İçeriğe atla

Korona deşarjı

Korona deşarjı; yüksek gerilimli bir iletkenin, etrafını saran hava gibi akışkanların iyonlaşmasıyla oluşan elektriksel bir deşarjdır. Havanın (veya akışkanın) elektriksel bir kırılım geçirip iletkenleşmesi ve yükün iletkenden akışkana sızmasını sağlar. Korona deşarjı, iletkenin etrafındaki elektrik alanın (potansiyel gradyanın), havanın dielektrik dayanımını aştığı (iletkendeki gerilimin havayı iletken hale getirdiği değer) yerlerde oluşur. Genellikle nemli ve sisli havalarda görülen bu deşarj işlemi radyal olarak dışarıya mor renkli ışık halkaları emite eder. Kendiliğinden meydana gelen korona deşarjı doğal olarak eğer elektrik alanı şiddetinin limiti sonsuza gitmiyorsa yüksek voltajlı sistemlerde açığa çıkar. Genellikle yüksek voltaj taşıyan iletkenlerin havaya bitişik sivri noktalarında, mavimsi bir parıltı olarak görülür ve bir gaz deşarj lambasıyla aynı özellikte ışık yayar.

500 kV yüksek gerilim hattındaki yalıtkan bir tel üzerinde korona deşarjı
Yüksek voltajlı bir bobin etrafında korona deşarjı
Wartenberg tekerleği üzerinde bir korona deşarjı

Ancak yakınındaki cisim veya objelerde elektriksel kırılıma ya da ark oluşumuna sebep olacak kadar yüksek olmamalıdır. Birçok yüksek voltaj uygulamasında korona istenmeyen bir yan etkidir. Yüksek gerilim iletim hatlarında oluşan korona deşarjı, kamu hizmetleri için ekonomik olarak önemli bir enerji israfı oluşturur. Katot ışınlı tüp televizyonlar, radyo vericileri, X-ışını makineleri ve parçacık hızlandırıcılar gibi yüksek voltajlı ekipmanlarda korona kaynaklı oluşan akım kaçakları, devre üzerinde istenmeyen bir yük oluşturabilir.

Koronanın iyonlaşmış gazı kimyasal olarak aktiftir; havada, ozon (O3) ve nitrik oksit (NO) gibi gazları ve buna karşılık nitrojen dioksit (NO2) ve ortamda su buharı varsa nitrik asit (HNO3) üretir. Bu gazlar aşındırıcıdır, yakındaki malzemeleri bozabilir ve kırılgan hale getirebilir, ayrıca insanlar ve çevre için toksiktirler. Genellikle korona deşarjları gelişmiş yalıtım, korona halkaları ve yüksek voltajlı elektrotları pürüzsüz yuvarlak şekillerde yaparak bastırılabilir. Bununla birlikte, kontrollü korona deşarjları, hava filtreleme, fotokopi makineleri ve ozon jeneratörleri gibi çeşitli işlemlerde kullanılır.

Giriş

Korona deşarjı, yüksek potansiyele sahip bir elektrottan nötr bir sıvıya, genellikle havaya, elektrot etrafında bir plazma bölgesi oluşturmak için akımın sıvıyı iyonize ederek aktığı bir süreçtir. Üretilen iyonlar yükü daha düşük potansiyeldeki takın bölgelere geçirir ya da nötr gaz moleküllerini oluşturmak için yeniden düzenlenirler.

Potansiyel gradyan (elektrik alan) akışkandaki bir noktada yeterince büyüdüğünde, akışkan o noktada iyonlaşır ve iletken hale gelir. Eğer yüklü bir cisim sivri bir noktaya sahipse, bu nokta yakınındaki elektrik alan şiddetinin diğer yerlerden çok daha yüksek olması beklenir. Daha uzak noktalar elektrotların yakınındaki havayı iyonize hale (kısmen iletken) getiremezken, bu sivri noktaların yakınındaki hava iyonize hale gelir ve kısmen iletkenlik kazanır; iletkenlik kazandığında iletkenin boyutuna gözle görülür şekilde arttırıcı bir etki yapar. Yeni iletken bölge daha az sivri olduğundan dolayı iyonizasyon yerel bölgeden geçebilecek şekilde genişleyemeyebilir. İyonizasyon ve iletkenliğin olduğu bölgenin dışındaki yüklü parçacıklar yavaşça zıt yüklü objelere doğru yollarını bulurlar ve nötrleşirler.

Eğer geometri ve gradyan, daha düşük potansiyeldeki başka bir iletkene ulaşana kadar büyümeye devam eden iyonize olmuş bölgedeyse, ikisi arasında elektrik arkıyla sonuçlanacak düşük dirençteki bir iletken yol oluşacaktır.

Korona deşarjı genellikle elektrotlar üzerindeki sivri köşeler, çıkıntı noktaları, metal yüzeyin köşeleri ya da küçük çaptaki teller gibi yüksek eğimli bölgelerde oluşur. Bu eğrilik arttıkça, bu noktalardaki potansiyel gradyan da havanın büzülmesi ve ilk olarak plasma haline geçmesiyle sonuçlanarak yükselecektir. Korona oluşumunu baskılamak amacıyla yüksek voltaj ekipmanları üzerindeki terminaller sık sık top ya da yumru ve yüksek voltajlı geçişlere sahip yalıtkanlara eklenen korona halkası gibi pürüzsüz büyük tellerle dizayn edilirler.

Koronalar pozitif ya da negatif olabilir. Bu durum yüksek eğimli elektrotlar üzerindeki voltajın polarizasyonuna bakarak kararlaştırılır. Eğer eğimli elektrot düz elektrota göre pozitifse, buna pozitif bir korona deriz. Eğer tam tersi düşünecek olursak, yani eğimli elektrot düz elektrota göre negatifse, buna negatif bir korona deriz. (Daha fazla detay için aşağıya bakın.) Pozitif ve negatif koronaların fiziği birbirinden oldukça farklıdır. Bu asimetri yalnızca elektronların standart sıcaklık ve basınçta dikkate değer derecede bir esnek olmayan çarpışma yaptığı, elektronlar ve pozitif yüklü iyonlar arasındaki yük üzerinde bulunan büyük farklılığın bir sonucudur.

Havadaki korona sürecine katılan iletkenler etrafındaki ozon üretimi koronaları düşünmek için önemli bir sebeptir. Negatif bir korona pozitif koronaya göre çok daha fazla ozon üretimi sağlamaktadır.

1941 yılında Amerika'daki bir NIST labaratovarı. Enerjisini 1.05 milyon voltluk transformatörden alan iletkenlerin etrafındaki büyük korona deşarjı (beyaz) görülüyor.

Korona deşarjının uygulamaları

Korona deşarjının birçok ticari ve endüstriyel uygulaması vardır.

  • Düz bir yüzey üzerindeki sürtünmenin azaltılması
  • Uçuş esnasında bir uçağın yüzeyindeki istenmeyen elektrik yüklerinin giderilmesi ve böylece aviyonik sistemlerin performansı üzerinde kontrolsüz elektrik deşarj darbelerinin zararlı etkisinden kaçınılması
  • Ozon gazı üretimi
  • Havuz suyunun sanizasyonunun sağlanması
  • İklimlendirme sistemlerindeki havadan parçacıkların temizlenmesi (daha fazla bilgi için elektrostatik presipitatöre bakınız)
  • Atmosferden kimyasal böcek ilaçları, çözücüler ya da kimyasal silah maddeleri gibi istenmeyen uçucu organiklerin çıkarılması
  • Baskı mürekkepleri ya da yazdırabilme kabileyetinin uyumluluğunu sağlamak için ıslanabilirlik ya da polimer filmlerin yüzey geriliminin geliştirilmesi
  • Fotokopi
  • Hava iyonizerleri
  • Fotografik filmlerin sergilenmesi amacıyla Kirlian fotoğrafçılığı için foton üretimi
  • EHD iticiler, kaldırıcılar ve diğer iyonik rüzgar cihazları
  • Azot lazer
  • Doku kültürü için yüzey işleme (polistren)
  • Bir kütle spektrometrisinden sonraki analiz için gaz halinde bir numune veya bir iyon hareketlilik spektrometrisinin iyonizasyonu
  • Bilgisayar çipleri için katı hal soğutma bileşenleri (katı hal fanlarına bakınız)

Koronalar elektrostatik kopyalamada (fotokopi) kullanılan bir etki ile yüklü yüzeyler oluşturmak için kullanılır. Aynı zamanda koronalar hava akımındaki bazı özel maddelerin arındırılmasında da kullanılabilmektedir. Bu süreçte ilk olarak hava yüklenir, sonrasında yüklü akım, yüklü parçacıkları zıt yüklü levhaların üzerine yatırmak için alternatif bir kutuplaşma oluşturur.

Korona reaksiyonlarında üretilen serbest radikaller ve iyonlar, kimyasal reaksiyonlar yoluyla belirli zararlı maddelerin havadan arındırılması için kullanılabilir ve ozon üretilmesi için de oldukça etkili bir yöntemdir.

Korona deşarjından kaynaklanan problemler

Koronalar özellikle yakın elektrik iletimi hatlarında sesli ve radyo-frekansındaki gürültü oluşturabilir. Bu gürültüler de ayrıca enerji hatlarının gücünün zayıflamasına ve atmosferik parçacıklar üzerindeki etkisi ozon ve NOx üretimine sebep olabilirken aynı zamanda insan sağlığı için de bir dezavantaj olarak görülür. Bu nedenle, güç iletim cihazları korona deşarjı oluşumunu en aza indirmek üzere tasarlanmıştır.

Korona deşarjı genellikle aşağıdaki durumlarda istenmeyen bir durumdur:

  • Aşağıdakilerden kaynaklı elektrik güç iletimi:
    • Güç kaybı
    • Duyulabilir gürültü
    • Elektromanyetik girişim
    • Mor kızdırma
    • Ozon üretimi
    • Yalıtım hasarı
  • Transformatörler, kondansatörler, elektrik motorları ve jeneratör gibi elektrikli bileşenler.
    • Korona ekipmanı başarısızlığa sürükleyecek şekilde cihazın içindeki yalıtıma giderek zarar verebilir.
    • O-halkası gibi elastomer ögeleri ozon çatlamasından zarar görebilir.
    • Korona deşarjları metalleşmenin yerel buharlaşmasına neden olurken ana şebeke gerilimdeki plastik film kondansatörleri giderek zarar görebilir.
  • Ozon üretiminin az ancak yüksek voltaj kullanımının sık olduğu durumlarda
  • Statik elektrik deşarjında

Birçok durumda koronalar korona ringleri ve elektrik alanı yüksek bölge üzerinde yayan, elektrik alan gradyanını korona eşiğinin altına düşüren torodyal cihazlar tarafından sıkıştırılabilirler.

Korona deşarjının mekanizması

Elektrik alan, havanın atomlar ile onları iyonize etmek için yeterince sert çarpışması, daha fazla atomu iyonize edecek daha fazla elektron üretmesi için meydana gelen bir zincir reaksiyon yaratmak için yeterince güçlü olduğunda korona deşarjı meydana gelir. Süreç şu şekilde işler:

  1. Güçlü bir elektrik alanın bulunduğu bölgedeki (eğimli bir elektrodun yakınındaki yüksel potansiyelde bir gradyan gibi) nötr halde bir atom ya da molekül pozitif bir iyon oluşturmak için ya da serbest bir elektron ortaya çıkarmak için doğal çevresel faktörler (örneğin, bir ultraviyole foton veya kozmik ışın parçacığının çarpması) tarafından iyonize edilir.
  2. Elektrik alan zıt yüklü parçacıkları zıt yönlerde onları ayırarak, yeniden oluşumlarını sağlayarak ve kinetik enerjilerine katkı sağlayarak ivmelendirir.
  3. Elektronlar çok daha fazla bir yük/kütle oranına sahiptir ve bu sayede pozitif iyonlardan daha yüksek bir hıza kadar ivmelendirilebilirler. Elektronlar başka bir atoma çarparak iyonlaştığı alandan yeterince enerji kazanır, onun dışında başka bir elektrona çarpar ve başka bir pozitif iyon oluşmasına sebep olur. Bu elektronlar, elektron/pozitif iyon çiftleri oluşmasını sağlayan diğer atomlarla ivmelendirilir ve çarpıştırılır. Yine bu elektronlar zincir reaksiyonu sürecinde bir elektron heyelanı diye isimlendirilen süreçte daha fazla atomla çarpışırlar. Hem pozitif hem negatif koronolar elektron heyelanına bağlı bir şekilde varlığını sürdürür. Pozitif bir koronadaki bütün elektronlar akınındaki pozitif elektroda doğru ya da tam tersi şekilde etkileşirler ve iyonlar birbirini dışa doğru iterler. Negatif bir koronadaki iyonlar ise içeriye doğru etkileşir ve elektronlar birbirlerini dışarıya doğru ittirirler.
  4. Korona parlaması elektronların pozitif iyonlarla nötr atomlar oluşturmak için yeniden kombine olması sırasında ortaya çıkar. Elektronlar kendi orijinal enerji seviyelerine tekrar döndüklerinde ışık olarak bir foton salarlar. Bu fotonlar elektron heyelanı sürecinin sürmesini sağlayarak iyonize olmuş diğer atomları meydana getirir.
  5. Elektronlardan belirli bir uzaklıkta elektrik alan iyonize atomlar çarpıştıklarında elektronların bu iyonize atomlara enerji vermesi için oldukça düşük bir hale gelir. Bu koronanın dış kenarıdır. Bunun dışında ise iyonlar yeni iyonlar oluşturmadan havaya doğru hareket ederler. Dışarıya doğru hareketlenen iyonların bu yolculuğu yeniden nötr bir atom haline gelmek ve devrevi tamamlamak için zıt elektrotla birbirlerini çekmesi şeklinde ve sonunda ona ulaşarak elektrottaki elektronlarla birleşmesiyle son bulur.

Termodinamik açıdan bir korona termal olmayan bir plazma oluşturacak denge durumundaki bir süreçte sayılmaz. Elektron heyelanı mekanizması korona bölgesinde bulunan ve elektrik arkı ya da kıvılcımı şeklinde kendi gösterecek olan gazı ısıtmak ve iyonize etmek için genellikle yeterince enerji ortaya çıkarmaz. Yalnızca düşük sayıda gaz molekülleri bu sürecin elektron heyelanında bir parçası haline gelir ve 1 - 3 elektron voltluk (ev) iyonlaşma enerji seviyesine yakın bir enerjiye sahip olarak iyonlaşır. Etrafta kalan diğer gazlar ise ortamın sıcaklığına oldukça yakındır.

Korona ya da korona başlangıcı voltajının başlangıç voltajı 1929 yılında bulunmuştur ve Peek's yasası olarak isimlendirilir. Bu yasa ampirik gözlemler neticesinde formülize edilmiştir. Daha sonraki çalışmalar ise bu formülizasyonu daha sağlam temellere oturtacak şekilde türetmeyi başarmıştır.

İlgili Araştırma Makaleleri

Fotoelektrik etki ya da fotoemisyon, ışık bir maddeyi aydınlattığında elektronların ya da diğer serbest taşıyıcıların ortaya çıkmasıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan elektronlar, fotoelektronlar olarak adlandırılır. Bu olay genellikle elektronik fiziğinde hatta kuantum kimyası ya da elektrokimya gibi alanlarda çalışılır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik yükü</span> bir nesnenin elektriksel alan ile etkileşimi neticesinde ölçülebilen fiziksel özelliği

Elektrik yükü veya elektriksel yük, bir maddenin elektrik yüklü diğer bir maddeyle yakınlaştığı zaman meydana gelen kuvvetten etkilenmesine sebep olan fiziksel özelliktir. Pozitif ve Negatif olmak üzere iki tür elektriksel yük vardır. Pozitif yüklü maddeler, diğer pozitif yüklü maddeler tarafından itilirken, negatif yüklü olanlar tarafından çekilir; negatif yüklü maddeler de negatif yüklüler tarafından itilir ve pozitif olanlar tarafından çekilir. Bir cisimde negatif yükler pozitif yüklere dominantsa, negatif yüklüdür; tersi durumdaysa pozitif yüklüdür; dominantlık söz konusu değilse yüksüzdür. Uluslararası Birim Sistemi (SI) elektrik yükünü coulomb (C) olarak adlandırırken, elektrik mühendisliğinde amper-saat (Ah) olarak ve kimyada da elemanter yük (e) olarak adlandırmak mümkündür. Q sembolü genellikle yükü ifade etmek için kullanılır. Yüklü cisimlerin birbirleriyle nasıl iletişimde olduklarını anlatan çalışma klasik elektromanyetizmadır ve kuantum mekaniğinin göz ardı edilebildiği ölçüde doğrudur.

<span class="mw-page-title-main">Yarı iletken</span> Normal şartlar altında yalıtkan iken belirli fiziksel etkilerde iletken duruma geçen madde

Yarı iletken üzerine yapılan mekanik işin etkisiyle iletken özelliği kazanabilen, normal şartlar altında yalıtkan olan maddelerdir.

<span class="mw-page-title-main">Proton</span> artı yüke sahip atom altı parçacık

Proton, atom çekirdeğinde bulunan artı yüklü atomaltı parçacıktır. Elektronlardan farklı olarak atomun ağırlığında hesaba katılacak düzeyde kütleye sahiptirler. Şimdiye kadar Protonların İki yukarı bir aşağı kuarktan oluştuğu kabul edilse de yeni yapılan bilimsel çalışmalarda araştırmacılar protonun kütlesinin yüzde 9'unun kuarkların ağırlığından, yüzde 32'sinin protonun içindeki kuarkların hızlı hareketlerinin meydana getirdiği enerjiden, yüzde 36'sının protonun kütlesiz parçacıkları olan ve kuarkları bir arada tutmaya yardımcı olan gluonların enerjilerinden, geriye kalan yüzde 23'lük bölümünse kuarkların ve gluonların protonun içinde karmaşık şekillerde etkileşimlerde bulunduklarında meydana gelen kuantum etkimelerden oluştuğunu buldular. Evrendeki bütün protonlar 1,6 x 10−19 değerinde pozitif yüke sahiptirler. Bu, atomlardaki çeşitli protonların birbirlerini itmelerini sağlar. Ama aradaki çekim, itmeden 100 kez daha güçlü olduğu için protonlar birbirlerinden ayrılmazlar. Protonun kütlesi elektronunkinden 1836 kat fazladır. Buna karşın, bilinmeyen bir nedenden ötürü elektronun yükü protonunkiyle aynıdır: 1,6 x 10−19 C. Atom içinde her biri (+1) pozitif elektrik yükü taşıyan taneciğe proton denir. Bu yüke yük birimi denir. Protonun yüklü elektronun yüküne eşit fakat ters işaretlidir.Bir protonun yoğunluğu yaklaşık olarak 4 x 1017 Kg/m³ 'tür. (2,5 x 1016 Lb/Ft3)

<span class="mw-page-title-main">Elektrik akımı</span> elektrik yükü akışı

Elektrik akımı, elektriksel akım veya cereyan, en kısa tanımıyla elektriksel yük taşıyan parçacıkların hareketidir. Bu yük genellikle elektrik devrelerindeki kabloların içerisinde hareket eden elektronlar tarafından taşınmaktadır. Ayrıca, elektrolit içerisindeki iyonlar tarafından ya da plazma içindeki hem iyonlar hem de elektronlar tarafından taşınabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İyon</span> toplam elektron sayısının toplam proton sayısına eşit olmadığı, atoma net pozitif veya negatif elektrik yükü veren atom veya molekül

İyon ya da yerdeş, bir veya daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atomdan oluşmuş elektrik yüklü parçacıktır. Atomlar kararsız yapılarından kurtulmak ve kararlı hale gelebilmek için elektron alırlar ya da kaybederler. Bunun için de başka bir atomla ya da kökle bağ kurarlar.

<span class="mw-page-title-main">Kimyasal bağ</span> atomları birbirine bağlanmasını ve bir arada kalmasını sağlayan kuvvet

Kimyasal bağ, atomların veya iyonların molekülleri, kristalleri ve diğer yapıları oluşturmak üzere birleşmesidir. Bağ, iyonik bağlar'da olduğu gibi zıt yüklü iyonlar arasındaki elektrostatik kuvvetten veya kovalent bağ'larda olduğu gibi elektronların paylaşılmasından veya bu etkilerin bazı kombinasyonlarından kaynaklanabilir. Açıklanan kimyasal bağların farklı mukavemetleri vardır: kovalent, iyonik ve metalik bağlar gibi "güçlü bağlar" veya "birincil bağlar" ve dipol-dipol etkileşimleri, London dağılım kuvveti ve hidrojen bağı gibi "zayıf bağlar" veya "ikincil bağlar" vardır.

<span class="mw-page-title-main">Plazma</span> gaz haldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal reaksiyonun kontrollü etkileşim süreci

Plazma, gaz hâldeki maddelerin manyetik kutuplaştırmaya bağlı doğrusal noktalarda oluşan fiziksel ve kimyasal tepkimenin kontrollü etkileşim sürecine verilen genel ad. Daha kolay bir tanımla; atomun elektronlardan arınmış hâlidir.

<span class="mw-page-title-main">Saçtırma biriktirme</span>

İnce film kaplamalarda, buhar kaynağı olarak, genellikle saçtırma yöntemi kullanılmaktadır. Diğer yöntemlere göre birçok avantaj sunan bu yöntemde, katı malzeme pozitif iyonlarla bombardıman edilerek, atomlar yüzeyden kopartılır. Kaplanacak olan malzeme, hızlandırılmış iyonlar gibi enerjik parçacıklarla bombardıman edilirse, saçılan atomlar substrat (alttaş) yüzeyinde film tabakası oluştururlar.

Çok düşük basınçlarda gaz içeren vakum çemberinde, iki elektrot arasına dc voltajı uygulanırsa, aralarında küçük voltajda bir akım geçer ve çember üzerinde düzgün bir potansiyel oluşur. Voltaj arttıkça ışıldama deşarjı oluşur. Katot akım yoğunluğu, katot üzerinde sabit kalır ve katot bölgesi, saçılan malzemenin uyarılma spektrumundan dolayı katot malzemesinin karakteristiğini gösteren renkte hafif bir ışıldamaya sahip olur. Bu renk yüzeyin saçılarak temizlenmesiyle ortaya çıkan değişim ile gözlenebilir. Daha yüksek basınçlarda, katot bölgesinin tüm katodu kapattığı görülür. Bu normal bir ışıldama bölgesidir ve iyon kaplama, saçtırmanın yapıldığı bölgedir. 1000 dc voltajda kendi kendine devam eden dc diyot gaz deşarjını elde etmek için 10 µm Argon basıncı gerekir.

<span class="mw-page-title-main">Van de Graaff jeneratörü</span> yüksek gerilim biriktirmeye yarayan bir elektrostatik jeneratör

Van de Graaff jeneratörü hareket eden bir kayış yardımıyla içi boş bir kürede yüksek gerilim biriktirmeye yarayan bir elektrostatik jeneratördür. 1929 yılında Amerikalı fizikçi Robert Jemison Van de Graaff tarafından icat edilen bu jeneratörde potansiyel farkı 5 megavolta kadar çıkabilir. Bu araç bir üreteç ve ona paralel bağlı bir kondansatör ile çok büyük bir elektriksel direnç olarak da düşünülebilir.

Penning kapanı, homojen bir statik manyetik alan ve mekansal olarak homojen olmayan statik elektrik alanını kullanarak yüklü parçacıkları depolayan cihazlardır. Özellikle atomaltı parçacıkların özelliklerinin hassas ölçümleri için uygundurlar. Elektrik yüklü parçacıklar, sabit bir manyetik alan ve bir elektrostatik kuadrupol alanı kullanılarak bir Penning kapanında hapsedilebilir ve depolanabilir. Yüklü parçacıkları depolayarak, fiziksel özelliklerini yüksek hassasiyetle analiz etmek mümkündür. 1987 yılında Hans Georg Dehmelt, Penning tuzağında elektron ve pozitronun Landé faktörünü çok hassas bir şekilde belirlemeyi başardı. Penning kapanı konusundaki katkıları nedeniyle 1989 yılında Nobel Fizik Ödülü'ne layık görüldü.

<span class="mw-page-title-main">Statik elektrik</span>

Statik elektrik, bir maddenin içerisindeki ya da yüzeyindeki elektrik yüklerinin oransızlığı olarak tanımlanmaktadır. Yük, elektrik akımı ya da elektriksel deşarj tarafından uzağa hareket etmeye başlayacağı zamana kadar aynen kalır. Statik elektrik, elektrik telleri ya da diğer iletkenler boyunca akan ve enerji aktaran elektrik akımının tam aksi olarak adlandırılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Alan etkisi (fizik)</span>

Fizikte, Alan etkisi, elektriksel alanın uygulanması sonucu materyaldeki elektrik iletkenliğinin değişimidir. Bir metalde elektriksel alanın uygulandığı bölgenin elektron yoğunluğu yüksektir ve elektrik alan metalin içine çok kısa bir mesafede yayılabilir. Ancak bir yarı-iletken de elektriksel alanın uygulandığı bölgenin elektron yoğunluğu düşük olduğu için elektriksel alan metalin içinde uzun bir mesafeye yayılabilir. Bu yayılma yarı-iletkenin yüzeyine yakın olan kısımlarının iletkenliğini değiştirir ve buna Alan Etkisi denir. Alan etkisi, Schottky Diyotu ve Alan Etkisi Transistörünün, MOSFET, JFET ve MESFET’in, temelinde yatar.

<span class="mw-page-title-main">Cooper çifti</span>

Yoğun madde fiziğinde, Cooper iletken çifti veya bina kontrol sistemi (BCS) iletken çiftinin belli koşullarda düşük sıcaklıkla sınırlanmasının elektron iletkeni olduğu ilk kez 1956 yılında Amerikalı fizikçi Leon Cooper tarafından tanımlanmıştır. Metal bir kapta elektronlar arasında rastgele küçük bir etkileşimin Fermi enerjiden daha düşük bir enerji imkânı sağlayan ikili elektronların durumuna sebep olduğunu ve bu ikililik durumunun sınırlı olduğunu gösterdi. Konvensiyonel süper iletkenlerde, bu etkileşim elektro-fonondan kaynaklı olmasıdır. Cooper çifti için süper iletkenlik, 1979 yılında Nobel ödülü alan John Bardeen, Leon Cooper ve John Schrieffer tarafından ilerletilmiş BCS teorisinde tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik arkı</span>

Elektrik arkı, gazların kıvılcım anında ortaya çıkması ile oluşan elektrik olayı. Akım iletken olmayan hava tarafından iletildiği anda elektriksel ark oluşur. Ark boşalması voltajı az olan taraftan gözlenebilir. Elektriksel ark kavramının gözlenebilmesi için elektrotlar tarafından desteklenmelidir. Ayrıca, elektriksel ark kavramı elektrotlardaki elektronların termiyonik emisyonlarına bağlıdır. Voltaik ark terimi ise voltaik ark lambalarında kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Süper kapasitör</span> Elektronik

Bir süper kapasitör (SC), bazen ultracapacitor, olarak bilinir ve yüksek kapasiteli bir elektrokimyakapasitorü ile kapasitans değerleri 10.000’de = 1.2 volt köprü boşluğu arasında elektrolitik kapasitörler ve piller ile şarj edilebilir. Onlar genellikle birim hacim başına 10 ila 100 kat daha fazla enerji veya elektrolitik kapasitörler daha kütle mağaza, kabul ve şarj çok daha hızlı pil vermekle kalmaz ve çok daha fazla şarj ve şarj edilebilir pillere göre daha fazla yükleme ve boşaltma yapabilir. Ancak belirli şartlar altında geleneksel pillere göre 10 kat daha büyüktür.

<span class="mw-page-title-main">Elektriksel özdirenç ve iletkenlik</span> Wikimedia anlam ayrımı sayfası

Elektriksel öz direnç, belirli bir malzemenin elektrik akımının akışına karşı nicelleştiren bir özelliktir. Düşük bir direnç kolaylıkla elektrik akımının akışını sağlayan bir malzeme anlamına gelir. Karşıt değeri, elektrik akımının geçiş kolaylığını ölçen elektriksel iletkenliktir. Elektriksel direnç, mekanik sürtünme ile kavramsal paralelliklere sahiptir. Elektriksel direncin SI birimi ohm, elektriksel iletkenliğin birimi ise siemens (birim) (S)'dir.

<span class="mw-page-title-main">Kıvılcım aralığı</span>

Kıvılcım aralığı iki elektriksel iletken elektrotlarını içerir ve boşluklar ile ayrılır ve genelde gaz mesela hava ile doldurulur, düzenlenen elektrik kıvılcımları iletkenlerin arasından geçer. İletkenler arasındaki potansiyel farkı dayanma gerilimini aştığında, elektrik kıvılcımı oluşur, gaz iyonlaşır ve şiddetle elektriksel özdirenç ve iletkenlik azalır. Daha sonra elektrik akımı olur ve iyonlaşan gazın yolu kırılır veya akım minimum değerin altında azalır buna " tutulan akım ". Bu genelde potansiyel durduğunda olur, fakat bazı durumlarda, ısıtıldığında gaz artar, gerilim ve sonra iyonlaşmış gazın lifi kırılır. Genellikle, iyonlaşmış gazın etkisi şiddetli ve yıkıcıdır, sıklıkla ses oluşumuna yol açar, parlak ve sıcaktır.

<span class="mw-page-title-main">Gaz iyonlaştırma sayacı</span>

Gaz iyonlaştırma sayaçları, iyonlaştırıcı parçacıkların varlığını tespit etmek için parçacık fiziğinde ve iyonlaştırıcı radyasyonu ölçmek için radyasyondan korunma uygulamalarında kullanılan radyasyon tespit cihazları.