King suikastinin ardından çıkan olaylar
ABD'li Baptist din adamı ve insan hakları savunucusu Martin Luther King Jr. 4 Nisan 1968 günü saat 18.01'de (CST) Memphis, Tennessee'de kalmakta olduğu Lorraine Motel'de vurulduktan sonra götürüldüğü St. Joseph Hastanesi'nde 19.05 itibarıyla ölmesinin üzerine ABD vatandaşları ülke çapında cinayeti protesto etmişler, bazı yerlerde kontrolden çıkan eylemlere emniyet güçleri müdahale edince eylemcilerden çok sayıda kişi ölmüştür. Yaşanan olaylar, ABD'nin Amerikan İç Savaşı'ndan bu yana gördüğü en yaygın ve en geniş toplumsal eylemlerdir.
Arka planı
ABD'deki insan hakları mücadelesinin liderlerinden olan ve Nobel Barış Ödülü sahibi King, şiddet içermeyen mücadele yöntemlerini ve sivil itaatsizlik eylemlerini savunmaktaydı. Buna rağmen King'in öldürüldüğünün duyulması ABD toplumunu ve özellikle ırkçılığa maruz kalan Afroamerikalılarda büyük tepkiyle karşılanmıştır.
Olaylar
Göstericilerin çoğu siyahi Afroamerikalılar olsa da tüm eylemciler siyahi değildi, beyazlar da eylemlere dahil oldular. Ayrıca varlıklı siyahiler de eylemlere katılmış, ırkçılığa karşı tepkilerini dile getirmiştir. Eylemler sırasında siyahilerle beyazlar arasında nadiren olay yaşanmış, genellikle kurumsal olarak hükûmete ve emniyet güçlerine tepki gösterilmiştir. Beyazların işlettiği bazı işletmeler kundaklama sonucu kullanılmaz hale gelse de kamu binaları, okullar ve kiliseler gibi kurumlara yönelik bir eylem olmamıştır. Emniyet güçlerinin göstericilere karşı ateşli silah kullanmama yolunda talimat olmasına rağmen 43 kişi gösterilerde ölmüştür.
Bölgelere göre dağılım
Washington, D.C.
Washington D.C.'de 4-8 Nisan 1968 tarihleri arasında çıkan olaylar ABD'de King suikastının ardından çıkan en büyük olaylardandır. Chicago ve Baltimore kentleriyle beraber olaylardan en büyük hasarı alan kenttir. 20. yüzyılın başlarında Washington federal hükûmet bünyesindeki kamu çalışanları arasında artan Afroamerikalı sayısı orta sınıf mahallelerin geliştiği gözlemlenmiştir. Ancak yasal olarak ırk ayrımcılığının kalkmış olmasına rağmen Shaw, H Street, Columbia Heights gibi mahalleler tamamen Afroamerikalı ağırlıklı toplumsal hayat içindeydi.
Martin Luther King Jr.'ün öldürüldüğü haberinin kente ulaşmasıyla beraber göstericiler 14. Cadde ile U Caddesinin birleşiminde toplanmaya başladı. Student Nonviolent Coordinating Committee lideri Stokely Carmichael komite üyelerini bögledeki mağaza ve dükkân sahipleriyle görüşmeye göndererek öldürülen King'in anısına saygı gereğince işletmelerini kapatmalarını önerdi. Giderek büyüyen kitle önceleri barışçıl eylem yaparken gece saatlerine doğru genel yağmalama olayları başladı.
Ertesi sabah siyahi Belediye Başkanı Walter Washington doğrudan müdahale ederek kentte zarar gören yerlerin düzenlenmesine girişse de öfke henüz dinmemiştir. Carmichael, Howard Mahallesinde düzenlenen mitingde halka hitap eder ve şiddet eylemlerinden uzak durulmasını salık verir. Buna rağmen H Street bölgesinde göstericilerle polis arasında şiddetli çatışmalar çıkar, çok sayıda bina kundaklanır ve itfaiyenin yangınlara müdahale etmesi önlenir.
Bu aşamada Başkan Lyndon B. Johnson'ın doğrudan emriyle ulusal muhafızlar ve ordu birlikleri kentte sokağa iner. Kentte 3.100 polis memuru, 11.850 federal ordu birliği ve 1.750 Ulusal Muhafız mevcuttur. Ayrıca Deniz Kuvvetlerinden alınan takviye birlikler önemli bölgelere makinalı tüfek mevzileri kurmuş durumdadır. Beyaz Saray'a bir ara 2 sokak kadar yaklaşan eylemler sırasında kent İç Savaş'tan bu yana ilk kez bu kadar ağır bir askerî varlığı yaşamaktadır. 8 Nisan günü son bulan eylemler sonrasında 1.200 bina yanmış durumdaydı. Olaylar kentin ekonomik hayatını da sekteye uğratmış, binlerce iş yeri yapanmıştır. Kentin dış mahallelerine doğru bir göç yaşanmış, olaylar sırasında zarar gören mahalleler uzun bir süre eski haline gelememiş, suç oranları yükselmiştir.
Chicago
King'in öldürülmesinin ardından 5 Nisan günü Chicago'nun batı yakasında şiddet eylemleri patlak verdi. West Madison Street boyunca yayılan olaylar, Roosevelt Road, North Lawndale ve East Garfield Park mahallelerine yayıldı. Bazı göstericiler dükkânların camlarını kırarken, yağmalama ve kundaklama olayları yaşandı. O gün 36 tane ayrı yangın ihbarı alan itfaiye birlikleri yangınlara müdahale etmeye çalıştı. Ertesi gün sokağa çıkma yasağı ilan edilirken yollar araç trafiğine kapatıldı, silah ve mühimmat satışları durduruldu.
Başkan Johson emriyle kentteki 10.500 polise ilave olarak 6.700 Ulusal Muhafız ve 5.000 zırhlı piyade gönderildi. Göstericilere karşı gözyaşartıcı gaz kullanımı ve yağmacı-kundakçılara karşı ise ateş etme izni verildi.
7 Nisan günü eylemler bittiğinde 11 kişi öldürülmüş, 500 kişi yaralanmış ve 2.150 kişi tutuklanmıştı. 200 binanın hasar gördüğü olayların ağır bir ekonomik bilançosu da olmuştu.
Baltimore
Baltimore kenti olaylar suikastten iki gün sonra başladı. 6 Nisan günü olayları kontrol altına alabilmek için Ulusal Muhafızlar kente girdi. Kentteki Afroamerikalıların toplumsal hayata dair kaygıları ve öfkeleri King'in öldürülmesiyle eylemlerle dışavurulmuştur. 7 Nisan günü 5 bin silahlı asker Baltimore sokaklarında görüldükten sonra askerlerin süngü takmış oldukları ve gaz maskeleriyle müdahaleye hazır bekledikleri görülmüştür. Kentte öğrenci lideri H. Rap Brown'un eylemcileri koordine ettiğine dair iddialar mevcuttur. Eylemler gaz ve fiziksel zor kullanılarak dağıtılmış, göstericiler gözaltına alınmış ve olağanüstü hal ilan edilmiştir. Olaylar sona erdiğinde kentte 6 kişi öldürülmüş, 700 kişi yaralanmış ve 5.800 kişi tutuklanmıştır.
New York City
King'in öldürüldüğü akşam New York'ta eylemler patlak verdi. Manhattan bölgesindeki yoğun olarak Afroamerikalıların yaşadığı Harlem'de şiddet ve yağmalama olayları gözlemlenmiştir. Belediye Başkanı John Lindsay bizzat bölgeye gitmiş ve King'in ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirmiştir. Bu konuşma olayları yatıştırsa da yine de Harlem ve Brooklyn'de yağma ve kundaklama olayları yaşanmıştır.
Tepkiler
Başkan Johnson, King suikastının ardından resmî açıklamayla cinayeti kınamıştır. Afroamerikalı vatandaşların planladığı protesto gösterilerine alınacak önlemlere ilişkin önemli kentlerdeki yerel yönetimlerle görüşmüş, gereksiz şiddet kullanılmamasını istemiştir. Ancak buna rağmen olaylarda ölümler gerçekleşmiştir. 5 Nisan itibarıyla Johnson silahlı kuvvetleri teyakkuz haline getirmiş, özellikle Washington D.C.'de ordu kente büyük bir çıkartma yapmıştır. Johnson üzerindeki büyük kamuoyu baskısının da etkisiye gündemdeki yasa taslaklarından insan hakları konulu yasayı gündeme getirmiş ve hızlıca yasalaşmasını sağlamıştır.[1]
Sonuçları
Çok sayıda kişinin öldüğü, binlerce kişinin yaralandığı olayların bunun dışında çeşitli etkileri olmuştur. Olayların yoğun yaşandığı Washington D.C. gibi kentlerin bazı mahalleleri tamamen yıkılmış, yerel yönetimlerin isteksizliği ve plansızlığı nedeniyle uzun bir süre eski canlılığına kavuşamamıştır.
Olayların yükseldiği dönemde ABD Başkanı Lyndon B. Johnson 90-284 numaralı insan hakları yasasını imzalayarak yürürlüğe koyar. Öldürülen King'in yasalaşması için uzun zamandır uğraştığı taslak ırk ayrımcılığını resmî olarak yasaklamaktaydı.
Olaylar sonrasında özellikle kent merkezlerinde siyahlarla beyazların karışmasına yönelik adımlar sekteye uğramış, siyahi yasadışı suç örgütlerinden kaçan varlıklı beyaz sınıflar banliyölere göç yaşanmasına yol açmıştır. Yaşanan olaylar emniyet güçlerinin etkisinin artmasını ve yetkilerinin artırılmasını savunanların elini güçlendirirken, çıkış arayan yoksul siyahilerin desteğini kazanan Kara Panter hareketi gibi oluşumların gücü artmıştır.
Kaynakça
- ^ History.com sitesinde suikaste dair geniş bilgilendirme içeriği 12 Nisan 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) 12 Nisan 2022 tarihinde erişilmiştir