Dil, insanlar arasında anlaşmayı ve iletişimi sağlayan doğal bir araç, kendisine özgü kuralları olan ve ancak bu kurallar içerisinde gelişen canlı bir varlık, çok boyutlu kavramlar bütünü; temeli tarihin bilinmeyen dönemlerinde atılmış bir gizli anlaşmalar düzeni, seslerden örülmüş toplumsal bir kurum ve yapıdır.
Oluşturmacılık ya da diğer adıyla yapılandırmacılık olarak bilinen öğrenme ve öğretme kuramıdır. Yapılandırmacılık kuramının öncülüğünü Piaget, Vygotsky ve Glasersfeld yapar. Eğitimde oluşturmacılık çocuğun konu hakkındaki kendi anlayışını oluşturmasına izin verilecek şekilde eğitilmesini söyleyen bir eğitim metodudur. Öğretmenin amacı materyali örtmek değil çocuğun konuyla ilgili gerçekleri ortaya çıkarmasına yardımcı olmaktır. Sanat ve mimaride oluşturmacılık endüstriden etkilenen tasarımlar ve endüstride kullanılan malzemeleri kullanan hiçbir sosyal fonksiyonu olmayan saf sanattan yana olan Rusya'da 1914 ve sonrasına ait bir sanatsal akımdı. Vladimir Tatlin ve daha sonra Antoine Pevsner ve Naum Gabo gibi oluşturmacılar tarafında kuruldu. Kasimir Malevich de oluşturmacı sayılabilecek parçalar yapsa da daha çok daha önceki süprematism çalışmaları ile tanınır. Hareket El Lissitzky'nin başını çektiği yeni grafik tasarım tekniklerinin gelişimini etkilemiştir.
Matematikte soyutlama, matematiksel bir kavramın, başlangıçta ilişkili olabileceği herhangi bir gerçel dünya nesnesine olan bağımlılığı ortadan kaldırıp genelleştirerek daha geniş bir uygulama alanı sağlamak için, özünü çıkarma işlemidir.
Ferdinand de Saussure, 20. yüzyılda dilbilimde kayda değer gelişiminin birçoğu için fikirleriyle temel hazırlamış, İsviçreli dilbilimci.
Bilgi, genellikle geçerliliği veya doğruluğu varsayılacak şekilde mümkün olan en yüksek kesinlik derecesi ile karakterize edilen, kişiler veya gruplar için mevcut olan bir dizi gerçek. Bilginin tanımı kullanıldığı alana ve bakış açılarına göre değişiklik göstermektedir. Epistemolojide subje ile obje arasındaki ilişkiden doğan her türlü ürüne denir. Bilginin doğası, kökenleri ve boyutları ile ilgilenen dala epistemoloji adı verilir.
Mantık ya da eseme, bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış arasındaki akıl yürütmenin ayrımını yapan disiplindir, doğru düşüncenin aletidir. Önceleri bir felsefe dalıyken daha sonra kendi başına bir ihtisas alanı olmuştur. Matematik ve bilgisayar biliminin de parçası haline gelmiştir. Bir disiplin olarak Aristoteles tarafından kurulmuştur. Aristoteles'den etkilenen Farabi tarafından iki kısımda kategorize edilmiştir. İbn-i Sina geçicilik ve içerme arasındaki ilişkiyi geliştirmiştir. Çağdaş zamanlarda Frege, Russell ve Wittgenstein önemli katkılar yapmıştır.
Sembolik Mantık' ın anlaşılması için ilk olarak önerme kavramının açıklaması gerekir. Önerme; Bir yargı belirten, doğru veya yanlış olan cümlelere denir. Örneğin; "Ankara, Türkiye'nin güneyindedir." cümlesi bir önermedir ve bu önerme yanlıştır. "1 Ocak, yeni bir yılın başlangıcıdır." önermesi ise doğru bir önermedir. Önermeler mantığında basit önermeler p, q, r, s, t, v, z..... gibi önerme sembolleriyle gösterilir.
İsim, özel-genel (cins), canlı-cansız, somut-soyut tüm varlık, kavram ve olayları karşılayan sözcüklerdir. Sıfat, zarf, zamir gibi kelime grupları isim soylu kelimeler olarak kabul edilir. Türkçede isimler genel olarak kabul edilen dört farklı şekilde sınıflandırılır:
- Oluşlarına (maddelerine) göre
- Verilişlerine (adlandırmalarına) göre
- Kelime yapısına göre
- Sayılarına göre
Tümel, külli veya evrensel, bütün varlıkları ve var olan her şeyi kapsayan, düşünülen şeyleri içine alan; özel ve birbirinden ayrı özellikler taşıyan şeylerin (tikel) paylaştığı ortak özelliği dile getiren felsefe ve metafizik kavramıdır. Tümel, insanın nesnel ilişkileri bilme derecesini dile getiren tekil ve tikel kavramlarıyla birlikte birbirleriyle sıkı bir ilişki içinde olan üç felsefe kavramından biridir.
Soyutlama, bir kavramın bilgi içeriğini azaltma veya indirgeme sürecine denir. Bu indirgeme, çoğunlukla belirli bir amaç için gerekli olan bilginin daha rahat elde edilebilmesi için yapılır.
Ernst Cassirer, Alman filozoftur.
Varoluş, felsefe tarihi boyunca önem taşımış, her tür felsefi tartışmanın merkezinde yer almış felsefe kavramlarından biridir. Var olanların varlığını bildirir, öz'ün karşıtıdır, yani bir şeyin ne olduğunu değil var olduğunu bildirir. Salt bir var olma durumu olarak varoluş. Felsefe akımlarında ya da okullarında pek çok farklı anlamlarda kullanılıp değerlendirilmiştir. Örneğin skolastik felsefede varoluş, var olan her şeyin gerçekliğini bildirir. Daha dar ve doğa bilimsel anlamda ise varoluş, belirli bir bağlamda uzay-zaman boyutunda yer almak ya da şimdi ve burada var olmak anlamında belirtilir.
Sembol veya simge, kavramın uzlaşımsal olarak betimlendiği gösterge türü. Bir düşüncenin, nesnenin, niteliğin, niceliğin vb. ruhbilimsel ve düşünbilimsel açıdan betimlenmesi simgesel anlam taşıyan yapay bir belirtidir. Tüm simgeler doğaları itibarıyla kavramsal olup, sözel, görsel ya da sayısal olabilirler.
Düşünce ya da fikir, dünya modellerinin var oluşuna izin veren ve böylece etkin olarak onların amaçlarına, planlarına, sonlarına ve arzularına bağlı olan uğraştır. Kelimeler bilmeye, sezgiye, bilince, idealarına ve imgeleme içeren benzer kavramların ve süreçlerine başvurur.
Piaget Teorisi; bilme, anlama, yorumlama ve öğrenme eylemlerini gerçekleştirmeyi sağlayan zihinsel etkinliklerin genel adıdır.
Adcılık veya nominalizm; kavramların, sözcüklerin, tanımların, tasarımların, hatta konuşulan dillerin yani tümellerin gerçek ya da nesnel hiçbir varlığının veya anlamının bulunmadığını öne süren felsefe anlayışı.
İletişim, iletilmek istenen bilginin hem gönderici hem de alıcı tarafından anlaşıldığı ortamda bilginin bir göndericiden bir alıcıya aktarılma sürecidir. Organizmaların çeşitli yöntemlerle bilgi alışverişi yapmalarına olanak tanıyan bir süreçtir. İletişim tüm tarafların üzerinden bilgi alışverişi yapılacak ortak bir dili anlamalarına ihtiyaç duyar.
Soyut isim, soyut ad veya mana ismi; varlığı düşünce yoluyla kabul edilen, söylendiğinde zihinde belli bir görüntü veya tasavvur uyandırmayan bir kavramın adı: soy, ün, korku, söz, bilgi, gönül, kötülük, güzellik, doğruluk vb. Soyut olmayan, yani fiziksel varlıklara verilen isimlere ise "somut isim" denir. Bir sözcüğün birden fazla anlamı varsa bunlardan biri veya bir kısmı soyut iken diğerleri somut olabilir.
Mantıkta akıl yürütme, muhakeme ya da uslamlama bilinen olgular ve kurallar kullanılarak yeni bilgiye ulaşılmasıdır. Akıl yürütme üç başlıkta incelenebilir: tümdengelim (dedüksiyon), tümevarım (indüksiyon) ve analoji. Klasik mantığın temelinde tümdengelim vardır.
Uygulamalı dilbilim, genel dilbilimin bir alanıdır. Dil öğrenimi araştırmaları, dil betimlemesi, ayrıca dilbilimsel görüş altında doğa bilimleri, kültür bilimi, bilgi bilimi, hukuk ve ruhbilimdeki sorunlarla disiplinlerarası olarak ilgilenmektedir. Diğer alanlardaki dille ilgili problemlerin çözümlenmesinde dilbilimsel teori, metot ve bilgilerin kullanımı da bu alanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırma nesnesi olarak dille ilgili çok farklı görüşler ile farklı yaklaşımlar ve dilbilimin başka bilimlerden yararlanma özelliğinden dolayı genel dilbilim ve uygulamalı dilbilim arasında genel belirlenmiş bir sınırlama yoktur. "Uygulamalı dilbilim" kavramı altında ne anlaşıldığı tam olarak net değildir. Bir taraftan gerçek uygulamalı dilleri araştıran bir alt alan olarak anlaşılırken, diğer taraftan uygulama sonunda elde edilen araştırma sonuçlarının kullanılmasıyla ilgili bir alt alan olarak anlaşılmaktadır. Genel/teorik ve uygulamalı dilbilim arasındaki bu özel durum sorun yaratmaktadır. İngiliz dili ile ilgili bilimsel alanda "applied linguistics" mi yoksa "linguistics applied" kavramının kullanılacağı konusundaki adlandırma karşıtlığı tartışılmaktadır.