
Bulut, serbest bir hava kütlesinde toplanmış, gözle görülebilir su damlacıkları, buz kristalleri veya her ikisinin karışımından oluşan yapıdır. Bulutlar yer seviyesinden yüksekte bulunur. Yer seviyesinde oluşan sığ bulut katmanları ise sis olarak adlandırılır.

Anima mundi yani dünyanın ruhu, saf semavi ruh ki antik filozoflarca doğanın her yanına nüfuz ettiği öne sürülmüştür.
De facto veya defakto, "gerçekte", "uygulamada", "fiilen", "fiilî" ya da "pratikte" anlamında kullanılan Latince deyiş. "Kanuna göre" veya "hukuki olarak" anlamına gelen "de jure" ile karşıt olarak sıkça kullanılır. Yasal bir durum tartışılırken, "de jure" kavramı, konu hakkında kanunların ne söylediğini, "de facto" kavramı ise gerçek hayatta uygulamanın nasıl olduğunu belirtir. Bu uygulama, yasal olabilir ya da olmayabilir.

Rota, genellikle deniz ve hava taşıtları için kullanılan, taşıtın bir referans noktasına göre "izlemeye çalıştığı" düz hattı belirten bir kavram. Amerikan sistemini kullanan ülkelerde course, Britanya sistemini kullanan ülkelerde track olarak adlandırılır ve bu durum zaman zaman karışıklıklara yol açmaktadır. Uluslararası standardizasyonu sağlamak amacıyla ICAO da, track sözcüğünün kullanımını tavsiye etmektedir.
Cümle veya tümce; bir ifade, soru, ünlem veya emiri dile getiren; kendi başına anlamlı sözcükler dizisi. Çoğunlukla özne, tümleç ve yüklemden meydana gelir. Bazen yan cümleciklerle anlamı pekiştirilir veya genişletilir.
Psişik; telepati, geleceği görme gibi doğaüstü yeteneklere sahip kişi. Aynı zamanda "bunlarla ilgili" anlamında bir sıfattır. Yunanca "ruh" anlamına gelen "psişe" sözcüğünün sıfatıdır ve zamanla isim anlamında da kullanılmaya başlanmıştır. Metapsişik alanda "bedene bağlı ruha ilişkin" ya da "alışılmamış ruhsal fenomenlere ilişkin" anlamında kullanılır.
Eşitler arasında birinci, aynı rütbe, makam veya mevkiye sahip kimseler arasında en kıdemli olanı belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir. Latince aynı anlama gelen "primus inter pares" teriminden türemiştir.

Geniş anlamda, zenit, zirve veya başucu, belli bir yerin üzerindeki bir noktayı doğrudan belirtmektir. Bu tanımın aşırı geniş olması sebebiyle astronomi, jeofizik ve meteoroloji gibi bilim dallarında, bir noktanın zeniti, o noktada yerçekimi gücünün gösterdiği yönün tersi olan yerel dikey yöndür. Buradan hareketle zenit günlük kullanımda, "zirve", "doruk" gibi anlamlarda da kullanılır. Sözcüğün kökeni Latince cenit'dir ki terimin Batı dillerine temel geçiş noktası Arapça samt yani "(başın üstünden doğru) yol"dur.
Binyıl veya milenyum, bin yıla eşit zaman dilimidir. Milenyum sözcüğü Latince bin anlamına gelen mille ve yıl anlamına gelen annus kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir. Terim daha çok takvim binyılları için kullanılır.
Eş anlamlı, anlamdaş, müteradif veya sinonim; yazılışları farklı olduğu hâlde anlamları aynı veya çok yakın olan sözcükler.

Gurur, Türkçede iki farklı konotasyona sahip olan bir sözcüktür. Negatif konotasyon, en basit tanımıyla kibir ve kendini beğenme anlamlarına gelir. Pozitif konotasyonsa övünme ve övünç anlamına gelir.
Olumsuz cümle, olumsuzluk anlamı taşıyan cümledir. Olumsuzluk bazen "me" olumsuzluk ekiyle, bazen de diğer olumsuzluk sözcükleriyle sağlanır.
- O dün okula gitmemiş.
- Bunu duyduğuma hiç şaşırmadım.
- Bana sorarsan bu problemi öğretmen dahi çözemez.
- Bugün hiç güzel bir gün değil.
- Bizim sınıfta hiç kız öğrenci yok.
- Gösteriye ne annem ne de babam gelebildi.

Ceset veya naaş, ölü bir insanın bedeni. Aynı anlama gelen kadavra sözcüğü genelde tıbbî anlamda kullanılır. Cenaze töreni için hazırlanmış cesede cenaze denir.

Üniforma; meslekî, kurumsal ya da sanatsal nedenlerle giyilen tek tip kıyafet. Bazen forma olarak kısaltılır ve özellikle sporcu ve öğrenci üniformalarını tanımlamakta kullanılır.
Dayı, annenin erkek kardeşi. Anneden yaşça küçük veya büyük olabilir. Bir kişi herhangi bir dayısının yeğenidir. Dayı sözcüğü, aynı zamanda, bazı yörelerde bir kimsenin akrabalık bağı olmayan, kendisinden yaşça oldukça büyük erkeklere hitap ederken kullandığı bir hitap ve saygı sözüdür.
Yalancı eşdeğerler, farklı dillerde yazım veya söyleniş bakımından aynı olan ya da birbirine çok benzeyen; ancak anlamları tamamen veya kısmen farklı olan sözcüklerdir. Örneğin magazin sözcüğü Türkçede başlıca "sosyete haberleri" anlamında kullanılırken İngilizce magazine sözcüğü şarjör ve dergi anlamlarında kullanılır. Benzer şekilde İngilizce asparagus sözcüğü "kuşkonmaz" anlamına gelirken Türkçe asparagas sözcüğü "yalan, uydurma" anlamına gelir.
Bağlam, sözcüğü ile şunlardan biri kastedilmiş olabilir:
- Bağlam (dilbilgisi), iletişime katılan öğelerin birlikte meydana getirdiği ortama bağlam denir. Başka bir deyişle göstergenin öteki öğelerle birlikte ve onlarla birleşerek, bütünleşerek onların da yardımıyla bir kavramı yansıtmasıdır. Bir sözcüğün hangi anlamda kullanıldığını bağlamına göre belirleriz. Bir sözcüğün anlamını belirlemede bağlam devreye girer. Bu açıdan bağlam, iletişimde çok önemli bir yere sahiptir. Örneğin “sıfır” kelimesi değişik bağlamlarda değişik anlamlar ifade eder.
- Bu sözcük, “Pazarda sıfır gibi bir araba buldum ve onu hemen aldım.” cümlesinde aracın hasarsızlığını, kullanışlılığını, yeniliğini bildiriyor. Yani olumlu anlamda kullanılmıştır. “Sorma, su içsem kilo alıyorum, bütün rejimleri denedim, netice sıfır.” cümlesinde ise “sıfır” sözcüğü “kötü, başarısız, verimsiz” anlamında kullanılmıştır. Yani olumsuz anlamda kullanılmıştır.
- Bağlam, bir hukuk terimi.
Takıntı derecesinde çalışan kişilere işkolik denmektedir. Terim genellikle kişinin işlerinden hoşlandığını ima ederken, bazen de kişi bu işleri yapmak zorunda olduğunu hissedebilir. Böyle bir durumun genel kabul görmüş tıbbi tanımı yoktur, stresin bazı formları, dürtü kontrol bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk gibi durumlar işle ilgili olabilir.
Denotasyon, Anlam biliminde kullanılan işaretleyen ve işaretlenen arasındaki ilişkiyi belirten çok anlamlı bir terimdir. Roland Barthes’e göre bir denotatif işaret, kendisinin “işaretlemenin ilk seviyesi” dediği bölümde yer alır. Bu yapıda konotasyon, denotatif işaretin işaretleyeninden elde edilen ilave bir işaret veya işaretleri ifade etmektedir.

Roze veya blush, üzüm kabuğunun renginin bir kısmını içeren, ancak kırmızı şarap olarak nitelendirmek için yeterli renkte olmayan bir şarap türüdür. Roze şarabın sahip olduğu renk, kullanılan üzüm çeşitlerine ve şarap yapım tekniklerine bağlı olarak soluk bir "soğan kabuğu" turuncusundan canlı bir mora kadar değişebilir. Şarap genellikle Fransızca, Portekizce ve İngilizce konuşulan ülkelerde rose, İspanyolcada rosado veya İtalyancada rosato olarak bilinir. Roze şaraplar, çok çeşitli üzümlerden yapılmakla birlikte, dünyanın her yerinde bulunabilir.