İçeriğe atla

Kemâleddin İsmâil Bey

Kemâleddin İsmâil Bey
10. Candaroğulları Beyi
Görev süresi
1443-1461
Yerine geldiğiII. İbrahim Bey
Yerine gelenKızıl Ahmed Bey
Kişisel bilgiler
Doğum 1419
Ölüm 1479

Candaroğlu İsmâil Bey, (d. 1419[1] - ö. 1479), 1443-1461 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyi. Vakıf kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla Kemaleddin unvanını kullanmıştır.[2]

Hükümdarlığı

Babası II. İbrahim Beyin Sinop’ta ölmesi üzerine yerine oğullarından İsmail Bey geçti. İsmail Beyin kardeşi Kızıl Ahmed, bey olmak istediğinden isyan ederek Osmanlı'ya sığınsa da, II. Murad Kızıl Ahmed'e Bolu sancağını vermekle yetindi.[1]

İsmail Bey, Osmanlı ile ters düşmemeye özen gösteriyordu. Nitekim II. Mehmed'in ilk cülusunda elçiler ile değerli hediyeler yolladığı kayıtlara geçmiştir.[3] Ancak II. Mehmed ve etrafındakilerin sert politikalar izlemesi, İsmail Bey dahil olmak üzere Anadolu'daki Beylerin İshak Paşa'ya şikayette bulunmalarına sebep olmuştur.[3] II. Mehmed'in tahttan ayrılıp yerine tekrar II. Murad'ın geçtiği dönemde ise Osmanoğlu-Candaroğlu ilişkileri yeniden düzelmeye başlamıştır. Hatta İsmail Bey, 1450 yılında Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızıyla evlenen II.Mehmed’in düğününe bile katılmıştı.[4]

II. Mehmed’in tekrar tahta çıkış döneminde sürdürdüğü sert Anadolu politikasına rağmen İsmail Bey, Osmanlı ile ters düşmemeye dikkat etmiştir. Nitekim İstanbul Seferi sırasında (1452) İsmail Beyin kuvvetleri şehri muhasara etmiş,[5] 23 ya da 27[5] Mayıs 1453 tarihinde şehrin teslimi için bizzat kendisi (bazı kaynaklarda Kasım Bey olarak da geçer)[6] Bizans İmparatoru ile görüşmüştür.[7]

İstanbul’un fethinden sonra II. Mehmed’in Anadolu birleştirme politikası kaldığı yerden devam etti. Öyle ki İsmail Bey, müttefik bulmak için Trabzon İmparatoru David aracılığıyla batıdaki Hristiyan devletleri ile bağlantılar kurmuştu.[8] David'in aracılığı ile Roma’ya giden elçiler arasında İsmail Bey’in elçisi de bulunuyordu.[9] Ancak bu elçiler Roma'da fazla bir başarı elde edemediler.

Fatih Sultan Mehmed, Candaroğulları Beyliğini bitirmeye kararlıydı. Hatta Sadrazam Mahmut Paşaya, Kastamonu ve Sinop'un fethini öteden beri istediğine dair sözler sarf etmiştir.[10]

Fatih'in Karadeniz Fethi, Amasra Kuşatması ile başladı. 1459 yılında olan bu seferi kendi üzerine yapıldığı sanan İsmail Bey, Sinop'a çekilse de durumu anlayınca Sultana bağlılığını bildirerek hediyeler göndermiştir. Fatih Sultan Mehmed, Amasra'nın ele geçirilmesinden sonra İsmail Beye bir mektup ya da mektuplar yollayarak Trabzon'un fethi için hazırlandığını, donanmasının Sinop'ta iyi ağırlanmasını ve bakımlarının yapılmasını, oğlu Hasan'ı ise yanına asker vererek Ankara'ya yollamasını emretmiştir.[1][11] Fatih Sultan Mehmed Hasan'ı Ankara'ya gelince derhal tutuklatmış, daha önce Osmanlı'ya sığınmış ve devamlı kendisini tahrik eden Kızıl Ahmed'e şehrin beratını vererek Mahmut Paşa ile beraber Kastamonu'ya yollamıştır.[12][13] Hemen arkasından da kendisi Kastamonu'ya yürümüştür.

İsmail Bey, Padişahın Kastamonu üzerine yürüdüğünü haber alınca derhal Sinop'a çekilmiştir. Fatih Sultan Mehmed ise Kastamonu'ya gelmiş ve Mahmud Paşayı Sinop'a yollamıştır. Sinop iki taraftan da kuşatıldığı sırada Mahmut Paşa, İsmail Beye şehri teslimi halinde kimseye zarar gelmeyeceği şeklinde bir teklif sunmuştur. İsmail Bey ise Padişahın zulmünden korktuğunu belirtmiş, bunun üzerine Mahmud Paşa padişahın beratını getirip İsmail Beyi ikna etmiştir.[14] Neticede Sinop ve Kastamonu, 1461 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır.[12]

Fetih sonrasında İsmail Bey, Fatih Sultan Mehmed'in huzuruna çıkartılmıştır. Padişah, onu çok iyi ağırlamış hatta elini öpmeye yeltenen İsmail Beye "sen benim ulu kardeşimsin" diyerek elini vermemiştir.[15][16]

Yenişehir ile Filibe Sancağı günleri ve ölümü

Fatih Sultan Mehmed, İsmail Beye Bursa civarındaki Yenişehir, İnegöl ve Yarhisar tımarlarını verirken, oğlu Hasan Beye de Bolu sancağını verdi.[17] İsmail Bey Devrekani'ye giderek kendisine verilmiş tımara gitmek üzere hazırlıklarını sürdürürken; Karamanoğlu İbrahim Bey, Sultan Mehmed'in Koyulhisar taraflarına gitmesini fırsat bilerek kendisine yardım teklifinde bulundu. Ancak İsmail Bey bu teklifi reddetti ve Yenişehir'e doğru yola koyuldu.[18]

İsmail Bey, Mora Sancağındaki kardeşi Kızıl Ahmed'in Uzun Hasan’a iltica etmesi üzerine Filibe’ye nakledildi. Filibe civarında birçok mescit ve su yolları yaptıran İsmail Bey, 1479 yılında öldü. Filibe'de, kendi yaptırdığı İbn Kasım Mescidindeki türbeye gömüldü. Ancak bu mescit I. Dünya Savaşı esnasında Bulgarlar tarafından yıkıldı ve üzerinden cadde geçirildi.[19][20]

Dönemindeki ilmi ve mimari faaliyetler

İlmi Faaliyetler

Kendi adına yaptırdığı İsmail Bey Külliyesindeki medreseyi Niksarlı Muhyiddin Efendi için yaptırmıştır.[21] Şair Acem Hamidî, İsmail Beyin hükümdarlık yıllarında Kastamonu'ya gelmiş ve burada birkaç gün kalmış; yazdığı divanda Kastamonu ve İsmail Beyden methiyelerle bahsetmiştir. Hamidi, Kastamonu'dan ayrılmasından yıllar sonra Filibe'de bir kez daha İsmail Bey ile görüşmüştür.[22]

İsmail Beyin sarayına Fethullah Şirvanî, Senayî, Hakî ve Seyyid Ali Acemî birçok alim mensup bulunmaktaydı. Hayrettin Halil, İsmail Beyin daveti üzerine Taşköprü'deki Muzafferiye Medresesinde müderrislik yapmıştır. Daha sonraları Hayrettin Halil ve ailesi, Taşköprülüzadeler olarak anılmaya başlanmıştır.[23] Ayrıca İsmail Beyin, Hulviyyat-ı Şahi adında bir fıkıh eseri de vardır.[24]

Mimari Faaliyetler

Kastamonu ve Sinop'taki Mimari Faaliyetler

İsmail Bey, Araç ilçesinde; 1448 yılında İsmail Bey Hanını, 1451 yılında İsmail Bey Camisini; Merkez ilçede 1454 yılında İsmail Bey Camisini ve 1460 yılında yanına kendisi için türbe yaptırmış ancak Filibe'de öldüğünden buraya gömülememiştir. 1455 yılında ise Devrekani'de İsmail Bey Camisini yaptırmıştır.[25]

Filibe'deki Mimari Faaliyetler

İsmail Bey, 1461 yılından ölümüne yani 1479 yılında kadar Filibe'de çeşitli cami, çifte hamam, su kanalı ve mescitler yaptırmıştır. Ancak kendi türbesi ve yaptırdığı cami, 1914 yılında yıkılmıştır.[19][20] Çifte hamam ise 2012 yılında müzeye dönüştürülmüştür.[26]

Kaynakça

Özel

  1. ^ a b c Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937). a.g.e, (2019 bas.), syf. 135.
  2. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 100.
  3. ^ a b Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 101.
  4. ^ Yücel, Yaşar. (1993). a.g.m, syf. 149.
  5. ^ a b Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 103.
  6. ^ Dukas (1453-1462). Bizans Tarihi. İstanbul Enstitüsü Yayınları (1956 tarihinde yayınlandı). s. 149. 
  7. ^ Afyoncu, Erhan; Yılmaz, Coşkun (2015). Fetih Ruznamesi. Düşten Fethe İstanbul. Üsküdar Belediyesi Başkanlığı. s. 83. ISBN 9786058493469. 
  8. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 105.
  9. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), 108.
  10. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 109.
  11. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 111.
  12. ^ a b Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937). a.g.e, (2019 bas.), syf. 136.
  13. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 112.
  14. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 113.
  15. ^ Yaman, Talat Mümtaz (1935). a.g.e, syf. 151.
  16. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 114.
  17. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937). a.g.e, (2019 bas.), syf. 137.
  18. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), 115.
  19. ^ a b Yaman, Talat Mümtaz (1935). a.g.e, syf. 153.
  20. ^ a b Kiel, Machiel. (1996). a.g.m, syf. 80.
  21. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937). a.g.e, (2019 bas.), syf. 139.
  22. ^ Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1937). a.g.e, (2019 bas.), syf. 140.
  23. ^ "Hayreddin Halil Bin Kasım". Kastamonur. 2011. 8 Kasım 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Haziran 2020. 
  24. ^ Yücel, Yaşar (1980). a.g.e (1988 bas.), syf. 116.
  25. ^ Yaman, Talat Mümtaz (1935). a.g.e, syf. 154-162.
  26. ^ "Filibe'deki Çifte Hamam, Osmanlı Eserlerinin Sergilendiği Müzeye Dönüşüyor". Bal-Türk. 6 Temmuz 2012. 20 Aralık 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 11 Haziran 2020. 

Genel

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kastamonu</span> Kastamonu ilinin merkezi olan şehir

Kastamonu, Türkiye Cumhuriyeti'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Kastamonu ilinin merkezi olan şehirdir.

<span class="mw-page-title-main">Candaroğulları Beyliği</span> 1291–1461 yıllarında Karadeniz bölgesinde hüküm sürmüş Beylik

Candaroğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışından sonra Kastamonu ve çevresinde kurulan bir Türkmen beyliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Pervâneoğulları Beyliği</span> Karadeniz kıyılarında 1277 yılında kurulmuş II. Dönem Anadolu Türk Beyliği

Pervâneoğulları Beyliği, Sinop ve Karadeniz kıyılarında 1277 yılında kurulmuş II. Dönem Anadolu Beyliği'dir. Kurucusu Muînüddin Süleyman'ın oğlu Muînüddin Mehmed'dir.

<span class="mw-page-title-main">Çobanoğulları Beyliği</span> 13. ve 14. yüzyıl arasında Kastamonu çevresinde hüküm sürmüş beylik

Çobanoğulları Beyliği, 1211(?)-1309 yılları arasında Kastamonu ve çevresinde hüküm sürmüş Anadolu Beylikleri'nden biridir.

Hüsamettin Çoban, Türkiye Selçuklu Devleti'nin önde gelen beylerinden olup Çobanoğulları Beyliğinin kurucusudur. 13. yüzyılda yaşamıştır. Melîk'ül-ümera unvanıyla anılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Amasra Kuşatması</span>

Amasra Kuşatması, Fatih Sultan Mehmed komutasındaki Osmanlı Ordusu ile Sadrazam Veli Mahmud Paşa komutasındaki Osmanlı Donanması'nın 1460 yılında Ceneviz kolonisi Amasra'yı ele geçirerek Osmanlı topraklarına ilhak etmesiyle sonuçlanan kara ve deniz harekâtı.

Şemseddin Yaman Candar, Anadolu'da tahmini 1291-92 yıllarında kurulmuş olan Candaroğulları Beyliğinin kurucu beyi.

İsfendiyar Bey, 1392-1440 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyidir. Osmanlı ile olan münasebetlerden dolayı kendi isminden ithafen Candaroğulları Beyliği'ne İsfendiyaroğulları olarak da hitap edilmektedir.

Şücaeddin I. Süleyman Bey ya da yaygın kullanılan ismiyle I. Süleyman Paşa, tahmini olarak 1309-1340 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyi. Oğlu İbrahim'in tertip ettiği bir zaviyenin vakfiyesine göre Padişah unvanını kullandığı bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">I. İbrahim Bey</span>

Gıyaseddin İbrahim Bey ya da İbrahim Şah, tahminen 1340 yılında tahta geçmiş Candaroğulları Beyi. 1344 tarihli bir vakfiyeye göre "Sahibü'l-ilm ve'l-kalem ve's-seyf" unvanını kullanmıştır. Ölüm yılı hakkında bilgi yoktur.

Emir Adil Bey, tahminen 1345-1361 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyi.

Kötürüm Bayezid veya Celaleddin Bayezid, 1361-1385 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyidir.

II. Süleyman Paşa ya da II. Süleyman Bey, 1385-1392 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyi.

<span class="mw-page-title-main">Taraklı Borlu Muharebesi</span>

Taraklı Borlu Muharebesi, 1423 yılında II. Murad komutasındaki Osmanlı ordusunun Safranbolu'yu kuşatan İsfendiyar Bey komutasındaki Candar ordusunu yendiği askeri çarpışma.

II. İbrahim Bey, 1440-1443 yılları arasında hüküm sürmüş Candaroğulları Beyidir. Vakfiye kayıtlarından "Taceddin" unvanını kullandığı görülmektedir. Ayrıca babası İsfendiyar Beyin emriyle kendisine ithaf edilmiş "Cevahiru'l-Esdâf" adlı tefsir mukaddimesinde "Sahibü's-seyf ve'l-kalem" olarak anılır.

Celaleddin Kızıl Ahmed Bey, 1461 yılında birkaç ay hüküm sürmüş son Candaroğulları Beyi. Beylik, kendisine ithafen zaman zaman kaynaklarda Kızılahmedlüler şeklinde de anılmıştır.

Muzaffereddin Yavlak Arslan, 1280-1292 yılları arası hüküm sürmüş Çobanoğulları Beyi. Saltukname'de Melik Muzaffereddin olarak da anılmaktadır.

Candaroğlu Yakup Bey ya da Yakup Paşa, olasılıkla Candaroğulları Beyi.

Çobanoğlu Mahmud Bey, 1292-1309 yılları arası hüküm sürmüş son Çobanoğulları Beyi.

<span class="mw-page-title-main">Büyük Mısır Seferi</span> 1516–1517 yılları arasında Osmanlılar ile Memlûkler arasında Orta Doğuda gerçekleşmiş olan bir dizi savaş

Büyük Mısır Seferi, Mısır Seferi veya 1516–1517 Osmanlı–Memlûk Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Memlûk Sultanlığı arasında Ağustos 1516 ile Ocak 1517 tarihleri arasında Orta Doğu'da gerçekleşmiş bir dizi savaştır. Sefer sırasında meydana gelen Mercidâbık, Gazze, Ridâniye ve son olarak Kahire muharebelerinde bozguna uğrayan Memlûk Devleti, akabinde Osmanlılar tarafından tamamen ilhak edildi ve Suriye, Filistin, Hicaz ve Mısır toprakları ele geçirildi.