Astım , küçük bronşların ve bronşiollerin, çeşitli uyaranlara aşırı tepki vermesinin sonucu ortaya çıkan, solunum yolu daralmasına sebep olan kronik bir rahatsızlıktır. Buna hava yollarında iltihap da eşlik eder. Çocukların %10'u, erişkinlerin %6'sı astım hastasıdır. Astım atakları esnasında solunum güç ve hırıltılıdır, çoğu zaman öksürük de vardır. Hastaların bir bölümünde astım, ilaçlarla kontrol altına alınmazsa KOAH hastalığına sebep olabilir.
Düşük tansiyon ya da hipotansiyon, düşük kan basıncı demektir; sistolik kan basıncının 90 mmHg'dan az olmasıdır.
Gut veya damla hastalığı,, ayırt edici özelliği tekrarlayan akut enflamatuvar artrit—kırmızı renkli, hassas, sıcak, eklem şişliği— olan bir tıbbi durumdur. En sık etkilenen bölge, ayak başparmağının tabanındaki tarak kemiği-parmak kemiği eklemidir. Bununla birlikte kireçlenme, böbrek taşı veya ürat nefropati şeklinde de var olabilir. Gutun sebebi kanda ürik asit düzeylerinin yükselmesidir. Ürik asit kristalleşir ve kristaller eklemlerde, tendonlarda ve çevre dokularda birikir.
Kokarcagiller (Mephitidae), etçiller (Carnivora) takımından bir familya.
Diz, uyluk kemiği (femur) ile kaval kemiği (tibia) arasındaki menteşe biçimli bir eklemdir. Eklem iç ve dış olmak üzere iki bölümlüdür. Eklem ön taraftan diz kapağı ile korunur.
Ayak, birçok omurgalıda bulunan anatomik bir yapıdır. Ağırlık taşıyan ve hareket etmeye olanak sağlayan bir uzvun terminal kısmıdır. Ayakları olan birçok hayvanda, ayak, bacağın terminal kısmında, genellikle pençeler veya tırnaklar da dahil olmak üzere bir veya daha fazla segment veya kemikten oluşan ayrı bir organdır.
Kılıç dişli kaplan, soyu tükenmiş kedigil cinsi. Smilodon ya da Kılıç Dişli Kaplan, nesli tükenmiş olan kılıç dişli kedilerden. Bu hayvanların nesli tükenmeden Amerika kıtasının ormanlık alanlarında yalnız dolaşan büyük cüsseli hayvanları avladığı bilinmekte. Bu hayvanların grup halinde avlandıklarına dair bir veriye rastlanmamıştır, Genellikle yalnız dolaşıp nadiren bir araya gelirlerdi. Smilodonların 20 cm boyundaki dişleri onu oldukça tehlikeli bir yırtıcı yapıyor. 300-400 kilo ağırlığa çıkabilen bu yırtıcılar saatte 50 kilometre hızla koşabiliyordu. 12 bin yıl önce Buzul Çağının sona ermesiyle ve en çok avladıkları hayvan olan Amerika bizonlarının ormanlık alanlardan çıkıp açık arazide dolaşmaya başlamalarından ötürü nesillerinin tükendiği bilinmekte.
Diabet ya da Diabetes mellitus, sıklıkla yalnızca diabet ya da diyabet veya halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan, genellikle kalıtımsal ve çevresel etkenlerin birleşimi ile oluşan ve kandaki glukoz seviyesinin aşırı derecede yükselmesiyle (hiperglisemi) sonuçlanan metabolik bir bozukluktur. Vücutta kan şekerinin düzenlenmesi pek çok sayıda kimyasal madde ve hormonun karmaşık etkileşimi sonucunda sağlanır. Şeker metabolizmasının düzenlenmesinde rol oynayan hormonlardan en önemlisi pankreasın beta hücrelerinden salgılanan insülin hormonudur. Diyabetes Mellitus ya insülin salgılanmasındaki yetersizlik ya da insülinin etkisindeki veya insülin cevabındaki bir bozukluk sonucunda ortaya çıkan yüksek kan şekerinin yol açtığı birkaç grup hastalığı tanımlamak için kullanılan ortak bir terimdir.
Ampütasyon, bir uzvun tamamının ya da bir kısmının kesilip atılması. Yaralanma, hastalık ve ameliyat yoluyla gerçekleşebilir.
Palpitasyon kişinin kalp atışını hissetmesine yol açan bir kalp atışı anormalliğidir. Bu durumda kalp atışı çok hızlı, çok yavaş, düzensiz ya da normal olabilir. Ektopik atım sonucunda olabilir, ancak ektopik atımla karıştırılmamalıdır. Neredeyse herkes nadiren de olsa palpitasyon tecrübesi yaşar, ancak sıklıkla oluyorsa bir problemin işaretçisidir. Çoğunlukla sinirsel bir durumdur; kişinin ya kalp hastalığı korkusuyla ya da duygusal bozukluklar sonucu, kendi kalp etkinliğiyle aşırı ilgilenmesi sonucu ortaya çıkar.
Soğuk ısırması ya da soğuk yanığı, soğukta kalma sonucu deri ve diğer dokularda oluşan donma durumu. En çok eller, ayaklar ve yüzü etkiler. Soğuğa maruz kalma süresi arttıkça soğuk ısırmasının ciddiyeti de artar. Birden dörde kadar ciddiyeti belirten derecelerle sınıflandırılır. Birinci derecede deride yüzeysel zarar bulunur. Dördüncü derecedeyse kas, kemik ve tendonlar zarar görmüştür. Bu durumda tedavi edilemez bir zarar oluşur ve ampütasyon gerekebilir.
Hiperseksüalite, cinsel dürtüleri çok artmış ya da cinsel aktivitesi son derece sık veya aniden beliren kişileri nitelendirmek için kullanılan terimdir. Hiperseksüaliteye bazı tıbbi durum ve uygulamalar neden olabilmesine rağmen, çoğu durumda nedeni bilinmemektedir. Bipolar bozukluklar gibi ruhsal sağlık sorunları hiperseksüalitenin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Ayrıca alkol ve bazı ilaçlar kişilerdeki sosyal ve cinsel çekingenlikleri etkileyebilir. Bir dizi hiperseksüaliteyi açıklamak veya tedavi etmek amacıyla bazı teorik modeller kullanılmıştır. Özellikle popüler medyada en yaygın olan kanı, bu kişilerin cinsel bağımlı olduklarına dair yaklaşımdır fakat bu kanı üzerinde seksolojistler herhangi bir görüş birliğinde bulunmamaktadır. Bu durum için yapılan açıklamalar genel olarak, eylemin kompulsif davranışlar ve dürtüsel davranış modelleri olduğu yönündeki teorileri içerir.
Doğuştan çarpık ayak olarak bilinen tek ya da her iki ayakta görülebilen doğumsal bir deformitedir. Kısaca PEV olarak da bilinir. Etkilenen ayak ya da ayaklar bilekten içeri dönük şekildedir. Tedavi edilmez ise kişi ancak bileğinin üstünde ya da ayağının yan tarafına basarak yürüyebilir. Bununla birlikte tedaviyle hastaların çok büyük çoğunluğu çocukluk döneminin ilk yıllarında düzelir.
İstatistikte, p değeri, bir istatistiksel modele bağlı olarak gözlemlenen örneklem sonuçlarının ne kadar aşırı olduğunu ölçmek için kullanılan bir fonksiyondur. P değeri ile yapılan istatistiksel hipotez testleri sosyal bilimlerin ve doğa bilimlerinin birçok alanında kullanılır. Bu alanlardan bazıları iktisat, psikoloji, biyoloji, ceza adaleti, kriminoloji ve sosyolojidir. P değeri yönteminin yanlış kullanımı konusunda dikkate değer miktarda tartışma vardır.
Gorlin-Cohen sendromu , ektodermal displazi bulgularını da içerebilen bir OPD sendromu tipidir. 2 fenotipi vardır:
- Frontometaphyseal dysplasia 1
- Frontometaphyseal dysplasia 2
Gracilis kası, uyluğun medial (addüktör) kompartmanının en yüzeysel kasıdır. Gracilis terimi, tıp dilinde kullanılmakta olan Latince bir kelimedir ve ince,zarif, narin anlamına da gelmektedir.
Paraves, Geç Jura Devri'nde ortaya çıkan yaygın bir teropod dinozor grubudur. Soyu tükenmiş dromaeosauridler, troodontidler, anchiornithidler ve scansoriopterygidlere ek olarak grup, aralarında on binden fazla canlı kuş türü olan avialanları da içerir. Paraves'in ilkel üyeleri, bazı türlerde yürürken yerden tutulan ayağın ikinci basamağında büyütülmüş bir pençe bulundurmaları ile iyi bilinir.
Bazen hileli diz olarak da adlandırılan diz kapağı çıkması, diz kapağının yerinden veya normal konumundan çıkması durumudur.
Hesperornithes, modern kuşların atalarıyla yakından ilişkili, soyu tükenmiş ve son derece uzmanlaşmış bir su kuşları grubudur. Kuzey Yarımküre'de hem deniz hem de tatlı su habitatlarında yaşadılar ve hepsi güçlü yüzen, yırtıcı dalgıçlar olan Hesperornis, Parahesperornis, Baptornis, Enaliornis ve Potamornis gibi cinsleri içerir. Yüzmek için en özelleşmiş türlerin çoğu tamamen uçamayanlardı. Bilinen en büyük hesperornithean, Canadaga arctica, maksimum yetişkin uzunluğuna 1,5 metreden (4,9 ft) fazla ulaşmış olabilir.
Maiacetus, Eosen döneminde Pakistan'da (Beluçistan) yaşamış arkaik balina cinsi. Bilinen en eski protocetid olan Maiacetus, dört belirgin ayağa sahipti ve karada doğuruyordu.