İçeriğe atla

Kemancı (düşünce deneyi)

Kemancı 1971 yılında Judith Jarvis Thomson tarafından ortaya atılan bir düşünce deneyidir.

"Ünlü Kemancı Problemi"ne girişinde Thomson kürtaj konusundaki tartışmanın büyük bir kısmının fetusun bir kişi mi yoksa bir doku kitlesi mi olduğu hususunda gereksiz bir şekilde odaklandığını belirtir. Thomson sorun olarak gördüğü bu durumun çözümü için fetusun döllenmeyle birlikte kişi olduğunu farz edip, asıl sorun olarak gördüğü duruma döner: fetusun mu yoksa gebe kadının mı "daha güçlü ve daha bağlayıcı... yaşama hakkı" vardır.[1] Kemancı düşünce deneyi de bu yaşama hakkı meselesine odaklanır.

Stanford Felsefe Ansiklopedisi (The Stanford Encyclopedia of Philosophy) bu düşünce deneyini şu şekilde tanımlar:

Popüler bir kürtaj karşıtı argümanı hedef alan örneği [Judith Jarvis Thomson'un] şu şekildedir: Fetus yaşama hakkı olan masum bir kişidir. Kürtaj fetusun ölümüne yol açar. Bu yüzden kürtaj ahlâken yanlıştır. Düşünce deneyinde komaya giren ünlü bir kemancıyı hayal etmemiz istenir. Müzik severler cemiyeti tıbbi kayıtlardan sizin ve sadece sizin kemancınının hayatını, dokuz ay boyunca ona bağlı bir şekilde kalarak, kurtarabileceğinizi belirler. Müzik severler siz uyurken evinize dalarlar ve bilinçsiz (ve farkında olmayan, bu sebeple masum) kemancıyı size bağlarlar. Onunla bağlatınızı koparmak isteyebilirsiniz, fakat müzik severlerce ortaya atılan şu argümanla karşılaşırsınız: kemancı yaşama hakkı olan masum bir kişidir. Onunla bağlantınızı koparmanız onun ölümüne yol açacak. Bu yüzden, onunla bağlantınızı koparmanız ahlâken yanlıştır.
Bununla birlikte bu argüman bu durumda ikna edici durmamaktadır. Dokuz ay boyunca yatakta ve bağlı kalarak büyük bir cömertlik yapmış olacaksınız fakat ahlâken bunu yapmaya zorunlu değilsiniz. Durumun kürtaj durumu ile paralelliği açıktır. Düşünce deneyi daha önce birlikte ele alınan iki kavramın ayrıştırılmasında etkilidir: "yaşama hakkı" ve "yaşamın korunması için gerekli olana dair hak." Fetus ve kemancı birinciye sahip olabilirler, fakat ikisinin de ikinciye sahip olup olmadığı bariz değildir. Sonuç şudur ki fetusun bir yaşama hakkı varsa bile (ki Thompson buna inanmamaktadır fakat farz edilmesine izin vermektedir), kürtaj ahlâken meşru olabilir.[2]

Bu düşünce deneyi çok çeşitli tepkilere yol açmış ve çeşitli filozoflarca eleştirilmiştir. Düşünce deneyini eleştiren filozoflardan biri de Philippa Foot'tur. Philippa Foot "Öldürmek ve Ölüme İzin Vermek" (Killing and Letting Die) isimli eserinde Thomson'un düşünce deneyini doğrudan eleştirir. Foot kemancının durumu ile kürtaj arasındaki öne sürülen paralelliği ve denkliği, negatif ve pozitif haklar kavramlarını kullanarak reddeder. Foot argümanlarına öldürmek ile ölüme izin vermek arasındaki ahlâki farkı türeterek başlar:

Müdahil olmama hakları vardır ki bunlar bir hak sınıfını oluştururlar; [buna] ek olarak faydalara ve hizmetlere [karşı] haklar vardır ki bunlar farklıdırlar. Bu iki hak çeşidine paralel olarak bir tarafta "negatif görev" olarak adlandırılan bir müdahil olmama görevi, diğer bir tarafta ise "pozitif görev" olarak adlandırılan fayda ve hizmetleri sağlama görevi vardır.[3]

Yani müdahil olmama hakları "negatif haklar"ken, çeşitli faydalara ve hizmetlere erişim hakları "pozitif haklar"dır. Foot'a göre negatif hakların ahlâki yükümlülüğü pozitif haklara oranla daha fazladır, yani "Genellikle bir müdahaleyi ahlâken haklı çıkarmak fayda veya hizmetlerin alıkonmasını haklı çıkarmaktan daha zordur..."[4] Buna göre Foot ölümcül bir hareket başlatmanın ahlâken reddedilebilecek bir davranışken, aynı durumda yardımı esirgemenin ahlâken meşru görülebileceğini öne sürer.

Foot Thomson'un düşünce deneyinin bu tip bir haklar tanımı bazında öne sürüldüğü gibi kürtaj ile denk bir durum olmadığını ortaya koyar; “Benim tezime göre, iki durum birbirinden oldukça farklı bir şekilde ele alınmalıdır zira biri ölümcül bir hareketin başlatılmasını içerirken diğeri bir hayatı kurtarmanın reddedilmesini içerir.”.[5] Buradan hareketle kemancının durumun bir pozitif hak durumu olduğu ve kişinin kendisini kemancıdan ayırmasının pozitif hakları ilgilendirdiği, oysa kürtajın bir tür negatif hak sorunu olduğu zira aktif bir şekilde ölümcül bir hareketi başlattığı öne sürülmüştür.

Foot'un tezi de birçok tepki toplamış ve bazı filozoflarca eleştirilmiştir. Foot'un kullandığı pozitif ve negatif haklar farklı biçimlerde de kürtaj tartışmalarında kullanılmış ve örneğin Foot'un Thomson'un düşünce deneyini reddinde kullandığı negatif hak kavramı, kürtaj taraftarlarınca devletin bireyin kürtaj hakkına karışması ve kürtajı yasaklaması karşıtı bir şekilde kullanılmıştır.

Kaynakça ve notlar

  • Brown, James Robert, "Thought Experiments", in Edward N. Zalta (ed.), The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Summer 2006 Edition), 2006. [2] 28 Temmuz 2007 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  • Foot, Philippa. (1984). Killing and Letting Die. In Steven M. Cahn, & Peter Markie (Eds.), Ethics: History, Theory, and Contemporary Issues (pp 783–788). New York, NY: Oxford.
  • Thomson, J.J., "A Defense of Abortion", reprinted at pp. 1–19 in Thomson, J.J. (Parent, W., ed.), Rights, Restitution, and Risks: Essays in Moral Theory, Harvard University Press, (Cambridge), 1986 (originally published in 1971).

Notlar

  1. ^ Thomson (1971/1986), p.2.
  2. ^ Alıntı: Brown (2006). [1] 21 Ağustos 2008 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Özgün metin:
    Judith Jarvis Thomson provided one of the most striking and effective thought experiments in the moral realm. Her example is aimed at a popular anti-abortion argument that goes something like this: The fetus is an innocent person with a right to life. Abortion results in the death of a fetus. Therefore, abortion is morally wrong. In her thought experiment we are asked to imagine a famous violinist falling into a coma. The society of music lovers determines from medical records that you and you alone can save the violinist's life by being hooked up to him for nine months. The music lovers break into your home while you are asleep and hook the unconscious (and unknowing, hence innocent) violinist to you. You may want to unhook him, but you are then faced with this argument put forward by the music lovers: The violinist is an innocent person with a right to life. Unhooking him will result in his death. Therefore, unhooking him is morally wrong.However, the argument does not seem convincing in this case. You would be very generous to remain attached and in bed for nine months, but you are not morally obliged to do so. The parallel with the abortion case is evident. The thought experiment is effective in distinguishing two concepts that had previously been run together: “right to life” and “right to what is needed to sustain life.” The fetus and the violinist may each have the former, but it is not evident that either has the latter. The upshot is that even if the fetus has a right to life (which Thompson does not believe but allows for the sake of the argument), it may still be morally permissible to abort.
  3. ^ Foot 1984: 785
  4. ^ Foot 1984: 786
  5. ^ Foot 1984: 788

İlgili Araştırma Makaleleri

Liberalizm, bireysel özgürlük üzerine kurulan bir siyasi felsefe veya dünya görüşüdür. Bireysel özgürlük ve bireysel haklar düşüncesiyle yola çıkan liberalizm, daha sonraki yıllarda farklı türlere bölündü ve bireylerin eşitlik ilkesinin de önemini vurgulamaya başladı. Klasik liberalizm bireysel özgürlüklerin rolünü vurgularken, sosyal liberalizm özgürlüğe vurgu yaptığı kadar; bireylerin eşitlik hakkı ilkesinin önemine vurgu yapar ve özgürlük ile eşitlik arasında denge kurmayı amaçlar. Liberal görüşü savunanlar geniş bir görüş dizisi benimsemekle birlikte genellikle ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü, basın özgürlüğü, sivil haklar ve sivil özgürlükler, seküler devlet, liberal demokrasi, ekonomik ve siyasi özgürlük, hukukun üstünlüğü, özel mülkiyet ve piyasa ekonomisi gibi fikirleri destekler.

<span class="mw-page-title-main">Elektrik yükü</span> bir nesnenin elektriksel alan ile etkileşimi neticesinde ölçülebilen fiziksel özelliği

Elektrik yükü veya elektriksel yük, bir maddenin elektrik yüklü diğer bir maddeyle yakınlaştığı zaman meydana gelen kuvvetten etkilenmesine sebep olan fiziksel özelliktir. Pozitif ve Negatif olmak üzere iki tür elektriksel yük vardır. Pozitif yüklü maddeler, diğer pozitif yüklü maddeler tarafından itilirken, negatif yüklü olanlar tarafından çekilir; negatif yüklü maddeler de negatif yüklüler tarafından itilir ve pozitif olanlar tarafından çekilir. Bir cisimde negatif yükler pozitif yüklere dominantsa, negatif yüklüdür; tersi durumdaysa pozitif yüklüdür; dominantlık söz konusu değilse yüksüzdür. Uluslararası Birim Sistemi (SI) elektrik yükünü coulomb (C) olarak adlandırırken, elektrik mühendisliğinde amper-saat (Ah) olarak ve kimyada da elemanter yük (e) olarak adlandırmak mümkündür. Q sembolü genellikle yükü ifade etmek için kullanılır. Yüklü cisimlerin birbirleriyle nasıl iletişimde olduklarını anlatan çalışma klasik elektromanyetizmadır ve kuantum mekaniğinin göz ardı edilebildiği ölçüde doğrudur.

Kürtaj ya da kazıma, hamilelikte rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması. Bunun yanı sıra rahim iç duvarından kazınarak örnek alınıp incelenmesi de kürtaj olarak adlandırılır. Türkçeye 1930'larda Fransızca curetage sözcüğünden geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Hamilelik</span> Sperm ile yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem

Hamilelik veya gebelik, erkekten gelen sperm ile kadının yumurtalıklarından atılmış olan yumurtanın döllenmesi ile meydana gelen fetusun kadın organ ve dokularında değişiklikler meydana getirdiği, doğuma kadar geçen yaklaşık 9 aylık dönem.

<span class="mw-page-title-main">John Locke</span> İngiliz filozof ve fizikçi (1632–1704)

John Locke, Aydınlanma Çağı düşünürlerinin en etkililerinden biri olarak kabul edilen ve genellikle “liberalizmin babası” olarak bilinen bir İngiliz filozof ve doktordu. Francis Bacon geleneğini takip eden İngiliz deneycilerinden ilklerinden biri olarak kabul edilen Locke, toplumsal sözleşme teorisi için de aynı derecede önemlidir. Çalışmaları epistemoloji ve siyaset felsefesinin gelişimini büyük ölçüde etkiledi. Yazıları Voltaire ve Jean-Jacques Rousseau'nun yanı sıra birçok İskoç Aydınlanma düşünürünü ve Amerikan Devrimcilerini etkiledi. Klasik cumhuriyetçiliğe ve liberal teoriye katkıları, Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nde yer almaktadır. Uluslararası alanda Locke'un siyasi-hukuki ilkeleri, sınırlı temsili hükûmet teorisi ve uygulaması ile hukukun üstünlüğü altında temel hak ve özgürlüklerin korunması üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Özgürlük</span> kısıtlama olmaksızın eylem veya hareket olasılığını belirten konsept

Özgürlük, hürriyet ya da erkinlik, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. Felsefede, determinizm karşıtı özgür irade fikrini içerir. Politikada özgürlük, hükûmet baskısından bağımsızlıktır.

<span class="mw-page-title-main">Atom çekirdeği</span> Atomun çekim kuvvetinin etkisiyle, çevresinde elektronlar dolaşan, proton ve nötronlardan oluşan pozitif elektron yüklü merkez bölümü

Atom çekirdeği, atomun merkezinde yer alan, proton ve nötronlardan oluşan küçük ve yoğun bir bölgedir. Atom çekirdeği 1911 yılında Ernest Rutherford tarafından keşfedildi. Bu keşif, 1909 yılında gerçekleştirilen Geiger-Marsden deneyine dayanmaktadır. Nötronun James Chadwick aracılığıyla 1932 yılında keşfinden sonra, çekirdeğin proton ve nötronlardan oluştuğu modeli Dmitri Ivanenko ve Werner Heisenberg tarafından çabucak geliştirildi. Atomun kütlesinin neredeyse tamamı çekirdek içerisindedir, elektron bulutunun atom kütlesine katkısı oldukça azdır. Proton ve nötronlar çekirdek kuvveti tarafından çekirdeği oluşturmak için birbirlerine bağlanmıştır. 

Felsefi olarak negatif özgürlük kavramı, bireyin başkalarının otoritesine maruz kalmadan özgür olması anlamına gelir. Bu negatif anlayışta, kişinin, etkinliğini kimse tarafından karışılmadan özgürce gerçekleştirebileceği düşünülür. Örneğin Thomas Hobbes'a göre, "özgür bir adam… iradesi dahilindeki yapacaklarına mani olunmayan kişidir."

Judith Jarvis Thomson Amerikalı ahlâk filozofu ve metafizikçi, özellikle Bir Kürtaj Savunusu isimli tezi ve bu tezde ortaya attığı çeşitli argümanlarla tanınır.

Sıfır Enerjili Evren Hipotezi'ne göre evrenin total enerjisi tam olarak sıfırdır. Maddenin pozitif olan enerjisi tam olarak kütleçekimin negatif enerjisine eşittir. Bu iki enerji birbirini götürür. Bu durumda evrenin total enerjisi sıfır kabul edebilebilir.

Geiger-Marsden deneyleri, bilim insanlarının her atomun tüm pozitif yükünün ve kütlesinin çoğunun yoğunlaştığı bir çekirdeğe sahip olduğunu keşfettikleri önemli bir deney serisidir. Bu sonucu, ince bir metal folyoya çarptığında bir alfa parçacık ışınının nasıl dağıldığını ölçerek çıkardılar. Deneyler, 1908-1913 arasında Hans Geiger ve Ernest Marsden tarafından Manchester Üniversitesi Fizik Laboratuvarlarında Ernest Rutherford başkanlığında yapıldı.

Sivil özgürlükler, liberal hükûmetlerin yasama ya da adli yorum yoluyla tanıdığı garantileri ve özgürlükleridir. Terimin kapsamı ülkeler arasında farklılık gösterse de, sivil özgürlükler vicdan özgürlüğü, basın özgürlüğü, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri özgürlüğü, güvenlik ve özgürlük hakkı, gizlilik hakkı ile kanun ve gerekli süreç çerçevesinde eşit muamele görme hakkı, adil yargılanma hakkı ve yaşam hakkı içerebilir. Diğer sivil özgürlükler mülk edinme hakkı, kendini savunma hakkı ve bedensel dürüstlük hakkını içerir. Sivil özgürlükler ve diğer özgürlük türleri arasındaki ayrımlarda, pozitif özgürlük ve haklar ile negatif özgürlük ve haklar arasında ayrımlar bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Üreme sağlığı</span>

Üreme sağlığı, bir araştırma, sağlık hizmetleri ve sosyal aktivizm alanıdır. Bir bireyin üreme sisteminin sağlığını ve yaşamının tüm aşamalarında cinsel refahını araştırır. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, daha yaygın olarak üreme tıbbı, cinsel sağlık, cinsel haklar ve üreme hakları olarak tanımlanır. Cinsel ve üreme yaşamları hakkında seçim yapma konusunda bireysel iradeyi kapsar. Üreme sağlığı aynı zamanda insanların tatmin edici ve güvenli bir cinsel yaşama, üreme kapasitesine ve üreme kapasitelerini kullanmaya karar verme özgürlüğüne sahip olmaları anlamına gelir.

<span class="mw-page-title-main">Maputo Protokolü</span>

Maputo Protokolü ya da Afrika İnsan ve Halkların Hakları Sözleşmesi'ne ek Afrika Kadın Hakları Protokolü, Afrika Birliği tarafından 2005 yılında yürürlüğe giren uluslararası bir insan hakları belgesidir.

Cinsellik hakkı, kişinin cinselliğini ifade etme ve cinsel yöneliminden dolayı ayrımcılığa uğramama hakkıdır. Daha basit bir anlatımla, lezbiyen, gey, biseksüel ve trans (LGBT) bireylerin haklarının heteroseksüellerle eşit derecede korunmasıdır.

Teksas Kalp Atışı Yasası, 2021 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde kürtaja büyük sınırlamalar getiren yasa. 11 Mart 2021'de Senato Yasası 8 ve Meclis Yasası 1515 olarak tanıtıldı ve 19 Mayıs 2021'de Vali Greg Abbott tarafından imzalanan ve 1 Eylül 2021'de yürürlüğe giren yasa, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ilk altı haftalık kürtaj yasağıdır ve hükûmet tarafından cezai veya hukuki yaptırım yoluyla değil, özel kişilerin hukuk davaları yoluyla uygulanmasına dayanan türünün ilk örneğidir. Yasa, yasa dışı kürtajı gerçekleştiren veya kolaylaştıran herhangi bir kişinin yasal olarak en az 10.000 ABD Doları tutarında tazminat davası açabileceği bir sistem kurar. Kürtaj: ABD Adalet Bakanlığı, Teksas'ta kürtaj kliniklerinin hedef alınmasına müsamaha gösterilmeyeceğini kaydetti Fakat bu paragrafın hukuken uygulanabilir olup olmadığı açık değil ve Yargıç Pitman karar gerekçesinde bu maddenin yasallığının "kuşkulu" olduğunu kaydediyor. Doğurganlıkla İlgili Haklar Merkezi adlı oluşumdan Nancy Northup, yasa tamamen yürürlükten kaldırılmadıkça geriye dönük olarak dava edilme riskinin ortadan kalkmadığını söyledi.

Almanya'da kürtaj, zorunlu danışmanlık şartıyla 12 haftaya kadar yasaldır ve hamileliğin hamile kadının fiziksel veya zihinsel sağlığı için önemli bir tehlike oluşturması durumunda hamileliğin ilerleyen dönemlerinde izin verilir. Kürtajın tecavüz nedeniyle olmaması ve dolayısıyla 12 hafta sonra yasa dışı olması durumunda, kadının Almanca: Schwangerschaftskonfliktberatung adlı danışmanlık alması gerekir., kürtajdan en az üç gün önce ve daha sonra başvuru sahibine bir Almanca: Beratungsschein veren devlet tarafından onaylanmış bir merkezde yapılmalıdır.. Bu koşullara uymayan kürtajlar cezalandırılabilir.

Ermenistan'da kürtaj talep üzerine 12 haftaya kadar ve özel durumlarda 12 hafta ile 22 hafta arasında yasaldır. Kürtaj, Ermenistan'ın Sovyetler Birliği'nin bir cumhuriyeti olduğu 23 Kasım 1955'ten beri yasaldır. Gebelikler, gebenin talebi üzerine on ikinci haftaya kadar, tıbbi ve sosyal nedenlerle yirmi ikinci haftaya kadar doktor onayı ile sonlandırılabilir. Cinsiyet tercihli kürtajı yasaklayan bir yasanın çıkarıldığı 2016 yılından bu yana, kürtajdan önce üç günlük bir bekleme süresiyle birlikte zorunlu danışmanlık alınması gerekmektedir. Yasa, cinsiyet tercihli kürtaj yasğını kürtaja erişimi kısıtlamak için bir bahane olarak kullanmakla eleştirilse de hükûmet bunu yalanladı ve kadınların güvenli kürtaja erişim hakkını sorgulama niyetinde olmadığını iddia etti.

<span class="mw-page-title-main">Katolik Kilisesi ve kürtaj</span> Katolik Kilisesinin kürtaja tutumu

Papa II. Ioannes Paulus tarafından 1992'de yayımlanan Katolik Kilisesi Din ve Ahlak İlkeleri'nin resmi öğretileri, doğrudan amacı bir zigot, blastokist, embriyo veya fetüsü yok etmek olan her türlü kürtaj prosedürüne "İnsan hayatına, döllenme anından itibaren mutlaka saygı duyulmalı ve korunmalıdır. İnsan, var olduğu ilk andan itibaren insan haklarına sahip olarak tanınmalıdır; bu haklar arasında her masum varlığın dokunulmaz yaşam hakkı da vardır." diyerek karşı çıkıyor. Bununla birlikte Kilise, amacın kanserli bir rahmin alınması olması gibi, dolaylı olarak fetüsün ölümüyle sonuçlanan bazı eylemleri ahlaki açıdan meşru olarak kabul etmektedir. 1983 tarihli Canon Kanunu'nun Canon 1397 §2 maddesi, fiilen kürtaj yaptıran Latin Katoliklere, böyle bir yaptırıma tabi olma koşullarını yerine getirmeleri halinde otomatik olarak aforoz etme zorunluluğu getirmektedir. Doğu Katolikleri otomatik olarak aforoz edilmeye tabi değildir, ancak Doğu Kiliseleri Kanunları Kanunu'nun 1450 sayılı kanununa göre, aynı eylemden suçlu bulunmaları halinde kararname ile aforoz edileceklerdir ve günahtan ancak Diosezan episkoposu tarafından bağışlanabilirler. Katolik Kilisesi, kürtajın ahlaka aykırı olduğunu öğretmesinin yanı sıra, genel olarak kamuoyuna açıklamalarda bulunuyor ve kürtajın yasallığına aykırı eylemlerde bulunuyor.

<span class="mw-page-title-main">Kürtaj hukuku</span>

Kürtaj hukuku, kürtajın talep üzerine serbestçe yapılabilmesinden, çeşitli türlerde düzenleme veya kısıtlamalara ve her koşulda tamamen yasaklanmasına kadar uzanan; zaman içinde değişerek ülkeler ve bölgeler arasında büyük farklılıklar gösteren yasaları içerir. Kürtaja izin veren birçok ülke ve bölgede, nedene bağlı olarak prosedür için gebelik sınırları vardır; Çoğu ülke istek üzerine kürtaj için 12 haftaya kadar, tecavüzden kaynaklanan gebelik, ensest veya sosyoekonomik kaynaklı nedenler için 24 haftaya kadar izin verir. Fetal bozukluk kaynaklı durumlarda ve kadının sağlığını veya yaşamını riske atan durumlarda bu süre daha fazladır. 2022 itibarıyla, talep üzerine veya sosyoekonomik nedenlerle kürtaja yasal olarak izin veren ülkeler dünya nüfusunun yaklaşık %60'ını oluşturmaktadır. 2024 yılında Fransa, Anayasa'da kürtaj haklarını açıkça koruyan ilk ülke olmuştur.