Kubadabad Sarayı
Genel bilgiler | |
---|---|
Tür | Saray |
Mimari tarz | Selçuklu Mimarisi |
Konum | Beyşehir, Konya |
Koordinatlar | 37°44′36″K 31°26′20″D / 37.74333°K 31.43889°D |
Başlama | 1220 |
Tamamlanma | 1236 |
Sahip | Selçuklu Sultanları |
Teknik ayrıntılar | |
Yapı sistemi | orijinal |
Kubadabad Sarayı, I. Alaeddin Keykubad'ın (1220-1236) emriyle yaptırılmış olan, Konya Beyşehir-Isparta yolu üzerindeki Anadolu Selçuklu saray yapısıdır. Anadolu Selçuklu Devleti'nden günümüze ulaşabilmiş tek saray yapısıdır. Yapı, Osmanlı dönemine ait olan Edirne ve Topkapı saraylarının öncüsü olma özelliğini taşır.
İnşaatı 1226-1236 yılları arasında gerçekleştirildi. Mimarı Sadeddin Köpektir. Külliye içerisinde, Saadettin Köpek'in kendisi için yaptırdığı küçük bir saray daha olduğu bilinmektedir.[1]
Sarayın nasıl inşa edildiği, sultanların buraya ziyaretleri ve ikametleri hakkındaki bilgiler, Selçuklu tarihçisi İbn Bibi’nin “Selçuknâme” olarak da anılan “el-Evâmirü'l-Alâiyye fi'l-umûri'l-Alâiyye” isimli eserinde lirik bir üslupla ve yer yer manzum satırlarla anlatılmıştır.[2]
Yeri
Konya Beyşehir-Isparta Yenişarbademli arasındaki yolun 5 km içerisinde Gölyaka Köyü sınırları içindedir. Beyşehir Gölü’nün güneybatı kıyısının orta kesiminde ve Anamas Dağlarının eteklerinde, en yüksek noktası deniz seviyesinden 1133 m. yükseklikte olan kayalık bir yarımadanın üzerindedir.[2] Yarımadanın güneyindeki, yöre halkının “Toprak Tol” dediği höyük üzerinde ve bu höyüğün yakınındaki “Gürlevi” denilen tatlı su kaynağının kıyılarında da saraya ait kalıntılar görülmektedir.
Saraya ait arazinin bir kısmı kıyıda, bir kısmı ise küçük bir adadadır. Kıyıdaki kısmı 5200 m2 genişliğinde, adadaki kısmı 3000 m2 genişliğinde bir alana yayılmıştır. Adadaki kısmı, Kız Kalesi olarak adlandırılır.
Bulunuşu
Saraydan günümüze kalan harabeler bulunduğunda, Bizanslılardan kalan bir yapıya ait oldukları sanıldı. Harabelerin Kubadabad Sarayı olduğunu ilk defa tespit eden ve 1949 ve 1950 yıllarında iki ay kadar yaptığı kazılarda elde ettiği bulgularla bunu doğrulayan, Konya'nın eski Müze Müdürlerinden M. Zeki Oral olmuştur. İlk bilimsel kazıları ise Prof. Dr. Katherina Otto-Dorn, 1965 ve 1966 yıllarında yapmış, sarayın ana birimleri, bu kazılarla ortaya çıkarılmıştır. 1980 yılına kadar başka kazı yapılmamış, 1980'den itibaren ise Prof. Dr. Rüçhan Arık'ın girişimiyle kazılar yeniden başlayarak aralıksız devam etmiştir. 2017 yılından bu yana kazılar, Doç. Dr. Muharrem Çeken'in kazı başkanlığıyla sürdürülmektedir.[2]
Yapıları
Saray Külliyesi, surla çevrili birbirine bağlantılı avlular içinde serbest düzende yerleştirilmiş köşkler ve hizmet binaları barındırmaktadır. Külliyede, Büyük Saray ve Küçük Saray olarak adlandırılan iki merkez yapının ve ek olarak yirmi farklı yapının daha kalıntıları vardır. Bu yapıların; iki bölümlü bir kayıkhane, cami, hamam, fırın, mutfak, depo, asker barınaklar olduğu ve külliyenin büyük bir av parkını da içerdiği düşünülmektedir. Henüz toprak altında aydınlatılmayı bekleyen kalıntılar da vardır. Külliye, güney batısında yer alan ovaya doğru genişleyen bir şehir niteliğindedir.
Buluntuları
Kazılarda bulunan stukolarla ve çiniler Konya Çini Eserleri Müzesinde sergilenmektedir. Stukolar kalıpla yapılmıştır. Çoğu hayvan ve insan figürlüdür. Çinilerin taht salonunun ve odaların duvarlarını 2 m. yüksekliğe kadar kapladığı anlaşılmaktadır. Sarayın çinileri, Anadolu Selçuklu çini sanatının en fazla figür çeşidine sahip koleksiyonunu oluşturmaktadır. Boyama tekniği olarak, sır üstü ve sır altı teknikleri kullanılmıştır. Hakim olan renkler beyaz, firuze ve patlıcan morudur. Çinilerin kimisinde sultan ile maiyetini Türk oturuşu olarak tabir edilen, bağdaş kurma pozisyonunda tasvir eden av partisi ve içki meclisi sahneleri gösterilmektedir. İnsan figürleri yuvarlak yüzlü, badem gözlü, küçük burun ve ağza sahip, Uygur tipi diye tabir edilen tarzdadır.[3] Çinlilerin diğer bir kısmında ise, sembolik değer taşıyan çeşitli hayvan figürleri ile mitolojik yaratık tasvirleri bulunur. En fazla dikkat çeken örnekler, Alâeddin Keykubad'ın, ellerinde nar veya kadeh tutan sakallı bir hükümdar şeklinde tasvir edildiği çiniler ile ve göğsünde yazan “es-sultan” ifadesi ile Alaettin Keykubad'ın hükümranlığını sembolize eden çift başlı kartal figürünü içeren çinilerdir.
İnşa edildiği dönemin özellikleri
I. Alâeddin Keykubad dönemi (M.1220-1237) Anadolu Selçuklu medeniyetinin en parlak dönemidir. I. Keykubad, ülkede siyasi birliği sağlamış ve imar faaliyetlerne girişmiştir. Bu dönemde önemli kentlerin surları takviye edilmiş, dinî ve sosyal işlevleri olan binalar yapılmış, M.S.1221 yılında fethedilen Alanya'da ve Kayseri'de saraylar yapılmış, Konya ve Kayseri sarayları iyileştirilmiştir. Bu dönendeki en önemli imar faaliyetinden birisi de Kubadabad sarayının yapımıdır.[2]
Kaynakça
- ^ "KUBÂDÂBÂD SARAYI". TDV İslâm Ansiklopedisi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ a b c d "Kubadabad Tarihçesi". Kubadabad. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ Aslan, Asuman Aypek; Cantürk, Emine (21 Ağustos 2023). "Kubadabad Sarayı çinilerinde bulunan motiflerin endüstriyel alanda kullanımı; Paşabahçe Örneği". RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi (35): 973-985. doi:10.29000/rumelide.1346242. ISSN 2148-7782.
Dış bağlantılar
- https://www.kubadabad.com/ 3 Temmuz 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.