İçeriğe atla

Kil tablet

Akad kralı Rimus'un zaferlerini listeleyen bir kitabe, yaklaşık olarak MÖ 2270.

Antik Yakın Doğu'da kil tablet (Sümerce: dub, Hititçe: tuppi, Akadca: tuppa veya ṭuppu(m), Akadca𒁾)[1] özellikle Tunç Çağı ve Demir Çağı boyunca çivi yazısıyla yazmak için kullanılan bir yazı aracıdır.

Tabletlerin ilk ortaya çıkışı ve hazırlanışı

Çivi yazısı bilindiği kadarıyla önce Mezopotamya Bölgesi'nde ortaya çıkmış bir tür yazılı iletişim şeklidir. Dicle ve Fırat nehirlerinin yıl içinde yaptığı taşmalar sonucunda Mezopotamya Bölgesi kaliteli ve zengin kil yataklarına sahiptir. Bu yüzden bölge insanları nehir boyunca buradaki killere zahmetsizce erişebiliyordu. Bu killer ev malzemesi, tuğla, çanak-çömlek, tablet yapımı gibi birçok alanda kullanıyordu.

Tablet yapımı için kullanılan killer, birçok farklı formu olsa da genel olarak masa üzerindeki dikdörtgen bir şema içine dökülüyordu. Bu yüzden kil tabletlerin yanları ve arkası dümdüzken ön kısımları hafif bombelidir. Bu yüzden kırılmış geometrik tabletleri tekrar bir araya getirmek görece kolaydır. Şeması üzerinde şekillendirilen tablet, kullanılmaya uygun duruma getirilmiş olunur.

Tabletlerin ölçüleri

Şemaların, dolayısıyla tabletlerin çeşitli ölçüleri vardır. 1,6x1,6 cm ölçülerinden 36x33 cm ölçülerine kadar çeşitli boyutlarda tabletler bulunmaktadır. Ölçüde en önemli etken yazılacak metnin içeriği ve uzunluğudur. Bu yüzden yazılması planlanan metin önceden tasarlanmalıdır.

Tabletlerin şekilleri

Tabletler genel olarak dikdörtgen forma sahipse de birçok farklı geometrik veya geometrik olmayan formlar da bulunmaktadır. Tabletin konusu ve uzunluğu tabletin şeklindeki en önemli unsurdur. Eski Dönemi ve öncesine ait öğrenci alıştırma tabletleri yuvarlak veya yuvarlağımsı şekillere sahiptir. III. Ur Sülalesi Dönemi'ne ait tarımsal konular hakkındaki yazılar ve Eski Babil Dönemi'nin devlet metinleri yine yuvarlak formlarda tasarlanmıştır. Konik şekilli tabletler ise taşınmaz malların alım-satımı ile ilgilidir. Sargon Öncesi Dönem'den Eski Babil Dönemi'ne kadarki sürede yazılan sözlük ve gramer yazıları ve bazı Sümerce dini-edebi eserlerde prizma şeklinde oluşturulan tabletler kullanılmıştır. Eski Babil Dönemi'nin ardından altı ya da sekiz sütun kısımlı prizmalar, büyük oranda hükümdar yazıtları için kullanılmıştır.

Mektup türündeki yazılar, yine kilden yapılmış zarflara yerleştirilirdi. Kil zarflar ilk kez III. Ur Sülalesi Dönemi'nde özellikle yasa, emir ve ferman gibi devlet kararlarını içeren metinlerin yazımında kullanılmıştır. Bu dönemde kullanılan zarfların amacı günümüzden farklıdır. Kil tabletlere ne yazılışsa aynısı zarfın üzerine de yazılır ve kraliyet mührüyle ağzı mühürlenirdi. İçeriğinden şüphe eden kişi zarfı kırarak asıl metne ulaşır ve bilgilerin doğruluğundan emin olabilirdi. Eski Babil ve Eski Asur dönemlerinde ise zarflar, günümüzdeki amacına yakın bir amaçla kullanılmıştır. Zarfların üst kısmında, gönderen kişinin ismi ve mührü yer alırdı. Bu şekilde oluşturulmuş mektuplara Asur ticaret kolonilerinin Anadolu'daki merkezi olan ve Kayseri'nin kuzeydoğusunda bulunan Karum Kaniş'te (Kültepe) sıkça rastlanılmaktadır.

Tablet üzerine metnin yazılması

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan kil tablet.

Çivi yazısı karakterleri, genellikle sazdan (kamış kaleminden) yapılmış bir kalemle (stylus), ıslak kil tablete basılmıştır. Üzerine yazıldığında birçok tablet, güneşte veya açık havada kurutulmuştur. Daha sonra, bu yanmamış kil tabletler suda ıslatılmış ve yeni temiz tabletlere dönüştürülmüştür. Diğer tabletler, bir kez yazıldığında, sıcak fırınlarda (ya da yanlışlıkla, binalar kazayla ya da çatışma sırasında yandığında) sert ve dayanıklı hale getirilmişlerdir. Bu kil belgelerinin koleksiyonları, ilk arşivleri oluşturmuştur. Bunlar, ilk kütüphanelerin temelindeydi. Ortadoğu'da, birçok parça içeren on binlerce yazılı tablet bulunmuştur.[2][3]

Kaynakça

  1. ^ Black, Jeremy Allen; George, Andrew R.; Postgate, Nicholas (2000). A concise dictionary of Akkadian. 2. Harrassowitz Verlag. s. 415. ISBN 978-3-447-04264-2. LCCN 00336381. OCLC 44447973. 
  2. ^ Guisepi, Robert Anthony; F. Roy Willis (2003). "Ancient Sumeria". International World History Project. Robert A. Guisepi. 25 Eylül 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Kasım 2010. 
  3. ^ Cuneiform Digital Library Initiative, bulunan tabletlerin (veya parçaların) toplam sayısı için 500.000 tahmini verir.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Elam</span> Antik bir medeniyet

Elam, İran'ın güneybatısında MÖ 3000'li yıllarda var olmuş antik bir medeniyet ve tarihsel bölge.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya</span> Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge

Mezopotamya, Orta Doğu'da, Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan bölge. Mezopotamya günümüzde Irak, kuzeydoğu Suriye, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve güneybatı İran topraklarından oluşmaktadır. Büyük bölümü bugünkü Irak'ın sınırları içinde kalan bölge, tarihte birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Mezopotamya'da yer alan şehirler günümüzde sürekli gelişmektedir. Ayrıca bu bölgede bol miktarda petrol bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Babil</span> Mezopotamyada tarihi bölge ve devlet

Babil, Mezopotamya'da adını aldığı Babil kenti etrafında MÖ 1894 yılında kurulmuş, Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluktur. Babil'in merkezi bugünkü Irak'ın El Hilla kasabası üzerinde yer almaktadır. Babil halkının büyük bir kısmını tarih boyunca çeşitli Sami asıllı halklar oluşturmuştur. Bölgede konuşulmuş en yaygın dil Akadca olmuş olmasına rağmen Sümerce dinî dil olarak kullanılmıştır. Aramice ise ilerleyen yıllarda bölgenin geçer dili konumuna gelmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya mimarisi</span>

Mezopotamya sözcüğü Grekçe Potamos (nehirler) ve Mezos (arası)sözcüklerinin birleşiminden doğmuştur ve bu yeni sözcük genel anlamda Fırat ve Dicle nehirlerinin Anadolu'yu terk ettiği bölgeden başlayıp iki nehrin birleşerek Basra körfezine döküldüğü noktaya dek uzanan nehirler arasındaki geniş alanı kapsar.

Lugalbanda, Sümer mitolojisi ve edebiyatından bir karakterdir. Adı genç kral anlamına gelir. Sümer Kral Listesi'ne göre Uruk şehrinin üçüncü kralıdır. Eski Çağ Mezopotamya edebiyatında Gılgamış'ın babası olarak yer alır ve karısı tanrıça Ninsun'dur.

Akadca, Doğu Sami dillerine ait Antik Mezopotamya'da, özellikle Asur ve Babil imparatorluklarında kullanılmış ölü dil. Dil, kayda geçmiş ilk Sami dili olup, aslen soysal açıdan akraba olmadığı Sümerce için kullanılmış çivi yazısı ile yazılmıştır. Akadca ismini Akad İmparatorluğu'nun başkenti Akad şehrinden almıştır. Bir izole dil olan Sümerce ve Akadcanın birbirleri üzerindeki karşılıklı etkileşimleri, bu iki dilin bir dil birliği içerisinde sınıflandırılmasına yol açmıştır.

Babil ve Asur uygarlıkları, Mezopotamya'da, Fırat ve Dicle ırmakları arasındaki bölgede 5.000 yıl önce kurulan en büyük kentlerden Babil ve Asur çevresinde yaratılan uygarlıklardır. Bu kentler, Babil ve Asur ülkelerinin de merkeziydi. Yazı başta olmak üzere burada pek çok buluş gerçekleştirildi. Asur ve Babil'de ortaya çıkan uygarlık doğuda İran ve Hindistan'a; batıda ise Filistin, Yunanistan ve Roma'ya doğru yayıldı. Babil ve Asur böylece doğu ve batı uygarlıklarının da çıkış yeri oldu.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya mitolojisi</span> Dicle ve Fırat nehirleri arasında ki bölgede gelişen fikirler ya da öğretiler

Mezopotamya mitolojisi, Sümerlerin dini evrendeki güç, nesne ve varlıkları temsil eden Antropomorfik tanrı ve tanrıçalar içerirdi. Sümerlerin inanışına göre insanlar başta tanrılar tarafından hizmetçi, köle olarak yaratılmış fakat daha sonra özgürleştirilmiştirler.

<span class="mw-page-title-main">Üçüncü Ur Hanedanı</span>

Üçüncü Ur Hanedanı, Üçüncü Ur Sülalesi, III. Ur Hanedanlığı ve benzeri isimlerle anılan, Mezopotamya'da bir dönem egemen olmuş, Ur kenti temelli Sümer hanedanıdır. Bundan dolayı “Yeni Sümer Devleti” olarak da tanımlanmaktadır. Kısa bir dönem boyunca bölgesel bir siyasi güç olmuştur. Hanedan kısaca Ur III veya III. Ur olarak da anılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Çivi yazısı</span> ilk yazı türü

Çivi yazısı, kilden yapılma tabletlerin üzerine resimler ya da harf görevi gören ve sesleri temsil eden semboller ile özel bir teknikle yazılan; papirüsün bulunması ile son bulan tarihteki ilk yazı sistemidir. Maden Çağlarının sonunda, yaklaşık MÖ 3500'lerde Sümerler tarafından icat edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ur (antik kent)</span> Sümer şehir devleti

Ur, Güney Irak'ta yer alan Zi Kar'daki Tel el Mukayyer bölgesinde bulunan antik Mezopotamya'ya ait önemli bir Sümer şehir devletidir. Ur, bir zamanlar Basra Körfezi'nde Fırat'ın ağzına yakın bir kıyı şehri olmasına rağmen kıyı şeridi değişmiş ve şehir, günümüzde oldukça iç kesimlerde Fırat'ın güney kıyısında kalmıştır. Günümüz modern Irak'ında yer alan Nasıriye'ye 16 kilometre uzaklıktadır.

<span class="mw-page-title-main">Silindir mühür</span>

Bir silindir mühür resim öykülü silindir oymadır. Antik çağlarda iki boyutlu yüzey üzerinde yuvarlanarak kullanılırdı.Özellikle yaş kil üzerinde. İlk görünmesi Yakın Doğu'da Uruk dönemi zamanında, sonraki versiyonları rakam ve işaretlerle anlatma sistemi ile kullanımında Mezopotamya'da hiyeroliflerde.

Harran Höyüğü, Şanlıurfa İl merkezinin 44 km güneydoğusunda, Harran İlçesi'nin içinde yer alan bir höyüktür. Tepe, 50 x 30 metre boyutlarındadır. Harran Ovası'ndaki 250 höyükten biridir. Bu rakam, Prof. Dr. Veli Sevin ve Nurettin Yardımcı tarafından ovada yapılan araştırmalarda saptanmıştır. Höyük, Mezopotamya'dan Samsat – Malatya üzerinden İç Anadolu'ya ve Karkamış üzerinden Akdeniz Bölgesine giden ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Diğer yandan MÖ 3. ve 2. binyıllarda önemli bir kült merkezi olan yerleşmenin her iki nedenle büyük ölçüde geliştiği ve bir kültür merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Harran adının, Asur ülkesiyle Anadolu arasındaki ana ticaret yolu üzerinde bulunması nedeniyle Asur ve Sümer dilinde yolculuk anlamına gelen Harran-u sözcüğünden geldiği bilinmektedir. Eski Babil döneminde yerleşmenin adı Uru-ki-kaskal-al Harran olarak geçmektedir. Kent, MÖ 2. binyılda Yakındoğu'da Asur kentinden sonraki en büyük ikinci kenttir. Geç Asur Dönemi'nde kısa bir süre için başkent olmuştur. Harran ve çevresi MÖ 9. yüzyıl ortalarında bir Asur eyaleti olmuştur. Bir sonraki yüzyılın ortasından itibaren Harran bir eyalet merkezidir. MÖ 7. yüzyılda büyük bir Arami nüfusunun bölgede yerleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Med ve İskit saldırılarıyla Asur'un MÖ 612'de yıkılmasından sonra Asur topraklarından gelen Asurlu göçmeler Harran'da yeni bir başkent kurmuşlardır. Ancak aynı güçler MÖ 610 yılında yeni kurulan bu başkente saldırarak kenti yakıp yıkmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Mezopotamya sanatı</span>

Mezopotamya sanatının adı çoğu arkeolojik kayıtlarda geçer. Bu kayıtlar, erken avcı-toplayıcı topluluklardan, Sümer, Akad, Babil ve Asur imparatorluklarının yaşadığı Tunç Devri'ne kadar geçen süreyi kapsar. Sonraları bu imparatorlukların yerini Demir Çağı'nda Eski Asur ve Eski Babil imparatorlukları almıştır. Genellikle medeniyetin beşiği olarak görülen Mezopotamya, önemli kültürel gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Bunlardan biri de en eski yazı örnekleridir. Mezopotamya sanatı MÖ 4000 tarihinden Persli Ahameniş İmparatorluğu'nun bölgeyi fethettiği MÖ 6. yüzyıla kadar Batı Avrasya'daki en soylu, en gelişmiş ve en detaylı sanat olma yolunda Antik Mısır ile rekabet içinde olmuştur. Ana vurgu oldukça dayanıklı taş ve kilden yapılmış çeşitli heykeller üzerindedir. Çok az sayıda resim günümüze ulaşmıştır ama belirtilene göre, birkaç istisna dışında, boyamalar genellikle geometrik ve dekoratif bitkisel şekiller yapmak için kullanılmıştır. Buna rağmen çoğu heykellerin de boyandığı görülür. Ayrıca çok sayıda silindir mühür de günümüze ulaşmıştır. Küçük boyutlarına rağmen bunların çoğunun üstünde karmaşık ve detaylı sahneler vardır.

Antik Mezopotamya mitolojisinde Kader Tableti , çivi yazısı yazılmış bir kil tablet olarak tahmin edilmektedir. Bu tablet, kalıcı bir yasal belge olarak, Tanrı Enlil'e, evrenin yönetici olarak üstün bir yetki vermektedir. Ninurta ve Kaplumbağa adlı Sümer şiirinde tablet Enlil'de değil Enki'dedir. Bu şiirle Akadca yazılmış ola Anzû şiirinde tablet İmdugud (Sümerce) ya da Anzû (Akadca) tarafından çalınacağı korkusunu belirtmektedir. Efsaneye göre tablete sahip olan herkes evrene hükmetmektedir. Babil Enûma Eliš'te Tiamat bu tableti Kingu’ya verir ve ordusuna emir verir. Tanrıların savaşı seçilen Marduk, Tiamat ile ordusuyla savaşır ve onu yok eder. Marduk, Kader Tableti'ni kendisi için talep eder ve böylece tanrılar arasındaki yönetimini güçlendirecektir.

<span class="mw-page-title-main">Sümer ve Akad kralı</span> antik Mezopotamya kraliyet unvanı

Sümer ve Akad Kralı, antik Mezopotamya'daki Akad İmparatorluğu hükümdarlarının, sahip oldukları "Akad Kralı" yönetici ünvanıyla "Sümer Kralı" ünvanını birleştirmesiyle meydana gelen bir kraliyet ünvanıdır. Ünvan, Akad'lı Sargon tarafından kurulan antik imparatorluğun mirası ve ihtişamı üzerinde aynı anda bir hak iddia etmiş ve güneyde Sümer ve kuzeyde Akad bölgelerinden oluşan Aşağı Mezopotamya'nın tamamını yönetme iddiasını dile getirmiştir. "Sümer Kralı" ve "Akad Kralı" Ünvanlarının her ikisi de Akad kralları tarafından kullanılmasına rağmen ünvan, Yeni Sümer kralı Ur-Nammu'nun hükümdarlığına kadar birleşik haliyle takdim edilmemiştir. Ur-Nammu, bu ünvanı Aşağı Mezopotamya'nın güney ve kuzey kısımlarını kendi yönetimi altında birleştirme çabasıyla yaratmıştır. Daha önceki Akad kralları, Sümer ile Akad'ı bu şekilde birbiriyle bağlama aleyhinde olabilirler.

Irak tarihi, Irak coğrafyasında geçen olaylardır. Irak coğrafyası Antik çağlardan beri yerleşke alanıdır. Tarihi boyunca pek çok etnik ve dine ev sahipliği yapmıştırIrak, Batı Asya'da büyük ölçüde eski Mezopotamya topraklarına karşılık gelen bir ülkedir. Mezopotamya'nın tarihi, Aşağı Paleolitik dönemden MS 7. yüzyılın sonlarında Halifeliğin kuruluşuna kadar uzanır ve bu tarihten sonra bölge Irak olarak anılır. Mezopotamya tarihinin Neolitik Ubeyd döneminde M.Ö. 6000 ile 5000 yılları arasında ortaya çıkan ve yaygın olarak kayıtlı tarihteki en eski uygarlık olarak kabul edilen kadim Sümer toprakları Irak topraklarında yer almaktadır. Burası aynı zamanda Akkad, Neo-Sümer, Babil, Neo-Asur ve Yeni-Babil imparatorluklarının tarihi merkezidir; Bronz ve Demir Çağı'nda Mezopotamya'da ve Eski Yakın Doğu'nun diğer çeşitli bölgelerinde hüküm süren yerel yönetici hanedanların bir dizisidir.

<span class="mw-page-title-main">Akad kraliyet ünvanı</span> antik Mezopotamyada Akad döneminden itibaren hükümdarlar tarafından üstlenilen unvanlar

Akad ya da Mezopotamya kraliyet ünvanı, Akad Dönemi'nden Yeni Babil İmparatorluğu'nun çöküşüne kadar antik Mezopotamya'daki hükümdarlar tarafından üstlenilen kraliyet ünvanları ve sıfatları anlamına gelir. Daha sonraki Ahameniş ve Seleukos dönemlerindeki kısıtlı kullanımları da kapsar. Ünvan ve rütbeler, kraldan krala farklılık göstermiş ve krallar arasındaki benzerlikler genellikle bir kralın kendisini, bir öncekiyle aynı konuma getirme konusundaki açık tercihinden kaynaklanmıştır. Akadca šar kibrāt erbetti ve šar kiššatim ve Neo-Sümerce šar māt Šumeri u Akkadi gibi bazı ünvanlar, birkaç farklı imparatorluk aracılığıyla bin yıldan fazla bir süre kullanımda kalmışken diğerleri yalnızca tek bir kral tarafından kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Akkad krallarının listesi</span> Vikimedya liste maddesi

Akad İmparatorluğu, Mezopotamya'da "Akad Kralı" olarak bilinen bir kral tarafından yönetilen eski bir uygarlıktı. Akadlı Sargon'un hükümdarlığından Şar-Kali-Şarri'ye kadar Akad İmparatorluğu Mezopotamya'daki baskın güç ve bilinen ilk büyük imparatorluktu. Ancak imparatorluk, ilk beş kralının yönetiminden sonra iç istikrarsızlık ve yabancı istilalar nedeniyle çökmüş ve Mezopotamya'nın bağımsız şehir devletlerine bölünmesine yol açmıştır. Buna rağmen Akkad'ın mirası ve prestiji, Yeni Sümer İmparatorluğu'nu kuran ve Mezopotamya'nın büyük bölümünü yeniden birleştiren Urlu Ur-Nammu gibi daha sonraki hükümdarlar tarafından sahiplenilmeye devam etmiştir. "Sümer ve Akad Kralı" unvanı Ahameniş İmparatorluğu zamanına kadar kullanılmıştır.

Bu, kısmi bir Asurologlar listesidir. Bir Asurolog, Asur ve antik Mezopotamya'nın (Irak) geri kalanının arkeolojik, tarihsel, kültürel ve dilbilimsel çalışmalarında uzmanlaşmış bir kişidir.