İçeriğe atla

Kuduz

Kuduz
Kuduz hastalığının felç dönemindeki bir köpek
UzmanlıkEnfeksiyon hastalıkları, veteriner tıp Bunu Vikiveri'de düzenleyin

Kuduz, Rabies ya da Lyssa, Merkezî sinir sistemini ağır şekilde tutan viral bir zoonoz (insanlara diğer hayvanlardan geçen hastalık).

Bugün bile insanlarda ölüme sebep olmaktadır. Etkeni, Rhabdoviruslar grubundan RNA'lı Lyssavirus genusundan bir rhabdovirüs'tür. Kuduz hayvanlarının salyasında bulunur ve genellikle ısırma suretiyle bulaşır. Tabii konakçısı olan yarasanın, yağ dokusu ve tükürük bezinde bulunur. Bütün memelilerde koruyucu tedbirler alınmazsa hemen daima öldürücüdür. 2016 itibarıyla belirtiler ortaya çıktıktan sonra kurtulan sadece 14 vaka rapor edilmiştir. Kurtulan hastanın bilinci kapatılmış ve 6 gün komada tutulmuştur. Tedavinin 10. gününde hasta gözlerini açmış, annesini tanımış, fakat konuşma ve yürüme gibi faaliyetleri bile yeniden öğrenmek zorunda kalmıştır.[1] Daha sonraki hastalara da aynı tedavi yöntemi uygulanmış, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kuduz hastalığında ölüm özellikle solunum felci ile olur. Kuşlar veya böceklerde kuduz virüsüne rastlanmaz.

Kuduz, şarbon ve tavuk kolerası gibi hastalıklar için aşıyı bulup tatbik eden kişi Pasteur'dür. 1882 senesinde ise mikroskopla dahi görülemeyen kuduz virüsünü keşfetti. Daha sonra kuduz virüsü verilen tavşanın omuriliğinin kurutulmasından elde edilen maddeyi, kuduz aşısı olarak kullandı. Birçok aşı çeşidi vardır. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği bulaşma sonrası aşılama şemasına göre aşı 0., 3., 7., 14. ve 28. günlerde 5 doz olmak üzere uygulanmaktadır. Bulaşma öncesi aşılama uygulaması için ise DSÖ'nün tavsiye ettiği aşılama şemasına göre 0, 7, 28. günlerde toplam 3 doz aşı uygulanması yeterlidir.

Hastalığın kuluçka süresi 8 günden 2 yıla kadar değişebilir. Ortalama 40 gündür. Bu devrede kuduz aşısı veya antiserumu yapılırsa hastalık belirti vermeden önlenebilir. Aşının gayesi vücutta çabuk ve yüksek seviyede antikor hasıl edip virüsün nötralize edilmesidir. Klinik belirtiler çıktıktan sonra aşıdan fayda beklenemez.

İnsanlara hastalığın bulaşmasında başlıca aracı olan köpekte ilk belirtiler, hayvan evcilse fark edilen huy değişmeleridir. Hayvan alışılmış hareketlerini yapmaz, garip davranışlar içine girer. Ot, tahta, kumaş vb. şeyleri yemeye çalışır, huysuz ve huzursuzdur, ışıktan uzak ve sessiz yerlere gider, çeşitli hayallere dalar ve çevresine saldırır, devamlı koşar, ağzından salyası akar ve 4-5 gün içinde felçler geçirerek ölür.

Hastalığın gelişimi

Kuduz bir köpek

İlk olay canlı virüsün deri veya mukozalardan vücuda girmesidir. Virüs önce bu bölgedeki çizgili kas hücrelerinde çoğalır. Bunun ardından sinir uçlarından içeri giren virüs, sinir yolunu takip ederek merkezî sinir sistemine ulaşır. Tecrübi olarak kanda virüs bulunabileceği de gösterilmiştir. Ancak hastalığın teşekkülünde ve yayılmasında bunun pek önemi yoktur. Beyinde hemen sadece gri cevherde çoğalan virüs yeniden otonom sinirler yolu ile tükürük bezleri, böbrek üstü bezi, böbrek, akciğer, karaciğer, iskelet kasları, deri ve kalp gibi diğer organlara ulaşır. Virüsün özellikle tükürük bezine ulaşması hastalığın salya ile bulaşmasını sağlar. Kuluçka süresinin çok farklı olabilmesi vücuda giren virüs sayısına, girdiği yerin merkezî sinir sistemine uzaklığına, tutulan doku miktarına ve kişinin savunma mekanizmalarına bağlı gibi görünmektedir.

Hastalığın merkezî sinir sistemine yerleşmesi ile burada kanlanma artar, sinir hücre çekirdekleri harap olmaya başlar ve bu kusurlu sinir hücreleri sahaya hücum eden savunma hücreleri tarafından ortadan kaldırılır. Bölgeye gelen iltihabi hücrelerin artışı ile bir beyin iltihabı meydana gelir. Zamanla klinik tablo da ağırlaşarak ilerler.

Hastalıklı hayvan tarafından ısırıldıktan sonra kas dokusuna giren virüs, önce kas dokusu içinde çoğalır. Daha sonra periferik sinirler aracılığıyla merkezî sinir sistemine ve oradan hızla beyne ulaşır. Beyne yerleşip işgal eden virüsün artık yukarı hareketi tamamlanmıştır ve aşağı doğru hareketine başlar ve göz, tükürük bezleri, deri gibi organlara yerleşir. Burada önemli olan nokta, bu seyir esnasında çok az antijen salınması, antikor oluşmaması ve adeta virüsün kendisini saklamasıdır. Bu nedenle laboratuvar tanı yöntemleri klinik belirtiler tam ortaya çıkmadan (yani iş işten geçmeden) sonuç vermez. Kuduzda kuluçka süresi ortalama 10-60 gün arasında değişmekle birlikte, literatürde bu sürenin 2 güne kadar indiği; bazen yıllara kadar uzadığı vakalar görülmüştür. Özellikle çocuklarda, baş, yüz gibi beyine yakın ya da sinir dokusunun yoğun olduğu bölgelerin ısırıldığı durumlarda ve mukozanın yalandığı hâllerde kuluçka süresinin çok kısaldığı görülmüştür. Kuduz virüsü alan bir insanda ilk belirtiler, sanılanın aksine, genellikle kuduzu düşündürmeyen basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde görülür. Hastalık tablosu tamamen oluşmadan 1-2 gün önce ise, iyileşmesine rağmen ısırık yerinde kaşıntı, iğne batması hissi, sinir trasesi boyunca yayılan bir ağrı gibi belirtiler oluşur. Ayrıca kişilik değişiklikleri görülür. Hastalık oluştuktan sonra 3 temel formda seyredebilir. “Spastik form”da hidrofobi (su korkusu) ve aerofobinin oluştuğu klasik, spazmlarla karakterize kuduz seyri izlenir. “Demans form”da uç noktada aşırı uyarılma veya âdeta delirme hâli görülür. “Paralitik form”da kısmi felçler izlenir. Diğerlerine oranla daha uzun süren bu durumda şüpheli bir tanı yoksa, genellikle kuduz tanısı konamadan, nörolojik problemlerle uğraşılırken hasta kaybedilir. Kuduz hastalığı bir kez oluştuktan sonra ölüm kaçınılmazdır. Önemli olan hastalık oluşmadan vücutta koruyucu antikor düzeyini oluşturmaktır.

Kuduz hastalığı hayvanlarda esas olarak 3 dönem gösterir. Bunlar:

  • Prodromal (melankolik) dönem: Bu dönemde hayvanlarda esas değişim; huy/mizacın adeta tam tersi halini almasıdır. Örneğin sakin bir hayvan agresif bir duruma geçer. Aynı durum tam tersi için de geçerlidir. Hayvanlar normal gıda niteliğinde olmayan maddeleri sık sık yerler (allotrofaji). Kedilerin ise özellikle sessiz ve loş ortamlara saklanmaya çalıştıkları gözlenmiştir.
  • Eksitasyon (saldırganlık) dönemi: Tipik kuduz semptomları bu evrede baş gösterir. Hayvanlar oldukça saldırgandır. Köpeklerde ısırma, kedilerde tırmalama ve sığırlarda boynuz vurma gibi savunma/saldırı hareketleri ön plana çıkar. Gerek sialoadenitis, gerekse yutaktaki felçten dolayı yutkunma refleksi kaybolur ve hem salyada aşırı üretim (Hipersalivasyon) hem de yutulamamasından dolayı ağızdan salya akar. Hidrofobi yani sudan korkma belirtisi aslında sanılanın aksine "korkma" değildir. Yutak felcinden dolayı hayvan su içemez ve suya karşı isteksizdir.
  • Paralitik (felç) dönem: Bu dönemde sentripedal olarak etkenler yayılmış, lezyonlar şekillenmiş ve kudurma olarak tabir edilen eskitasyon dönemi geçmiştir. Etkenlerin özellikle beyin sapı vb. hayatî merkezlerin bulunduğu yerde üremesi sonucu felçler ve kollaps, nihayetinde ölüm gerçekleşir.

Bazı kuduz geçiren hayvanlarda hastalığın selim olarak bilinen formu ortaya çıkabilir. Bu formun özelliği prodromal dönemden sonra eksitasyon döneminin görülmeyip, paralitik dönem ve ölümün gerçekleşmesidir.

Teşhis

Hastanın klinik bulgu vermesi halinde hikâyesinde kuduz yönünden şüpheli bir hayvan ısırığının bulunması teşhiste yardımcıdır. Ancak mühim olan hasta klinik bulgu vermeden risk altında olup olmadığının tespit edilmesidir. Çünkü klinik bulguları takiben başlanan tedavinin başarılı olma ihtimali çok azdır. Hatta bu aşamada hastalığın tedavisi yok kabul edilir.

Teşhiste laboratuvar bulguları: Komplikasyonlar olmadıkça kan kimyası normaldir. Kanda dolaşan beyaz küre (akyuvar) sayısı hafifçe artar. Ancak normalden (5-7 bin/mm³) 30 bin/mm³'e kadar herhangi bir değerde de olabilir.

Her virüs enfeksiyonunda olduğu gibi kesin teşhis şu metotlarla konabilir:

  • İltihaplı doku ve sıvılardan (beyin, tükürük, beyin-omurilik sıvısı vb.) virüsün izole edilmesi ve gösterilmesi,
  • Aşısız kişide bir seri serum çalışması ile kuduz virüsüne karşı oluşmuş antikor miktarının dört kat arttığının gösterilmesi,
  • Virüs bulaşmış dokuda hassas bir metot olan Floresan Antikor Tekniği ile virüs antijeninin gösterilmesi.

Ölen veya öldürülen şüpheli hayvanın beyin dokusundan veya beyin biopsilerinden şu çalışmalar yapılabilir:

  • Beyin dokusu numunelerinin fareye enjeksiyonu ile virüs üretme ve izole etme çalışması,
  • Floresan Antikor Tekniği ile virüs antijeninin gösterilmesi,
  • Işık veya elektron mikroskobu ile Negri cisimciklerinin aranması.

Tedavi şartları

Kuduz hastalığı görülmeyen ülkeler 2010 (yeşil renkli bölgeler).

Her sene dünyada milyonlarca insan hayvanların şüpheli saldırılarına maruz kaldığı için bütün bu kişilerin tedavi altına alınması yerine tedavi için bazı şartların varlığı aranır. Çünkü aşı ve anti serum tedavilerinin de riskleri mevcuttur.

İnsana sebepsiz saldıran hayvanlar mümkünse yakalanmalıdır. Yakalanan vahşi veya aşısız evcil hayvanlar 15 gün süresince sağlıklı şartlarda müşahede altında tutulmalı, bu süre içinde ölürlerse en kısa zamanda beyin dokusunda kuduz yönünden tetkik yapılabilecek bir laboratuvara gönderilmelidir. Bu yönden en güvenilir metot Floresan Antikor Tekniği'dir. Eğer bu teknikle kuduz virüsü tespit edilemezse hayvanın salyasında kuduz virüsü olmadığı kabul edilir ve saldırıya maruz kalan kişinin tedavisi gerekmez. Ancak Floresan Antikor Tekniği veya cisimciği müspet çıkarsa tedavi gerekli olur. Negri cisimciği tetkiki menfi de olsa kuduz şüphesini ortadan kaldırmaz.

Yakalanamayıp kaçan hayvanlar kuduz kabul edilir ve tedaviyi gerektirir.

Ayrıca, epilepsi, ağız içi yaraları ve birçok farklı sağlık sorununun kuduza çok benzer görüntüler oluşturabileceği unutulmamalı, bu nedenle hayvan sağlıklı bir ortamda ve diğer olasılıklar da unutulmadan gözlem altında tutulmalıdır.

Dış bağlantılar

Kaynakça

  1. ^ "Jeanna Giese First Person to Survive Rabies". 16 Mart 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 3 Kasım 2009. 
Sınıflandırma
Dış kaynaklar


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">HIV</span> AIDS hastalığına sebep olan virüs

HIV, AIDS'e yol açan virüs. HIV, bağışıklık sistemine zarar vererek hastalığa neden olur. Vücudu mikroorganizmalardan koruyan bağışıklık sistemi çalışmadığında, mikroorganizmalar hastalığa daha kolay neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bruselloz</span>

Bruselloz, Malta humması veya Akdeniz humması, da denilen Brucella spp. bakterileri yüzünden ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Difteri</span> bulaşıcı hastalık

Difteri, halk arasında kuşpalazı olarak da bilinen, corynebacterium diphtheriae isimli mikroorganizmanın boğaz, burun, göz ve derideki yaralarda yerleşmesiyle ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık.

<span class="mw-page-title-main">Kızamıkçık</span> İnsan viral hastalığı

Kızamıkçık, özel bir virüs olan Rubella ile meydana gelen, bulaşıcı bir hastalık, German measles olarak da bilinir. Hastalığı ilk olarak Nagner, 1829'da kızamık ve kızıldan ayırmıştır. 1938'de Hiro ve Tasaka, hastalığı deney yolu ile sağlamlara bulaştırmayı başarmışlar ve sebebinin bir virüs olduğunu bulmuşlardır.

Kedilerin enfeksiyöz peritonitisi,, kedilerin bağışıklık sistemini etkileyen bir hastalıktır. Kedi koronavirüsünün mutasyon geçirmesi ile meydana gelir. Korona virüsünün mutasyon geçirmiş hali olan FIP virüsü, FIP hastalığına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Çocuk felci</span> poliovirüsün neden olduğu bulaşıcı hastalık

Genellikle çocuk felci veya polio olarak da bilinen poliomyelit, poliovirüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. Vakaların yaklaşık %75'i asemptomatiktir; ortaya çıkabilecek hafif semptomlar arasında boğaz ağrısı ve ateş yer alır; vakaların bir kısmında baş ağrısı, ense sertliği ve parestezi gibi daha ciddi semptomlar gelişir. Bu semptomlar genellikle bir veya iki hafta içinde geçer. Daha az görülen bir belirti ise kalıcı felç ve aşırı vakalarda olası ölümdür. İyileşmeden yıllar sonra, kişinin ilk enfeksiyon sırasında sahip olduğu kas güçsüzlüğüne benzer şekilde yavaş bir gelişme ile postpolio sendromu ortaya çıkabilir.

<span class="mw-page-title-main">Herpes simpleks virüsü</span> Herpesviridae familyasından uçuğa sebep olan virüs

Herpes simpleks, Herpesviridae familyasına ait, uçuk nedeni olan bir virüstür. Herpes ismi Yunancadan ("Herpeine") gelmektedir ve de anlamı sürünmek ya da emeklemektir. Antik Yunan zamanından beri tanınan bu virüs sık sık insanları enfekte etmektedir. Bu enfeksiyonlar; hafif komplikasyonsuz mukokutanözif hastalıklardan, ölümcül olan enfeksiyonlara kadar değişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Şap (hastalık)</span> Hastalık

Şap, çift toynaklı hayvanlarda görülen viral bir hastalıktır. Halk arasında tabak veya dabak olarak adlandırılır.

Kuduz aşısı, kuduza karşı kullanılan bir aşıdır. Hem güvenli hem de etkili olan bir dizi kuduz aşısı mevcuttur. Genellikle köpek veya yarasa ısırığının neden olduğu kuduz virüsüne maruz kalmadan önce ve bir süre sonra kuduzdan korunmak için kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Domuz gribi</span> Bir virüsün sebep olduğu, solunum yolları enfeksiyonu ile meydana çıkan, bazen öldürücü olan hastalık

Domuz gribi, Orthomyxoviridae ailesinden, herhangi bir virüs tarafından oluşmuştur. Domuzlarda oluşan virüse çok benzediği için adına Domuz Gribi denmektedir. Hastalık tıp alanında İngilizce swine influenza virus kelimelerinin baş harflerinin bir araya getirilmesiyle kısaca SIV olarak adlandırılır. Bilinen tüm SIV tipleri ya Influenzavirus A (çoğunlukla) ya da Influenzavirus C (ender) tipindedir. Aşısı bulunmaktadır. 2009 salgınına neden olan virüs, influenza A virüsünün alt türlerinden biri olan H1N1'dir.

<span class="mw-page-title-main">Pandemrix</span>

Pandemrix, 2009 domuz gribi salgınında etkili olan H1N1 virüsüne karşı İngiltere merkezli ilaç şirketi GlaxoSmithKline tarafından üretilen grip aşısıdır. Avrupa Komisyonu, Avrupa İlaç Ajansı'nın tavsiyesi üzerine Pandemrix'in H1N1 aşısı olarak kullanılmasını onaylamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Sığır vebası</span> Hayvan hastalığı

Sığır vebası, viral bir sığır hastalığı. Son derece ölümcül ve bulaşıcı bir hastalıktır. Hayvanlarda sindirim kanalı mukozasında şiddetli ülseratif ve hemorajik lezyonlarla karakterizedir.

<span class="mw-page-title-main">Mavi dil hastalığı</span> Hayvanlarda görülen bir enfeksiyon

Mavi dil ya da Blue tongue, Culicoides cinsi sokucu sinekler ile nakledilen, sığır, koyun, keçi ve deve gibi evcil hayvanlar ile bazı yabani gevişgetirenlerde görülen ve konjesyon, ödem, hemoraji ile karakterize bir enfeksiyondur. Hastalığa yol açan patojen Reoviridae ailesinin Orbivirus cinsinden olup Bluetongue virüsü olarak isimlendirilir.

Dr. Zekâi Muammer Tunçman, Türk hekim, mikrobiyolog.

<span class="mw-page-title-main">Rift Vadisi ateşi</span>

Rift Vadisi ateşi (RVF) hafif-şiddetli semptomlara yol açan bir viral hastalıktır. Hafif semptomları arasında şunlar bulunabilir: ateş, kas ağrıları ve genellikle bir haftaya kadar uzayabilen baş ağrısı. Şiddetli semptomları arasında ise şunlar bulunabilir: Hastalığın bulaşmasından 3 hafta sonra görme yeteneğinin kaybedilmesi, beyinin enfekte olması birkaç gün içinde şiddetli baş ağrılarına, sersemliğe, kanamaya ve karaciğer sorunlarına neden olabilir. Kanaması olanların ölüm riski 50% düzeyine ulaşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Newcastle hastalığı</span>

Newcastle hastalığı, etkeni Avian Paramiksovirüs - 1 (APMV-1) olan, kuş hastalığıdır.

Scrapie koyun ve keçilerin sinir sistemlerini etkileyen ölümcül, dejeneratif bir hastalıktır. Birkaç bulaşıcı spongiform ensefalopatiden (TSE) biridir ve bu nedenle priondan kaynaklandığı düşünülmektedir. Scrapie en az 1732'den beri biliniyor ve insanlara bulaşabilir görünmüyor.

<span class="mw-page-title-main">Kedi sağlığı</span>

Evcil kedilerin sağlığı, veteriner tıpta iyi çalışılmış bir alandır.
Konular arasında bulaşıcı hastalıkları, genetik hastalıkları ve bu hastalıkların önlenmesini; diyeti, beslenmeyi ve kısırlaştırma gibi cerrahi işlemleri içerir.

Kedi köpüklü virusü veya Kedi sinsi virusü bir retrovirüstür ve Retroviridae ailesine ve Spumaretrovirinae alt familyasındandır. Felispumavirus cinsini sadece Puma kedi köpüklü virüsü ile paylaşır. Virüs, etkilenen kedilerde genellikle asemptomatik olduğundan ve hastalığa neden olmadığından FeFV'nin patojenik olup olmadığı konusunda tartışmalar olmuştur. Ancak, FeFV'den etkilenen kedilerde zaman içinde böbrek ve akciğer dokusunda doğrudan ilişkili olabilen veya olmayabilen bazı değişiklikler gözlenmiştir. Bu virüs oldukça yaygındır ve enfeksiyon oranları kedinin yaşıyla birlikte kademeli olarak artar. Antikor incelemelerinden ve PCR analizinden elde edilen çalışma sonuçları, 9 yaşın üzerindeki kedigillerin %70'inden fazlasının Feline köpüklü virüsü için seropozitif olduğunu göstermiştir. Viral enfeksiyonlar, evcilleştirilmiş erkek ve dişi kediler arasında benzerdir, oysa vahşi, daha vahşi dişi kediler FeFV'den etkilenir.

<span class="mw-page-title-main">Hayvanlarda aşılanma</span>

Hayvan aşılaması, evcil hayvanların, çiftlik hayvanların veya vahşi hayvanların aşılanmasıdır. Uygulama veteriner tıp ile bağlantılıdır. İlk hayvan aşısı 1879'da Louis Pasteur tarafından tavuk kolerası için icat edildi. Bu tür aşıların üretimi bireylerin, hükûmetin ve şirketlerin ekonomik zorluklarıyla ilgili sorunlarla karşılaşmaktadır. Hayvan aşılarının düzenlenmesi, insan aşılarının düzenlenmesine göre daha azdır. Aşılar, geleneksel ve yeni nesil aşılar olarak ikiye ayrılır. Hayvan aşılarının, bulaşıcı hayvan hastalıklarını kontrol etmenin en uygun maliyetli ve en sürdürülebilir yöntemler olduğu bilinmektedir. 2017 yılında veteriner aşı endüstrisi 7 milyar ABD doları değerindeydi ve 2024 yılında 9 milyar ABD dolarına ulaşacağı tahmin ediliyor.