İçeriğe atla

Kuantum kuyusu lazeri

Kuantum kuyusu lazeri, bir lazer diyottur ve bu diyotun aktif bölgesi o kadar dardır ki kuantum hapsi oluşur. Bu lazerden yayılan ışığın dalgaboyu sadece kullanılan malzemenin band aralığına bağlı olmak yerine, aktif bölgenin genişliğine de bağlıdır. Böylece aynı yarı iletken kullanılarak yapılmış normal diyottan çok daha kısa dalgaboyu elde edilebilir. Ayrıca kuantum kuyusu lazerlerin verimliliği de klasik lazerlerden fazladır; çünkü seviye yoğunluğu fonksiyonu basamak yapısındadır.

Kuantum kuyusu kavramının kökeni

1972'de Bell Laboratuvarlarının Yarı iletken Elektroniği Araştırma Bölümü Başkanlığına yeni atanmış bir fizikçi Charles H. Henry, tümleşik optik ve optik devrelerin üretimi konusuna ilgi duyuyordu.

1972'nin sonlarına doğru dalga kılavuzlarıyla ilgili bir problemle uğraşırken, ikili heteroyapının sadece ışıklar için değil aynı zaman da elektronlar içinde bir dalga kılavuzu olduğunu fark etti. Daha sonra, ışığın levha şeklinde bir dalga kılavuzunda hapsolmasıyla, elektronların ikili heteroyapıdaki potansiyel kuyularında hapsolmasının arasında tam bir analoji olduğunu gördü.

Henry fark etti ki, potansiyel kuyularının ayrık seviyeleri olmalıydı. Basit bir tahminle eğer heteroyapının aktif katmanı birkaç on nanometre kadar ince ise, elektron seviyeleri birkaç on mili-elektron volt kadar ayrık olmalıydı. Bu yapı şu an kuantum kuyusu olarak adlandırılır.

Henry daha sonra bu kuantizasyonun nasıl optik emilimi değiştireceğini hesapladı. Optik emilim yapının kenarlarında doğru yumuşak (sürekli) bir biçimde artmak yerine belli basamaklar halinde artıyordu.

Kuantum kuyusu (ya da ikili-heteroyapılı lazer), ilk olarak 1963'te Herber Kroemer “Proceedings of the IEEE”’de[1] ve eşzamanlı olarak U.S.S.R’da Zh. I. Alferov ve R.F. Kazarinov tarafından öne sürülmüştür.[2] Alferov ve Kroemer 2000’de yarı iletken heteroyapısı üzerine çalışmalarından dolayı Nobel Ödülü’nü kazandılar.

Kutantum kuyularının deneysel doğrulaması

1973'te, Henry bölümünde bir fizikçiye, R. Dingle, bu öngörülen basamakları aradığını söyledi. Çok ince heteroyapılar W. Wiegmann tarafından “molecular beam epitaxy” kullanılarak üretildi. Bu basamakların çarpıcı etkileri 1974'te basılan makalede gözlemdi.[3]

Kuantum kuyusu lazerinin icadı

Bu deneyin öngörülen kuantum kuyusu enerji seviyelerinin gerçek olduğunu göstermesinden sonra, Henry bir uygulama düşündü. Kuantum kuyusu yapısının yarı iletkenlerdeki seviye yoğunluğunu değiştirebileceğini fark etti ve bunun gelişmiş yarı iletken lazerine (lazer eşiği daha düşük olan) olanak verdiğini gördü. Ayrıca fark etti ki, lazer dalgaboyu sadece kuantum kuyusunun genişliği değiştirilerek, değiştirilebilir. (klasik lazerlerde kullanılan malzemenin tamamının değiştirilmesi gerekiyordu.) Böyle bir lazerin o günlerde kullanılan ikili heteroyapıdaki lazerlere göre üstün bir performansı olacağını düşünüyordu. Dingle ve Henry bu yeni tip yarı iletken lazerin için bir patent aldılar. Bu lazer bir çift geniş bant aralıklı katman arasına sıkışmış aktif bölgeden oluşuyordu. Aktif bölge 1 ila 50 nanometre arasında değişiyordu, böylece elektron kuantum seviyelerini ayırabilecek kadar ince oluyordu. Bu lazerin dalgaboyları aktif bölgenin kalınlığının değiştirilmesiyle ayarlanabiliyordu. Patent Kasım 21, 1976 da "Quantum Effects in Heterostructure Lasers”(heteroyapılı lazerde kuantum etkileri) başlığı altında verildi, U.S. Patent No. 3,982,297.[4] Kuantum kuyusu lazerleri eşik değeri aşmak için daha az elektrona ve elektron deliklerine ihtiyac duyarlar, klasik ikili heteroyapıdaki lazerlere göre. Çok iyi tasarlanmış bir lazer oldukça düşük eşik akımına sahip olabilir. Bunlara ek olarak, kuantum verimliliği (çıkan protonun giren elektrona oranı) elektron ve elekron delikerinin optik emilimi tarafından kısıtlandığı için çok yüksek verimlilikte kuantum kuyusu lazerleri elde edilebilir. Aktif katmandaki azalmayı dengelemek için, az sayıda özdeş kuantum kuyuları sıklıkla kullanılar. Buna çoklu-kuantum kuyusu lazeri denir.

İlk gösterimler

“Kuantum kuyusu lazeri” terimi ilk olarak 1970de Nick Holonyak ve öğrencileri tarafından University of Illinois at Urbana Champaign’de kullanılmıştır. İlk kuantum kuyusu lazerini 1977’de gösterdiler. 1970’lerinde sonlarında ve 1980’lerin başlarında Bell laboratuvarlarında, W.T. Tsang bu lazerin oldukça düşük eşik akımlara ve yüksek verime sahip olduğunu gösterdi. Kuantum kuyusu kavramının hikâyesi, deneysel doğrulanması ve kuantum kuyusu lazerinin icadı Henry tarafından "Quantum Well Lasers" kitabına önsöz olarak anlatılır.[5]

Kaynakça

  1. ^ H. Kroemer, "A proposed class of heterojunction injection lasers," in Proc. IEEE, vol. 51, 1963, p. 1782. at http://ieeexplore.ieee.org/stamp/stamp.jsp?tp=&arnumber=1444636&isnumber=31055
  2. ^ Zh. I. Alferov and R.F. Kazarinov, Authors Certificate 28448 (U.S.S.R) 1963.
  3. ^ Dingle, Wiegmann, and Henry, Phys. Rev. Lett. 33, 827 (1974).
  4. ^ U.S. Patent #3,982,207, issued September 21, 1976, Inventors R. Dingle and C. H. Henry ,"Quantum Effects in Heterostructure Lasers", filed March 7, 1975.
  5. ^ Foreword, http://www.books.google.com/books?isbn=0127818901"The 9 Ekim 2012 tarihinde Archive.is sitesinde arşivlendi Origin of Quantum Wells and the Quantum Well Laser," by Charles H. Henry, in "Quantum Well Lasers," ed. by Peter S. Zory, Jr., Academic Press, 1993, pp. 1-13

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">LED</span> yarı-iletken, diyot temelli, ışık yayan bir elektronik devre elemanıdır

LED, yarı-iletken, diyot temelli, ışık yayan bir elektronik devre elemanıdır. 1920'lerde Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti'nde icat edildi ve 1962 yılında Amerika'da pratik olarak uygulanabilen elektronik bir bileşen haline getirildi. Oleg Vladimirovich Losev adlı bir radyo teknisyeni radyo alıcılarında kullanılan diyotların ışık yaydığını fark etti ve 1927 yılında bir Sovyet gazetesinde LED hakkında buluşlarını yayımladı.

<span class="mw-page-title-main">Elektronik devre elemanları</span> elektronik devreyi meydana getiren ögeler

Elektronik devre elemanları, elektrik devresinin çalışabilmesi için kullanılan parçalara denir. Aktif ve pasif devre elemanları olarak iki gruba ayrılır.

<span class="mw-page-title-main">Yük bağlaşımlı aygıt</span>

Yük bağlaşımlı cihaz (CCD) veya CCD sensörü, bir dizi bağlantılı veya birleştirilmiş kapasitör içeren bir entegre devre'dir. Harici bir devrenin kontrolü altında, her kapasitör elektrik yükünü komşu bir kapasitöre aktarabilir. CCD sensörleri, dijital görüntülemede kullanılan önemli bir teknolojidir.

<span class="mw-page-title-main">Yarı iletken</span> Normal şartlar altında yalıtkan iken belirli fiziksel etkilerde iletken duruma geçen madde

Yarı iletken üzerine yapılan mekanik işin etkisiyle iletken özelliği kazanabilen, normal şartlar altında yalıtkan olan maddelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Lazer</span> ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenek

Lazer ışığın uyarılmış radyasyon ile yükseltilmesini sağlayan bir optik düzenektir. İsmini "Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation" kelimelerinin baş harflerinden alır ve bu, "ışığın uyarılmış ışıma ile yükseltilmesi" anlamına gelir. İlk lazer, 1960 yılında Theodore Maiman tarafından Charles Townes ve Arthur L. Schawlow'un teorileri baz alınarak üretilmiştir. Lazerin ışıktan daha düşük mikrodalgafrekanslarında çalışan versiyonu olan "maser" ise Townes tarafından 1953 yılında bulunmuştur.

Kuantum kriptografisi, kriptografik görevleri gerçekleştirmek için kuantum mekaniği özelliklerinden yararlanma bilimidir. Kuantum kriptografinin en iyi bilinen örneği anahtar değişimi sorununa bilgi teorik açıdan güvenli olan bir çözüm sunan "kuantum anahtar dağıtımı"dır. Kuantum kriptografinin avantajı, yalnızca klasik iletişim kullanılarak imkansız olduğu kanıtlanan veya varsayılan çeşitli kriptografik görevlerin tamamlanmasına izin vermesidir. Örneğin, bir kuantum durumu içinde kodlanmış kopyalanması imkansız veridir. Eğer biri kodlanmış veriyi okumaya çalışırsa, kuantum durumu dalga fonksiyonu çökmesi nedeniyle değişecektir. Bu, kuantum anahtar dağıtımında (QKD) gizli dinlemeyi tespit etmek için kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Elektronik</span> elektrik kullanarak bilgi işleyen, taşıyan veya depolayan elemanları ve sistemleri inceleyen bilim dalı

Elektronik, elektronları ve diğer elektrik yüklü parçacıkları yönlendiren cihazları tasarlamak, oluşturmak ve çalıştırmak için fizik prensiplerini inceleyen ve uygulayan bir bilim ve mühendislik disiplinidir. Elektronik, transistörler, diyotlar ve entegre devreler gibi aktif cihazları kullanarak elektrik akımının akışını kontrol etmek ve yükseltmek ve onu bir formdan diğerine, örneğin alternatif akımdan (AC) doğru akıma (DC) veya analog sinyallerden dijital sinyallere dönüştürmek için kullanan fizik ve elektrik mühendisliğinin bir alt alanıdır.

Yoğun madde fiziği, maddenin yoğun hallerinin fiziksel özellikleriyle ilgilenen bir fizik dalıdır. Yoğun madde fizikçileri bu hallerin davranışını fizik kurallarını kullanarak anlamaya çalışır. Bunlar özellikle kuantum mekaniği kuralları, elektromanyetizma ve istatistiksel mekaniği içerir. En bilinen yoğun fazlar katı ve sıvılardır, harici yoğun fazlar ise düşük sıcaklıktaki bazı materyaller tarafından gösterilen üstünileten faz, atom kafeslerindeki dönüşlerin ferromanyetik ve antiferromanyetik fazları ve soğuk atom sistemlerinde bulunan Bose-Einstein yoğunlaşması. Araştırma için uygun sistemlerin ve fenomenlerin çeşitliliği yoğun madde fiziğini modern fiziğinin en aktif alanı yapıyor. Her 3 Amerikan fizikçiden biri kendini yoğun madde fizikçisi olarak tanımlıyor ve Yoğun Madde Fiziği Bölümü Amerikan Fizik Topluluğu’ndaki en geniş bölümdür. Bu alan kimya, malzeme bilimi ve nano teknoloji ile örtüşür ve atom fiziği ve biyofizikle de yakından ilgilidir. Teorik yoğun madde fiziği teorik parçacık ve nükleer fizikle önemli kavramlar paylaşır.

<span class="mw-page-title-main">Fiber optik iletişim</span>

Fiber optik iletişim ya da bilinen adıyla ışıklifi, optik lif boyunca ışık sinyalleri göndererek bilginin bir yerden başka bir yere iletilmesi metodudur. Işık, bilgi taşımak için yönlendirilmiş elektromanyetik taşıyıcı dalga görevi görür. İlk olarak 1970 yılında geliştirilen ışıklifli iletişim sistemleri; telekomünikasyon endüstrisinde devrim yaratmış, bilgi çağının gelişinde önemli bir rol oynamıştır. Elektriksel iletimden avantajlı olması nedeniyle ışıklifleri gelişmiş ülkelerdeki çekirdek ağlarda bakır tellerin iletişimdeki yerini aldı.

Bu Lazer konularının bir listesidir.

Kuantum tüneli, parçacığın bariyer boyunca olan kuantum mekaniğini ifade eder. Bu, Güneş gibi yıldızlar dizisinde meydana gelen nükleer birleşmeler gibi birçok fiziksel olayda önemli bir rol oynar. Tünel diyotu, kuantum bilgisayarı ve taramalı tünelleme mikroskobu gibi modern araçlarda önemli uygulamaları vardır. Fiziksel olay olarak etkisi ve kabul görülürlüğü 20. yüzyılın başlarında ve ortalarına doğru geldiği tahmin ediliyor.

Kuantum optiği yarı klasik ve kuantum mekaniği fiziğini kullanarak ışığı içeren olayları ve onun mikroskobik seviyelerdeki maddelerle etkileşimini inceler.

Atomik, moleküler ve optik fizik, bir ya da birkaç atomun ölçeğinde, madde-madde ve ışık-madde etkileşimi çalışmadır ve enerji, birkaç elektron voltları etrafında ölçeklenir. Üç alanla yakından ilişkilidir. AMO teorisi, klasik, yarı klasik ve kuantum işlemlerini kapsar. Tipik olarak, teori ve emisyon uygulamaları, elektromanyetik yayılım ve emilme, spektroskopi analizi, lazer ve mazerlerin kuşağı ve genel olarak maddenin optik özellikleri, uyarılmış atom ve moleküllerden, bu kategorilere ayrılır.

Fiber lazer, içerisinde doğada nadir bulunan iterbiyum, neodimyum, disprozyum, praseodim ve tulyum gibi elementler barındıran lazer türüdür. Bu elementler devamlı olmayarak ışık yükseltmeyi sağlayan katkılı fiber yükselticilerle alakalıdırlar. Raman saçması veya dört dalga karışımı da bu şekilde fiber lazere güç sağlamaktadırlar.

Fizikte iki dalga kaynağı eğer sabit bir faz farkları varsa ve eşit frekansa sahip ise mükemmel bir uyuma sahiptir. Bu dalgaların sabit girişime olanak veren ideal bir özelliğidir. Asla oluşmayacak durumları sınırlayan ve dalga fiziğinin anlaşılmasına yardımcı olan farklı kavramları içerir ve kuantum fiziğinde çok önemli bir konsept olmuştur. Daha genel olarak, uyumluluk tek bir dalganın veya birçok dalga içeren dalga paketlerinin fiziksel özelliklerini tanımlar.

<span class="mw-page-title-main">QLED</span>

QLED, saf monokromatik kırmızı, yeşil ve mavi ışık üretebilen kuantum noktaları (QD), yarı iletken nanokristalleri kullanan bir görüntü cihazıdır.

Azerbaycan Ulusal Bilimler Akademisi Fizik Enstitüsü, Ulusal Bilimler Akademisi Fizik, Matematik ve Teknik Bilimler Bölümü yapısının parçası olan bir araştırma kurumu. Enstitünün müdürü akademisyen Nazım Memmedov'dur. Enstitünün konumu Bakü'dedir.

<span class="mw-page-title-main">Kuantum noktaları</span>

Kuantum noktaları kuantum mekanikleri nedeniyle daha büyük parçacıkların sahip olduğundan farklı olan optik ve elektronik özelliklere sahip, boyutu birkaç nanometreyi bulan yarı iletken parçacıklardır. Eğer bir kuantum noktası UV ışığıyla aydınlatılırsa, kuantum noktasındaki elektron daha yüksek enerji seviyesine çıkabilir. Böyle olması hâlinde, bu süreç bir elektronun valans bandından iletim bandına geçişine karşılık gelir. Bu uyarılmış elektron valans bandına geri döner ve enerjisini bırakır. Elektronu uyarma biçimi ışık emisyonudur. Bu ışık emisyonu (fotolüminesans) sağdaki şekilde gösterilmiştir. Işığın rengi valans ve iletim bandı arasındaki enerji farkına bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Lazer diyot</span> yarı iletken bir cihaz

Lazer diyot, doğrudan elektrik akımıyla pompalanan bir diyotun diyotun bağlantı noktasında kalıcı koşullar yaratabildiği LED'e benzer bir yarı iletken cihazdır.

Ortwin Hess, Trinity College Dublin (İrlanda) ve Imperial College London'da yoğun madde optiği alanında çalışan Almanya doğumlu bir teorik fizikçidir. Yoğun madde teorisi ve kuantum optiği arasında köprü kurarak, kuantum nanofotonik, plazmonik, metamalzemeler ve yarı iletken lazer dinamiğinde uzmanlaşmıştır. 1980'lerin sonlarından bu yana, 300'den fazla hakemli makalenin yazarı ve ortak yazarıdır; bunlardan en bilinen, "Trapped rainbow' storage of light in metamaterials" adlı makalesine 400'den fazla kez atıfta bulunulmuştur. Kuantum kazanımlı aktif nanoplazmoniklere ve metamalzemelere öncülük etti. 2014 yılında, güçlendirilmiş yüzey plazmon polaritonlarının boşluksuz (nano-) lazerleme ve lokalizasyonu için yeni bir yol olarak "durdurulmuş ışıkla lazerleme" ilkesini tanıttı. Bu ilke, ona 33 h-endeksi kazandırdı.