipler Topluluğu'na görüş olarak daha yakın olsa da, “anarşist herkese eşit özgürlük ilkesi kesinlikle erkeklere olduğu kadar kadınlara için de geçerlidir” diyerek Brand'ın antifeminizmine ve neredeyse misojinist görüşlerine katılmadı.

Der Eigene, Brand tarafından Berlin'de 1896'dan 1932'ye kadar yayımlanan dünyanın ilk eşcinsel dergisiydi. Brand birçok şiir ve makaleye kendisi katkı yaptı. Diğer katkıda bulunanlara Benedict Friedlaender, Hanns Heinz Ewers, Erich Mühsam, Kurt Hiller, Ernst Burchard, John Henry Mackay, Theodor Lessing, Klaus Mann ve Thomas Mann, aynı zamanda sanatçılar Wilhelm von Gloeden, Fidus ve Sascha Schneider dahildi. Nazilerin güce yükselmesinden sonra Brand zulüm mahkûmu oldu ve dergisi kapatıldı.

Ukraynalı anarşist askeri lider Nestor Makhno'nun gerilla taktiklerinin bir parçası olarak kılık değiştirdiği biliniyordu. En yaygın olarak farzedilen kılık değiştirmesi, makyaj yapmak ve bir kadın gibi giyinmekti, böylece düşman pozisyonlarını tespit edilmeden araştırabilirdi.

Mujeres Libres , İspanya İç Savaşı sırasında kuir feminist anarşist örgüt

Tanınmış Amerikalı anarşist Emma Goldman da eşcinsellere karşı önyargının açık sözlü bir eleştirmeniydi. Toplumsal kurtuluşun gay erkekler ve lezbiyenleri de kapsaması gerektiği inancı o zamanlar anarşistler arasında bile neredeyse hiç duyulmamıştı. Magnus Hirschfeld'in yazdığı gibi: “o kamuoyundan önce eşcinsel aşkı savunan ilk ve tek kadın, doğrusu ilk ve tek Amerikalıydı.” Sayısız konuşma ve mektupta, gay erkeklerin ve lezbiyenlerin istedikleri gibi sevme haklarını savundu ve eşcinsellikle bağdaştırılan korku ve önyargıyı kınadı. Goldman'ın bir mektupta Hirschfeld'e yazdığı gibi: “Farklı bir cinsel tipten insanların, eşcinsellere karşı çok az anlayış gösteren ve cinsiyetin çeşitli dereceleri ve varyasyonlarına ve onların yaşamdaki büyük önemine bu kadar kabaca kayıtsız kalan bir dünyaya takılıp kalması bir trajedidir.”

Bu destekleyici duruşlara rağmen, o zamanın anarşist hareketi tamamen homofobiden arınmamıştı ve 1935'te etkili bir İspanyol anarşist dergisi başyazısında anarşistlerin bırakın eşcinsel olmayı, onlarla ilişki bile kurmaması gerektiğini savunmuştu: “ Eğer bir anarşistseniz, bu, ortalama bir insandan ahlaki olarak daha dürüst ve fiziksel olarak daha güçlü olduğunuz anlamına gelir. Ve eşcinselleri seven gerçek bir adam değildir, bu nedenle de gerçek bir anarşist değildir.”

Lezbiyen olmak konusunda açık olan Lucía Sánchez Saornil, İspanyol anarka-feminist federasyonu Mujeres Libres'in ana kurucusuydu. Genç yaşta şiir yazmaya başladı ve kendini ortaya çıkan Ultraist edebi hareketiyle ilişkilendirdi. 1919'a kadar Los Quijotes, Tableros, Plural, Manantial ve La Gaceta Literaria'nın dahil olduğu birçok dergi yayımlamıştı. Bir erkek mahlası kullanarak eşcinselliğin kriminalize edildiği ve sansür ve cezayla karşı karşıya kaldığı bir zamanda lezbiyen temaları keşfedebilmişti. Cumhuriyetçilerin şovenist önyargılarından memnun olmayan Lucía Sánchez Saornil, 1936'da Mujeres Libres'i oluşturmak için iki compañera, Mercedes Comaposada ve Amparo Poch y Gascón ile birleşti. Mujeres Libres “iki mücadeleye”, kadınların kurtuluşu ve toplumsal kurtuluşa bağlı olan kadınlar için özerk bir anarşist organizasyondu. Lucía ve diğer “Özgür Kadınlar” dominant olan cinsiyet eşitliğinin sınıfsız bir toplumda doğal olarak ortaya çıkacağı görüşünü reddettiler. İspanya İç Savaşı patladığı gibi Mujeres Libres, kadınların sosyal alanları, okulları, gazeteleri ve kreş programlarını düzenleyerek çabucak 30.000 üyeye ulaştı.

Existrans [fr] gösterisi, Paris, 2017

Fransız biseksüel anarşist Daniel Guérin'in yazıları soldaki cinsel azınlıkların sıklıkla hisettiği gerginliğe bir içgörü sunuyor. Guérin 1930'lardan 1988'deki ölümüne kadar Fransız solunda ileri gelen bir figürdü. 1965'te açıldıktan sonra 20. yüzyılın büyük bölümünde sola yayılan eşcinselliğe karşı aşırı düşmanlıktan bahsetti. Guérin 1975'te şöyle yazdı: "Çok değil, birkaç yıI önce kendini devrimci ilan etmek ve eşcinsel olduğunu itiraf etmek bağdaşmazdı."

1954'te Guérin, Fransa'da eşcinsellere uygulanan baskıyı da detaylandırdığı Kinsey Raporları üzerine çalışması nedeniyle geniş çapta eleştirilmişti: “En sert eleştiriler bir baskı çeşidi olan anti-seksüel terörizmi ciddi olarak küçümseyen Marxistlerden geldi. Bunu bekliyordum tabii ve bu kitabı yayımlayarak politik düzeyde en yakın hissettiğim kişiler tarafından eleştirilme riskini taşıdığımı biliyordum.”Guérin 1965’te alenen açıldıktan sonra sol tarafından terk edilmişti ve cinsel kurtuluş üzerine yazıları sensörlenmiş veya sol kanat dergilerinde yayımlanması reddedilmişti.

Stonewall'u hatırla" yazan pankartlı Kuir anarşist blok

Sonunda anarko-komünizmi kucaklayacak olan Guérin, Marksizm-Leninizmden uzaklaştı ve kapitalizmi reddederken bireyciliğe izin veren platformizme yakın bir anarşizm ve Marksizm sentezine doğru ilerledi. Guérin Mayıs 1968 ayaklanmasına dahildi ve bu olaylardan sonra ortaya çıkmış Fransız gay kurtuluş hareketinin parçasıydı. Onyıllar sonra, Frédéric Martel Guérin’i “Fransız eşcinsel hareketinin büyükbabası” olarak tanımladı.

Amerika Birleşik Devletleri'nde, etkili anarşist düşünür Paul Goodman, kariyerinin sonlarında biseksüel olarak açıldı. Erkeklerle olan romantik ve cinsel ilişkilerini yazılı olarak ve kamuoyunda açıkladığı özgürlüğün (özellikle geç makalesi "Kuir Olmak"ta) erken 1970'lerde ortaya çıkan gay kurtuluş hareketi için birçok önemli kültürel dönüm noktasından biri olduğunu kanıtlandı.

Modern Tarih

Anarşist ve kuir sembolizmi

Erken eşcinsel kurtuluş hareketi, yirminci yüzyılın ortalarında anarşist hareketlerle birçok teorik temeli ve felsefeyi paylaştı. "2-4-6-8, kiliseyi yık, devleti yık!" gibi sloganlar Stonewall isyanları sırasında popülerdi ve anarşist düşünceye dayanan bir queer hakları hareketinin tonunu belirledi. Her iki kampanya da normatif düşünceyi reddetmeye ve kişisel özgürlük ve zevk lehine devlete odaklanıyor.

Hem anarşizm hem kuir teori kapitalizme ve çekirdek aileye bağlı olan paternalist devlet yapısını reddeder. Anarşizmin ve kuirliğin kesişmesinin bir örneği tek eşli olmayan ilişkilerde olan insanlarda bulunabilir, bunlar çekirdek aileyi şekillendiren geleneksel güç yapılarını reddettikleri için doğal olarak anarşiktir. Bu kavram İlişki Anarşizmi olarak adlandırılmıştır.

Anarka-kuir, 20. yüzyılın ikinci yarısında, anarşizmi heteroseksüel/cis insanlar ile LGBT insanlar arasındaki uyuma giden yol olarak gören gay kurtuluş hareketine dahil olan anarşistler arasında ortaya çıktı. Anarka-kuir'in kökleri, eşcinselliği olumlu bir şekilde gösteren bir punk rock türü olan queercore'un derinlerine uzanır. Pek çok punk rock türü gibi, queercore da büyük bir anarşist topluluğu kendine çeker. Anarşistler queercore zinelerinde öne çıkar. İki tane ana anarşi-kuir grubu vardır: Queer Mutiny, çoğu büyük şehirde kolları olan İngiliz grup; ve Bash Back!, bir Amerikan queer anarşistler ağı. Queer Fist New York'ta ortaya çıktı ve kendisini Cumhuriyetçi Ulusal Konvansiyonu (RNC) protestolarında doğrudan eylem ve radikal queer ve trans-kimlikli ses sağlamak için bir araya gelen anti-asimilasyonist, anti-kapitalist, anti-otoriter bir sokak eylemi grubu olarak tanımlıyor.

Christopher Street Day töreninde kuir anarşist pankart, Berlin, 2020

İspanyol işgal evi Eskalera Karakola ve Bolivyalı Mujeres Creando gibi anarka-feminist kolektifler, otogestasyon (öz yönetim) ilkeleri üzerinde çalışan lezbiyen ve biseksüel kadınların sorunlarına büyük önem veriyor ve doğrudan eyleme dayalı etkinlikler düzenliyor. Fag Army, İsveç'te ilk eylemini 18 Ağustos 2014'te Sağlık ve Sosyal İşler Bakanı Hristiyan Demokrat lider Göran Hägglund'a turta atağı ile başlatan bir kuir sol kanat anarşist gruptur.

Aktivizm

Yolsuzlukla mücadele mitinginde queer anarşist ve anarka-feminist bayraklar, Moskova, 2015

Queer anarşistler, homonormatif tüketimcilik ve pembe kapitalizm olarak görülen şeylere karşı doğrudan eylemi kullanarak protesto ve aktivizmde aktif oldular. Queer anarşistler, queer ve LGBT topluluğu için işgal evlerinin ve özerk bölgelerin yanı sıra kentsel topluluklar kurdular. Kırsal topluluklar, coğrafi olarak kentsel merkezlerden izole edilmiş olmaları nedeniyle, anarşist hareketleri ve ağları büyütmek için genellikle sosyal medyaya güvenirler. Sosyal ağ siteleri, daha önce yalnızca kentlerde yaşayanlar için mevcut olan kırsal nüfustaki insanlara alternatif idealler sağlayan bilgi aktarımını kolaylaştırır.

Pek çok queer anarşist, Max Stirner gibi bireysel filozoflardan etkilenen radikal bireycilik kavramını benimser. ACT-Up gibi punk, ırkçılık karşıtı, anti-faşist ve queer anarşistlerden oluşan ve onlar tarafından desteklenen bir örgüt queer radikalleri ve doğrudan eylemi destekledi. Daha sonra WTO protestoları sırasında queer anarşistler kitlesel protestoları organize etmede hayati bir rol oynadılar, bu protestolar sonradan küreselleşme karşıtı hareketin patlamasına yol açacaktı.

Popüler Kültürde

Dublin Onur Yürüyüşü 2016 sırasında gökkuşağı kapitalizmini protesto eden kuir blok

"Gay ol, suç işle" modern Onur Yürüyüşleri, LGBT ile ilgili protestolar ve duvar yazılarında popüler olan bir slogandır. 2018'de, diğer yetenekli LGBTQ+ mahkûmlar tarafından yapılan çizgi romanları satan ABO Comix kolektifinden Io Ascarium tarafından oluşturulan bir meme ile Twitter'da popüler hale getirildi. Ascarium'un bu ifadeyi "asimilasyon karşıtı queer sloganların komünal karışıklığından geliyor. 'ACAB' veya 'Stonewall Bir İsyandı' gibi, kaotik eterden çekildi, hiçbir yerden ortaya çıkmadı ve hiç kimseye ait değildi" diye tanımlamasına rağmen, Google Trends ilginin en azından 2011'den beri var olduğunu söylüyor. “Gay ol suç işle” sloganının “memeleştirilmesi”, anarşist düşünce okullarının artan erişilebilirliğin bir örneğidir.

Danimarka'da kuir anarşistler "Kuir dayanışması" yazan pankartla

"Gay ol, suç işle" sloganı, anti-kapitalist ve anti-otoriter bir ifadedir ve dünya çapında eşcinselliğin kriminalize edilmesi göz önüne alındığında, suç ve kabalığın eşit haklar elde etmek için gerekli olabileceğini ve Stonewall ayaklanmasının bir isyan olduğunu ima eder. Anarşist alan içinde, Mary Nardini Gang "bir kültürün gerçekliği ve sürekliliği ve kanun kaçaklığını, yasa dışılığı ve vatandaşlık eksikliğini deneyimleyen bir tarihi" anlattıkları Be Gay Do Crime isimli bir kitapla Toward the Queerest Insurrection manifestolarını gözden geçirdiler. GLBT Tarih Müzesi'nde küratör olan Mark Bieschke, sloganın "Onur Yürüyüşü'nün cilalı, kurumsal anlatısına" karşı durmayı amaçladığını iddia etti.

Stockholm Onur Yürüyüşü sırasında kuir anarşistler ve anarka-feministler gösterisi

Kasım 2019'da Amerikan karikatür yayını The Nib, kitle fonlaması platformu Kickstarter'da başlatılan ve daha sonra Eylül 2020'de ana dağıtım için yayınlanan Be Gay, Do Comics başlıklı "kuir tarih, anı yazısı ve hiciv içeren" kısa çizgi romanlardan oluşan bir antoloji derledi. Kitabın önsözünde, Nib yardımcı editörü Matt Lubchansky, başlığı Ascarium'un meme'ine bir hürmet olarak açıkladı ve onu “Kuirlik, yasal statüsünden bağımsız olarak her zaman transgresif olmuştur” şeklinde yorumladı.

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ Karl Heinrich Ulrichs had begun a journal called Uranus in 1870, but only one issue ("Prometheus") was published. (Kennedy, Hubert, Karl Heinrich Ulrichs: First Theorist of Homosexuality, In: 'Science and Homosexualities', ed. Vernon Rosario (pp. 26–45). New York: Routledge, 1997.
  2. ^ Anarchist of Love: The Secret Life of John Henry Mackay p.7. First. Mackay Society. 1 Ocak 1983. 
  3. ^ "Kristian Williams. "The Soul of Man Under... Anarchism?"". 23 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Temmuz 2021. 
  4. ^ Fähnders (27 Kasım 1995). "Anarchism and Homosexuality in Wilhelmine Germany". Journal of Homosexuality. 29 (2–3): 117-154. doi:10.1300/J082v29n02_05. ISSN 0091-8369. PMID 8666752. 22 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2020. 

Konuyla ilgili yayınlar

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Homofobi</span> homoseksüel ve LGBT bireylere karşı hoşnutsuzluk veya ön yargı

Homofobi, eşcinsellere veya eşcinselliğe karşı duyulan nefret, önyargı, hoşnutsuzluk, korku veya ayrımcılıktır. Geniş manası ile diğer cinsel yönelimlere sahip olan LGBT kişileri de içerir. Sıfat olarak, homofobisi olan kişiler homofobik olarak anılır. Homofobik davranış ilkelerini sergileyen kişinin gerçekleştirdiği eylemler bütünü "homofobi" sadece psikiyatrik bir kavram değildir. Her 48 saatte bir, eşcinsel bir kişinin homofobiyle bağlantılı şiddete maruz kalarak öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Uluslararası Af Örgütü'ne göre yaklaşık 70 ülkede eşcinsellere şiddet uygulanmaktadır ve 8 ülkede eşcinsellere idam cezası verilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Eşcinsellik</span> Aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantiklik, cinsel çekim ya da cinsel davranış

Eşcinsellik veya homoseksüellik, aynı cinsiyetteki insanlar arasındaki romantizm, cinsel çekim ya da cinsel davranıştır. Eşcinsellik, bir yönelim olarak “kişiyi ağırlıklı olarak ya da tümüyle kendisiyle aynı cinsiyette olan kişilere karşı romantik ya da cinsel çekimleri yaşamaya yönlendiren kalıcı kişisel nitelik” olarak ifade edilir. Aynı zamanda kişiyi bu çekimlere dayanan davranışlarla ilişkili kimlik hissi ve bu çekimleri paylaşan diğer kişilerden oluşan topluluğa olan üyeliğini de tanımlar.

Açılmak ya da coming out, kişinin cinsel yönelimini veya cinsel kimliğini, uygun gördüğü kişilere, "kendi isteğiyle" beyan etmesi. İngilizce coming out of closet kavramının kısaltması olan bu terim Türkçede de kullanılmaya başlanmıştır. Outing ise, eşcinsel bir bireyin cinsel yöneliminin, "kendi isteği olmaksızın", topluma ifşa edilmesidir. Bu duruma maruz kalmış ünlü kişiler arasında daha önce evlenip baba olmuş, cinsel yönelimi öğrenildiğinde toplum tarafından yargılanmış şarkıcı Elton John ve yazar Oscar Wilde da vardır.

Anarşizm, toplumsal otoritenin, tahakkümün, erkin ve hiyerarşinin tüm biçimlerini bertaraf etmeyi savunan çeşitli politik felsefeleri ve toplumsal hareketleri tanımlayan sosyal bir terimdir. Anarşizm, her koşulda her türlü otoriteyi reddetmektir. Reddedilen bu otoritelere patriyarki ve kapitalizm de dahildir.

<span class="mw-page-title-main">Anarko-feminizm</span>

19. yüzyılda ilk kez ortaya çıkan ve isimlendirilen Anarko-feminizm veya Anarka-feminizm, anarşizm ile feminizmi bir araya getirir ve ataerkilliği hiyerarşinin ve dolayısıyla da toplumun temel problemlerinden biri olarak değerlendirir. Anarko-feministler ataerkillik ve maşizm ile savaşın sınıf çatışmalarının ve devlete yönelik anarşist mücadelenin bütünleyici bir parçası olduğuna inanırlar. Özünde, bu felsefe anarşist mücadeleyi feminist mücadelenin gerekli bir bileşeni olarak görür. Feminizmi de anarşist felsefenin gerekli bir bileşeni olarak görür. L. Susan Brown, "Anarşizm, tüm güç ilişkilerine karşı çıkan bir siyaset felsefesi olduğundan, doğası gereği feministtir" iddiasında bulunur.

Bireyci anarşizm, farklı geleneklerden oluşan bireyci anarşizm bireysel bilincin ve bireysel çıkarın, herhangi bir kolektif organ ya da kamu otoritesi tarafından engellenmemesi gerektiğine inanır.

Anarşizm (Önadsız), tarihçi George Richard Esenwein'in cümleleriyle "anarşizmin bir sıfatla tanımlanmamış formudur, yani komünist, kollektivist, mutualist veya bireyci gibi belirleyici sıfatların olmadığı bir düşünce akımı. Diğerleri için ... Anarşizm (önadsız) sadece, farklı anarşist ekollerin bir arada varolmasına tolerans gösteren bir tutumu ifade eder." Bu düşünce farklı anarşist ekoller arasında ortak noktaları vurgular ve bunları anti otoriter inançlar çevresinde birleştimeyi amaçlar. İfade Küba doğumlu Fernando Tarrido del Mármol tarafından 1889 kasım ayında, farklı anarşist hareketler arasında şiddetli tartışmaların yaşandığı bir dönemde, tarafları uzlaşmaya çağrısı sırasında kullanılmıştır.

Kolektivist anarşizm, özellikle Mihail Bakunin ve Birinci Enternasyonal’in anti-otoriter kesimi ile ifade edilen anarşist akımdır. Ayrıca Johann Most da bu yaklaşımın üyelerindendir. Komünal anarşizmle karıştırılmaması gerekir.

<span class="mw-page-title-main">LGBT</span> Lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler için kullanılan kısaltma

LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+, 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından bu yana gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok etkinci, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti.

Kuir veya Queer, heteroseksüel veya cisseksüel olmayan insanlar için kullanılan bir şemsiye tabirdir.

<span class="mw-page-title-main">İran'da LGBT hakları</span>

İran'da eşcinsellik toplum tarafından tabulaştırılır ve eşcinsel ilişkiler yasa dışıdır.

<span class="mw-page-title-main">LGBT sosyal hareketleri</span>

LGBT sosyal hareketleri, cinsel azınlık|cinsel ve cinsiyet azınlıklarının toplum tarafından kabul edilmelerine dair birbiri ile ilişkili amaçlar paylaşırlar. Lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) kişiler ve LGBT'lerin hak arayışını destekleyenler genelde LGBT hakları olarak kastedilen haklar için kampanya yapmışlardır. Çeşitli topluluklar gey kurtuluş, lezbiyen feminizm, queer hareketi ile transgender eylemciliği dahil olmak üzere bir sürü çeşitli biçimde hem birlikte hem de birbirinden bağımsız bir şekilde çalışmışlardır. Tüm LGBT kişileri ve menfaatlarını temsil eden herhangi bir örgüt yoktur, fakat dünya çapındaki LGBT Onur etkinliklerine eşgüdüm ve ağ iletişimi sağlayan InterPride ve LGBT ile HIV pozitif kişilere karşı işlenen insan hakları ihlâlleri ile ilgilenen ve Birleşmiş Milletler ile birlikte çalışan Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu (IGLHRC) gibi LGBT topluluklarını ve menfaatlarını gevşek bir şekilde kapsayan uluslararası örgütler vardır.

<span class="mw-page-title-main">Afrika'da LGBT hakları</span>

Afrika'da lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender (LGBT) hakları dünyanın diğer bölgeleriyle kıyaslandığında oldukça kısıtlıdır. BBC eşcinselliğin 38 Afrika ülkesinde yasa dışı olduğu tahmin etmektedir. 13 devlette ise eşcinsellik yasaldır ya da bu konuyla ilgili yasa yoktur.

<span class="mw-page-title-main">Yahudilik ve cinsel yönelim</span> Yahudilikte eşcinsel olmak

Yahudilikte eşcinsellik, Tevrat zamanına kadar dayanır ve Tekvin ile Levililer kitaplarında bahsedilir. Tekvin, Sodom ve Gomora'nın Tanrı tarafından yıkıldığını anlatır. Levililer kitabında ise erkeklerin birbirleriyle cinsel ilişkiye girmesi yasaklanmış ve bu eylem tiksinç bir hareket olarak sınıflandırılmıştır. Erkeklerin eşcinsel hareketinin cezası Yahudi kurallarınca idamdır fakat Halaha mahkemeleri Kudüs Tapınağı'nın yokluğunda bu kararı uygulayamamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Almanya'da LGBT hakları</span>

Almanya'da eşcinsellik, açıklık ve tolerans ile baskı ve toplu katliâm arasında değişen olay, durum ve tavırlara şahit olmuş çalkantılı bir tarihe sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde LGBT hakları</span>

Kuzey Kıbrıs'ta LGBT haklarına dönük yasal çalışmalar sürmektedir. Kuzey Kıbrıs'ta 2014 tarihi itibarıyla eşcinsel ilişkiler yasaldır. Eşcinsellere karşı kamu ve kuruluşlarda ayrımcılık karşıtı yasalar da mevcuttur. Kuzey Kıbrıs'ta LGBT haklarını savunan birden fazla dernek bulunmaktadır. Bunlardan birine örnek Kuir Kıbrıs Derneği'dir.

Postanarşizm, postmodern ve postyapısalcı düşünce gelenekleri ile anarşist düşünce geleneğinin bir sentezi olarak nitelendirilebilir. Aynı zamanda postyapısalcı anarşizm olarak da bilinen postanarşizm, tek bir çerçeveden ilerleyen bir düşünce geleneği olmaktan ziyade, birçok postmodern düşünce akımının etkisinde kalınarak geliştirilmiş farklı anarşist yaklaşımların bir bütün olarak ele alınmalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi</span>

Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihi, Sovyetler Birliği'nde LGBT tarihini konu alır. Sovyetler Birliği'nde eşcinselliğin durumu üç ana dönemde incelenir. Ekim Devrimi sonrası dönemde 1917-1933 arasında homoseksüellik suç olmaktan çıkarılarak eşcinseller kanun önünde önceki ve sonraki döneme göre daha avantajlı bir konuma sahip olmuştur. Bu yılların akabinde Stalin döneminden itibaren kanunlarca "hastalık" olarak nitelendirilmiştir. 1934-1986 yılları arasında yeniden suç kapsamına alınarak kamuoyuna duyurulmaksızın kovuşturma ve hukuki süreçlere tabi tutulmuştur. 1987-1990 yılları arasında ise kamuya açık tartışmalara izin verilmiş; bilim, akademi ve edebiyatta çeşitli konularla ele alınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kuir çalışmaları</span>

Kuir çalışmaları, cinsel çeşitlilik çalışmaları veya LGBT çalışmaları, lezbiyen, gey, biseksüel, trans, cinsiyet disforisi yaşayan, aseksüel, kuir, cinsel kimliğini sorgulayan, interseks insanlara ve kültürlere ve bunlarla alakalı konulara odaklanan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ile ilgili konuların incelenmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Çağdaş anarşizm</span> anarşist hareketin şimdiki dönemi

Çağdaş anarşizm, anarşist hareketin II. Dünya Savaşı'nın sonundan günümüze kadar süren dönemidir. 20. yüzyılın son üçte birinden bu yana anarşistler, anti-globalizasyon, barış, iskan ve öğrenci protesto hareketlerine katılmışlardır. Anarşistler, Makhnovshchina ve Devrimci Katalonya gibi silahlı devrimlere katılmış ve Uluslararası İşçi Birliği ve Dünya İşçileri Birliği gibi anarşist siyasi örgütler 20. yüzyıldan bu yana var olmuştur. Çağdaş anarşizm içinde, klasik anarşizmin anti-kapitalizmi önemli bir yer tutmuştur.