İçeriğe atla

Kuantum mekaniği tarihi

Kuantum mekaniğinin tarihi modern fizik tarihinin önemli bir parçasıdır. Kuantum kimyası tarihi ile iç içe olan kuantum mekaniği tarihi özünde birkaç farklı bilimsel keşif ile başlar; 1838’de Michael Faraday tarafından elektron demetlerinin keşfi, Gustav Kirchhoff tarafından 1859-60 kışı siyah cisim ışıması problemi beyanı, Ludwig Boltzmann’ın 1877 yılındaki fiziksel bir sistemin enerji seviyelerinin ayrıklardan olabileceği önerisi, 1887 yılında Heinrich Hertz’in fotoelektrik etkiyi keşfetmesi ve Max Planck’ın 1900 yılında ileri sürdüğü, herhangi bir enerji yayan atomik sisteminin teorik olarak birkaç farklı “enerji elementi” ε (epsilon) ne bölünebilmesi, bu enerji elementlerinden her birinin frekansına ν orantılı olması ve ayrı ayrı enerji üretebilmesi hipotezi, aşağıdaki formülle gösterilmiştir;

bu formülde h Planck sabiti isimli sayısal bir değerdir.

Ardından, 1905 yılında, Albert Einstein daha önce 1887 yılında Heinrich Hertz tarafından raporlanan fotoelektrik etkiyi açıklamak için, devamlı olarak Max Planck’ın ışığın kendisinin ayrı kuantum parçacıklarından oluştuğu hipotezini doğru saymıştır ve 1926 yılında Gilbert N. Lewis tarafından foton olarak adlandırılmıştır. Fotoelektrik etkisi metal gibi belirli maddelerin üzerinde belirli dalgaboylarının parlayan ışığı şeklinde gözlemlenir ve bu durum sadece ışık kuantum enerjisi metal yüzeyinin iş fonksiyonunden daha büyükse elektronların bu maddelerden fırtatılmasına sebep olur.

“Kuantum mekaniği” (Almanca; "quantenmechanik") ifadesi Max Born, Werner Heisenberg ve Wolfgang Paulil’nin aralarında bulunduğu birkaç fizikçi tarafından Göttingen Üniversitesinde 1920’lerin başında üretilmiştir ve ilk olarak Born’un 1924 tarihli"Zur Quantenmechanik"makalesinde kullanılmıştır.[1] İlerleyen yıllarda bu teorik temel yavaş yavaş kimyasal yapı, reaktiflik ve bağlanma üzerinde uygulanmaya başlamıştır.

Genel Bakış

Ludwig Boltzmann'nın 1898'de öne sürülen I2 molekülünün "atomik hassasiyetinin"(α, β) birbiri üzerine geçişini gösteren grafiği.

Ludwig Boltzmann 1877 yılında molekül gibi fiziksel sistemlerinin enerji seviyelerinin farklı olabileceğin önerdi. Kendisi, matematikçiler Gustav von Estcherich ve Emil Müller ile birlikte Avusturya Matematik Topluluğu’nun kurucusuydu. Boltzmann’ın iyot gazında olduğu gibi moleküllerdeki farklı enerji seviyelerinin varlığına dair gösterdiği gerekçesinin kökleri istatistiksel termodinamik ve istatistik mekanik teorilerindedir ve matematiksel argümanlar ve 20 yıl sonra Max Planck tarafından ileri sürülen ilk kuantum teorisiyle desteklenmiştir.

1900 yılında Alman fizikçi Max Planck istemeyerek, daha sonra Planck Kanunu olarak adlandırılan, Boltzmann dağılımını (klasik limite uygun) kapsayan, bir siyah cisim tarafından yayılan enerjiye bağlı olarak gözlemlenen frekansı tespit etmek için formül çıkartmak adına enerjinin nicelleştiği edildiği fikrini ileri sürdü. Planck Kanunu[2] şu şekilde belirtilebilir; ;

h Planck sabiti;
c Uzaydaki ışığın hızı;
k Boltzmann sabiti;
ν Elektromanyetik radyasyonun frekansı; ve
T Maddenin sıcaklığı(kelvin cinsinden)

Önceki Wien yaklaşımı olduğu kabul edilerek Planck Kanunundan çıkarılabilir.

Dahası, Planck’in kuantum teorisinin elektrona uygulanması 1911-1913'te Ştefan Procopiu’nun ardından 1913'te Niels Bohr’un, daha sonraları “magneton” şeklinde adlandırılan, elektronun manyetik momentini hesaplamasına zemin hazırladı. Benzer fakat sayı olarak oldukça farklı değerlerde olan kuantum hesaplamaları, daha sonraları, manyetiğin elektrondan daha küçük olan 3 parçası protonun ve nötronun manyetik momenti için de mümkün kılındı.

Fotoelektrik etki
Metal levhadaki elektronlar, gelen fotonların enerjisinin metalin iş fonksiyonun enerjisinden büyük olduğu için yayılır.
Fotoelektrik etki, 1887'de,
Heinrich Hertz tarafından yayınlandı
,
ve, 1905'te Albert Einstein açıklığa kavuşturdu.
* Düşük- Enerji fenomeni: Fotoelektrik etki
* Orta-Enerji fenomeni: Compton olayı
* Yüksek-Enerji fenomeni: Çift oluşum

1905 yılında, Einstein ışığın ya da daha genel olarak bütün elektromanyetik radyasyonun boşlukta belli bir noktada bulunan sonlu bir enerji miktarına bölünebileceğini varsayarak fotoelektrik etkiyi açıkladı. Mart 1905 kuantum makalesinin giriş bölümünde Einstein;

"Burada üzerinde tartışılacak varsayıma göre, bir ışık ışını belirli bir noktadan yayılırken, enerji devamlı olarak giderek artan boşluklara dağılmıyor, aksine bölünmeden hareket eden, bir bütün halinde absorbe edilebilecek veya oluşturulabilecek, boşlukta belirli bir noktada bulunan sonlu ‘enerji miktarı’ içeriyor."

demiştir.

Bu ifade bir 20. Yüzyıl fizikçisi tarafından yazılan en devrimsel cümle olarak görülmüştür.[3] Bu enerji miktarları daha sonra 1926 yılında Gilbert N. Lewis tarafından "foton" olarak adlandırılmıştır. Her fotonun nicesel olarak enerji barındırması fikri kayda değer bir başarıydı; bu sayede teorik olarak ışığın sadece dalga olarak görülmesi yüzünden ortaya çıkan sonsuz enerjiye erişen siyah cisim radyasyonu problemi çözülmüştür. 1913 yılında Bohr, On the Constitution of Atoms and Molecules makalesinde kuantumlama kullanarak hidrojen atomunun tayf çizgilerini açıkladı.

Bu teoriler başarılı olmalarına rağmen oldukça görüngüseldi. O tarihte, Henri Poincare’in 1912 tarihli Planck’ın teorisini masaya yatırdığı makalesi Sur la théorie des quanta[4][5] dışında nicemlemeyi kanıtlayacak kesin kanıtlar yoktu. Hepsi "eski kuantum teorisi" olarak anılıyordu. “Kuantum fiziği” deyimi ilk olarak Johnston’un ‘’Planck's Universe in Light of Modern Physics’’ de kullanıldı (1931).

Sıcaklık azaldıkça, karacisim ışınım eğrisinin zirvesi düşük şiddetlere ve yüksek dalga boylarına doğru kayar. Ayrıca klâsik Rayleigh-Jeans modeli ışınımıda (karşılaştırma amacı ile) bu figürde görülmektedir..

1924 yılında, Fransız fizikçi Louis de Broglie parçacıkların dalga özellikleri dalgaların da parça özellikleri gösterebileceğini belirterek, madde dalga teorisini ileri sürdü. Bu teori bir parçacık içindi ve Özel görelilik teorisinden geliyordu. Modern kuantum mekaniği 1925 yılında Alman fizikçi Werner Heisenberg, Max Born ve Pascual Jordan[6][7] matris mekaniğini geliştirmesiyle ve Avusturyalı fizikçi Erwin Schrödinger dalga mekaniğini ve de Broglie’nin teorisini genelleştiren göresiz Schrödinger denklemini keşfetmesiyle Borglie’nin yaklaşımı üzerine kurulmuştur.[8] Daha sonra Schrödinger iki yaklaşımın da aynı olduğunu göstermiştir.

Heisenberg 1927 yılında belirsizlik ilkesini formüle etti, aynı zamanda da Kopenhag yorumu şekillenmeye başladı. 1927 yılında Paul Dirac kuantum mekaniğini özel görelilikle birleştirme çalışmalarına, elektron için Dirac denklemini öne sürerek başladı. Dirac denklemi, Schrödinger’in elde edemediği, bir elektronun dalga işlevinin göreli tasvirini elde etmeyi başardı. Bu elektronun dönüşünü hesapladı ve Dirac’ı pozitronun varlığını tahmin etmeye itti. Ayrıca bra-ket gösterimi ile birlikte 1930 tarihli ünlü ders kitabında tarif ettiği operatör teorisine öncülük etti. Aynı tarihlerde, Macar bilgin John von Neumann 1932 tarihli ünlü ders kitabında tarif ettiği gibi, Hilbert boşlukları üzerine doğrusal operatörler teorisinde kuantum mekaniği için kesin matematiksel temeli formüle etti. Bunlar gibi, kuruluş zamanından beri birçok çalışma hala duruyor ve sıklıkla kullanılıyor.

Kuantum kimyası alanına fizikçi Walter Heitler ve 1927 yılında hidrojen molekülünün kovalent bağ ile ilgili bir çalışma yayımlayan Fritz London tarafından öncülük edilmektedir. Kuantum kimyası daha sonraları Caltech’den Amerikan kuramsal kimyacı Linus Pauling ve John C. Slater’ın molekül orbital kuramı ya da değerlik kuramı gibi çeşitli teorileriyle birçok uzman tarafından geliştirildi.

1927’den itibaren araştırmacılar kuantumu parçacıklar yerine alanlara uygulama girişimlerinde bulundu ve bu da kuantum alanı kuramlarının ortaya çıkmasına sebep oldu. P.A.M. Dirac, W. Pauli, V. Weisskopf ve P. Jordan bu alandaki ilk araştırmacılardandır. Bu araştırma alanı kuantum elektrodinamiğinin R.P. Feynman, F. Dyson, J. Schwinger ve S.I. Tomonaga tarafından 1940’larda formüle edilmesiyle en üst noktasına ulaştı. Kuantum elektrodinamiği elektronların, pozitronların ve elektromanyetik alanın Kuantum alan teorisini tanımlamıştır[6][7][9] ve daha sonraki kuantum alan kuramı için model olarak alınmıştır.

Kuantum renk dinamiği teorisi 1960’ların başında formüle edilmeye başlanmıştır. Bugünkü haliyle bildiğimiz teori Politzer, Gross ve Wilczek tarafından 1975 yılında formüle edilmiştir.

Schwinger, Higgs ve Goldstone’un öncü çalışması üzerine ekleme yapma kaydı ile, fizikçiler Glashow ve Salam zayıf nükleer gücün ve kuantum elektrodinamiğinin tek bir elektrozayıf kuvvette birleştirilebileceğini gösterdi ve bu sayede 1979 yılında ]]Nobel Fizik Ödülünü}} aldı.

Kurucu Deneyler

Kuantum mekaniğinin tarihindeki on etkili isim. Soldan sağa doğru:
  • Thomas Young’un ışığın dalga doğasını gösterdiği Çift yarık deneyi. (1805)
  • Henri Becquerel radyoaktiviteyi keşfetti. (1896)
  • J.J Thomson’un Katot ışın tüpü deneyleri. (elektron ve elektronun negatif elektrik yükünü keşfetti) (1897)
  • Kuantum konseptleri olmadan açıklanamayan 1850-1900 arasındaki Siyah cisim radyasyonu çalışmaları.
  • Fotoelektrik etki: Einstein bunu 1905 yılında foton konseptini nicemlenmiş enerji ile birlikte ışık parçacıkları kullanarak açıkladı. (ve daha sonra bu sebeple Nobel Ödülü aldı)
  • Robert Millikan’ın elektrik yükünün nicemsel olarak meydana geldiğini gösteren Yağ damlası deneyi. (1909)
  • Ernest Rutherford’un, atomun kütle enerjisi ve pozitif enerjisinin neredeyse eşit olarak dağıldığını ileri süren Thomson Atom Modeli’nin aksini kanıtladığı Altın folyo deneyi. (1911)
  • James Franck ve Gustav Hertz’in cıva atomunun enerji soğumasının nicemsel olduğunu gösterdiği Franck Hertz deneyi. (1914)
  • Otto Stern ve Walter Gerlach’ın parçacık dönüşünün nicemsel doğasını gösterdiği Stern-Gerlach deneyi. (1920)
  • Clinton Davisson ve Lester Gerner’ın elektronun dalga doğasını gösterdiği Elektron difraksiyon deneyi. (1927)
  • Clyde L. Cowan ve Frederick Reines [[Nötrino deneyi[[nde nötrinonun varlığını doğruladı. (1955)
  • {{Clauss Jönsonn[[’un elektronlarla olan Çift yarık deneyi. (1961)
  • Klaus von Klitzing tarafından 1980 yılında keşfedilen Kuantum Hall Olgusu. Hall Olgusunun nicemselleşmiş hali elektrik ve ince yapı sabitesi için aşırı isabetli bir saptama ortaya çıkardı.
  • Alain Aspect tarafından kuantum dolanıklılığının deneysel doğrulaması. (1982)
  • Paul Kwiat, Harold Wienfurter, Thomas Herzog, Anton Zeilinger ve Mark Kasevich tarafından yapılan Mach-Zehnder çatışma ölçeği deneyi. Bu deneyle beraber Elter Veidman bomba testine deneysel doğrulama sağlamış ve interaksiyonsuz ölçümün mümkün olduğunu göstermiştir. (1994)

Kaynakça

  1. ^ Max Born, My Life: Recollections of a Nobel Laureate, Taylor & Francis, London, 1978.
  2. ^ M. Planck (1914). The theory of heat radiation, second edition, translated by M. Masius, Blakiston's Son & Co, Philadelphia, pages 22, 26, 42, 43.
  3. ^ Folsing, Albrecht (1997), Albert Einstein: A Biography, trans. Ewald Osers, Viking 
  4. ^ McCormmach, Russell (Bahar 1967), "Henri Poincaré and the Quantum Theory", Isis, 58 (1), ss. 37-55, doi:10.1086/350182 
  5. ^ Irons, F. E. (Ağustos 2001), "Poincaré's 1911–12 proof of quantum discontinuity interpreted as applying to atoms", American Journal of Physics, 69 (8), ss. 879-884, Bibcode:2001AmJPh..69..879I, doi:10.1119/1.1356056 
  6. ^ a b David Edwards,The Mathematical Foundations of Quantum Mechanics, Synthese, Volume 42, Number 1/September, 1979, pp. 1–70.
  7. ^ a b D. Edwards, The Mathematical Foundations of Quantum Field Theory: Fermions, Gauge Fields, and Super-symmetry, Part I: Lattice Field Theories, International J. of Theor. Phys., Vol. 20, No. 7 (1981).
  8. ^ Hanle, P.A. (Aralık 1977), "Erwin Schrodinger's Reaction to Louis de Broglie's Thesis on the Quantum Theory.", Isis, 68 (4), ss. 606-609, doi:10.1086/351880 
  9. ^ S. Auyang, How is Quantum Field Theory Possible?, Oxford University Press, 1995.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Werner Heisenberg</span> Alman teorik fizikçi (1901–1976)

Karl Werner Heisenberg, Alman teorik fizikçi. Kendi ismiyle anılan Belirsizlik İlkesi'ni buldu. Atom yapısı bilgisine katkılarından dolayı 1932 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

<span class="mw-page-title-main">Foton</span>

Foton, Modern Fizik'te ışık, radyo dalgaları gibi elektromanyetik radyasyonu içeren Elektromanyetik Alan kuantumu yani ışığın temel birimidir. Ayrıca, Elektromanyetik Kuvvet'lerde kuvvet taşıyan, kütlesiz temel parçacıktır. Parçacık terimi; genelde kütlesi olan veya ne kadar küçük olursa olsun bir cismi var olan anlamıyla kullanılır. Ancak, fotonlar için kullanılırken "en küçük enerji yumağı"nı temsil eden bir birimi ifade eder. Fotonlar Bozon sınıfına aittir. Kütlesiz oldukları için boşluktaki hızı 299.792.458 m/s dir.

Dalga-parçacık ikililiği teorisi tüm maddelerin yalnızca kütlesi olan bir parçacık değil aynı zamanda da enerji transferi yapan bir dalga olduğunu gösterir. Kuantum mekaniğinin temel konsepti, kuantum düzeyindeki objelerin davranışlarında ‘’parçaçık’’ ve ‘’dalga’’ gibi klasik konseptlerin yetersiz kalmasından dolayı bu teoriyi işaret eder. Standart kuantum yorumları bu paradoksu evrenin temel özelliği olarak açıklarken, alternatif yorumlar bu ikililiği gelişmekte olan, gözlemci üzerinde bulunan çeşitli sınırlamalardan dolayı kaynaklanan ikinci dereceden bir sonuç olarak açıklar. Bu yargı sıkça kullanılan, dalga-parçacık ikililiğinin tamamlayıcılık görüşüne hizmet ettiğini, birinin bu fenomeni bir veya başka bir yoldan görebileceğini ama ikisinin de aynı anda olamayacağını söyleyen Kopenhag yorumu ile açıklamayı hedefler.

Fotoelektrik etki ya da fotoemisyon, ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların ya da diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan elektronlar, fotoelektronlar olarak adlandırılır. Bu olay genellikle elektronik fiziğinde hatta kuantum kimyası ya da elektrokimya gibi alanlarda çalışılır.

Planck sabiti (h), bir fizik sabitidir ve kuantum mekaniğindeki aksiyonum kuantumu için kullanılır. Değeri h= 6.62607015×10−34 J⋅s' dir. Planck sabiti daha önceleri bir Fotonun enerjisi (E) ile elektromanyetik dalgasının frekansı (ν) arasında bir orantı idi. Enerji ile frekans arasındaki bu ilişki Planck ilişkisi veya Planck formülü olarak adlandırılır:

Schrödinger denklemi, bir kuantum sistemi hakkında bize her bilgiyi veren araç dalga fonksiyonu adında bir fonksiyondur. Dalga fonksiyonunun uzaya ve zamana bağlı değişimini gösteren denklemi ilk bulan Erwin Schrödinger’dir. Bu yüzden denklem Schrödinger denklemi adıyla anılır. 1900 yılında Max Planck'ın ortaya attığı "kuantum varsayımları"nın ardından, 1924'te ortaya atılan de Broglie varsayımı ve 1927'de ortaya atılan Heisenberg belirsizlik ilkesi bilim dünyasında yeni ufukların doğmasına sebep olmuştur. Bu gelişmeler Max Planck'ın kuantum varsayımları ve Schrödinger'in dalga mekaniği ile birleştirilerek kuantum mekaniğini ortaya çıkarmıştır.

Madde dalgaları veya de Broglie dalgaları, maddenin dalga-parçacık ikiliğini yansıtan kavramdır. Kuram 1924'te, Louis de Broglie tarafından doktora tezinde önerilmiştir. De Broglie denklemleri dalga boyunun parçacığın momentumuyla ters orantılı olduğunu gösterir ve ayrıca de Broglie dalga boyu diye isimlendirilir. Ayrıca madde dalgalarının tekrarsıklığı, de Broglie tarafından türetildiği gibi, parçacığın toplam enerjisi E'ye – kinetik enerjisinin ve potansiyel enerjisinin toplamı – doğru orantılıdır.

<span class="mw-page-title-main">Paul Dirac</span> İngiliz teorik fizikçi

Paul Adrien Maurice Dirac, İngiliz teorik fizikçi ve matematikçi. Kuantum mekaniğinin kurucularındandır. Fermiyonların davranışını açıklayarak antimaddenin keşfine olanak veren ve kendi adı verilen Dirac denklemi ile tanınır. Dirac, 1933 Nobel Fizik Ödülü'nü Erwin Schrödinger ile paylaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum mekaniği</span> atom altı seviyede çalışmalar yapan bilim dalı

Kuantum mekaniği veya kuantum fiziği, atom altı parçacıkları inceleyen bir temel fizik dalıdır. Nicem mekaniği veya dalga mekaniği adlarıyla da anılır. Kuantum mekaniği, moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi parçacıkların özelliklerini açıklamaya çalışır. Çalışma alanı, parçacıkların birbirleriyle ve ışık, x ışını, gama ışını gibi elektromanyetik ışınımlarla olan etkileşimlerini de kapsar.

<span class="mw-page-title-main">Louis de Broglie</span> Fransız fizikçi (1892-1987)

Louis-Victor Pierre Raymond de Broglie, Nobel Ödülü sahibi Fransız fizikçi. De Broglie ayrıca Académie des sciences'ın daimi sekreteriydi.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum alan teorisi</span> hareketli parçacık sistemlerinin kuantizasyonuyla ilgilenen parçacık mekaniğiyle benzer olarak, alanların hareketli sistemlerine parçacık mekaniğinin uygulamasıdır

Kuantum Alan Teorisi (METATEORİ); Klasik Birleşik Alan (KAT) Teorilerini, Özel Görekliliği (SRT), Kuantum mekaniği (KM) teorilerini tek bir teorik çerçeve altında toplayan bir üst teoridir.

<span class="mw-page-title-main">Kopenhag yorumu</span> fizikçi Niels Bohrun oluşturduğu kuantum mekaniği ile ilgili görüşler ve ilkeler dizisi

Kopenhag yorumu, genel olarak fizikçi Niels Bohr'un oluşturduğu kuantum mekaniği ile ilgili görüşler ve ilkeler dizisi. Makro ve mikro durumların ayrı fiziksel ilkelerle inceleneceğini belirtir. Fizikte gözlemin rolünü öne çıkarmasıyla bir devrim niteliğindedir.

de Broglie hipotezini doğrulayan fizik deneyi, Davisson-Germer deneyi, Amerikalı fizikçi olan Clinton Davisson ve Lester Germer tarafından 1923-1927 yılları arasında yapıldı. Bu hipotez Louis de Broglie tarafından 1924 yılında ortaya konulmuştur ve hipoteze göre elektron gibi maddenin parçacıklarında dalga tipi bir özellik vardır. Bu deney ise sadece de Broglie hipotezini onaylama ve dalga-parçacık ikilisini sunmakla kalmayıp aynı zamanda kuantum mekaniğine ve Schrödinger denklemi için önemli bir tarihi gelişmedir.

Modern fizik, klasik fizik ile tanımlanamayan olayları açıklamak üzere ortaya atılmış teorilerin tümüdür. Einstein'ın özel görelilik kuramından, Max Planck'ın kara cisim ışıması kuramına; Schrödinger'in kedisinden, kuark ve bozonlara kadar her şey modern fizik adı altında buluşur.

Kuantum mekaniği madde ve atomların ve atom içindeki parçacıklar ölçeğinde enerji ile etkileşimlerinin davranışını açıklayan bilimsel ilkeler organıdır: Bu makaleye teknik olmayan konuların tanıtımında ulaşabilirsiniz.

<span class="mw-page-title-main">Bohr-Einstein tartışmaları</span> Bohr-Einsitein arası diyaloglar

Bohr–Einstein tartışmaları, kuantum mekaniği hakkında Albert Einstein ile Niels Bohr arasında süregelen tartışmadır.

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

<i>Annus Mirabilis</i> makaleleri Einstein tarafından yayımlanan bazı makaleler

Annus Mirabilis makaleleri, Albert Einstein tarafından 1905 yılında Annalen der Physik bilim dergisinde yayınlanan makalelerdir. Bu dört makale modern fiziğin temelinin oluşturulmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuş ve uzay, zaman, kütle ve enerji üzerindeki görüşleri değiştirmiştir. Annus Mirabilis, İngilizcede Miracle Year veya Almancada Wunderjahr olarak adlandırılır ve mucize yıl anlamına gelir.

Atomik, moleküler ve optik fizik, bir ya da birkaç atomun ölçeğinde, madde-madde ve ışık-madde etkileşimi çalışmadır ve enerji, birkaç elektron voltları etrafında ölçeklenir. Üç alanla yakından ilişkilidir. AMO teorisi, klasik, yarı klasik ve kuantum işlemlerini kapsar. Tipik olarak, teori ve emisyon uygulamaları, elektromanyetik yayılım ve emilme, spektroskopi analizi, lazer ve mazerlerin kuşağı ve genel olarak maddenin optik özellikleri, uyarılmış atom ve moleküllerden, bu kategorilere ayrılır.

Parçacık fiziğinde, kuantum alan teorisinin tarihi, 1920’lerin sonlarında elektromanyetik alanın kuantizesiyle çalışan Paul Dirac tarafından oluşturulması ile başlar. Teorideki başlıca gelişmeler 1950’lerde gerçekleşti ve bu gelişmeler kuantum elektrodinamiğinin (KED) başlangıcına neden oldu. KED çok başarılıydı ve “doğaldı”, çünkü aynı temel kavramları doğanın diğer kuvvetlerinde kullanılabilmek için yapılan denemeleri içeriyordu. Bu denemeler, parçacık fiziğinin modern standart modelini üreten güçlü ve zayıf nükleer kuvvetleri ayar kuramının uygulamasında başarılı olmuştu.