İçeriğe atla

Kolektif davranış

Kolektif davranış, (İngilizce: Collective behavior) belirli durumlarda ortaya çıkan ve süreli olarak kolektif bir bilinç ile yönlendirilen topluluk davranışı. Kolektif davranış belirli bir süre devam edebilir. Toplulukları bir araya getiren ortak bilinç ortadan kalkınca kolektif davranış da yok olur.[1][2][3]

Kolektif davranış kuramını ilk ortaya atan kişi Gustave Le Bon'dur. Ona göre 3 çeşit kolektif davranış vardır: kalabalık, kitle, halk.[2]

kalabalık insan topluluğu.
Fransız Devrimi kitlelerin kolektif davranışının bir örneğidir.

Kolektif davranışı ortaya çıkartan birtakım ön koşullar vardır. Bu ön koşullar meydana gelince topluluk ortak bir kitle ruhunda birleşir. Bu durumlar çoğu zaman kriz dönemleridir.[1][2] Le Bon'a göre bireyler kriz dönemlerinde normalde yapmaktan çekinecekleri davranışları kitle ruhu ile yapabilir duruma gelirler. Kitle konumuna gelmiş topluluklar mantıklı düşünme yetilerini kaybederler ve olaylara daha çok duygusal olarak tepki verirler.[1][3][4]

Herbert George Blumer'e göre kolektif davranışları ortaya çıkartan şey sosyal hoşnutsuzluktur.[2] Bireyler, rutin aktivitelerinin kesilmesiyle yeni dürtü ve eğilimler geliştirirler. Bunun sonucunda Blumer'ın "huzursuzluk" dediği durum ortaya çıkar ve bu etki bireyler arasında yayılır. Bireyler arasında bu etkinin yayılmasına "dairesel döngü" denir. Bu dairesel döngü ile huzursuzluğun birleşimi sosyal hoşnutsuzluğu ortaya çıkartır. Sosyal hoşnutsuzluk durumu kolektif davranış formlarının gelişeceği bir bağlam sağlar.[5]

Kaynakça

  1. ^ a b c Gustave, Le Bon. Kitlelerin Psikolojisi. Hayat Yayınlar. s. 19-31. 
  2. ^ a b c d tarafından, İrem Ertaş (7 Kasım 2021). "Kolektif Davranış Nedir? Ön Koşulları ve Özellikleri". Sosyologer. 7 Kasım 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2022. 
  3. ^ a b "Kolektif Davranış Özellikleri: İsyan, Kitle Histerisi ve Çılgınlık". Literatür Adası. Erişim tarihi: 11 Ekim 2022. 
  4. ^ "Kollektif davranışların ön koşulları". Rehber Özel Güvenlik. 28 Nisan 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Ekim 2022. 
  5. ^ "Kolektif Davranış-Herbert George Blumer". AND Center. 18 Nisan 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Ekim 2022. 

İlgili Araştırma Makaleleri

Davranışçılık veya behaviorizm, I. Dünya Savaşı sıralarında bir grup Amerikalı psikoloğun, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmaları ve bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmaları sonucu ortaya çıkan, bilinç hallerinin değil, davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gerekliliğini savunan psikoloji kuramı akımıdır.

<span class="mw-page-title-main">Anksiyete</span> hoş olmayan bir iç karışıklık durumu ile karakterize edilen duygu

Kaygı, endişe ya da anksiyete, hoş olmayan bir iç çatışma durumu ile karakterize olan, sıklıkla ileri geri ilerleme gibi sinirsel davranışların eşlik ettiği bir duygudur. Bu durum, beklenen olaylar karşısında öznel olarak hoş olmayan dehşet duygularıdır.

<span class="mw-page-title-main">Georg Wilhelm Friedrich Hegel</span> Alman filozof

Georg Wilhelm Friedrich Hegel, Alman filozof.

Toplumsal grup, üyeleri arasında etkileşim olan, ortak amaç ve çıkarlara sahip, belirlenen değer ve normları paylaşan insanların birlikteliğini ifade etmektedir. Toplumsal grup, hem sosyal psikolojinin hem de sosyolojinin çalışma konularından biridir. Bununla birlikte, psikologların ve sosyologların toplumsal grubu ele alış biçimleri farklılık göstermektedir.

<span class="mw-page-title-main">Toplum</span> aynı toprak parçası üzerinde bir arada yaşayan ve temel çıkarlarını sağlamak için iş birliği yapan insanların tümü

Toplum ya da cemiyet, bir arada yaşayan canlıların oluşturduğu topluluktur. Sosyolojide toplum, onu oluşturan canlıların basit bir toplamından ziyade, farklı biçimler ve özellikler gösterip özgün olan ve nesnel yasalar gereğince insanların maddi üretim içindeki gündelik hayat faaliyetleriyle ve sınıfsal savaşımıyla değiştirilen ve gelişen ilişkilerden oluşan sisteme denir. Bir nevi örgütlenmedir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

Sosyal bulaşma ya da duygusal bulaşma, topluluk içerisinde hakim olan fikrin bireylere aktarılması ve bunun neticesinde kolektif eylemin ortaya çıkmasını açıklayan sosyolojik kavramdır. Gustave Le Bon'un kavramsallaştırdığı bir olgudur. Le Bon, sosyal bulaşmanın özellikle linç gibi toplumsal olayların altında yatan etkenlerden biri olduğunu söylemektedir. Sosyal bulaşma ile, bireyler tek başlarına yapmayacakları ya da yapamayacakları katliam benzeri eylemleri gerçekleştirebilmektedirler. Sorumluluğun gruba dağılarak kişiye düşen payın azalması bunda oldukça etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Gustave Le Bon</span> Fransız psikolog (1841 – 1931)

Gustave Le Bon, Fransız sosyolog ve antropolog. Toplum ve kitle psikolojisi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınır.

<span class="mw-page-title-main">Dayanışma</span> ortak bir çıkar üzerinde duygu veya eylem birliği

Dayanışma, solidarizm veya solidarite; bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanmasıdır. Sınıf işbirliği savunur ve sınıf çatışmasını reddeder. Kolektivizmden farklı olarak dayanışmacılık, bireyleri reddetmez ve bireyleri toplumun temeli olarak görür. Toplum içindeki sosyal ilişkilerden yararlanarak insanların birbirlerine bağlı olduğunu savunur. Terim sosyal bilimlerde, özellikle sosyolojide ve psikolojide yaygın olarak kullanılır.

Benlik; öz varlık, birini kendisi yapan şey, onu diğerlerinden ayıran temel şey, kendilik olarak farklı biçimlerde tanımlanabilen bir kavramdır. Daha genel anlamda ise benlik, özne olarak "ben"in nesne olan "ben" hakkında düşünmesi olarak ifade edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">Grup dinamiği</span> toplumsal grup içinde ya da toplumsal gruplar arasında oluşan davranış ve psikolojik süreçler sistemi

Grup dinamiği toplumsal grup içinde ya da toplumsal gruplar arasında oluşan davranış ve psikolojik süreçler sistemidir. Grup dinamiği üzerine yapılan araştırmalar karar verme davranışını anlamaya, toplum içinde hastalıkların yayılışını izlemeye, etkin terapi teknikleri geliştirmeye ve yeni fikirler ile teknolojilerin ortaya çıkışını ve popülerlik kazanmasını takip etmede yararlı olabilir. Irkçılık ve cinsiyetçilik gibi toplumsal önyargıları ve ayrımcılıkları anlamanın özünde grup dinamiği yer alır. Bu alandaki uygulamalar psikoloji, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi, epidemiyoloji, eğitim, toplumsal çalışma, ticaret ve iletişim bilimlerinde araştırılır.

<span class="mw-page-title-main">Kitle</span>

Türk Dil Kurumu sözlüğünde kitle, bir yerde toplanmış, bir araya gelmiş insan topluluğu, kütle olarak tanımlanıyor. İkinci bir anlamı ise, belirli işleviyle özellik gösteren büyük insan kalabalığı.

<span class="mw-page-title-main">Simgesel etkileşim</span> Bir masa düşündüğümüzde aklımıza düz bir masa gelmez. Yemek olan bir masa gelir aklımza

Simgesel etkileşim, büyük ölçekli sosyal yapılar yerine insan eylemine odaklanan ve bununla birlikte insanlar ve toplum arasındaki ilişkiyi anlamaya çalışan teorik yaklaşım. Sembolik etkileşimcilik insan eyleminin ve etkileşimin yalnızca anlamlı iletişim veya sembol alışverişi yoluyla anlaşılabilir olmasıdır. Sembolik etkileşimcilik mikro düzey etkileşimlere odaklanmanın bir sonucu olarak, sosyal ve sosyal sistemlerin makro yapılarının nesnel yönlerini değil, sosyal yaşamın öznel ve kültürel yönlerini incelemeye odaklanmıştır.

Rol teorisi, sosyolojide ve sosyal psikolojide, insanların günlük faaliyetlerin çoğunun sosyal olarak tanımlanmış kategorilere göre şekillendiğini söyleyen konseptir. Her rol, bir kişinin yüzleşmesi ve yerine getirmesi gereken bir dizi haklar, görevler, beklentiler, normlar ve davranışlar barındırır. Model, insanların öngörülebilir bir şekilde davrandıklarını ve bir bireyin davranışının sosyal konumuna ve diğer faktörlere dayalı olduğu gözlemine dayanmaktadır. Tiyatro, rol teorisini tanımlamak için sıklıkla kullanılan bir metafordur.

<span class="mw-page-title-main">Kolektif eylem</span>

Kolektif eylem, çeşitli menfaat sahipleri arasındaki işbirlikçi ve sürdürülebilir yardımlaşma ya da bireylerin eylemlerinin birbiriyle ilişkili hâle getirilerek uyum sağlaması. Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, siyaset bilimi ve ekonomi dahil olmak üzere sosyal bilimlerin birçok alanında formülasyonları ve teorileri olan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal hareket teorisi</span>

Sosyal hareket teorisi, sosyal bilimler içinde, genellikle sosyal mobilizasyonun neden meydana geldiğini, ortaya çıkardığı biçimleri açıklamaya çalışan disiplinler arası bir düşünceler bütünüdür. Sosyal hareketlerin oluşumu ve işleyişinin potansiyel sosyal, kültürel ve politik sonuçları üzerine incelemeler içerir.

<i>Zihin, Benlik ve Toplum</i>

Mind, Self, and Society, Amerikalı sosyolog George Herbert Mead'in öğretilerine dayanan, ölümünden sonra 1934'te öğrencileri tarafından yayınlanan bir kitaptır. Simgesel etkileşim teorisinin temeli olarak kabul edilir. Mind, Self, and Society'nin Charles W. Morris baskısı, kitap sözlü söyleme ve Mead'in öğrencilerinin notlarına dayandığı için kaynak hakkında tartışmalar başlattı. Bununla birlikte, öğrencilerinin derlemesi, Mead'in sosyal bilimlerdeki en önemli çalışmasını temsil eder. Bunların arasında Mead, rol teorisi, folklor metodolojisi, simgesel etkileşimcilik, bilişsel sosyoloji, eylem teorisi ve fenomenoloji gibi çeşitli düşünce okulları dahil olmak üzere insan davranışı, etkileşimi ve organizasyonuna ilişkin kavramsal bir görüş yayınladı.

<span class="mw-page-title-main">Hayatta kalma kiti</span>

Hayatta kalma kiti, beklenmedik acil durumlarda bireylerin hayatta kalmasını sağlamak amacıyla önceden hazırlanmış, temel araçlar ve malzemelerden oluşan bir pakettir. Bu kitler, doğal afetler, kazalar, savaş durumları, doğada kaybolma gibi birçok farklı senaryoda hayati bir rol oynar. Kitlerin temel amacı, bireylere en zor koşullarda bile hayatta kalmaları için gerekli olan barınma, ısınma, sağlık, yiyecek, su ve iletişim gibi ihtiyaçlarını karşılayacak araçlar sunmaktır.