İçeriğe atla

Karaciğer

karaciğer
Latince isimhepar
PrekürsorÖn bağırsak
Sistemİnsan sindirim sistemi
Arterhepatic artery proper
Toplardamarhepatic vein
SinirÇölyak ganglion, Vagus siniri
LenfHepatic lymph nodes
Tanımlayıcılar
JSTORliver
Microsoft Academic2776418720
MeSHD008099
TA3023
FMA7197

Karaciğer, sadece omurgalılarda bulunan, detoksifikasyon, protein sentezi ve sindirim için gerekli olan enzimlerin üretimi de dahil olmak üzere pek çok işleve sahip bir organdır.[1][2] İnsanlarda karaciğer karın bölgesinde, diyaframın altında bulunur. Karaciğerle ilgili terimler, tıbbi literatürde genellikle Grekçe karaciğer anlamına gelen ἧπᾰρ (hêpar) sözcüğünden türeyen hepat- kökü ile başlar.

Karaciğer yaşam için gerekli olan hayati bir organdır. Karaciğer yokluğunda veya işlev yitiminde, diyalizle kısa bir süre fonksiyonları devam ettirilebilir fakat karaciğerin fonksiyonunun uzun süreli yokluğunda tek tedavi karaciğer naklidir.[3]

Etimoloji

Türkçede karaciğer ve ciğer kelimeleri, Farsça kökenli "karaciğer" anlamına gelen cigar veya cīgar (جگر/جيگر) sözcüklerinden alıntıdır.[4] Orta Farsça'da yer alan yakar veya cagar kelimesinden evrilmiş bu sözcük aynı zamanda Avestaca yākarə, Sanskritçe yákr̥t (यकृत्) ile kökteştir. Tıbbi literatürde çoğunlukla kullanılan hepar (ἡπαρ) ve hepato terimleri Grekçe kökenli olup bu dilde de karaciğer anlamına gelir.[5] Tüm bu kelimelerin ortak atasının Proto-Hint-Avrupa dilinde bulunduğu tahmin edilen *Hi̯ékʷr̥ (*i̯ékʷr̥) kelimesi olduğu varsayılır.[4]

Embriyoloji

Hepatik divertikülden, karaciğer, safra sistemi ve ventral pankreas oluşur.

Embriyolojik olarak karaciğer, germ tabakalarından biri olan endodermden gelişen ön bağırsak ile mezenşimden gelişir. İnsan embriyosunda hepatik divertikül ön bağırsağın mezenşime genişlemiş endodermal bir tüpü olup dallanarak karaciğerin temellerini oluşturur. Bu divertikülün sindirim tüplerine yakın kısmı da dallanarak safra kesesini oluşturur.

Fare embriyosunda karaciğer ve safra sistemi gelişimi

Hepatoblastların bölgeye varması ile safra kanalcıkları ve karaciğer sinüsoidleri oluşarak karaciğerin ilkel mimarisi gelişmeye başlar. Karaciğer tomurcuğu kendi içinde loblara ayrılır ve umbilikal ven ductus venosus'a, vitelin ven ise portal vene dönüşür. Bunu hepatoblastların hepatositler ile safra sistemini oluşturacak epitel hücrelere farklılaşması takip eder.

Doğumda karaciğer toplam vücut ağırlığının yaklaşık %4'üne tekabül eder ve ortalama olarak 120 g ağırlığındadır. Erişkinlik döneminde karaciğer, doğumdakinin 12 ile 13 katı ağırlığına ulaşır, tekabül ettiği bu ağırlık toplam vücut ağırlığının yaklaşık %2.5 - %3,5'unu oluşturur.[6]

İşlev

Karaciğer metabolizmada önemli bir rol oynar. Glikojen depolanması, kırmızı kan hücrelerinin üretimi, plazma ve protein sentezi, hormon üretimi ve detoksifikasyon da dahil olmak üzere vücutta daha birçok alanda işlevi vardır.[7] Karaciğer ayrıca yağ sindirimine yardımcı alkali bir sıvı olan safrayı ve safra asitlerini üretir ve bu salgıyı hepatik kanallar yoluyla safra kesesi ve oniki parmak bağırsağına yollar. Bu yüzden bu organ safra sisteminin bir parçası kabul edilir.

Organ ayrıca doku sentezi ve normal yaşamsal işlevler için gerekli olan küçük ve karmaşık moleküller de dahil olmak üzere yüksek hacimli biyokimyasal reaksiyonları düzenleyen hepatositleri içinde barındırır.[8] Sayı farklı kaynaklarda çeşitlilik gösterse de, karaciğerin yaklaşık 500 tane işlevi olduğu düşünülmektedir.[9]

Anatomi

Bir kuzu karaciğeri: (1) lobus dexter, (2) lobus sinister, (3 )lobus caudatus, (4) lobus quadratus, (5) arteria hepatica ve vena portae, (6 )hepatik lenf düğümü, (7)vesica fellae (safra kesesi)

Karaciğer, insanlarda simetrik olmayan ve dört lobu bulunan kırmızımsı kahverengi renkli bir organdır. Organ diyaframın hemen altında, karın boşluğunun sağ üst kısmında bulunur ve midenin sağ tarafını ve safra kesesini örter.[10] Bir insan karaciğeri normalde 1,4-1,7 kg ağırlığında olup yumuşak ve üçgen şeklindedir.[11] Karaciğer insanlarda hem en ağır iç organ, hem de en büyük bezdir. Lobüller karaciğerin fonksyonel birimleridir ve her lobül temelde milyonlarca hepatositten oluşur.

Karaciğer segmentleri, yaygın olarak kullanılan Couinaud sisteminde, fonksiyonel loblar, ana portal venin çatallanma yoluyla çapraz bir düzleme dayalı toplam sekiz segmenti kapsamaktadır.[12]

Kan akışı

Karaciğere giden ven ve arterler

Karaciğere, hepatik arter ve portal ven adı verilen iki büyük kan damarı bağlıdır. Karaciğerin kan arzının yaklaşık %75'i hepatik portal ven, geriye kalan %25'i ise hepatik arter ile sağlanır. Oksijen açısından ise ihtiyacının yaklaşık yarısı hepatik portal venden, diğer yarısı ise hepatik arterler tarafından karşılanmaktadır.[13]

Portal ven kanı gastrointestinal sistemdeki organlar ile dalak ve pankreastan karaciğere taşır ve sindirilmiş besin yönünden zengindir.[3] Hepatik arter ise abdominal aortta yer alan çölyak arterden dallanır ve oksijen yönünden zengin kanı karaciğerlere iletir.

Bu damarlar kanı, daha sonra karaciğer lobülleri içine dallanacak karaciğer sinüzoidleine taşırlar. Kılcal damarlardan sonra oksijen açısından fakirleşmiş kan, alt ana toplardamara hepatik venler yolu ile drene edilir.[14]

Galeri

Kaynakça

  1. ^ Elias, H.; Bengelsdorf, H. (1 Temmuz 1952). "The Structure of the Liver in Vertebrates". Cells Tissues Organs. 14 (4). ss. 297-337. doi:10.1159/000140715. 
  2. ^ Abdel-Misih, Sherif R.Z.; Bloomston, Mark (2010). "Liver Anatomy". Surgical Clinics of North America. 90 (4). ss. 643-653. doi:10.1016/j.suc.2010.04.017. PMC 4038911 $2. PMID 20637938. 
  3. ^ a b eMedicine'de Liver Anatomy
  4. ^ a b "ciğer". Nişanyan Sözlük. 13 Eylül 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Kasım 2019. 
  5. ^ "Etymology online hepatic". 2 Temmuz 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 12 Aralık 2013. 
  6. ^ Clemente, Carmin D. (2011). Anatomy a Regional Atlas of the Human Body. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins. s. 243. ISBN 978-1-58255-889-9. 
  7. ^ "Anatomy and physiology of the liver – Canadian Cancer Society". Cancer.ca. 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2015. 
  8. ^ Maton, Anthea; Jean Hopkins; Charles William McLaughlin; Susan Johnson; Maryanna Quon Warner; David LaHart; Jill D. Wright (1993). Human Biology and Health. Englewood Cliffs, New Jersey, USA: Prentice Hall. ISBN 978-0-13-981176-0. OCLC 32308337. 
  9. ^ {{Kitap kaynağı|isbn=9780721690513|soyadı=Zakim|ad=David|soyadı2=Boyer|ad2=Thomas D.|yıl=2002|başlık=Hepatology: A Textbook of Liver Disease|basım=4.4
  10. ^ Tortora, Gerard J.; Derrickson, Bryan H. (2008). Principles of Anatomy and Physiology (12.12yayıncı=John Wiley & Sons bas.). s. 945. ISBN 978-0-470-08471-7. 
  11. ^ {{Kitap kaynağı|isbn=978-0-7216-0187-8|yazar1=Cotran, Ramzi S.|yazar2=Kumar, Vinay|yazar3=Fausto, Nelson|yazar4=Nelso Fausto|yazar5=Robbins, Stanley L.|yazar6=Abbas, Abul K.|başlık=Robbins and Cotran pathologic basis of disease|url=https://archive.org/details/robbinscotranpat00kuma%7Cyayıncı=Elsevier Saunders|yer=St. Louis, MO|yıl=2005|sayfa=878|basım=7.7
  12. ^ "Couinaud classification | Radiology Reference Article". Radiopaedia.org. 24 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Haziran 2015. 
  13. ^ Shneider, Benjamin L.; Sherman, Philip M. (2008). Pediatric Gastrointestinal Disease. Connecticut: PMPH-USA. s. 751. ISBN 978-1-55009-364-3. 
  14. ^ Human Anatomy & Physiology + New Masteringa&p With Pearson Etext. Benjamin-Cummings Pub Co. 2012. s. 881. ISBN 9780321852120. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Kolesterol</span> kan plazmasında taşınan bir tür sterol

Kolesterol, hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir sterol, yani bir steroid ve alkol birleşimidir. Daha düşük miktarlarda bitkilerde de bulunur. İlk defa 1754'te safra taşlarında kolesterol bulunduğu için bu maddenin ismi Yunanca chole- (safra) ve steros (katı) sözcükleri ile kimyadaki -ol ekinden türetilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Sarılık</span> İnsan hastalığı

Sarılık (ikter; icterus), bir hastalık değil, çoğu karaciğerle ilgili olan bazı hastalıkların belirtisidir. İkter tablosunda gözakı (sklera), deri, mukozalar ve organlar sarıya boyanır. En önemli nedeni kandaki bilirubin düzeyinin artmasıdır. Normalde periferik kanın 100 ml’sinde 1 mg kadar bilirubin bulunur. Kandaki bilirubin düzeyinin 2.5 mg’ın üzerine çıkmasına “hiperbilirubinemi”, bunun neden olduğu klinik tabloya "sarılık; ikter (icterus)” adı verilir.

<span class="mw-page-title-main">Kalp</span> vücuttaki kanın dolaşmasını sağlayan kendiliğinden kasılma özelliğine sahip organ

Kalp ya da yürek, pek çok hayvanda bulunan kaslı bir organdır. Bu organ dolaşım sisteminin kan damarları yoluyla kan pompalar. Pompalanan kan besin ve oksijeni vücudun gerekli yerlerine taşırken, karbondioksit gibi metabolik atıkları da akciğerlere taşır. İnsanlarda kalp yaklaşık olarak kapalı bir yumruk boyutundadır ve akciğerler arasında, göğüsün orta bölmesinin içindedir. Temel görevi kanı vücuda pompalamak olan kalp, metabolizma eylemleri sonucunda oluşan artık ürünlerin vücuttan uzaklaştırılması, vücut ısısının düzenlenmesi, asit-baz dengesinin korunması, hormonlar ve enzimlerin vücudun gerekli bölgelerine taşınması gibi görevleri yapar. Kalp, dolaşım sistemi içerisinde motor görevi yapar. Kalp insanda dakikada 60-80 atım arasında değişen bir hızla dakikada 5-35 litre arası, günlük ise 9.000 litre kanı vücuda pompalar. Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm insan hayatı boyunca yaklaşık 2,5 milyar kere, hiç durmadan yaklaşık 8 bin ton kanı vücuda pompalar. Yetişkin bir kadında ortalama ağırlığı 200-280 gram, yetişkin bir erkekte ise 250-390 gram ağırlığındadır. Her kişinin, kalbinin yaklaşık kendi yumruğu büyüklüğünde olduğu sanılır.

<span class="mw-page-title-main">Kılcal damar</span> vücuttaki en küçük kan damarları

Kılcal damar veya kapiler vücuttaki en küçük kan damarlarına verilen isimdir. Büyüklükleri yaklaşık 5-10 μm'dir. Atardamarlar ile toplardamarları birleştiren kılcal damarlar, dokularla etkileşimi en yoğun olan kan damarlarıdır. Kılcal damar duvarları tek bir hücre tabakasından (endotel) oluşur. Bu tabaka öyle incedir ki oksijen, su ve lipitler gibi moleküller difüzyon ile bu tabakadan geçip dokulara girebilirler. Karbondioksit ve üre gibi zararlı ve atık maddeler de difüzyon ile kılcal damar içindeki kana dağılırlar. Belirli bazı sitokinlerin salınımıyla kılcal damarların geçirgenliği (permeabilite) daha da arttırılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Dolaşım sistemi</span> hayvanlarda kan dolaşımını sağlayan organ sistemi

Dolaşım sistemi veya kardiyovasküler sistem maddelerin vücuttaki dolaşımını sağlayan organ sistemidir.

<span class="mw-page-title-main">İnce bağırsak</span> Gastrointestinal sistemde yer alan bir organ

İnce bağırsak, sindirim kanalının mide ile kalın bağırsak arasındaki kısmıdır. Beş yaşından büyük insanlarda boyu 5–6 m arasındadır. Üç kısma ayrılır: duodenum, jejunum ve ileum. Mideden gıdalar duodenuma pilor veya pilorik sfinkter diye adlandırılan bir kas ile girerler. Daha sonra ince bağırsak boyunca peristaltizm olarak adlandırılan kas kasılmaları ile hareket eder.

<span class="mw-page-title-main">Oniki parmak bağırsağı</span> İnce bağırsağın ilk bölümü

Memeliler, sürüngenler ve kuşlar dahil olmak üzere yüksek omurgalılarda duodenum veya oniki parmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa bölümüdür. Balıkta, ince bağırsağın bölünmeleri o kadar net değildir ve duodenum yerine "ön bağırsak" veya "proksimal bağırsak" terimleri kullanılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Siroz</span> fibrozis ile karakterize kronik karaciğer hastalığı

Karaciğer sirozu veya kısaca siroz, uzun süreli karaciğer hasarının neden olduğu, karaciğer fonksiyonunun yaygın ve çoğu zaman geri dönüşümsüz olarak bozulmasıyla karakterize kronik ve ilerleyici bir hastalıktır. Karaciğerde meydana gelen hasar sonucu zamanla normal karaciğer dokusunun yerini fibröz skar dokusu alır ve bu da karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Hastalık tipik olarak aylar veya yıllar içinde yavaşça gelişir. Erken belirtiler arasında yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, açıklanamayan kilo kaybı, bulantı, kusma ve karnın sağ üst kadranında ağrı olabilir. Hastalık ilerledikçe belirtiler arasında kaşıntı, alt bacaklarda şişme, karında sıvı birikmesi, sarılık, kolay morarma ve ciltte örümcek benzeri kan damarlarının gelişmesi yer alabilir. Karında biriken sıvı spontan enfeksiyonlara yol açabilir. Daha ciddi komplikasyonlar arasında hepatik ensefalopati, özofagus, mide veya bağırsaklardaki genişlemiş damarlardan kanama ve karaciğer kanseri yer alır. Sirozun evreleri arasında kompanse siroz ve dekompanse siroz yer almaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Düz kas</span>

Düz kas, istem dışı olarak çalışan ve çizgili olmayan kas türüdür. Kasılmaları otonom sinir sisteminin nörotransmitter aracılığıyla uyarması, hormon veya ilaç etkisi doğrultusunda olabilir veya interstisyel Cajal hücrelerinde olduğu gibi kendiliğinden de gerçekleşebilir.

<span class="mw-page-title-main">Koroner dolaşım</span> kalp kasının kan damarlarında (miyokard) kan dolaşımı​

Koroner dolaşım, kalp kası'nı (miyokard) besleyen atardamarlardaki ve toplardamarlardaki kan dolaşımı'dır. Koroner arterler kalp kasına oksijenli kan sağlar. Toplardamarlar oksijeni alındıktan sonra kanı boşaltır. Vücudun geri kalanı ve özellikle de beyin, en ufak bir kesinti dışında sürekli olarak oksijenli kana ihtiyaç duyduğundan kalbin sürekli çalışması gereklidir. Dolayısıyla dolaşımı sadece kendi dokuları için değil tüm vücut için, hatta beynin bilinç düzeyi için de an be an büyük önem taşır.

<span class="mw-page-title-main">Sistemik dolaşım</span>

Sistemik dolaşım, oksijenli kanı kalpten vücuda götürür ve dönüşte kirli kanı kalbe taşır. Dolaşım sisteminin bir parçasıdır. Dolaşımın fizyolojik teorisi ilk olarak William Harvey tarafından 1628'de tanımlanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">İskemi</span> Dokulara kan akışında eksiklik

İskemi (ischemia) yerel kanlanma eksikliğidir.

<span class="mw-page-title-main">Safra yolu</span>

Safra yolları, içerisinde safra taşınan kanallar dizisi. Bu kanallar safrayı karaciğerden oniki parmak bağırsağına taşır; on iki parmak bağırsağı yerine bu kanallarla karaciğerden safra kesesine taşınabilir, sonrasında buradan yine safra yolu aracılığıyla on iki parmak bağırsağına aktarılabilir.

<span class="mw-page-title-main">Portal ven</span> Süperior mezenterik ven ile dalak veninin birleşmesiyle oluşan kısa kalın ven

Portal ven veya hepatik portal ven, karındaki gastrointestinal kanal, pankreas, dalak ve safra kesesinden kanı karaciğere taşıyan damar. Halihazırda dokulardan geçmiş olan kanın oksijen içeriği nispeten azdır; ancak sindirim sisteminden kana karışan sindirilmiş besin maddeleri açısından zengindir. Bu süreçte kana karışan toksinler de kanda olabilir.

<span class="mw-page-title-main">Karın boşluğu</span> diafram kasının üst kısmında göğüs kafesi altında bulunan bölge

Karın boşluğu, insanlarda ve diğer birçok hayvanda çok sayıda organ içeren büyük bir vücut boşluğudur. Abdominopelvik boşluğun bir parçası olan karın boşluğu, torasik boşluğun altında ve pelvik boşluğun üzerinde bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Safra kesesi</span> İnsanda ve diğer omurgalılarda bulunan organ

Safra kesesi ya da öd kesesi, bazı omurgalı canlılarda safranın ince bağırsağa salınmadan önce depolandığı ve konsantre edildiği küçük ve içi boş bir organdır. İnsanlarda armut şeklindeki safra kesesi karaciğerin altında bulunur, ancak kesenin yapısı ve konumu hayvan türleri arasında önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Safra kesesi karaciğer tarafından üretilen safrayı ortak hepatik kanal yoluyla alır ve depolar, safranın yağların sindirilmesine yardımcı olması için oniki parmak bağırsağına salınması ise koledok olarak da adlandırılan ana safra kanalı yoluyla gerçekleştirilir.

<span class="mw-page-title-main">Ortak hepatik kanal</span> safrayı karaciğerin sağ fonksiyonel lobundan drene eden sağ hepatik kanal ile karaciğerin sol fonksiyonel lobundan safrayı drene eden sol hepatik kanalın birleşmesiyle oluşan, safra sisteminin bir parçası

Ana veya ortak hepatik kanal, safrayı karaciğerin sağ fonksiyonel lobundan drene eden sağ hepatik kanal ile karaciğerin sol fonksiyonel lobundan safrayı drene eden sol hepatik kanalın birleşmesiyle oluşan, safra sisteminin bir parçasıdır. Latince ductus hepaticus communis ismiyle de bilinen ortak hepatik kanal, safra kesesinden gelen sistik kanala bağlanarak ortak (ana) safra kanalını oluşturur. Kanal genellikle 6–8 cm uzunluğundadır.

<span class="mw-page-title-main">Karaciğer segmenti</span>

Karaciğer anatomisinde yaygın olarak kullanılan Couinaud sisteminde, fonksiyonel loblar, ana portal venin çatallanma yoluyla çapraz bir düzleme dayalı toplam sekiz segmente bölünmüştür. Sistem ismini, Claude Couinaud'dan alır.

Seminal keseler (veziküler bezler veya seminal veziküller olarak da adlandırılır), bazı erkek memelilerin idrar kesesinin arkasında yer alan bir çift kıvrımlı tübüler bezdir. Bunlar kısmen semen sıvısını salgılarlar.

Splanknik dolaşım ya da mezenterik dolaşım, gastrointestinal sistem, karaciğer, dalak ve pankreasın kanlanmasından oluşur. Kısmen seri halinde iki büyük kılcal yataktan oluşur. Küçük splanknik arter dalları kılcal yatakları besler ve daha sonra efferent venöz kan portal vene akar.