İçeriğe atla

Kortizol

Kortizol
Kortizol
Kimyasal Adı11,17,21-trihydroxy-, (11beta)-
pregn-4-ene-3,20-dione
CAS numarası 50-23-7
ATC kodu H02 AB09
PubChem numarası 5754
Molekül ağırlığı 362.465
Alınma yolları Oral tablet, damardan, topikal

Kortizol, böbrek üstü bezinin kabuk bölgesinde üretilen, vücudun strese gösterdiği tepkiyle ilişkili bir kortikosteroid hormondur. Kan basıncını ve şekerini artırır, kadınlarda kısırlığa neden olur ve bağışıklık sistemini baskılar. Hidrokortizon veya kortizon olarak bilinen yapay kortizol alerji ve yangı'ya karşı sağaltımda kullanılır.

Bileşimi

Kortizol pregnenolondan bireşimlenir. Bu tepkime, C-11, C-17 ve C-21 karbonlarının hidroksilasyonu, C-3'ün yükseltgenmesi ve C-4'ü C-5'e bağlayan çift bağın izomerizasyonunu gerektirir. Bu bireşimin gerçekleştiği yer böbrek üstü bezinde bulunan zona fasciculata bölgesidir. Böbrek üstü bezi aynı zamanda aldosteron (zona glomerulosada) ve seks hormonları (zona reticulosada) üretse de asıl salgı ürünü kortizoldur. Böbrek üstü bezi altında yer alan medulla katmanı ise sempatik uyarı ile başlıca epinefrin ve norepinefrin salgılar.

Böbrek üstü bezinde kortizolun bireşimi hipofiz bezinin ön lobundan salgılanan adreneokortikotropik hormonunca (ACTH) uyarılır. ACTH üretimi de hipotalamus tarafından salgılanan kortikotropin salgılatıcı hormon tarafından uyarılır.

Fizyoloji (işlevbilim)

Serumda bulunan kortizol ölçüsü gündelik bir değişim gösterir. En düşük düzeyler gece yarısı, en yüksek düzeyler sabah, uykudan uyandığınızdan birkaç saat sonra olur.[1] Aydınlık/karanlık döngüsüne ilişkin bilgi retinadan hipotalamusta bulunan çifte çekirdeklere (suprachiasmatic nuclei) iletilir. Serum kortizol düzeyinde değişiklik olmasının arkasında yatan nedenler arasında olağan olmayan ACTH düzeyi, klinik çöküntü, fizyolojik stres kaynakları (hipoglisemi, hastalık, ateş, travma, ameliyat, korku, acı, aşırı soğuk veya sıcak, fiziksel zorlanma) gözlemlenmiştir. Kişiden kişiye ayrılıklar olmasına karşın her kişinin gündelik dizemi tutarlılık gösterir.

Kortizol ayrıca kortikotropin salgılatıcı hormon salgılanmasını baskılayarak ACTH salgılanmasına geri besleme uygular. Bazı araştırmacılar süreğen (müzmin, kronik) streste olan bir hayvanda bu geri bildirim dizgesinin bozulduğuna inanırlar.

Kortizol, olağan durumlarda salgılandığında stres sonrasında homeostazın sağlanmasına yarayacak etkiler gösterir:

Glikoneojenez, yağ ve proteinlerin yıkımı ve karaciğer dışında bulunan amino asit ve keton cisimlerinin seferber edilmesine neden olur, böylece bir insülin antagonisti olarak etki eder. Bunların sonucunda kan glikoz düzeyi yükselir ve karaciğerde glikojen oluşumu artar (Freeman, 2002). Ayrıca kan basıncını da artırır. Bunu, damarlardaki alfa-1 adrenalin alıcılarını gizleyerek yapar. Bu hormon bağışıklık sisteminin kandaki etkinliğini de azaltır. Akyuvarların bezlerine, kemik iliğine ve deriye yönelmeye neden olur. Kortizol kemik oluşumunu da yavaşlatır.

Bu olağan işlevler, süreğen gerilimin fizyolojik etkilerinin temelinde yatar. Sürekli kortizol salgılanması kasların aşınmasına, hiperglisemiye ve yangının baskılanmasına neden olur. Aynı sonuçlar uzun süreli glükokortikoid kullanımında da ortaya çıkar.

Ayrıca, uzun süre kortizola maruz kalmak hipokampus hücrelerinin körelmesine (atrofi) yol açar. Bu körelme öğrenme zorluklarına neden olur. Ancak, kısa süreli kortizol etkisi anıların oluşmasına yardım eder; fizyolojik gerilimli zamanların sonradan çok iyi anımsanmasının (flaş bellek) arkasında yatan düzeneğin bu olduğu sanılmaktadır.

Serumdaki kortizolun %96'sı kan proteinlerine bağlı durumdadır; bunlar başlıca kortikosteroid bağlayan globulin (corticosteroid binding globulin, CBG) ve albümindir. Yalnızca serbest kortizol alıcılarca bağlanabilir.

Farmakoloji (ilaç bilim)

Ağızdan veya damardan alınabilir bir ilaç olarak kortizol, hidrokortizon ya da kortizon olarak bilinir. Anafilaksis ve anjioedema gibi ciddi alerjik tepkimelerin sağaltımında; steroit tedavi görmesi gereken ama ağızdan ilaç alamayan hastalarda prednizolon yerine; ve uzun süreli steroid sağaltımı gören hastaların Addison krizine girmemesi için, hidrokortizon bağışıklık sistemini baskılayan ilaç olarak damardan verilir.

Alerjik kızarmalar, egzamalar ve bazı yangısal durumlarda kortizon merhem olarak verilir.

Gut gibi hastalıklarda kortizon eklemin içine enjekte edilebilir.

Hidrokortizon, prednizolonun 1/4'ü kadar etkindir. Deksametazon ise hidrokortizondan 40 kat daha güçlüdür. Yan etkiler için kortikosteroid ve prednizolon maddelerine bakınız.

Hastalıklar

  • Hiperkortizolizm: Kanda aşırı düzeyde kortizol bulunmasına Cushing Sendromu denir (Cushing Hastalığından ayrıdır).
  • Hipokortizolizm ya da böbrek üstü yetmezliği: Eğer böbrek üstü bezleri yeterince kortizol üretmezse bunun sonucu Addison Hastalığıdır.

Kaynakça

  1. ^ "Arşivlenmiş kopya". 20 Temmuz 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 20 Temmuz 2010. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hormon</span> İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin ve benzeri fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı

Hormon,, çok hücreli organizmalarda fizyoloji ve davranışı düzenlemek için karmaşık biyolojik süreçler yoluyla uzak organlara veya dokulara gönderilen sinyal molekül sınıfıdır.

<span class="mw-page-title-main">Nükleer tıp</span> Tıbbi uzmanlık

Nükleer tıp, canlılara verilen ışın etkin (radyoaktif) maddelerin yaydıkları ışınların özel yöntemler veya aygıtlarla dışarıdan sayımı ya da görüntü olarak izlenmesi ya da tanımlanması ile tanı konulmasını sağlayan tıp dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Lupus</span>

Lupus, teknik adıyla Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) veya Yaygın Lupus Kızarıklığı, Otoimmun, Kelebek Hastalığı kökenli multisistem hastalıklarının en sık görülen tipik örneğidir. Lupus sözcüğü, Latincede “kurt” anlamında olup ciltte çıkan yaraların yıkıcı özelliğini ifade eder. 1872 yılında Kaposi, hastalığın sadece cildi değil vücudun değişik organlarını etkileyen bir hastalık olduğunu fark etmiştir. Otoimmun antikorların büyük bölümü ANA niteliğindedir. Sessizce gelişebilir ya da akut olarak başlar. Ateşli ataklar biçiminde alevlenmeler gösterir. Organizmanın tümünü etkileyebilir, ancak deri, eklemler, böbrekler ve seröz zarlar zarar gören başlıca dokulardır.

<span class="mw-page-title-main">Endokrin sistem</span>

Hayatta kalmak, büyümek ve çoğalmak için, insan dahil çok hücreli bir organizmanın, fizyolojik talepleri ve çevresel zorlukları karşılamak için dokular, organlar ve organ sistemleri arasında etkili bir uyuma sahip olması gerekmektedir. Endokrin sistem, iç ve dış koşullara yanıt vermektedir. Ayrıca kanalsız organ ve dokulardaki salgı hücreleri tarafından üretilen hormonlar aracılığıyla iletişim kurmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kortizon</span>

Kortizon, böbrek üstü bezinin kabuk bölgesince kolesterolden salgılanan, iltihaplanma önleyici özellikleri olan kortizol hormonunun yapay üretilmiş halidir.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek üstü bezleri</span>

Böbrek üstü bezleri, üçgen biçimini andıran iç salgı (endokrin) bezleridir. Anatomik olarak böbreklerin hemen üstlerinde bulunduklarından bu adı almışlardır. Kabuk (korteks) ve öz (medulla) olarak anılan iki ayrı katmandan oluşan bezlerin temel işlevi fizyolojik gerilim (stres) karşısında kortikosteroid ve katekolamin bireşimleyip kana salgılamaktır. Adrenalin ve nöradrenalin salgılarlar.

<span class="mw-page-title-main">Aldosteron</span> Stereoid yapılı hormon

Aldosteron böbrek üstü bezlerinin kabuk katmanı Zona Glomerulosa'da üretilen, kanda sodyum ve potasyum dengesini düzenleyen bir mineralokortikoiddir.

<span class="mw-page-title-main">Progesteron</span> Hormon

Progesterone (P4), insanların ve diğer türlerin âdet döngüsü, hamilelik ve embriyogenezinde yer alan endojen steroid ve progestojen cinsiyet hormonudur. Progestojenler adı verilen bir grup steroid hormona aittir ve vücuttaki ana progestojendir. Progesteronun vücutta çeşitli önemli işlevleri vardır. Aynı zamanda cinsiyet hormanları ve kortikosteroidler de dâhil olmak üzere diğer endojen steroidlerin üretiminde önemli bir metabolik ara maddedir ve bir nörosteroid olarak beyin fonksiyonunda önemli rol oynar.

<span class="mw-page-title-main">Böbrek</span> omurgalılarda bulunan fasulye biçiminde boşaltım organları

İnsanlarda böbrekler, memeli böbreklerinin genellikle dış lobülasyon belirtileri göstermeyen, çok loblu, çok papiller şekilli, iki adet kırmızımsı kahverengi fasulye biçimli kan filtreleyen organlardır. Bunlar retroperitoneal boşlukta solda ve sağdadır ve yetişkin insanlarda yaklaşık 12 santimetre uzunluğundadır. Kanı eşleşmiş renal arterlerden alırlar; kan eşleşmiş renal venlere çıkar. Her böbrek, atılan idrarı mesaneye taşıyan bir tüp olan üretere bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hipofiz</span>

Hipofiz bezi veya diğer adıyla Pitüiter bez, bir fasulye tanesi büyüklüğünde yaklaşık 0,5 gram ağırlığında bir endokrin bezdir. Beyin tabanında, hipotalamusun altında bir çıkıntı şeklinde uzanır. Beyni örten dura mater ile çevrilmiştir. Hipofiz hormonu üretip salgılayarak Homeostasiyi düzenler. Bunu bütün iç salgı bezlerini denetleyerek yapar. Bu anlamda hipofiz, endokrin sistem ve sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını kontrol eder. Hipotalamusun salgısı olan RF, kan yoluyla hipofizi uyarır ve hipofizin hedef organının uyarılmasını sağlayan hormonu üretmesini sağlar. Hipofiz bezi ön, orta ve arka lop olmak üzere üç parçalıdır. Ara lob insan embriyosunda görüldüğü halde, ergin insanda körelmiştir.

Cushing sendromu, 1932 yılında Harvey Williams Cushing tarafından tanısı ilk kez konmuş olan kortizol hormonunun olağanın üstünde bir düzeyde olduğu durumlarda ortaya çıkan belirtiler bütünüdür. Diğer isimleri Itsenko-Cushing sendromu, hiperadrenokortisizm veya hiperkortisizm. Cushing sendromunun alışılmış nitelikleri kilo artması, obezite, kan basıncının artması (hipertansiyon) ve derinin zayıflaması sonucu oluşan çizgilerdir. Her hastada belirtilerin tümü gözlenmeyebilir. Belirtilerin ağırlığı ve niceliği hastanın ne denli uzun bir süredir kortizol etkisinde kalmasına bağlıdır. Ancak kimi belirtiler bu durumdan bağımsız, iveğen olarak da gelişebilir. Örneğin, özellikle uyluk kemiğinin baş bölgesinin iveğen doku ölümüne uğraması çok kısa bir süredir hafif izleyen ya da yıllardır ağır izleyen Cushing sendromlu hastalarda da rastlanabilir.

Cushing hastalığı, hipofiz bezinden ACTH'nin olağan düzeyinin üstünde salgılanması sonucu oluşan hastalıktır.

<span class="mw-page-title-main">Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks</span>

Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks ya da Limbik-Hipotalamus-hipofiz-adrenal aks (LHPA), kompleks geribildirim mekanizmalarına sahip nöroendokrin bir yolak.

<span class="mw-page-title-main">Kortikosteroid</span>

Kortikosteroid, böbrek üstü bezlerinde salgılanan bir steroid hormon türü ve bu hormonların sentetik analoglarına verilen addır. Glukokortikoid olan kortizon ile hidrokortizon kan şekeri seviyesi ve inflamasyon tepkisinde, mineralokortikoid olan aldosteron ise böbrek borucukları düzeyinde, su ve sodyumun geri emilimini ve potasyumun atılımını kolaylaştırarak su mineral dengesinde rol oynarlar.

Adrenokortikotropik hormon (ACTH), hipofizin ön lobunda üretilen polipeptid yapıda bir hormondur. Böbrek üstü bezinin kabuk bölgesini uyarır ve buradan steroid yapılı hormonların salgılanmasını sağlar.Hipotalamus-hipofiz-adrenal aksın önemli bir öğesidir. Genelde biyolojik gerilime karşılık olarak üretilir [hipotalamustan CRH ile birlikte]. En önemli etkisi, kabuk bölgesinde kortikosteroid hormonların ve kortizolün salgılanmasını uyarıcı etkisidir.

<span class="mw-page-title-main">Kortikosteron</span>

Kortikosteron (CORT), kemiriciler ve diğer hayvanların böbrek üstü bezlerinin korteksinde üretilen kortikosteroid tipi 21 karbon atomuna sahip olan bir steroid hormondur. Aralarında amfibiler, sürüngenler, kemiriciler ve kuşlar bulunan birçok türde kortikosteron bağışıklık reaksiyonları, stres tepkisi ile ilgili olan ana glükokortikoiddir.

<span class="mw-page-title-main">İç salgı bezi</span>

İç salgı bezleri endokrin sistemi oluştururlar. Önemli iç salgı bezleri bezlerine örnek olarak:

Fizyolojik psikoloji, kontrollü deneylerde insan dışı hayvan deneklerin beyinlerinin doğrudan manipülasyonu yoluyla sinirsel algı ve davranış mekanizmalarını inceleyen davranışsal sinirbilimin bir alt bölümüdür. Bu psikoloji alanı beyin ve insan davranışlarını incelerken ampirik ve pratik bir yaklaşım gerektirir. Bu alandaki çoğu bilim insanı, zihnin sinir sisteminden kaynaklanan bir fenomen olduğuna inanmaktadır. Fizyolojik psikologlar sinir sisteminin mekanizmaları hakkında çalışarak ve bilgi edinerek insan davranışı hakkında birçok gerçeği ortaya çıkarabilirler. Biyolojik psikolojideki diğer alt bölümlerin aksine, psikolojik araştırmanın ana odağı beyin-davranış ilişkilerini tanımlayan teorilerin geliştirilmesidir.

Atrofi ya da körelme, normal büyüklükteki bir organın sonradan küçülmesidir; edinsel bir olgudur. İrileşim ve aşırı gelişim (hiperplazi), körelmenin karşıtı olan olgulardır.

Waterhouse–Friderichsen sendromu, adrenal bezlere kanama nedeniyle, genellikle ciddi bakteriyel enfeksiyondan kaynaklanan adrenal bez yetmezliği olarak tanımlanır. Tipik olarak, Neisseria meningitidis neden olur.