İçeriğe atla

Kromatofor

Kalamarın derisindeki kromatoforlar

Kromatoforlar pigment içeren ve ışığı yansıtan hücre veya hücre gruplarıdır. İki yaşamlılar, balıklar, sürüngenlerler, kabuklular ve kafadan bacaklılarda görülür. Memeliler ve kuşlar ise, diğer grupların aksine, renklendirme için melanosit adındaki hücre grubuna sahiptir.

Kromatoforlar, ektotermik hayvanlarda büyük ölçüde cilt ve göz rengi oluşumunu sağlar. Kromatoforlar embriyonik gelişim döneminde sinir uçlarında üretilir. Olgun kromatoforlar, renklerine bağlı olarak alt sınıflara ayrılır (daha uygun şekilde "ton") beyaz ışık altında: ksantofor (sarı), eritrofor (kırmızı), iridofor (yansıma / yanardönerlik), lökofor (beyaz), melanofor (siyah/kahverengi) ve siyanofor (mavi) renktedir.

200 uM adrenaline yanıt veren balık melanoforlarının 7 kat hızlandırılmış videosu

Bazı türler, yer değiştiren pigmentleri ve reorient yansıtıcı plakaları kromatofora dönüştüren mekanizmalarıyla hızlıca renk değiştirebilir. Bu süreç, genellikle bir kamuflaj yöntemi olarak kullanılır. Bu sürecin adı, psikolojik renk değiştirme veya metakrozdur.[1] Ahtapot gibi kafadan bacaklılar, metakroz yapabilmek için kaslar tarafından kontrol edilen karmaşık kromatofor organlarına sahiptir. Diğer tarafta bukalemun gibi omurgalılar, aynı etkiyi hücre sinyalleriyle gerçekleştirir. Bu sinyaller nörotransmitter veya hormondan oluşabilir ve hayvanın ruh hali, sıcaklığı, stresi ya da ortamdaki gözle görülür değişikliklere bağlı olarak renk değişimini başlatabilir.[2] Kromatoforlar, bilim insanları tarafından insan hastalıklarını anlamak ve ilaçların keşfedilmesini sağlamak amacıyla bir araç olarak kullanılmıştır.

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Scott M. Boback; Lynn M. Siefferman (2010). "Variation in Color and Color Change in Island and Mainland Boas (Boa constrictor)". Journal of Herpetology. 44 (4). ss. 506–515. doi:10.1670/09-026.1. 
  2. ^ "New World Encyclopedia". New World Encyclopedia. 16 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2018. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Böcek</span> eklembacaklılar sınıfı

Böcekler eklem bacaklılar (Arthropoda) şubesinin sınıfı ve tür ve takson bakımından en kalabalık hayvan sınıfıdır. 1.000.000'dan fazla olan tür sayılarıyla Dünya'daki en fazla türe sahip canlılardır. Dünya'nın hemen hemen her yerinde bulunur ve bazen çok yoğun popülasyonlarda görülebilirler. Her yıl birkaç bin böcek türü tanımlanmaktadır. Toplam tür sayısının 2.000.000 ila 30.000.000 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Tür, cins, familya gibi taksonomik kategoriler bakımından 6-10.000.000 sayıya ulaşırlar ve Dünya'daki hayvanların %90 kadarını oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Kalamar</span> balık türü

Kalamar, 250'den fazla türle, kalamarların zoolojik takımı (Teuthida) günümüz kafadanbacaklıları içindeki en büyük grubu temsil etmektedir. Gerçek mürekkep balığı (Sepiida), cüce mürekkep balığı (Sepiolida) ve kendi grubu Spirulida'yı temsil eden post sincap balığı ile birlikte mürekkep balıkları on kollu mürekkep balığı (Decabrachia) takımını oluşturur.

Retina (latince:rete) ya da ağkatman çoğu omurgalı ve bazı yumuşakçaların gözünün en içindeki görmeyi sağlayan ışığa ve renge duyarlı hücrelerin bulunduğu göz doku tabakasıdır. Gözün optiği, retinadaki görsel dünyanın odaklanmış iki boyutlu bir görüntü oluşturur ve bu görüntüyü beyne elektriksel sinir uyarılarına çevirerek görsel algı oluşturur. Retina, bir kameradaki film veya görüntü sensörü 'ne benzer bir iş yapar.

<span class="mw-page-title-main">Pigment</span>

Pigment ya da boyar madde, suda tamamen veya hemen hemen çözünmeyen renkli bir malzemedir. Bunun tersine, boyalar genelde, en azından kullanımlarının bir aşamasında çözünürdür. Boyalar genellikle organik bileşik pigmentler ise genellikle inorganik bileşikdir. Tarih öncesi ve tarihi değeri olan pigmentler arasında koyu sarı, odun kömürü ve lapis lazuli bulunur. Sanayide olduğu kadar sanatta da kalıcılık ve istikrar istenen özelliklerdir. Kalıcı olmayan pigmentler kaçak olarak adlandırılır. Kaçak pigmentler zamanla veya ışığa maruz kaldıkça solarken bazıları sonunda kararır. Pigmentler boya, mürekkep, plastik, kumaş, kozmetik, gıda ve diğer malzemeleri renklendirmede kullanılır. İmalat ve görsel sanatlarda kullanılan çoğu pigment kuru renklendiricidir ve genellikle ince bir toz hâlinde öğütülür. Boyada kullanım için bu toz, pigmenti askıya alan görece nötr veya renksiz bir malzeme olan bağlayıcıya eklenir ve boyaya yapışkanlık verir. Genellikle aracında çözünmez olan bir pigment ile kendisi bir sıvı olan veya aracında çözünen boya arasında bir ayrım yapılır. Renklendirici, ilgili araca bağlı olarak bir pigment veya bir boya görevi görebilir. Bazı durumlarda pigment, bir metalik tuzla çözülebilir bir boyanın çökeltmesi ile boyadan üretilebilir. Oluşan pigmente göl pigmenti denir. Biyolojik pigment terimi, çözünürlüklerinden bağımsız olarak tüm renkli maddeler için kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Ahtapot</span> yumuşak gövdeli, sekiz kollu, Octopoda takımında sınıflandırılan yumuşakçaların genel adı

Ahtapot; yumuşak gövdeli, sekiz kollu, Octopoda takımında sınıflandırılan yumuşakçaların genel adı. Kabul görmüş 300 civarında türü bulunan ahtapotlar kalamarlar, mürekkep balıkları ve nautiloidler ile birlikte kafadan bacaklılar (Cephalopoda) sınıfında gruplandırılırlar. Diğer kafadan bacaklılar gibi ahtapot bilateral simetrik, iki gözlü ve tek gagalıdır. Ağzı kollarının ortasında yer alır. Çok hızlı şekil değiştirebilen yumuşak gövdesi sayesinde küçük deliklerden gövdesini sıkıştırarak geçebilir. Yüzerken sekiz kolu arkasından uzanır. Sifon hem solunum hem de su jeti fışkırtmak vasıtasıyla hareket için kullanılır. Karmaşık bir sinir sistemine ve mükemmel bir görme duyusuna sahip olan ahtapotlar omurgasızlar içerisinde en zeki ve davranışsal olarak en büyük farklılıkları gösteren hayvanlar arasındadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kafadanbacaklılar</span> bacak uzvu kafasına çok yakın bölgede bulunan canlılara verilen isim

Kafadan bacaklılar (Cephalopoda), çok hücreli omurgasız hayvanların yumuşakçalar (Mollusca) şubesinin en gelişmiş sınıfı. Başları büyük olup gözleri ve sinir sistemleri iyi gelişmiştir. Başlarının ön kısmından çekmenli veya çengelli kollar uzanır. Bunlarla avlarını yakalar ve sürünebilirler.

Göze renk veren anatomik yapı iristir.

<span class="mw-page-title-main">Gözün evrimi</span>

Gözün evrimi, taksonlarda geniş ölçekte rastlanan özel bir homolog organ örneği olarak anlamlı bir çalışma konusudur. Gözün görsel pigmentler gibi bazı bileşenleri ortak bir atadan geliyor gibidir. Yani bu pigmentler, hayvanlar farklı dallara ayrılmadan evvel evrimlerini tamamlamıştır. Bununla birlikte görüntü oluşturma yeteneğine sahip, karmaşık gözler, aynı proteinler ve genetik malzeme kullanılarak birbirinden bağımsız olarak 50 ila 100 kere evrimleşmiştir.

Görsel algı çevredeki objelerin görülebilir spektruma yansıttığı ışığı kullanarak çevreyi yorumlayabilme yeteneğidir. Bu, etrafı ne kadar net görmeyi ifade eden görsel keskinlikten farklıdır. Bir kişi 20/20 vizyonu olsa bile görsel algısal işleme ile ilgili problemler yaşayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Biyolojik pigment</span>

Biyolojik pigmentler ya da basitçe pigmentler veya biyokromlar canlı organizmalar tarafından üretilen ve seçici soğurma yoluyla renkli görünen maddelerdi; bunlara endojen pigmentler denir. Biyolojik pigmentler içinde bitki pigmentleri ve çiçek pigmentleri de bulunur. Deri, gözler, kürk ve saç gibi birçok biyolojik yapı kromatofor denen özel hücrelerde melanin gibi pigmentler içerirler. Canlı organizmalardaki pigmentlerin bir bölümü çevrerden gelir.

<span class="mw-page-title-main">Fotoreseptör hücre</span>

Fotoreseptör hücre retinada bulunan ve ışığı elektrik sinyallerine dönüştürebilen özelleşmiş bir nöron tipidir. Fotoreseptör hücrelerin biyolojik olarak önemi ışığı yani görülebilir elektromanyetik radyasyonu çevirdikleri sinyallerle biyolojik süreçleri harekete geçirebilmeleridir. Hücrede bulunan fotoreseptör proteinler fotonları soğurarak hücrenin zar potansiyelinde bir değişiklik meydana getirirler.

<span class="mw-page-title-main">Yanardönerlik</span> bazı yüzeylerin bakış açısı ya da ışık açısı değiştiğinde renk değiştiriyormuş gibi görünme durumu

Yanardönerlik, bazı yüzeylerin bakış açısı ya da ışık açısı değiştiğinde renk değiştiriyormuş gibi görünme durumudur. Sabun köpükleri, kelebek kanatları ve deniz kabukları ve bazı mineraller yanardönerdir. Yanardönerlik durumu sıklıkla yüzeydeki mikroyapıların ışık ile etkilenmesi sonucunda yapısal renklilik ile oluşur.

Anatomide heterokromi, farklı renklerin bulunmasıdır. Genellikle iriste görülür ama bazen saçta ve deride de görülebilir. Heterokromi melanin (pigment) fazlalığının ya da eksikliğinin sonucudur. Bu kalıtsal ya da genetik mozaizm, kimerizm, hastalık, travma gibi nedenlerden dolayı olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kafadan bacaklı gözü</span>

Kafadan bacaklılar, aktif deniz avcıları olarak, su koşullarında kullanım için uzmanlaşmış duyusal organlara sahiptir. Kafadan bacaklı gözü, iris, dairesel lens, vitreus kavitesi, pigment hücreleri ve ışığı, retinadan optik sinirler boyunca beyne giden sinir sinyallerine dönüştüren fotoreseptör hücrelerden oluşan kamera tipi bir gözdür. Geçtiğimiz 140 yıl boyunca, kamera tipi kafadan bacaklı gözü yakınsak evrim örneği olan omurgalı gözüyle karşılaştırılmıştır. Her iki organizmanın da bağımsız olarak kamera göz özelliğini geliştirdiği ve her ikisinin de benzer işlevleri paylaştığı görülmüştür. Bunun gerçekten yakınsak evrim mi, yoksa paralel evrim mi olup olmadığı konusunda düşünce ayrılıkları vardır. Omurgalılardaki kamera tipi gözden farklı olarak, kafadan bacaklı gözü vücut yüzeyinin yayılması sayesinde oluşur ve sonuç olarak korneadan yoksundurlar. Omurgalı gözünün aksine, kafadan bacaklı gözü bir teleskop veya kamera lensi gibi harekete odaklanır. İnsan gözü ise bunu lensin şeklini değiştirerek yapar. Göz, tamamen içsel olan lens gibi, yaklaşık olarak küreseldir.

<span class="mw-page-title-main">Fotofor</span>

Fotofor, balık ve kafadan bacaklılar gibi çeşitli deniz hayvanlarında parlak lekeler gibi görünen bir salgı organıdır. Organ, insan gözü gibi basit veya karmaşık olabilir, lensler, kapaklar, renk filtreleri ve yansıtıcılardan oluşur. Fotofordaki biyolüminesans, avın sindirimi sırasında emilen bileşiklere bağlı olarak çeşitli şekillerde üretilebilir. Bu işlem, organizmadaki fotosit adındaki mitokondriyal hücrelerde veya benzer bir şekilde organizmadaki kültürlenmiş simbiyotik bakteride gerçekleşir.

<span class="mw-page-title-main">Heterokromik gözlü kedi</span>

Heterokromik gözlü kedi, bir mavi gözü ve bir gözü yeşil, sarı veya kahverengi olan bir kedidir. Bu, tam heterokrominin küçük kedi formudur, insanlar da dahil olmak üzere diğer bazı hayvanlarda da ortaya çıkan bir durumdur. Kısmi heterokromya da vardır, burada bir mavi göz ve bir göz kısmen mavi ve kısmen başka bir renk olabilir. Durum, en yaygın beyaz renkli kedileri etkiler, ancak beyaz lekelenme genine sahip olması şartıyla herhangi renkteki bir kedide de bulunabilir.

<span class="mw-page-title-main">Ultramarine</span>

Ultramarine, başlangıçta lapis lazuli 'nin bir toz halinde öğütülmesiyle elde edilen derin bir mavi renk pigment'idir. Adı Latin "ultramarinus" dan gelir, kelimenin tam anlamı "denizin ötesinde" demektir çünkü pigment Avrupa 'ya Afganistan'daki madenlerden İtalyan tüccarlar tarafından 14. ve 15. yüzyıllar'da ithal edilirdi.

<span class="mw-page-title-main">Koni hücreleri</span>

Koni hücreleri veya koniler, insan gözü de dahil olmak üzere birçok omurgalının gözlerinin retinalarındaki fotoreseptör hücrelerdir. Farklı dalga boylarındaki ışığa farklı tepki verirler ve bu nedenle renkli görmeden sorumludurlar. Loş ışıkta daha iyi çalışan çubuk hücrelerin aksine, nispeten parlak ışıkta en iyi şekilde çalışırlar. Koni hücreleri, retinanın çevresine doğru, sayıları hızla azalan çok ince, yoğun şekilde paketlenmiş konilere sahip 0,3 mm çapında çubuksuz bir alan olan fovea centralis'te yoğun bir şekilde toplanmıştır. Optik diskte bulunmazlar ve kör noktaya katkıda bulunurlar. İnsan gözünde yaklaşık altı ila yedi milyon koni vardır ve bunlar en çok sarı beneğe doğru yoğunlaşmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Çubuk hücreleri</span> Photoreceptor cells that can function in lower light better than cone cells

Çubuk hücreleri, gözün retinasında bulunan ve diğer görsel fotoreseptör tipi olan koni hücrelerinden daha düşük ışıkta daha iyi işlev görebilen fotoreseptör hücrelerdir. Çubuklar genellikle retinanın dış kenarlarında konsantre olarak bulunur ve çevresel görüşte kullanılır. Ortalama olarak, insan retinasında yaklaşık 92 milyon çubuk hücre vardır. Çubuk hücreler, koni hücrelerden daha hassastır ve gece görüşünden neredeyse tamamen sorumludur. Bununla birlikte, çubuk hücrelerinin renk görmede çok az rolü vardır, bu da renklerin loş ışıkta daha az belirgin olmasından kaynaklanmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Lösizm</span> bir hayvanda pigmentasyonun kısmen kaybolması ile sonuçlanan, derinin, kılların, tüylerin, pulların, kutiküllerin beyaz, soluk ya da benekli bir görünüme sahip olmasına neden çok sayıda durum için kullanılan terimdir

Lösizm bir hayvanda pigmentasyonun kısmen kaybolması ile sonuçlanan, derinin, kılların, tüylerin, pulların, kutiküllerin beyaz, soluk ya da benekli bir görünüme sahip olmasına neden olan çok sayıda durum için kullanılan terimdir. "Lösistik" görünüşe neden olan genetik durumlar arasında piebaldizm, Waardenburg sendromu, vitiligo, Chédiak–Higashi sendromu, isabellinizm ve Melanofilin mutasyonları sayılabilir. Sıklıkla "depigmentasyon" (renksizleşme) olarak da adlandırılan deri, tüy ya da kürkün soluk renkli beneklenmesi yaralanma nedeniyle de oluşabilir.