İçeriğe atla

Kişilerarası ilişki

Kişilerarası ilişki, bir kişinin başka toplum fertleri ile bilişsel ve fiziksel olarak devamlı etkileşimde olması durumudur. Bu tür ilişkiler genellikle insan türünün "ait olma" içgüdüsüne paralel olarak oluşturduğu sözlü veya sözsüz ilişkiler ağını kapsar. Bu ilişkiler duygu, düşünce tarzları ve davranış tarzları ekseninde gelişme gösterir. Kişilerarası ilişkilerde ilk izlenimler kilit bir rol oynar; ilk izlenimler genellikle fiziksel çekicilik, yakınlık, benzerlik ve saygınlık başlıkları altında oluşur.

Zorunluluk olarak girilen ilişkiler haricinde kişilerarası ilişkiler genel olarak 3 tip altında incelenebilir; arkadaşlık, aile ve romantik ilişkiler. İletişimi etkileyen temel faktörler ise kişisel özellikler (cinsiyet, fiziksel görünüm, kişilik özellikleri, geçmiş deneyimler ve davranış biçimleri), algı, duygular, kültür ve sosyal çevredir. Ayrıca kişilerarası ilişkilerde Halo etkisi de gözlemlenebilir. Bu durumda insan, diğer bir kişiyi veya olayı tek bir özelliğinden tümden olumlu ya da tümden olumsuz etiketleme eğilimindedir.

Kişilerarası ilişkilerin ana temaları veya eğilimleri şunlardır: aile, akrabalık, arkadaşlık, aşk, evlilik, istihdam, komşuluk, etik değerler ve dayanışma. Kişilerarası ilişkiler yasa, gelenek veya karşılıklı anlaşmayla düzenlenebilir ve toplumsal grup ve toplumların temelini oluşturabilir. İnsanlar belirli sosyal bağlamlarda birbirleriyle iletişim kurduğunda veya hareket ettiğinde ortaya çıkarlar ve adil ve karşılıklı uzlaşmalar sayesinde gelişirler.

Kişilerarası ilişkiler genellikle gerçek hayatta ve ortamlarda kurulur. Son yıllarda akıllı telefon, bilgisayar, anlık mesajlaşma, videotelefon, çevrimiçi sohbet, sosyal medya gibi teknolojiler de kişilerarası ilişkilere önemli katkı sağlamıştır.[1]

Kişilerarası ilişkinin ihtiyaç boyutu

İnsanlar genellikle en az sayıda, kalıcı olumlu ve anlamlı kişilerarası ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek için yaygın bir evrimsel güdüye sahiptirler. İnsanlar toplum içerisinde ilk etapta hayatta kalmak, ikinci etapta ise sosyal ihtiyaçlarını gidermek için diğer insanlarla etkileşime girer. İhtiyaç için girilen ilişkilere doktorlar, fırıncılar veya polisler ile insanlığın antik çağlarında kabileye yiyecek getirmekle sorumlu bireyler örnek verilebilir. İnsan, hayatını idame ettirmek için bu tarz ilişkilere girmeye mecburdur.

John Bowlby'in Bağlanma Kuramı'na göre toplumsal bağlar; etkileşimde tutarlılığı, ilişkide kararlılığı ve fiziksel teması içerir. Maymun ve insan bebekleri üzerinde yaptığı araştırmada bebeklerin bakıcılarından ayrıldıklarında sırasıyla Karşı Koyma (ilişki partnerini bulmaya çalışmak), Çaresizlik (depresyon durumu) ve Kopma'dır (aramaktan tamamen vazgeçme durumu). Maymun ve insan bebeklerinin benzerliği, kişilerarası ilişkinin evrimsel bir durum olduğunu düşünmesine yol açmıştır.[2]

Romantik ilişkiler içerisinde kişilerarası ilişki

İlerleyen dönemlerde Bowlby'in Bağlanma Kuramı'ı esas alınarak yetişkinlerin romantik ilişkileri üzerine bazı bilimsel çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmalar ile insanın erken dönemde yaşadıklarının ilerleyen yaşlarında hayatını nasıl etkilediği üzerine bulgular bulunmuştur. Bazı akademisyenler bu ilişkileri stiller altında ele almıştır:

Güvenli bağlanma stili

Bir insanın partneri ile somut bir durum oluşmadığı müddetçe herhangi bir bağlanma sorunu yaşamadığı durumdur. Çocukluk dönemlerinde aileleriyle sıcak, sevgiye dayalı ilişkilerinin olduğunu belirten bireyler en çok bu sınıf içerisinde ilişkilerde bulunma eğilimindedir.

Kaygılı-kararsız bağlanma stili

İnsanın sürekli olarak partnerinin kendisini yeterince sevmediğini veya gereken yakınlığı kurmadığını düşündüğü ilişki türüdür. Aileleriyle ilişkilerinin bazen sevgi dolu, sıcak bazen de reddedici olduğunu belirten bireyler bu sınıfa eğilimlidir.

Kaçınmacı bağlanma stili

Başkalarıyla yakınlık kurmak ve ilişkiye girmekte çekinceli olan, partnerinin kendisiyle fazla yakınlıkta olması durumunda sinirlenen insanların girdiği durumdur. Aileleriyle reddedici ilişkiler içerisinde büyümüş bireyler ise bu sınıfa eğilimlidir. Kaçınmacı bağlanma stili, çoğu bilim insanı tarafından psikolojik olarak "olmaması gereken bir durum" olarak nitelendirilir. Bu stilin etkilerini ilişkilerinde sıklıkla gözlemleyen insanların bu durumda psikolojik tedavi alması yararlarına olacaktır.[3][4]

Kaynakça

  1. ^ "Dating vs. Relationships: 15 Differences You Must Know About". Marriage Advice - Expert Marriage Tips & Advice (İngilizce). 24 Mayıs 2019. 8 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Ocak 2024. 
  2. ^ Bağlanma Teorisi’nin Kökenleri 1 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Muhammet Fatih Demirdağ
  3. ^ Being Lonely, Falling in Love 1 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Philip Shaver, Cindy Hazan
  4. ^ KİŞİLERARASI İLİŞKİLERİN BAŞLANGICI VE GELİŞİMİ 1 Ekim 2022 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ankara Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi

Ayrıca bakınız

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Poliamori</span> Çok eşlilik

Poliamori, bireylerin birden çok sevgiliye sahip olabildikleri, söz konusu ilişkiye dahil olan herkesin bu durumun bilincinde olup bunu onayladığı, monogaminin (tekeşliliğin) ya da monamorinin tersi niteliğinde, insanlar arası ilişki türü.

<span class="mw-page-title-main">İktidar</span>

Sosyal bilim ve siyasette, İktidar, etkilerin sosyal üretimidir ve bu etkiler aktörlerin kapasitelerini, eylemlerini, inançlarını veya davranışlarını belirler. İktidar, sadece bir aktörün diğerine karşı zorlama yoluyla (zorlama) tehdit veya kullanımını ifade etmez, aynı zamanda kurumlar gibi yaygın araçlar aracılığıyla da kullanılabilir. İktidar, aynı zamanda aktörleri birbirine bağlı olarak düzenleyen yapısal biçimler olabilir ve söylemsel biçimler alabilir, çünkü mevkiler bazı davranış ve gruplara diğerlerine göre meşruluk sağlayabilir.

Özgüven, kişinin kendi değeri hakkındaki subjektif değerlendirmesi ve kişinin kendi özelliklerinin ne ölçüde olumlu ya da olumsuz olduğu hakkındaki yorumudur. Özgüven hem kişinin kendisine ilişkin düşünceleri, hem bu düşüncelerin yol açtığı duyguları, hem de bu duygu ve düşüncelerin ifadesi olan davranışları içerir. Özgüveni süreklilik gösteren bir kişilik özelliği olarak ve geçici bir psikolojik durum olarak düşünmek mümkündür. Son olarak, özgüven sınırlı bir alan için geçerli olabileceği gibi, genel bir kavram olarak da düşünülebilir.

Bağlanma teorisi veya bağlanma kuramı, psikolojide bireyin, başka bir kişiden yakınlık bekleme eğilimi ve bu kişi yanında olduğunda bireyin kendisini güvende hissetmesidir.

Toplumsallaşma, sosyalizasyon ya da sosyalleşme, toplumun mevcut değer ve normlarının bireylere öğretilmesi süreci olarak tanımlanabilir. Bu süreç içerisinde birey ferdi olduğu toplum içerisinde nasıl davranacağını öğrenir. Aynı zamanda, bireyin sahip olduğu ya da toplum tarafından verilen rollerin ve sahip olunan statülerin gerektirdiği davranış biçimlerini, toplumun kendilerinden beklentilerini öğrenir. Toplumsallaşma sürecinde birey kendi toplumunun bir üyesi olmayı, toplumu tarafından kabul gören davranış örüntülerini, insanın davranışlarına yön veren, bunları belirleyip şekillendiren temel toplumsal ve kültürel değerleri (normları) öğrenir. Öğrenmekle de kalmayıp bunları içselleştirip kendisine mal eder ve bu değer ve normlar doğrultusunda davranmaya başlar. Daha öz bir anlatımla, birey toplumu ile bütünleşir ve toplumunun bir parçası haline gelir.

<span class="mw-page-title-main">Sosyal psikoloji</span> toplumun insanların düşüncelerini ve davranışlarını nasıl etkilediğini araştıran bilim dalı

Sosyal psikoloji bireylerin düşüncelerinin, iç dünyalarının ve davranışlarının başkalarının gerçek, hayalî ve anlaşılan oluşundan nasıl etkilendiğine dair bir bilimsel çalışmadır. Bu alanda araştırma yapanlar genellikle psikolog veya sosyolog'lardan oluşmaktadır. Buna rağmen bütün sosyal psikologlar hem birey, hem de topluluk bazında çalışırlar. Benzerliklerine rağmen iki alan amaçları, yaklaşımları, yöntemleri ve terimlerinde farklılaşırlar. Biyofizik ve kavrama psikolojisi gibi sosyal psikoloji de disiplinlerarası bir alandır.

İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.

Şizoid kişilik bozukluğu, insan ilişkilerinde ilgi eksikliği, yalıtılmış bir yaşam tarzı, yalnız yapılan eylemler ve etkinlikleri tercih, içe dönüklük, duygusal soğukluk, davranış ile ilişkilerin mekanik ve tekdüze olması ile karakterize kişilik bozukluğudur. Şizoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler, insanlarla yakın duygusal bağlar kurmadıkları gibi bilinç düzeyinde böyle bir bağ kurma ihtiyacı da hissetmezler. Bu sebeple utangaç insanlardan farklıdırlar. Başkalarının duygusal beklentilerine karşılık veremezler. Olumlu veya olumsuz eleştirilere genellikle tepkisiz kalırlar ve duygusal durumları genellikle değişmez. Çevrelerindeki insanlar tarafından soğuk olarak yorumlanmalarının nedenleri bunlardır. Tüm bu özellikler, kişilik yapılarının birer parçasını oluşturduğu için yaşamın sadece belli bir bölümünde değil, genelinde etkilidir.

<span class="mw-page-title-main">Flört</span>

Çıkma ya da flört; evlilik, nişanlılık ya da buna benzer başka bir birliktelik içinde olmayan iki birey arasında arkadaşlığın ötesinde duygusal, romantik ve/veya cinsel yakınlık içeren ilişkidir.

<span class="mw-page-title-main">Romantik aşk</span> başkalarına karşı duygusal bir sevgi veya güçlü bir çekicilik hissetme durumu

Romantik aşk veya Romantizm, başkalarına karşı duygusal bir sevgi veya güçlü bir çekicilik. Bireyin genel duygularını ve ortaya çıkan duyguları ifade etmek için gerçekleştirdiği davranışlar. Romantik aşk duyguları ve davranışları yaygın olarak cinsel çekicilikle ilişkilendirilse de, romantik duygular fiziksel beklentiler olmadan da gerçekleşebilir.

Flört şiddeti, flört ilişkisinde eşlerden birinden diğerine beraberlikleri sırasında veya beraberlikleri bittikten sonra yönelen duygusal, fiziksel ve cinsel saldırganlık eylemleri.

<span class="mw-page-title-main">Yakın ilişki</span> insanlar arasında fiziksel veya duygusal yakınlık

Yakın ilişki, kişiler arası bir ilişkidir. Fiziksel yakınlık veya duygusal yakınlık gibi türleri mevcuttur. Yakın ilişki genellikle cinsel bir ilişki olsa da, aile, arkadaş veya tanıdıkların dahil olduğu cinsel olmayan bir ilişki de olabilir.

<span class="mw-page-title-main">İnsan cinsel eylemi</span>

İnsan cinsel eylemi, insanların cinselliklerini deneyimleme ve ifade etme biçimidir. İnsanlar, çok çeşitli nedenlerle, tek başına yapılan faaliyetlerden başka bir kişiyle değişen sıklıkta farklı davranışlara kadar çeşitli cinsel eylemlerde bulunurlar. Cinsel eylem, genellikle uyarılmış kişide cinsel uyarılma ve fizyolojik değişikliklere neden olur, bunlardan bazıları telaffuz edilirken bazıları daha kısaltılır. Cinsel eylem, partner bulma veya çekme stratejileri veya bireyler arasındaki kişisel etkileşimler gibi bir başkasının cinsel ilgisini uyandırmayı veya başka birinin cinsel yaşamını geliştirmeyi amaçlayan davranışları ve faaliyetleri de içerebilir. Cinsel eylem, cinsel uyarılmayı takip edebilir.

Sosyal duygusal gelişim, çocuk gelişiminin bir alanını kapsamaktadır. Çocukların duyguları anlama, deneyimleme, ifade etme ve yönetme becerilerini içeren bir gelişim alanıdır. Başkalarıyla anlamlı ilişkiler geliştirmesi kendisini daha iyi tanıyabilmesi ve daha iyi kararlar verebilmesi sosyal duygusal gelişimiyle birlikte gelişen becerilerdir. Kapasiteleri doğrultusunda kazandıkları gelişim ögelerini aşamalı olarak hayatlarına geçirdikleri bütünleştirici bir süreçtir. Bununla birlikte sosyal duygusal gelişim birçok ögeyi içeren fakat bunlarla sınırlı olmayan çok çeşitli beceri ve yapıları kapsamaktadır. Bahsedilen bu ögelerden bazıları şunlardır: öz farkındalık, ortak dikkat, oyun, zihin teorisi, öz saygı, duygu düzenleme, arkadaşlıklar ve kimlik gelişimi.

<span class="mw-page-title-main">Kişilerarası bağlar</span>

Kişilerarası bağlar, sosyal ağ analizinde ve matematiksel sosyolojide, insanlar arasında bilgi taşıyan bağlantılar olarak tanımlanır. Kişilerarası bağlar genellikle üç çeşittir: güçlü, zayıf veya yok. Zayıf sosyal bağların, toplumdaki sosyal ağların yerleşikliğinden, yapısından ve bu ağlar aracılığıyla bilgi aktarımından sorumlu olduğu ileri sürülmektedir. Spesifik olarak, bireylere güçlü bağlar yerine zayıf bağlar yoluyla daha yeni bilgiler akar. Yakın arkadaşlarımız bizimle aynı çevrelerde hareket etme eğiliminde olduklarından, aldıkları bilgiler zaten bildiklerimizle önemli ölçüde örtüşür. Tanıdıklar ise aksine bizim tanımadığımız insanları tanır ve böylece daha yeni bilgiler alırlar.

Cinsiyet rolleri, erkekler ve kadınlar için uygun davranış beklentileri yaratan, kültürel olarak etkilenen stereotiplerdir. Bu rollerin anlaşılması, daha dört yaşındaki çocuklarda belirgindir. 3 ila 6 ay arasındaki çocuklar, erkek ve kadın yüzleri arasında ayrım yapabilir. On aya kadar, bebekler belirli nesneleri dişiler ve erkeklerle ilişkilendirebilir, örneğin çekiç erkeklerle veya atkı dişilerle ilişkilendirebilir. Cinsiyet rolleri medya, aile, çevre ve toplumdan etkilenir. Bir çocuğun cinsiyet rollerine ilişkin anlayışı, akranlarıyla nasıl sosyalleştiğini ve ilişki kurduğunu etkiler . Biyolojik olgunlaşmaya ek olarak çocuklar, aile yapısına, doğal oyun modellerine, yakın arkadaşlıklara ve okul hayatının kalabalık sosyal ormanına gömülü, cinsiyete özgü bir dizi sosyal ve davranışsal norm içinde gelişirler . Çocuklukta karşılaşılan toplumsal cinsiyet rolleri, bireyin benlik kavramının şekillenmesinde büyük rol oynar ve bireyin yaşamının ilerleyen dönemlerinde ilişkiler kurma biçimini etkiler.

Üçgen aşk teorisi, Robert Sternberg tarafından geliştirilen bir aşk teorisidir. Kişilerarası ilişkiler bağlamında, "üçgen teorisine göre aşkın üç bileşeni vardır: birincisi yakınlık (arkadaşlık), ikincisi tutku ve üçüncüsü bağlılık (sadakat) bileşenidir." Sternberg, yakınlığın (arkadaşlık/samimiyet) "sevgi dolu ilişkilerde yakınlık, bağlılık ve bağlılık duyguları" anlamına geldiğini, tutkunun "sevgi dolu ilişkilerde romantizm, fiziksel çekim, cinsel birleşme ve ilgili olgulara yol açan dürtüler" anlamına geldiğini ve karar/bağlılığın (sadakatin) kısa ve uzun vadede farklı şeyler ifade ettiğini söylüyor. Bağlılık (sadakat) kısa vadede, "belirli bir kişinin diğer kişiyi sevme kararını", uzun vadede ise "kişinin bu sevgisini sürdürme taahhüdünü" ifade eder."

<span class="mw-page-title-main">Aşkın renk çarkı teorisi</span>

İngilizcesi "The colour wheel of love" olan Aşkın renk çarkı teorisi veya Aşkın renk tekerleği teorisi Kanadalı psikolog John Alan Lee tarafından oluşturulan ve aşk için kullanılan çeşitli Latince ve Aşkı tanımlayan Yunanca kelimeleri kullanarak altı aşk stilini tanımlayan, bir kuramdır. İlk olarak ''Colours of Love: An Exploration of the Ways of Loving (1973) adlı kitabında tanıtılmıştır: Lee, geleneksel renk çarkında, üç birincil, üç ikincil ve dokuz üçüncül aşk stilini tanımlayarak anlatmıştır. Üç birincil tip Eros, Ludus ve Storge, üç ikincil tip ise Mania, Pragma ve Agape'dir.

Kişilerarası duygu düzenleme, Bireyin kendi veya başka bir bireyin duygusal deneyimini sosyal etkileşim yoluyla değiştirme sürecidir. Kişinin sosyal durumlar ile kendi içsel duygularını düzenlemesi yani içsel duygu düzenlemesini ve kişinin isteyerek diğer insanların duygularının gidişatını değiştirmeye çalıştığı dışsal duygu düzenlemesini içerir.

<span class="mw-page-title-main">Dating</span> romantik bir ilişki kurma umuduyla diğer insanlarla etkileşim ve tanışma süreci

Dating veya randevulaşmak, iki kişinin gelecekte romantik bir ilişkiye başlayıp başlamayacaklarını görmek amacıyla, sinemaya gitmek veya yemek yemek gibi ortak bir etkinlik yaptığı bir buluşma şeklidir. Yeni Asır'dan Elif Aktuğ'un görüşüne göre İngilizce kökenli date kelimesinin Türkçe karşılığı olarak çıkmak kelimesi verilmekle birlikte, bu kelime ABD'deki "dating kültürünün" belirttiği konsept yerine sevgili olmak veya flört etmekle aynı anlamda kullanılmasından ötürü doğru bir kullanım değildir.