İçeriğe atla

Keşf

Keşif ya da Osmanlıcadaki söylenişiyle keşf, sufi terminolojide kullanılan bir terim olup, kendisine eklenen sıfat ve adlara bağlı olarak çok değişik anlamlara gelmek üzere kullanılmıştır. Terim sözcük anlamıyla Arapçada “açığa çıkarma, örtülü olanı açma, gizli olanı meydana çıkarma, perdenin açılması, sezme, tahmin etme” anlamlarına gelir. Sufi terminolojide ise daha çok sezgiye ya da ilham olunmaya ve görünmez âlemle irtibata ilişkin anlamlarda kullanılır. Terimi bu anlamlarda kullananlardan biri olan ünlü Muhyiddin İbn Arabi'ye göre velîler de, bilgileri peygamberlere vahiy getiren meleğin aldığı kaynaktan alabilirler.[1]

Sufilik'te keşf çeşitleri

Sufi terminolojide, keşf sözcüğüne eklenen ad veya sıfatlarla türetilmiş terimlerden bazıları şunlardır:

  • Keşf-i nazari: Kalb gözünün açılması sayesinde, görünmez alemle irtibata başlama. Sufi anlayışa göre, görünür âlemden gelen tesirler, kir ve paslar kalb gözünün görünmez âlemi görmesine engel olan bir perde oluşturur ki, kişi maddi zevklerin peşinde koşan nefsini terbiye ettiği takdirde bu perde kalkar ve görünmez âlemle temasa başlar. Bu teması sağlayabilmiş olanlar için, daha ileri aşamalardaki yetenekler sırasıyla, keşf-i nurî, keşf-i ilâhî ve keşf-i ruhanî olarak belirtilir.
  • Keşf-i manevi: Hakikatlerin soyut yüzünü temaşa etme, eşya ve olayları mânâ olarak algılama, eşya ve olayların ardındaki anlamı idrak etme olarak ifade edilir. Olayların ardındaki anlamı idrak etme, neo-spiritüalist görüşte, sezgi ve gözlemlerle olayların dilinden anlayabilme olarak belirtilir.
  • Keşf-i muhayyel:Haberci rüyalar ve vizyonlardan sembolik biçimlere bürünmüş olanları ifade eden keşf. Haberci rüyalarda görülenlerin insanın hayal gücünün kendine göre bir biçim vermesi (-buna parapsikolojide renkli cam etkisi denir-) gibi birtakım nedenlerle asli ve özgün hallerini koruyamamış, çeşitli biçimsel değişikliklere uğrayarak zihne gelmiş olmalarından dolayı yoruma gerek duyan keşftir.
  • Keşf-i mücerred: İnsanın hayal gücü tarafından değişikliğe uğratılmadan gelen ve aynen görüldüğü biçimde gerçekleşen haberci rüyaları ve vizyonları ifade eden keşf.
  • Keşf-i havatır: İnsanın zihnine gelenleri ya da kalbinden geçenleri araştırması ve bunlardan hak olanları (doğru olanları) batıl olanlardan ayırt ederek saptaması. Bu, neo-spiritüalizmdeki, vicdan sesini nefsaniyetin sesinden ayırt etmeye yakın anlamdaki bir keşftir; müspet ve menfi olarak belirtilebilecek sezgilerin ayırt edilmesini de kapsar.
  • Keşf-i zamair: Bir velînin başkalarının kalbinden ve zihninden geçenleri bilmesi. Bu yetenek parapsikolojidedüşünce okuma” adı altında incelenmektedir.
  • Keşf-i ahval-ı kubur: Bir velînin ölüm olayı ile bedenlerini terk etmiş olan kimselerin görünmez alemdeki hallerini bilmesi.

Dipnotlar

  • 1^Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Süleyman Uludağ, Marifet Yayınları,1996,İstanbul (sayfa 310)

Kaynakça

  • Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, Süleyman Uludağ, Marifet Yayınları,1996,İstanbul
  • Dharma Ansiklopedi,Dharma Yayınları


İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Şamanizm</span> ruhlarla iletişim kurabilmek için vecde amaçlı ritüel

Şamanizm, bir şamanın çeşitli bilinç durumları aracılığıyla ruh dünyası ile etkileşime girdiği dini bir uygulamadır. Uygulama genelde kâhinlik ya da iyileştirme gibi amaçlarla yapılır.

<span class="mw-page-title-main">Tasavvuf</span> İslamın içsel, mistik boyutu

Tasavvuf veya Sûfîzm ya da Sûfîlik, İslam'ın iç veya mistik yüzü olarak tarif edilir. Ayrıca Sufizmin batıda yükseltilen içeriğinin "Budizm ve Taoizm gibi içeriksiz güzel yaşama tarzı" olarak yorumlanması da vardır.

Peygamber veya yalvaç, Tanrı aracılığıyla bir dini veya dinî öğretiyi yaymakla görevlendirildiğine inanılan kişidir. Peygamberler ayrıca dinî terminolojide âyet, işaret veya mûcize denilen doğaüstü güç veya olayların kendilerine atfedildiği mitolojik veya yarı mitolojik insanlardır. İbrahimî dinlerin inananları, peygamberlerin Tanrı'dan aldıkları “vahiy” adlı mesajları diğer insanlara ulaştırdıklarına inanırlar.

<span class="mw-page-title-main">Sembolizm</span>

Sembolizm ya da simgecilik, en genel anlamıyla farklı anlamlara gelen ya da farklı öğeleri simgeleyen çeşitli sembollerin kullanımıdır. Sembolizme sanatta, özellikle resim, müzik ve edebiyat alanlarında rastlanır.

<span class="mw-page-title-main">Türbe</span> İslami kültürde saygın kişilere ait mezar

Türbe, devlet görevlilerinin veya din âlimlerinin mezarlarının bulunduğu oda şeklindeki yapıya verilen isimdir. İçerisinde çoğunlukla saygın kişilerin gömülü olduğu anıtsal tarihi mezarlar için de türbe kelimesi kullanılır.

Deneysel neo-spiritüalizm ya da kısaca neo-spiritüalizm, deneysel spiritüalizmin son şekli olup Dr. Bedri Ruhselman tarafından kurulmuştur. Ruhselman'a göre bu ne bir dindir ne de bir felsefe. Kimseye "gelin bizim yolumuza girin" diye bir çağrıda da bulunmaz; çünkü neo-spiritüalizme göre herkesin ruhsal gelişme gereksinimleri farklı farklı ve dolayısıyla yürüyeceği yollar farklı farklıdır. Neo-spiritüalizm hakkında bilgi veren kaynaklardan biri "Dharma Ansiklopedi"dir.

<span class="mw-page-title-main">Ruh</span> yaşayan bir varlığın manevi özü

Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.

<span class="mw-page-title-main">İhvân-ı Safâ</span> Hurufiler ya da ansiklopedistler

İhvan-ı Safâ, Basra'da 10. yüzyılda ortaya çıkan bir felsefe çığırının taraftarlarına verilen bir addır. Bir nevî felsefe ansiklopedisi mahiyetindeki risalelerini Almancaya çeviren Dietrici[kim?], bunların adlarının "Hâlis Kardeşler" anlamına geldiğini söylüyor.

<span class="mw-page-title-main">Boethius</span> 6. yüzyılın başlarında yaşamış Romalı matematikçi ve filozof

Anicius Manlius Severinus Boethius veya kısaca Boethius, Romalı senatör, konsül, magister officiorum, tarihçi ve filozoftur. 6. yüzyılın ilk dönemlerinde yaşamıştır. Büyük Teoderik'in hizmeti altına girmiş ve daha sonra Teoderik tarafından; kendisine yönelik bir komplonun içinde olduğu gerekçesiyle zindana atılmış ve 524'te idam edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Kılavuzluk</span>

İnisiyasyon (Süluk) ya da kılavuzluk kimi ansiklopedilerde bireyin spiritüel gelişimi için, ‘spiritüel tesir’i alıp aktarabilen bir üstadın sert ve sürekli kontrolü altında, bir düzen ve disiplin içinde, sınavlara dayalı tarzda, metotlu olarak eğitimi şeklinde tanımlanmaktadır. İnisiyasyon sözcüğünün kökeni, Latincede “bir yere girme, iştirak etme, kabul edilme, başlama” anlamındaki “initium” sözcüğüdür. Osmanlı tarikat geleneğinde bulunan “süluk” kelimesi de, “iplik, sıra, dizi, yol, meslek, tutulan yol” anlamlarındaki Arapça “silk” sözcüğünden gelmektedir. Bir inisiyasyonda üstat tektir, öğrenci ancak inisiyasyonu tamamladığı zaman inisiye olur. İnisiyasyonu tamamlamamış olanlara inisiye denmez.

<span class="mw-page-title-main">Rüya</span> diğer adıyla düş, uykunun genel bir özelliği olup, uykunun REM evresi ile yakından ilgili, görsel ve işitsel algı ve duyulardır

Rüya ya da düş, uykunun genel ve karakteristik özelliklerinden biri olup, uykunun hızlı göz hareketi (REM) adlı evreleriyle yakından ilişkili bulunan, görsel ve işitsel algı ve duygulardır. Rüyaların biyolojik içeriği, işleyişi ve maksatları tümüyle anlaşılmış değildir. Rüyalara “duyusuz algı”nın bir türü veya nesnesiz algı olarak da bakılabilir. Çeşitli inanışlara ve tahminlere de neden olan rüyalar, her zaman için ilginç ve yoruma açık bir konu oluşturmuşlardır. Farklı psikoloji ekollerinin, parapsikologların ve deneysel spiritüalistlerin rüyaları farklı biçimlerde açıklama çabaları olmuştur. Rüyaların işleyişinin açıklanması bilimsel topluluğun genel kabulüne göre varsayımlar düzeyinden öteye pek gidememiş olup, rüyalar hâlen esrarını korumakta olan bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Rüyaların bilimsel incelenmesi oneiroloji adını alır.

Gnostisizm Antik Mısır hermetizmini, Antik Yunan ezoterizmini, İbrani geleneklerini, Zerdüştçülüğü, bazı Doğu geleneklerini ve dinlerini, Hristiyanlığı eklektik bir tutumla sentezleyen, birçok tarikâtın benimsediği mistik felsefeye verilen genel addır. Daha açık bir ifade ile Gnostisizm, hakikatin bilgisine ilham keşf ve sezgi ile ulaşılacağını savunan mistik bir felsefi düşüncedir.

Karma, Sanskrit dilinde “yapmak, eylemek, bir fiilde bulunmak” anlamındaki “kri” sözcüğünden türetilmiştir. Karma sözcüğü farklı sözcüklerle birlikte kullanılarak; karma yasası, karmik plan ve karmik telafi gibi farklı anlamlara gelen terimlerin oluşturulmasında kullanılmıştır. Hinduizm, Budizm, Jainizm, Taoizm, Sihizm ve teozofide kullanılan bir terimdir.

<span class="mw-page-title-main">Vizyon</span>

Vizyon ya da görünüm, birtakım olayları görme organının yardımı olmadan (zihinsel) görme ya da algılama fenomenine ve bu fenomendeki imajlar bütününe verilen addır.

Rüya yorumu, rüya türlerinden yalnızca “amaçlı rüyalar” ya da diğer adıyla “haberci rüyalar” grubuna giren, bir mesaj taşıyan rüyalardaki sembolizmi çözme çalışmasına verilen addır. Metapsişik araştırmalar ve rüya laboratuvarlarında sürdürülen araştırmalar, rüyaların bir kısmının psikofizyolojik nedenlerden kaynaklandığını ortaya koymuştur ki, “alelade rüyalar” da denilen bu rüyalar hiçbir mesaj taşımadıklarından yorumlanmayı da gerektirmez. Dolayısıyla, metapsişik araştırmacılara göre, rüyasındaki sembolizmi çözmek isteyen kişinin öncelikle o rüyasının haberci (amaçlı) bir rüya mı olduğunu, yoksa psikofizyolojik kaynaklı bir rüya mı olduğunu çözmesi gerekmektedir. Bu da her iki rüya grubunun arasındaki temel farklar hakkında bilgilenmekle ve deneyimle olanaklıdır.

Pisagor inisiyasyonu, Pisagor’un Güney İtalya’daki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da uyguladığı inisiyasyon biçimidir.

<span class="mw-page-title-main">Sembol</span> bir fikri, süreci veya fiziksel bir varlığı temsil eden bir şey

Sembol veya simge, kavramın uzlaşımsal olarak betimlendiği gösterge türü. Bir düşüncenin, nesnenin, niteliğin, niceliğin vb. ruhbilimsel ve düşünbilimsel açıdan betimlenmesi simgesel anlam taşıyan yapay bir belirtidir. Tüm simgeler doğaları itibarıyla kavramsal olup, sözel, görsel ya da sayısal olabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Tesir</span>

Tesir, ruhçulukta, okültizmde, mistisizmde, teozofide, ezoterizmde ve parapsikolojide kendisini niteleyen sıfata göre özel anlamlar kazanan, geniş bir kullanım alanı olan genel bir terimdir. Tesir sözcüğünün kullanımıyla bu alanlarda oluşturulmuş başlıca terimler olarak ruhsal tesir, ilâhî tesir, astral tesir, maddi tesir, psişik tesir, majik tesir, manyetik tesir, telepatik tesir, vicdani tesir, nefsani tesir, müspet tesir, menfi tesir, tesir kuşakları, tesir kademeleri ve tesir konisi terimleri sayılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Kâhinlik</span>

Kâhinlik (kehanet), çok eski uygarlıklardan beri var olan bir uzmanlık alanı olup, kısaca, meydana gelecek olayları birtakım yöntemlerle önceden bilmeye çalışma olarak tanımlanır. Eski uygarlıklar içinde kâhinlik çalışmalarına önem vermemiş bir uygarlık hemen hemen yok gibidir.

Köstendilli Süleyman, eserlerinde Şeyhî mahlasını kullanan 18. yüzyıl sufi ve yazarı. Tam adı Mollazâde Süleyman Şeyhî-i Köstendilî-i Nakşibendî Efendi'nin adı Süleyman, Nakşibendî tarikatına intisab etmiş olması nedeniyle “Nakşibendî”, şeyh olması nedeniyle de “Şeyhî” unvanıyla anılır. “Mollazâde” ailesinden gelen bir isimdir.