İçeriğe atla

Kibira

Antik tiyatronun görünümü.
Kibira
Kibira
Diğer adıKibyra
KonumTürkiye Burdur, Gölhisar
BölgeLikya
TürYerleşim
Uzunluk450 hektar
Tarihçe
KuruluşMÖ 189 - MÖ 43 -
Devir(ler)Helenistik Dönem, Roma Dönemi
Bağlı olduğuSardes Satraplığı
Sit ayrıntıları
Buluntu(lar)Stadion, tiyatro, meclis binası, agora
DurumRestore
Kamusal erişimAçık

Kibyra; Burdur ili'ne 110 km uzaklıktaki Gölhisar ilçesinin batısındaki Akdağ kütlesinin eteklerinde, Gölhisar ovasına hakim tepeler üzerinde bulunan Likya antik kentidir.

Coğrafya

Deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 1100–1300 m arasında değişen kentin, Gölhisar Gölü ve ovayı baştan başa geçen Dalaman (İndus) Çayı'nın yanı sıra Böğrüdelik ve Deliyaraz Yaylaları'ndan gelen su kaynaklarına sahiptir. Tarım ve hayvancılığın gelişmiş olduğu bölge, aynı zamanda ovayı çevreleyen dağlar üzerinde geniş orman örtüsüne sahiptir.

Kibyra; Kabalis ve daha sonraki adlandırılmasıyla Kibyratis bölgesinin merkezidir. Kuzeyde Frigya, batıda Karya ve Likya, doğuda Pisidya ile çevrelenen bu bölge, antik dönemden günümüze güneydeki limanları iç bölgelere bağlayan bir kavşak konumundadır.

Tarih

Kibyra ismi her şeyden önce Helence değildir. Anadolunun en eski halklarından olan Luvi diline ait bir isimdir. Amasyalı gezgin Strabon'un kayıtlarında, Kibyralıların Lidya'lı olduklarını söyler. Kibyra kent merkezi, birbirinden küçük yarlarla ayrılan, üç egemen tepelik üzerindedir. Tepelikler, küçük çakıl taşlarının zamanla birleşerek kaynaştığı konglomera özlüdür ve dolayısıyla kısmen aşınmışlardır. Kamu, sivil ve dini yapıların bu alan üzerinde belli bir bütünlük oluşturacak biçimde düzenlendiği görülür. Yaklaşık 405 hektar alana yayılmış kalıntılara sahip olan kentin siyasi ve ekonomik gücü, Helenistik dönem'den başlayarak Roma İmparatorluk Dönemi'yle doruk noktasına ulaşmıştır. Bugün büyük bölümü ayakta duran, Stadion, Tiyatro ve Meclis Binası, Agora önemli kamu yapılarıdır.

Kabalia Bölgesi, antik kaynaklara göre; Pers egemenliği sırasında Kral Dareios'a, Lidya, Lasonia ve Hytenneia ile birlikte beş yüz talant gümüş vergi vermekle yükümlü olan Sardes Satraplığı'na bağlıdır. Kserkses'in Hellenistan Seferi sırasında ise, Maionia'da oturan ve Lasonia'lı diye çağrılan Kaba'lerin, Kilikia'lılar gibi donatıldıklarını ve Lydia'lıların eskiden Maionia'lılar adını taşıdıkları ve daha sonra eski adlarını unuttuklarını öğreniyoruz. Strabon ise; Kibyra'lıların Lydia'lıların soyundan olduklarını ve bunların Kabalis bölgesine gelerek Pisidia'lıları ele geçirip oraya yerleştikten sonra kenti, çevresi yaklaşık yüz stadion olan başka bir yere taşıdığını söyler.

Antik kaynaklar; MÖ 189'da Roma'nın Magnesia Zaferi sonrası Roma'lı general Manlius Vulso'nun Antiokhos'a yardım eden Galatlar'a karşı çıktığı ceza seferinin, bir tür haraç seferine dönüp, C. Helvius komutasında 4000 piyade ve 300 süvariden oluşan bir birliği Kibyra tyranının boyun eğip eğmeyeceğini anlamak için bölgeye yollamasından bahseder. Roma’nın Kibyra tyranından 500 talent istemesine karşın, Moagetes kontrolündeki Alimme ve Sylleum kentlerinin kötü durumu nedeniyle 25 talent verebileceğini söyler. Ancak C. Helvius tehtidkar davranması ve yapılan pazarlıklar sonucu 100 talent ve 10.000 medimni buğday vermeye mecbur kalır. Alimme ve Sylleum şehirlerinin isimlerinden ve varlıklarından şüphe edilmektedir. Tetrapolis’in o zamanlar ortada olmadığı açıktır. İkinci yüzyılın sonlarına doğru belirgin olmayan bir tarihte kurulduğu düşünülmektedir. Bubon, Balbura ve Oineanda şehirlerinden oluşan Tetrapolis’te, Kibyra’nın iki oy, diğerlerinin ise bir oy hakkı vardı. Çünkü Kibyra 30.000 piyade 2000 at çıkarabiliyordu. Burası daima tyranlar tarafından idare edildi. Ancak MÖ 84'te Sulla’nın teğmeni olan Murena, Kibyra tyranı Moagetes II’nin hükümdarlığına son verdi. Bubon ve Balbura’yı Likya'ya bağlamasıyla, Kibyra Asia Eyaleti’ne dahil edildi. Olayı anlatan Strabon, Oineanda'ya değinmese de bu şehir de diğerleri gibi Lykia’ya bağlanmış olmalıdır, zira imparatorluğun Lykia Eyaleti’nde yer almıştır.

Augustus’tan itibaren Province Asia’daki eyaletlerin daha iyi yönetimi için dokuz Conventus’a (yargı bölgesi ya da dini merkezler) bölündü . Başşehri Laodikeia olan ve yirmibeş şehrin yargı merkezi konumundaki Kibyra Conventus’unun, kaza yetkisi Asia’dakilerin en genişi sayılmaktadır. Kibyra Conventus’una dahil olan bazı önemli kentler; Laodikeia, Hydrelitae, Themisones, Hierapolitae, Keretapa, Takina, Erizeni, Phylakaion, Kolossai, Mossyna, Attaudda, Kidramos, Adada, Sebastopolis’tir.

Asia Eyaletinin önemli bir parçası olan kent, M.S. 23’de geçirdiği büyük depremle önemli ölçüde tahrip olmuşsa da, İmparator Tiberius’un yardımlarıyla tekrar imar edilmiş ve kent imparatora şükranlarını belirtmek için ismini “Caiseria Cibyra” olarak değiştirmiştir. MÖ 43'te Likya bir Roma eyaleti olduğunda, daha önce Asia Eyaleti sınırlarında olan kentin, Likya Eyaletin bir parçası haline geldiği anlaşılmaktadır.

Strabon; Kibyra'lıların Pisidya, Solym, Hellen ve Lidya dilleri olmak üzere dört dil kullandıklarını, demir işçiliği ve kakmacılıkta usta olduklarını aktarır. Ayrıca epigrafik ve arkeolojik araştırmalar sonucunda, dericilik ve seramik üretiminde önemli bir merkez olduğu anlaşılmıştır.

Araştırma ve kazılar

Geç Antikçağ mimari yapılar

2006 yılında başlayan Kibyra kazı ve araştırmalarının geçmiş on sezonluk çalışmaları sonucunda özellikle Geç Antikçağ'a ait epeyce yeni veri ele geçmesine karşın, kentin MS IV. yüzyıl ve sonrasının resmini ancak genel hatlarıyla tasavvur edebiliyoruz. Bugüne değin ele geçen veriler, geç dönem kentinin MS V. ve VI. yüzyıllardaki değişimini daha anlaşılır kılmakta olup, MS VII. yüzyıl ve sonra-sına ait veriler henüz oldukça zayıf ve çok yetersizdir. Ele geçen maddi kültür verileri, MS 417 depremi sonrası, Kibyra'da kentsel yaşamın MS VI. yüzyıl boyunca nispeten yoğun, sonrasında ise belli belirsiz ya da oldukça eğreti biçimde, tarihlendirme yöntemi çok güvenilir olmayan birkaç küçük buluntuya dayanarak ancak MS IX. yüzyıl sonlarına kadar sürdürüldüğünü göstermektedir.[1]

Mimarisi

Mimari yapılar

Hamam

Geç dönem hamam yapısı MS 417 depreminden itibaren kentin Agora merkezli olarak küçüldüğünü ifade etmiştik. MS V. yüzyıl ve sonrasında kent peyzajındaki bu değişim ve dönüşüm artarak devam etmiş görün-mektedir. Nitekim daha sonraki dönemlerde, bir surla çevrilmesi sonucu Agora, Geç Antikçağ kent merkezini oluşturmuş, yakın civarına ise neredeyse tamamı moloz örgü konutlar, hamam yapısı ya da atölyeler gibi üretim birimleriyle, stadion önündeki tekil örnekle belgelenebilen anıt mezar yapıları yerleştirilmiştir. Özellikle Agora'nın kuzey eteğinde yoğunlaşan Roma İmparatorluk Dönemi yamaç evlerinin, antikçağ boyunca kullanımının devam ettiği yüzeyde görülebilen izlerden anlaşılmaktadır. Geç Antikçağ'daki seramik üretimini belgeleyen atölyelere ait bazı birimler, Odeion kazıları esnasında, yapının ön kısmında açığa çıkarılmış ve belgelenmişlerdir.[1] Seramik işliği, havuzları ve diğer birimlerine ait oldukları belirlenen bu grubu, küçük moloz taşlar ve devşirme bloklar kullanılarak inşa edilmişlerdir. Kazı çalışmaları sonucunda ele geçen buluntulara göre MS V-VI. yüzyıllar arasında aktif kullanıldıkları tespit edilmiştir67. Aynı alanda açığa çıkarılan ve kısmi onarımları tamamlanarak ziyarete açık hale getirilen bir geç dönem Hamamı ise özellikle iyi korunmuş olmasıyla dikkat çekmektedir. Hamam, Odeion'un önündeki stoa ile güney doğu köşedeki tapınak kalıntıları arasında inşa edilmiştir. Yapının güney bölümündeki ilk iki mekânın duvarları, doğu yandaki tapınağın stylobatına teğet geçmektedir ve her iki yapı arasında sadece dar bir koridor yer almakta ve burada da hamamın kanalizasyon sistemi uzanmaktadır. Yapı, kuzey-güney doğrultusunda uzanan art arda sıralanmış beş mekândan oluşmaktadır. Toplam uzunluğu 23,3; genişliği ise en dışa taşkın bölümünde 7,57 metredir. Kuzey uçtan itibaren mekânların işlevi; ilk bölüm apodyterium (soyunma/giyinme ve hazırlık bölümü), ikinci bölüm frigidarium (soğuk bölüm), üçüncü bölüm tepidarium (ılık bölüm), dördüncü ve beşinci bölümler caldarium (sıcak bölüm ve terleme odası) olarak belirlenmiştir. Hamamın giriş kapısı apodyterium batı duvarı ortasına yerleştirilmiştir. Hamamın doğu duvarına dışına bitişik nizamda apodyterium boyunca inşa edilmiş olan dikdörtgen planlı ve iki küçük odalı mekân sonraki bir evrede eklenmiş ve hamamın gündelik ihtiyaçlarına yönelik bir depo olarak kullanılmış olmalıdır.[1]

Kaynakça

Genel

Thomas Corsten:

Kibyra 1997, in: 16. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 1999) I 387-390.

Kibyra 1998, in: 17. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2000) I 215-216.

Kibyra 1999, in: 18. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2001) I 255-256.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 7 (2001) 17.

Die Inschriften von Kibyra, 1. Die Inschriften der Stadt und ihrer näheren Umgebung. Bonn, Habelt 2002 (Inschriften griechischer Städte aus Kleinasien 60) ISBN 3-7749-3034-1

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 8 (2002) 20.

Kibyra 2001, in: 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2003) II 83-84.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 9 (2003) 26-27.

Kibyra 2002, in: 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2004) I 229-234.

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 10 (2004) 22-23.

Kibyra 2003, in: 22. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2005)

Kibyratis in Antiquity, in: Anatolian Archaeology 11 (2005)

Estates in Roman Asia Minor: the case of Kibyratis, in: St. Mitchell/C. Katsari (Hrsg.),

Patterns in the Economy of Roman Asia Minor, Swansea 2005, 1-52.

Kibyra 2004, in: 23. Araştırma Sonuçları Toplantısı (Ankara 2006) I 19-20.

George E. Bean: Notes and inscriptions from the Cibyratis and Caralitis, in: Annual of the British School at Athens 51 (1956) 136-149. Daria De Bernardi Ferrero: Teatri classici in Asia Minore, 1: Cibyra, Selge, Hierapolis. Rom 1966.

Rosalinde A. Kearsley: A Leading Family of Cibyra and some Asiarchs of the First Century, in: Anatolian Studies 38 (1988) 43-46.

S. S. Başer: 1988-89 Yılları Kibyra Kurtarma Kazıları [Rettungsgrabung in Kibyra, 1988-89], in: I. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, Ankara 19 - 20 nisan 1990 (Ankara 1991) 235-260 Rosalinde A. Kearsley: The Asiarchs of Cibyra again, in: Tyche 11 (1996) 129-155.

N. P. Milner: An Epigraphical Survey in the Kibyra-Olbasa Region conducted by A. S. Hall, British Institute of Archaeology at Ankara Monograph No. 23, London 1998. ISBN 1-898249-10-5 Dirk Erkelenz: Zur Provinzzugehörigkeit Kibyras in der römischen Kaiserzeit, in: Epigraphica anatolica 30 (1998) 81-95 Sarah Japp: Die lokale Keramikproduktion von Kibyra. In: Rei Cretariae Romanae Fautores Acta 39 (2005) 237-241.

Ş. Özüdoğru - E. Dündar, "Kibyra Geç Roma -Erken Doğu Roma Mühürlü Unguentariumları", OLBA XV, 2007.

H. A. Ekinci- Ş. Özüdoğru - E Dökü - G. Tiryaki, "Kibyra 2006 Kazı Çalışmaları", ANMED 2007/5.

Özüdoğru Ş., Dökü F. E., ‘‘Kibyra 2009 Yılı Çalışmaları’', Anmed 2010 - 8, (2010), 37 – 45.

Kaya C.M., Kibyra Kenti Mimari Bezemeleri, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Antalya,2011

Tarkan, D.,Kibyra Kabartmalı Sunakları, Tip, Biçem ve Atölye, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi) Antalya, 2011

Metin, H.,Kibyra Kandilleri Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Doktora Tezi) Erzurum, 2012

Özel

  1. ^ a b c ÖZÜDOĞRU, Şükrü (2018). Geç Antikçağ'da Kibyria. Academia edu. ss. 23,28. 17 Aralık 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Aralık 2021. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Olimpos, Kumluca</span>

Olimpos antik kenti, Antalya'nın batısında Kumluca İlçesi Tahtalı dağının 10 km kuzeyinde kalan Likya yerleşimidir. Antalya'ya 85,7 km. uzaklıkta, Caretta Caretta kaplumbağalarının yavrulama alanı olduğundan sit alanı olarak korunan, genellikle üniversite öğrencileri ve sırt çantalı turistlerin tercih ettiği bir tatil mahallesidir. Ağaç evleri, çadır mekanı olarak kullanılabilecek açık alanları, Likya Yolu üzerinde bulunması önemli özellikleridir. Olimpos Beydağları Millî Parkı sınırları içinde yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Efes</span> Anadoluda bir antik kent

Efes, Anadolu'nun batı kıyısında, bugünkü İzmir ilinin Selçuk ilçesinin üç kilometre güneybatısında yer alan antik bir Luvi şehriydi. Şehir Anadolu'da Yunan sömürgeciliğinin başlamasıyla birlikte İyonya ve daha sonra Roma dönemlerinde de önemini korumuştur. Kuruluşu Cilalı Taş Devri'ne yani MÖ 6000 yıllarına dayanır. MÖ 10. yüzyılda eski Arzava başkentinin yerine Attik ve İyonyalı Yunan kolonistleri tarafından inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Agora</span> Antik şehir devleti yerleşimlerindeki halka açık merkezi alan

Agora, antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan olup, Helenistik dönemde şekillenip Roma İmparatorluğu’nda ortaya çıkan forumların öncülüdür.

<span class="mw-page-title-main">Kaunos</span> Karya bölgesinde bir antik kent

Kaunos Antik Anadolu'nun Karya bölgesinde yer alan antik bir kenttir. Muğla'nın Köyceğiz ilçesine bağlı Çandır Mahallesi sınırları içerisinde yer alır. Kaunos Kaya Mezarları en rahat Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı Dalyan mahallesinden görülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Pınara</span> Seydikemer yakınlarındaki Likya antik kenti

Pınara. Seydikemer yakınlarındaki Likya antik kenti.

<span class="mw-page-title-main">Faselis</span> Likyada bulunan antik Yunan ve Roma kenti

Faselis ya da Phaselis , Likya'da bulunan antik Yunan ve Roma kentidir. Günümüzde Antalya'nın Kemer ilçesi yakınlarındadır. Faselis, tarihî özelliklerinin yanında plajlarıyla da bir deniz turizmi alanı işlevi görmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Beydağları Sahil Millî Parkı</span>

Olimpos Beydağları Millî Parkı, 1972 tarihinde Antalya ili Kemer ilçesi sınırarı içinde bulunan doğal ve tarihi güzelliklerin korunması için sit alanı olarak korunmaya alınan bölge.

<span class="mw-page-title-main">Arikanda</span> Finike ilçesi yakınlarındaki antik kent

Arikanda, Antalya il sınırları Finike ilçesi yakınlarındaki Likya antik kent.Elmalı - Finike kara yolunun tam yarısında bulunan Arifköyünün Aykırıçay mahallesine yakın bir ören yeridir. Tarihi Bakır Çağı'na kadar geri gitmektedir ve şehrin adı yerli Anadolu dillerinden olan Luvice'de “yüksek kayaların yakınındaki yer” anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Antioheia tu Kragu</span>

Antiocheia ad Cragum, Antalya ili Gazipaşa ilçesi yakınlarında antik kent. Alanya'nın 60 kilometre doğusundadır. Antik çağda Dağlık Kilikya olarak bilinen bölgede ve Akdeniz kıyısındadır. Kent adını, M.S. 1. yüzyılda yaşamış Kommagene Kralı IV. Antiochus'dan almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Afrodisias</span> Aydındaki antik kent

Afrodisias veya Afrodisyas, Tanrıça Afrodit'e adanmış birçok eski çağ kentinin ortak adı. Afrodisyas adlı kentlerin en ünlüsü, Anadolu'nun güneybatısında, eski Karia bölgesinde, günümüzde Aydın ilinin Karacasu ilçesine bağlı Geyre mahallesinin bulunduğu yerde bulunan Antik Yunan kentidir. Arkeolojik kazılar başladıktan sonra Geyre taşınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Karya</span>

Karya, Anadolu'nun güneybatısında günümüzde Muğla kuzey kısımları Denizli güneyi ve içerideki bölgeye denk gelen coğrafyanın eski çağlardaki ismi. Bölgenin oluşumu Antik Yunan kavimlerinin Anadolu'nun Ege kıyılarında koloniler kurmaya başlamalarından öncesine dayanmaktadır ve bir uygarlık düzeyi yaratmış olan Karyalıların Anadolu'nun yerli halkı olduğu konusunda tarihçiler arasındaki mutabakat genişlemektedir.

<span class="mw-page-title-main">Hierapolis</span> Denizlide bir antik Roma kenti

Hierapolis, Pamukkale (Denizli) yakınlarında bulunan ve Frigler döneminde ana tanrıça Kibele kültünün merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermiş bir antik kenttir. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Likya</span> Anadolunun Teke Yarımadasının antik dönemdeki adı

Likya veya Lisiya , M.Ö. 15-14. yüzyıldan M.Ö. 546'ya kadar Anadolu'nun Teke Yarımadası'nda varlık göstermiş ulustur. Likya, aynı zamanda bu bölgedeki antik kentlerin oluşturduğu bir federasyon ve daha sonra da Roma İmparatorluğu’nun bir eyaletidir. "Işık Ülkesi" anlamına gelen Likya, Antalya ve Muğla illeri ile Burdur ilinin iç kısımlarında, Akdeniz'e sınır olan bir bölgede yer alıyordu. Antik Mısır'ın Geç Tunç Çağı kayıtları ve Hitit İmparatorluğu'na ait tarihi belgelerde adından bahsedilen bir devlettir. Hitit kayıtlarında adı Lukka olarak geçmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ankara Roma Hamamı</span> Ankarada bulunan Roma hamamı

Ankara Roma Hamamı veya Caracalla Hamamı; Ankara'nın Altındağ ilçesinde bulunan bir Roma hamamıdır. Günümüzde Hacı Bayram Mahallesi sınırları içerisinde yer alan yapı, ilk katmanı Frigler dönemine kadar uzanan bir höyük üzerine inşa edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Smirni</span> İzmirde bulunan antik şehir

Smirni, İzmir sınırları içinde iki farklı konumda yer alan tarihî kentler. Körfezin kuzeydoğusunda yer alan ve yüzölçümü yaklaşık yüz dönüm olan bir adacık üzerinde kurulmuştu.

<span class="mw-page-title-main">Mira (antik kent)</span> Türkiyenin Akdeniz kıyısında bulunan bir Likya antik kenti

Myra, günümüzde Antalya ilinin Demre ilçesinin bulunduğu yörede yer alan antik bir Likya kentidir. Alacadağ, Akdağlar (Massikytos) ve Ege Denizi arasında Demre Çayı (Myros) tarafından taşınan toprakla oluşmuş verimli alüvyon ovasına kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Salamis</span>

Salamis veya Salamis harabeleri, Kıbrıs adasında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Gazimağusa şehrinin 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Kent Trodos dağından doğan Pedios (Kanlıdere) nehrinin denize döküldüğü havzaya yakın bir yerde kurulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Laodikya</span> Türkiyede bir antik kent

Laodikeia, veya Lykos'un kıyısındaki Laodikeia, Lycus nehri kenarında (Çürüksu) kurulmuş bir antik kenttir.

<span class="mw-page-title-main">Bülent İplikçioğlu</span>

Bülent İplikçioğlu, Türk akademisyen, eski çağ tarihi profesörü ve yazıt bilimci.

Lidce, Batı Anadolu'da, başlangıçta günümüzde Gediz Nehri havzasına denk gelen Lidya ülkesinin halkı olan Lidyalılar tarafından kullanılmış ve MÖ 7. yüzyıldan itibaren kayda geçmiş Anadolu dili.