Tarabya, İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında, Sarıyer ilçesine bağlı bir mahalledir. Deniz kenarındaki balık lokantaları ve tavernalarıyla ünlüdür. 2022 nüfus sayımına göre nüfusu 17.852'dir. İstanbul Boğazı'nın Avrupa kıyısında, Yeniköy ve Kireçburnu mahalleleri arasında yer alır. Kıyıdaki balık restoranlarıyla ünlüdür. Pierre Loti Fransız Lisesi ve Tarabya İngiliz Okulları'nın Tarabya'da lise kampüsleri bulunmaktadır.
Taksim Meydanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde yer alan ve İstanbul kentinin en ünlü noktalarından biri olan meydan. Çevresindeki lokanta, mağaza, otel, eğlence ve kültür yerleriyle İstanbul'un en büyük turistik çekim merkezinden biridir. Cumhuriyet Döneminde bir meydan haline gelmiş olan Taksim Meydanı, pek çok siyasi ve toplumsal olaya da ev sahipliği yapmıştır. Meydandaki trafiği kısmen yer altına indiren Taksim Yayalaştırma Projesi, 2013 yılında kısmen tamamlanmıştır.
Beşiktaş, İstanbul ilinin bir ilçesidir. Adını İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Beşiktaş semtinden alır. 8,4 km uzunluğunda sahili olduğu İstanbul Boğazı'nın Rumeli yakasında yer alan ilçe batıda Şişli ve Kâğıthane, güneybatıda Beyoğlu, kuzeyde Sarıyer ilçeleriyle komşudur. Yüzölçümü 18 km², nüfusu ise 2019 ADNKS verilerine göre 182.649'dur.
Safranbolu, Karabük ilinin tarihi ve turistik bir ilçesidir. Konumu Ankara'nın 231 km kuzeyinde ve Karadeniz'in 90 km güneyindedir. Karabük ilçe merkezinin de 8 km kuzeyinde bulunmaktadır. Safranbolu şehir merkezi ve Karabük il merkezi birbirine bitişiktir.
Rumeli Hisarı, İstanbul'un Sarıyer ilçesinde, Boğaziçi'nde bulunan ve bulunduğu semte adını veren hisar. Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un Fethi'nden önce, Karadeniz'den gelebilecek saldırıları engellemek amacıyla İstanbul Boğazı'nın en dar yerine, Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir.
Tekfur Sarayı veya Porfiroğenitus Sarayı, bütün Dünya'da geç Bizans mimarisinin nispeten bozulmamış örneklerinden biridir. İstanbul'da Fatih ilçesi sınırları içerisinde, Edirnekapı semtinde bulunmaktadır.
Türkiye'de mimarlık, Türk mimarisi veya Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin toprakları üzerinde süregelen mimarlık sürecini inceler. Türkiye’deki mimarlık uygulamaları belli dönemlerde yaygın olan mimari akımlardan, cumhuriyet tarihi boyunca yaşanan belli sorunlardan ve çelişkilerden etkilenerek veya onlara tepki olarak oluşmuştur. Bu çelişkilerden başta geleni özellikle cumhuriyetin ilk dönemlerinde gündeme gelen Doğu-Batı ikilemidir. Buna ek olarak ulusal-evrensel, geleneksel-modern veya dindarlık-laiklik gibi ikilemler ve farklı siyasi görüşler de mimarlık uygulamalarının seyrini etkilemiştir. Bu dönemlerin birbirinden kesin olarak ayrılması pek mümkün değildir. Bazı akımlar diğerleri ile iç içe belirli bir zaman dilimine kadar varlığını sürdümüşler; bir dönemin veya ekolün temsilcisi olarak nitelendirilen bazı Türk mimarlar, kariyerlerinin ileriki dönemlerinde daha farklı stillerde de eserler tasarlamışlardır.
Abdülaziz Av Köşkü ya da başka bir adıyla Kasr-ı Hümayun, İzmit'te bulunan barok ve ampir üslupta bir köşktür. Son şeklini Abdülaziz devrinde alan yapı, Osmanlı Devleti'nde İstanbul dışında yapılan tek küçük saray olarak bilinir. Mimarı Garabet Amira Balyan'dır. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Soğukçeşme Sokağı İstanbul'un Sultanahmet semtinde yer alan, üzerinde tarihsel evlerin bulunduğu küçük bir sokaktır. Ayasofya ve Topkapı Sarayı arasında yer alan bu sokak trafiğe kapalıdır. Soğukçeşme Sokağı adını yine bu sokakta bulunan, III. Selim dönemine ait 1800 tarihli mermer bir Türk çeşmesinden almıştır.
Yalı, İstanbul Boğazı'nın iki yakasına dağılmış, denize sıfır, genelde iki, bazen de üç katlı olabilen konutlara verilen genel addır.
Bebek, İstanbul ilinin Beşiktaş ilçesinde, Boğaziçi'nin Avrupa yakasında semt. Rumeli Hisarı ile Arnavutköy arasında yer alan ve genelde yüksek gelirlilerin oturduğu semt, aynı adı taşıyan bir deniz koyuna da sahiptir.
Osmanlı mimarisi, Osmanlı İmparatorluğu'nun beylik olarak kurulup, imparatorluk olarak yayıldığı ve hüküm sürdüğü dönemlerde inşa ettiği veya fikir öncülüğü yaptığı mimari üslupları ve eserleri kapsar. Osmanlı mimarisi kendinden önce gelen Erken dönem Anadolu Türk mimarisi, Selçuklu mimarisi, Bizans mimarisi, İran mimarisi ve Memlük mimarisi'nden etkilenmiştir. Osmanlı mimarisinin, Akdeniz ile Ortadoğu mimari geleneklerinin sentezi olduğunu düşünen mimarlık eleştirmenleri de vardır. Her ne kadar farklı dönemlerdeki ihtiyaca ve teknolojiye göre farklı yapı türleri inşa edildiyse de, genelde Osmanlı'nın hakim olduğu bölgelerde camiler ve çevresinde yapıların inşa edilmesi sıklıkla rastlanan bir olguydu. Camiler, çevrelerine yapılan sosyal yapılarla birlikte bir külliye teşkil ediyorlardı.
Osmanlı Evi Müzesi. Bursa'da II. Murad külliyesinin karşısında bulunan ve 17. yüzyıl Osmanlı yaşam tarzının sergilendiği müze.
Birgi Çakırağa Konağı, Ödemiş'in Birgi beldesinde bulunan Osmanlı sivil mimari örneği konaktır. 1761-1764 yılları arasında, zengin bir tüccar olan Çakıroğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılan ahşap konak üç katlıdır. Restore edilerek müze hâline getirilmiştir. Duvar ve tavan süslemeleri, kalem işleri ve ahşap oymalar döneminin üslubunun özel örneklerinden sayılır.
Kapu Camii, Konya'da 17. yüzyıl Osmanlı dönemine ait tarihi cami. Şehirdeki Osmanlı camileri arasındaki en büyük camidir. Merkez Karatay ilçesi, Sarraflar caddesi üzerindeki caminin mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait olup, Karatay Müftüğülüğü'ne bağlı olarak faal durumdadır.
Hüseyin Avni Paşa Köşkü, İstanbul, Üsküdar'daki tarihi bir köşktür.
Erdebil Köşkü ya da diğer adıyla Ber Der-i Pir, Diyarbakır'ın Sur ilçesinde yer alan tarihî bir köşktür. Gazi Köşkü ile aynı tepe üzerindedir ve Kırklar Dağı, Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri'ne hâkim bir manzarası bulunmaktadır. Yeniden restore edilen yapı 09.11.1994 gün, 1506 sayılı karar gereği Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescillenmiştir.
İstanbul mimarisi, şehrin tüm semtlerinde silinmez bir iz bırakan birçok etkiyi yansıtan yapıların geniş bir karışımını tanımlar. Şehrin antik kısmı hala kısmen, şehri istiladan korumak için İmparator II. Theodosius tarafından 5. yüzyılda yaptırılan Konstantinopolis Surları ile çevrilidir. Kent içindeki mimari, Bizans, Ceneviz, Osmanlı ve modern Türkiye kaynaklarından gelen bina ve yapıları içermektedir. Kentin mimari açıdan önemli birçok varlığı vardır. İstanbul, uzun tarihi boyunca kültürel ve etnik bir eritme potası olarak ün kazanmıştır. Sonuç olarak şehirde gezilecek çok sayıda tarihi cami, kilise, sinagog, saray, kale, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır.
Maden Hükûmet Konağı, 1762 yılında Elazığ ilinin Maden ilçesinde inşa edilmiş, Türkiye’nin en eski mülki idare binasıdır.
İbrahim Efendi Konağı, İstanbul'un Fatih ilçesindeki bir konaktır. 19. yüzyılda inşa edilip 1945-1950 arasındaki bir tarihte yıkılan yapı, 2010'larda yeniden inşa edildi. Günümüzde İstanbul Üniversitesi Yapı ve Teknik Daire Başkanlığı binası olarak kullanılmaktadır.