İçeriğe atla

Kekemelik

Kekeme bir kişinin söylediklerinin yazıya dökümü

Kekemelik, sessiz duraksamalar ve kekemelerin ses üretememesi sonucu ortaya çıkan blokların yanı sıra istemsiz tekrarlar, ses, hece ve kelimelerin istemsiz uzamasıyla konuşmanın doğal akışının bozulması sonucu ortaya çıkan bir konuşma bozukluğudur.[1] Kekemelik terimi en çok istemsiz ses tekrarları ile ilişkili olarak kullanılır fakat bunun yanı sıra kekemelik konuşmanın öncesindeki kekemeler tarafından blok olarak adlandırılan olağandışı duraksamalar ve belirli seslerdeki uzatmaları da kapsar. Watkins'e göre kekemelik,  akıcı konuşmanın üretimi için gerekli motor dizilerin seçilmesi, başlatılması ve yürütülmesindeki düzensizliktir.[2] Kekeme olan birçok birey için, tekrarlamalar birincil problemdir. Kekemelik genellikle seslerin fiziksel olarak üretilmesi ve düşüncelerin kelimelere dökülmesi ile ilgili bir problem değildir. Kekemelik sağlıklı bir sözlü iletişimi etkileyecek şekilde geniş bir şiddet yelpazesini kapsamaktadır. Her 4 erkeğe karşılık 1 kadın kekeme bulunmaktadır.[3] Kekemelik, çocuklarda yetişkinlere kıyasla daha çok rastlanan bir olaydır. Okul öncesi cağındaki çocukların %5'i kekemedir.[4] Yetişkinlerde bu oran yaklaşık %0,73 kadardır.[5] Aynı oran cinslere göre ayrılırsa, erkeklerde %80, kadınlarda %20'dir.[6]

Karakteristiği

Kekelemeye henüz kesin bir neden verilememiştir. Bazı araştırmalar genlerin veya stresin kekelemeye yol açtığını göstermektedir. Ayrı bir araştırma ise kekeleme ve Tourrette sendromu arasında ilişki olduğunu savunmaktadır.[7]

Kekemelik bilimsel çalışmalara göre dünyanın bütün kültürlerinde var olan bir konuşma bozukluğudur. Küçük çocuklarda konuşma gelişimi ile birlikte (3-5 yaşlar arasında) ergenlik çağına kadar geçmezse ömür boyu varlığını sürdürür.[8] Kekemeliğin karakteristiği hakkında genel olarak bilinen özellikler; taklidin, salt korku ve stresin kekemeliğe neden olmayacağı, sadece var olan kekemeliği tetikleyeceği ya da genetik olan yatkın bireyin bu konuşma bozukluğunu oluşturmasına katkı sağlayacağıdır. Ayrıca kekemeliğin toplumun belli bir kesiminde var olduğuna dair yeterli kanıt bulunmamaktadır. Her sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel seviyeden insanda kekemelik görülebilir.[9] Ayrı bir araştırma ise kekeleme ve Tourrette sendromu arasında ilişki olduğunu savunmaktadır.[7]

Kekemelikte semptomlar 3 ana kategoriye ayrılabilir. Yeni kekelemeye başlayan bir çocukta rahatça görülebiliren hece ve ses tekrarlamaları(İ-i-i-istanbul), bloklar(İ____stanbul) ve ses uzatmaları(İiiiiiiistanbul), kekemelikte çekirdek semptomlar olarak adlandırılır.[8] Yeni kekelemeye başlayan küçük çocuklarda genellikle bu üç semptomdan başka semptomlar izlenemez.[8] Hatta kekemeliğin ilk başlangıcında sadece hece ve ses tekrarlamaları görülür, diğer semptomların kekemeliğin daha ileri bir aşamada olduğunu gösterdiği varsayımından hareket edilir.. Fakat birey kekemeliğe karşı hassasiyet kazanmaya başladıkça ve duyguları bu sorun nedeniyle etkilenmeye başladıkça diğer semptomlarda görülmeye başlanır.

Bu duyarlılık kekemelikte, yüz, göz tikleri, kontrol el ve ayak hareketleri, utanç duygusu, kelime değiştirme davranışı, korku/kaygı bozukluğu, sosyal ortamlardan sürekli kaçınma gibi ikincil semptomları ortaya çıkarır. Listelenen bu ikincil semptomlar her kekeme de bulunmak zorunda değildir. Sadece biri veya hepsi aynı kekemede bulunabiilir. Bahsedilen semptomlar dışında ayrıca gizli / örtülü semptomlar vardır. Bunların bazıları ikincil semptomlarla örtüşüyorsa da genellikle dinleyiciler tarafından kekemelik semptomu olarak algılanmamaktadır.[8]

Gizli semptomlar başlayıcı kullanmak(Aaa, Iıı, Şey), sorunlu kelimeleyi ertelemek, düşünüyor numarası yapmak, sorunlu kelimeyi eş anlamlı başka bir kelimeyle değiştirmek,Sorunlu kelimeyi söylemeden önce ara verip (gerekirse nefes alıp) kelimeyi söylemek, konuşma sırasını başkasına yönlendirmek olarak özetlenebilir.

Nörolojisi

Kekemelik üzerine son beyin görüntüleme çalışmaları yalnızca yetişkin kekemeler üzerinde yapılmıştır. Bu çalışmalar kekeme olan bireylerin beyin yapılarında kekeme olmayan insanlara göre çok sayıda farklılık gözlenmiştir. Kekemelerin beyin yapısındaki bu farklılığın kekemeliği mi yarattığı yoksa oluşan kekemeliğin bu normal olmayan yapıya sebep olduğu bilinmemektedir. Kekemeler üzerine farklı beyin görüntüleme çalışmaları farklı sonuçlara sahiptir çünkü bu çalışmalarda farklı teknolojiler kullanılmış ve farklı konuşma görevleri test edilmiştir. Bu farklılıklara ek olarak beyindeki sağ ve sol planum temporale bölgesinde kekeme olmayanlarla karşılaştırıldığında bir asimetri bulunmuştur. Diğer bir çalışmada sözel fonksiyonları kontrol eden bölgeye yakın olan rolandic operculum'da ve dil üretiminin gerçekleştiği wernicke bölgesinde farklılıklar gözlenmiştir.[10]

Kekemeliğin genetiği

En az 25 bilimsel çalışma kekeme akrabası olan kekemelerin, kekemeliğe daha yatkın olduklarını keşfetmiştir.[11]

Kekemelere yönelik davranışlar

Kekemelerle konuşurken birçok insan nasıl davranacağı konusunda tereddüte düşmektedir. Böyle bir durumda kekemeye; "rahat ol", "derin nefes al", "heyecanlanacak bir şey yok" gibi tavsiyeler vermek hiçbir işe yaramayacaktır. Dolayısıyla kekeme birine tavsiye vermek gereksizdir. Ayrıca kekeme üzerinde daha fazla baskı oluşturmamak adına genelde insanlar göz teması kurmamaya çalışır, oysaki bu karşınızdaki bireyi küçümsediğiniz ve dikkate almadığınız izlenimini yaratması açısında oldukça riskli bir davranıştır. Kekemeler tarafından en rahatsız edici bulunan durum, her ne kadar iyi niyetlerle yapılsa da, kekemenin söyleyemediği kelimeleri tamamlamaya çalışmaktır. Bir kekemeyle iletişim sırasında anlayamadığınız kelime ve cümleler olabilir. Böyle bir durumda kekemeye soru sormaya çekinmemek, karşınızdaki kişiyi önemsediğini gösterecektir.[12]

Kaynakça

  1. ^ World Health Organization ICD-10 F95.8 - Stuttering 2 Kasım 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi..
  2. ^ [Carlson, N. (2013). Human Communication. In Physiology of behavior (11th ed., pp. 497-500). Boston: Allyn and Bacon.]
  3. ^ ""11 Facts About Stuttering"". 19 Temmuz 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017. 
  4. ^ Ali AKTEKİN "Kekemer" - Konuşamayan Kalmasın Diye ! Kademesiz Sistemli Yapısal Konuşma Yöntemi adlı dokümandan alıntı -1999
  5. ^ Craig. A, Hancock K, Tran. Y, Craig. M, & Peters, K. (2002). "Epidemiology of stuttering in the communication across the entire life span."
  6. ^ Yairi, E, & Ambrose, N. (2005). Early childhood stuttering. Austin, TX: Pro-Ed, Inc. Kloth, S., Janssen, P., Kraaimaat, F. & Brutten, G. (1995). "Speech-motor and linguistic skills of young stutterers prior to onset." Journal of Fluency Disorders, 20, 157–170. Yairi, 2005; “On the Gender Factor in Stuttering,” Stuttering Foundation of America newsletter, Fall 2005, page 5.
  7. ^ a b Abwender DA, Trinidad KS, et al. "Features resembling Tourette's syndrome in developmental stutterers." Brain Lang. 1998 May;62(3):455-64.
  8. ^ a b c d Petra Sasmaz - Dil ve Konuşma Terapist 3 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. i
  9. ^ "Muhammed N. KARABUDAK-Dil ve Konuşma Terapisti". 3 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017. 
  10. ^ "Neurology of Stuttering". 3 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017. 
  11. ^ Genetics of Stuttering 3 Mart 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  12. ^ "Almanya Kekemelik ve Özyardım Federasyonu - 'Kekemelerle Konuşurken Davranış Kılavuzu'". 3 Mart 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Mart 2017. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şizofreni</span> bir akıl hastalığı

Şizofreni, benzer belirtilere sahip birtakım ruhsal hastalıklardır.

<span class="mw-page-title-main">Hastalık</span> organizmaları olumsuz etkileyen anormal durum

Hastalık, bir organizmanın tamamının veya bir kısmının yapısını veya işlevini olumsuz yönde etkileyen ve hemen herhangi bir dış yaralanmaya bağlı olmayan belirli bir anormal durumdur. Hastalıklar genellikle belirli belirti ve semptomlarla ilişkili tıbbi durumlar olarak bilinir. Bir hastalığa patojenler gibi dış faktörler veya iç işlev bozuklukları neden olabilir. Örneğin, bağışıklık sisteminin dahili işlev bozuklukları, çeşitli bağışıklık yetmezliği, aşırı duyarlılık, alerjiler ve otoimmün bozukluklar dahil olmak üzere çeşitli farklı hastalıklara neden olabilir.

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB dikkat, dürtüsellik ve öz düzenlemeyle ilgili sorunlarla kendini gösterir ; Bazen şiddetli fiziksel huzursuzluk da ortaya çıkabilir.

Psikoz, düşünce ve duyunun ağır oranda bozulduğu zihin durumunu tanımlamakta kullanılan genel bir psikiyatri terimidir. Psikotik epizod geçiren hastalar halüsinasyonlar görüp, delüzyonel inançlar taşıyabilir, kişilik değişiklikleri ve düşünce bozukluğu gösterebilir. Bir psikotik epizod gerçek ile bağlatının kopması veya zarar görmesi ile karakterizedir denilebilir. Gençlerde daha sık görülen psikoz ağır bir zihinsel hastalığın belirtisi olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Bipolar bozukluk</span> Depresyon dönemlerine ve anormal derecede yüksek ruh haline neden olan zihinsel bozukluk

Bipolar bozukluk veya İki uçlu duygudurum bozukluğu, her biri günlerden haftalara kadar süren depresif ve manik periyotlar ile karakterize edilen, bireyin tamamıyla sağlıklı bir duygudurum (ötimik) vaziyetine de girebildiği, bir duygudurum bozukluğudur. Yaşanan bu iki dönemin ortak özelliği, kişilerin duygudurumunda olağan seyrinden farklı özellikte ve süreklilik arz eden bir yaşantısı olmasıdır. Bu farklılıklar depresif dönemde yaşanan hüzünlü, özgüveni düşük ruh halindeki artış (disfori) ve bununla birlikte manik dönem olarak nitelendirilen neşedeki artıştır (öfori).

<span class="mw-page-title-main">İnme</span> zayıf kan akışı nedeniyle beyin hücrelerinin bir bölgesinin ölümü

İnme, beyne giden zayıf kan akışının hücre ölümüne neden olduğu tıbbi bir durumdur. İnmenin iki ana türü vardır: kan akışının yetersizliğinden kaynaklanan iskemik ve kanamadan kaynaklanan hemorajik. Her ikisi de beynin bazı bölümlerinin düzgün çalışmamasına neden olur.

<span class="mw-page-title-main">Disleksi</span>

Disleksi, özel öğrenme güçlüğü olarak da bilinen bir çeşit öğrenme bozukluğudur.

<span class="mw-page-title-main">Katatoni</span> Psikoloji

Katatoni, psikomotor belirtilerle karakterize bir klinik tablo. İlk kez 1874 yılında, Karl Ludwig Kahlbaum tarafından tanımlanmıştır. Psikiyatrik bozukluklar dışında başka çeşitli tıbbi nedenlerle de ortaya çıkabilir.

Glossofobi veya konuşma kaygısı halka açık konuşma ya da genel olarak konuşma korkusudur. Kelime glossofobi Yunancadaki γλῶσσα glōssa, dil anlamına gelir ve φόβος phobos, korku veya endişe anlamına gelir. Birçoğu yalnızca bu korkuya sahipken, küçük bir azınlık diğer sosyal fobi veya sosyal anksiyete bozuklukları yaşayabilir.

<span class="mw-page-title-main">Araknoid kist</span> insan hastalığı

Araknoid kistler, beyin ve omuriliği kaplayan üç meningeal tabakadan biri olan beynin kortikal yüzeyi ile ile kafatası kaidesi arasında veya araknoid membran arasında gelişebilen, araknoidal hücreler ve kollajen ile kaplı beyin omurilik sıvısının doldurduğu kistik yapılardır. Primer araknoid kistler konjenital bir bozukluk iken, ikincil araknoid kistler kafa travması sonrası ortaya çıkabilmektedir. Primer kist vakalarının çoğu bebeklik döneminde başlar; ancak, ergenlik dönemine kadar tespit edilemeyebilir.

<span class="mw-page-title-main">Broca afazisi</span>

Broca afazisi olarak da bilinen ekspresif afazi, anlama genel olarak bozulmadan kalmasına rağmen, dil üretme yeteneğinin kısmen kaybolması ile karakterize edilen bir afazi türüdür. Ekspresif afazisi olan bir kişi normalden daha çok efor sarf ederek konuşma sergileyecektir. Konuşması genellikle önem arz eden kelimeleri içerir, ancak edatlar ve bağlaçlar gibi gerçek bir anlama sahip olmayıp, sadece dilbilgisel işleve sahip kelimeleri içermez. Bu "telgraf konuşması" olarak bilinir. Kişinin amaçladığı mesaj hala anlaşılabilir, ancak cümleleri dilbilgisel olarak doğru olmayacaktır. Çok şiddetli ekspresif afazi formlarında, bir kişi sadece tek kelimeli ifadeleri kullanarak konuşabilir. Ekspresif afazide tipik olarak anlama yetisi, karmaşık dilbilgisini anlamada zorluk nedeniyle hafif ila orta derecede bozulmuştur.

Wernicke alanı, Wernike'nin konuşma alanı olarak da adlandırılır, serebral korteksin konuşmaya bağlı olan iki bölümünden biridir, diğeri Broca'nın alanıdır. Dilin üretiminde yer alan Broca'nın aksine, yazılı ve sözlü dilin anlaşılmasında rol oynar. Geleneksel olarak, sağ elini kullananların yaklaşık% 95'inde ve sol elini kullananların %60'ında sol yarıküre olan baskın serebral yarımkürede üstün temporal girusta yer alan Brodmann bölgesi 22'de bulunduğu düşünülmektedir.

<span class="mw-page-title-main">İfade afazisi</span>

Broca afazisi olarak da bilinen ifade afazisi, anlama genel olarak bozulmadan kalmasına rağmen, dil üretme yeteneğinin kısmen kaybolması ile bilinen bir afazi türüdür. İfade afazisi olan bir kişinin konuşması normalden çok daha zahmetlidir. Konuşması genellikle önem arz eden kelimeleri içerir ancak edatlar ve bağlaçlar gibi gerçek bir anlama sahip olmayıp sadece dilbilgisel işleve sahip kelimeleri içermez. Bu "telgraf konuşması" olarak bilinir. Kişinin amaçladığı mesaj hala anlaşılabilir ancak cümleleri dilbilgisel olarak doğru olmayacaktır. Çok şiddetli ifade afazisi çeiştlerinde, bir kişi sadece tek kelimeli ifadeleri kullanarak konuşabilir. İfade afazisinde tipik olarak anlama yetisi, karmaşık dilbilgisini anlamada zorluk nedeniyle hafif ila orta derecede bozulmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Erotomani</span> Mental rahatsızlık

Erotomani Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayınlanan taksonomik ve tanı aracı olan Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabına göre sanrısal bir bozukluğun alt tipi olarak listelenmiştir. Bu nispeten nadir görülen bir paranoid durumdur ve bir bireyin başka bir kişinin kendisine âşık olduğuna dair sanrılarıyla karakterize edilir. Bu bozukluk en çok utangaç, bağımlı ve cinsel açıdan deneyimsiz kadın hastalarda görülür. Sanrının amacı tipik olarak yüksek sosyal veya mali durum, evlilik veya ilgisizlik nedeniyle ulaşılamaz olan bir erkektir. Takıntı nesnesi ayrıca hayali, ölmüş veya hastanın hiç tanışmadığı biri olabilir. Referans sanrıları yaygındır, çünkü erotomanik birey, genellikle gizli hayranlarından mesajlar aldığını algılar ancak kanıtı yoktur. Genellikle, erotomaninin başlangıcı anidir ve seyri kroniktir.

<span class="mw-page-title-main">Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu</span>

Depersonalizasyon-derealizasyon bozukluğu, kişinin sürekli veya tekrarlayan depersonalizasyon veya derealizasyon duygularına sahip olduğu bir ruhsal bozukluktur. Depersonalizasyon, kişinin kendisinden kopuk hissetmesi olarak tanımlanır. Bireyler, kendi düşüncelerinin veya bedenlerinin dışarıdan bir gözlemcisi gibi hissettiklerini ve sıklıkla düşünceleri veya eylemleri üzerinde kontrol kaybı hissettiğini bildirebilirler. Derealizasyon, kişinin çevresinden kopması olarak tanımlanır. Derealizasyon yaşayan bireyler çevrelerindeki dünyayı sisli, rüya gibi / gerçeküstü veya görsel olarak çarpıtılmış olarak algıladıklarını bildirebilirler.

Geçmişe dönüş ya da istemsiz tekrar eden bellek, bireylerin eski deneyimleri ya da eski deneyimlerin ögelerini ani ve genellikle güçlü bir şekilde yeniden deneyimlediği psikolojik fenomendir. Bu deneyimler sevindirici, üzgün, heyecan verici veya herhangi başka bir duygu olabilir. Geçmişe dönüş terimi, özellikle, anı istemsiz hatırlandığında ve/veya bu anı insanın tekrar yaşayabileceği kadar yoğun olduğunda, bunun gerçek zamanda yaşanmadığını, sadece bir anı olduğunu fark edemeyeceği durumlarda kullanılır.

<span class="mw-page-title-main">Reseptif afazi</span>

Reseptif afazi, duyusal afazi veya arka afazi olarak da bilinen Wernicke afazisi, bireylerin yazılı ve sözlü dili anlamakta zorlandıkları bir afazi türüdür. Wernicke afazisi olan hastalar, tipik konuşma hızında, düzgün bir söz dizilimi olan ve zahmetsiz bir akıcı konuşma gösterirler. Yazma da tıpkı konuşma gibi içerik veya anlamdan yoksun olma eğilimindedir. Çoğu durumda, Wernicke afazisi olan bireylerde motor kusurlar (hemiparezi) oluşmaz. Bu nedenle, çok fazla anlamı olmayan büyük miktarda konuşma üretebilirler. Wernicke afazisi olan kişiler genel olarak konuşmalarındaki hatalarını ve anlamsızlığın farkında değildirler. Genellikle en belirgin dil eksikliklerinin bile farkına varmazlar.

<span class="mw-page-title-main">Dokunsal halüsinasyon</span>

Dokunsal halüsinasyon ya da temas halüsinasyonu, gerçek dışı bir nesne ile fiziksel bir temasın gerçekleşiyor olduğuna dair dokunsal duyusal girdilerin yanlış algılandığı bir halüsinasyon türüdür. Bu tür, omurilikte ve talamusta üretilen ve birincil bedensel-duyusal korteks (SI) ila ikincil somatosensoriyel kortekse (SII) gönderilen dokunsal duyusal nöral sinyallerin sinyallerin hatalı entegrasyonundan kaynaklanır. Dokunsal halüsiyonasyon, bazı nörolojik hastalıkların, ör. şizofreni, Parkinson hastalığı, huzursuz bacak sendromu ve deleriyum tremens gibi, nükseden semptomlarından biridir. Hayalet uzuv ağrıları çeken hasta bireyler de temas halüsiyonasyonunun bir biçimini tecrübe ettikleri düşünülür. Dokunsal halüsiyonasyonlar kokain ve alkol gibi uyaranlarca da ortaya çıkabilmektedir.

Anhedoni, bireysel motivasyon ve haz alabilme seviyesi/kabiliyeti başta olmak üzere, bireyin hedonik fonksiyonlarında çeşitli gerilemeleri/eksiklikleri ifade eden bir tanımlamadır. Terimin, günümüzden önceki dönemlere ait tanımlamalarında 'haz/zevk/keyif alamama hali' daha çok vurgulanırken, anhedoni günümüzde ilgili araştırmacılar tarafından motivasyon azalması, haz beklentisinin azalması (istek), tüketim hazzının azalması (ilgi/beğeni) ve pekiştirmeli öğrenme yetisinin gerilemesi ile ilişkilendirilmektedir. DSM-V tanımına göre anhedoni, depresif bozuklukların, madde kullanım bozukluklarının, psikotik bozuklukların ve kişilik bozukluklarının bir bileşenidir; ve bunların içinde haz alma kabiliyetinin azalması ya da daha önce keyif veren aktivitelere yönelik ilginin azalması olarak tanımlanır. ICD-10, anhedoni üzerine açık bir tanım barındırmasa da, anhedoniye eşlenik depresif semptom açıklamasında, DSM-V içeriğine benzer olarak, ilgi veya haz kaybı olarak bir tanımlama yapılmıştır.

Palilali, hecelerin, kelimelerin veya cümlelerin istem dışı tekrarı ile karakterize edilen bir dil bozukluğudur. Ekolali veya koprolali gibi diğer karmaşık tiklere benzeyen özelliklere sahiptir, ancak diğer afazilerden farklı olarak palilali, bağlamsal olarak doğru konuşmaya dayanır.