Kuş; tüyleri, dişsiz gagaları, yumurtladıkları sert kabuklu yumurtalar yoluyla üreyen, yüksek metabolizma hızına sahip, dört odacıklı kalpleri ve hafif ama güçlü bir iskelet yapısına sahip, Aves sınıfını oluşturan sıcakkanlı omurgalı hayvanlar grubudur. Tüm dünyada yaygın olarak yaşayan kuşların boyutları arı sinek kuşunda 5 cm ila deve kuşunda 2,75 m arasında değişir. On bin kadar yaşayan kuş türü bulunur ve bunların yarısından fazlasını ötücü kuşlar oluşturur. Kuşların türlere göre farklılık gösteren kanatları vardır ve kanatsız olduğu bilinen tek grup kivi kuşu ve soyları tükenmiş olan moa ile fil kuşudur. Ön ayakların evrimleşerek kanatlara dönüşmesi kuşlara uçma yeteneği sağlamış ancak daha sonra yine evrimin devam etmesiyle penguenler, deve kuşları ve adalarda endemik olan bazı türler uçma yeteneğini kaybetmişlerdir. Kuşların sindirim ve solunum sistemleri de uçma yeteneğine uyum sağlamıştır. Özellikle deniz kuşları ve bazı su kuşları gibi kuşlar ayrıca evrimleşerek yüzme yeteneği de kazanmıştır.
Soy gaz veya asal gaz, standart şartlar altında her biri, diğer elementlere kıyasla daha düşük kimyasal reaktifliğe sahip, kokusuz, renksiz, tek atomlu gaz olan kimyasal element grubudur. Helyum (He), neon (Ne), argon (Ar), kripton (Kr), ksenon (Xe) ve radon (Rn) doğal olarak bulunan altı soy gazdır ve tamamı ametaldir. Her biri periyodik tablonun sırasıyla ilk altı periyodunda, 18. grubunda (8A) yer alır. Grupta yer alan oganesson (Og) için ise önceleri soy gaz olabileceği ihtimali üzerinde durulsa da günümüzde metalik görünümlü reaktif bir katı olduğu öngörülmektedir.
Kripton, periyodik tablonun 8-A grubunda yer alan, atom numarası 36, simgesi ise Kr olan ve soy gaz özellikleri gösteren kimyasal elementtir. Tek atomlu, renksiz, tatsız ve kokusuz bir gazdır. Hacim olarak, havada milyonda bir oranında bulunur. Soygazlar arasında ksenondan sonra en kolay sıvılaşandır (-152,9 °C). Kimyasal etkinliği yoktur. Isı iletkenliği kötüdür. Bu yüzden ksenonla birlikte kimi akkor lambaların içine, filamanın yüksek ısıya gelip daha bol ışık vermesi amacıyla kullanılır. Kriptondan, deşarj tüplerinde, ışık kaynağı olarak yararlanılır. Turuncu ışınım veren izotoplarından biri, Ekim 1983'e dek temel uzunluk birimi olan metrenin tanımlanmasında kullanıldı.
Ksenon, Xe sembolü ile gösterilen 54 atom numaralı kimyasal elementtir. Renksiz, ağır, kokusuz bir soy gaz olan ksenon Dünya atmosferinde eser miktarda bulunur. Genellikle reaktif olmayan element, sentezlenen ilk soy gaz bileşiği olan ksenon heksafloroplatinatın oluşumu gibi birkaç kimyasal reaksiyona maruz kalabilir.
Palaeognathae kuşlar sınıfının ana alt sınıflarından birisidir. Struthioniformes, Rheiformes, Tinamiformes, Casuariiformes ve Apterygiformes takımlarını bir araya getirir. Bu alt sınıf içinde yaşayan 60 tür ile 5 familya ve 14 cinsi kapsar. Deve kuşları haricindeki diğer tüm takımlar Notopalaeognathae kladı içinde sınıflandırılır. Deve kuşları ise kendi alt kladlarına sahiptir.
Falconiformes, halen mevcut Falconidae (doğangiller) familyası ile birlikte birkaç Paleojen türünü içeren bir kuş takımıdır. Geleneksel olarak diğer gündüz yırtıcı kuşları Cathartidae, Sagittariidae, Pandionidae ve Accipitridae familyaları da Falconiformes takımı içinde sınıflandırılırdı. 2008 yılından beri yayımlanan çeşitli genomik araştırmalar ise Avustralaves kladının varlığını öne sürdü. Avustralaves kladı içinde Falconiformes'in en yakın akrabası Psittacopasserea kladıdır ve birlikte Eufalconimorphae kladını oluştururlar.
Okyanus asitlenmesi, okyanusların atmosferden antropojenik karbondioksit emmesi sebebiyle pH'ının düşmesi yani asitlenmesidir.
Euarchonta, eteneliler infra sınıfında yer alan, moleküler genetik araştırmalar sonrası ortaya konulmuş olan bir üst takım. Euarchonta şu takımları içerir: Sivri sincapçıkgiller (Scandentia), Primatlar (Primates) ve Abalı memeliler (Dermoptera).
Primatomorpha, eteneliler infra sınıfında yer alan, molekülergenetik araştırmalar sonrası ortaya konulmuş olan bir mir takım. Primatomorpha: Primatlar (Primates), Abalı memeliler (Dermoptera) ve Plesiadapiformları içerir.
Phillip Allen Sharp, Amerikan genetikçi ve moleküler biyolog. RNA bağlanmasının kaşiflerinden biridir. Richard J. Roberts ile birlikte ökaryot hücrelerinin DNA dizelerindeki genlerin bitişik sırada olmadığını, aralarda intron denilen okunmayan ve protein sentezine katılmayan bölümlerin olduğunu keşfettiler. Bu sayede mRNA'lar aynı DNA dizesinden bu bölümleri farklı şekilde silmeleri ile farklı proteinleri kodlayabilmektedir. İkili bu keşifleri ile 1993 Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü kazanmışlardır.
Frederick Sanger, İngiliz biyokimyager. 1958 ve 1980 yıllarında 2 kez Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır. 1958 yılında "proteinlerin, özellikle de insülinin yapısı üzerine çalışmaları için" Nobel Kimya Ödülü kazanmıştır ve bu ödülü aynı kategoride 2 kez kazanan tek kişidir. 1980 yılında da "nükleik asitlerdeki baz dizilerinin belirlenmesiyle ilgili katkıları nedeniyle" Walter Gilbert ile birlikte bu ödülü kazanmıştır. Aynı yıl ayrıca Paul Berg, "nükleik asitlerin, özellikle de rekombinant DNA'nın biyokimyası üzerine temel çalışmaları için" ödülü kazanan diğer isim olmuştur.
Ksenik asit, suyun içinde ksenon trioksitin dağılması ile oluşan bir soy gaz bileşiğidir. Kimyasal yapısı H2XeO4 olan ksenik asit, çok güçlü bir oksitleyici maddedir. Büyük miktarda ksenon, oksijen ve ozon gibi gazlar ürettiği için ayrışımı tehlikelidir.
Ksenon diflorür, kimyasal formülü XeF2 olan güçlü bir florürleyici maddedir. En stabil ksenon bileşiklerinden biridir. Kovalent inorganik florürlerin birçoğu gibi neme duyarlıdır. Işık veya su buharı ile temas ettiğinde ayrışır. Ksenon diflorür, yoğun beyaz kristalli bir katıdır. Mide bulandırıcı kokuya ve düşük buhar basıncına sahiptir.
Elektron nötrinosu, leptonların bir üyesi olan bir tür temel parçacıktır. Elektrik yükü 0 olan elektron nötrinoları, elektronlarla birlikte leptonların 1. neslini oluşturur. Wolfgang Pauli tarafından 1930'da teorileştirilmiş olup 1956'da, Clyde Cowan ve Frederick Reines'in liderliğindeki ekip tarafından gerçekleştirilen deneyle keşfedilmiştir.
Perksenatlar, ksenonun oluşturduğu XeO4-6 anyonunu içeren tuzlardır. Bu tuzlar, Raman saçılmasıyla belirlenen sekiz yüzlü moleküler geometri yapısına sahip olup oksijen-ksenon-oksijen bağ açıları 87° ile 93° arasında değişkenlik gösterir. Ksenon ile oksijen arasındaki bağın uzunluğu ise X ışını kristalografisi tarafından 1,875 Å olarak belirlenir.
Ksenon dioksit veya diğer adıyla ksenon(IV) oksit, kimyasal formülü XeO2 olan, ksenon ile oksijen elementlerinin reaksiyonuyla meydana gelen soy gaz bileşiğidir. İlk olarak 2011'de, ksenon tetraflorürün (2,00 mol/L H2SO4 ile) hidrolize uğratılmasıyla sentezlenmiştir.
Bergmann kuralı geniş dağılımı olan taksonomik kladlarda daha büyük popülasyonların ve türlerin daha soğuk ortamlarda, daha küçük olanların ise daha sıcak ortamlarda bulunduğunu belirten bir biyolojik kuraldır. Her ne kadar ilk olarak bir cins içindeki türler için tanımlandıysa da sıklıkla bir tür içindeki popülasyonlar içinde kullanılır. Yine sıklıkla enlem temelli olarak da belirtilir. Turbinicarpus gibi bazı bitkilere de bu kuralın uygulanması mümkündür.
Tyrannoraptora, "Tyrannosaurus rex ve Passer domesticus'un son ortak atasının tüm torunları" olarak tanımlanan bir teropod dinozor kladıdır. Klad, ilk kez 1999 yılında Amerikalı paleontolog Paul Sereno tarafından tanımlandı; ancak ilk başta Tyrannoraptora, sadece Tyrannosauroidea ve Pennaraptora'yı içeriyordu. Filogenetik analizlerle birklikte; Compsognathidae, Ornithomimosauria, Alvarezsauroidea ve Therizinosauria kladları da bu klada dahil edildi.
Embryophyte, Embryophyta, Embriyofit veya kara bitkileri, bir bitki kladıdır. Bu kladın üyeleri karaların ve sulak yerlerin bitki örtüsünü oluşturan en bilinen fotoototrof grubudur.
Güneş'e en yakın, manyetik alanı zayıf ve karasal gezegen olarak tanınan gezegenler arasında en küçük kütleye sahip olan Merkür'ün hidrojen, helyum, oksijen, sodyum, kalsiyum, potasyum ve su buharı içeren, toplam basınç seviyesi yaklaşık 10−14 bar olan çok ince ve oldukça değişken bir atmosferi vardır. Ekzosferik türler ya Güneş rüzgârından ya da gezegenin kabuğundan kaynaklanır. Güneş ışığı atmosferdeki gazları Güneş'ten uzağa iterek gezegenin arkasında kuyrukluyıldıza benzer bir kuyruk oluşturur.