Karaciğer sirozu veya kısaca siroz, uzun süreli karaciğer hasarının neden olduğu, karaciğer fonksiyonunun yaygın ve çoğu zaman geri dönüşümsüz olarak bozulmasıyla karakterize kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Karaciğerde meydana gelen hasar sonucu zamanla normal karaciğer dokusunun yerini fibröz skar dokusu alır ve bu da karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Hastalık tipik olarak aylar veya yıllar içinde yavaşça gelişir. Erken belirtiler arasında yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, bulantı, kusma ve karnın sağ üst kadranında ağrı olabilir. Hastalık ilerledikçe belirtiler arasında kaşıntı, alt bacaklarda şişme, karında sıvı birikmesi, sarılık, kolay morarma ve ciltte örümcek benzeri kan damarlarının gelişmesi yer alabilir. Karında biriken sıvı spontan enfeksiyonlara yol açabilir. Daha ciddi komplikasyonlar arasında hepatik ensefalopati, özofagus, mide veya bağırsaklardaki genişlemiş damarlardan kanama ve karaciğer kanseri yer alır. Sirozun evreleri arasında kompanse siroz ve dekompanse siroz yer almaktadır.
İshal veya diyare, bir günde en az üç kez gevşek, sıvı veya sulu bağırsak hareketlerinin olması durumudur. Genellikle birkaç gün sürer ve sıvı kaybı nedeniyle dehidrasyona neden olabilir. Dehidrasyon belirtileri genellikle cildin normal gerginliğini kaybetmesi ve sinirli davranışlarla başlar. Bu durum daha şiddetli hale geldikçe idrara çıkmada azalma, cilt renginde kayıp, hızlı kalp atışı ve yanıt vermede azalmaya kadar ilerleyebilir. Sadece anne sütüyle beslenen bebeklerde gevşek ancak sulu olmayan dışkı normaldir.
Son dönem böbrek hastalığı (ESRD) olarak da bilinen böbrek yetmezliği, böbreklerin artık kandaki atık maddeleri yeterince filtreleyemediği ve normal seviyelerin %15'inden daha azında çalıştığı tıbbi bir durumdur.
Kalp yetmezliği, kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının içindeki kanı, her vuruşunda damarlara yeterli miktarda gönderememesi sonucu oluşur.
Akut pankreatit, üst abdominal ağrı ve yükselmiş pankreas enzimleriyle karakterize enflamatuvar bir rahatsızlıktır.
Bulantı veya mide bulantısı bazen kusma dürtüsü olarak algılanan yaygın bir huzursuzluk ve rahatsızlık hissidir. Ağrılı olmamakla birlikte, uzun sürmesi halinde zayıflatıcı bir semptom olabilir ve göğüste, karında veya boğazın arkasında rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.
Kabızlık, bağırsak hareketlerinin seyrekleşmesine veya dışkılamanın zor olmasına neden olan bağırsak işlev bozukluğudur. Dışkı genellikle sert ve kurudur. Diğer semptomlar arasında karın ağrısı, şişkinlik ve sanki dışkılama tam olarak tamamlanmamış gibi bir his yer alabilir.
Ağrı genellikle yoğun veya zarar verici uyaranların neden olduğu üzücü bir duygudur. Uluslararası Ağrı Çalışmaları Derneği ağrıyı "gerçek veya olası doku hasarıyla ilişkili veya ilişkili olana benzeyen hoş olmayan duyusal ve duygusal deneyim" olarak tanımlar."
Orta kulak iltihabı veya otitis media, orta kulağın bir grup iltihabi hastalığıdır. İki ana tipten biri olan akut orta kulak iltihabı (AOKİ), genellikle kulak ağrısı ile ortaya çıkan hızlı başlangıçlı bir enfeksiyondur. Küçük çocuklarda bu durum kulağın çekilmesi, ağlamanın artması ve uykusuzlukla sonuçlanabilir. Yemek yemede azalma ve ateş de görülebilir. Diğer ana tip efüzyonlu orta kulak iltihabıdır (EOKİ), tipik olarak semptomlarla ilişkili değildir, ancak bazen bir dolgunluk hissi tanımlanır; orta kulakta enfeksiyöz olmayan sıvının varlığı olarak tanımlanır ve genellikle bir akut orta kulak iltihabı atağından sonra haftalar veya aylar boyunca devam edebilir. Kronik süpüratif orta kulak iltihabı (KSOKİ), altı haftadan uzun süre kulaktan akıntı ile birlikte delikli bir timpanik membranla sonuçlanan orta kulak iltihabıdır. Akut orta kulak iltihabının bir komplikasyonu olabilir. Ağrı nadiren mevcuttur. Her üç orta kulak iltihabı türü de işitme kaybı ile ilişkili olabilir. EOKİ'ye bağlı işitme kaybı olan çocuklar işaret dilini öğrenmezlerse bu durum öğrenme yeteneklerini etkileyebilir.
Demiyelinizan hastalık, sinir sistemindeki nöronlarda myelin kılıfı hasarı sonucu meydana gelen hastalıkların genel ismidir. Bu hasar etkilenen sinirlerde sinyallerin iletimini bozar. Sonuç olarak iletim yeteneğindeki azalma; his kaybına, hareket, algı ya da sinirlerin rol aldığı diğer işlevlerin yetersizliğine neden olmaktadır.
Kolesistit veya safra kesesi iltihabı, karnın sağ üst kısmında ağrı, mide bulantısı, kusma ve bazen yüksek ateş belirtlerine sahip olan ve safra kesesinin iltihaplanmasını tanımlayan durumdur. Bir ağrı türü olan biliyer kolik genellikle akut kolesistitten önce meydana gelir, ancak kolesistitte ağrı, tipik bir biliyer kolik atağına göre daha uzun sürer. Eğer uygun tedavi uygulanmazsa tekrarlayan kolesistit atakları sıkça görülebilir. Akut kolesistit komplikasyonları arasında pankreatit, ana safra kanalı taşları veya iltihabı bulunur. Safra kesesi alındıktan sonra sonuçlar genellikle iyidir. Tedavi olunmazsa kronik kolesistit ortaya çıkabilir.
Subdural kanama beyini çevreleyen beyin zarlarından dura mater ile araknoid zar arasında, sıklıkla travma sonrası ortaya çıkan kanamalardır. Kanamanın kaynağı genellikle subdural aralıkta bulunan köprü venlerinin yaralanmasıdır. Subdural kanamalar kitle etkisi yaratırlar ve beyin dokusuna baskı uygulayarak hasar meydana getirirler. Akut subdural kanamalar sıklıkla yaşamı tehdit eder. Kronik subdural kanamalar ise eğer doğru şekilde tedavi edilirse sonuçları oldukça iyidir. Tedavi ve iyileşme döneminde 6-8 ay boyunca amnezi, anksiyete, dengesizlikler ve şiddetli baş ağrıları görülür.
Tıpta, pankreatektomi pankreasın tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bazıları pankreatikoduodenektomi, distal pankreatektomi, segmental pankreatektomi ve total pankreatektomi olmak üzere çeşitli pankreatektomi türleri vardır. Son yıllarda, TP-IAT tıp camiasında oldukça ilgi çekmiştir. Bu prosedürler, benign pankreas tümörleri, pankreas kanseri ve pankreatit gibi pankreasın ilişkili çeşitli durumların tedavisinde kullanılır.
Hepatit B hastalığı (sarılık), karaciğeri etkileyen hepatit B virüsünün (HBV) neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır ve bir tür viral hepatittir. Hem akut hem de kronik enfeksiyona neden olabilir. Virüs bulaştıktan sonra hastalık bulgularını yaratması, sonrasında iyileşmesi ve virüse ait vücutta bir iz kalmaması akut enfeksiyon iken, virüsün karaciğer hücrelerine yerleşerek orada uzun süreli bulunması ve çoğalması ise kronik enfeksiyondur.
Pankretit, pankreastaki yangı, enflamasyon hali. Türleri; Akut Pankreatit ve Kronik Pankreatit. Belirtileri arasında, üst abdominal ağrı, bulantı ve kusma. Çoğunlukla ağrı, karnın üst sırta doğru olan kesiminde ve şiddetlidir. Akut pankreatit'te, ateş görülebilir ve semptomların geçmesinin birkaç günü bulması tipiktir. Kronik Pankreatit'te, kilo kaybı, yağlı dışkı, ishal görülebilir. Kanama, enfeksiyon, diyabet ve diğer organlarla komplikasyonlar görülebilir.
Tenofovir disoproksil, kronik hepatit B ve HIV/AIDS'i önlemek ve tedavi etmek için kullanılan bir ilaçtır. HIV tedavisinde genellikle diğer antiretrovirallerle birlikte kullanılması önerilir. Yüksek risk altındaki kişilerde maruziyetten önce ve iğne batması yaralanması gibi potansiyel maruziyetten sonra HIV/AIDS'in gelişimini önlenmek için kullanılabilir. Hem tek başına hem de birlikte emtricitabine/tenofovir ve efavirenz/emtricitabine/tenofovir olarak formülüze edilmiştir.
Miyaljik ensefalomiyelit (ME) veya kronik yorgunluk sendromu; karmaşık, yıpratıcı, uzun süreli bir tıbbi durumdur. Hastalığın temel neden(ler)i bilinmemektedir ve mekanizmaları tam olarak anlaşılamamıştır. Ayırt edici temel semptomlar, egzersiz sonrası halsizlik olarak bilinen, sıradan küçük fiziksel veya zihinsel aktiviteden sonra hastalığın uzun süreli alevlenmesidir. Hastalıktan önce rutin olan görevleri yerine getirme kapasitesinde büyük ölçüde azalma; ve uyku bozuklukları görülür. Ortostatik intolerans ve bilişsel işlev bozukluğu da tanı koydurucudur. Kronik ağrı yaygındır.
Ekstrapiramidal semptomlar, beynin serebral korteksinin ekstrapiramidal sistemi ile arketipsel olarak ilişkili semptomlardır. Bu tür semptomlara ilaçlar neden olduğunda, ekstrapiramidal yan etkiler olarak da bilinirler. Semptomlar akut veya kronik olabilir. Bunlar, distoni, akatizi, rijidite, bradikinezi, titreme ve tardif diskinezi gibi parkinsonizm karakteristik semptomları gibi hareket bozukluklarını içerir.
Kronik dağ hastalığı, kırmızı kan hücreleri tarafından işgal edilen kan hacmi oranının arttığı ve kanda anormal derecede düşük oksijen seviyesine sebep olan bir hastalıktır. Kronik dağ hastalığı yüksek irtifada uzun süre yaşadıktan sonra gözlenir. Genellikle Yüksek irtifalı bölgelerin yerlilerinde gözlemlenir.
Karaciğer yetmezliği, karaciğer’in normal fizyolojinin bir parçası olarak normal sentetik ve metabolik fonksiyonlarını yerine getirememesidir. Akut ve kronik (siroz) olmak üzere iki şekli vardır. Son zamanlarda, akut-kronik karaciğer yetmezliği (ACLF) denilen karaciğer yetmezliğinin üçüncü bir tipi giderek daha fazla tanınmaktadır.