İçeriğe atla

Kuantum optiği

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

Tarihi

Boşlukta ilerleyen ışığın momentumu ve enerjisi foton olarak bilinen parçacıkların tam katı olacak şekildedir. Kuantum optiği, ışığın birimini foton alıp doğasını ve etkilerini ona göre inceler. Bu kavrayışı mümkün kılan ilk önemli gelişme Max Planck'in 1899'da ortaya koyduğu kara cisim ışıma spektrumunun, ışığın enerjisinin belirli katlarda olması gerektiği hipotezi üzerine doğru modellemesinin yapılmasıydı. Fotoelektrik etkisi Einstein'ın kendisine 1921'de Nobel ödülü kazandıran 1905'te yazdığı makaledeki gibi bu katlanma olayının bir diğer kanıtıdır. Niels Bohr kendi teorisindeki atomların enerji seviyelerinin de belirli katlar şeklinde olması ve özellikle hidrojenin emisyon spektrumunun, optik ışıma hipotezinin de belirli katlar şeklinde olmasına karşılık geldiğini göstermiştir. Bu gelişmelerden sonra ışığın ve maddenin etkileşimini anlamak kuantum mekaniğini bütün olarak anlamak için çok önemlidir. Fakat, kuantum mekaniğinin madde-ışık etkileşimini inceleyen alt bilim alanları aslında ışıktan daha çok madde üzerine bir araştırma gibi kabul edilir. Bu yüzden 1960'larda genellikle atom fiziğinden ve kuantum elektroniğinden daha çok bahsedilirdi. Lazer fiziği, yani bu cihazların çalışma ilkeleri, tasarımları ve uygulamaları- önemli bir alan haline geldi ve lazerin çalışma ilkelerinin altında yatan kuantum mekanikleri artık ışığın özelliklerine daha çok önem verilerek inceleniyor ve kuantum optiği ismi artık bir gelenek haline geldi.

Lazer fiziği sağlam teorik temellere ihtiyaç duyduğu için ve ayrıca bunların araştırılması yararlı olduğunu kısa zamanda gösterdiği için, kuantum optiğine olan ilgi kat kat arttı. Dirac'ın kuantum alan teorisini takip eden George Sudarshan, Roy J. Glauber ve Leonard Mandel 1950 ve 1960'larda kuantum teorisini elektromanyetik alanlarda uygulayarak ışığın foto tespitinin ve istatistiğinin (ahenk derecesine bakınız) daha detaylı anlaşılmasını sağladı. Bu da uyum durumunun ışığın elektromanyetik alanların dalgaları klasik şekilde açıklamayla tamamen anlaşılamayacağı fark edilince, lazer ışığı, termal ışık ve egzotik sıkıştırılmış haller vs. arasındaki değişiklikleri ilgilendiren bir kavram olarak tanıtılmasına yol açtı. 1977'de Kimble ve diğerlerinin tek atomun her seferinde tek foton yayımladığını göstermesi üzerine ışığın fotonlardan oluştuğuna dair daha ilgi çekici kanıtlar bulundu. Işığın önceden bilinmeyen klasik hallere benzemeyen kuantum halleri, örneğin sıkıştırılmış ışık da sonradan keşfedilmiş oldu.

Kısa ve aşırı kısa lazer atımlarının gelişimi – Q atımı ve model kilidi teknikleriyle oluşturuldu- süper hızlı işlem olarak bilinen çalışma alanının yolunu açtı. Katı hal araştırma uygulamaları (Raman spektroskopisi) bulundu ve ışığın madde üzerindeki mekanik kuvvetleri çalışıldı. İkinci olarak bahsettiğimiz, ışığın madde üzerindeki mekanik etkisi, atom bulutlarının hatta küçük biyolojik örneklerin lazer ışın demetiyle optik tuzaklarla veya optik cımbızlarla havaya kaldırıp konumlandırılmasını sağladı. Bu ve beraberinde Doppler soğutması, meşhur Bose-Einstein yoğunlaşmasını gerçekleştirebilmek için gerekli olan teknolojinin en önemli parçalarından biridir.

Diğer önemli başarılar da kuantum dolanıklığı, kuantum ışınlanması ve kuantum mantık kapılarıdır. Kuantum mantık kapıları, bir parça kuantum optiğinden bir parça da bilgisayar biliminden türemiş kuantum bilgi kuramının önemli ilgi alanıdır.

Kuantum fizikçileri arasında bugünün ilgi alanları parametrik dönüşümü, parametrik salınım, daha da kısa(attosaniye) atımlar, kuantum bilgi kuramında kuantum optiğinin kuantum optiğinin kullanılışı, atomların tek olarak işlenmesi, Bose-Einstein yoğunlaşması, uygulamaları ve nasıl kullanılacağı (atom optiği olarak da bilinen alt dal) uyumlu mükemmel emiciler ve daha fazlası üzerinedir. Kuantum optiği özellikle mühendislik ve teknolojik gelişime uygulamaları altında tanımlanan başlıklar bugünlerde genellikle fotonik olarak adlandırılır.

Kuantum optiği üzerine çalışmalar için birçok Nobel ödülü verilmiştir. Bunlardan birkaçı:

-2012'de Serge Haroche ve David J. Wineland’in ‘’birbirinden ayrı kuantum sistemleri ölçülendirilmesi ve kullanılmasına olanak veren çığır açıcı deneysel yöntemler’'

-2005'te Theodor W. Hänsch, Roy J. Glauber ve John L. Hall’a.

Kuantum optiğinin kavramları

Quantum teorisine göre ışık sadece elektro-manyetik dalga olarak değil, boşluktaki ışığın hızıyla ilerleyen foton adı verilen parçacıkların akımıdır. Bu parçacıklar bildiğimiz bilardo topları gibi değil, dalga fonksiyonunun sınırlı bölgedeki dağılımlarıyla tanımlanan kuantum mekaniği parçacıkları olarak düşünülmelidir.

Her parçacık, hf'ye denk, -h Planck sabiti ve f ışığın frekansı- bir kuantumluk enerji taşır. Bir tek foton tarafından sahip olunan bu enerji tam olarak fotonu yayımlayan atomun (ya da başka bir sistemin) kesikli olan enerji seviyelerine karşılık gelir. Fotonun maddesel emilimi geri dönüştürülebilir bir işlemdir. Einstein'ın anlık emisyon açıklaması uyarılmış emisyonun varlığını da, lazerlerin var olduğunu gösteren ilke, ön görmüştür. Ancak, mazer'in (ve lazer'in) gerçek bulunuşu yıllar sonra bulunan nüfus terslenmesi oluşturacak yöntemine gerek duyuyordu. İstatistik mekaniğinin kullanılışı kuantum optiği için temel bir kavramdır. Işık fotonun oluşturulması ve imhası için alan işlemcisi bazında –kuantum elektrodinamiği dilinde- bahsedilir . Sık sık karşılaşılan ışık alanı Roy J. Glauber tarafından 1963'te tanıtılan uyumlu haldir. Eşik değerinin çok çok üstündeki tek-fazlı lazerin çıkış gücünü neredeyse tam olarak tanımlamak için de kullanılabilen uyumlu hal, Poisson foton sayısı istatiğini gösterir. Bazı belirli doğrusal olmayan etkileşimler aracılığıyla uyumlu hal, aşırı veya alt Poisson foton istatistiği gösterebilen sıkıştırma operatörü kullanılarak sıkıştırılmış uyumlu hale dönüştürülebilir. Bu tür ışıklara sıkıştırılmış ışık denir. Diğer kuantum halleri farklı ışık demetleri arasındaki foton istatistiği ilişkisine bağlıdır. Örnek olarak, anlık parametrik aşağı dönüştürücü ikiz-demet denilen, idealde her iki demetteki her fotonun bir diğeriyle ilişkili olduğu sistem oluşturabilir. Atomlar enerji özdurumları arasındaki geçişlerin Einstein'ın ışık yayılımı veya emilimi teorinden türetilen belirli seviyelerdeki enerji spektrumundaki kuantum mekanik salındırıcı olarak düşünülebilir.

Katı haldeki maddeler için katı hal fiziği enerji şeridi modeli kullanılır. Bu genellikle deneylerde kullanılan katı-hal cihazlarında ışığın nasıl tespit edildiğini anlamak için çok önemlidir.

Kuantum elektroniği

Kuantum elektroniği çoğunlukla 1950 ve 1970'lerde fiziğin kuantum mekaniğinin etkileriyle ilgilenen maddedeki elektronların fotonlarla birlikte olan etkileşimlerini ve içindeki davranışlarını açıklamakta kullanılan alanında kullanılır. Bugün, diğer dallar tarafından çokça kullanıldığı için nadiren kendi başına bir alt-dal olarak düşünülür. Katı hal fiziği, kuantum fiziğini devamlı kullanır ve genellikle elektronlar üzerine yoğunlaşır. Kuantum mekaniğinin elektroniğe özgü uygulaması yarı iletken fiziğinin içerisinde araştırılır. Bu terim, kuantum optiğinin bir parçası olarak üzerinde çalışılan lazer işlemleri için olan temel işlemleri de kapsar. Bu terimin kullanılışı kuantum Hall etkisi ve kuantum hücre otomatının başlangıç çalışmalarıyla da kesişir.

İlgili Araştırma Makaleleri

Fizik, maddeyi, maddenin uzay-zaman içinde hareketini, enerji ve kuvvetleri inceleyen doğa bilimi. Fizik, Temel Bilimler'den biridir. Temel amacı evrenin işleyişini araştırmaktır. Fizik en eski bilim dallarından biridir. 16. yüzyıldan bu yana kendi sınırlarını çizmiş modern bir bilim olmasına karşın, Bilimsel Devrim'den önce iki bin sene boyunca felsefe, kimya, matematik ve biyolojinin belirli alt dalları ile eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Buna karşın, matematiksel fizik ve kuantum kimyası gibi alanlardan dolayı fiziğin sınırlarını net olarak belirlemek güçtür.

Parçacık fiziğinde, bozonlar Bose-Einstein yoğunlaşmasına uyan parçacıklardır; Satyendra Nath Bose ve Einstein'a atfen isimlendirilmişlerdir. Fermi-Dirac istatistiklerine uyan fermiyonların tersine, farklı bozonlar aynı kuantum konumunu işgal eder. Böylece, aynı enerjiye sahip bozonlar uzayda aynı mekânı işgal edebilirler. Bu nedenle her ne kadar parçacık fiziğinde her iki kavram arasındaki ayrım kesin belirgin değilse de, fermiyonlar genelde madde ile bileşikken, bozonlar sıklıkla güç taşıyıcı parçacıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Foton</span>

Foton, Modern Fizik'te ışık, radyo dalgaları gibi elektromanyetik radyasyonu içeren Elektromanyetik Alan kuantumu yani ışığın temel birimidir. Ayrıca, Elektromanyetik Kuvvet'lerde kuvvet taşıyan, kütlesiz temel parçacıktır. Parçacık terimi; genelde kütlesi olan veya ne kadar küçük olursa olsun bir cismi var olan anlamıyla kullanılır. Ancak, fotonlar için kullanılırken "en küçük enerji yumağı"nı temsil eden bir birimi ifade eder. Fotonlar Bozon sınıfına aittir. Kütlesiz oldukları için boşluktaki hızı 299.792.458 m/s dir.

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

İnterferometri bilgi çıkarımı için elektromanyetik dalgaların üst üste getirildiği tekniktir. İnterferometri, astronomi, fiber optik, mühendislik, optik, oşinografi, sismoloji, spektroskopi, kuantum mekaniği, nükleer ve parçacık fiziği, plazma, uzaktan algılama, biyomoleküler etkileşimler, yüzey profili, mikroakışkanlar, mekanik gerilme/gerilim ölçümü, velosimetri ve optimetri alanlarında önemli bir araştırma tekniğidir.

<span class="mw-page-title-main">Lazer</span> ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenek

Lazer ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenektir. İsmini "Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation" kelimelerinin baş harflerinden alır ve bu, "ışığın uyarılmış ışıma ile yükseltilmesi" anlamına gelir. İlk lazer, 1960 yılında Theodore Maiman tarafından Charles Townes ve Arthur L. Schawlow'un teorileri baz alınarak üretilmiştir. Lazerin ışıktan daha düşük mikrodalgafrekanslarında çalışan versiyonu olan "maser" ise Townes tarafından 1953 yılında bulunmuştur.

Kuantum ışınlama, maddenin kendisinin bir başka hali olan enerjiye dönüştürülerek uzay-zamanda hareket ettirilmesidir.

<span class="mw-page-title-main">Parçacık fiziği</span>

Parçacık fiziği, maddeyi ve ışınımı oluşturan parçacıkların doğasını araştıran bir fizik dalıdır. Parçacık kelimesi birçok küçük nesneyi andırsa da, parçacık fiziği genellikle gözlemlenebilen, indirgenemez en küçük parçacıkları ve onların davranışlarını anlamak için gerekli temel etkileşimleri araştırır. Şu anki anlayışımıza göre bu temel parçacıklar, onların etkileşimlerini de açıklayan kuantum alanlarının uyarımlarıdırlar. Günümüzde, bu temel parçacıkları ve alanları dinamikleriyle birlikte açıklayan en etkin teori Standart Model olarak adlandırılmaktadır. Bu yüzden günümüz parçacık fiziği genellikle Standart Modeli ve onun olası uzantılarını inceler.

Kuantum kriptografisi, kriptografik görevleri gerçekleştirmek için kuantum mekaniği özelliklerinden yararlanma bilimidir. Kuantum kriptografinin en iyi bilinen örneği anahtar değişimi sorununa bilgi teorik açıdan güvenli olan bir çözüm sunan "kuantum anahtar dağıtımı"dır. Kuantum kriptografinin avantajı, yalnızca klasik iletişim kullanılarak imkansız olduğu kanıtlanan veya varsayılan çeşitli kriptografik görevlerin tamamlanmasına izin vermesidir. Örneğin, bir kuantum durumu içinde kodlanmış kopyalanması imkansız veridir. Eğer biri kodlanmış veriyi okumaya çalışırsa, kuantum durumu dalga fonksiyonu çökmesi nedeniyle değişecektir. Bu, kuantum anahtar dağıtımında (QKD) gizli dinlemeyi tespit etmek için kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Spektroskopi</span>

Spektroskopi elektromanyetik radyasyon ile maddenin etkileşiminin radyasyonun dalga boyu veya frekansının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkan elektromanyetik spektrumu (tayf) ölçen ve yorumlayan bir çalışma alanıdır. Başka bir deyişle, elektromanyetik spektrumun tüm bantlarında görünür ışıktan kaynaklı olarak meydana gelen bir kesin renk çalışmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum mekaniği</span> atom altı seviyede çalışmalar yapan bilim dalı

Kuantum mekaniği veya kuantum fiziği, atom altı parçacıkları inceleyen bir temel fizik dalıdır. Nicem mekaniği veya dalga mekaniği adlarıyla da anılır. Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi elektromanyetik ışınımlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Roy Glauber</span> Amerikalı teorik fizikçi (1925 – 2018)

Roy Jay Glauber, Amerikalı kuramsal fizikçi. Kendisi Harvard Üniversitesi'nde fizik profesörü ve Arizona Üniversitesi optik bilimleri öğretim görevlisi olarak çalışmıştır. Fizik dalında 2005 Nobel Ödülü kazanmış bu ödülü John L. Hall ve Theodor W. Hansch ile birlikte paylaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Lene Hau</span>

Lene Vestergard Hau, Danimarkalı fizikçidir. 1999 yılında, süper akışkan kullanımıyla bir ışık demetinin hızını saniyede 17 metreye kadar yavaşlatmayı başarmış ve 2001'de ışık demetini tümüyle durdurmayı başarmış bir Harvard Üniversitesi takımını yönetti. Bu deneyleri temel alan sonraki çalışmaları, kuantum şifrelemesi ve kuantum işlemciliği için önemli etkileri olan bir sürece, ışığın maddeye ardından da maddenin geri ışığa dönüşmesi çalışmalarına sürükledi. Daha yeni çalışmaları aşırı soğuk atomlar ve nanoskopik ölçekteki sistemlerin alışılmamış etkileşimleriyle ilgili araştırmalar içerir. Fizik ve uygulamalı fizik öğretmesi dışında, Harvard'da, fotovoltaik hücreler, nükleer enerji, piller ve fotosentezi içeren Enerji Bilimi dersi verdi. Kendi deney ve araştırmalarının yanı sıra, sık sık Uluslararası konferanslarda konuşma yapması istenmektedir ve bir sürü kurumun bilim politikalarının oluşturulması sürecine dâhil olmaktadır. Danimarka'da önde gelen bilim politikaları ve araştırma geliştiricilerinin yanı sıra devlet bakanlarının da katıldığı, Kopenhag’da 7 Şubat 2013’te düzenlenen EliteForsk-konferencen 2013 ’te Keynote Konuşmacı olarak bulundu.

Kuantum mekaniği madde ve atomların ve atom içindeki parçacıklar ölçeğinde enerji ile etkileşimlerinin davranışını açıklayan bilimsel ilkeler organıdır: Bu makaleye teknik olmayan konuların tanıtımında ulaşabilirsiniz.

Kuantum mekaniğinin tarihi modern fizik tarihinin önemli bir parçasıdır. Kuantum kimyası tarihi ile iç içe olan kuantum mekaniği tarihi özünde birkaç farklı bilimsel keşif ile başlar; 1838’de Michael Faraday tarafından elektron demetlerinin keşfi, Gustav Kirchhoff tarafından 1859-60 kışı siyah cisim ışıması problemi beyanı, Ludwig Boltzmann’ın 1877 yılındaki fiziksel bir sistemin enerji seviyelerinin ayrıklardan olabileceği önerisi, 1887 yılında Heinrich Hertz’in fotoelektrik etkiyi keşfetmesi ve Max Planck’ın 1900 yılında ileri sürdüğü, herhangi bir enerji yayan atomik sisteminin teorik olarak birkaç farklı “enerji elementi” ε (epsilon) ne bölünebilmesi, bu enerji elementlerinden her birinin frekansına ν orantılı olması ve ayrı ayrı enerji üretebilmesi hipotezi, aşağıdaki formülle gösterilmiştir;

Kimyasal elementlerin ya da kimyasal bileşiklerin emisyon spektrumu atom ya da moleküllerin yüksek enerji seviyesinden düşük enerji seviyesine geçişinden elde edilen elektromanyetik radyasyonun frekans spektrumudur. Yayılmış fotonun enerjisi iki enerji düzeyi arasındaki farka eşittir. Her atom için birçok mümkün geçişler vardır ve enerji düzeyleri arasındaki her geçiş spesifik enerji farkına sahiptir. Bu farklı geçişlerin toplamı, farklı ışınlar halinde gönderilmiş dalga boylarına ve emisyon spektrumunun düzenlenmesine neden olur. Her elementin emisyon spektrumu özeldir. Dahası, spektroskopi elementlerin madde içindeki bilinmeyen kompozisyonunu tespit etmek için kullanılabilir. Buna benzer olarak, moleküllerin emisyon spektrumları maddelerin kimyasal analizlerinde kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bohr-Einstein tartışmaları</span> Bohr-Einsitein arası diyaloglar

Bohr–Einstein tartışmaları, kuantum mekaniği hakkında Albert Einstein ile Niels Bohr arasında süregelen tartışmadır.

Optik, Mısır ve Mezopotamyalılar tarafından geliştirilen lenslerle başlamış ve Yunan ve Hint filozofları tarafından geliştirilen ışık ve vizyon teorileri takip etmiştir.

Atomik, moleküler ve optik fizik, bir ya da birkaç atomun ölçeğinde, madde-madde ve ışık-madde etkileşimi çalışmadır ve enerji, birkaç elektron voltları etrafında ölçeklenir. Üç alanla yakından ilişkilidir. AMO teorisi, klasik, yarı klasik ve kuantum işlemlerini kapsar. Tipik olarak, teori ve emisyon uygulamaları, elektromanyetik yayılım ve emilme, spektroskopi analizi, lazer ve mazerlerin kuşağı ve genel olarak maddenin optik özellikleri, uyarılmış atom ve moleküllerden, bu kategorilere ayrılır.