İçeriğe atla

Kolloid kist


Kolloid kist
Kolloid kiste ait histopatolojik görünüm
1 cm çapında kolloid kistin BT taraması

Kolloid kist, beynin kanser özelliği göstermeyen iyi huylu tümörlerinden biridir. Epitel doku ile kaplı bir kapsül ve jelatinöz içeriğe sahip kistik bir yapı özelliği gösterir. Neredeyse hemen her zaman 3. ventrikül komşuluğunun hemen önünde, foramen monro'ya yakın komşuluk içerisinde bulunur. Konumu nedeniyle obstrüktif hidrosefali ve kafa içi basıncının artmasına neden olabilir. Kolloid kistler intrakraniyal tümörlerin % 0,5-1'ini temsil eder.[1]

Hastalar kliniğe genellikle baş ağrısı, baş dönmesi, hafıza bozuklukları, çift görme, davranış bozuklukları gibi şikâyetlerle başvurur. Bazı hastalarda tesadüfen tespit de edilebilir. Ani gelişen hidrosefali durumlarında ani ölümler izlenebilir. Semptomların aralıklı olması bu lezyonun karakteristiğidir.[2] Bu kistlerin neden olduğu hidrosefaliye bağlı tedavi edilmeyen kafa içi basınç artışı beyin herniasyonuna neden olabilir.[3] Kolloid kist semptomları dört değişkenle ilişkilendirilmiştir: Kist boyutu, kist görüntüleme özellikleri, ventriküler boyut ve hasta yaşı. Gelişimsel kökeni belirsizdir, ancak müsin üreten siliyer hücre tipini içeren endodermal kaynaklı olabilirler. Bu kistler cerrahi olarak rezeke edilebilir. Acil durumlar dışında cerrahinin zamanlaması ile ilgili tam bir görüş birliği yoktur.

Üçüncü ventriküler kolloid kistleri olan hastalar, kistin genişlemesine ve komşuluğundaki foramen monro'yu kapatması nedeniyle beyin omurilik sıvısı (BOS) dolaşımının bozulmasına, buna bağlı hidrosefaliye ve artan kafa içi basıncına neden olur. Bununla birlikte, bazı kistler daha yavaş büyür, hastanın CSF akışını bozmadan genişleyen kütleyi barındırmasına izin verir ve hasta asemptomatik kalır. BOS akışının mümkün olduğu ve kistin büyümediği durumlarda asemptomatik hastalar cerrahi yapılmadan izlenebilir, fakat bu durumda hasta ve hasta yakınlarının ani kafa içi basıncı artışı semptomları için bilgilendirilmeleri gereklidir.[4]

Teşhis

Solda normal bir beyin ve sağda kolloid kisti olan bir beynin şematik görünümü

Kolloid kistler genellikle yaptığı kafa içi basıncına ait semptomlar ile teşhis edilirler. Bu semptomlar birçok başka hastalıkta da izlendiği için ayırıcı tanı ve tanının doğrulanması için MRG ve BT taramaları kullanılır.[5]

Tedavi

Semptomların şiddetine ve hasta üzerindeki etkilerine bağlı olarak çeşitli tedavi seçenekleri vardır. Tedavi seçenekleri: gözlem, mikrocerrahi rezeksiyon için kraniyotomi, nöroendoskopik çıkarma, stereotaktik drenaj ve bilateral ventriküloperitoneal şant yerleştirme ile BOS diversiyonudur.[6]

Cerrahi rezeksiyon

Kolloid kistlerin çıkarılması için birçok teknik mevcuttur. Bir seçenek endoskopik olarak çıkarılmasıdır. Kafa tasına açılan küçük bir delikten endoskop yardımı ile girilerek ultrasonik tümör aspiratörleri ile tümör içeriği boşaltılır ve ardından kapsülü ile çıkarılır. İnsizyonun kapatılması ve kapsamın çıkarılması dâhil olmak üzere tüm bu süreç 45 dakika ila bir saat içinde tamamlanır. Hastalar 1 veya 2 gün sonra hastaneden ayrılabilirler.[7] Endoskopik yöntemler dışında standart mikroşirürjikal yöntemler kullanıularak yine kafatasından açılan bir kemik pencere aracılığı mikroskop eşliğinde tümör çıkarılabilir. Bu yöntem endoskopik yönteme göre daha uzun süren bir cerrahi prosedürdür ve hastanede yatış süreleri genellikle daha uzundur.

Ameliyat sırasında üçüncü ventrikülostomi, postoperatif hidrosefaliyi önlemek için kullanılabilir. Bu, iki taraflı şantların yerleştirilmesi ihtiyacını ortadan kaldırabilir.[6]

Kaynakça

  1. ^ Peeters (1 Haziran 2016). "Spontaneous Regression of a Third Ventricle Colloid Cyst". World Neurosurgery. Cilt 90. ss. 704.e19-22. 
  2. ^ Shaktawat (25 Temmuz 2006). "Unexpected death after headache due to a colloid cyst of the third ventricle". World Journal of Surgical Oncology. Cilt 4. s. 47. 
  3. ^ "Cysts" (PDF). American Brain Tumor Association. American Brain Tumor Association. 16 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından (PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ekim 2014. 
  4. ^ Pollock (Mayıs 2000). "A theory on the natural history of colloid cysts of the third ventricle". Journal of Neurosurgery. 46 (5). ss. 1077-81; discussion 1081-3. 
  5. ^ Turillazzi (1 Ocak 2012). "Colloid cyst of the third ventricle, hypothalamus, and heart: a dangerous link for sudden death". Diagnostic Pathology. Cilt 7. s. 144. 
  6. ^ a b G. Hadjipanayis (Temmuz 2010). "Full Scope of Options". Neurosurgery. 67 (1). ss. 197-205. 
  7. ^ Colloid Cyst – New York Presbyterian Hospital 22 Haziran 2015 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. Nyp.org. Retrieved on 2013-08-15.

Konuyla ilgili yayınlar

  • Hamlat (2004). "Huge colloid cyst: Case report and review of unusual forms". Acta Neurochirurgica. 146 (4). ss. 397-401; discussion 401. 
  • Beems (2006). "Hemorrhagic colloid cyst". Surgical Neurology. 65 (1). ss. 84-6. 
  • Spears (2004). "Colloid cyst headache". Current Pain and Headache Reports. 8 (4). ss. 297-300. 
  • Benoiton L.A. (2014). "Familial colloid cyst". Journal of Clinical Neuroscience. 21 (3). ss. 533-535. 
  • Melbourne Nöroşirurji 24 Nisan 2020 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Sınıflandırma



İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Akciğer kanseri</span> Akciğer dokularında gelişen bir hastalık

Akciğer kanseri, akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları sararak veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında en sık ölüme neden olan kanser türüdür ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,6 milyon ölüme neden olmaktadır.

Biyopsi, mikroskop altında incelenmek üzere canlıdan belirli bir doku parçasının çıkarılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kist</span> Vücutta kapalı kese büyümesi

Kist, yakındaki dokuya kıyasla ayrı zara ve bölünmeye sahiptir. Bu nedenle, bir kese oluşturmak için bir araya toplanmış bir hücre kümesidir. Bununla birlikte, bir kistin ayırt edici yönü, böyle bir kesenin "kabuğunu" oluşturan hücrelerin, verilen konum için tüm çevre hücrelerle karşılaştırıldığında belirgin şekilde anormal olmasıdır. Hava, sıvı veya yarı katı madde içerebilir. Bir irin topluluğuna kist değil, apse adı verilir. Oluştuktan sonra, bazen bir kist kendiliğinden çözülebilir. Bir kist çözülemediğinde, cerrahi olarak çıkarılması gerekebilir; ancak bu, türüne ve konumuna bağlıdır.

<span class="mw-page-title-main">Endometriosis</span> rahim hastalığı

Endometriozis, dölyatağı mukozasındaki epitelyum dokusundan kopup ayrılan hücrelerin dölyatağından çok az uzağında meydana getirdiği benign dokudur. Rahim dışındaki bölgelerde iyi huylu tümör adlı oluşumlara dönüşmektedir. Bu oluşumlar ağrıya, kısırlığa ve diğer bazı sorunlara neden olabilir. Genelde bu hastalık geç teşhis edilmektedir. Yaklaşık olarak ilk belirtiyle teşhis arasında 6 seneye yakın bir süre gecmektedir. Rahim içini döşeyen endometrium gibi endometrioziste adet döneminin etkisi altındadır. Adet dönemi içerisinde bu dokularda da kalınlaşma ve kanama olmaktadır. Endometriozisin en sık görüldügü yerler karın boşluğu olmak üzere yumurtalıklarda ve pelvis adındaki kalça boşluğundadır.

<span class="mw-page-title-main">Bel fıtığı</span>

Bel fıtığı, bel bölgesi omurları arasında yer alan disk adlı yapının sinirlerin ve omuriliğin geçtiği kanala doğru yer değiştirmesi sonucu çıkan ağrılı durumların tümüne verilen tanımlamadır. Lomber disk hastalığı fizik tedavi ve rehabilitasyon, nöroşirurji ve algoloji bölümlerinin çalışma sahası içindedir.

<span class="mw-page-title-main">Pilonidal kist</span> özellikle kuyruk sokumu bölgesinde kıl içeren kist veya sinüs

Pilonidal kist veya pilonidal hastalık, tipik olarak kalçanın yanakları arasında ve genellikle üst ucunda kist olarak ortaya çıkan bir tür deri enfeksiyonudur. Belirtiler arasında ağrı, şişme ve kızarıklık yer alabilir. Ayrıca sıvı drenajı olabilir, ancak nadiren ateş görülebilir.

<span class="mw-page-title-main">Baş ağrısı</span> rahatsızlık

Baş ağrısı, başta ve bazen de boyun veya sırtın üst kısmında gerçekleşen ağrı. Yaygın ağrı şikâyetlerinden biridir ve hemen hemen tüm insanlar değişik nedenlerle baş ağrısından muzdarip olurlar.

<span class="mw-page-title-main">Hidrosefali</span> beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS birikmesi

Hidrosefali, "beyinde su toplanması" olarak da bilinen, beyin ventriküllerinde ve boşluklarında normalin üzerinde BOS birikmesi durumudur. Bu durum kafatasının içindeki kafa boşluğunda basıncın artmasına ve kafanın artan ölçüde büyümesine, kasılmalara ve zihinsel engelli olma sonuçlarına yol açabilir. Bu terim hidro (su) ve sefali (kafa) terimlerinden türemiştir.

Endometrioma, çikolata kisti endometriosis hastalığının yumurtalıklarda oluşturduğu kistik yapıya verilen isimdir.

Kraniofaringioma, hipofiz bezinin büyük olasılıkla Rathke kesesi epitelinden köken alan, kistik, epitelyal, iyi huylu bir beyin tümörüdür. Rathke kesesi ön hipofizin embriyonik öncüsüdür. Kraniofaringioma genellikle suprasellar bir tümördür. DSÖ grade 1 olarak sınıflandırılır. Sıklıkla çocuk ve genç erişkinlerde ortaya çıksa da yetişkinlerde de izlenebilir. Optik kiazma bası ile görme kusurları, baş ağrısı başvuru semptomları olabilir.

İnsülinoma, pankreasın insülin salgılayan beta hücrelerinde oluşan bir tümördür. Nöroendokrin tümörlerin nadir bir şeklidir. İnsülinomaların çoğu benign olup, sadece pankreas içindeki kökenlerinde gelişirler, azınlıktaki bazı tipleri ise metastaz yaparlar. İnsülinomalar, işlevsel pankreatik nöroendokrin tümör (PNET) grubunun bir üresidir. "Tıp Konusu Başlıkları" sınıflandırmasında, insülinoma, "adacık hücresi adenomasının" tek tipidir.

<span class="mw-page-title-main">Araknoid kist</span> insan hastalığı

Araknoid kistler, beyin ve omuriliği kaplayan üç meningeal tabakadan biri olan beynin kortikal yüzeyi ile ile kafatası kaidesi arasında veya araknoid membran arasında gelişebilen, araknoidal hücreler ve kollajen ile kaplı beyin omurilik sıvısının doldurduğu kistik yapılardır. Primer araknoid kistler konjenital bir bozukluk iken, ikincil araknoid kistler kafa travması sonrası ortaya çıkabilmektedir. Primer kist vakalarının çoğu bebeklik döneminde başlar; ancak, ergenlik dönemine kadar tespit edilemeyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Subaraknoid kanama</span> Subaraknoid aralığa kanama

Subaraknoid kanama, araknoid membran ile beyni çevreleyen pia mater arasındaki alan olan subaraknoid boşlukta meydana gelen kanamalardır.

Serebral şantlar hidrosefaliyi tedavi etmede veya şişen beyine bağlı artmış kafa içi basıncı azaltmak için beyin omurilik sıvısı boşaltmak için kullanılır. Eğer hidrosefali tedavi etmezse artmış kafa içi basıncına beyin kan dolaşımın bozulmasına, enfarkt ve kanamalara ve ölümcül olabilen herniasyona, geri dönüşsüz beyin hasarına ve ölüme sebep olabilir. Şantlar çok çeşitli olmakla birlikte en sık kullanılanı, bir kranial ventriküle bağlı uc, buna bağlı tek yönlü çalışan bir valf ve ona bağlı olan, genellikle peritona yerleştirilen bir alt uçtan oluşur. Şantlar arasındaki farklar üretildikleri malzemeler, kullanılan valfin çeşidi ve valfin programlanabilir olup olmamasıdır.

Eksternal ventriküler drenaj (EVD) ayrıca ventrikülostomi veya sadece ventriküler drenaj olarak da bilinir. Sistem beyin cerrahları tarafından beyin omurilik sıvısının dolaşımının veya emiliminin bozulduğu durumlarda artmış kafa içi basıncının azaltılması için kullanılır. EVD, silikon esnek bir kataterin, yoğun bakımda hasta başında veya ameliyathanede takılması sonrası hastanın yoğun bakımda takibini gerektirir. EVD'nin amacı BOS'u dışarı boşaltmak ve kafa içi basıncın takibini sağlamaktır. EVD takılması esnasında meydana gelebilecek kanama gibi komplikasyonlar nedeniyle bu işlem tam olarak beyin cerrahisi işlemlerinin tümünün yapıldığı bir merkezde uygulanması tavsiye edilir. EVD hidrosefalinin tedavisinde kısa süreli uygulanan bir yöntemdir. Uzun dönemde hidrosefalinin düzelmeyeceği hastalarda ya direk serebral şant takılır veya EVD takılmış hastaların şantları kapalı sisteme alınır.

<span class="mw-page-title-main">Kafa içi basıncı</span> kafatası içerisinde kan, BOS ve beyin dokusunun oluşturduğu basınç

Kafa içi basıncı (KIB) veya intrakraniyal basınç (İKB) kafatası içerisindeki Beyin-omurilik sıvısı ve beyinin oluşturduğu basınçtır. Ölçü birimi milimetre-cıva (mmHg)'dır. Düz zeminde uzanan sağlıklı bir erişkinde normal aralık 7-15 mmHg aralığındadır. Vücut kafa içi basıncını denge halinde tutmak için bir takım mekanizmalara sahiptir. Kafa içi basıncında 1 mmHg civarında oynamalar meydana gelebilir. Bunlar pozisyon, beyin omurilik sıvısının emilimi veya üretimi esnasında olur ve hızla dengelenir. Kafa içi basınç değişikliklerine sebep olan etkene bağlı olarak kafatası sabit bir hacime sahip olduğu için içerideki diğer bileşenlerde hacimsel değişimler meydana gelir. Öksürmek veya ıkınmak gibi bazı manevralardan sonra da göğüs içi ve karın içi basıncındaki artışa bağlı ana toplar damarlar üzerindeki basınç ve dolayısıyla direnç artacağından kafa içi basıncıda yükselir. Normal şartlarda kafa içi basıncı sağlıklı bir erişkinde 7-17 mmHg civarındadır. Bu değerin 20 mmHg'nin üstine çıkması durumunda artmış kafa içi basıncı veya kafa içi hipertansiyonu olarak adlandırılır ve tedavi gerektirir.

<span class="mw-page-title-main">Bartholin kisti</span>

Bartholin bezleri vajina açıklığının her iki tarafında bulunan iki küçük bezdir. Bezler vajinayı yağlamaya (nemlendirmeye) yardımcı olan mukus üretir. Bir Bartholin kisti, bu bezlerden birinin deliklerinde bir tıkanma meydana geldiğinde ortaya çıkar ve mukusun birikmesine ve bir yumru oluşturmasına neden olur. Bartholin kistleri tüm kadınların yaklaşık %2'sinde görülür. Doktorlar genellikle bu kistleri üreme çağındaki kadınlarda teşhis eder. Menopozdan sonra bir kadının Bartholin kisti geliştirme riski azalır.

<span class="mw-page-title-main">Lenfanjiyoma</span>

Lenfanjiyomlar, lenfatik sistemin malformasyonları olup, ince duvarlı kistler ile karakterize edilir; bu kistler kistik higroma gibi makroskopik veya mikroskopik olabilir. Lenfatik sistem, dokulardan fazla sıvıyı venöz sisteme geri döndüren damar ağı ve bu sıvıyı patojen işaretleri için filtreleyen lenf nodlarından oluşur. Bu malformasyonlar her yaşta meydana gelebilir ve vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilir, ancak %90'ı 2 yaşından küçük çocuklarda ve baş ve boyun bölgesinde görülmektedir. Bu malformasyonlar doğuştan veya sonradan kazanılmış olabilir. Konjenital lenfanjiyomlar sıklıkla Turner sendromu gibi kromozomal anormallikler ile ilişkilidir, ancak izole olarak da bulunabilirler. Lenfanjiyomlar genellikle doğum öncesi dönemde fetal ultrasonografi kullanılarak teşhis edilir. Edinsel lenfanjiyomlar travma, iltihap veya lenfatik tıkanıklık sonucu gelişebilir.

<span class="mw-page-title-main">Radyocerrahi</span>

Stereotaktik radyocerrahi, beyin dokusuna veya sinir hücrelerine müdahale etmek için enerjiden yararlanan tıbbi uygulamalar bütünüdür. "Stereotaktik" kelimesi, radyasyonu düzlemsel bir şekilde iletmek için 3 boyutlu bir koordinat sisteminin kullanımını ifade eder. Radyocerrahi, ilk olarak 1951 yılında İsveçli beyin cerrahı Lars Leksell tarafından " intrakraniyal bölgeye stereotaktik olarak yönlendirilmiş tek bir yüksek doz radyasyon fraksiyonu" olarak tanımlanmıştır. "Radyocerrahi", hedefini ortadan kaldırmak adına tek seferli yüksek doz radyasyon kullanımını ifade eder. "Cerrahi" kelimesinin "radyocerrahi" isminin bir bileşeni olmasına rağmen, aslında cerrahi bir müdahale yoktur. Tedavinin temelini, terapötik radyasyon, tümörü tedavi etmek için yüksek enerjili fotonların gönderilmesi oluşturur. Tek bir yüksek doz radyasyonun tümörü tedavi ettiği mekanizma tam olarak açıklanamamaktadır. Ancak yüksek dozlar, tümör hücrelerinin ve komşu kan damarlarının, "apoptoz" adı verilen hücre ölümüne yol açan koordineli bir dizi olaya maruz kalmasına neden olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Pankreas kisti</span>

Pankreas kisti ya da Pankreatik Kist pankreas'ta oluşan içi sıvı dolu kese ya da keselerdir.