İçeriğe atla

Kavuşum

Venüs (solda) ve Jüpiter'in (altta) kavuşumu ile yakınlarında gözlemlenen hilal konumundaki Ay. 1 Aralık 2008, São Paulo, Brezilya

Kavuşum, gökbilimde bir gözlem noktasından bakıldığında iki ya da daha çok sayıda gök cisminin gökyüzünde birbirlerine yakın konuma gelmesi.

Yaygın uygulamada bu sözcük, Dünya'dan bakıldığında, Güneş'in uydusu olan bir gök cisminin (örn. bir gezegen, bir asteroid) veya Ay'ın Güneş'e en yakın konumuna geldiği anı tanımlamada kullanılır. Jüpiter'in 'kavuşum'undan söz edildiğinde, Dünya-Güneş-Jüpiter şeklinde bir dizilme ile Güneş'in Dünya ile Jüpiter arasına girdiği ya da başka bir deyişle Jüpiter'in Güneş'in arkasından geçtiği an kast edilmiş olur.

Alt gezegenler söz konusu olduğunda gezegenin yörüngesi boyunca izlediği yol sürekli Dünya yörüngesinin içinde kaldığı için, kavuşum iki değişik konumda gerçekleşir:

  • Üst kavuşum: Güneş'in Yer ile gezegen arasında kaldığı, yani gezegenin Güneş'in arkasından geçtiği, Yer'e en uzak konumu.
  • Alt kavuşum: gezegenin Güneş ile Yer arasında kaldığı, yani Güneş'in önünden geçtiği, Yer'e en yakın konumu.

Bir üst kavuşumdan ikincisine kadar geçen süre, gezegenin kavuşum dönemi olarak adlandırılır.

Üst gezegenler için kavuşum olayı, yalnızca üst kavuşum konumunda gerçekleşir. Bu terim yine, Güneş'in Yer ile gezegen arasında kaldığı, yani gezegenin Güneş'in arkasından geçtiği, Yer'e en uzak konumunu tanımlar. Üst gezegenlerin Yer'e en yakın oldukları an ise Yer'in gezegenle Güneş arasına girdiği karşı konum durumudur.

Gezegenlerin yörünge düzlemleri arasında küçük de olsa farklılıklar bulunduğundan, bu sıralama her zaman kusursuz bir çizgi üzerinde gerçekleşmez. Düz bir çizgi üzerinde sıralanmanın gerçekleşebilmesi için, yörünge düzlemlerinin aynı olması veya sıralanmanın düzlemlerin kesiştiği düğümler çizgisi boyunca gerçekleşmesi gerekir. Böyle bir durumda,

  • Eğer sıralanan gök cisimlerinden bir tanesi, bir diğerinin gölgesine girerse, tutulmadan söz edilir. Güneş tutulması, Ay tutulması gibi.
  • Eğer sıralanan cisimlerden Yer'e yakın olanı, görünür çap açısından, uzakta kalana göre belirgin derecede küçükse bir geçiş (transit) söz konusudur. Merkür geçişi, Venüs geçişi gibi.
  • Eğer Yer'e yakın olan cisim görünür çap açısından uzaktakine oranla belirgin derecede büyükse, örtülme gerçekleşir. 'Satürn'ün Ay tarafından örtülmesi' gibi

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Güneş Sistemi</span> Güneş ve Güneş merkezli astronomik cisimler

Güneş Sistemi, Güneş'in kütleçekim kuvvetiyle yörüngede tutulan ve çeşitli gök cisimlerinden oluşmuş bir sistemdir. Güneş ve 8 gezegen ile onların doğruluğu onaylanmış 150 uydusu, 5 cüce gezegen ile onların bilinen toplam 8 uydusu ve milyarlarca küçük gök cisminden oluşur. Küçük cisimler kategorisine asteroitler, Kuiper Kuşağı cisimleri, kuyruklu yıldızlar, gök taşları ve gezegenler arası toz girer.

<span class="mw-page-title-main">Venüs</span> Güneş sisteminde yer alan, Güneşe en yakın 2., sıcaklık açısından 1. sırada yer alan gezegen

Venüs, Güneş Sistemi'nde Güneş'e uzaklık bakımından ikinci sıradaki, sıcaklık bakımından ise birinci sıradaki gezegendir.

<span class="mw-page-title-main">Merkür</span> Güneş sisteminde yer alan, Güneşe en yakın ve sistem içerisindeki en küçük gezegen

Merkür, Güneş Sistemi'ndeki en küçük ve Güneş'e en yakın gezegendir. Adını, ticaret ve iletişim tanrısı ve tanrıların habercisi olan antik Roma tanrısı Mercurius'tan (Mercury) almıştır. Yüzey kütleçekimi yaklaşık olarak Mars ile aynı olan bir karasal gezegen olarak sınıflandırılır. Yüzeyi, milyarlarca yıldır biriken sayısız çarpma olayının bir sonucu olarak yoğun şekilde kraterlerle kaplıdır. En büyük krateri olan Caloris Planitia, 1.550 km (960 mi) çapındadır ve gezegenin çapının üçte biri kadardır. Dünya'nın uydusu Ay'a benzer şekilde Merkür'ün yüzeyi, bindirme faylarından kaynaklanan geniş bir uçurum sistemi (yarıklar) ve çarpma olayı kalıntıları tarafından oluşturulan parlak ışın sistemleri sergiler.

<span class="mw-page-title-main">Jüpiter</span> Güneş Sisteminde yer alan en büyük gezegen

Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegenidir. Güneş'ten uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü olan Jüpiter'den alır. Büyük ölçüde hidrojen ve helyumdan oluşmakta ve gaz devi sınıfına girmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Jüpiter'in doğal uyduları</span> Vikimedya liste maddesi

Jüpiter'in bilinen 95 doğal uydusu vardır. Bu uydular yörüngeleri, boyut ve fiziksel özellikleri ve bu verilere göre tahmin edilebilecek oluşum mekanizmaları ile çok büyük çeşitlilik göstermektedir. Jüpiter'in, halkaları, manyetik alanı ve uyduları ile birlikte oluşturduğu ve küçük bir güneş sistemini andıran bu karmaşık yapı, Güneş Sistemi'nin evrimini aydınlatabilecek çok sayıda ipuçları barındırmaktadır. İç uyduları olan İo, Europa, Ganymede ve Callisto büyük ve aydın iken diğerleri soluk ve küçüktür.

<span class="mw-page-title-main">Satürn'ün halkaları</span>

Satürn Güneş Sistemindeki en etkileyici halka sistemine sahip gezegendir. Satürn'ün halkaları ilk kez 1610'da Galileo Galilei tarafından fark edilmiş; ancak 1655'te Christiaan Huygens tarafından tanımlanmışlardır. Gezegen halkalarının bilinen yapısına uygun olarak, birbirinden bağımsız hareket eden çok sayıda küçük 'toz', 'buz' ve 'kaya' parçacığının Satürn ve uydularının çekim etkileri ile sürekli denetim altında tutulması sayesinde şeklini koruyan dinamik bir sistem oluştururlar.

<span class="mw-page-title-main">Tutulum</span>

Tutulum, ekliptik veya tutulum düzlemi ya da ekliptik düzlem, Dünya'nın Güneş etrafındaki yörünge düzlemidir. Dünya'da bulunan bir gözlemcinin bakış açısından, Güneş'in bir yıl boyunca gök küre etrafındaki hareketi, yıldızların arka planına karşı ekliptik boyunca bir yol izler. Ekliptik önemli bir referans düzlemidir ve ekliptik koordinat sisteminin temelidir.

Uzanım, gökbilimde Güneş'in uydusu olan bir gök cisminin Yer'den bakıldığında Güneş ile yaptığı açıdır.

<span class="mw-page-title-main">Kuiper Kuşağı</span> gök cisimlerinden oluşan halka

Kuiper Kuşağı, Güneş Sistemi'nin kenarında bulunan bir halkadır. Esas olarak uzay kayaları ve cüce gezegenlerden oluşur. Neptün'ün yörüngesinin ötesine oturur. Gezegensel hareket düzeyinde ve Güneş'ten yaklaşık olarak 30 ila 50 astronomik birimden uzak bir disktir. Edgeworth-Kuiper Kuşağı adıyla da anılmaktadır. Hawaii'deki astronomlar 1992 yılında bu bölgede sayıları 1.000'i bulan buzlu cisimlerin ilkini keşfetmişlerdir. Bu cisimlerin bir bölümü çok yığışık olup çapları da yüzlerce kilometreyi bulabilmektedir. Kuiper Kuşağı ile Oort Bulutu'nun da üst üste bindiği bugünkü varsayımlar arasında yer almaktadır. Kuiper Kuşağı'nda bulunan gök cisimlerinin birer gezegen olup olmadığı yönünde de büyük tartışmalar bulunmaktadır. Kuiper Kuşağı'nda şimdiye kadar 400 gezegenimsi gök taşı bulunmuştur. Bu kuşakta çapı 100 km'den büyük en az 70.000 gök cismi olduğu varsayılmaktadır. Bu bölgeye Kuiper Uçurumu da denmektedir. Bu ismin verilmesindeki sebep ise kaya yoğunluğunun bu bölgede birdenbire azalmasıdır. NASA'nın Kuiper Kuşağı ve Plüton'a doğru yol alacak olan New Horizons uzay aracı da 2006 yılının Ocak ayında fırlatılmış, bir sene sonra 2007'de Jüpiter gezegeninin yanından geçmiştir. 14 Temmuz 2015'te Plüton'a en yakın noktadan geçerek gezegenin yapısı ve atmosferini incelemiştir. 2015 Nisan ayı itibarıyla New Horizons uydusu Plüton ile ilgili düşük çözünürlüklü görüntüleri göndermiş ve bilgilerimizi tazelemiştir.

<span class="mw-page-title-main">Cüce gezegen</span> Güneşin veya başka bir yıldızın etrafında hareket eden, gezegen olarak kabul edilebilecek kadar büyük olmayan yuvarlak bir metal ve kaya veya gaz kütlesi

Cüce gezegen, doğrudan Güneş etrafında hareket ettiği bir yörüngede bulunan, bu nedenle başka bir cismin doğal uydusu olmayan, kütleçekimsel olarak yuvarlak olacak kadar büyük, ancak Güneş Sistemi'nin sekiz klasik gezegeni gibi yörünge baskınlığı elde etmek için yetersiz olan küçük gezegen kütleli bir cisimdir. En tipik cüce gezegen örneği, 2006 yılında "cüce" kavramı benimsenmeden önce onlarca yıl boyunca bir gezegen olarak kabul edilen Plüton'dur.

<span class="mw-page-title-main">2006 yeni gezegen tanımı</span>

Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) Ağustos 2006'da Güneş Sistemi'ndeki bir gezegenin aşağıdaki özelliklere sahip bir gök cismi olduğunu tanımlamıştır:

  1. Güneş etrafında yörüngede olması,
  2. Hidrostatik dengeye sahip olacak kadar kütleye sahip olması ve
  3. Yörüngesi etrafındaki "bölgeyi temizlemiş" olması.

Karşı konum, üst gezegenlerin Dünya'ya en yakın oldukları andır. Bu konumda Dünya, gezegenle Güneş'i birbirine bağlayan doğru üzerindedir.

<span class="mw-page-title-main">Küçük Güneş Sistemi cismi</span>

Küçük Güneş Sistemi Cismi, 2006 yılındaki kararla Uluslararası Astronomi Birliği'nce (UAB) tanımlanan güneş sisteminde bulunup ne gezegen, ne de cüce gezegen olan bir cisimdir:

Güneş'in etrafından dönen diğer cisimlere topluca "Küçük Güneş Sistemi Cismi" olarak telmih edilecek... Bunlar, şu anda Güneş Sistemi'nin çoğu asteroitlerini, çoğu Neptün-ötesi cisimleri (NÖC), kuyruklu yıldızlar ve diğer küçük cisimleri içerir.

<span class="mw-page-title-main">Apsis (astronomi)</span> Bir cismin yörüngesindeki en uzak ve en yakın nokta

Apsis, gök mekaniğinde, eliptik yörüngedeki bir cismin genelde sistemin kütle merkezi durumunda da olan çekim merkezine yörünge boyunca en yakın ve en uzak olduğu noktalara verilen addır.

Astronomik cisim ya da gök cismi gözlemlenebilir evrenin içindeki cisimlerin genel adıdır. Bu cisimleri astronominin dalı olan morfoloji inceler. Gökteki cisimlerin bazıları sabitken bazıları yörüngelerinde döner.

<span class="mw-page-title-main">Sıcak Jüpiter</span>

Sıcak Jüpiterler, fiziksel olarak Jüpiter'e benzeyen ancak çok kısa yörünge periyotlarına sahip olan, gaz devi ötegezegen sınıfıdır. Yıldızlarına olan yakınlığı ve yüksek yüzey-atmosfer sıcaklıklarından dolayı, "sıcak Jüpiterler" olarak adlandırılmaktadırlar.

<span class="mw-page-title-main">Kütle çekimsel sapan</span>

Yörüngesel mekanikte ve uzay mühendisliğinde, kütleçekimsel sapan veya çekim etkili manevra, yakıt, zaman ve gider açısından tasarruf yapmak için uzay araçlarının hız ve yönünün bir gezegenin veya başka bir astronomik aracın çekim etkisiyle değiştirilmesidir. Çekim etkisi, uzay araçlarının ivmelendirilmesi, hızlarının artırılıp veya azaltılması ve yönlerinin değiştirilmesi için kullanılabilir. Bu etki, kütleçekimi uygulayan gök cisminin uzay aracını çekmesiyle sağlanır. Bu teknik, ilk olarak 1961'de üç cisim problemi üzerinde çalışan Michael Minovitch tarafından önerildi. Gezegenler arası araştırma yapan Mariner 10 dan itibaren bu teknik kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Tutulma</span>

Tutulma, bir astronomik objenin geçici olarak önüne engel gelerek kapanması sonucu oluşur ki bu ya önüne başka bir cisim gelmesi ya da gözlemci ve objenin arasına başka bir cisim gelmesi ile olur.

Güneş Sisteminde bir gezegenin yörüngesi, diğer bir gezegenin Güneş etrafındaki yörüngesinin içinde yer alıyorsa, başka bir değişle yörüngesi kapsanıyorsa başka bir gezegene göre daha aşağı veya daha içte olarak belirtilmektedir. Bu durumda ikinci gezegenin birinciden dışında yani daha üstün olduğu inanışı hakimdir. Terimlerin orijinal olarak kullanıldığı Dünya referans çerçevesinde, aşağı gezegenler Merkür ve Venüs, üstün gezegenler ise Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'dür. Ceres veya Plüton gibi cüce gezegenler ile asteroitlerin birçoğu, neredeyse hepsinin Dünya yörüngesinin dışında yörüngede olmaları anlamında 'üstün' olarak kabul edilmektedir.

Bir gök cismi, başka bir gök cisminin etrafında kararlı bir yörüngeye girdiğinde kütleçekimsel yakalanma meydana gelir.