Giresun, Karadeniz Bölgesi'nin Doğu Karadeniz bölümünde yer alan Giresun ilinin merkezidir. Giresun, Osmanlı'daki idari bölgelerden biri olan Vilayet-i Çepni'nin merkeziydi. Giresun'un yerli nüfusunu Çepniler oluşturmaktadır.
Bektâşîlik, adını 13. yüzyıl Anadolu'sunun İslâmlaştırılması sürecinde etkin faaliyet gösteren ve Hoca Ahmed Yesevî'nin öğretilerinin Anadolu'daki uygulayıcısı konumunda olan Hacı Bektaş-ı Veli'den alan, daha sonra ise 14. ilâ 15. yüzyıllarda Azerbaycan ve Anadolu'da yaygınlaşan Hurûfilik akımının etkisiyle ibahilik, teslis (üçleme), tenasüh ve hulul anlayışlarının da bünyesine katılmasıyla 16. yüzyılın başlarında Balım Sultan tarafından kurumsallaştırılan, On İki İmam esasına yönelik sufi/tasavvufî tarikat.
Trabzon İmparatorluğu ya da Tzaniti (Lazistan) Krallığı, Orta Çağ'da Doğu Karadeniz'de kurulmuş yerel krallık. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında Bizans İmparatorluğu'nun yıkılmasından kısa bir süre önce bağımsızlığını ilan etmiş ve 257 yıl boyunca "Roma İmparatoru" olarak Karadeniz kıyılarına hükmetmişlerdir.
Bulancak Giresun ilinin bir ilçesidir. Karadeniz kıyısında yer alır. Batısında Giresun'un Piraziz ilçesi, Ordu Altınordu ilçesi ile Kabadüz ilçesi doğusunda Giresun şehir merkezi yer alır.
Espiye, Giresun ilinin bir ilçesidir.
Piraziz, Giresun ilinin bir ilçesidir.
Kürtün, Gümüşhane ilinin tipik Karadeniz iklimi ve kültürünün yaşatıldığı bir ilçesidir. İlçe merkezi nüfusu 5.285'tir. Nüfusu köyleriyle birlikte 12.792'dir. 1990 yılında ilçe olmuştur.
Dereli, Giresun ilinin bir ilçesidir. Giresun ilinin güneyinde, Şebinkarahisar yolunun 32. km. sinde Aksu Vadisi üzerinde yer alır.
Çepniler veya Çepni boyu, yoğunlukla Doğu Karadeniz ve Türkmenistan'ın batı bölgelerinde yaşayan, Oğuz boylarından Üçoklara mensup olan yerleşik Türk halkıdır.
Taşlıca, Gümüşhane ilinin Kürtün ilçesine bağlı bir köydür.
Keskin, Eskişehir ilinin Tepebaşı ilçesine bağlı, Haydariyye ve Vefâîyye'ye ulaşan ve genellikle yukarıda işaret edildiği gibi Baba İlyas'ın halife ve müritlerinden oluşan bir grup olup, önceleri “Babâîler”'daha sonra da “Baba”, “Abdal” ve “Horasan Erenleri” adıyla meşhur olmuş Orta Asya'dan Türkistan'dan, Taptuk Emre ile birlikte, Şeyh Edebali ile gelen talebeleri tarafından kurulmuş bir mahalledir. 523 tarihli vakıf defteri parçasından anlaşıldığına göre zaviye Halil Veledi Beştaş tarafından babası adına kurulmuştur. Beştaş Baba'nın da Baba İlyas müritlerinden biri olduğu ihtimali güçlüdür.
Bedrama Kalesi veya Petroma Kalesi, Tirebolu, Giresun-Gümüşhane karayolu üzerinde, Örenkaya ve Karaahmetli köyleri sınırlarında bulunan, tamamen yerli kayalar üzerine kurulmuş olan bir kaledir. Giresun'a bağlı Tirebolu ilçesinin Örenkaya köyünde bulunan Bedrama Kalesi, Harşit'in doğusunda Harşit Vadisi'ni gören doğal kayalıklar üzerinde yer almaktadır. Kaleyi kimin inşa ettiği tartışmalıdır. Necati Demir'e göre kale Hacıemiroğulları Beyliği tarafından inşa edilmiştir. Batı Asya kültür yazarı Diana Darke'ye göre ise kale, Selçuklu zamanından beri bölge ticaret hayatında aktif rol oynayan Cenevizliler tarafından inşa edilmiştir. Sur duvarlarının çok az bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Yapının blok ve moloz taşlarla inşa edildiği kalıntılardan anlaşılmaktadır.
Canik beylikleri, bugünkü Orta Karadeniz ve Doğu Karadeniz'in bir kısmına 14. ve 15. yüzyıllarda hakim olan ikinci dönem Anadolu beyliklerine verilen ad.
Tâceddinoğulları Beyliği, 14. ve 15. yüzyıllarda günümüz Samsun ve Ordu yörelerinde hüküm süren Türk beyliği. Anadolu beyliklerinden biri olarak sınıflandırılmakta olup Orduköy ve Erbaa merkezli olarak yönetilmiştir. Taceddinoğulları Beyliği yine sınırdaş bir beylik olan Haciemiroğulları gibi Çepni boyuna mensuptur.
Türkiye Türkmenleri ya da Anadolu Türkmenleri, Anadolu Oğuzları veya kısa söylenişiyle Türkmenler, Selçuklular döneminde Anadolu ve çevresinde Türkmeneli denen bölgelerde yerleşmeye başlayan, dilleri Türkiye Türkçesine bağlı Anadolu ağızları içinde ele alınan ve Türkiye Türklerini oluşturan Oğuz oymakları Müslüman olup, Hanefi Sünni ve Anadolu Aleviliği olarak görülür. Anadolu’nun Türkleşmesi sürecinde etkili olmuşlardır. Türkmen (تركمنلر) ve Yörük (يوروك) kelimeleri tarihî belgelerde eş anlamlı olarak da kullanılmıştır. Osmanlı arşiv belgelerinde, yerleşim durumuna ve şekline bağlı olarak köylü «Türk» olarak adlandırılırken, göçer veya yarı-göçer topluluklar «Türkmen» ya da «Yörük» tabiriyle anılmışlardır. Aşiretler, yerleşik veya konar-göçer olma durumlarına ve bulundukları bölgelere göre «Türkmen» ya da «Yörük» adını almışlardır. Kimilerine göre Kızılırmak'ın doğusundakilere Türkmen batısındakilere ise Yörük denir. Maraş ve çevresinde yaşayan Dulkadirli Türkmenleri için Osmanlı kaynaklarında hem Türkmen hem de Yörük tabiri birlikte kullanılmıştır. Etnik olarak akraba oldukları Türkmenistan Türkmenleri ile aynı adı taşıdıkları gibi kimi uruğ/oymak adları da ortaktır.
Alevî nüfusu, Türkiye'de üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevîler’in daha sonra en yoğun olarak bulundukları yöreler arasında Ankara, Adana, Bursa, Antalya, Aydın Damal ve Zile şehirleriyle, Orta ve Doğu Anadolu'da yer alan Erzincan, Sivas, Malatya, Tunceli illeri gelmektedir. Türkiye'de en çok Alevî köyü ise 60'ı karışık olmak üzere toplam yaklaşık 460 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla, Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş, Bingöl, Amasya, Erzurum, Malatya, Adıyaman, Yozgat, Hatay, Elazığ, Muş, Balıkesir, Mersin, Kars, Adana, Ankara, Eskişehir, Gaziantep, İzmir, Kırıkkale, Kütahya ve Ordu illeri gelmektedir.
Bayram Bey, Hacıemiroğulları Beyliği'nin kurucusudur.
Güvenç Abdal, 13. yüzyılda yaşamış Çepni-Türkmen bir Bektaşi dervişidir. Hacı Bektaş Veli’nin müritlerinden biri olan Güvenç Abdal, Alevi-Bektaşi kültüründe önemli bir yere sahiptir. Hacı Bektaş Veli’nin menkıbevi hayatını anlatan Velayetname'de önemli bir karakter olarak yer alır ve Bektaşi tarikatının mürit-mürşit ilişkilerini ve tarikatın temel değerlerini anlamada kilit bir rol oynar.
Süleyman Bey, Hacıemiroğulları Beyliği'nin üçüncü ve bilinen son beyidir. Beylik, Süleyman Bey hükümdarlığında en parlak dönemini yaşamıştır. 1397 yılında Giresun'u bir daha el değiştirmemek üzere fethetmiş beyliğin sınırlarını Vakfıkebir'e kadar uzatmıştır. 1398'de Yıldırım Beyazıt'ın Samsun'u fethetmesinden sonra bölgedeki diğer beyliklerle beraber Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Süleyman Bey bölgeyi yönetmeye devam etmiştir. 1402'de Osmanlılar Ankara Muharebesi'ni kaybedince yeniden bağımsız olmuştur. Süleyman Bey'in ne zaman öldüğü ve mezarının nerede olduğu bilinmemektedir. Süleyman Bey arşiv kayıtlarında "Mîr-i Çepniyân" olarak kaydedilmiştir.