İçeriğe atla

Konstrüktivizm (uluslararası ilişkiler)

Uluslararası ilişkilerde konstrüktivizm ya da inşacılık, uluslararası ilişkilerin önemli yönlerinin düşünsel faktörler tarafından şekillendirildiğini ileri süren bir sosyal teoridir.[1][2][3] En önemli düşünsel faktörler kolektif olarak sahip olunanlardır, kolektif olarak sahip olunan bu inançlar aktörlerin çıkarlarını ve kimliklerini inşa eder.[1][3]

Diğer önde gelen uluslararası ilişkiler yaklaşımları ve teorilerinin ([[Realizm (uluslararası ilişkiler)|realizm) ve rasyonel seçim gibi) aksine, inşacılar aktörlerin kimliklerini ve çıkarlarını sosyal olarak inşa edilmiş ve değişebilir olarak görürler.[1][2][4][5] Kimlikler statik değildir ve dışsal olarak varsayılamazlar. Rasyonel tercihe benzer şekilde konstrüktivizm de uluslararası ilişkiler hakkında geniş ve spesifik öngörülerde bulunmaz. Uluslararası siyaseti incelemeye yönelik bir yaklaşımdır, uluslararası siyasetin esaslı bir teorisi değildir.[1][6][7] Konstrüktivist analizler ancak ilgili aktörler ve çıkarlarının yanı sıra sosyal yapıların içeriği belirlendikten sonra esaslı açıklamalar ve öngörüler sağlayabilir.[1]

İnşacılıkla ters düşen ana teoriler, materyalizmi (fiziksel dünyanın siyasi davranışı kendi başına belirlediği düşüncesi) ve bireyciliği (bireysel birimlerin içine gömülü oldukları daha geniş sistemlerden ayrı olarak incelenebileceği düşüncesi) vurgulayan realizm ile liberalizm ve rasyonel seçim varyantlarıdır.[1] Öne çıkan diğer yaklaşımlar gücü maddi terimlerle kavramsallaştırırken (örneği askeri ve ekonomik kabiliyetler), inşacı analizler gücü aktörler arasındaki sosyal ilişkilerin doğasını yapılandırma ve oluşturma kabiliyeti olarak da görmektedir.[7][8]

Gelişimi

Nicholas Onuf, uluslararası ilişkilerin sosyal olarak inşa edilmiş karakterini vurgulayan teorileri tanımlamak için konstrüktivizm terimini ortaya atmıştır.[9] 1980'lerin sonunda 1990'ların başına kadar konstrüktivizm, uluslararası ilişkilerdeki başlıca düşünce okullarından biri haline gelmiştir.

İlk konstrüktivist çalışmalar, uluslararası siyasette normlarının önemli olduğunu ortaya koymaya odaklanmıştır.[1] Peter J. Katzenstein’ın editörlüğünü yaptığı The Culture of National Security (Ulusal Güvenlik Kültürü) adlı kitap, çok sayıda önde gelen ve yeni ortaya çıkan konstrüktivist çalışmaları derleyerek realistlerin baskın olduğu uluslararası ilişkiler alanında güvenlik çalışmaları alanında konstrüktivist görüşlerin önemli olduğunu göstermiştir.[1]

Normların uluslararası politikada önemli olduğunu ortaya koyduktan sonra konstrüktivizmin sonraki dalları bazı normların önemli olduğu ve diğerlerinin olmadığı koşulları açıklamaya odaklandı.[1] Konstrüktivist araştırmaların büyük bir kısmı norm girişimcilere odaklandı: uluslararası örgütler ve hukuk, epistemik topluluklar, konuşma/argüman ve ikna, sosyal inşa mekanizmaları ve süreçleri olarak yapısal yapılandırma.[1]

Alexander Wendt, uluslararası ilişkiler alanında sosyal inşacılığın en önde gelen savunucusudur.[10] Wendt'in 1992 tarihli “Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur: Güç Politikalarının Sosyal İnşası” başlıklı makalesi,[4] hem neorealistler hem de neoliberal kurumsalcılar tarafından paylaşılan bir kusur olarak gördükleri şeye, yani bir materyalizm biçimine bağlılığa meydan okumak için teorik bir zemin hazırlamıştır. Wendt, “güç politikası” gibi temel bir realist kavramın bile sosyal olarak inşa edildiğini, yani doğası gereği verili olmadığını ve dolayısıyla insan pratiği tarafından dönüştülebileceğini göstermeye çalışarak bir nesil uluslararası ilişkiler akademisyeninin inşacı bir bakış açısıyla çok çeşitli konular üzerinde çalışmasının önünü açmıştır. Wendt, bu fikirlerini Uluslararası Siyasetin Sosyal Teorisi (1999) adlı temel eserinde daha da geliştirmiştir. Wendt'i takip eden Martha Finnemore, 1996 tarihli National Interest in International Society adlı kitabında “uluslararası normatif yapıların dünya siyasetinde önemli olduğu yönündeki inşacı iddiayı destekleyen ilk sürekli ve sistematik ampirik argümanı” sunmuştur.[11]

Bir yandan Kathryn Sikkink, Peter Katzenstein, Elizabeth Kier, Martha Finnemore ve Alexander Wendt gibi “geleneksel”[7][12] konstrüktivist akademisyenler vardır[5][13] ve bunlar yaygın olarak kabul gören metedoloji ve epistemolojileri kullanmaktadır. Çalışmaları, ana akım uluslararası ilişkiler camiasında geniş görmüş ve realistler, liberaller ve inşacılar arasında canlı akademik tartışmalara yol açmıştır. Bu akademisyenler, nedensel açıklamalar ve kurucu açıklamalar etrafında şekillenen araştırmaların uygun olduğunu savunmaktadır.[6] Wendt, inşacılığın bu biçimini “ince” inşacılık olarak adlandırmaktadır.[3] Öte yandan, söylem ve dilbilimi daha ciddiye alan ve pozitivist olmayan metedoloji ve epistemolojileri benimseyen “eleştirel” radikal inşacılar da vardır.[7] Eleştirel inşacılık olarak bilinen üçüncü bir akım ise geleneksel inşacıları sınıf faktörlerini sistematik olarak küçümsedikleri ya da göz ardı ettikleri için suçlamaktadır.[14] Farklılıklara rağmen, inşacılığın tüm akımları neorealizm ve neoliberalizmin dünya siyasetinde sosyal inşaya yeterince önem vermediği konusunda hemfikirdir.[3]

Teori

Konstrüktivizm öncelikle uluslararası ilişkilerin temel yönlerinin, neorealizm ve neoliberalizmin varsayımlarının aksine nasıl sosyal olarak inşa edildiğini göstermeye çalışır. Bu, onlara biçimlerinin süregelen sosyal uygulama ve etkileşim süreçleri tarafından şekil verildiği anlamına gelir. Alexander Wendt, konstrüktivizmin giderek daha fazla kabul gören iki temel ilkesini “insan birlikteliklerinin yapılarının maddi güçlerden ziyade öncelikle paylaşılan fikirler tarafından belirlendiği ve amaçlı aktörlerin kimliklerinin ve çıkarlarının doğa tarafından verili olmaktan ziyade bu paylaşılan fikirler tarafından inşa edildiği” olarak tanımlamaktadır.[3] Bu, konstrüktivistlerin uluslararası politikanın “baştan aşağı fikirler” olduğuna inandıkları anlamına gelmez, daha ziyade hem maddi faktörler hem de düşünsel faktörler tarafından karakterize edilir.[6]

İnşacılığın merkezinde fikirlerin önemli olduğu ve aktörlerin (verili olmaktan ziyade) sosyal olarak inşa edildiği kavramları yer alır.[3][6][15][16]

Konstrüktivist araştırmalar hem olguların nedensel açıklamalarına hem de şeylerin nasıl oluşturulduğuna dair analizlere odaklanır. Ulusal güvenlik çalışmalarında, kültür ve kimliğin güvenlik politikaları ve ilgili davranışlar üzerinde uyguladığı koşullandırmaya vurgu yapılır.[6] Kimlikler, en azından asgari düzeyde bir öngörülebilirlik ve düzen sağlamak için gereklidir. İnşacı söylemin nesnesi, uluslararası ilişkiler alanında temel bir faktör olan epistemoloji, bilgi sosyolojisi, aktör/yapı ilişkisi ve sosyal olguların ontolojik statüsü hakkındaki son tartışmaların gelişi olarak düşünülebilir.[17]

Uluslararası ilişkilerin sadece güç politikalarından değil aynı zamanda fikirlerden de etkilendiği düşüncesi, kendilerini inşacı teorisyenler olarak tanımlayan yazarlar tarafından paylaşılmaktadır. Bu görüşe göre, uluslararası politikanın temel yapıları tamamen maddi olmaktan ziyade sosyaldir. Bu da inşacıların, devletler arasındaki sosyal etkileşimin doğasındaki değişikliklerin daha fazla uluslararası güvenliğe doğru temel bir değişim getirebileceğini savunmalarına yol açmaktadır.[18]

Realizme karşı

Konstrüktivizmin oluşum döneminde neorealizm uluslararası ilişkilerin baskın söylemiydi. Konstrüktivizmin ilk teorik çalışmaların çoğu temel neorealist varsayımlara meydan okumuştur. Neorealistler temelde nedensel yapısalcılardır. Uluslararası siyasetin önemli içeriklerinin çoğunun uluslararası sistemin yapısıyla açıklandığını savunurlar ki bu görüş ilk olarak Kenneth Waltz’un İnsan, Devlet ve Savaş adlı eserinde ortaya atılmış ve neorealizmin temel metni olan Uluslararası Politika Teorisi adlı eserinde tam olarak açıklanmıştır. Özellikle, uluslararası politika öncelikle uluslararası sistemin anarşik olmasıyla belirlenir yani herhangi bir kapsayıcı otoriteden yoksundur, bunun yerine resmi olarak eşit olan birimlerden (devletler) oluşur ve hepsi kendi toprakları üzerinde egemendir. Neorealistler bu anarşinin devletleri belirli şekillderde hareket etmeye zorladığını, özellikle de güvenlik için sadece kendilerine güvenebileceklerini (kendi kendilerine yardım etmeleri gerektiğini) savunurlar. Neorealistlere göre, anarşinin devletleri bu şekilde davranmaya, kendi çıkarlarını güç açısından savunmaya zorlaması, uluslararası politikanın büyük bir kısmını açıklamaktadır. Bu nedenle, neorealistler uluslararası politikanın “birim” veya “devlet” düzeyindeki açıklamalarını göz ardı etme eğilimindedirler.[19][20] Kenneth Waltz böyle bir odağa indirgemeci olduğu için saldırmıştır.[21]

Konstrüktivizm, özellikle Wendt'in biçimlendirici çalışmalarında, neorealistler tarafından “yapı”ya atfedilen nedensel güçlerin aslında “verili” olmadığını, yapının toplumsal pratik tarafından inşa edilme biçimine dayandığını göstererek bu varsayıma meydan okumaktadır. Wendt, sistemdeki aktörlerin kimliklerinin ve çıkarlarının doğasına ilişkin varsayımlarından ve sosyal kurumların (anarşi de dahil olmak üzere) bu aktörler için taşıdığı anlamdan arındırıldığında neorealizmin “yapı”sının çok az şey ortaya koyduğunu savunmaktadır: “İki devletin dost mu düşman mı olacağını, birbirlerinin egemenliğini tanıyıp tanımayacağını, hanedan bağları olup olmayacağını, revizyonist ya da statükocu güçler olup olmayacağını vb. öngörmez.” Davranışın bu tür özellikleri anarşi ile açıklanmadığı ve bunun yerine kilit aktörlerin sahip olduğu çıkarlar ve kimlikler hakkında kanıtların dahil edilmesini gerektirdiği için neorealizmin sistemin maddi yapısına (anarşi) odaklanması yanlıştır.[22] Wendt bundan daha da ileri giderek anarşinin devletleri kısıtlama şeklinin devletlerin anarşiyi ve kendi kimlik ve çıkarlarını algılama biçimlerine bağlı olması nedeniyle anarşinin zorunlu olarak bir kendi kendine yardım sistemi bile olmadığını savunur.[23] Sadece devletlerin güvenliği rekabetçi, göreceli bir kavram olarak gördükleri ve herhangi bir devlet için güvenlik kazanımının bir diğeri için güvenlik kaybı anlamına geldiği neorealist varsayımlara uymaları halinde devletleri kendi kendilerine yardım etmeye zorlar. Eğer devletler bunun yerine, devletlerin bir başkasının güvenliğini olumsuz etkilemeden kendi güvenliklerini azami düzeye çıkarabilecekleri “işbirlikçi” ya da devletlerin diğer devletlerin güvenliğini kendileri için değerli olarak tanımladıkları “kolektif” alternatif güvenlik anlayışlarına sahiplerse, anarşi hiçbir şekilde kendi kendine yardıma yol açmayacaktır.[4] Neorealist sonuçlar, bu haliyle, tamamen sosyal kurumların anlamlarının aktörler tarafından nasıl inşa edildiğine dair söylenmemi ve sorgulanmamış varsayımlara dayanmaktadır. Daha da önemlisi, neorealistler bu bağımlılığın farkına varamadıkları için yanlış bir şekilde bu anlamların deişmez olduğunu varsaymakta ve neorealist gözlemlerin ardındaki temel açıklayıcı işi yapan sosyal inşa süreçlerinin incelenmesini dışlamaktadırlar.

Neorealizm ve neoliberalizmin (1980'lerde uluslararası ilişkiler teorisinin baskın akımlarıydı) bir eleştirisi olarak konstrüktivizm, “neo-neo” olarak adlandırılan tartışmayı eleştiren tüm yaklaşımlarla bir tutulma eğilimindeydi.[24] Bu nedenle konstrüktivizm sıklıkla eleştirel teori ile bir tutulmuştur. Bununla birlikte, konstrüktivizm eleştirel teorinin bazı yönlerini kullanırken konstrüktivizmin ana akım varyantları pozitivisttir.[1][25]

John Mearsheimer, inşacılığa bir yanıt olarak, fikirlerin ve normların yalnızca sınırlarda önemli olduğunu ve liderlerin normlara ve ahlaki değerlere yaptığı çağrıların genellikle kişisel çıkarları yansıttığını ileri sürmüştür.[26][27]

Kimlikler ve çıkarlar

İnşacılar, neorealizmin anarşinin uluslararası aktörlerin davranışları üzerindeki belirleyici etkisine dair sonuçlarını reddedip neorealizmin temelindeki materyalizmden uzaklaştıkça uluslararası aktörlerin kimliklerinin ve çıkarlarının uluslararası ilişkilerin teorileştirilmesinde merkezi bir yer edinmesi için gerekli alanı yaratırlar. Artık aktörler basitçe kendi kendine yardım sisteminin zorunlulukları tarafından yönetilmediğine göre kimlikleri ve çıkarları nasıl davrandıklarının analizinde önemli hale gelmektedir. Uluslararası sistemin doğası gibi inşacılar da bu tür kimlik ve çıkarların nesnel olarak maddi güçlere (klasik realizmin temelini oluşturan insan doğasının emirleri gibi) dayanmadığını, fikirlerin ve bu fikirlerin sosyal inşasının bir sonucu olduğunu düşünürler. Başka bir deyişle, fikirlerin, nesnelerin ve aktörlerin anlamları sosyal etkileşim tarafından verilir. İnsanlar nesnelere anlamlarını verir ve farklı şeylere farklı anlamlar yükleyebilir.

Martha Finnemore, uluslarararası örgütlerin, aktörlerin çıkarlarına ilişkin algılarının sosyal inşası süreçlerine nasıl dahil olduğunu incelemede etkili olmuştur.[28] National Interest In International Society adlı kitabında Finnemore “gücün değil, anlamın ve sosyal değerin uluslararası yapısını inceleyerek devlet çıkarlarını ve devlet davranışını anlamak için sistemik bir yaklaşım geliştirmeye” çalışmaktadır.[29] Finnemore'a göre “çıkarlar”, “keşfedilmeyi bekleyen ‘orada bir yerde’ değildir, sosyal etkileşim yoluyla inşa edilirler.” Finnemore bu tür inşaya dair üç vaka çalışması sunmaktadır: UNESCO’nun etkisiyle devletlerde bilim bürokrasilerinin oluşturulması, Kızıl Haç’ın Cenevre Sözleşmelerindeki rolü ve Dünya Bankası’nın yoksulluğa yönelik tutumlar üzerindeki etkisi.

Bu tür süreçlere ilişkin çalışmalar, devlet çıkarları ve kimliklerine yönelik inşacı tutumun örnekleridir. Bu tür çıkarlar ve kimlikler devlet davranışlarının merkezi belirleyicileridir, dolayısıyla bunların doğasını ve oluşumunu incelemek uluslararası sistemi açıklamak için inşacı metodolojinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak, devletlerin özellikleri olan kimliklere ve çıkarlara bu yeniden odaklanmaya rağmen, inşacıların analizlerini uluslararası politikanın birim düzeyine, yani devlete odaklamaya zorunlu olarak bağlı olmadıklarını belirtmek önemlidir. Finnemore ve Wendt gibi inşacılar, fikirler ve süreçler kimliklerin ve çıkarların sosyal inşasını açıklama eğilimindeyken bu fikirler ve süreçlerin uluslararası aktörleri etkileyen kendilerine ait bir yapı oluşturduğunu vurgulamaktadır. Neorealistlerden temel farkları, uluslararası siyasetin yapısını maddi terimlerden önce düşünsel terimlerde görmeleridir.[30][31]

Normlar

Konstrüktivist akademisyenler normların dünya siyasetindeki rolünü derinlemesine incelemişlerdir. Abram Chayes ve Antonia Handler Chayes “normları”, “seçim durumlarında eylem için reçeteler olan, bir yükümlülük duygusu, uyulması gerektiği duygusu taşıyan” “kurallar, standartlar, ilkeler ve benzerleri –hem prosedür hem de maddi– geniş bir kuralcı ifadeler sınıfı” olarak tanımlamıştır.[32]

Norm temelli inşacı yaklaşımlar genellikle aktörlerin bir “uygunluk mantığına” bağlı kalma eğiliminde olduğunu varsayar. Bu, aktörlerin “sonuçları ve beklenen faydayı hesaplamadan veya bunlara rağmen, sosyal olarak normal, doğru, haklı veya iyi olarak tanımlanan içselletirilmiş reçeteleri” takip ettikleri anlamına gelir.[33] Bu uygunluk mantığı, aktörlerin maliyet-fayda analizi temelinde hedeflerine ulaşmak için en verimli araçları seçtiklerinin varsayıldığı rasyonel seçim “sonuç mantığı” ile tezat oluşturmaktadır.[6]

Konstrüktivist norm bilimi, dünya siyasetinde çok çeşitli konuları incelemiştir. Örneği Peter J. Katzenstein ve The Culture of National Security adlı derleme kitabına katkıda bulunanlar, devletlerin güvenlik tercihlerini yalnızca fiziksel kapasiteleri bağlamında değil aynı zamanda normatif anlayışlar temelinde de yaptıklarını ileri sürmüşlerdir.[34] Martha Finnemore, Dünya Bankası veya UNESCO gibi uluslararası kuruluşların normların yayılmasına yardımcı olduğunu ve bunun da devletlerin ulusal çıkarlarını nasıl tanımladıklarını etkilediğini öne sürmüştür.[35] Finnemore ve Kathryn Sikkink, normların siyasi değişimi nasıl etkilediğini araştırmışlardır. Bunu yaparken normlar ve rasyonalitenin birbirlerine karşıtlıklarından ziyade aralarındaki bağlantıları vurgulamışlardır. Ayrıca belirli normların savunulmasında ve yayılmasında “norm girişimcilerinin” önemini vurgulamışlardır.[36]

Bazı akademisyenler bireysel normların dünya siyasetindeki rolünü araştırmışlardır. Örneğin Audie Klotz, apartheid karşıtı küresel normun farklı devletler (Birleşik Krallık, ABD ve Zimbabve) ve kurumlar (İngiliz Milletler Topluluğu, Afrika Birliği Örgütü ve Birleşmiş Milletler) arasında nasıl geliştiğini incelemiştir. Tannenwald'a göre bu normun ortaya çıkması ve kurumsallaşması Güney Afrika'daki apartheid rejiminin sona ermesine katkıda bulunmuştur.[37] Nina Tannenwald, 1945'ten bu yana nükleer silahların kullanılmamasının nükleer silah korkusu, yani nükleer silah kullanımına karşı bir normun gücüne atfedilebileceğini ileri sürmüştür. Tannenwald, bu normun Amerikan siyasi ve sosyal kültürüne o kadar derin bir şekilde yerleştiğini ve stratejik ya da taktiksel olarak anlamlı olduğu durumlarda bile nükleer silahların kullanılmadığını ileri sürmüştür.[38] Michael Barnett, siyasal insancıllık normunun nasıl ortaya çıktığının izini sürmek için evrimsel bir yaklaşım benimsemiştir.[39]

Martha Finnemore ve Kathryn Sikkink üç tür norm arasında ayrım yapmaktadır:[40]

  1. Düzenleyici norm: "davranışları düzenler ve kısıtlarlar"
  2. Kurucu normlar: "yeni aktörler, çıkarlar veya eylem kategorileri yaratırlar"
  3. Değerlendirici ve kuralcı normlar: "olması gereken" bir nitelik taşırlar

Finnemore, Sikkink, Jeffrey W. Legro ve diğerleri normların sağlamlığının (veya etkinliğinin) aşağıdaki gibi faktörlerle ölçülebileceğini ileri sürmüşlerdir:

  • özgüllük: açık ve spesifik olan normların etkili olma olasılığı daha yüksektir[40][41]
  • uzun ömürlülük: geçmişi olan normların etkili olma olasılığı daha yüksektir[40]
  • evrensellik: (yerel ve tikel iddialar yerine) genel iddialarda bulunan normların etkili olma olasılığı daha yüksektir[40]
  • belirginlik: güçlü aktörler arasında yaygın olarak kabul gören normların etkili olma olasılığı daha yüksektir[41]

Jeffrey Checkel, normların etkinliğine ilişkin iki yaygın açıklama türü olduğunu savunmaktadır:[42]

  • Rasyonalizm: aktörler zorlama, fayda-maliyet hesapları ve maddi teşvikler nedeniyle normlara uyarlar
  • İnşacılık: aktörler sosyal öğrenme ve sosyalleşme nedeniyle normlara uyarlar

Belirli normlar açısından, inşacı akademisyenler aşağıdaki normların nasıl ortaya çıktığını göstermişlerdir:

  • İnsani müdahale: Zaman içinde kimin "insan" olduğuna dair anlayışlar değişmiş, bu da devletlerin 20. yüzyılda giderek daha fazla insani müdahalelerde bulunmasına yol açmıştır.[43]
  • Nükleer tabu: 1945'ten bu yana nükleer silahlara karşı geliştirilen bir norm.[38]
  • Kara mayınları yasağı: Ulusötesi savunuculuk gruplarının aktivizmi kara mayınlarını yasaklayan bir norma yol açtı.[44]
  • Egemenlik normları.[44]
  • Suikasta karşı normlar.[45]
  • Seçim izleme.[46]
  • Suyun silah olarak kullanılmasına karşı tabu.[47]
  • Balina avcılığı karşıtı norm.[48]
  • İşkence karşıtı norm.[49]

Araştırma alanları

Birçok konstrüktivist uluslarararası ilişkileri hedeflere, tehditlere, korkulara, kültürlere, kimliklere ve “sosyal gerçekliğin” diğer unsurlarına sosyal olgular olarak bakarak analiz etmektedir. Elizabeth Kier, Jeffrey Legro ve Peter J. Katzenstein’ın da aralarında bulunduğu inşacı akademisyenler, The Culture of National Security adlı önemli bir derlemede, özellikle de askeri ilişkiler bağlamında, uluslararası siyasetin dinamiklerine ilişkin birçok realist varsayıma meydan okumuşlardır.[50] Thomas J. Biersteker ve Cynthia Weber uluslararası ilişkilerde merkezi bri tema olarak devlet egemenliğinin evrimini anlamak için konstrüktivist yaklaşımları uygulamış[51] ve Rodney Bruce Hall[52] ve Daniel Philpott[53] uluslararası siyasetin dinamiklerindeki büyük dönüşümlere dair konstrüktivist teoriler geliştirmiştir. Uluslararası politik ekonomide konstrüktivizmin uygulanması daha az sıklıkta olmuştur. Bu alandaki inşacı çalışmaların önemli örnekleri arasında Kathleen R. McNamara’nın Avrupa Para Birliği çalışması[54] ve Mark Blyth'ın Amerika Birleşik Devletlerinde Reaganomics’in yükselişine ilişkin analizi sayılabilir.[55]

Dil ve retoriğin uluslararası sistemin sosyal gerçekliğini inşa etmek için nasıl kullanıldığına odaklanan konstrüktivistler, uluslararası ilişkilerde ilerleme konusunda genellikle realizmin tamamen materyalist bir ontolojiye sadık versiyonlarından daha iyimser olarak görülürler ancak giderek artan sayıda konstrüktivist, konstrüktivist düşüncenin “liberal” karakterini sorgulamakta ve güç politikalarından kurtulma olasılığına ilişkin realist kötümserliğe daha fazla sempati duyduklarını ifade etmektedirler.[56]

Konstrüktivizm genellikle önde gelen iki uluslararası ilişkiler teorisi olan realizm ve liberalizme bir alternatif olarak sunulur ancak bazıları bunun her ikisiyle de tutarsız olmadığını savunur.[57] Wendt, anarşinin varlığı ve devletlerin uluslararası sistemdeki merkeziliği gibi bazı temel varsayımları önde gleen realist ve neorealist akademisyenlerle paylaşır. Bununla birlikte, Wendt anarşiyi materyalist terimlerden ziyade kültürel terimlerle ifade eder, ayrıca uluslararası ilişkiler teorisindeki aktör olarak devlet varsayımının sofistike bir teorik savunmasını sunar. Bazı inşacılar bu varsayımların bazıları konusunda Wendt'e karşı çıktığı için bu uluslararası ilişkiler alanının bazı kesimleri arasında tartışmaları bir konudur. Uluslararası ilişkiler teorisinde ilerlemenin realizm ve konstrüktivizmin uyumlaştırılması ve hatta sentezlenmesiyle sağlanacağı ileri sürülmüştür.[58][59] Bu sentezin ilk örneklerinden biri Jennifer Sterling-Folker’in Bretton Woods sistemi sonrasında ABD'nin uluslararası para politikasına ilişkin analizidir. Sterling-Folker, ABD'nin tek taraflılığa kaymasının kısmen realizmin anarşik sistem vurgusuyla açıklandığını ancak konstrüktivizmin yerel veya ikinci analiz düzeyindeki önemli faktörleri açıklamaya yardımcı olduğunu ileri sürmüştür.[60]

Son gelişmeler

Sosyal inşa süreçlerini inceleyen önemli bir grup akademisyen “inşacı” etiketinden bilinçli olarak kaçınmaktadır. “Ana akım” inşacılığın, uluslararası ilişkilere “bilimsel” bir yaklaşım olarak saygınlık arayışında dilsel dönüş ve sosyal inşacı teorinin en önemli içgörülerinin çoğunu terk ettiğini savunmaktadırlar.[61][62] Jeffrey Checkel gibi bazı “ana akım” inşacılar bile, inşacıların inşacı olmayan düşünce okullarıyla köprü kurma çabalarında çok ileri gittiklerine dair endişelerini dile getirmişlerdir.[63]

Giderek artan sayıda inşacı, mevcut teorilerin dünya siyasetinde alışılmış ve yansıtıcı olmayan davranışların rolüne,[64] dünya siyasetinin inşasında ilişkilerin ve süreçlerin merkeziliğine[65] ya da her ikisine birden yeterince dikkat etmediğini iddia etmektedir.[66]

“Pratik dönüşü” savunanlar, Pierre Bourdieu gibi sosyal teorisyenlerin yanı sıra nörobilim alanındaki çalışmalardan da ilham almaktadır. Psikolojik ve sosyal yaşamda alışkanlık ve pratiklerin önemini vurgulayan, esasen uluslararası politikanın ‘her gün’ ve ‘kanıksanmış’ faaliyetlerine daha fazla dikkat ve duyarlılık çağrısında bulunanlar da olmuştur.[67][68] Bazı akademisyenler, Pierre Bourdieu'nün çalışmalarına odaklanan Pratik Dönüş'ün erken dönem odağını Bruno Latour ve diğerlerinin çalışmalarına doğru genişleten Fail-Ağ Teorisi (ANT) olarak bilinen sosyolojik yaklaşımı benimsemiştir. Akademisyenler ANT'yi geleneksel dünya siyaseti ikiliklerini (medeni/barbar, demokratik/otokratik vb.) bozmak,[69] insan sonrası bir uluslararası ilişkiler anlayışının sonuçlarını düşünmek,[70] dünya siyasetinin altyapılarını keşfetmek[71] ve teknolojik eylemliliğin etkilerini dikkate almak için kullanmışlardır.[72]

Uluslararası ilişkilerde bazı önemli konstrüktivistler

  • Alexander Wendt
  • Emanuel Adler
  • Michael Barnett
  • Thomas J. Biersteker
  • Mark Blyth
  • Jeffrey T. Checkel
  • Martha Finnemore
  • Ernst B. Haas
  • Peter M. Haas
  • Ian Hacking
  • Ted Hopf
  • Peter J. Katzenstein
  • Margaret Keck
  • Judith Kelley
  • Friedrich Kratochwil
  • Richard Ned Lebow
  • Daniel H. Nexon
  • Qin Yaqing
  • Nicholas Onuf
  • Erik Ringmar
  • Thomas Risse
  • John Ruggie
  • Chris Reus-Smit
  • Kathryn Sikkink
  • J. Ann Tickner
  • Ole Wæver

Ayrıca bakınız

  • Konstrüktivizm (bilim felsefesi)
  • Konstrüktivizm (psikoloji ekolü)
  • İngiliz Okulu (uluslararası ilişkiler)
  • Uluslararası hukuk teorileri
  • Uygunluk mantığı

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f g h i j k Finnemore, Martha; Sikkink, Kathryn (2001). "Taking Stock: The Constructivist Research Program in International Relations and Comparative Politics". Annual Review of Political Science. 4 (1). ss. 391-416. doi:10.1146/annurev.polisci.4.1.391. 
  2. ^ a b Barnett, Michael L. (2018). Gheciu, Alexandra; Wohlforth, William C (Ed.). "Constructivism". The Oxford Handbook of International Security (İngilizce). ss. 85-99. doi:10.1093/oxfordhb/9780198777854.013.7. ISBN 978-0-19-877785-4. 6 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ a b c d e f Wendt, Alexander (1999). Social Theory of International Politics (İngilizce). Cambridge University Press. ss. 1-4. ISBN 978-0-521-46960-9. 
  4. ^ a b c Wendt, Alexander (1992). "Anarchy is what States Make of it: The Social Construction of Power Politics". International Organization. 46 (2). ss. 391-425. doi:10.1017/S0020818300027764. ISSN 0020-8183. JSTOR 2706858. 2 Aralık 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  5. ^ a b John Gerard Ruggie (1998). "What Makes the World Hang Together? Neo-utilitarianism and the Social Constructivist Challenge". International Organization. 52 (4). ss. 855-885. doi:10.1162/002081898550770. 
  6. ^ a b c d e f Fearon, James; Wendt, Alexander (2002), "Rationalism v. Constructivism: A Skeptical View", Handbook of International Relations, SAGE, ss. 52-72, doi:10.4135/9781848608290.n3, ISBN 9780761963059, 17 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 6 Şubat 2024 
  7. ^ a b c d Hopf, Ted (1998). "The Promise of Constructivism in International Relations Theory". International Security. 23 (1). ss. 171-200. doi:10.2307/2539267. ISSN 0162-2889. JSTOR 2539267. 23 Ocak 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  8. ^ Barnett, Michael; Duvall, Raymond (2005). "Power in International Politics". International Organization (İngilizce). 59 (1). ss. 39-75. doi:10.1017/S0020818305050010. ISSN 1531-5088. 
  9. ^ Robert Howard Jackson and Georg Sørensen (2010). Introduction to International Relations: Theories and Approaches, 4th Edition. Oxford University Press. s. 166. ISBN 978-0-19-954884-2. Constructivism was introduced to IR by Nicholas Onuf (1989) who coined the term 
  10. ^ "TRIP AROUND THE WORLD: Teaching, Research, and Policy Views of International Relations Faculty in 20 Countries" (PDF). 9 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  11. ^ Dessler, David (1997). "Book Reviews: National Interests in International Society.By Martha Finnemore". American Journal of Sociology. 103 (3). ss. 785-786. doi:10.1086/231265. ISSN 0002-9602. 
  12. ^ Checkel, Jeffrey T. (2013), "Theoretical Pluralism in IR: Possibilities and Limits", Handbook of International Relations, SAGE, s. 222, doi:10.4135/9781446247587, ISBN 9781849201506, 7 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi, erişim tarihi: 6 Şubat 2024 
  13. ^ "http://www.palgrave.com/page/detail/theories-of-international-relations-scott-burchill/?isb=978023036222 26 Eylül 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi."
  14. ^ Jacobsen, Kurt (January 2003). "Duelling Constructivisms: A Post-Mortem on the Ideas Debate in Mainstream IR?IPE". Review of International Studies. Cilt 29. doi:10.1017/S0260210503000032. 6 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  15. ^ Barnett, Michael (1993). "Institutions, Roles, and Disorder: The Case of the Arab States System". International Studies Quarterly. 37 (3). ss. 271-296. doi:10.2307/2600809. ISSN 0020-8833. JSTOR 2600809. 6 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  16. ^ Checkel, Jeffrey T. (1999). "Norms, Institutions, and National Identity in Contemporary Europe". International Studies Quarterly. 43 (1). ss. 83-114. doi:10.1111/0020-8833.00112. ISSN 0020-8833. JSTOR 2600966. 6 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  17. ^ Katzenstein, Peter J. Keohane, Robert Owen, 1941- Krasner, Stephen D., 1942- (2002). Exploration and contestation in the study of world politics. MIT Press. ISBN 0262611449. OCLC 318245934. 
  18. ^ Baylis, John (2011). The Globalization of World Politics. Oxford University Press Inc. s. 237. ISBN 978-0-19-956909-0. 
  19. ^ Alexander Wendt (1999). Social Theory of International Politics. Cambridge: Cambridge University Press, pp. 8-15
  20. ^ Chris Brown (2005). Understanding International Relations. Basingstoke: Palgrave Publishing, pp. 40-43
  21. ^ Kenneth Waltz (1979). Theory of International Politics. New York: McGraw-Hill Higher Education.
  22. ^ Alexander Wendt (1992). "Anarchy is What States Make of It: the Social Construction of Power Politics" in International Organization (46:2), p. 396.
  23. ^ Alexander Wendt (1992). "Anarchy is What States Make of It: the Social Construction of Power Politics" in International Organization (46:2), pp. 396–399.
  24. ^ International Relations' Last Synthesis?: Decoupling Constructivist and Critical Approaches. Oxford, New York: Oxford University Press. 25 Mart 2019. ss. 1-6. ISBN 9780190463427. 23 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  25. ^ Dunne, Tim; Kurki, Milja; Smith, Steve, (Ed.) (September 2017). International Relations Theories. 1. Oxford University Press. doi:10.1093/hepl/9780198707561.001.0001. ISBN 9780198707561. 
  26. ^ Mearsheimer, John J. (2011). Why Leaders Lie: The Truth About Lying in International Politics (İngilizce). Oxford University Press. ISBN 978-0-19-979286-3. 
  27. ^ Mearsheimer, John J. (1994). "The False Promise of International Institutions". International Security. 19 (3). ss. 5-49. doi:10.2307/2539078. ISSN 0162-2889. JSTOR 2539078. 12 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  28. ^ Stephen Walt, Finnemore'un kitabının arka kapağında şöyle yazıyor: "Birçok yazar sosyal yapıların ulusal tercihler üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu iddia etmiştir... ancak Finnemore bu iddia için sofistike kanıtlar sunan ilk kişidir."
  29. ^ Martha Finnemore, National Interests In International Society (New York: Cornell University Press, 1996), p. 2.
  30. ^ Martha Finnemore, National Interests In International Society (New York: Cornell University Press, 1996), pp. 6-7.
  31. ^ Alexander Wendt (1999). Social Theory of International Politics. Cambridge: Cambridge University Press, pp. 29-33.
  32. ^ Abram Chayes and Antonia Handler Chayes (1994). "Regime Architecture: Elements and Principles", in Janne E. Nolan, ed., Global Engagement: Cooperation and Security in the 21st Century. Washington, D.C.: Brookings, p. 65.
  33. ^ James G. March and Johan P. Olsen (2011). "The Logic of Appropriateness", The Oxford Handbook of Political Science, edited by Robert E. Goodin. Oxford: Oxford University Press, p. 480.
  34. ^ Peter Katzenstein, ed. (1996). The Culture of National Security: Norms and Identity in World Politics. New York: Columbia University Press.
  35. ^ Martha Finnemore (1996). National Interests in International Society. Ithaca: Cornell University Press.
  36. ^ Martha Finnemore and Kathryn Sikkink (1998). "International Norm Dynamics and Political Change", International Organization, 52(4), pp. 887–917.
  37. ^ Audie Klotz (1995). Norms in International Relations: The Struggle against Apartheid. Ithaca, NY: Cornell University Press.
  38. ^ a b Nina Tannenwald (2007). Nuclear Taboo: The United States and the Non-Use of Nuclear Weapons since 1945. New York: Cambridge University Press.
  39. ^ Michael Barnett (2009). "Evolution without Progress? Humanitarianism in a World of Hurt", International Organization, 63(4), pp. 621–63.
  40. ^ a b c d Finnemore, Martha; Sikkink, Kathryn (1998). "International Norm Dynamics and Political Change". International Organization. 52 (4). ss. 887-917. doi:10.1162/002081898550789. ISSN 0020-8183. JSTOR 2601361. 17 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  41. ^ a b Legro, Jeffrey W. (1997). "Which Norms Matter? Revisiting the "Failure" of Internationalism". International Organization. 51 (1). ss. 31-63. doi:10.1162/002081897550294. ISSN 0020-8183. JSTOR 2703951. 17 Nisan 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  42. ^ Checkel, Jeffrey T. (2001). "Why Comply? Social Learning and European Identity Change". International Organization. 55 (3). ss. 553-588. doi:10.1162/00208180152507551. ISSN 0020-8183. JSTOR 3078657. 8 Ağustos 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  43. ^ Finnemore, Martha (2003). The Purpose of Intervention: Changing Beliefs About the Use of Force. Cornell University Press. ISBN 978-0-8014-3845-5. JSTOR 10.7591/j.ctt24hg32. 25 Haziran 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  44. ^ a b Price, Richard (1998). "Reversing the Gun Sights: Transnational Civil Society Targets Land Mines". International Organization. 52 (3). ss. 613-644. doi:10.1162/002081898550671. ISSN 0020-8183. JSTOR 2601403. 6 Şubat 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  45. ^ Thomas, Ward (2000). "Norms and Security: The Case of International Assassination". International Security. 25 (1). ss. 105-133. doi:10.1162/016228800560408. ISSN 0162-2889. JSTOR 2626775. 9 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Şubat 2024. 
  46. ^ Kelley, Judith G. (2012). Monitoring Democracy: When International Election Observation Works, and why it Often Fails (İngilizce). Princeton University Press. ISBN 978-0-691-15278-3. 
  47. ^ Grech-Madin, Charlotte (2021). "Water and Warfare: The Evolution and Operation of the Water Taboo". International Security. 45 (4). ss. 84-125. doi:10.1162/isec_a_00404. ISSN 0162-2889. 
  48. ^ Epstein, Charlotte (2008). The Power of Words in International Relations: Birth of an Anti-Whaling Discourse (İngilizce). MIT Press. ISBN 978-0-262-26267-5. 
  49. ^ Vik, Hanne Hagtvedt; Østberg, Skage Alexander (2021). "Sweden, Amnesty International and Legal Entrepreneurs in Global Anti-Torture Politics, 1967–1977". The International History Review. 44 (3). ss. 633-652. doi:10.1080/07075332.2021.1955726. hdl:10852/93126. ISSN 0707-5332. 
  50. ^ Peter Katzenstein, ed. (1996). The Culture of National Security. New York: Columbia University Press.
  51. ^ Thomas J. Biersteker and Cynthia Weber, eds. (1996). State Sovereignty As Social Construct. Cambridge: Cambridge University Press.
  52. ^ Rodney Bruce Hall (1999). National Collective Identity. New York: Columbia University Press.
  53. ^ Daniel Philpott (2001). Revolutions in Sovereignty: How Ideas Shaped Modern International Relations. Princeton, NJ: Princeton University Press.
  54. ^ Kathleen R. McNamara (1999). The Currency of Ideas: Monetary Politics in the European Union. Ithaca, NY: Cornell University Press.
  55. ^ Mark Blyth (1992). Great Transformations: Economic Ideas and Institutional Change in the Twentieth Century. Cambridge: Cambridge University Press.
  56. ^ Patrick Thaddeus Jackson, ed. (2004). "Bridging the Gap: Towards a Realist-Constructivist Dialogue" in International Studies Review vol. 6, pp. 337-352
  57. ^ Andrew Moravscik (1997). "Taking Preferences Seriously: A Liberal Theory of International Politics" in International Organization vol. 51.
  58. ^ Cornelia Beyer (2009). "Hegemony, Equilibrium and Counterpower: A Synthetic Approach", in International Relations, vol 23:3.
  59. ^ Jennifer Sterling-Folker (2002). "Realism and the Constructivist Challenge: Rejecting, Reconstructing, or Rereading," International Studies Review, 4(1), pp. 73–97.
  60. ^ Jennifer Sterling-Folker (2002). Theories of International Cooperation and the Primacy of Anarchy: Explaining U.S. International Monetary Policy-Making after Bretton Wood, State University of New York Press.
  61. ^ Maja Zehfuss (2002). Constructivism in International Relations: The Politics of Reality. Cambridge: Cambridge University Press.
  62. ^ Jacobsen, Kurt (2017). International Politics and Inner Worlds: Masks of Reason Under Scrutiny. ISBN 978-3319853765. 
  63. ^ Jeffrey Checkel (2004). "Social Constructivisms in Global and European Politics", in Review of International Studies Vol.30.
  64. ^ Iver B. Neumann (2002). "Returning Practice to the Linguistic Turn: The Case of Diplomacy" in Millennium: Journal of International Studies vol. 31.
  65. ^ Simon Frankel Pratt (2016). "Pragmatism as Ontology, Not (Just) Epistemology: Exploring the Full Horizon of Pragmatism as an Approach to IR Theory" in 'International Studies Review', 18(3), pp. 508–527, //doi.org/10.1093/isr/viv003
  66. ^ David M. McCourt (2016). "Practice Theory and Relationalism as the New Constructivism," in International Studies Quarterly 60(3), pp. 475–485 doi.org/10.1093/isq/sqw036
  67. ^ Ted Hopf (2002). Social Construction of International Politics: Identities & Foreign Policies, Moscow, 1955 and 1999. Ithaca, NY: Cornell University Press.
  68. ^ Vincent Pouliot (2008). "The Logic of Practicality: A Theory of Practice of Security Communities" in International Organization vol. 62.
  69. ^ Jonathan Luke Austin (2015). "We have never been civilized: Torture and the Materiality of World Political Binaries," European Journal of International Relations, doi:10.1177/1354066115616466, [1] 4 Aralık 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  70. ^ E. Cudworth and S. Hobden (2013). "Of parts and wholes: International Relations beyond the human," Millennium: Journal of International Studies, 41(3), pp. 430-450.
  71. ^ A. Barry (2013). “Material Politics.” Oxford: Wiley-Blackwell.
  72. ^ Leander, A., 2013. “Technological agency in the co-constitution of legal expertise and the US drone program.” Leiden Journal of International Law, 26(4), pp. 811-831.

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

Siyaset bilimi, politika bilimi ya da politoloji, siyasi teorileri ve siyasi teorilerin pratiklerini inceleyen, siyasi sistemler ve siyasi davranışlar alanıyla ilgilenen bir sosyal bilim alanıdır.

Uluslararası ilişkiler, siyaset biliminin bir dalıdır ve "uluslararası sistem" içindeki aktörlerin, özellikle de uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul edilen devletlerin, diğer devletlerle, uluslararası/bölgesel/hükûmetler arası örgütler, çok uluslu şirketler, uluslararası normlar ve uluslararası toplumla olan ilişkilerini inceleyen disiplinlerarası bir disiplindir.

<span class="mw-page-title-main">Realizm (uluslararası ilişkiler)</span>

Realizm, uluslararası ilişkiler teorisi geleneklerinden biridir. Uluslararası anarşi ve güç politikası konularını merkeze alan Realizm felsefi olarak temelde Thomas Hobbes ve Niccolo Machiavelli’nin çalışmalarına dayanmaktadır. Realizm bir uluslararası ilişkiler yaklaşımı olarak, 20. yüzyılda iki savaş arası dönemde ortaya çıkmıştır.

Uluslararası ilişkiler teorileri uluslararası ilişkilerin kuramsal perspektiften çalışma alanıdır. Analiz edilebilen uluslararası ilişkilere kavramsal çerçeveden bakılabilmeye olanak sağlar. Ole Holsti uluslararası ilişkiler teorilerini, yalnızca teoriyle alakalı göze çarpan olayları görmeye olanak sağlayan renkli bir güneş gözlüğüne benzeterek tanımlamaktadır. Örneğin realizmi savunan bir kimse, konstrüktivizmi savunan bir kimsenin çok önemli gördüğü bir olayı tam aksine hiç umursamayabilir. Uluslararası ilişkiler teorilerinde üç temel teori vardır: realizm, liberalizm ve inşacılıktır.

<span class="mw-page-title-main">Etnik çatışma</span> etnik gruplar arasındaki fikir veya inanç savaşı

Etnik çatışma, iki veya daha fazla etnik grup arasında çıkan bir çatışmadır. Çatışmanın kaynağı siyasi, sosyal veya ekonomik olabilirken, çatışan bireyler etnik grubunun topluluk içindeki konumu için açıkça mücadele etmelidir. Bu son kriter etnik çatışmayı diğer mücadele biçimlerinden ayırır.

Feminist etik, geleneksel etik teorilerinin, çoğunlukla erkek egemenliğinde olduğu için, kadının ahlaki deneyimine az değer verildiği inancına dayanan bir etik yaklaşımdır ve bu nedenle etiği dönüştürmek için bütüncül bir feminist yaklaşımla yeniden şekillendirmeyi seçer.

<span class="mw-page-title-main">Jamaika-Türkiye ilişkileri</span> Jamaika ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler

Jamaika-Türkiye ilişkileri, Jamaika ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. İki ülke arasında büyükelçilik yoktur ancak Türkiye'nin Havana Büyükelçiliği Jamaika'ya akreditedir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye-Uganda ilişkileri</span>

Türkiye-Uganda ilişkileri, Türkiye ile Uganda arasındaki dış ilişkilerdir. Türkiye'nin Kampala'da, Uganda'nın ise Ankara'da büyükelçiliği vardır.

<span class="mw-page-title-main">Nepal-Türkiye ilişkileri</span>

Nepal-Türkiye ilişkileri, Nepal ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. İkili diplomatik ilişkiler 1962 yılında kuruldu. Türkiye'nin Yeni Delhi'deki Hindistan Büyükelçisi Nepal'e, İslamabad'daki Nepal Büyükelçiliği ise Türkiye'ye akredite edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Laos-Türkiye ilişkileri</span>

Laos-Türkiye ilişkileri Laos ile Türkiye arasındaki dış ilişkilerdir. Diplomatik ilişkiler ilk olarak 1947'de kuruldu, ardından 1958'de büyükelçilik rütbesine yükseldi. 27 Aralık 2017 tarihinde Türkiye Laos'un başkenti Vientiane'de yerleşik bir büyükelçilik kurdu.

Karşılaştırmalı siyaset, hem bir ülke içindeki hem de ülkeler arasındaki siyasal etkileşimi analiz etmek için karşılaştırmalı yöntemi kullanan siyaset biliminin bir alt alanıdır. Diğer ampirik yöntemleri de kullanarak bu alanda özellikle, siyasi kurumlar, siyasi davranış, çatışma ve ekonomik gelişme gibi konulardaki sorunların sebepleri ve sonuçları incelenir. Belirgin çalışma alanlarına uygulandığında, karşılaştırmalı siyaset, karşılaştırmalı yönetim gibi başka isimlerle de anılabilir.

Saldırgan realizm, uluslararası ilişkilerde neorealist düşünceye ait yapısal bir teoridir ve siyaset bilimci John Mearsheimer tarafından savunmacı realizme tepki olarak ortaya atılmıştır. Saldırgan realizm, uluslararası sistemin anarşik doğasının uluslararası politikada saldırgan devlet davranışlarının teşvik edilmesinden sorumlu olduğunu savunur. Teori, büyük güçleri, uluslararası sisteme hükmetme yönündeki tutarlı amaçları doğrultusunda dengeleme stratejileri yerine sorumluluk yükleme ve kendi reklamını yapmaya öncelik veren yani gücü maksimize eden revizyonistler olarak tasvir ederek savunmacı realizmden temelde ayrılır. Teori, uluslararası ilişkilerin incelenmesi ve anlaşılması için önemli alternatif katkılar getirmekte ancak bir eleştiri konusu olmaya devam etmektedir.

Savunmacı realizm ya da savunmacı neorealizm, uluslararası ilişkilerde neorealizm ekolünden yapısal bir teoridir. Teori, siyaset bilimci Kenneth Waltz’un Uluslararası Politika Teorisi’nde temellenmektedir. Waltz, uluslararası sistemin anarşik yapısının, devletleri millî güvenliklerini sağlamak için ılımlı ve çekingen politikalar izlemeye teşvik ettiğini ileri sürmektedir. Buna karşılık, saldırgan realizm ise devletlerin tahakküm ve hegemonya yoluyla güvenliklerini sağlamak için güçlerini ve etkilerini en üst düzeye çıkarmaya çalıştıklarını varsaymaktadır. Savunmacı neorealizm, saldırgan neorealistler tarafından teşvik edilen saldırgan politikaların devletlerin güç dengesi teorisine uyma eğilimini bozduğunu ve birincil hedef olarak iddia ettikleri güvenlik durumunu bozduğunu ileri sürer. Savunmacı realizm ne devletlerarası çatışmanın gerçekliğini ne de devlet genişlemesi için politikaların varlığını reddeder, ancak bu teşviklerin düzensiz olduğunu ileri sürerler. Savunmacı neorealizm, çatışmanın patlak vermesini açıklamak için güvenlik ikilemine, coğrafya gibi “yapısal değişkenlere” ve elitlerin inanç ve algılarına işaret eder.

Uluslararası ilişkiler teorisinde anarşi kavramı, dünyanın herhangi bir üst otoriteden veya egemenden yoksun olduğu fikrine dayanır. Anarşik bir devlette anlaşmazlıkları çözebilecek, hukuku uygulayabilecek veya uluslararası politika sistemini düzenleyebilecek hiyerarşik olarak üstün, zor kullanma tekeline sahip bir güç yoktur. Uluslararası ilişkilerde de anarşi, teorinin başlangıç noktası olarak kabul edilir.

Uluslararası Politika Teorisi, Kenneth Waltz’un uluslararası ilişkileri açıklamak için yapısal realist bir teori olan neorealizmi oluşturduğu 1979 tarihli uluslararası ilişkiler teorisi kitabıdır. Waltz, neoklasik ekonomi teorisini dikkate alarak uluslararası siyasi sistemin temel “düzenleyici ilkesinin” anarşi olduğunu ve bunun da “işlevsel olarak farklılaşmamış”, “üstlük ve astlık ilişkilerinden” yoksun, yalnızca farklı yetenekleriyle ayırt edilen bireysel devlet aktörlerinin varlığıyla tanımlandığını ileri sürmüştür.

Anarşi Devletler Ne Anlıyorsa Odur: Güç Politikalarının Sosyal İnşası, Alexander Wendt tarafından 1992 yılında International Organization dergisinde yayınlanan ve uluslararası ilişkiler teorisine konstrüktivist bir yaklaşımın ana hatlarını çizen bir makaledir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal inşacılık</span>

Sosyal inşacılık, sosyoloji, sosyal ontoloji ve iletişim teorisinde kullanılan bir terimdir. Bu terim her alanda farklı işlevlere hizmet edebilmektedir; ancak bu teorik çerçevenin temeli, kavramlar, inançlar, normlar ve değerler gibi toplumsal gerçekliğin çeşitli yönlerinin, fiziksel gerçekliğin ampirik gözleminden ziyade toplum üyeleri arasındaki sürekli etkileşimler ve müzakereler yoluyla oluşturulduğunu öne sürmektedir. Sosyal inşacılık teorisi, bireylerin 'gerçeklik' olarak algıladıkları oluşumların çoğunun aslında sosyal gelenekler ve yapılardan etkilenen dinamik bir inşa sürecinin sonucu olduğunu öne sürmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Klasik realizm (uluslararası ilişkiler)</span>

Klasik realizm, realist düşünce okulundan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Realizm şu varsayımlarda bulunur: devletler uluslararası ilişkiler sisteminin ana aktörleridir, uluslararası bir uluslararası otorite yoktur, devletler kendi çıkarları doğrultusunda hareket eder ve devletler kendilerini korumak için güce ulaşmaya çalışır. Klasik realizm, devlet davranışını ve devletlerarası çatışmanın nedenlerini açıklamada insan doğasını ve iç politikayı özel bir vurgu yapmasından dolayı diğer realizm türlerinden ayrılır. Klasik realist teori, insan doğasına dair kötümser bir bakış açısını benimser ve insanların doğası gereği iyiliksever olmadığını ve bunun yerine çıkarcı olduklarını, korku ya da saldırganlıkla hareket ettiklerini savunur. Ayrıca, bu insan doğasının uluslararası anarşi nedeniyle devletler tarafından uluslararası politikaya yansıtıldığını vurgular.

Liberal kurumsalcılık, devletler arasında uluslararası işbirliğinin mümkün ve sürdürülebilir olduğunu ve bu işbirliğinin çatışma ve rekabeti azaltabileceğini savunan bir uluslararası ilişkiler teorisidir. Neoliberalizm, liberalizmin gözden geçirilmiş bir versiyonudur. Neorealizm ile birlikte liberal kurumsalcılık, uluslararası ilişkilere yönelik en etkili iki çağdaş yaklaşımdan biridir.

Ulusal çıkar, egemen bir devletin hedefleri ve hırslarıdır ve hükûmetin amacı olarak kabul edilir.