İçeriğe atla

Kelime-i şehâdet

Kelime-i şehadet
Kelime-i şehadet

Kelime-i şehâdet (Arapça : كلمة الشهادة, Türkçe: Tanıklık sözü), İslâm inancında Allah'tan başka ilâh olmadığı, Muhammed'in de onun kulu ve elçisi olduğunu beyan eden ibaredir.

Allah'ın varlık ve tekliğinin ikrarı

İslâm itikadı,

Allâh’û-Celle-Celâle’hû'dan gâyrı ilah mevcut değildir

ifadesi ile beyân olunur. İslâmiyet'in kabul ve tasdik edildiği anlamına gelen bu deyiş,

Âlemlerde hiçbir ilah yoktur, ama sadece Allâh’ûr-Râhman’ûr-Râhîym

anlamına gelir ki, ondan başka tüm olası ilâhların mevcut olabileceği ihtimâlini de dışlamış olmaktadır. Tevhid inancının tasdikinden sonra da, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğu,

Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve elçisidir.

ibaresiyle ikrar edilir.[1][2][3][4]

Topkapı Sarayı'nın giriş kapısındaki "Kelime-i Tevhid (Arapça - لا إله إلا الله محمد رسول الله‎ ) yazısı" Telâfuzu: (lā ʾilāha ʾillā-llāh, Muhammadun rasūlu-llāh)

Arapça okunuşu

"Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlüh." şeklinde telaffuz edilir. Şehadet etmek İslâm'ın beş şartından birincisidir.


İslâm


Temel İbâdetler

Türkçe anlamı

Türkçe anlamı şudur:

  • Tanıklık ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur ve yine tanıklık ederim ki Muhammed Allah'ın elçisidir.
  • Arapçada la ve illa kelimelerinin kullanım şekline göre, ilk bölüm "Hiçbir ilah yoktur, sadece Allah vardır." şeklinde de tanımlanmaktadır.
  • Lâ ilâhe illallah, Allah'tan başka ilah yoktur anlamına gelen Arapça bir ibaredir. Kelime-i tevhidin ilk kısmıdır.
  • Ayrıca Tevrat'ta yer alan On Emir'de Karşımda başka ilahların olmayacak diyerek Allah'tan başka ilah yoktur anlamına karşılık gelmektedir.

Kaynakça

  1. ^ Malise Ruthven (Ocak 2004). Historical Atlas of Islam. Harvard University Press. s. 14. ISBN 978-0-674-01385-8. 25 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015. 
  2. ^ Richard C. Martín. Encyclopedia of Islam & the Muslim World. Granite Hill Publishers. s. 723. ISBN 978-0-02-865603-8. []
  3. ^ Frederick Mathewson Denny (2006). An Introduction to Islam. Pearson Prentice Hall. s. 409. ISBN 978-0-13-183563-4. 17 Şubat 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Şubat 2015. 
  4. ^ Mohammad, Noor (1985). "The Doctrine of Jihad: An Introduction". Journal of Law and Religion. 3 (2). ss. 381-397. doi:10.2307/1051182. JSTOR 1051182. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Müslüman</span> İslam dinine mensup kimse

Müslüman, İslam dinine mensup kişi demektir. Sünni, Şii ve Mutezili mezhep inancına göre, Allah'a ve Allah'ın birliğine, Muhammed'in Allah'ın peygamberi olduğuna inanan kişilere denir. İslam dininin farklı mezheplerinde Müslüman kavramı üzerine çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.

Ezan, İslâm dininde namaz vaktinin geldiğini insanlara bildirmek için yapılan çağrıya verilen isimdir. Ezân-ı Muhammedî olarak da adlandırılır. Ezan okuyan kişiye müezzin denir.

Vehhabîlik ya da Vahhabizm, İslam'a bağlı Sünni-Hanbelî mezhebinin bir altkolu olan ve 18'inci asırda Muhammed bin Abdülvehhâb tarafından başlatılmış fikir akımıdır. Muhammed bin Abdülvehhâb kendi düşüncelerini Kur'an ve Hadislerde olmayan her şeyin reddi, esas İslam'a dönüş olarak tanımlar. Abdülvehhâb'ın etkilendiği İbn Teymiyye ve Ahmed bin Hanbel gibi İslam alimlerinin düşüncelerinin ve şirk olarak görülen şeylere karşı duruşlarının etkisi Vehhabîlik akımında baskındır. Vahhabi(zm) terimi Abdülvehhâb'ın şahsı tarafından kullanılmadı, hatta bazı taraftarları "Selefî" terimini kullanmayı tercih ederek "Vahhabi" kullanımını reddederler. Bunun bir sebebi ise Muhammed bin Abdülvehhâb'ın yeni bir İslam yorumu getirmediği ve esas İslam'ı, Ahmed bin Hanbel'i takip ederek tekrar canlandırdığı düşüncesidir. Vehhabîlik tanımlamasını nadir olarak benimseyen Vehhabîler olsa da, sıklıkla bu mezhepte olmayanlar tarafından onları tanımlama amacıyla kullanılır.

Virt, rutin hâlinde devamlı çekilen zikirdir.

İman, etimolojik olarak güvenmek ve samimiyetle inanmak anlamlarına gelir. Kur'an'da sadece bir olan Allah'a ve kendisinin mesajına güvenmek anlamına gelmektedir. Genel anlamda bir dine ya da yaşam tarzına gönülden bağlanmak anlamı taşır.

<span class="mw-page-title-main">İslam'ın beş şartı</span> İslam dininin beş ana ögesi

İslam'ın beş şartı, İslâm Dini'nin Ehl-i Sünnet ve Ca'feriyye mezheplerine göre büyük önem arz eden beş ibadeti. Bu şartlar sırasıyla: Şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, oruç tutmak ve hacca gitmektir. Şehâdet etmek dışındaki şartlar itîkâdî yani dininin inanç esaslarına dâir olmayıp, âmeli yani davranışsal, ibâdetsel şartlardır. Çoğu İslam âlimi dini inanç esaslarına dâir kurallar benimsendiğinde kişinin Müslüman kabul edileceğini, davranışsal ve ibâdetsel yönlerin en azından inanan olmak açısından bağlayıcı olmadığını öne sürmüşlerdir. Bazı İslam âlimleri ise imanın yani inancın ancak davranış ve ibadetlerle tamam olacağını bu nedenle şehadet getirip Müslüman olduğunu iddia eden kişinin ibadetlerini yerine getirmemesi halinde Müslüman kabul edilemeyeceğini ileri sürmüşlerdir.

Mutezile, İslam dininde bir itikadi mezhep. Mutezile, sözcük olarak "ayrılanlar, uzaklaşanlar, bir tarafa çekilenler" anlamına gelir. Büyük günâh işleyen kimsenin iman ile küfür arası bir aşamada olduğunu söyleyerek Ehl-i Sünnet âlimlerinden Hasan-ı Basrî'nin dersini terk eden Vâsıl bin Atâ ile ona uyanların oluşturduğu mezhep bu adla anılır. Mutezile ise kendini "ehlü'l-adl ve'ttevhîd" diye adlandırır. Mutezile mezhebinden olan kişiye Mutezili denir. Özellikle kader ve kaza konularındaki yorumları ve inançları nedeniyle İslam dinindeki diğer mezheplerden ayrılmışlardır; ama yine de İslam dininin çoğunluğunu oluşturan mezheplerden, Ehl-i Sünnet, Mutezile'yi İslam dışı saymamaktadır. Akılcı bir mezhep olan Mutezile, mantık kurallarıyla çelişir gördüğü âyet ve hadisleri Ehl-i Sünnet'ten farklı biçimde yorumlamış ve bu yorumlarında akla öncelik vermiştir. Sonuç olarak Mutezile mezhebi, gerek akla çok değer vermesi ve özellikle de Abbâsîler döneminde felsefe ile girdiği yakın ilişkiler dolayısıyla barındırdığı felsefi metot ve görüşleri nedeniyle fazlasıyla eleştirilmiştir. Özellikle de nass ile aklın çeliştiğini düşündükleri noktalarda sıklıkla nassı akla uygun gelecek biçimde yorumlamaları diğer mezheplerde büyük tepki uyandırmıştır. Modern zamanlardaki bazı araştırmacı ve İslam tarihçileri de Mutezile mezhebini akla verdiği önem ve yöntemleri bakımından, çeşitli konularda rasyonalist olarak tanımlar. Mutezile mezhebinin kendi içinde barındırdığı beş ana öğesi vardır, bu öğelerin ilki olan ve İslam dininin de ilk öğesi olan tevhidin bu beş ana öğenin temeli olduğunu öne sürerler. Bazı cemaat ve mezhepler bu düşünceye karşı çıkmıştır.

Tevhit ya da tevhid, teizm tarifinin İslâm terminolojisindeki karşılığıdır.

Mâtüridîlik, Matüridî'nin kurduğu, Hanefî Mezhebi'nin kurucusu İmam-ı A'zam'ın düşüncesini tâkip eden, akla önemli bir yer veren İslam dini itikad mezhebidir. Türkiye, Afganistan, Pakistan, Hindistan ve Orta Asya ülkelerinde yaygındır.

İslâm'da iman, İslam dininin esaslarına inanmaktır. İslam'a göre kişinin kurtuluşa erebilmesi için iman etmesi şarttır. İnanç konusunda ise, farklı mezheplerin farklı görüşleri bulunmaktadır.

Berzâh, Arapça kökenli bir söz olup, coğrafyada bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su, dar kara parçası, kıstak, anlamına gelmektedir. İslam eskatolojisinde ise öldükten sonra ölenlerin ruhlarının gittiği ve kıyamete kadar kaldıkları düşünülen âlem veya mekândır. Kâbir âlemi olarak da bilinir. Kur'an'da üç yerde geçen berzah kelimesi engel, iki şey arasındaki perde anlamlarında kullanılmıştır.

Sübhaneke, İslam dininde, Sünni mezheplerde namazın başlangıcında, iftitah tekbirinden hemen sonra okunan dualardan biridir. Şia mezhebinde namazda okunmaz. Çünkü Şia inanışına göre Muhammed'den hadislerle aktarıldığı üzere namazda sadece Kur'an'da geçen sureler ve dualar okunur.

<span class="mw-page-title-main">Suudi Arabistan bayrağı</span> Ulusal bayrak

Suudi Arabistan Bayrağı, Suudi Arabistan'ın 15 Mart 1973'ten beri kullandığı resmî devlet bayrağıdır.

İlāh, "tanrı" ile aynı anlama gelen bir Arapça terimdir. Dişil hâli "ilaha"dır ve bu tanrıça ile eşanlamlıdır. Dinsel inanışlarca kutsal görülen ve tapınılan doğaötesi bir varlıktır. İlah kelimesi İslami ritüellerde sıkça kullanılır: ezan, kelime-i şehadet.

<span class="mw-page-title-main">Tanrı adları</span> mukaddes isimler

Tanrı adları ya da mukaddes isimler, monoteist anlamdaki tekil bir tanrı inancında, Tanrı'ya karşı litürji veya dua aracılığıyla hitap şeklini tasvir ederler.

<span class="mw-page-title-main">Sabah namazı</span> 5 vakit namazın 1. vakti

Sabah namazı , beş farz namazdan biridir. Şafak başlangıcından gün doğumu gerçekleşene kadar kılınabilir.

Hadra, toplu şekilde sufi tarikatlar tarafından yapılan dini bir tören. Çoğu zaman perşembe akşamları akşam namazından sonra, cuma günleri cuma namazından sonra veya pazar akşamları yapılır. Mevlid günlerine özel olarak ve tasavvufa yeni girmiş kişiler için de yapılmaktadır. Evde, camide, dergahta veya açık alanda yapılabilir. Arapça kelimenin tam manası "bulunma" demektir. Muhammed'in veya bir evliyanın ruhaniyetinin o mekanda bulunması kastedilir.

Muhammed'in devlet başkanlarına yazdığı mektuplar, İslam peygamberi Muhammed'in dünyanın siyasi liderlerine gönderdiği ve onları İslam'a davet ettiği bildirilen diplomatik mektuplardır. İslam tarihçiliğine göre Muhammed, Doğu Roma İmparatoru Herakleios'a, Pers Kralı II. Hüsrev'e, Etiyopya kralı Necaşi'ye, Mısır valisi Mukavkıs'a, Bizans Suriye'sinin vasal kralına ve Arap satrapına, ayrıca Doğu Arabistan'ın bazı aşiret despotlarına bu tür mektuplarla elçiler göndermişti.

<span class="mw-page-title-main">Ashame</span> Eski Aksum kralı

Ashame veya Armah ya da tam adıyla Ashame bin Ebcer, Adil ve merhametli kişiliğine vurgu yapılan, İslam tarihinde ve Arap tarihinde önemli bir yere sahip olan Habeş necaşisi.

La Galibe İllallah, İber yarımadası'ndaki son Müslüman devlet olan Gırnata Emirliği'nin sloganı olarak kullanılan Arapça cümledir.