
Türkçe ya da Türk dili, Güneydoğu Avrupa ve Batı Asya'da konuşulan, Türk dilleri dil ailesine ait sondan eklemeli bir dildir. Türk dilleri ailesinin Oğuz dilleri grubundan bir Batı Oğuz dili olan Osmanlı Türkçesinin devamını oluşturur. Dil, başta Türkiye olmak üzere Balkanlar, Ege Adaları, Kıbrıs ve Orta Doğu'yu kapsayan eski Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasında konuşulur. Ethnologue'a göre Türkçe, yaklaşık 90 milyon konuşanı ile dünyada en çok konuşulan 18. dildir. Türkçe, Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal resmî dil statüsüne sahiptir.

Kültür veya ekin, toplumların kendilerine özgü olan ve gelecek nesillere aktardıkları maddi veya manevi her şey.
Tanrı ya da ilah, Klasik teistik inanç sistemlerinde Mutlak Varlık, Mutlak Benlik ve tüm varoluşun temel kaynağı olarak görülen varlık. Tek tanrılı inançlarda evrenin tek yaradanı ve yöneteni olarak kabul edilir. Çok tanrılı inançlarda genelde ilahların cinsiyeti bulunur ve eril olanlarına tanrı, dişi olanlarına tanrıça denir. Tektanrılı ve henoteistik inançlardaki Tanrı kavramını tanımlamak için ise sadece tanrı sözcüğü kullanılabilir.
Terörizm, terör ya da yıldırıcılık, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere, belirlenen hedef gruplara veya resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımını ifade eden terim. Hükûmetlere veya kuruluşlara göre değişmekle birlikte, terör uygulayan organize çeşitli gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist ya da yıldırıcı denilmektedir. Bununla birlikte bu ifade oldukça tartışmalı bir kavram olup üzerinde akademik ya da uluslararası fikir birliği yoktur. Gücünü ve yetkilerini bu yönde kullanan devletler de devlet terörizmi kapsamında, savaş suçları ya da insan hakları ihlalleri nedeniyle bu kavramla yargılanabilmektedir. Buna benzer olarak; devlet organlarını direkt olarak kullanmayıp, iktidarlardaki grubun veya partinin desteklediği örgütlere verilen desteği tanımlayan devlet destekli terörizm sonucu da benzer yargılamalar olabilmektedir. Birçok akademisyen çeşitli hükûmetlerin eylemlerinin de "terörizm" olarak damgalanabileceğini belirtmiştir. Bir ülkede veya bölgede gücü elinden bulunduran iktidarlar veya hükûmetler gerçekleşen bir direniş hareketini "terörizm" ile etiketleyebilir.
Mübah, İslami terim. Fiil-i mükellef olup, yapılmasında veya terkinde dinî yönden hiçbir mahzuru bulunmayan, yani, mükellefin yapıp yapmamakta tamamen serbest olduğu işlerdir. Oturmak, yemek, içmek, uyumak gibi... Mübah olan bunun gibi işlerin ne yapılmasında sevap vardır, ne de terkinde günah vardır.
Birey, günlük konuşma dilinde genellikle bir tek kişiyi tanımlamak için kullanılan kelimedir. Farklı alanlarda birey sözcüğü, bir kişi anlamından ziyade herhangi bir tek değer, obje veya tanım tanımlamakta kullanılır.

Hıyar veya salatalık, kabakgiller (Cucurbitaceae) familyasından bir bitki türü ve meyvesine verilen ad. Ana yurdunun Kuzey Hindistan olduğu sanılan bitkinin tarımı çok eski dönemlerden beri yaygın olarak yapılmaktadır.
Fiil veya eylem, varlıkların yaptığı işi, hareketi, oluşu çeşitli ekler alarak şahıs ve zamana bağlı olarak anlatan kelimedir.
Kelime veya sözcük, tek başına anlamlı, bir ya da birbirine bağlı birden fazla biçimbirimden (morfem) oluşan, ses değeri taşıyan dil birimidir.
İkiyüzlülük veya mürailik kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri, sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir. Ahlâk psikolojisine göre ikiyüzlülük, kişinin kendi ifade ettiği ahlâki kural ve prensiplere kendisinin uymamasıdır. Çağdaş Türkçede bu anlam için sıklıkla ikiyüzlülük sözcüğü kullanılır, mürailik ise ikiyüzlülük sözcüğüne oranla bugün pek fazla kullanılmamaktadır, eskimiştir. Bazı Batı dillerinde ikiyüzlülük anlamında kullanılan sözcük Latince hypocrisisden türemiştir ki, bu sözcüğün kökeni de Yunanca ὑπόκρισις yani hypokrisis sözcüğünden türemiştir. Bu iki sözcüğün de anlamı "rol yapmak"tır.
Ek-fiil, ek-eylem veya cevher fiil, Türkçede isimlerin sonuna eklenerek onları yüklem haline getiren bir ektir. Bu ek Eski Türkçe "ér- : olgunlaşmak, yetişmek, tamam olmak" fiilinden evrilip zaman içinde "i-mek" haline gelmiş ve zamanla kökünün de erimesiyle bugün sadece “şu veya bu durumda bulunmak” manalarını cümleye katan (i)-di, (i)-miş, (i)-se ve (i)-dir halleri kalmıştır. Diğer dillerden muadil olarak İngilizce "to be",Latince "esse" fiilleri örnek verilebilir.
Kök, dil bilgisinde bir sözcüğün ön ve son ekleri çıkarıldıktan sonra kalan anlamlı kısmıdır. Bir sözcüğün kökü isim ya da eylem olabilir. İsimler varlıkları fiiller de hareketleri karşılayan sözcüklerdir. İsimlerin anlamlı halleri kök olarak kullanılabilirken, eylem kökleri mastar eklerinden uygun olanıyla kullanılır. Dil bilgisinde eylemlerden sonra gelen mastar ekleri - (kısa çizgi) ile gösterilir.
Bildirme eki veya bildirme koşacı, Türkçede yükleme kesinlik, belirsizlik, ihtimal gibi anlamlar katan -dir eki. Türkçedeki dört ek-fiilden biridir. Eklendiği kelimedeki ses kurallarına uyarak -dır, -dur, -dür, -tir, -tır, -tur ve -tür hâllerine dönüşebilir:
- cevherdir, elmadır, yüzüktür, gelmiştir, dönüyordur
İngilizce dilbilgisinde zaman yapıları; simple (basit), perfect ve progressive/continuous (sürekli) olmak üzere başlıca üç grupta toplanır. Bunun yanı sıra İngilizcede zamanlar, anlamlarına göre "geçmiş zamanlar", "şimdiki zamanlar" ve "gelecek zamanlar" şeklinde farklı gruplara ayrılabilir; zira İngilizcede cümleye belirli bir zaman anlamı kazandırmak için farklı zaman yapıları kullanılabilir.

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.
Ergatif dil veya özegeçişli dil, geçişsiz eylemlerin öznesinin, geçişli eylemlerdeki nesne gibi davrandığı dildir. Baskça, Maya dilleri, Hintçe, Güney Kafkas dilleri, Kuzeydoğu Kafkas dilleri, Kuzeybatı Kafkas dilleri, Kürt dilleri Tibetçe, Trans-Yeni Gine dilleri, Çipça dilleri, Çinuk dilleri, Eskimo - Aleut dilleri, Saliş dilleri, Çimmesyan dilleri, Assam dili, Çukçice ve çoğu Avustralya Aborjin dili günümüzde konuşulan; Urartuca, Sümerce ve Hurrice ise ölü ergatif dillere örnek olarak verilebilir. Öznenin hem geçişsiz hem de geçişli eylemlerde aynı durum örüntüsünü koruduğu diller ise yalın-belirtme dilleri olarak adlandırılır.
Saldırı, taarruz veya hücum, silahlı kuvvetlerin bir bölgeyi ele geçirmek için uyguladığı askerî harekâttır. Taarruz, kara, hava veya deniz saldırısı olarak gerçekleştirilebilir. Bir saldırıya yanıt olarak karşı saldırı tatbik edilir.
Martijn van Zomeren, University of Groningen'deki Davranışsal ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde misafir profesör olarak görev yapmakta olan, kolektif eylemler konusunda gerçekleştirdiği çalışmalarla tanınan Hollandalı bir sosyal psikologdur.

Analitik sosyoloji, tipik inançlar, kültürel zevkler, ortak davranışlar, sosyal ağlar ve onların yapıları gibi sosyal olguları açıklamakla ilgilenen bir sosyoloji dalıdır. Analitik sosyoloji, sosyal olguları sadece diğer mikro ve makro düzeydeki eylemlerle ilişkilendirerek açıklamak yerine, onları unsurlarına ayrıştırır, soyutlar ve net bir açıklama sunar. Onların üretildiği mekanizmaları kesin bir şekilde detaylandırır. Birbiriyle bağlantılı eylemlerin bu şekilde düzenli olarak belirli tipte sonuçlara nasıl sebep olduğunu araştırır.

Görenek veya Âdet, bir toplulukta yaygın olarak yapılan ve uyulması birtakım yaptırımlarla desteklenen davranış kalıpları. Âdetler gelenekler kadar sıkı değildir ve yaptırım güçleri daha esnektir. Temel işlevi toplumsal ilişkileri düzenlemek ve denetlemektir. Türk toplumundaki misafir karşılama ve uğurlama, farklı cinsler arasındaki ilişkiler, düğün esnasında yapılan uygulamalar gibi toplumsal olgular âdetler tarafından düzenlenir. Bir toplumun tamamını etkileyen âdetler olduğu gibi çeşitli meslek, mezhep ve etnik grupların da kendi âdetleri olabilir.