Etçiller ya da yırtıcı memeliler, memeliler sınıfına ait bir takımdır.
Fizyoloji (işlevbilim), canlıların mekanik, fiziksel ve biyokimyasal fonksiyonlarını ve sistemlerinin işleyişini inceleyen bilim dalıdır. Fizyolojiyle ilgilenen bilim insanlarına fizyolog denir. Fizyoloji alanında en büyük ödül Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'dür.
Lepistes ya da gupi, Poeciliidae familyasından canlı yumurtlayabilen akvaryumlarda yetiştirilen tatlı su balığı.
Sitoplazma, yarı sıvı matriks olup, plazma zarı ile nükleus arasını doldurur. Sitoplazma organeller ve bunların içinde yer aldığı koyu kıvamlı sıvı kısımdan (sitozol) oluşur. Bu sıvı kısmın içeriğini enzimler, RNA, aminoasitler, nükeotitler gibi yıkım tepkimeleri sonucu oluşan atık ürünler, koenzimler, iyonlar ve büyük oranda su oluşturur.
Tohum, koruyucu bir dış kaplama içine alınmış bir embriyonik bitkidir. Tohum oluşumu, açık tohumlular ve kapalı tohumlular bitkileri dahil olmak üzere tohumlu bitkilerde üreme sürecinin bir parçasıdır.
Bir gerçek zamanlı veri akışı sisteminde, indirilmekte olan veri içeriği indirme işlemi bitmeden işlenmeye başlanır. Popüler kullanım alanları şunlardır:
- Resimlerin kısmen gösterilmesi
- İnternetten müzik ve video gösterimi
- İnternetten canlı müzik veya video yayını
Dişsiz balina (Mysticeti), memeli canlıların Cetacea takımına dahil bir alt takımdır ve 4 familya içine dağılmış 14 türü içerir.
Canlı ya da organizma, biyoloji ve ekolojide fonksiyonlarını yaşama mümkün olduğunca uyum sağlayarak sürdürebilen basit yapı moleküllerinin veya karmaşık organ sistemlerinin bir araya gelmesiyle oluşan varlıklar için kullanılan bir kavramdır.
Ciliophora ya da Ciliata; Protistaların en önemli gruplarından birisidir. Birçok sil bulundururlar. Çoğunlukla makro ve mikronukleus taşırlar. Eşeyli üremeleri konjugasyonla olur. Bazı yararlı parazitler gibi pek çok iç ve dış simbiyotik üyelerle beraber denizler, tatlı sularda ve toprakta yaşamlarını sürdürürler. Silliler, iri protozoalar olmaya meyilli canlılardır; bazılarının boyu 2 milimetreye kadar çıkıp son derece kompleks bir yapıya da sahip olabilirler. Siller; yapı olarak kamçıya benzer; ama tipik olarak, kamçılardan daha kısa olup, bir canlının üzerinde çok daha fazla sayıda bulunurlar.Büyük ve küçük çekirdek olmak üzere iki çekirdek bulunur. Büyük çekirdek metabolizma, beslenme faaliyetlerini yürütürken, küçük çekirdek üreme faaliyetlerini yürütür. Boşaltım ürünleri CO2, NH3, H2O dur.
Etoburlar ya da karnivorlar, ana besin kaynağı et olan canlılar. İkincil tüketiciler olarak da adlandırılırlar. Etobur sınıflaması yapılırken "ana besin kaynağı" göz önünde bulundurulur. Yani herhangi bir nedenle nadiren ot yiyen bir hayvan etobur kabul edilmeye devam edilir.
Beslenme, canlılığın gereklerini yerine getirmek için gerekli olan maddeleri, canlı dışı ortamdan edinme faaliyetine verilen isimdir.
Otoburlar ya da herbivor bitkisel organizmaları besin olarak kullanan hayvanlardır. Birincil tüketiciler olarak da adlandırılırlar. Karasal ortamdaki otobur formlarının esasını böcekler, kemirici memeliler ve gevişgetirenler oluşturur.
Hepçil, Hepobur ya da Omnivor, hem et hem de otla beslenen canlılar. İnsan, karga, domuz, ayı, maymun, fare hepçil canlılara örnektir.
Larva, özellikle aşağı omurgalıların ve böceklerin embriyonik gelişimi sırasında görülen yapı. Döllenmiş yumurtanın oluşmasından koryon zarının çatlamasına kadar geçen gelişim evresi.
Protozoa ya da tek hücreliler, genellikle mikroskobik, bir hücreli ve ökaryotik canlıları içeren bir Protista alt âlemidir.
Tilki, Canidae (köpekgiller) ailesi içindeki yedi cinste sınıflanmış ve yaklaşık 24 tür canlının ortak adıdır. Buna karşılık, Batı dünyasında "tilki" denilmekle en çok ifade edilen canlı türü Vulpes vulpes, yani kızıl tilkidir. Köpekgiller ailesinin bir parçasıdır. Bu türün yaşam süresi 3-4 yıldır. Kızıl tilki, kum tilkisi, Karsak, Bengal tilkisi, Kutup tilkisi, Afgan tilkisi, Güney Afrika tilkisi ve Çöl tilkisi gibi türleri vardır. Hepçil canlılar olan tilkilerin hemen her kıtada bulunuyor olmaları, çoğu halkların popüler kültüründe ve folklorunda da yer almalarına yol açmıştır. Hızlı bir ısırık ile çoğunlukla kemiricilerden oluşan kurbanlarını öldürürler. Birçok ayrı küçük hayvanlar, bitkisel gıda ve leş ile beslenirler. Yuvalarını yerde kuran kuşlar, tavuksular, tavşanlar, böcekler, balıklar ile de beslenebilirler. Çok nadir olarak geyik ya da domuz yavrularını avlarlar ve çok zor zamanlarda amfibyum ve sürüngen türleri de yiyebilirler. Tilkilerin kümeslere girip tavuk çalmaları da meşhurdur. Bazı tilkiler karayollarını takip eder ve otomobillerin ezdiği hayvanların leşleri ile beslenirler. Masallarda kurnaz kişi olarak anlatılır.
Homeostaz (homeostasis) veya dengeleşim, çevresinde gerçekleşen olumsuzluklar karşısında hücrenin kendi dengelerini koruma çabası, değişen koşullarda iç dengenin aktif düzenlemesidir. Fransız bilim insanı Claude Bernard'ın tanımlandığı hemostaz sürecinin amacı, fiziksel ve kimyasal tüm dengelerin yerinde olduğu dinginlik durumunu korumaktır.
Dışbeslenen, dışbeslek, ardıbeslek ya da heterotrof canlılar; besinlerini kendi kendilerine sentezleyemeyen canlılardır. Yaşamlarını sürdürmek için gerekli enerjiyi bu sebeple diğer dışbeslenen ya da kendibeslek canlılardan alması gerekir. Heterotrof terimi mikrobiyoloji alanında ilk kez 1946 yılında, mikroorganizmaların beslenme tiplerine göre sınıflamasında kullanılmıştır. Bugün ise terim besin zincirinin tanımlanmasında birçok alanda kullanılmaktadır.
Endosimbiyont başka bir canlının vücudunda veya hücrelerinde mutualistik bir ilişkiyle yaşayan canlılara verilen genel isimdir. Her zaman olmasa bile, çoğunlukla iki tarafın da kazandığı bir ilişkiye sahiptirler. Endosymbiosis terimi Yunancada "içinde" anlamına gelen ἔνδον endon, "birlikte" anlamına gelen σύν syn ve "yaşamak" anlamına gelen βίωσις biosis kelimelerini birleşmesiyle oluşmuştur. Bu türe örnek olarak azot fiksasyonu yapan bakteriler (rhizobia), baklagil köklerindeki kök nodülleri, resif yapılı korallların içindeki tek hücreli su yosunları ve böceklerin yaklaşık %10-15'inin temel besini olan bakteriyel endosimbiyontlar verilebilir.
Mağara ayısı, Pleyistosen devrinde bugünkü Almanya, İspanya, Rusya ve hatta Kuzey Afrika'ya yayılmış bir türdü. Genel olarak; avrasya'da yaşayan bir megafauna üyesiydi ve boyutları itibarıyla günümüz Kodiak boz ayısına denk bir canlıdır. Erkekler 400–1000 kg arası, dişi bireylerse ortalama 250 kg civarında ağırlığa sahiptiler.Tıpkı günümüz boz ayıları gibi, bu hayvanlar da kış uykusuna yatmaktaydılar. Vejetaryen bir diyete sahip oldukları özelleşmiş diş yapılarından anlaşılmaktadır.