İçeriğe atla

Kimek-Kıpçak Konfederasyonu

Kimek Kağanlığı
Kimek-Kıpçak Konfederasyonu
880-1200
Kimek Kağanlığı haritası. Soldan sağa doğru sırasıyla Hazarlar, Bulgarlar, Kumanlar, Oğuzlar, Kimek Kağanlığı, Karahan Memleketi yazmaktadır.
Kimek Kağanlığı haritası. Soldan sağa doğru sırasıyla Hazarlar, Bulgarlar, Kumanlar, Oğuzlar, Kimek Kağanlığı, Karahan Memleketi yazmaktadır.
BaşkentHakan-Kimek
İmekiya
HükûmetBoy Konfederasyonu
• 1117
Eyyub Han
• 1229-1236
Baçman
• 1236
Kaçir Üküle
• 1223-1239
Köten Han
Tarihçe 
• Kuruluşu
880
• Dağılışı
1200
Öncüller
Ardıllar
İkinci Göktürk Kağanlığı
Oğuz Yabguluğu
Moğol İmparatorluğu

Kimek-Kıpçak Konfederasyonu, Obi ve İrtiş nehirleri arasındaki bölgede Kimek ve Kıpçakların oluşturduğu bir Orta Çağ Türk devletidir. 9. yüzyılın sonlarından 13. yüzyılın başlarındaki Moğol istilasına dek hüküm sürmüştür.

Köken

Kimek Konfederasyonu, yedi boy veya klanın bir boylar birliği olarak ortaya çıktı. Bu boyların kökeni Doğu Orta Asya'nın bozkırlarına dayanmaktadır. Boyların çoğu Uygur Kağanlığı'nın yıkılmasından sonra (840) bugünkü Kazakistan'a göç etmişti. Kimek devleti, 9. yüzyılın sonunda ve 10. yüzyılın başında, kendisine bağlı liderler arasında en üstün olan bir kağan tarafından yönetilen obaların birleşmesi ile kuruldu.

Tarihçe

9. ve 10. yüzyıllar

Orta Asya boyları Uygur Kağanlığı'nın 840'ta dağılmasının ardından kendilerini bağımsız buldular. Türki Eymür, Bayındır ve Şivey Tatar boylarının bazı bölümleri büyük Kimek boylarına katıldı. Tatar boyları halihazırda Kimek Konfederasyonu'nun üyeleriydi - bazıları zaten Kimek Hanlığı'nın ilk oluşumuna katılmıştı. Kıpçaklar kendi hanlıklarına sahip olmakla birlikte politik olarak Kimeklere bağlıydılar. Yönetici Kimek boyları çoğunlukla İrtiş kıyılarında yaşıyordu. Hudud al-Alam tarafından bahsedildiğine göre Kıpçaklar, batıda yaklaşık olarak güney Urallar'ın güneydoğu kesiminde bulunan ayrı bir bölgede ikamet etmekteydiler. Çinli kronikler Kıpçak topraklarının dağlarından bahsetmiştir. Yuanşi kronolojisinde bu dağlar Yùlǐbólǐ (玉 里伯里),[1] ve Kıpçaklar Qīnchá 欽察 olarak adlandırılır. Kıpçaklar ve Kimekler'in kuzeyinde uçsuz bucaksız bir orman uzanıyordu.[2]

Sayısız boy arasında Kimekler yeni bir siyasi boylar birliğine önderlik etmeye hazırdı. Yeni bir Kimek Kağanlığı devleti, yedi boy ve yedi hanlıktan oluşan bir federasyon kurdular. Ebu Said Gerdizî (ö. 1061), Kimek Kağanlığı'nın yedi akraba boyu birleştirdiğini yazdı: Kimek, Kıpçak, Eymür, Tatar, Bayındır, Lanikaz ve Eclad. Kimek Kağanlığı gücünün zirvesinde ise doğuda İrtiş Nehri ve Altay Dağlarından batıda Karadeniz bozkırlarına, kuzeyde Tayga ormanlarına ve güneyde çöl bozkırlarına uzanan 12 çekirdek boydan oluşmaktaydı. Gerilemelerinden sonra, Yedisu Kimekleri yukarı İrtiş bölgesine geri çekildi ve batı Kıpçak-Kimekler Kuzey Karadeniz steplerine yerleşti.[3] Kimekler, muhtemelen bir kısım Nesturi Hristiyan toplulukları da bulunan esasen Tengrici bir boydu. 11. yüzyılda ise İslamla tanışmalar başladı.

Arap ve Fars coğrafyacılar, gezginler ve tarihçiler Kimekler hakkında birçok bilgi vermektedir.[4] 821'de Arap Tamim ibn Bahr, Kimek ve Kıpçak topraklarından Tokuz-Oğuzlara gitti. Açıklamaları daha sonra diğer yazarlar tarafından kullanıldı. Fars gezgin Gardezi, Kimekleri kaydetti ve yerlerinin daha önce Çinli yazarlar tarafından "Çumukun" olarak adlandırılan halkın bölgesi olarak kaydedildiğini belirtti.[5]

9. yüzyılda Kimekler Oğuzlarla ittifak kurdu.[4] Güçlenen Kimekler 9. yüzyılın ikinci yarısında batıya doğru ilerlemeye başladı. Kangar siyasi birliğinin boylarından olan Peçenek (Araplar tarafından "Badjnaks" ve Bizanslılar "Patsinaks" olarak adlandırılmışlardır) topraklarını işgal ettiler. Peçeneklerin konumu kötüleşti, birlikleri Oğuzlar, Kimekler ve Karlukların ittifakı tarafından bozuldu. Kimekler, Oğuzlarla birlikte Seyhun (Sir-Darya) boyunca ve Aral bölgesinde Kangar Peçenek topraklarını ve Güney Urallar'daki meraları ele geçirdi.

Kimekler'in baskısı altında Peçenekler, Aral'dan Aşağı İtil bozkırlarına, oradan da Don-Dinyeper platosuna göç ederek Macarları batıya doğru ittiler. 9. yüzyılın sonunda Doğu Avrupa bozkırlarının güneyinde yeni bir Peçenek birliği oluştu. Komşuları daha güçlü ve daha iyi tanınan devletlerdi: Oğuzlar, Kıpçaklar, Macarlar ve Hazar Kağanlığı. Kuman/Kıpçakların ve onların dilsel Oğuz kuzenlerinin Kimek Kağanlığı devletinin ortak saldırılarının baskısı altındaki Peçenekler Hazar Kağanlığı'nın zayıflığından faydalanarak, topraklarını batıya kaydırdılar ve Kuzey Kafkasya'daki yerleşik Bulgar ve Alanları yıkıma uğrattılar.[4]

10. yüzyılda Kimekler Oğuzlarla ittifak kurmuştu. İbn Havkal, 10. yüzyıldan kalma çalışmasında, Kıpçak-Kimek boylarının Oğuzlarla birlikte Aral Denizi'nin bozkırlarını otlaklık olarak kullandığını gösteren bir harita çizdi ve aynı zamanda El-Mesûdî, hepsinin Emba ve Yaik boyunca hayvan yetiştiriciliği yaptığını yazdı. Ortadoğu'da, Kuman-Kıpçak ülkesi Deşt-i Kıpçak ve Kumanya olarak adlandırılmaya başlandı.[4] El-Biruni, Oğuzların Kimek ülkesindeki otlaklıkları oldukça sık kullandığını belirtti. Kimek boylarının bazı klanları Hazar Denizi kıyıları boyunca oldukça sık hayvan yetiştiriciliği yapmaktaydı :"Şehnâme" bile bu Denizi "Kimek Denizi" olarak adlandırıyor. 10. yüzyılda Kimek-Kıpçakların esas batı komşuları, o zamanlar en batıdaki Kıpçak klanlarının çok yakın temaslarda bulunduğu Başkurtlardı.[2]

Asya'nın kalbine hükmettiler, İpek Yolu'nun önemli bir merkezi bölümünü kontrol ettiler ve Çin'den İran'a ve Avrupa'ya kadar İskitler ve Moğollar gibi dünyayı etkilediler. Kimek yönetimi tüm zamanların en büyük göçebe imparatorluklarından biri olarak görülebilir.[6]

10. yüzyılın sonunda sadece Halifelik yazarları ve bilim adamları onlar hakkında bilgi sahibi değillerdi, Orta Asya devletlerinde Kimek ülkesine yapılan yolculuklar pazarlarda ve kıraathanelerde iyi biliniyordu ve tartışılıyordu.[7]

Kimekler, doğu kayıtlarında "Hakan" olarak da adlandırılan Aşina Hanedanı'ndan olmayan "Kağan" tarafından yönetiliyordu. 10. ve 11. yüzyıllarda yönetici klan Tatar idi.[8] Daha sonra Ilbari klanı tarafından yönetildikleri anlaşılıyor.[9]

10. yüzyılda Kıpçaklar Kağanlık içinde bağımsız hale geldiler (eğer ilk etapta bağımlı iseler) ve batıya doğru göç etmeye başladılar. Kimek Kağanlığı'nın iktidarının zirvesi, 12. yüzyılın sonlarına doğru Ilburi hükümdarlarının yönetimi altına girdi. 1183'te Kimekler Volga Bulgarları'na saldırdı ve 1152 ve 1197'de Harezm'i iki kez yağmaladılar.

Kağanlığın Yıkılışı

Kimek Kağanlığı, Tobol ve İrtiş nehirlerinden Hazar Denizi ve Seyhun'a kadar geniş bir bölgeyi hakimiyeti altına aldı. Kimek Kağanlığı'nın kuzey sınırı Sibirya taygası, doğu sınırı Altay Dağları, güney sınırı ise cansız bozkır Bet Pak'tı. Doğal olarak onları düşmanlarından koruyan bu sınırlar sayesinde Kimekler çatışmasız hüküm sürdüler. Komşuları Karluklar, Oğuzlar ve Kırgızlardı. Kimekler, Kıpçaklar, Oğuzlar, Peçenekler, Ugorlar ve çok etnikli Kimek Kağanlığı'nın diğer halkları ve etnik grupları barış ve refah içinde yaşadılar.

11. yüzyılın başlarında Kimekler ve Kıpçaklar, Oğuzları güneye, Peçenekleri batıya, Karlukları güneydoğuya ve Ugorları kuzeyde Sibirya taygasına itmişler ve antik Kangju'nun sahibi olmuşlardır. Kimek Kağanlığı'nın kağanlığa bağlı hanlıklarının güçlenmesiyle, ayrılıkçı güçler çoğaldı ve merkezi otorite sarsıldı. Hakan yalnızca bir milis lideri olmuştu, merkezi bir ordu yoktu, her bağlı hanın küçük bir ordusu vardı.

Kimekler ve ardından Hitaylar, daha önce Oğuzlara ait olan toprakları işgal ederek batıya ilerlemek için Kıpçaklar'a baskı yaptılar. Oğuz topraklarını ele geçirdikten sonra, Kıpçaklar önemli ölçüde güçlendiler ve Kimekler onlara bağımlı hale geldi. Kıpçak göçü planlı bir istilaydı ve daha zengin otlakların ele geçirilmesini hedefliyordu. Kimeklerin bir kısmı İrtiş boyunca antik topraklarda kalmayı sürdürdü ve bir kısmı da Kıpçaklarla birlikte batıya gitti. Kimek Kağanlığı kabilelerinin büyük bir kısmı, Kimekler, Kıpçaklar, Peçenekler ve Oğuzlar batıya, Ural, Volga, Don ve Dinyepr'in ötesine göç ederek Doğu Avrupa'nın etnik haritasını değiştirdiler. Güney Karluklar, Karahanlı devletine katıldı.

Batı Sibirya'nın eski Volga Finleri ile birlikte İrtiş topraklarında önemli bir Kıpçak ve Kimek nüfusu kaldı. Daha sonra Sibirya Tatarlarını ve diğer Türk halklarını oluşturdular. Batıda Kıpçaklar, daha önce Oğuzların baskısı altındaki Peçeneklerin ve daha sonra da Oğuzların Kimek ve Kıpçakların baskısı altında izledikleri yolu izlediler. Volga, Don, Dinyester ve Dinyeper'i geçerek Tuna'ya ulaştılar. Yolda Kıpçaklar, Peçenekler ve Oğuzların geride kalan nüfusu birleşti. 1054 yılı Rus vakayinameleri, Orta İrtiş ve Ob Kimekleri'in bir kolu olan Kıpçaklar tarafından itilen Oğuzların Kiev yakınlarında görüldüğünü kaydeder.

Kimek Kağanlığı'nın 11. yüzyılın ortalarındaki çöküşü dış etkenlerden kaynaklanmaktadır. MS 916'da Kuzey Çin'de kurulan Moğol Hitay devleti Lyao tarafından itilen Orta Asya'daki Moğolca konuşan göçebelerin göçü kağanlığın çöküşündeki etkendi. Hitay göçebeleri, İrtiş'in batısındaki Kimek ve Kıpçak topraklarını işgal etti. Kağanlık bundan sonra geriledi ve Kimekler muhtemelen zaman zaman Kırgız ve Kara-Hitay baskısına maruz kaldı. 11. – 12. yüzyıllarda Moğolca konuşan Nayman kabilesi, batıya doğru hareketinde Kimek-Kıpçakları Moğol Altayı ve Yukarı İrtiş'ten çıkardı. 12. yüzyılın ortalarından itibaren Moğol kabileleri, modern Moğolistan'ın neredeyse tamamına egemen oldu.

12. yüzyılda hanlığın toprakları Güney Uralları, Doğu Volga bölgesini, Mangışlak Yarımadası'nı ve Aral Denizi'nin kuzeybatısındaki bölgeyi içeriyordu. Merkezleri Kimäk ve Sangir idi. Nüfusun çoğu yarı göçebeydi, azınlık bir kısım yerleşik çiftçiydi ve şehir sakinlerinin çoğu zanaatkardı. Kimek bölgesinin kuzey kesimlerinde, soğuktan kaçmak için yer altı tünel ağları ve odalar vardı.

13. yüzyılda Kimek Kağanlığı'nın geriye kalan toprakları Moğollar tarafından fethedildi ve toprakları Cuci Ulus'a verildi. (Bölgenin daha sonraki tarihi için Altın Orda'ya bakınız.) Moğolların kurduğu Kıpçak Hanlığı devletinde nüfusun önemli bir kısmı Kimek Kağanlığı topraklarındandı. Kimek lideri Baçman Han, Moğolların bölgeyi fethetmesinden sonra birkaç yıl boyunca direnişi sürdürdü.

Kültür

Kimekler, Göktürk Alfabesini kullandılar. Ebu Dulaf (y. 940) ve İbn el-Fakih, Kimek Kağanlığı hakkında şöyle yazmışlardır: "Onların, yazı yazdıkları kamışları vardır". Arkeologlar, Tarbagatay Dağlarında ve İrtiş bölgesindeki Urjar yakınlarında 10. ila 11. yüzyıla ait üzerinde yazıtlar bulunan bronz aynalar buldular. L. Kimball, okuryazar Kimeklerin hukuk, din, tarih ve epik şiir üzerine eserlere sahip olduğunu ve bunların hiçbirinin günümüze ulaşamadığını öne sürmektedir. Kimek Kağanlığı'nın bakır paraları olmasına rağmen, ticaretin çoğu takas yoluyla yapılıyordu.

Avcılık, Kimek yaşamının önemli bir parçasıydı. Büyük grup avları aynı zamanda bir savaş eğitimiydi. Avcılıkta doğan, şahin, altın kartalı, av köpeklerinin kullanımı ve günümüzde soyu tükenmiş Hazar kaplanı ve kar leoparı da dahil olmak üzere yırtıcı hayvanların takibi gurur, prestij ve liderlik ile ilişkilendirilirdi.

Kimek Hanları altın taçlar ve altından yapılmış giysiler giyerlerdi. El İdrisi, Kimeklerin altını cıva ile çıkardığını ve gübre içinde yüzdürdüğünü aktardı.

Kimek kasabaları, yerel ağırlıklı olarak Türk Kimek halkının, önceden var olan otokton kültürün ve Orta Asya'nın başka yerlerinden gelen insanların oluşturduğu bir kültürel mozaikti. Tüm kasabaların karakteristik özelliği iyi bir şekilde tahkim edilmiş olmaları ve her birinde bir beyin bir garnizonun başında bulunmasıdır. Kasabalar göl kıyılarında, nehir kıyılarında, sınır bölgelerinde ve zaptedilemez dağlık alanlarda bulunuyordu. Demir kapılı müstahkem bir duvar, aristokratların da yaşadığı Hakan'ın en büyük başkenti Tamim'i çevrelemekteydi. Tepelerde hendeklerle çevrili kale-hisarlar bulunmaktaydı.

Seyhun bozkırının Kimekleri koyun ticareti yapmaktaydı. Volga'daki Kimek varlığı, yerel ana ticaret yollarını kullanmalarını ve Bizans ve Viking coğrafyaları ile temas kurmalarını sağladı.[10]

Kimekler, bazıları muhtemelen cinsel kuvvet için damıtılmış fermente kısrak sütünden peynir ve içecekler ve bunun yanı sıra pirinç, darı, arpa ve baldan içecekler yapmaktaydı.[11]

Din

Kimekler diğer Türk boylarının çoğunluğu ile aynı inanca sahiptiler. Türkler Baykal'dan Tuna'ya kadar olan bozkırlarda Tengri'ye inanıyorlardı. Müslüman topraklarına daha yakın olan Kırgızların batı komşuları (Kimekler, Kıpçaklar, Kumanlar, Oğuzlar, Peçenekler, Karluklar vb.), 9. yüzyılda hala Tengrizmi savunuyorlardı. Kimeklerin atalara karşı saygı geleneği vardı. Uygur sınırındaki Kimekler Maniheizmi benimsedi.[4] Kimekler ayrıca üzerinde çizimler (görünüşe göre antik petroglifler) bulunan kayalara ve insan ayaklarının çizimlerine tapıyorlardı. El İdrisi çeşitli ruhlara olan inançtan ve Maniheizm ve İslam'ın bazı Kimekler tarafından kabul edildiğinden bahsetti. Görünüşe göre, son iki din 10. yüzyılda Kimekler arasında yayılmaya başladı ancak bu çok sonraları ve sadece orta İrtiş ve Balkaş bölgelerinde geniş çapta kabul gördü.[12]

Kutsal Alanlar ve Defin gelenekleri

Dnipro'da Kıpçak balbalı

Kimek-Kıpçak ve Kuman kültürünün en tipik ve dikkat çekici özelliği, kaba taş ve çakıldan kare çitlerle çevrili kutsal alanlara dikilen kurgan balballarıdır. 6. ve 9. yüzyıllarda, Göktürkler ve Uygurlar tarafından ölmüş atalarının heykelleriyle benzer ibadethaneler inşa edildi. Göktürk ve Uygur kağanlıklarının yıkılmasından sonra Kıpçaklar ve Kumanlar bu geleneği koruyan az sayıdaki Türk halklarından biri olmuştur. Kumanlar ve Kıpçaklar, siyasi bağımsızlıklarını kaybedene kadar bu geleneği sürdürmeye devam ettiler.

9. yüzyılın sonundan itibaren, içinde bir heykel (veya heykeller) bulunan, atalara adanmış küçük çitlerle çevrili kutsal alanların inşası, Kuman-Kıpçak kültürünün ayırt edici bir özelliği haline geldi. Dikilitaşlar genellikle basit kaba dikilitaşlardı ve çoğu zaman detayları olmayan figürler vardı. Yüzler, genellikle kalp şeklinde derinden oyulmuş çizgilerle belirtilmiştir. Kadın heykelleri yuvarlak göğüslü olarak erkeklerden farklıydı.[13] Tapınaklar sadece zengin ve asil göçerler için inşa edildi.

Nizami, Kimeklerin atalarına olan saygılarını anlattı. Kimekler ve Kumanlar-Kıpçaklar, özel güçleri olduğuna inanılan ve buna göre onurlandırılan pek çok heykel diktiler: "Bütün Kuman/Kıpçak boyları, oradan geçerken bu dikilitaşın önünde ikişer defa eğilirler. Atlı veya yaya olarak ona secde ederler. Atlı onun şerefine sadağından bir ok çeker, sürüleri olan çobanlarsa ardında bir koyun bırakırlar."[14]

Bazı Kimeklerde ölülerini yakma geleneği vardı: İrtiş yakınlarında ölü yakma mezarları bulunmuştur.[15]

S.A. Pletneva, Kimekler, Kumanlar ve Kıpçaklar dahil olmak üzere Orta Çağ Kuzey Karadeniz geleneklerine ait mezarların karşılaştırmalı bir tanımını geliştirdi. Mezar hediyeleri, bir sonraki dünyaya yapılan yolculuk sırasında bir göçer için gerekli olan araç-gereçleri içermekteydi: at koşum takımları, silahlar, daha az sıklıkla kişisel süslemeler ve ritüel yemekleri olan kayıklar. Merhumların yanına gerçek yoldaşı olarak bir at yatırıldı. Merhuma yolculuğunda ve en azından diğer dünyadaki ilk yaşam için gerekli olan şeyleri sağlama ihtiyacına olan inanç, 10. yüzyıl gezgini ve yazarı İbn Fadlan tarafından bir Kimek-Kıpçak değil, bir Oğuz cenaze töreninin anlatımında tarif edilir. Ancak, göçer kurgan kazılarından Türk halklarının cenaze törenlerinin genel olarak benzer olduğunu, yani cenaze komplekslerinin inşasına ilişkin genel hükümlerin aynı olduğunu biliyoruz.[13]

Onlardan biri öldüğünde merhum kişi için ev boyutunda bir çukur kazılır, ceketi, kemeri, oku kuşandırılır, eline ahşap nabiz dolu bir kupa verilir veya bunun yerine nabiz ile dolu bir kayık yapılır, sahip olduğu her şey getirilir ve kabre konur. Sonra merhum kabre yerleştirilir, evinin üzeri döşemeyle kaplanır ve üzeri topraktan bir kubbe gibi kapatılır. Sonra atları getirirler ve sayılarına göre yüz, iki yüz veya bir tanesini keserler ve baş, bacak, deri ve kuyruk hariç etleri insanlara dağıtılır. Ve gerçekten, bütün bunları tahta çerçevelere gererler ve "Bunlar onu cennete götürecek atlarıdır" derler. Ve eğer merhum düşman öldürmüş ve yiğit biriyse, öldürdüklerinin tasvirlerini ağaçtan yontup kabrinin üzerine koyarlar ve "Bunlar cennette ona hizmet edecek hizmetçileridir" derlerdi.

—İbn Fadlan[13]

Göçebelere her zaman kurban edilmiş atlar ve bazen başka hayvanlar ve merhum tarafından savaşta öldürülen düşmanlarını tasvir eden basit dikilitaşlar veya taş veya ahşaptan kaba insan heykelleri dikilerek merhuma diğer dünyada eşlik ettiğine inanılırdı. Atlar, hızlı geçiş için, bir dünyadan diğerine erişmek için gerekliydi, ne kadar çok olursa o kadar iyi kabul edilirdi. Oğuzlar arasında ölenlerin resimleri ne mezarların üzerine ne de özel mabetlere yerleştirilmiştir. Bu gelenek sadece Kimek Kağanlığı halkı arasında ve esas olarak Kıpçaklar arasında yaygın olmuştur.[16]

Han-Şamanlar

Kimek hanları da dahil olmak üzere Türk hanlarının Baş Şaman ve kahin olarak özel bir rolü vardı. Şabib El-Karani, böyle bir ritüelin muhtemelen çarpıtılmış bir tanımını kaydetti :

Türklerin Hakanı'nın büyük bir şenlik ateşi yaktıkları belirli bir günü vardır. Hakan ateşe gizemli bir cümle söyler. Sonra dikkatle ateşe bakar ve ateşten uzaklaşır. Yüzü sararırsa, doğurganlığın ve güzelliğin işaretidir, beyaz olursa hasat başarısız olur, yeşile dönerse hastalık ve salgın anlamına gelir ve siyah olursa, Hakanın ölümünü veya uzak bir yolculuğu gösterir. İkincisi gerçekleştiğinde, Hakan bir yolculuğa veya baskına gitmek için acele eder. Kimek şamanlarında ihtiyaç duyulduğunda yağmur yağdırmak için kullanılan yada denen "yağmur taşları" vardı.

— [14]

Bilinen liderleri

  • Alip Kara Uran
  • Alip Derek
  • İnalçuk
  • Abarhan

Kaynakça

  1. ^ Yuanshi. vol. 128
  2. ^ a b Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Pletneva27 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  3. ^ Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994, pp. 371-373
  4. ^ a b c d e Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Faizrakhmanov isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  5. ^ Gumilyov (1993) p. 380-381, n. 38; cited in Tishin (2018). p. 107-11
  6. ^ Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994, p. 371
  7. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Pletneva25 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  8. ^ Golden, P.B. (2011) "The Shaping of the Cumans-Qïpčaqs and Their World", in Studies on the Peoples and Cultures of the Eurasian Steppes. Ed. by Hriban Cǎtǎlin. p. 320
  9. ^ Agajanov, S.G. "The States of the Oghuz, the Kimek, and the Kïpchak" in History of Civilizations of Central Asia Volume IV p. 75
  10. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Buell 1993 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  11. ^ Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994, pp. 378-385
  12. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Pletneva32 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  13. ^ a b c Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Pletneva30 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )
  14. ^ a b Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994, p. 381
  15. ^ Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994, p. 380
  16. ^ Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; Pletneva31 isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: )

Konuyla ilgili yayınlar

  • Ahinjanov S.M. "Kipchaks in history of medieval Kazakhstan", Alma-Ata, 1989, 5-628-00146-5
  • Faizrakhmanov G., "Ancient Turks in Sibiria and Central Asia" Kazan, 'Master Lain', 2000, 5-93139-069-3
  • Gumilev L.N., "Ancient Turks", Moscow, 'Science', 1967
  • Kimball L., "The Vanished Kimak Empire", Western Washington U., 1994
  • Kumenkov B. E., "Kimak State if the 9-11th centuries according to Arabic sources", Alma-Ata, 'Science', 1972
  • Pletneva S.A., "Kipchaks", Moscow, 1990, 5-02-009542-7

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Peçenekler</span> Batı Sibirya kökenli Türkî göçebe etno grup

Peçenekler veya Beçenekler, Göktürk Devleti'nin yıkılmasıyla birlikte ana yurtları olan Batı Sibirya'dan ayrılarak geldikleri Volga ve Ural Nehri arasındaki bölgeyi merkez edip oradan da Kuzey Kafkasya, Karadeniz, Doğu Avrupa ve Balkanlar'a akınlar düzenleyen göçebe Türk halkı.

<span class="mw-page-title-main">Altın Orda Devleti</span> Türk-Moğol hanlığı

Altın Orda, Altın Ordu Devleti, Uluğ Ulus veya Kıpçak Hanlığı bir Türk hanlığıdır. Cengiz Han ölmeden önce topraklarını oğulları arasında paylaştırmış ve Seyhun Irmağı ile Balkaş Gölü'nün batısındaki yerleri büyük oğlu Cuci Han'a vermişti. Cuci Han'ın küçük oğlu Batu Han, batıya doğru giriştiği seferlerle bu toprakları genişletti. Cuci'nin toprakları sonradan Batu Han ile ağabeyi Orda Han arasında paylaşıldı. Balkaş ile Aral gölleri arasındaki ve Seyhun Irmağı'nın güneyindeki yerler Orda'ya verildi. Harezm ve yeni alınan topraklarsa Batu'nun yönetimine bırakıldı. Orda'nın yönetimindeki doğu bölgesine Ak Orda, Batu'un yönetimindeki batı bölgesine de Gök Orda adı verildi. Gök Orda sonradan Altın Orda olarak adlandırıldı.

<span class="mw-page-title-main">Oğuzlar</span> Farklı Türk boylarının birleşerek oluşturduğu Türk toplumu

Oğuzlar Türk dillerinin Oğuz kolunu konuşan bir batı Türk halkıydı. 8. yüzyılda Orta Asya'da Oğuz Yabgu Devleti adında bir konfederasyon kurdular. Oğuz ismi, "kabile" anlamına gelen yaygın bir Türkçe kelimedir. Oğuz isminin kaynağı en güvenilir görüşe göre Türkçe 'ok' isminin Z harfiyle çoğulu olan 'okuz' isminden türediği tezidir. Bizans kaynakları Oğuzlara Uzlar der.

<span class="mw-page-title-main">Kıpçaklar</span> 11.-14. yüzyıllarda Doğu Avrupa, Balkanlar, Batı ve Doğu Anadolu, Kafkasya ve Orta Asyada yaşamış bir Türk halkı

Kıpçaklar veya Kumanlar, eski Türk halklarından biridir. Dilleri Kıpçakça olup üç kol halinde gelişim göstermiş ve daha sonra da Kıpçak dillerine kaynaklık etmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Karluklar</span> Orta Asyada göçebe Türk boylarının bir federasyonu

Karluklar, 766-1215 yılları arasında, Orta Asya'da varlığını sürdüren Türk boylarıdır. "Karluk" adı Arap kaynaklarında "حارلوق Harluk", Farsça eserlerde "حاللوه Halluh", Çin yıllıklarında ise "Géluólù" biçimlerinde kullanılmıştır. Kadim Türk çağlarında Karluklara "Üç Oğuz" yani "Üçboy" da denilmiştir. Türkçe anlamı "karlık" olan Karlukların Türk soyundan geldiği ve bir Gök-Türk boyu olduğu Çin kaynağında (T'ang-shu) belirtilmiş ve oturduğu saha olarak Altaylar'ın batısındaki Kara-İrtiş ve Tarbagatay havalisi gösterilmiştir. Karluklar burada üç kabileden kurulu bir birlik halinde bulunuyorlardı. Daha İstemi zamanında Türk hakimiyetinin Hazar'ın kuzeyi ve Maveraünnehir'e doğru genişlemesinde şüphesiz büyük rolleri vardır. 630-680 yılları arasında, diğer Türk boyları gibi kendi başlarına buyruk olarak zaman zaman Çin'e karşı geldikleri görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Oğuz Yabguluğu</span> Türkmen ve Oğuz boylarının atası olan Türk devleti

Oğuz Yabguluğu veya Oğuz Yabgu Devleti, Kiev Knezliği tarafından yenilgiye uğratılan Hazar Kağanlığı'nın gücünü kaybetmesiyle Hazarlar'a bağlı olarak Hazar denizi ile Aral gölü arasında ve civarında yaşayan Tengrici Oğuzlar, 950 yıllarında Hazarlar'dan kopuk bağımsız dönem yaşamaya başlamışlardır. Oğuz Yabguluğu 1055 yılına kadar sürmüş ve daha sonra da Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun bir parçası haline gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Deşt-i Kıpçak</span> Tarihsel bir bölge

Deşt-i Kıpçak, Kafkas Dağları'nın kuzeyinde, Dinyester ile İrtiş ırmakları arasındaki bölgenin tarihsel adı. Kıpçak çölü veya Kıpçak bozkırı anlamına da gelir. Heyhat sahrası ya da kısaca Heyhat olarak da bilinir.

<span class="mw-page-title-main">Türk tarihi</span> Türk topluluklarının ortak tarihi

Türk tarihi, günümüzdeki Türk halklarının ve yabancı halkların arasında Türk dilini konuşmuş olan Türk topluluklarının ortak tarihidir. Göktürklerden önce var olmuş Türk dili konuşan topluluklar bazı tarihçiler tarafından, Türk tâbiri yerine Ön Türk tabiri ile anılırdı.

<span class="mw-page-title-main">Kumanlar</span> 11.-14. yüzyıllarda Doğu Avrupa, Balkanlar ve Batı Anadoluda yaşamış bir Türk halkı

Kumanlar, 11. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında Doğu Avrupa’da yaşamış bir Türk halkı. Tarihte, Kıpçaklar ile aynı birlik içinde bulunmuş, bu yüzden de zamanla Kıpçaklar ile birlikte anılmışlardır.

<span class="mw-page-title-main">Cuci</span>

Cuci, Cengiz Han'ın en büyük oğlu. Bazı kaynaklarda Cuci Han olarak geçse de Cengiz Han'dan önce öldüğü için hanedan, kardeşleri ve oğullarıyla sürmüştür, kendisi han olmamıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kimekler</span>

Kimekler,, Kimeklerin eski tarihi "İyanmo" kavimi ile alakalıdır. Bu kavimin adı Çin kaynaklarında, VII. yüzyıl Batı Türk yurdunda vuku bulan olaylarla ilgili olarak geçer. Sinologlar İyanmo kavminin Yemek ya da İmek kavimi olduğunu sanmaktadırlar. Birçok araştırmacının da dediği gibi kelimenin ses değişikliği Kimek olabilir. Araştırmacıların Kimek ve Kıpçakların tamamen aynı kavim olduğu hakkındaki fikirleri yanlıştır. Çünkü Orta Çağ yazılı kaynaklara bakarak bunların köken akraba ama ayrı ayrı kavim olduklarını kabul etmeliyiz. İyanmo, topluluğu kuzey-batı Moğolistan'ın Kobdo bölgesinde VII. yüzyılda yaşamıştır. Onların doğusunda Oğuzlar, güneyinde Türkeşler ile Karluklar yaşamakta idi. VII. yüzyılın ortalarında İymekler (Kimekler) kuzey Altay dağlarına ve İrtiş ırmağı civarına doğru göç etmişlerdir. Bu kavimin güçlenmesi 656 senesinde Batı Göktürk devletinin yıkılışından sonradır. Asıl bu zaman Kimek kavim birliğinin esası oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Moğol İmparatorluğu</span> 13. ve 14. yüzyılda hüküm sürmüş olan, tarihin bitişik sınırlara sahip en büyük kara imparatorluğu

Moğol İmparatorluğu, 13. ve 14. yüzyıllarda tarihin en büyük bitişik imparatorluğuydu. Doğu Asya'da bugünkü Moğolistan'da ortaya çıkan Moğol İmparatorluğu, en güçlü döneminde Japon Denizi'nden Doğu Avrupa'nın bazı bölgelerine kadar uzandı, kuzeye doğru Kuzey Kutbu'nun bazı bölgelerine kadar uzandı; doğuya ve güneye doğru Hint alt kıtasının bazı bölgelerine girdi, Güneydoğu Asya'yı istila etmeye çalıştı ve İran Platosu'nu fethetti; ve batıya doğru Levant ve Karpat Dağları'na kadar uzandı.

Uz Hanlığı, 11. yüzyılda kurulan bir Türk hanlığıdır.

<span class="mw-page-title-main">İdil Bulgar Devleti</span> 7. yüzyılda kurulmuş bir Türki devleti

İdil Bulgar Devleti, 9. yüzyılda kurulmuş bir Türk Devleti. Büyük Bulgarya Hanlığı'nın Hazarlar tarafından dağıtılıp Ön Bulgarlar halkının bölünmesinden sonra meydana gelmiştir ve 13. yüzyılda Moğollar devleti yıkıncaya kadar ayakta kalmayı başaran bir devlet olmuştur. İslamiyeti kabul eden ilk müslüman Türk devletidir.

<span class="mw-page-title-main">Alligator</span> büyük sürüngen cinsi

Aligator, Alligatoridae familyasına ait bir timsah türü. Aligator, sıcak bölgelerdeki akarsularda yaşayan, timsahlar takımından iri yapılı, kalın ve kabuksu derili sürüngen türü. Gündüzleri dinlenir, çoğunlukla gece avlanırlar. Gözbebekleri dikey olduğundan gece de iyi görürler. Aligatorlar renk körüdür.

Kazakistan tarihi günümüzdeki Kazakistan'ın sınırları içinde kalan bölgelerin tarih öncesi zamanlardan günümüze kadar süregelen tarihidir.

<span class="mw-page-title-main">Gürcistan Kıpçakları</span>

Gürcistan Kıpçakları ya da Gürcistan'daki Kıpçaklar, Kıpçaklar, Orta Asya'dan Batı Avrupa'ya uzanan geniş bir bölgede yaşayan eski bir Türk göçer halkıdır. Gürcistan da dahil olmak üzere bölgedeki birçok ulusun tarihinde önemli bir rol oynamışlardır. Gürcistan kralları 12. ve 13. yüzyıllarda Kafkasya'daki güçlerinin zirvesindeyken binlerce Kıpçak paralı asker topladılar ve hizmetlerini komşu Müslüman devletlere karşı başarıyla kullandılar. Bu kavim, Gürcü kaynaklarında çoğunlukla Kıpçak olarak geçmekle birlikte, nadiren Koman adıyla da anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Kangar Birliği</span> 7. yüzyılda kurulmuş bir Türk birliği veya devleti

Kangar Birliği, günümüzdeki Kazakistan Cumhuriyeti sınırları içerisinde Yedisu Bölgesi harici alanda kurulmuştur. Kangar ismi Orta Çağ Kazak, Özbek ve Karakalpak uluslarının parçası olan Kangly insanları için kullanılan bir isimdir. Kangar Birliği'nin başkenti Ulytau Dağları'nda bulunuyordu. Üç kabilesi Kangar olarak bilinen Peçenekler, Oğuzlar, Karluklar ve Kimek-Kıpçaklar tarafından yenildikten sonra Bulgarlara saldırdı ve Doğu Avrupa'da Peçenek devletini kurdu.

<span class="mw-page-title-main">Türk göçleri</span>

Türk göçleri, Türk boylarının ve Türk dillerinin 6. ve 11. yüzyıllar arasında Avrasya'daki yayılma sürecini ifade etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Avrasya göçebeleri</span>

Avrasya göçebeleri, Avrasya bozkırlarında yaşayan ve büyük ölçüde Avrupa ve Asya'daki sınır tarihi kaynaklarından bilinen göçebe halk gruplarıydı.