İçeriğe atla

Karaton

Karaton, Hunların ilk krallarından biriydi.

412'nin sonlarında veya 413'ün başlarında Bizans'ın yolladığı elçi Olympiodorus of Thebes'i kabul etti. [1] Olympiodorus Karaton'un ülkesine deniz yoluyla ulaştı ancak söz konusu denizin Karadeniz mi yoksa Adriyatik mi olduğu belli değildir. Tarihte Batı Roma İmparatorluğu hakkında konuşulurken genelde Adriyatik denizi kastedilir ve Olympiodorus onları Pannonian Havza'sında bir yerde ziyaret etti. [1] Olympiodorus anlatıyor:

" Donatus ve Hunlar ve onların krallarının okçuluk mahareti. Yazar kendisinin ve Donatus'a ve Hunlara bir görev için gönderildiğini anlatır ve denizde dolaşıp yaşadığı tehlikeler hakkında trajik bir açıklama yapar. Donatus bir yemine inanıp kandırıldı ve hukuksuz bir şekilde öldürüldü.[1]

Buradaki Donatus'un kim olduğu hakkında EA Thompson ve Hyun Jin Kim gibi bazı akademisyenler Donatus'un daha önceki bir yönetici olduğunu söylese de, Franz Altheim ve Otto Maenchen-Helfen gibi diğerleri [2] [3] bu varsayımı reddediyorlar. [1] Maenchen-Helfen, Donatus adının Roma İmparatorluğu'nda yaygın bir ad olduğunu ve Donatus'un Hunlarla yaşamak için imparatorluktan kaçan bir Romalı olabileceğini savunuyor. [1]

Etimoloji

İsim, Yunanca metinlerde Χαράτων (Kharatōn) olarak yer alır. Otto J. Maenchen-Helfen -ton öğesinin Yunanca çevirilirde eklenmiş bir kısım olabileceğini ve asıl ismin tom, ton, to, ta ya da t ile bitmiş olabileceğini söyler. [1]

Omeljan Pritsak'a göre Chara kısmının Altayca ''qara'' yani siyah veya kuzey anlamına geldiğini söyler. Ton kısmının ise Türkçeye başka bir dilden giren ve ''giysi, giyim'' anlamına gelebileceğini söyler. [4]

Kaynakça

Kaynaklar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Hunlar</span> MS 4-6. yüzyıllar arasında Avrasyada yaşamış göçebe halk

Hunlar, MS 4-6. yüzyıllar arasında Orta Asya, Kafkaslar ve Doğu Avrupa'da yaşayan göçebe bir halktır. İlk olarak Volga'nın doğusunda, o zamanlar İskitya'nın bir parçası olan bir bölgede yaşadıkları tahmin edilmektedir. MS 370 yılına gelindiğinde Hunlar Volga bölgesine varmış ve 430 yılına gelindiğinde ise Avrupa'da kısa ömürlü de olsa geniş bir hakimiyet kurmuşlardır. Gotları ve Roma sınırları dışında yaşayan diğer birçok Cermen halkını fethetmiş ve diğerlerinin Roma topraklarına kaçmasına neden olmuştu. Hunlar, özellikle Attila döneminde Doğu Roma İmparatorluğu'na sık ve yıkıcı baskınlar yaptılar. 451'de Hunlar, Batı Roma eyaleti Galya'yı işgal ettiler ve burada Katalonya Tarlaları Savaşı'nda Romalılar ve Vizigotlardan oluşan birleşik bir orduyla savaştılar ve 452'de İtalya'yı işgal ettiler. 453'te Attila'nın ölümünden sonra Hunlar Roma için büyük bir tehdit olmaktan çıkmış ve Nedao Savaşı'ndan sonra imparatorluklarının çoğunu kaybetmişlerdir (454?). Hun isminin varyantları Kafkasya'da 8. yüzyılın başlarına kadar kaydedilmiştir.

Oktar veya Ouptaros bir Hun hükümdarıydı ve imparatorluğu kardeşi Rua ile birlikte yönetmişti. Bu ikili yönetim biçiminde muhtemelen Rua Doğu Hun topraklarını yöntirken Oktar, batı topraklarını yönetiyordu. Rua, Muncuk ve Aybars ile kardeştir

Hunca, Avrupa Hun İmparatorluğu'ndaki Hunlar tarafından M.S. 4. ve 5. yüzyıllarda konuşulmuş ölü bir dil veya dil dönemidir. 5. yüzyılda yaşamış Romalı tarihçi ve diplomat Priskos'un çalışmaları Avrupa Hun İmparatorluğu'nun çok uluslu olduğunu ve Huncanın Gotlar gibi devleti oluşturan diğer kavimlerin dilleri ile beraber konuşulmuş olduğunu ortaya koymaktadır. Protodili Asya Huncasıdır.

Attila ya da Türkiye'de kullanılan diğer versiyonuyla Atilla veya Atila, Bulgaristan, Macaristan ve Türkiye'de genellikle erkek çocukları için kullanılan popüler bir isimdir. Macarcada Etele ve eğer kadınlar için kullanılacaksa Etelka şeklinde de yazılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hun İmparatorluğu</span> Orta Çağda kurulmuş, çeşitli etnik gruplardan oluşmuş bir konfederasyon

Batı Hun İmparatorluğu ya da Avrupa Hun İmparatorluğu, 376 yılında başlayan çeşitli akınlarla Avrupa'daki Hun etkisinin artmasının kuruluşuna zemin hazırladığı, 434 ile 469 yılları arasında hüküm süren Hun kavimlerinin birleşmesi ile oluşmuş bir bozkır konfederasyonu.

Rua (Ρουας), Rona (Ρουας) ya da Ruga (Ρούγας), Hun İmparatorluğu'nun hükümdarı. Bleda ve Attila'nın amcasıdır.

Otto John Maenchen-Helfen Avusturyalı akademisyen, sinolog, tarihçi, yazar ve gezgin.

<span class="mw-page-title-main">İlek</span> Hun hükümdarı

İlek Hun İmparatorluğu'nda Attila'nın en büyük oğlu ve ardılı. Hükümdarlığı 453 yılından 454 yılına kadar 2 yıl sürmüştür. Nedao Muharebesinde öldürülmüştür. Yerine Dengizik geçmiştir.

Dengizik, Avrupa Hun Hakanı ve Attila'nın oğlu. Attila'nın 453'te ölümünden sonra tahtı diğer kardeşleri İlek ve İrnek ile birlikte ayrı ayrı yönetmişlerdir. Çöken imparatorluğun parçalarında üç kardeş farklı bölgelerde hüküm sürdü. 460 senesinin ilk yarısından itibaren Dengizik ve İrnek durumlarını toparlamaya gayret ettiler. Konstantinopolis’e bir elçi gönderdiler. Bir barış anlaşması yapmayı, dostluk tesis etmeyi istediler. Tuna’nın bir bölgesinde Hunların ve Romalıların serbest ticaret yapacakları bir Pazar kurulmasını talep ettiler fakat I.Leo bu istekleri reddetti. Bu karardan sonra iki kardeş ayrıldı. Dengizik bunu hakaret olarak görüp savaşmak istedi, İrnek ise yeni bir cephe açılmasına karşıydı. Dengizik Histria bölgesine ordusuyla girdi. Onu karşılayan Bizanslı komutan Anagast ile uzlaşmayı reddetti ve doğrudan imparatora elçi gönderdi. Toprak ve vergi isteğinde bulundu eğer gerçekleşmezse Trakya üzerine yürüyeceğini belirtti. Onun kararlı tutumundan endişelenen I.Leo verdiği cevapta: "Kendisine itaat etmesi durumunda her şeyi yapacağını, düşmanlıkları dostluk ve müttefikliğe dönüştürmenin kendisi için çok hoş olacağını" söyledi. Fakat görüşmelerin akim kalması üzerine Dengizik ile Anagastes arasında 469 yılında gerçekleşen savaşta Hunlar mağlup oldu Dengizik savaşta öldürüldü ve kesik başı Bizans başkenti Konstantinopolis'te halk arasında dolaştırıldı. Chronicon Paschale olayı şöyle aktarır: "Attila'nın oğlu Dinzirichus, Trakya'daki general Anagastes tarafından öldürüldü. Başını Konstantinopolis'e getirdi, Orta Cadde'den geçirildi ve Ahşap Sirkte bir direğe sabitlendi. Bütün şehir ona baktı.

İrnek, Hunların bilinen son hükümdarı ve Attila'nın üçüncü oğluydu. Attila'nın ölümünden sonra imparatorluk parçalandı ve Attila'nın üç oğlu geri kalan toprakları yönetti. İrnek büyük ağabeyi İlek'ten sonra geldi ve büyük ihtimalle kardeşi Dengizik ile toprakları birlikte yönetti.

Kursık bir Hun generali ve kraliyet ailesinin üyesiydi. MS 395'te Hunların Pers istilasında bir Hun ordusuna liderlik etti.

Basık, Kursık ile birlikte MS 395'te Pers istilasına ortak liderlik eden bir Hun askeri komutanıydı.

<span class="mw-page-title-main">Onegesius</span>

Onegesius, kudretli bir Hun logades (bakan) idi. Kesin olmayan bir iddiaya göre Attila’nın ardından iktidarda söz sahibi olan ikinci kişiydi. Priscus'a göre "kralın sağındaki bir sandalyede oturuyordu".

Tuldila (458), Majorian’ın ordusunda yer alan Hun lideriydi.

Emnetzur bir Hun asilzadesiydi ve Attila'nın akrabasıydı.

Ultzindur, bir Hun asilzadesiydi ve Attila'nın akrabasıydı.

Berik veya Berichus, bir Hun asilzadesi, elçisi ve lorduydu. "Birçok köyü yönettiği" bilinmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Laudaricus</span>

Laudaricus, önde gelen bir Hun reisi ve 5. yüzyılın ilk yarısında aktif olan bir generaldi.

Tyranx Sasani İmparatorluğu adına savaşan bir Hun generali veya kabile reisiydi.

<span class="mw-page-title-main">Hun sanatı</span> Hunlar tarafından yapılmış sanat eserleri

Hunların sahip olduğu maddi kültür ve sanata ilişkin kaynaklar antik betimlemeler ve arkeolojidir. Hun toplumunun göçebe yaşam stili nedeniyle onlardan geriye pek az arkeolojik eser kalmıştır. 2005 yılı itibarıyla kesin olarak Hunlara ait olduğu tespit edilen yalnızca 200 arkeolojik kalıntı bulunmuştur. Hun arkeolojik buluntularını Sarmatlarlara ait olanlardan ayırmak zordur zira her iki halk da birbirine yakın bölgelerde yaşamış ve çok benzer maddi kültürlere sahipmiş gibi görünmektedir. Ayrıca Romalıların Hunlara ilişkin tasvirleri genellikle son derece taraflıdır ve onların sözde ilkelliğini vurgular.