İçeriğe atla

Kazığa oturtma

Dikey bir şekilde kazığa oturtulmuş adam, Justus Lipsius

Kazığa oturtma veya kazığa oturtarak infaz etme, kazık, direk veya ucu sivri herhangi bir nesne ile, insan gövdesinin bir kısmın veya tamamının delinmesi ile yapılan bir çeşit işkence veya infaz yöntemidir. Özellikle 15'inci yüzyıldaki Rumen asker ve komutan Kazıklı Voyvoda, bu işkence türünü en çok kullanan askerî lider olmuştur.

Geçmişte, özellikle "devlete karşı işlenen suçlara" yanıt olarak kullanıldı, birçok kültürde idam cezalarının en ağırı olarak görüldü ve bu sebeple birçok sanatsal esere konu oldu. Ayrıca kazığa oturtma işkencesi, savaş zamanlarında isyanları bastırmak, hainleri, işbirlikçilerini ve askerî disiplin ihlalleri yapanları cezalandırmak için de kullanıldı.

Kazığa oturtmanın zaman zaman kullanıldığı suçlar arasında ciddi soygunlar, devlet politikalarını veya tekelleri ihlal etmek, ticaret standartlarını bozmak yer alıyordu. Bazen çeşitli kültürel, cinsel veya dinî seçimlerden ötürü de bu işkenceye başvurulmuştur. MÖ 18'inci yüzyılda Babil ve Yeni Asur İmparatorluğu'nun, kazığa oturtmaya yaptığı atıfları bulunmaktadır.

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kriminoloji</span> suç bilimi

Kriminoloji ya da suç bilimi suçun açıklamasını yapan, suçlu davranışın nedenlerini inceleyen, suçun önlenmesi ve suçlulukla mücadele ile ilgilenen bir bilimsel öğretidir.

<span class="mw-page-title-main">Cezaevi</span> hükümlülerin içinde tutuldukları yapı

Cezaevi ya da hapishane, hüküm giymiş kişilerin cezalarını çekmesi için hapsedildikleri yerler. Türkçede zindan ve mahpushane sözcükleri de zaman zaman -özellikle eski metinlerde- aynı anlamda kullanılır. Tutukluların, hükümlülerden ayrı olarak tutulduğu yere ise tutukevi denir.

Ölüm cezası olarak da bilinen ve daha önce adli cinayet olarak adlandırılan idam cezası, bir suçun cezası olarak bir kişinin öldürülmesinin devlet tarafından onaylanmış uygulamasıdır ve genellikle kişinin söz konusu cezayı gerektiren normları ihlal etmekten sorumlu olduğu sonucuna varmak için yetkili, kurallarla yönetilen bir süreci takip eder. Bir suçlunun bu şekilde cezalandırılmasını emreden hüküm, ölüm cezası olarak bilinir ve cezanın yerine getirilmesi eylemi infaz olarak adlandırılır. Ölüm cezasına çarptırılan veya infaz edilmeyi bekleyen mahkumlara "idam mahkumu" denir. Etimolojik olarak idam terimi, kafa kesme yoluyla infaz anlamına gelir, ancak infazlar asma, vurma, zehirli iğne, taşlama, elektrik verme ve gaz verme gibi birçok yöntemle gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Askerî mahkeme</span>

Askerî mahkemeler ya da dîvân-ı harbler, askerî hukuk hükmü altında olan askerî personel için ceza belirler. Genellikle askeriyede disiplin ihlalini önlemek için çoğu ülkelerin askeriyelerinde yer alırlar. Ayrıca, savaş tutsaklarını yargılamak amacıyla kullanılır ve Cenevre Sözleşmeleri, savaş suçları nedeniyle yargılanan savaş mahkûmlarının askeriyenin kendi mensuplarına uyguladıkları prosedürlere tabi tutulmalarını belirtir.

<span class="mw-page-title-main">Savaş suçu</span> Savaş kanunlarının ihlali sonucu ortaya çıkan durum

Savaş suçu, askerî veya sivil, kişi veya kişilerin, savaş kanunları ihlâli için uluslararası ceza hukuku çerçevesinde cezalandırılabileceği suçtur. Bunlar özellikle, sivil halkın öldürülmesi, kötü muameleye tabi tutulması veya zorla çalıştırılması, savaş esirlerinin öldürülmesi ya da kötü muameleye tabi tutulması, rehinelerin öldürülmesi, kamu ve özel kişilerin mallarının yağmalanması, gereksiz yere şehirlerin yakılıp yıkılması gibi eylemleri kapsamaktadır. Devletler arası çatışmalarda savaş kanunlarının her ihlâli bir savaş suçu sayılmaktadır, ama devlet içi çatışmalarda yer alan ihlâller savaş suçu sayılmayabilir.

İşkence, ister fiziksel olsun ister ruhsal, bir göz korkutma, caydırma, intikam alma, cezalandırma veya bilgi toplama amacı olarak bilinçli şekilde insanlara ağır acı çektirmekte kullanılan her türden faaliyetlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Çarmıh</span> Eski bir darağacı türü

Çarmıh, birbiri üzerine çapraz konmuş iki tahtadan oluşan darağacı. Geçmişte suçluların üzerine bağlanmak veya çivilenmek suretiyle cezalandırılmasında yaygın olarak kullanılmıştır.

Uluslararası ceza hukuku, uluslararası hukuk kapsamında bireylerin cezaî sorumluluğunu doğrudan düzenleyen normların bütününü tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Uluslararası hukuk suçları soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve saldırı suçudur. Bu suçlar söz konusu olduğunda, etkilerinin tek bir devletin ötesine geçtiği ve dolayısıyla uluslararası toplumun bir bütün olarak sorumluların yargılanmasında çıkarı olduğu varsayılır.

<span class="mw-page-title-main">Linç</span> halkın tepkisine dayalı yargı sisteminden bağımsız cezalandırma şekli

Linç, hiçbir adil yargılama olmadan insanları cezalandırma yöntemidir. Linç aslında sağlıklı bir yargılamanın olmadığı gibi, bir ceza yöntemi olarak da öldürücüdür.

Türkiye Cumhuriyeti'nde ölüm cezası, 1984'ten bu yana uygulanmamaktadır ve 2004'te kaldırılmıştır. Ölüm cezası önce 2001'de savaş tehdidi ve terör suçları hâlleri dışındaki suçlar için kaldırılmış, 3 Ağustos 2002'de "savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" şartı ile kaldırılmıştır. 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılmış, böylece ölüm cezası Türk Hukuku'ndan tamamen kaldırılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Kurşuna dizerek infaz</span> idam çeşidi

Kurşuna dizerek infaz ya da kısaca kurşuna dizme, özellikle savaş zamanlarında kullanılan bir idam yöntemi. İdam mangası çoğunlukla askerlerden oluşur. İnfaz, idamı gerçekleştirecek gruptaki herkesin aynı anda ateş etmesi yöntemiyle gerçekleştirilir. Böylece süreçte herhangi bir aksama yaşanmaz ve mahkûmların kimin silahından çıkan ateşle can verdiği bilinmez. Çoğunlukla mahkûmların gözleri bağlanır ya da başlık takılarak görmeleri engellenir. Bazı zamanlarda ise suçlulara infaz mangasına bakmak isteyip istemedikleri sorulur. İnfazlar, mahkûmlar ayakta ya da otururlarken gerçekleşebilir.

Ceza muhakemesi veya ceza yargılaması, ceza hukukunda iddia, savunma ve yargılama sürecidir. Amaç ise maddi gerçeğe ulaşılmasıdır.

<span class="mw-page-title-main">Demir dikeni</span> Dikenli silah

Demir dikeni, özellikle tahkimatlarda korumayı artırmaya yarayan anti personel silahı ve engelidir. İki veya daha çok çivi veya metalde malzemenin bir dört yüzlü oluşturacak şekilde birleştirilmesinden meydana gelir.

<span class="mw-page-title-main">Süleyman Halebi</span>

Süleyman Halebi (1777-1800) İşgal döneminde Fransiz General Jean Baptiste Kléber'e suikast düzenleyerek öldüren Kürt kökenli teoloji öğrencisi.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de suç</span>

Türkiye'de suç ile polis ve jandarma teşkilatı mücadele etmektedir. 1990-2014 yılları arasında suç oranlarında önemli artış (%400) olmuştur. Hırsızlık, insan öldürme ve uyuşturucu suçlarında artış %600'e ulaşmıştır. 2015 yılında günde ortalama 4 kişi öldürüldü. Cinayetlerin çoğunun nedeni namus ve para iken, 369 kadın aile içi şiddet kurbanı oldu. Aynı yıl 18 yaşından küçük 193 çocuk öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">İşgücü ile imha</span>

İşgücü ile imha ya da emek yoluyla imha,, Nazi Almanyası'ndaki zorunlu kamplarda esirleri çalıştırarak öldürme uygulamasıdır. Nazilerin Sovyet savaş esirlerine karşı işledikleri suçlar kapsamında çok sayıda esir bu yöntemle öldürüldü.

<span class="mw-page-title-main">Yakarak öldürme</span>

Yakarak öldürme, yanma reaksiyonları ve aşırı sıcağa maruz bırakmayı içeren bir infaz yöntemidir. Ölüm cezası olarak eski bir tarihi vardır: birçok topluluk vatana ihanet, dalalet ve cadılık gibi suçları cezalandırmak için bu yöntemi kullanmıştır. Bu infaz türünün en bilinen uygulamasında, kişi, altında ateş yanan büyük bir tahta kazığa bağlanır ve kazıkta yakılarak infaz edilir.

<span class="mw-page-title-main">Ulusal Yeniden Yapılanma Süreci</span>

Ulusal Yeniden Yapılanma Süreci 1976-1983 dönemi arasında Arjantin devletini yöneten askerî diktatörlük dönemini anlatır. Rejimin temeli 24 Mart 1976 tarihinde Devlet Başkanı Isabel Martínez de Perón'a karşı düzenlenen başarılı darbeyle atılır. İktidarı alan cunta, Kirli Savaş adı verilen ve sivil halka karşı çok çeşitli suçların işlendiği bir süreç başlatmıştır. Rejim 1982 yılında İngiltere'ye karşı başlattığı Falkland Savaşı'nda yenilince toplumsal muhalefet yükselişe geçmiş ve cuntacılar 1983 yılında iktidarı bırakmak durumunda kalmıştır. Takip eden demokrasi döneminde hayatta kalmış olan önde gelen darbecilerin çoğu mahkeme önüne çıkmış ve hapis cezaları almıştır.

Brezilya'da askerî diktatörlük dönemi, Brezilya'da 1 Nisan 1964 ile 15 Mart 1985 tarihleri arasında birbirini izleyen askeri hükûmetlerin sürdürdüğü baskıcı rejimi anlatır. Askerî diktatörlük dönemi demokratik olarak seçimle başa gelmiş olan Devlet Başkanı João Goulart'ın devrilmesiyle başlamıştır. Rejim José Sarney'in 15 Mart 1985'te Devlet Başkanı seçilmesiyle sona ermiştir. Askeri diktatörlük rejimi ilk başlarda kısa süreli olacağı belirtilmesine rağmen 21 yıl sürmüştür. Rejim Atos Institucionais adı verilen kararnâmeler yayınlamış ve bunlar aracılığıyla çeşitli hukuksal düzenlemeler getirmiştir. 1946 Anayasasının yerine 1967 Anayasası getirilmiş, Ulusal Kongre kapatılmıştır. Sivil özgürlükler baskılanmış ve Brezilya ordu ve emniyet teşkilatlarının "şüpheli" gördükleri herkesi yakaladığı ve hapse attığı uygulamalar yaygınlaşmıştır.

Đorđe Martinović, Mayıs 1985'te anüsüne bir şişe sokmanın yol açtığı yaralar nedeniyle tedavi gördüğü kötü şöhretli bir olayın merkezinde yer alan Kosovalı bir Sırp çiftçiydi. Martinović olayı, Sırp siyasetinde bir cause célèbre haline geldi. Olayın gerçekleri yıllar sonra bile anlaşmazlık içinde kalsa da Kosova'nın Sırp ve Arnavut nüfusu arasındaki etnik gerilimlerin kötüleşmesinde önemli bir rol oynadı.