İçeriğe atla

Konak (biyoloji)

Çatı sıçanı (Rattus rattus) Hıyarcıklı veba'nın Doğal konağıdır.

Biyolojide, daha küçük canlıları parazitizm, mutualism veya kommensalism gibi simbiyotik bir ilişki içerisinde vücudunda barındıran canlılara konak denir.[1] Konak canlı, misafirine genellikle besin ve barınma imkanı sağlar. Virüslerin konak hücreleri, köklerinde azot bağlayan bakterileri barındıran baklagiller ve parazit kurtlara konak sağlayan hayvanlar örnek olarak sayılabilir. Botanikte daha spesifik bir örnek ise, bir tür ektoparazit olan mikropredatörlere besin kaynağı sağlayan konak bitkilerdir.

Simbiyoz

Simbiyoz, farklı türlere ait organizmalar arasında kurulan, devamlılık ve birbirlerine etki şekilleri bakımından farklılıklar gösterebilen ilişkiler biçimidir. Eğer birlikte yaşayan canlılardan birisi daha büyükse konak olarak adlandırılır.[1] Parazitizmde, konak zarar görürken, parazit yarar sağlamaktadır.[2] Kommensalizmde iki canlı birbirine zarar vermeden yaşarken, mutualizmde her ikisi de birliktelikten fayda görmektedir.[3]

Çoğu parazit hayat döngüsünün sadece bir kısmında parazit olarak yaşamaktadır. Bazıları konaklarıyla yakın ilişki içerisinde yaşamlarını sürdürmekte ve sadece çevresel ortam şartları kötüleştiğinde parazite dönüşmektedirler.[4]

Endoparazitlerde olduğu gibi, parazit ile konak çok uzun süreli bir ilişki sürdürebilirler. Asalak, konaktan besin ve diğer ihtiyaçlarını karşılar ancak onu öldürmez.[5] Parasitoid ise tam tersine hayatının büyük kısmını tek bir konakta geçirir ve sonunda konağın ölümüne sebep olur. Parasitoid tamamen gelişip hayatının diğer evresine geçmeye hazır hale gelene kadar konak hayatta kalır.[6]

Parazitlik

Parazitler konaklarını ve konakları ile olan ilişkilerini sürekli değiştirdikleri, çok çeşitli evrimsel stratejilere sahiptirler.[2] Parazitm, parazit ve konağın beraber evrimiyle birlikte, konakta parazite karşı direnç avantajı sağlayan veya tersine hastalığa sebep olabilen gen polimorfizmlerine sebep olabilir.[7]

Parazitizmde konak türleri

Birincil konak ya da kesin konak parazitin olgunluğa ulaştığı ve fırsat bulursa seksüel üremesini gerçekleştirdiği son konaktır.

İkincil konak ya da ara konak, seksüel olgunluğa erişmemiş paraziti barındıran ve genellikle parazitin gelişimini ve hayat döngüsünü tamamlamak için ihtiyaç duyduğu ara konaktır. Çoğunlukla parazitin esas konağına ulaşabilmesini sağlayan vektörlerdir.

Hangi konağın kesin konak, hangisinin ikincil konak olduğunu anlayabilmek kolay değildir, hatta bazı durumlarda mümkün olmayabilir. Birçok parazitin hayat döngüleri henüz tam anlamıyla bilinmemektedir. Bazen daha önemli gibi gözüken canlı kesin konak olarak adlandırılır ve bu tanımlamanın hatalı olduğu anlaşılsa bile kullanılmaya devam edilebilir. Örneğin, çamur solucanlarından balıklarda dönme hastalığı için ara konak olarak bahsedildiği görülebilse de, bir miksospor olan parazit bu solucanlarda seksüel olarak üremektedir.[8] Trişinoz hastalığına neden olan Trichinella spiralis isimli nematodun erişkinleri konağın sindirim sisteminde, olgunlaşmamış juvenil bireyler ise kaslarında yaşar ve aynı konak bu parazit için hem ara konak hem de son konak işlevi görmektedir. Uyku hastalığına neden olan Trypanosoma gambiense etkenlerinin birincil konağı çeçe sinekleri iken ara konağı insanlardır.[9] Tenyaların karmaşık bir hayat döngüsü vardır, gelişimlerinin farklı dönemlerini farklı canlılarda geçirebilirler.

Paratenik konak bir ara konağa benzer, parazitin gelişim döngüsü için gerekli değildir. Paratenik konak parazitin gelişim aşamalarında gerekli olan bir konak değildir ve parazit bu konakta gelişim göstermez ancak dışarıda kalmasındansa paratenik konakta kalması canlı kalma süresini uzatır. Bu konaklar parazitin gelişim aşaması şemalarında dikkate alınmazlar.

Rastlantısal, Kör nokta konak genelde paraziti kesin konağınaa geçişini engelleyen, böylece parazit gelişimini tamamlayamamasına neden olan canlılardır. Örneğin insanlar ve atlar, yaşam çemberi normalde Culex sivrisinekleri ile kuşlar arasında devam eden Batı Nil Virüsü için rastlantısal kör nokta konaktır. İnsanlar ve atlar enfekte olabilir, fakat kanlarındaki virüs seviyesi, onları ısıran sivrisineklere geçebilmek için yeterli seviyeye gelemez.[10]

Rezervuar konak patojen organizmayı barındıran ancak hastalık belirtisi göstermeyen canlıdır. Buna rağmen patojene duyarlı diğer türler için bir enfeksiyon kaynağı oluşturur. Tek bir rezervuar konak pek çok kez yeniden enfekte olabilir.[11]

Konak aralığı

Konak aralığı bir parazitin veya organizmanın kullanabileceği konak çeşitlerinin toplamıdır. Aralığın dar vaya geniş olması, parazitin konak özgüllüğü göstermesine ve bu özgüllüğün derecesine bağlıdır. Örneğin bazı bakteriyofajlarda konak aralığı sadece bir bakteri suşu ile sınırlıyken, bazı helmintlerde kuşlardan, su canlılarına ve geviş getiren memelilerden, insanlara kadar uzanan bir aralık söz konusudur. İnsan parazitlerinde, konak aralığı parazitin ve hastalığın epidemiyolojisini etkiler. Mesela domuzların, kuşlar ve insanlar gibi farklı konaklardan gelen Influenza A virusleri ile enfekte olması, virüsün antijenik yapısının değişmesine neden olabilir. Ko−enfeksiyonlar, mevcut virüs suşları arasında genetik materyal değişimlerine fırsat tanır, hatta bu şekilde yeni bir suş ortaya çıkabilir. Mevcut virüs suşlarına karşı geliştirilen influenza aşıları bu yeni suşta işe yaramayabilir ve bu durumda için yeni bir virus aşısının hazırlanması gerekebilir.[12]

Parazitik olmayan ilişkiler

Mutualist konaklar

Bazı konaklar, her iki organizmanın birbirine tamamen bağlı olduğu zorunlu mutualistik bir ilişki oluştururlar. Örneğin termitler bağırsaklarında yaşayan ve selülozu sindiren protozoalar için konaklık yaparlar. İnsan bağırsak florası da etkin bir sindirim için hayati rol oynar.[13] Pek çok mercan türü ve diğer deniz omurgasızları, dokuları içinde bir tek hücreli alg olan zooksanthella'ları barındırırlar. Konak omurgasız, algler için korunaklı bir yaşam ortamı sunarken, kendisi de alglerin fotosentez ürünlerinden besin olarak yararlanır.[14]

Mikoriza, fungus ile bitki kökleri arasında kurulan mutualistik etkileşim

Bir başka önemli mutualist konak ilişkisi de, bir fungus ile konak damarlı bitkiler arasındaki simbiyoz türü olan mikoriza'dır. Fungus bitkinin fotosentez ürünleri olan karbonhidratlardan faydalanırken, bitki ise fungusun topraktan aldığı fosfatlar ve nitrojenlerden faydalanır. Bitki familyalarının %95'inden fazlasının köklerinde mikorizal yapılar bulunduğu gösterilmiştir.[15] Bir diğer bu tarz önemli simbiyoz, baklagiller ve nitrojen bağlayan bakteriler arasında, bitkinin köklerinde bulunan rizobiyum denilen nodüllerdedir. Konak bitki, bakterilere topraktan nitrojeni bağlayabilmeleri için ihtiyaç duydukları enerjiyi sağlarken, bakteriler bitkinin ihtiyacı olan azotun büyük çoğunluğunu temin ederler. Fasulye, bezelye, yonca gibi baklagiller bu yolla azotu tutarlar ve tarlaların verimini arttırılar.[16]

Temizleyici simbiyoz

Temizleyici simbiyoz, konak sarı kuyruklu wrasse Coris gaimard ve üzerinde temizlikçi balık Labroides phthirophagus.

Hem karada, hem denizde pek çok konak organizma türü vücutlarındaki parazitlerin temizlenmesi için daha küçük hayvanları kullanmaktadırlar. Temizlikçiler, balıklar, karidesler ve kuşlar iken, konaklar ise pek çok balık türü, kaplumbağalar ve iguanalarda dahil deniz sürüngenleri, ahtapotlar, balinalar ve karasal memeliler olabilmektedir.[3] Konak bu ilişkiden fayda görmektedir, ancak bu durumun mutualistik bir ilişki mi, yoksa parazitliğe yakın bir durum mu olduğu tartışmalıdır.[17]

Kommensalist konaklar

Hemşire köpekbalığı Ginglymostoma cirratum ve remoralar

Remoralar serbest yüzebilirler, fakat pürüzsüz yüzeylere tutunabilmelerini ve çaba harcamadan gezinebilmelerini (forezis) sağlayan emici yapılara sahiptirler ve hayatlarının çoğunu balina veya köpekbalığı gibi bir hayvana asılı olarak geçirirler.[18] Ne var ki bu ilişki mutualistik olarak da değerlendirilebilir, çünkü genellikle temizlikçi balık olarak bilinmeyen remoralar, sıklıkla, parazit copepodlarla beslenirler.[19] Çoğu yumuşakça, midye ve halkalı solucan kendilerini Atlantik atnalı yengecinin kabuğuna bağlarlar, bu durum misafir canlıların başka bir yerde yaşama şansları olmadığından mecburi bir kommensalizm sayılmaktadır.[20]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Campbell, Neil A. (2002). Biology. 6th ed. Jane B. Reece. San Francisco, Calif.: Addison-Wesley. ISBN 0-201-75054-6. OCLC 54332113. 
  2. ^ a b Poulin, Robert; Randhawa, Haseeb S. (2015). "Evolution of parasitism along convergent lines: from ecology to genomics". Parasitology (İngilizce). 142 (S1): S6-S15. doi:10.1017/S0031182013001674. ISSN 0031-1820. PMC 4413784 $2. PMID 24229807. 
  3. ^ a b Grutter, A. S. (2002). "Cleaning symbioses from the parasites' perspective". Parasitology (İngilizce). 124 (7): 65-81. doi:10.1017/S0031182002001488. ISSN 0031-1820. 
  4. ^ July 2016, Stephanie Pappas 21. "Parasite Evolution: Here's How Some Animals Became Moochers". livescience.com (İngilizce). 22 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  5. ^ Advances in parasitology. Volume 14. Ben Dawes. Londra: Academic Press. 1976. ISBN 978-0-08-058060-9. OCLC 646757218. 
  6. ^ "Parasitoids". biocontrol.entomology.cornell.edu. 15 Haziran 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  7. ^ Woolhouse, Mark E. J.; Webster, Joanne P.; Domingo, Esteban; Charlesworth, Brian; Levin, Bruce R. (2002). "Biological and biomedical implications of the co-evolution of pathogens and their hosts". Nature Genetics (İngilizce). 32 (4): 569-577. doi:10.1038/ng1202-569. ISSN 1061-4036. 7 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  8. ^ "Myxobolus cerebralis Hofer, 1903". 27 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  9. ^ Gibson W, Peacock L, Ferris V, Williams K, Bailey M.(2008) The use of yellow fluorescent hybrids to indicate mating in Trypanosoma brucei. 10 Mayıs 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  10. ^ "West Nile Virus Transmission Cycle" (PDF). CDC. 1 Mayıs 2015 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 22 Mart 2021. 
  11. ^ New directions in conservation medicine : applied cases of ecological health. A. Alonso Aguirre, Richard S. Ostfeld, Peter Daszak. Oxford. 2012. ISBN 978-0-19-990905-6. OCLC 794003440. 
  12. ^ CDC (10 Temmuz 2019). "Understanding Flu Viruses". Centers for Disease Control and Prevention (İngilizce). 15 Ocak 2008 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  13. ^ Sears, Cynthia L. (2005). "A dynamic partnership: Celebrating our gut flora". Anaerobe (İngilizce). 11 (5): 247-251. doi:10.1016/j.anaerobe.2005.05.001. 8 Mart 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  14. ^ Wagner, Daniel; Pochon, Xavier; Irwin, Leslie; Toonen, Robert J.; Gates, Ruth D. (7 Mayıs 2011). "Azooxanthellate? Most Hawaiian black corals contain Symbiodinium". Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences. 278 (1710): 1323-1328. doi:10.1098/rspb.2010.1681. PMC 3061131 $2. PMID 20961904. 24 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  15. ^ James M Trappe (1987). Phylogenetic and ecologic aspects of mycotrophy in the angiosperms from an evolutionary standpoint. CRC Press. ss. 5-25. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  16. ^ Laranjo, Marta; Alexandre, Ana; Oliveira, Solange (2014). "Legume growth-promoting rhizobia: An overview on the Mesorhizobium genus". Microbiological Research (İngilizce). 169 (1): 2-17. doi:10.1016/j.micres.2013.09.012. 8 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  17. ^ Losey, George S. (29 Aralık 1972). "The Ecological Importance of Cleaning Symbiosis". Copeia. 1972 (4): 820. doi:10.2307/1442741. 24 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  18. ^ "NaturePlus: Science News: How does the Remora develop its sucker?". www.nhm.ac.uk (İngilizce). 27 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  19. ^ Cressey, Roger F.; Lachner, Ernest A. (1 Haziran 1970). "The Parasitic Copepod Diet and Life History of Diskfishes (Echeneidae)". Copeia. 1970 (2): 310. doi:10.2307/1441652. 8 Ağustos 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Mart 2021. 
  20. ^ Ecology and Wildlife Biology (İngilizce). Krishna Prakashan Media. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Bakteri</span> mikroorganizma üst âlemi

Bakteri (İngilizce telaffuz: [bækˈtɪəriə] ( dinle); tekil isim: bacterium), tek hücreli mikroorganizma grubudur. Tipik olarak birkaç mikrometre uzunluğunda olan bakterilerin çeşitli şekilleri vardır, kimi küresel, kimi spiral şekilli, kimi çubuksu, kimi virgül şeklinde olabilir. Yeryüzündeki her ortamda bakteriler mevcuttur. Toprakta, deniz suyunda, okyanusun derinliklerinde, yer kabuğunda, deride, hayvanların bağırsaklarında, asitli sıcak su kaynaklarında, radyoaktif atıklarda büyüyebilen tipleri vardır. Tipik olarak bir gram toprakta bulunan bakteri hücrelerinin sayısı 40 milyon, bir mililitre tatlı suda ise bir milyondur; toplu olarak dünyada beş nonilyon (5×1030) bakteri bulunmaktadır, bunlar dünyadaki biyokütlenin çoğunu oluşturur. Bakteriler gıdaların geri dönüşümü için hayati bir öneme sahiptirler ve gıda döngülerindeki çoğu önemli adım, atmosferden azot fiksasyonu gibi, bakterilere bağlıdır. Ancak bu bakterilerin çoğu henüz tanımlanmamıştır ve bakteri şubelerinin sadece yaklaşık yarısı laboratuvarda kültürlenebilen türlere sahiptir. Bakterilerin araştırıldığı bilim bakteriyolojidir, bu, mikrobiyolojinin bir dalıdır.

Ortakyaşam, ortakyaşarlık ya da simbiyoz, iki canlının tek bir organizma gibi birbirleriyle yardımlaşarak bir arada yaşamalarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Plazmid</span> Hücre içindeki küçük DNA molekülü

Plazmidler; bakteriler, arkeler ve ökaryotlar arasında birçok mikroorganizmada bulunan dairesel veya çizgisel ekstrakromozomal replikonlardır. Bakterilerin genetik bilgiyi aktarması, hızlı evrimleşmelerini ve adaptasyonlarını kolaylaştırması için önemli araçlardır. Hedeflenen genleri ekleyerek, değiştirerek veya silerek mikroorganizmaları manipüle etmek ve analiz etmek için önemli araçlar olarak hizmet eder. Prokaryotik hücrelerde bulunurlar ve kromozomlardan bağımsız olarak çoğalırlar. Ek olarak, plazmidler hücreler arasında aktarılabilir, bu da onları prokaryotik evrimde önemli itici güçler olarak kabul eder ve onları yanal gen aktarımına aracılık eden güçlü ajanlar yapar. Antibiyotik direnci gibi yeni işlevler sağlayarak konakçı evrimini hızlandırmakla kalmazlar, aynı zamanda artan gen ifade seviyeleri ve kopya sayısı değişiklikleri yoluyla mutasyonların edinim oranlarına da yol açabilirler. Plazmid genomları genellikle, aynı aileden ilgili plazmidler arasında korunan ve replikasyon ve hareketlilik gibi önemli plazmide özgü işlevlerle ilişkili çekirdek lokusların bir omurgasını içerir. Etkili yatay gen transfer (HGT) vektörleri olarak görev yapar.

<i>Escherichia coli</i> enterik, çubuk şeklinde, gram-negatif bakteri

Escherichia coli (E.coli), Enterobacteriaceae familyasının bir üyesi olup memeli canlıların kalın bağırsağında yaşadığı için bu adı alan bir bakteri türüdür. E.coli çubuk şeklindedir ve gram negatif bakteri olduğundan endospor oluşturmaz. E. coli yaklaşık 2,0 μm uzunluğunda ve 0,5 μm çapındadır. E.coli ilk olarak 1885 yılında Theodor Escherich tarafından bebek dışkısından izole edilmiş ve özellikleri belirlenmiştir. "E. coli, doğumdan birkaç saat sonra bebeklerin mide ve bağırsak sisteminde kolonize olur ve burada yaşar." E.coli suşları insan vücudunda herhangi bir olumsuz etki olmaksızın bir arada bulunur. Bununla birlikte, E. coli gastrointestinal bariyerleri aşınmış ve/ya da bağışıklığı baskılanmış konakçılarda hastalığa neden olabilir. Özellikle bir kısım E. coli, dünya genelinde insanlarda ve hayvanlarda bağırsakta ve bağırsak dışında çeşitli hastalıklara aracılık eder. İnsanlardan izole edilen E. coli suşları ishale ve bir takım bağırsak dışı hastalıklara neden olmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Mikrobiyoloji</span> mikroskobik organizmaların incelenmesi

Mikrobiyoloji, mikrorganizmaları inceleyen bilim dalıdır. Bakteriler, archaea, virüsler, protistler, mayalar ve küfler gibi mikroorganizmalar mikrobiyolojinin konu alanını oluştururlar. Mikrobiyoloji bilim dalının aktif olarak kullanıldığı uygulama alanları tıp, tarım ve endüstridir.

Parazitoloji ya da asalak bilimi, asalakları, asalakların konakları ve aralarındaki ilişkileri konu alan bilim dalıdır. Asalak olarak yaşayan canlıların yapı ve niteliklerini inceleyen bilim dalıdır. Helmintoloji, arthropodoloji, protozooloji olmak üzere 3 alt dalı mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Enterobacteriaceae</span> bakteri ailesi

Enterobacteriaceae, Salmonella ve Escherichia coli gibi ünlü hastalık etkenlerini de içeren büyük bir bakteri ailesidir. Genetik araştırmalar, bu aileyi, Proteobacteria şubesine koyar. Enterobacteriales takımının içinde yer alan tek familyadır. Bilimsel yayınlarla doğrulanmış 32 cinsi mevcuttur.

<span class="mw-page-title-main">Beslenme</span>

Beslenme, canlılığın gereklerini yerine getirmek için gerekli olan maddeleri, canlı dışı ortamdan edinme faaliyetine verilen isimdir.

<span class="mw-page-title-main">Virüs</span> canlı ve ya cansız arası mikroskobik enfeksiyon etkeni

Virüs, sadece canlı hücreleri enfekte edebilen ve böylece replike olabilen mikroskobik enfeksiyon etkenleri. Virüsler; hayvanlardan ve bitkilerden, bakterilerin ve arkelerin de içinde bulunduğu mikroorganizmalara kadar her türlü canlı şekillerine bulaşabilirler.

<i>Chlamydia trachomatis</i> bakteri türü

Chlamydia trachomatis, Chlamydiaceae familyasında yer alan, gram-negatif, sadece konak hücre içerisinde çoğalabilen zorunlu parazit bir bakteri türüdür. İnsanlarda trahom, lenfogranüloma venereum, non-gonokokkal üretrit, servisit, pelvik inflamatuar hastalık gibi enfeksiyonlarına neden olur. C. trachomatis körlüğe en çok sebep olan enfeksiyon etkenidir ve cinsel yolla en fazla bulaşan bakteridir.

<span class="mw-page-title-main">Escherichia coli O157:H7</span> bakteri

Escherichia coli O157:H7 "koli basili" tabir edilen E. coli bakterisinin en zararlı tipi sayılır; bir gıda zehirlenmesi etmeni olup hemorajik kolit denen hastalığa neden olur. Enfeksiyon bağırsak krampları ile başlar, bunu önce sulu ishal, sonra da çoğu zaman kanlı ishal izler. Bazen küçük çocuklarda hemolitik üremik sendrom olarak adlandırılan böbrek yetmezliği meydan gelir. Genelde bu bakteriyi içeren kıyma etin az pişirilerek yenmesi sonucu hasta olunur. Bakteri ayrıca kişiden kişiye dokunma yoluyla, pastörize edilmemiş süt içmekle, bakterinin karıştığı suyla sulanmış sebze veya meyvelerin yenmesiyle, böyle suda yüzmek veya onu içmek yoluyla da bulaşır.

<span class="mw-page-title-main">Saprotrof</span> Saprofit Beslenme

Çürükçül ya da saprotrof organizmalar gıdalarını cansız maddelerden elde eder, genelde ölmüş veya çürümekte olan bitki ve hayvanların içerdiği organik bileşikleri kullanır. Saprotroflar kendi gıdalarını yapamadıkları için bir tip heterotrof sayılırlar. Aralarında mantarların çoğu, bakteriler ve protozoalar bulunur. Bazı hayvanlar ve fotosentez yapmayan bazı ender bitkilere de saprotrof olarak değinilebilir ama bunlara daha sık olarak saprofaj terimi kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Bakteriyofaj</span> Bakteri enfekte eden virüs

Bakteriyofaj, bakterileri enfekte eden bir virüstür. Terim genelde kısaltılmış hali olan faj olarak kullanılır.

Asalak ya da parazit, bir canlıya bağımlı olarak yaşayabilen ve üzerinde yaşadığı canlıya zarar verebilen organizmadır. Bu canlılardan kimileri mikroskobik boyutlardan erginlikte çok büyük boyutlara ulaşabilecek değişimlere sahip olabilirler.

Virülans, bir mikrobun patojenliği, yani onun hastalığa neden olma yeteneğidir. Patojenlik terimi mutlak anlamda hastalığa neden olma yeteneği için kullanılır, virülans ise bir patojenin ne derecede hastalık yapabileceğini ifade etmek için kullanılır. Virülansın sıfat hali virülandır. Ekolojik bir bakış açısıyla virülans, bir parazitin neden olduğu, konak organizmadaki evrimsel uyum azalmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Mikroorganizma</span> mikroskobik bir organizma

Bir mikroorganizma veya mikrop mikroskobik bir organizmadır. Mikroorganizmaları inceleyen, Anton van Leeuwenhoek'un kendi tasarımı olan bir mikroskop kullanarak 1675'te mikroorganizmaları keşfetmesi ile başlayan bilim dalına mikrobiyoloji denir.

Helmintler bir grup polifletik ökaryotik parazittir. Bu organizmalar solucan şeklindedir ve konakta yaşar ve oradan beslenir. Konaktan aldığı besinlerle organizmanın beslenmesini sekteye uğratır ve hâlsizlik, hastalık gibi sorunlara neden olur. Sindirim sisteminde yaşayan parazitlere intestinal parazitler denir. Bu tür canlılar hayvanlarda ve insanlarda yaşarlar.

Paraziter yaşamın herhangi bir türünü benimsemiş bir organizmanın parazitlik eylemini gösterebildiği konak türleri. Eklembacaklılar, akarlar, helmintler, protozoonlar, bakteriler ve virüslerin de içinde bulunduğu; parazitlik hayatının çeşitli şekillerini benimsemiş organizmaların konak türleri kendilerine özgü olabilmektedir. Konak özgüllüğü yerine konak veya konakçı spesifitesi terimi de kullanılabilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Endosimbiyont</span> Başka bir organizmanın vücudu veya hücreleri içinde yaşayan organizma

Endosimbiyont başka bir canlının vücudunda veya hücrelerinde mutualistik bir ilişkiyle yaşayan canlılara verilen genel isimdir. Her zaman olmasa bile, çoğunlukla iki tarafın da kazandığı bir ilişkiye sahiptirler. Endosymbiosis terimi Yunancada "içinde" anlamına gelen ἔνδον endon, "birlikte" anlamına gelen σύν syn ve "yaşamak" anlamına gelen βίωσις biosis kelimelerini birleşmesiyle oluşmuştur. Bu türe örnek olarak azot fiksasyonu yapan bakteriler (rhizobia), baklagil köklerindeki kök nodülleri, resif yapılı korallların içindeki tek hücreli su yosunları ve böceklerin yaklaşık %10-15'inin temel besini olan bakteriyel endosimbiyontlar verilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Mikrobiyota</span> Mikroorganizma topluluğu

Mikrobiyota, "kommensal, simbiyotik ve patojenik mikroorganizmaların oluşturduğu ekolojik komünitelerdir" ve bitkilerden hayvanlara kadar incelenmiş tüm çok hücreli organizmaların iç ve dış yüzeylerinde bulunurlar. Mikrobiyota, bakteriler, arkeler, protistler, mantarlar ve virüsleri içerir. Mikrobiyotanın, konak canlının immünolojik, hormonal ve metabolik homeostazı açısından çok önemli olduğu bulunmuştur. Mikrobiyom terimi, ekolojik bir nişteki yaşayan mikroorganizmaların genomlarının toplamını ya da mikroorganizmaların kendilerini tanımlamak amacıyla kullanılmaktadır.