İçeriğe atla

Karain Mağarası

Koordinatlar: 37°4′40″K 30°34′15″D / 37.07778°K 30.57083°D / 37.07778; 30.57083
Karain Mağarası
Mağaranın girişi
Türkiye üzerinde Karain Mağarası
Karain Mağarası
Karain Mağarası
Karain Mağarası (Türkiye)
Harita
KonumuAntalya
Koordinatlar37°4′40″K 30°34′15″D / 37.07778°K 30.57083°D / 37.07778; 30.57083
Mağara araştırması1946-1958, 1967-1973, 1985-2008

Karain Mağarası, Türkiye'nin en büyük doğal mağaralarından biridir. Denizden yüksekliği 430-450 metredir. Antalya'nın 30 km kuzeybatısında eski Antalya-Burdur kara yoluna 5–6 km uzaklıkta bulunan Yağca mahallesi sınırları içinde bulunur. Antalya-Burdur kara yolunun 13. km'sinde Karain işaret levhasından sola dönülerek Karain Mağarası yoluna girilir. Antalya'ya uzaklığı 27 km'dir.[1]

Oluşumu

Karain Mağarası; doğal karstik oluşumlar sonucu meydana gelmiştir. 1946 yılında mağara, Kılıç Kökten tarafından keşfedilmiş olup mağaranın oluşumu hakkındaki yaptığı araştırmalar mağaranın ince dehlizlerle üç kayanın birleşimi sonucunda ortaya çıkmış olduğunu gösterir.[2] Mağara Çam (Katran) Dağı'nın kalkerli dik yamaçlarında bulunan Çadır Tepesi içine doğal bir şekilde karstik olaylarla oyularak oluşmuştur. Karain Mağarası Kretase yaşında 2 zamana ait kalkerler içinde bulunur.[1]

Antalya Müzesinde sergilenen Paleolitik çağa ait Karain Mağarasından elde edilen buluntular

Özellikleri

Antik yerleşim

1946 yılından beri kazılar yapılmaktadır. Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 500.000 yıl kadar önce de yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır. Buluntular mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi'nde ve Antalya Müzesi'ndeki tarihöncesi bölümde sergilenmektedir.

Arkeolojik araştırma

Araştırma 2002 Antalya il merkezinin kuzeybatısınnda; Paleolitik Çağ bulgularıyla ünlenen bu mağarada; I. Yalçınkaya tarafından yapılan kazılarda az sayıda İlk Tunç Çağı çanak çömleği de bulunmuştur. Mağaranın bu dönemde mevsimlik iskan gördüğü belirtilmektedir.[1]

Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezdir. Mağara paleolitik, neolitik, kalkolitik, eski tunç gibi protohistorik çağlarda ve klasik çağda insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Karain Mağarası'nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular alt paleolitikten geç Roma dönemine kadar görülen yerleşim izleri ile Anadolu arkeolojik çalışmalarında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup, mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain alt, orta ve üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen veriler, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşımaktadır. Karain'den ele geçirilen Anadolu'da bilinen en eski insan kalıntılarının yanı sıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleridir. Mağaraya giriş paralıdır.

Ayrıca, verdiği bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz'in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstlenen Karain, çevresindeki diğer mağaralarla birlikte doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla karma sit olarak Dünya Mirası listesine önerilmektedir.[3] Mağaradaki kazılar hala devam etmektedir.

Kazılar

Buluntular

İnsanlık tarihinin başlangıcındaki süreç içinde mağara, Alt Paleolitik'ten başlayarak; Orta ve Üst Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, İlk Tunç Çağı, MÖ. 2. binyıl ve Klasik Çağ'da insanlar tarafından sürekli bir biçimde iskan edilmiştir. Bunun doğal bir sonucu olarak da yaklaşık 11 m'yi bulan kalın bir kültür dolgusu içermektedir. Ancak mağaranın en uzun süren ve en önemli iskanı Paleolitik Çağ'dadır. Klasik dönemlerdeki kullanım daha çok Adak Mağara (tapınak) niteliğinde olup; mağara alnı ve dış duvarları üzerinde Grekçe kitabe ve nişler bulunmaktadır. Karain Mağarası'nda yapılan kazılarda elde edilen arkeolojik buluntular; Antalya Müzesi'nde ve mağaranın hemen yakınında bulunan Karain Müzesi'nde sergilenmektedir. 1997 yılında 1. derecede arkeolojik doğal sit alanı ilan edilmiştir. Yarasaların yaşadığına dair izler vardır.[1]

Bulgular

Kemik Aletlerinin Tekno-Tipolojik Analizi

Karain Mağarası E gözü kazılarından ele geçmiş 1 adet kemik alet bulunmaktadır. Söz konusu aletin, hippopotam ya da fil gibi iri bir hayvana ait olduğu tespit edilmiştir. 2011 yılı kazıları sonucunda ele geçen bu örnek, söz konusu hayvana ait bacak kemiğinden üretilmiştir. Buluntu, VI. jeolojik üniteden ele geçmiştir. 400.000 yıldan daha eski tarih veren bu ünitenin, hippopotam ve fil gibi hayvanları içeren bir faunaya sahip olduğu bilinmektedir.[4] “Dişlemeli Alet” olarak tanımlanan bu buluntu, Alt Paleolitik Dönem içerisinde 500.000 ile 600.000 yılları arasına tarihlendirilmiştir. Söz konusu dişlemeli alet, Alt Paleolitik'e ait bilinen ilk ve dolayısıyla en eski alet olarak nitelendirilmiştir. Üzerinde herhangi bir yanma ya da kırık taşımayan dişlemeli alet, I 14 plankaresinden ele geçmiştir. Dişlemeli aletin uzunluğu 14,2 cm., genişliği 7 cm.’dir. Kalınlığı 2,2 cm. olarak belirlenmiş olan aletin ağırlığı 209,34 gramdır. Karain Mağarası B Gözü kazılarında 2013 kazı sezonu sonuna kadar toplam 395 adet kemik alet ele geçirilmiştir. Tanımlanabilen kemik aletlerin tipolojik incelemeleri sonucunda 7 grup alet tipi belirlenmiştir. Bunlar; ağaç kabuğu soymada kullanıldığını düşündüğümüz “Ağaç Kabuğu Soyucu (Bark Extractor)” “Bızlar” “İğneler” “İşlenmiş Kemik ve Boynuzlar” “Kaşıklar” “Spatulalar” ve “Uçlar” şeklindedir. Tespit edilen 7 grup içerisindeki çoğunluğu bızlar oluşturmaktadır. Bızlar ve bızlara ait olduğu tespit edilen parçalar toplam 222 adettir (% 56). Bızları, 122 adet (% 31) ile işlenmiş kemik ve boynuzlar, 18 adet (% 5) ile spatula ve spatula parçaları, 12 adet (% 3) ile iğne ve iğne parçaları; yine 11 adet (% 3) ile 58 uçlar, 8 adet (% 2) ile ağaç kabuğu soyucu (Bark Extractor) ve 2 adet (% 0,1) ile kaşık ve kaşık parçaları takip etmektedir. Karain Mağarası B Gözü'nden ele geçirilen kemik aletlerin üretildiği kemik türüne ilişkin analizler sonucunda tanımlanamamış 239 adet (% 61), tanımlanabilen 156 adet (% 39) kemik tespit edilmiştir. B Gözü kemik aletlerinin tanımlanabilen türlerine ilişkin değerlendirmeler sonucunda; çift toynaklı olarak tanımlanan ve “Artiodactyla” takımına giren koyun, keçi, geyik, sığır, domuz gibi hayvanlara ait 29 adet (% 24) etraf kemiği (kol, bacak) tespit edilmiştir. Bunun yanında 35 adet (% 30) koyun veya keçi tanımlaması yapılan, 23 adet (% 19) kesin olarak koyun olduğu anlaşılan; 19 adet (% 16) kesin olarak keçi olduğu anlaşılan; 11 adet (% 9) fare gibi kemirgenler ve kuşlara ait olduğu tespit edilen, 2 adet (% 2) kızıl geyik (Cervus elaphus) kemiği olduğu anlaşılan kemik tür tanımlaması yapılabilmiştir.[4]

Kaynakça

  1. ^ a b c d "Türkiye Arkeolojik Yerleşmeleri - TAY Projesi". 24 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2021. 
  2. ^ "Karain Mağarası". Karain Mağarası Oluşumu, Özellikleri. Hürriyet gazetesi,Seyahat sayfası.8 Eylül 2020. 8 Ekim 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. 
  3. ^ "Arşivlenmiş kopya". 25 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 7 Ağustos 2016. 
  4. ^ a b BULUT, Hande (2015). 31.Arkeometri Sonuçları Toplantısı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayınları. ss. 57,59. ISSN 1017-7671. 24 Eylül 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Eylül 2021. 

Dış bağlantılar

Galeri

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Eski Taş Çağı</span> çağlar

Kaba Taş Devri, Yontma Taş Devri veya bilimsel adıyla Paleolitik Çağ olarak tanımlanan Eski Taş Çağı günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış ve 12.000 yıl önce son bulmuştur. Ancak verilen bu tarihlerin dünya geneli içinde geçerli olduğunu ve yerel olarak değişmeye açık bulunduğunu da belirtmek gerekir. İnsanlık tarihinin %99'u gibi çok büyük bir bölümünü kapsayan bu çağ, aynı zamanda ilk insan atalarının ortaya çıkışı ve ilk aletlerin üretimi yoluyla insanın kavrama yeteneği ve temsil etmesiyle de söz konusu tarihin gelişimi içinde çok önemli bir yer tutmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Azıh Mağarası</span>

Azıh mağarası ,Azerbaycan'ın güneybatısındaki Küçük Kafkas Dağları'nın güneydoğu yamacında, Karabağ'ın Kuruçay vadisinde, Tuğ çöküntüsünde, Kuruçay nehrinin sol kıyısında, nehirden 3 km uzaklıkta, Kuruçay'ın modern yatağından 100-120 metre yukarıda yer almaktadır. Karabağ'ın Hocavend ilçesinde Azıh ve Salaketin köyleri arasında, Füzuli şehrinden 14 km kuzeybatıda, deniz seviyesinden 900 metre yükseklikte bulunan bir mağara kompleksidir. Azıh mağarasının alanı 800 km²'dir. Burada uzunluğu 600 metreye kadar uzanan 8 koridor bulunmaktadır. Koridorların bazıları 20-25 metre yüksekliğe kadar ulaşmaktadır.

Beldibi Mağarası, Antalya-Kemer sahil yolunun yaklaşık 40. km'sinde Çamdağ tünelinin hemen çıkışında yer alan bir kaya altı sığınağıdır. Obaköy mevkiindedir.

<span class="mw-page-title-main">Yarımburgaz Mağarası</span>

Yarımburgaz Mağarası, 400.000 yıllık geçmişiyle dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan ve 2001 yılında 1. Derece Arkeolojik-Doğal Sit Alanı statüsüne alınan bir mağaradır. Mağara Afrika'dan dünyaya yayılan Homo erectus'un Avrupa'ya geçiş rotasındaki yerleşimlerinden biridir.

<span class="mw-page-title-main">Damcılı Mağarası</span>

Damcılı, Azerbaycan'da yer alan, Paleolitik ve Mezolitik dönemlerde tarih öncesi insan varlığının kanıtlarının keşfedildiği yarım daire biçimli bir mağara alanıdır.

<span class="mw-page-title-main">Nimara Mağarası</span>

Nimara Mağarası, Muğla ili Marmaris ilçesi sınırlarında, Cennet Adası'nda bulunan arkeolojik mağara.

<span class="mw-page-title-main">Zar Mağarası</span>

Zar Mağarası, Üst Paleolitik dönem boyunca tarih öncesi insan yerleşiminin görüldüğü bir arkeolojik alandır. Azerbaycan'ın Kelbecer Rayonu, Zar köyünün güneyinde yer alır.

Kazma Mağarası, 1983 yılında Ordubad ve Şerur rayonları arasında keşfedilen bir Paleolitik yerleşim yeridir. Kazma Mağarası, Tananam Köyü'nün 3 km kuzeydoğusunda, deniz seviyesinden 1450 m yüksekliktedir.

Sakajia Mağarası Tabiat Anıtı, Gürcistan'ın Imereti bölgesindeki Terjola Belediyesi'nde, Godogani köyünün 1,5 km kuzeydoğusunda, deniz seviyesinden 204 metre yükseklikte bulunan bir karstik mağaradır. Motsameta Manastırı'ndan 1,5 km uzaklıkta, nehrin karşısındaki pitoresk Tskaltsitela Boğazı'nın sol yamacında yer almaktadır. Mağarada birçok önemli arkeolojik, paleobotanik ve paleozoyik keşif yapılmıştır.

Direkli Mağarası, Kahramanmaraş ili'nin 38 km kuzeybatısındaki Döngel köy sınırları içinde bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">İncirliin Mağarası</span>

İncirliin Mağarası, Muğla ilinde bulunan halka açık bir turistik mağaradır.

<span class="mw-page-title-main">Kleidi Mağarası</span>

Klithi veya Kleidi Mağarası ,Kleidi Kaya Barınağı olarak da bilinir, kuzeybatı Yunanistan'daki Yanya bölgesel biriminde, Kleidonia köyünün kuzeyinde ve Megalakkos Mağarası'nın yaklaşık 500 metre (1.600 ft) batısında yer alan bir mağaradır. Voidomatis nehri vadisinin kuzey kıyısında, Agioi Anargyroi Manastırı'nın yakınında yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Megalakkos</span>

Megalakkos, Yunanistan'ın kuzeybatısındaki Kleidi Mağarası'nın doğusunda, Yanya bölgesel birimindeki Kleidonia köyünün kuzeyinde bulunan ve yaklaşık 500 metre (1.600 ft) doğusunda bir kaya sığınağıdır. Voidomatis nehri vadisinin kuzey kıyısında, Agioi Anargyroi Manastırı'nın yakınında yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Szelim mağarası</span>

Szelim mağarası kuzeybatı Macaristan'da, Gerecse Dağları'nın batı kenarında, Tatabánya şehri yakınlarındaki Által-ér Vadisi'nin 289 metre (948 ft) yukarısında yer alan bir mağaradır. Mağaranın içi 45 metre (148 ft) uzunluğunda ve 14 metre (46 ft) yüksekliğindedir. Bölge, kolay erişilebilir konumundan dolayı yüzyıllar boyunca yerel köylüler tarafından düzenli olarak ziyaret edilmiş ve sığınak olarak kullanılmıştır. Mağaranın devasa dikdörtgen girişinde Tuğrul'un bir anıtı bulunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Okladnikov Mağarası</span>

Okladnikov Mağarası ,güney Sibirya, Rusya'daki Altay Krayı'nda, Soloneshensky Rayonu'ndaki Altay Dağları'nın eteklerinde bulunan bir paleoantropolojik sit alanıdır. Mağara güneye bakar ve aşağıdaki Anuy Nehri'nin bir kolu olan Sibiryachikha Nehri vadisinin sol kıyısından yaklaşık 14 metre (46 ft) yukarıda yer alan Devoniyen bir karstik yamaçta bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Risovača Mağarası</span>

Risovača Mağarası, Sırbistan'ın merkezindeki Aranđelovac kasabasının tam girişinde, Kubršnica nehri vadisinin 17 metre (56 ft) yukarısında yer alan bir mağaradır. Kragujevac yakınlarındaki Gradac Mağarası'nın yanı sıra Sırbistan'daki Paleolitik döneme tarihlenen en önemli arkeolojik alanlarından biridir. Keşfi, Sava - Tuna hattının güneyindeki Paleolitik kültürün varlığını doğruladı ve Avrupa'daki tarih öncesi insanların yaşamı hakkında yeni bilgiler sağladı.

<span class="mw-page-title-main">Betal Kaya Sığınağı</span>

Betal Kaya Sığınağı, aşağı Pivka Nehri Vadisi'nin güneydoğu kenarında, Postojna'dan Bukovje'ye giden yolun hemen üstündeki bir yamaçta yer alan bir karstik mağara; taş alet kalıntıları, eserler ve çağdaş hayvanların sayısız fosilleşmiş kemikleri ile zengin kültürel tortu katmanlarının bulunduğu bir sit alanıdır. Girişi, Pivka Nehri'nin suları tarafından oyulmuş 174 m (571 ft) uzunluğundaki mağaranın tavanının çökmesiyle oluşmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Divje Babe</span>

Divje Babe, Slovenya'daki Idrijca Nehri'ne bakan bir karst mağarası ve arkeoloji parkıdır. Bir Neandertal müzik aleti olarak yorumlanan ve Divje Babe Flütü olarak bilinen, bir mağara ayısının işlenmiş kemiği de dahil olmak üzere Paleolitik kalıntılarıyla dikkat çekmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Paglicci Mağarası</span> İtalyada mağara ve arkeolojik alan

Paglicci Mağarası, güney İtalya'daki, Puglia'daki, Rignano Garganico yakınlarındaki Paglicci'de bulunan bir arkeolojik sit alanıdır. 1950'li yıllarda keşfedilen mağara, Gargano'daki en önemli mağaradır. Mağara, Gargano Ulusal Parkı sınırları içinde yer alan bir turistik cazibe merkezidir.

<span class="mw-page-title-main">Tarih öncesi Asya</span> Vikimedya anlam ayrımı sayfası

Tarih öncesi Asya, yazı sistemlerinin icadından veya kayıtlı tarihin belgelenmesinden önceki dönemlerde Asya'daki insan varlığını ifade eder. Buna, şu anda veya geleneksel olarak Asya kıtası olarak kabul edilen Avrasya kara kütlesinin bazı kısımları da dahildir. Kıta genel olarak Ural Dağları, Kafkas Dağları, Hazar Denizi, Karadeniz ve Kızıldeniz'in doğusunda yer alan Büyük ve Hint okyanusları ile Kuzey Buz Denizi arasında sınırlanan bölge olarak tanımlanmaktadır.