İçeriğe atla

Klasik kemençe

Bizans kemençesi

Klasik kemençe, Klasik Türk müziğinde kullanılan, tırnak ile çalınan, yaylı çalgılardan biridir.

Diğer isimleri

  • Osmanlı kemençesi
  • İstanbul kemençesi (bu tabir Yunanistan'da kullanılır)
  • tırnak kemençesi (tırnak ile çalındığı için)
  • armudî kemençe (yarım armut şeklinde olduğu için)

Karadeniz kemençesiyle karıştırılmamalıdır. Karadeniz kemençesi ile hem kullanıldığı yer olarak hem de ses tonu olarak çok farklıdır.

Fiziksel özellikleri

Boyu 40–41 cm kadardır. Tekne, sap, göğüs, klavye, burgu, yay gibi parçalardan oluşur.

Kemençede sırası ile tizden peste doğru neva, rast ve yegâh perdelerine akortlu olan üç tel bulunur. Bu tellerden neva ve yegâh tellerinin boyları eşit olup rast teli bunlara göre daha uzuncadır ve daha yüksekte bulunmaktadır. Kemençenin ilk iki teli (rast ve neva) genellikle bağırsak teldir. Üçüncü tel (yegâh teli) ise kemanın sol-G telidir. Bu telde genellikle, içi bağırsak, dışı gümüş kaplama olanı tercih edilir. Kemençede burguya yaklaştıkça klavye ile tel arasındaki mesafe azalır, eşiğe doğru yaklaştıkça artar. Ses sahası yaklaşık olarak iki - iki buçuk oktav kadardır. Genellikle iki oktav aşağısındaki tiz seslere çıkabilmek için çok çalışmak gerekmektedir. Perde yerleri asimetriktir.

Dördüncü tel denemelerinde ise teller, tizden peste doğru muhayyer, neva, rast ve kaba çargâh perdelerine akortludur. Genelde bütün teller için keman teli kullanılmaktadır. Bu tür kemençeyi ilk tasarlayan Saadettin Arel olduğu için Arel denemesi de denilir. Tel boyları, klasik kemençe gibi olmayıp boyları eşittir. Ayrıca klavye ile tel arasındaki mesafe sabittir ve değişmez. Ses sahası üç buçuk oktavdır. Perde yerleri simetriktir. Fakat sesi kemençe tınısından uzaktır.

Tamburi Cemil Bey'in de dördüncü tel denemesi olmuştur. Fakat dördüncü teli ahenk teli olarak kullandığı bilinmektedir. Akademik anlamda dördüncü tel denemesini ilk tasarlayan Saadettin Arel'dir.

İcrası

Perdesiz ve tırnak ile çalınan bir çalgıdır. Tırnaklar, tellere soldan değdirilerek notalara ulaşılabilir. Perdelere sol el ile basılır, yay sağ el ile tutulur. Diz üstünde ya da iki diz arasına alınarak çalınır. Diz üstünde çalındığında yay tellere göre inip kalkmaz, aksine yayın açısı değişmeden kemençe yaya döndürülerek tel ile temas sağlanır. Diz arasında çalındığında ise kemençe sabit kalıp, yay açısı değiştirilerek teller ile teması sağlanır. İcrası çok zordur ve uzun yıllar çalışmayı gerektirir.

Yapım aşamasındaki klasik kemençenin teknesi

Tarihi

Eskiden Türklerin kullandığı ıklığ denilen çalgının bir çeşidi olduğu iddia edilse de esasında bu çalgı ile bir ilgisi yoktur. Klasik kemençe, Bizans İmparatorluğu'nda iki telli olarak çalınmaktaydı. Sonraları üçüncü tel takılsa da bu tel ahenk amaçlı ve süsleme için kullanılıyordu. Bugünkü manada üçüncü telin yegâh perdesine akortlanışı, sazın bugünkü hâline gelişi Osmanlı'da Sultan Mecid dönemine rastlamaktadır. Bu yüzden üç telli olan günümüzdeki çalgıya Osmanlı kemençesi de denilmektedir. Önemli icracıları ve yapımcıları ise Osmanlı'da ve özellikle İstanbul'da yaşamış olan Türkler ve Rumlardır. Bundan dolayı Yunanistan'da bu çalgı, İstanbul kemençesi olarak da anılmaktadır. Ve son yıllara kadar da Yunanistan'da bu çalgı unutulmuş durumda idi. Son yıllarda İhsan Özgen ve Derya Türkan'ın Yunanistan'da verdiği konserler ile burada da bu çalgı yeniden tanınmaya başlanmıştır.

Kemençenin icrasının zorluğu, tel boylarının ve yüksekliklerinin eşit olmayışı ve oktav aralığının sınırlı olmasının verdiği sıkıntılardan dolayı 1933 yılında Saadettin Arel dördüncü bir tel eklemeyi denemiştir. Bu tel muhayyer perdesine akortlanıyordu ve tel boyları eşit olmakla birlikte tel yükseklikleri de eşitti. Fakat bu tel ekleme denemeleri tını açısından sonuç vermediği için kemençe virtüözleri tarafından kabul görmemiştir.

Klasik kemençe metotları

Tamburi Cemil Bey bir kemençe metodu yazmaya başlamış ancak yarım bırakmıştır. Yılmaz Öztuna'nın verdiği bilgiye göre, Dr. Zühdü Rıza'nın yazdığı basılmamış kemençe metodu (1926) Arel Kütüphanesi'ndedir.

Yayımlanmış klasik kemençe metotları şunlardır:

  • Beril Çakmakoğlu & Mehmet Yalgın, Kemençe metodu 1. Kendi yayını. İzmir 2006. 148 sayfa.
  • Hasan Esen, Klasik Kemençe metodu. Eyüp Mûsıki Vakfı yayını. İstanbul 2006. 301 sayfa.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Piyano</span> müzik aleti

Piyano, İtalya'da Bartolomeo Cristofori tarafından 1700 yılı civarında icat edilmiş akustik, tuşlu bir müzik aletidir. Piyanoda ses, teller vasıtasıyla elde edilir. Piyanonun tuşlarına basıldığında içindeki tahta çekiç tellere vurarak sesi oluşturur. Tahta çekicin tellere vurmasından dolayı piyano bazen vurmalı telli çalgı olarak da sınıflandırılır. Piyano klasik ve caz müzikte yaygın olarak kullanılır. Solo performanslar, ansambl, oda müziği, eşlik, bestecilik ve prova için oldukça uygun bir enstrümandır. Piyano taşınabilir bir enstrüman olmamasına ve genelde pahalı olmasına rağmen çok yönlülüğü ve aynı anda birçok yerde bulunma özelliği ile dünyada en yaygın olarak kullanılan enstrümanlardan biri olmayı başarmıştır

Ney, üflemeli çalgıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, sagu denilen, "erler" için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan törenlerde kullanıldığını aktarmıştır.

Kürdî, Klasik Türk müziğinde si bemol notasını andıran perde ve dügah perdesindeki bir makam. I. Sultan Murad zamanında yazılmış olan Kitâb-ı Mûsikî ve Edvâr-ı Makâmât'ta Kürdî adına rastlanmamaktadır. Makâmın, Kürdî adını daha sonra almış olması görünmektedir. Bununla birlikte bu iki kitapta ve Zeyn'ül-Elhân'da bu makâmı Ebî-Selîk veya Ebû-Selîk makâmı olarak görülmektedir. Lâdikli Mehmet Çelebi döneminde Ebu-Selîk adı Kürdî olarak değiştirilmiştir.

Rast, Klasik Türk müziğinde bir makam.

Neva (Nevâ), Klasik Türk müziğinde bir makam adı ve Yegâh'tan bir oktav tiz olan İtalyan nota sisteminde 3. çizgide gösterilen re perdesidir.

Mahur, Klasik Türk musikisinde bir makam. En sevilen makamlardan biridir. İran ve Hindistan'da Mahur isminde şehirler vardır. Mahur makamı ismini muhtemelen bu şehirlerden almıştır. Çeşitli kâr-ı nâtık güftelerinde de Mahur adının coğrafi isim olarak kullanılması bu görüşü doğrulamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tambur</span>

Tambur, Türk müziğinde yaygın olarak kullanılan telli bir sazdır.

<span class="mw-page-title-main">Kabak kemane</span>

Kabak kemane, Türk halk müziği'ndeki telli, yaylı ve deri kapaklı sazların tek örneğidir. Kökeni Orta Asya'ya dayanmaktadır. Kabak kemane, Türkiye’de özellikle Batı Anadolu’da Ege Bölgesi’nde) yaygın olarak kullanılan bir sazdır. Kabak, kabak kemane, rebap ve ıklığ gibi adlar ile bilinmektedir. Orta Asya Türkmenlerinin Gijek adını verdiği ve Azerbaycan halk müziğinde Kemança adıyla kullanılan çalgı da aynı köktendir. Gövdesi kabak veya hindistan cevizi, göğsü deri, iki veya üç telli olan bir halk çalgısıdır. Yörelere göre farklılık gösterir.

<span class="mw-page-title-main">Klasik Türk müziği</span> müzik türü

Klasik Türk müziği, klasik Türk mûsıkîsi, Osmanlı'daki adıyla mûsıkî veya günümüzde kullanılan adıyla Türk sanat müziği; Türk kültürüne has makamlı bir müzik türü. Klasik batı müziği ve Hint müziği ile beraber dünya üzerinde süreklilik ve gelenek oluşturma bakımından mevcut birkaç klasik müzikten birisi olarak kabul edilir.

<span class="mw-page-title-main">Klarnet</span> üflemeli bir çalgı türü

Klarnet, sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür. Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır.

<span class="mw-page-title-main">Kemençe</span>

Kemençe, rebap, keman türü yaylı çalgılarla akraba olduğu düşünülen, bir yay yardımıyla çalınan üç telli geleneksel halk çalgısının adı olup, klasik kemençe ile karıştırılmasını önlemek amacıyla Karadeniz kemençesi olarak da adlandırılmaktadır.

Klasik Batı Müziği, kökeni Antik Yunan müzik kültürüne dayandırılan, daha sonra Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüyle başlayan Orta Çağ ve Gotik dönemde çok sesliliğin gelişimiyle beraber daha da biçimlenmiş, kilise ve saray baskısı altında Rönesans'ın erken yüzyılında vokal polifoni çerçevesi içinde gelişmiş, Yüksek Rönesans ile beraber çalgı müziğinin de yükselişiyle içeriği bugünün klasik müzik olarak adlandırılan biçimleri ve teknikleriyle gelişimini sürdürmüş bir kurumsal müziğin, kilise baskısına direnen halk müziğinin dans ve şarkı biçimleriyle karşılıklı etkileşimi sonucu gelişimini sürdürmüş olan, uluslararası olarak kabul görmüş müzik türüdür. En önemli özelliği, çok sesli ya da çok ezgili (polifonik) ve çok ritmli (poliritmik) olmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Yaylı tambur</span>

Yaylı tambur, yayla çalınan bir tambur türüdür. Yaklaşık bir asırlık bir geçmişi vardır. Tanburi Cemil Bey tarafından icat edilmiş ve daha sonraki yıllarda Ercüment Batanay ve Fahrettin Çimenli tarafından geliştirilerek bugünkü hâline getirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Klavikord</span> müzik enstrümanı

Klavikord genellikle dikdörtgen biçiminde, metal telleri ve ses sayısı kadar tuşu olan klavyeli bir çalgıdır. Piyanonun atası sayılan klavikord, en güzel sesli çalgılardan biridir.

Hegit, Türk halk müziğinde kullanılan ve yapımı yörelere göre değişiklik gösteren Orta Asya kökenli yaylı bir çalgının ortak adıdır. Malatya, Gaziantep, Şanlıurfa, Teke Yöresi, Çukurova ve Kastamonu'da çalınsa da çoğu yerlerde neredeyse tamamen unutulmuş ve en fazla kullanıldığı Teke yöresinde dahi kaybolma sürecine girmiştir. Yörük kemençesi, tırnak kemane, egit gibi adlarla da anılır. Su kabağından veya ağaçtan yapılabilir. Su kabağı dikine kesilerek üzerine deri gerilir ve kabağın sapı da çalgının kolunu oluşturur. Ağaçtan yapılan hegit ise Karadeniz Kemençesiyle birlikte Türk halk müziği yaylı çalgılarının tahta kapaklılar sınıfına girer.

<span class="mw-page-title-main">Muğam</span>

Muğam,, esas Azerbaycan müziğidir. Tasnif ve âşık ile tezat oluşturur. Muğam sözü, Arapçadaki makam sözünden türemiştir. Tahminen 14. yüzyıla kadar yakın doğu ülkelerinin ortak müziği olmuş ama daha sonra ortaya çıkan siyasi-iktisadi değişikliklerden dolayı parçalara ayrılmıştır. Klasik doğu muğamı aslen 12 tür ve 6 koldan oluşmaktadır. Asli muğamlar: Uşşak, Neva, Buselik, Rast, Irak, İsfahan, Zirefkand, Büzürk, Zengüle, Rehavi, Hüseyni ve Hicaz; kolları ise, Şahnaz, Selmek, Maya, Nevruz, Kerdaniye ve Güvaşt'tan oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Tel (müzik)</span>

Müzik açısından tel; gitar, arp, piyano, keman ailesi gibi telli çalgılara takılan, doğal veya yapay liflerden ya da metalden üretilmiş ve gerildiğinde vurmak, çekmek ya da üzerinde yay gezdirmekle titreşerek ses çıkaran malzemedir.

Türk musikisinde, kullanılan ses dizilerinin (gam) belli kurallar çerçevesinde kullanılmasıdır. Makamların dizileri, aralıkları eşit toplamı 53 koma olan sekiz sesten oluşur. Dizileri aynı olan makamlar birbirlerinden seyirlerine göre ayrılır. Bu yüzden makamda seyir çok önemlidir. Türk musikisinde diziler perdelerden oluşur ve 43 adet perde mevcuttur. Makamların karar sesleri, güçlüsü, yedeni, asma kararları ve bazen de ikinci güçlüleri olur.

Şıçepşin, şıkepşin veya Çerkes kemençesi, yaylı çalgılar sınıfından Adıgelerin kullandığı müzik aleti. Temelde kemençe ile benzerlikler gösterir.

Karadeniz kemençesi veya Laz kemençesi, Yunanistan ve Türkiye'de kullanılan yaylı müzik aletidir. Genellikle dörtlü aralıklarla B-E-A şeklinde akortlanmış üç teli vardır. Pontus Rumlarının önde gelen müzikal halk çalgısıdır. 11. ve 12. yüzyıllar arasında icat edildiği tahmin edilmektedir. Kemençe, birçok ahşap türünden yapılabilmektedir.