İçeriğe atla

Kelam kozmolojik argüman

Argümanın modern akademideki en önde gelen savunucularından William Lane Craig'in resmi

Kelam kozmolojik argüman, kökeni Orta Çağ Müslüman düşünürlerine kadar dayanan, tarih boyunca John Philoponus, el-Kindī, Saadia Gaon, el-Gazâli ve Aziz Bonaventura tarafından savunulan, evrenin bir ilk nedeni olduğunu göstermeye çalışan ve evrenin ilk nedeninin de Tanrı olduğunu kanıtlamaya çalışan kozmolojik argüman çeşitlerinden biridir.

Argüman kısaca, evrenin var olmaya başlamasını sağlayan bir sebebin olduğunu ve bu sebebin de Tanrı olması gerektiğini öne sürer.

Tarihsel arka plan

Argümanın temel mantığı Aristoteles'in ''ilk hareket ettirici'' argümanından gelmiştir. Formüle etmemiş olsa bile, bu kozmolojik argümanın temellerini Aristoteles'in kurduğunu söyleyebiliriz. Daha teknik ve detaylı olarak kelam kozmolojik argüman, İslam felsefesinin Kelam geleneğinden ortaya çıkmış,  ilk olarak İslam filozofları tarafından formüle edilmiştir. Kelam, ''söz, söylev, münazara'' anlamlarına gelmektedir.

Kelam kozmolojik argümanı ilk olarak el-Kindi formüle etmiştir. Ardından el-Gazali tarafından ''Filozofların Tutarsızlığı'' kitabında, Ibn Rüşd tarafından ''Averroes'' kitabında ve Thomas Aquinas'ın birbirinden farklı çalışmalarında sadeleştirilip, geliştirilmiştir.

Kelam kozmolojik argümanı başta Hristiyan teologu Bonaventure olmak üzere Batı Avrupa'da oldukça benimsenmiş ve hızlıca yayılmıştır.

İslam filozoflarının çoğu bu argümandan etkilenip Tanrı anlayışlarını ''zamanın ve mekanın dışında olan'' olarak tanımlamışlardır. Hristiyan dünyasında ise hızla yayılan argüman günümüzde spiritüel doktrin tarafından Tanrı'nın varlığını gösteren ana argüman olarak kabul edilmiştir.

Günümüzde hâla argümanın en sıkı savunucusu olan ve argümanı en modern haline getiren kişi evanjelist Hristiyan filozofu William Lane Craig'tir.

Klasik argüman

1- Var olmaya başlayan her şeyin var olmaya başlamasının bir sebebi vardır.

2- Evren var olmaya başlamıştır.

  Dolayısıyla:

3- Evrenin var olmaya başlamasının bir sebebi vardır.

Modern argüman

William Lane Craig, iki ek argüman daha sunarak Kelam Kozmolojik Argümanı güçlendirmiş ve modern haline getirmiştir:

Gerçek sonsuzun imkansızlığı:

1- Gerçek sonsuz var olamaz

2- Zamanda sonsuza kadar geriye giden olaylar, gerçek sonsuzluk demektir.

3- Dolayısıyla, zamanda sonsuza kadar geriye giden olaylar dizisi varolamaz.

Birbiri ardına eklenen olayların sonsuzluğunun imkansızlığı:

1. Birbiri ardına eklenen olaylar gerçekten sonsuz olamaz çünkü her zaman eklenene bir olay daha eklenebilir.

2. Zamansal olarak geriye doğru giden olaylar, birbiri ardına eklenerek oluşurlar.

3. Dolayısıyla bu tarz bir gerçek sonsuzluk varolamaz.

Eleştirel

Argüman bazı Hristiyan apolojistlerinin canlanmasını sağladı ve tekrar şiddetli Tanrı tartışmaları gündeme geldi. Fakat argüman aynı şekilde J.L. Mackie, Graham Oppy, Quentin Smith gibi filozoflar tarafından ve Paul Davies, Lawrence Krauss ve Victor Stenger gibi fizikçiler tarafından şiddetli şekilde eleştirildi.

''Var olmaya başlayan her şeyin bir sebebi olduğu'' öncülü Craig'e göre oldukça güçlü sezgilere dayanıyor. ''Metafizik olarak hiçbir şey 'hiç'likten çıkamaz'' temeline dayanarak bu ilk öncülün ''sezgisel kesinlik''te olduğunu söylüyor. Fakat ilk öncül özellikle kuantum fiziğindeki son çalışmalarla anlaşılan atomaltı boyutlarda gerçekleşen ''nedensiz'' gibi gözüken olaylarla eleştirildi. Fakat Craig, atomaltı boyutlarda gerçekleşen olayların gerçekten ''hiçlikten çıkmadığını'' yani nedensiz olmadığını yine atomaltı boyutlarda gerçekleşen enerji dalgalanmalarından kaynaklandığını savunuyor. Fizikçiler ve filozoflar tarafından Craig'in ''hiçlik'' anlayışı hâla eleştirilmekte ve tartışmalar devam etmektedir.

Kelam kozmolojik argümanın en çok eleştirildiği kısım ise ''zamanın A teorisi'' denilen zaman algısına dayalı olmasıdır. Zamanın A teorisine göre, ''zaman gerçekten, bir yöne doğru akmaktadır.''Sezgisel olarak ''zamanın aktığı'' hissedilse bile, zamanın gerçekten aktığına dair hiçbir kanıt bulunamamıştır. Zamanın A teorisi, Albert Einstein'in özel görelilik kuramıyla çelişmekte ve gene Einstein'dan sonra bilim dünyasında hakim olan uzay-zaman ayrılmazlığından farklı olan bir zaman algısı çizmektedir. Zamanın A teorisinin günümüzdeki geçerliliği oldukça azalmış olsa da kuantum mekaniğine dayalı savunmalar geliştirilmiştir. Zamanın A teorisi yerine önerilen Zamanın B teorisine göre ise, zaman ''gerçekten'' akmıyordur. Yalnızca gerçekleşen olaylar sırası(kipler) vardır. Eğer Zamanın B teorisi doğru ise sonsuza kadar geriye gidiş mümkündür ve evrenin gerçek bir ''başlangıcı'' yoktur. Bu da Kelam kozmolojik argümanın geçersiz kalması demektir.

William Lane Craig'in zaman teorileri üzerine şöyle söylemiştir:

“Başlangıcından sonuna kadar Kelam Kozmolojik Argümanı, Zamanın A Teorisi üzerine kurulmuştur. B Teorisi’nde evren aslında var olmaya tam anlamıyla Big Bang anında başlamaz, sadece 4 boyutlu bir uzay zaman bloğu olarak kipsiz bir şekilde var olur. Eğer zaman kipsizse, evren aslında hiçbir zaman var olmaya başlamamıştır ve dolayısıyla onun var olmasının nedenine dair arayışımız da aslında yanlış kavrayışımızdan kaynaklanmış demektir.”

Günümüzde zaman teorileri üzerine yapılan tartışmalar güncel olarak devam etmektedir.

İlgili Araştırma Makaleleri

Din, nadiren de olsa ilmet, genellikle doğaüstü, transandantal ve cansal unsurlarla ilişkilendirilmiş, çeşitli ayinler ve uygulamaları içeren, ahlak, dünya görüşleri, kutsal metinler ve yerler, kehanetler, etik kuruluşlarından oluşan bir sosyo-kültürel sistemdir.

<span class="mw-page-title-main">Platon</span> Antik Yunan filozofu

Platon veya Eflatun, Antik Yunan filozofu ve bilgesi.

Deizm veya yaradancılık, din, peygamber veya vahiy aracı olmaksızın bireyin akıl, gözlem, sezgi gibi yollarla Tanrı'nın varlığına inanmasına dayalı bir felsefi görüştür.

Hristiyan teolojisi, Hristiyanlık dini açısından teoloji veya Hristiyanlığın teolojik olarak incelenmesi diye tanımlanabilir. Hristiyan teolojisi, Hristiyanlık ile ilgili her türlü teolojik olgunun incelenmesini içerir.

Determinizm, belirlenircilik, gerekircilik veya belirlenimlilik evrenin işleyişinin, evrende gerçekleşen olayların çeşitli bilimsel yasalarla, örneğin fizik yasaları ile, belirlenmiş olduğunu ve bu belirlenmiş olayların gerçekleşmelerinin zorunlu olduğunu öne süren öğretidir. Yani öğretiye göre her şey belirlenmiştir ve değişmesi mümkün değildir. Bu görüş başta ahlak felsefesi olmak üzere felsefenin çeşitli dallarının uğraş ve çalışma alanına bir görüştür. Ahlak felsefesindeki "İnsan ahlaki eylemde bulunurken özgür müdür?" sorusunu yanıtlamaya çalışır.

<span class="mw-page-title-main">Kozmolojik sabit</span>

Kozmolojide, kozmolojik sabit, uzaydaki vakum enerjisinin değeridir. Başlangıçta esasen Einstein tarafından genel izafiyet teorisine ek olarak "yerçekimi tedbiri" ve kabul edilen evren sabitini elde etmek için 1917 yılında ortaya atılmıştır. Einstein 1929'da Hubble'ın keşfi olan bütün galaksilerin birbirinden uzağa hareket ettiğini söyleyen konsepti yani evrenin genişlediği konseptini bırakmıştır. Genel genişleyen evren konseptinde, 1929'dan 1990'ların başına kadar, çoğu kozmoloji araştırmacıları tarafından kozmoloji sabiti sıfır farzedilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">İskenderiyeli Klement</span> Düşünür ve Felsefeci

İskenderiyeli Klement, gerçek adı Titus Flavius Klemens olan Hristiyan düşünür.

<span class="mw-page-title-main">17. yüzyıl felsefesi</span>

17. yüzyıl felsefesi, Rönesans'ın etkisiyle ortaya çıkan gelişmelere dayanarak, Yeni Çağ düşüncesinin temellerini atmak üzere ortaya çıkan felsefe eğilimidir. Rönesansın ortaya koyduğu düşünsel gelişmeleri ve belirsiz kavram içeriklerini kullanan 17. yüzyıl düşünürleri, felsefi formüllerini tam bir sağlamlık ve kesinlik içinde ortaya koyma arayışı içinde olmuşlar ve ortaya koydukları çalışmalarla sistematik felsefeyi yeni bir derinlikle temellendirmişlerdir. Aydınlanma çağı düşüncesinin ilkeleri ve temel kavramları büyük ölçüde 17. yüzyıl felsefesinde hazırlanmıştır.

Ebu'l-Huzeyl el-Allâf, İslam felsefesinde rasyonel din düşüncesinin ortaya çıkışında önemli bir rol oynamış düşünürdür. Ayrılanlar olarak da adlandırılan Mutezile akımının, yunan felsefesiyle bağlantılı başlıca din filozoflarından biridir. İslam felsefesinde nedensellik ilkesini ilk defa olmak üzere ileri süren ve temellendirmeye yönelen filozof olmuştur. Doğal nedenselliği tanrısal nedenselliğe bağlayarak açıklamış ve kelâmcılar gibi o da Tanrı sorusunu temel almıştır.

Kuantum kütleçekim kuramsal fiziğin bir dalı olup doğanın temel kuvvetlerinden üçünü tanımlayan kuantum mekaniği ile dördüncü temel kuvveti kütleçekimin kuramı olan genel göreliliğini birleştireceği düşünülen bir kuramdır.

<span class="mw-page-title-main">Evrenin nihai kaderi</span> Evrenin yapısı göz önüne alınarak birbiriyle rekabet halinde olan bilimsel tahminlere verilen ad.

Evrenin nihai kaderi, fiziksel kozmolojinin ilgilendiği bir konudur. Evrenin durağan veya genişleyen yapısı da göz önünde alınarak birbiriyle rekabet halinde pek çok bilimsel tahminde bulunuldu.

Çoklu evren veya çoklu kâinat, birbirinden farklı, gözlemlenebilir evrenlerin hipotezsel toplamı. Teleskop ile gözlemleyebildiğimiz bilinen evren yaklaşık 93 milyar ışık yılı genişliğindedir. Ancak bu evren, farazî çoklu evrenin çok küçük bir kısmına tekabül eder. Çoklu evren sonlu ve sonsuz var olan muhtemel evrenlerin hipotezsel bütünü olup bu evrenler var olan her şeyi - bütün mekân, zaman, madde ve enerji ile birlikte fizik kanunları ve fizikî değişimleri - kapsar. Bu evrenlere "alternatif evrenler" ya da "paralel evrenler" de denir.

Teodise, din felsefesinde kötülük ile mutlak iyi olan Tanrı kavramının nasıl bağdaştığını açıklama çabasına verilen bir isimdir. Başka bir ifade ile kötülük olgusu karşısında Tanrı'nın adaleti ve haklılığını savunmak "kötülük problemi karşısında Tanrı'yı savunma" anlamı taşır. "Teodise" kavramı, Grekçede Tanrı ve adalet anlamına gelen iki kelimenin birleştirilmesinden oluşmuştur ve "Tanrı savunusu", "Tanrı'yı haklı çıkarma" anlamları taşır. Kavramı ilk olarak kullanan Leibniz olmuştur. Leibniz, Prusya Kraliçesi Charlotte'ye ithaf ettiği kitabının adını "Theodizee" koymuş, kitabında Dünya'nın "olası dünyaların en iyisi" olduğu görüşünü savunmuştur. Britanyalı filozof John Hick, 1966'da yayımlanan İngilizce: Evil and the God of Love adlı eserinde ahlâkî teodisenin tarihini izleyerek üç ana gelenek tespit etmiştir:

  1. Plotinus teodisesi
  2. Augustinus teodisesi
  3. İreneyus theodisesi
<span class="mw-page-title-main">Kütleçekimsel tekillik</span> koordinat sistemine bağlı olmayan gökcisminin yerçekimi alanının sonsuz olarak ölçüldüğü konum

Kütleçekimsel tekillik ya da uzay-zaman tekilliği koordinat sistemine bağlı olmayan gökcisminin yerçekimi alanının sonsuz olarak ölçüldüğü konum olarak tanımlanır. Bu nicelikler, maddenin yoğunluğunun da dahil olduğu uzay-zaman eğriliklerinin skaler değişmeyen nicelikleridir. Uzay zamanın normal kuralları tekillik içinde var olamaz.

<span class="mw-page-title-main">William Lane Craig</span> ABDLİ Hristiyan apolojist ve evangelist

William Lane Craig, Amerikalı analitik filozof. Biola Üniversitesi ve Houston Baptist Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak çalışmıştır. Tanrı'nın varlığıyla ilgilenen kelam kozmolojik argüman konulu araştırmalarıyla tanınmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Büyük patlama teorisinin tarihi</span>

Büyük patlama teorisi'nin tarihi, büyük patlamanın gözlemlenmesi ve teorik değerlendirmesinin yapılmasıyla başladı. Kozmolojideki teorik çalışmaların çoğu artık temel Büyük Patlama modeline yapılan iyileştirmeleri içermektedir. Teorinin kendisi aslında Belçikalı Katolik rahip, matematikçi, astronom ve fizik profesörü Georges Lemaître tarafından resmîleştirilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Uzay ve zamanın felsefesi</span>

Uzay ve zaman felsefesi, uzay ve zamanın ontolojisi, epistemolojisi ve karakterini çevreleyen konularla ilgilenen felsefe dalıdır.

Ahlaki kuşkuculuk, hiç kimsenin ahlaki bilgiye sahip olmadığını iddia eden bir metaetik teoriler sınıfıdır. Birçok ahlaki şüpheci, ahlaki bilginin imkansız olduğuna dair daha güçlü, modal iddiada bulunur. Ahlaki kuşkuculuk, özellikle bilinebilir ve nesnel ahlaki gerçekler olduğu görüşünü savunan ahlaki gerçekçiliğe karşıdır.

Felsefede, Tanrı'nın yaratıcısı sorunu, Tanrı'nın var olduğu varsayımına dayanarak, Tanrı'nın varlığından sorumlu olan varsayımsal nedene ilişkin tartışmadır. Evrenin yaratıcısının da aynı kısıtlamalara sahip olması gerektiğini ileri sürerek, evrenin bir yaratıcı olmadan var olamayacağı önermesine karşı çıkar. Bu da, bir yaratıcının varsayılan her yeni yaratıcısının kendi yaratıcısına sahip olduğunun varsayıldığı sonsuz bir gerileme sorununa yol açabilir. Evren için gerekli bir ilk-neden açıklaması olarak bir yaratıcı tanrının teistik önermelerine yönelik ortak bir meydan okuma şu sorudur: "Tanrı'yı kim yarattı?"