Burun, anatomik olarak hayvan ve insan yüzü üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organıdır. İnsan burnu ve hayvan burnu arasında birçok anatomik farklar bulunur.
Kulak (auris), işitme işlevini gören ve denge organını içinde bulunduran anatomik yapıdır. Vestibüler sistemi kullanarak işitmeyi ve vücut dengesini sağlar. Kulak; dış kulak, orta kulak ve iç kulak olacak şekilde üç kısımda incelenir.
Gırtlak, boynun ön soluk borusunun üst kısmında yer alan bir solunum ve ses organıdır. Boynun ön tarafında; yetişkinlerde 3. ve 6., bebeklerde ise 2. ve 4. boyun omurları hizasında bulunur. Basit bir kutu görünüşünde olan gırtlak; kıkırdak, zar ve bağlardan yapılmış önemli vazifeleri bulunan bir organdır. Solunum yolunun üst kısmını teşkil eder ve aynı zamanda ses organıdır. Bu sebeple gırtlağın yapısı solunum borusunun diğer kısımlarından daha farklı ve karışıktır.
Kas, yumuşak bir doku olup, dört temel hayvan doku türünden biridir. Kas dokusu iskelet kaslarına kasılma yeteneği verir. Kas, embriyonik gelişim sırasında, miyogenez denilen süreçte oluşur. Kas dokusu, hareket sağlamak için etkileşen aktin ve miyozin adlı özel kasılma proteinleri içerir. Mevcut diğer birçok kas proteini arasında iki düzenleyici protein, troponin ve tropomiyosin bulunur.
Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.
Omurilik soğanı veya medulla oblongata, ya da basitçe medulla beyin sapının ayrılmaz bir parçasıdır. Beyin sapının alt segmenti olarak konumlanmış olup, beyinciğin önünde ve biraz altında yer alır. Koni şeklindeki bu nöron kümesi, çeşitli otonom (istemsiz) bedensel işlevler için çok önemlidir. Bunlar kusma, hapşırma ve daha fazlası gibi refleks eylemleri içerir.
Dil, tipik bir tetrapodun ağzında bulunan kaslı bir organdır. Sindirim sürecinin bir parçası olarak çiğneme ve yutma için yiyecekleri manipüle eder ve birincil tat alma organıdır. Dilin üst yüzeyi (dorsum) çok sayıda lingual papilla içinde yer alan tat tomurcukları ile kaplıdır. Tükürük tarafından hassas ve nemli tutulur ve zengin bir şekilde sinir ve kan damarlarıyla beslenir. Dil aynı zamanda dişleri temizlemek için doğal bir araç görevi görür. Dilin en önemli işlevlerinden biri insanlarda konuşmayı, diğer hayvanlarda ise ses çıkarmayı sağlamaktır.
Gırtlak veya larinks kanserleri çoğunlukla skuamöz hücreli karsinomlardır ve gırtlak epitelinden kaynaklandıklarını gösterirler.
Larenjit, gırtlak iltihabıdır. Belirtiler genellikle kısık bir ses içerir ve ateş, öksürük, boynun önündeki ağrı ve yutma rahatsızlığını içerebilir. Tipik olarak, bunlar iki hafta sürer.
Milohiyoid kas, mandibuladan hiyoid kemiğe uzanan, ağız boşluğunun tabanını oluşturan eşli bir kastır. İsmini, azı dişlerine (molar) yakın olan iki tutunma yerinden alır. Bu kasların embriyolojik orijini mezodermaldir. Milohiyoid kas birinci faringeal arktan gelişir.
Thyrohyoid kas, boyunda bulunan küçük bir iskelet kasıdır. Hyoidi aşağı (deprese), larynxi yukarı (elevasyon) çeker.
Aksesuar sinir, sternocleidomastoid ve trapezius kaslarını uyaran sinir. Kraniyal sinirler içerisinde 11. kranial sinir olarak tanımlanır. Sternocleidomastoid (SCM) kası kafanın karşı ve aşağı doğru döndürülmesini sağlarken, trapezius kası ise omuz ve skapula hareketlerinden sorumludur.
Arnavut epik şiiri, Arnavut halkı tarafından yaratılan destansı bir şiir biçimidir. Uzun zamandır devam eden bir sözlü gelenekten oluşur. Bugün Kosova ve Kuzey Arnavutluk'ta ve bazıları da Karadağ'da olmak üzere çok sayıda Arnavut destansı şiir anlatıcıları bulunabilir. Kuzey Arnavut epik şiiri, lahutë veya çifteli eşliğinde şarkı söyleyerek icra edilir.
Faringeal (farengeal) arklar ya da Brankiyal arklar, baş-boyun gelişmesindeki başlangıç noktalarıdır. Baş-boyun oluşmasında birincil etkinliği olan faringeal arklar, intrauterin yaşamın 4. haftasında, nöral krest hücrelerinin bölgeye göçüyle birlikte birlikte belirmeye başlar. Kafa tabanı ve boyun bölgesi 7.haftada şekillenir. Embriyonun kafa bölgesindeki mezenkimal doku, birbirlerinden yarıklarla ayrılmış olan arklar (tümsekler) oluşur. Mezodermden oluşan arkların iç yüzlerinde endoderm, dış yüzlerindeyse ektorderm bulunur. Nöral krest hücrelerinin proliferasyonu ve mezodermal hücrelerin yoğunlaşmasıyla, her arkın ortasında kıkırdak dokusu oluşur. Tümsek niteliğindeki oluşumlara faringeal ark, bunları birbirinden ayıran dış yüzdeki çöküntülere ise faringeal yarık adı verilir. İç yüze bakıldığında, faringeal arkları birbirlerinden ayıran oluşumların farinksin yan duvarlarında beliren keseler olduğu görülür. İlk evrede 6 ark vardır. Beşinci ark ortaya çıkısından kısa bir süre sonra involüsyon geçirerek silinir. Her arkta, o arka özgü biri motor, öteki sensitif iki sinir dalı, arter-ven ikilisi, kıkırdak dokusu ve kas bileşenleri vardır. Bu bileşenlere, yüz dokuları, dil, dudaklar, çeneler, damak, farinks, salgı bezleri ve bu bölgeleri innerve eden sinirler de katılır. Çene-yüz (maksillofasiyal) malformasyonların büyük bir bölümü 1. ve 2. faringeal arklardaki sapmalardan kaynaklanır.
İnsanlarda, subklavyen arterler, köprücük kemiğinin altında yer alan üst toraksın ana arterleridir. Aort arkından kan alırlar. Sol subklavyen arter, sol kola kan sağlar ve sağ subklavyen arter, baş ve toraksı besleyen bazı dallar vererek sağ kola kan sağlar. Vücudun sol tarafında, subklavyen arter doğrudan aort kemerinden çıkarken, sağ tarafta subklavyen arter,sağ common karotid arter ile beraber brakiyosefalik arterden çatallanır.
Diz kapağı refleksi veya patella refleksi, refleks yayı omuriliğin L2, L3 ve L4 segmentlerinden geçen monosinaptik bir derin tendon refleksidir.
Bungarotoksinler, yılanların ve kraitlerin zehirlerinde bulunan toksinlerdir. Bu hayvanların ısırıkları, uzuv kaybıyla sonuçlanabilecek kanama veya hemoraji, felç ve doku hasarı gibi ciddi durumlara neden olabilir. Zehrin felç edici etkileri, nefes almayı zorlaştırabilecekleri için özellikle tehlikelidir. Bu semptomlar zehirdeki bungarotoksinin varlığının bir sonucudur. Gerçekte zehir, her biri hangi reseptörler üzerinde etki ettikleri ve ne kadar güçlü olduklarına göre değişen birkaç farklı bungarotoksin türü içerir.
Stellate ganglion, bireylerin %80'inde mevcut olan, alt boyun gangliyonu ve birinci torasik gangliyonun birleşmesi ile oluşan sempatik bir gangliyon’dur. Bazen ikinci ve üçüncü torasik gangliyonlar da bu birleşmeye dahil olur.
Perikardiyektomi, perikardın bir kısmının veya çoğunun cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bu operasyon en yaygın olarak konstriktif perikarditi rahatlatmak veya kalsifiye ve fibröz bir perikardı çıkarmak için kullanılır. Ayrıca şiddetli veya tekrarlayan perikardiyal efüzyon vakaları için de kullanılabilir. Ameliyat sonrası sonuçlar ve mortalite, tedavi etmek için kullanıldığı hastalıktan önemli ölçüde etkilenir.
Kalbin kanlanmasını sağlayan sağ koroner arter (RCA), kalp’teki sağ aort sinüsünde, aort kapağının sağ çıkıntısının üstünden çıkan bir arter’dir. Sağ koroner sulkustan kalbin merkezine doğru ilerler. Sinoatriyal nodal arter, sağ marjinal arter, posterior interventriküler arter, konus arteri ve atriyoventriküler düğüm dalı dahil olmak üzere birçok dal verir. Kalbin sağ tarafına ve interventriküler septumun bazı kısımlarına katkıda bulunur.