İçeriğe atla

Karabet Tomayan

Karabet Tomayan Efendi
Meclis-i Mebûsan
5. Dönem Mebusu
Görev süresi
14 Mayıs 1914 - 21 Aralık 1918
Seçim bölgesi1914Kayseri
Kişisel bilgiler
Doğum Mayıs 1852
Merzifon, Osmanlı Devleti
Ölüm ?
?
Milliyeti Osmanlı Ermeni
Evlilik(ler) Lucy Tomayan

Karabet Tomayan Efendi, (d. Mayıs 1852, Merzifon), Osmanlı Ermeni siyasetçi.

Erken dönem

Okul çağına geldiği yıllarda Lübnan'dan Merzifon'a gelen rahipler dönerlerken yanlarına kendi manastırlarında yetiştirmek üzere Tomayan'ı yanlarına aldılar. Oradaki öğrenimini tamamladıktan sonra Merzifon'a döndü.[1] Tomayan kalan eğitimini tamamlamak için İsviçre'nin Lozan şehrine gitti; orada 4 yıldan fazla Protestan bir üniversitede din eğitimi alarak aynı üniversitede hoca olarak çalışmaya başladı.[2] Lozan'dan eğitimini tamamlamış ve profesör unvanı almış olarak tekrar Merzifon'a döndü. Aynı zamanda kurulacak olan Merzifon Anadolu Koleji'nin müşterek idarecisi ve profesörü olarak gelmişti. 1886 yılında İsviçre'yi ziyaret etti ve bu ikinci ziyaretinde davasında kendisine yardımcı olacak Lucy Tomayan ile tanıştı ve evlendi.[3]

Ankara Mahkemeleri Süreci

Bundan sonra tüm Osmanlı, hatta başta İngiltere ve Amerika olmak üzere yurt dışında da Karabet Tomayan'ın adını duyuran olay meydana geldi. Bu olay 6 Ocak 1893 tarihinde Ankara ve Sivas vilayetleri dahilinde aynı anda biri “İslam Vatanperver Komitesi”, diğeri “Müslümanların Selametini İsteyen Hindistanlılar” imzasıyla hazırlanan bildiri asma olayıydı.[1] Yapılan ilk araştırmalar sonucunda ilanların Ermeniler tarafından dağıtıldığı ve bunun Müslümanlar tarafından yapıldığı izlenimi verilerek tüm bu şehirlerde büyük bir isyan başlatmak istedikleri ortaya çıktı. Bunun üzerine olaylara karıştığı tespit edilen Ermenilerin evlerinde kapsamlı bir arama faaliyeti başlatıldı ve bazı Ermeniler tutuklandı. Bu Ermeniler yaptıklarını pişmanlık ile itiraf ederek bildirilerin kendilerine Karabet Tomayan tarafından gönderildiğini ve Tomayan'ın Ermeni komitesi mührüyle mühürlenmiş mektubunu gördüklerini söylemişlerdi.[4] Merzifon ve çevresindeki olaylardan dolayı tutuklanan Ermeniler ve bunlar arasında bulunan iki Anadolu Koleji öğretmeninin davası birleştirilerek ve bölge mahkemesi olması dolayısıyla Ankara Mahkemesi'nde görülmeye başlandı. 59 sanık, devletin iç güvenliğini bozmak ve devlete bağlı vatandaşları kandırmak, saltanat aleyhine isyana davet etmek bu suretle Osmanlı Devleti'nin bir kısmını devlet idaresinden çıkarıp Ermenistan adıyla bağımsız bir hükûmet teşkil etmek iddiasıyla mahkeme huzuruna çıkarılıyorlardı. Başta İngiltere ve Amerika olmak üzere yabancı devletlerin de ilgiyle takip ettiği[1] Ankara İstinaf Mahkemesi'nin komisyonu Başkan ve iki yardımcısı Türk, üyelerden biri Katolik Ermeni, diğeri ise Rum olmak üzere 5 kişiden oluşuyordu.[5] Ankara İstinaf Mahkemesi'nin kararları son oturumu olan 10. oturumda, 12 Haziran 1893 Pazartesi günü verildi, Merzifon Anadolu Koleji'nin iki öğretmeni Tomayan ve Kayayan idama mahkûm edilenler arasındaydı.[6] Karar sonrası özellikle İngiltere Ermeni cemiyetleri ile onları destekleyen Hristiyan cemaatler ve misyoner teşkilatları gerek basın, gerekse düzenledikleri miting ve toplantılar sayesinde İngiltere kamuoyunda büyük bir tepkinin oluşmasını sağlamışlardı. Osmanlı hükûmeti Karabet Tomayan ile Ohannes Kayayan isimli iki suçlunun bir daha geri dönmemek üzere Osmanlı ülkesi dışına sürülmelerine Padişah tarafından izin verildiğini duyurdu.[1]

1914 Meclis-i Mebusan Seçimleri

Tomayan İngiltere ve Avrupa'daki tüm bu faaliyetlerine rağmen Osmanlı Devleti'ne yeniden dönme ümidini hiç kaybetmemişti.[1] Bunun en önemli delili ise 1914 seçimlerinden Kayseri milletvekili olarak aday gösterilmesi ve seçilmesidir. Yine aynı tarihlerde Londra'da Puzantiyon gazetesinde yer alan ve daha sonra Tanin gazetesinde de yayınlanan bir makalesinde Ermenilerin yaşadığı şehirlerde yapılacak ıslahatlarla ilgili olarak son derece olumlu ifadeler kullanmıştır. Tomayan aradan geçen seneler içinde adeta bir öz eleştiri yapmaktadır. Ermeni meselesini çıkaranların Ermeniler olmadığını, birçok meselede olduğu gibi bunun da Avrupalı devletlerin parlamentoları tarafından ortaya atıldığını söylemektedir. Tomayan bu yazıyı yazmaktaki amacını ise doğuda bulunan Ermenileri ihtiyatlı olmaya davet etmek olarak açıklamaktadır.[7] Bundan sonra Karabet Tomayan Meclis-i Mebusan vekili olarak Osmanlı ülkesine geri döndü, mecliste yapılan tartışmalara katıldı, Teşvik-i Sanayi Kanununu çıkarılması için görüşlerini beyan etti. Ancak Osmanlı Devleti'nin de I. Dünya Savaşı'na girmesi ile birlikte ülkeyi terk ederek İngiltere'ye gitti.[1]

Kaynakça

  1. ^ a b c d e f İskefiyeli, Zeynep (Mayıs 2018). "Karabet Tomayan'ın Birinci Dünya Savaşı Öncesinde Ermenilere Nasihatleri". Türkiyet Araştırmaları Dergisi. Erzurum: Atatürk Üniversitesi. ss. 465-480. 
  2. ^ Adolphe Hoffmann, A l’Ombre du Croissant: Récit Oriental, Gen'eve: J.-H. Jehebner, Libraire-Editeur;Librairie Fischbacher, Paris, 1898, s.8.
  3. ^ Florence Balgarnie, “The Troubles in Armenia (Turkey) with the Exiles. Interview with Professor and Madame Thoumaian”, Great Thoughts, May 1 1895, s. 88-90
  4. ^ Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi (BOA), Yıldız Esas Evrakı, (Y. EE), Defter No: 871, s. 373
  5. ^ BOA, Y. MTV, 74/77; Y. MTV. 74/94; Yıldız Sadaret Hususi Maruzat Evrakı (Y. A. HUS), 272/81; Osmanlı Belgelerinde Ermenileri (OBE), c. 12, Belge No: 175
  6. ^ Ceride-i Mehakim, No: 731, 1309: 10821-10826; Yıldız Perakende Umum Evrakı (Y. PRK. UM), 27/35, ss.182-184
  7. ^ Hüseyin Kazım Kadri, II. Meşrutiyetin Perde Arkası ve Makedonya, Arnavutluk, Ermenistan ile Suriye'nin Elden Çıkışı: Türkiye'nin Çöküşü, Yay. Haz., Yılmaz Daşcıoğlu, Hikmet Neşriyat, İstanbul, 1992, ss. 141-142

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Ermeni isyanları</span> Osmanlı İmparatorluğunda Ermeni ayaklanmaları

I. Dünya Savaşında Ermeni İsyanları, Taşnak, Armenakan, Hınçak Ermeni partilerinin faaliyetleridir. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu karşısına Ermeni ulusal örgütleri Ermeni milisleri ile karşı faaliyetler yürütmüş, ayrıca Rus İmparatorluğunda oluşan Ermeni gönüllü birliklerine katılarak Rus Kafkasya Ordusu'na destek vermiştir. 14 Kasım 1922 tarihli New York Times gazetesi, Birinci Dünya Savaşı'nda 200.000 Ermeni'nin İtilaf Devletleri ordularında veya İtilaf Devletleri tarafında savaşan bağımsız birliklerde savaştığını yazdı.

<span class="mw-page-title-main">Osmanlı Ermenileri</span> Osmanlı Devletinin Ermeni halkı

Osmanlı Devleti kuruluş döneminde Ermeniler, genellikle Çukurova, Doğu Anadolu Bölgesi ile Kafkasya bölgelerinde bulunan beyliklerin egemenliği altında yaşamışlardır. Bursa'nın başkent olduğu dönemde Ermeni ruhani reisliği başkente alınmıştır. İstanbul'un fethinden sonra da İstanbul'a taşınmış ve daha sonra da İstanbul Ermeni Patrikhanesi kurulmuştur. Ermeniler Anadolu'dan gelen göçlerle İstanbul'da büyük bir cemaat oluşturmuştur.

10 Ocak 1828 yılında Katolik ve Gregoryen Ermenilerin arasında çıkan ihtilafların hat safhaya varması sonucu, II. Mahmud, İstanbul Ermeni Patrikliğine bir ferman göndererek İstanbul ve Ankara'daki Katolik Ermenilerin, Osmanlı sınırlarındaki taşra bölgelere zorunlu olarak gönderilmelerini emretmiştir. Bu olay Osmanlı tarihindeki ilk zorunlu Ermeni göçü olarak kayıtlara geçmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Kırımı</span> Osmanlı İmparatorluğunda ikamet eden Ermenilerin savaş boyunca göçe zorlanması ve sistematik katli

Ermeni Kırımı, 1915 Olayları/Ermeni Tehciri veya Ermeni Soykırımı, Osmanlı hükûmetinin Ermenilere karşı gerçekleştirdiği sürgün ve katliamlardır. Etnik temizliğin sonucunda ölen Ermenilerin sayısı tartışmalıdır; sayı, çeşitli araştırmacılara göre 600.000 ile 1,5 milyon arasında değişiklik gösterir. 1914 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni nüfusu yapılan farklı tahminler mevcuttur. Osmanlı resmî kayıtlarına göre 1.2 milyon ile Ermeni Patrikhanesi'ne göre 1 milyon 914 bin 620 Ermeni yaşamaktaydı. 1922 sayımlarına göre ise 817 bin Ermeni 'mülteci' olarak Osmanlı topraklarını terk etmiş, 95 bin Ermeni ise din değiştirerek Türkiye topraklarında yaşamaya devam etmiştir. Bu tahminlere göre Osmanlı topraklarında bulunan 900 bin hayatta kalmışken, 300 bin ile 1 milyon arasında Ermeni hayatını kaybetmiştir. Olayların başlangıç tarihi çoğunlukla 250 Ermeni aydının ve komite liderinin Osmanlı yöneticileri tarafından İstanbul'dan Ankara'ya sürüldüğü ve birçoğunun öldürüldüğü 24 Nisan 1915 ile ilişkilendirilmektedir. Ermeni Kırımı, sağlıklı erkek nüfusun toptan öldürülmesi ya da askere alınarak zorla çalıştırılması ve sonrasında kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte ölüm yürüyüşü koşullarında Suriye Çölü'ne sürülmesi gibi olaylarla birlikte I. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında iki aşamada gerçekleşti. Osmanlı askerlerinin koruması eşliğinde yaşadıkları yerlerden sürülen Ermeniler; sürgün sırasında yiyecek ve su sıkıntısı yaşadı; ayrıca çeşitli raporlara göre zaman zaman soygun ve katliamlara maruz kaldı. Ülke genelindeki Ermeni diasporası, genel anlamda Ermenilerin Doğu Anadolu'dan sürülme işleminin doğrudan bir sonucu olarak ortaya çıktı.

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1915)</span>

1915 Van İsyanı ya da İkinci Van İsyanı, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun Van Vilayeti sınırları içindeki Ermenilerin çıkardıkları isyandır. Olayların süresi, Van Vilayeti'nin diğer bölgelerinde daha önce başlamış olmalarıyla birlikte, Van merkezine yayıldıkları süreyi esas alarak 19 Nisan-6 Mayıs 1915 arası olarak kabul edilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni Ulusal Hareketi</span>

Ermeni Ulusal Hareketi, 1780 Zeytun İsyanı ile başlayarak 1984 yılına kadar süren dönemdeki "Ermeni ulusal kurtuluş hareketi" olarak da bilinen Ermeni milliyetçiliğini savunan Ermenilerin tarihte kurulmuş olan Ermeni devletlerinin kapsadığı bölgelerde, Doğu Anadolu Bölgesi ve Kafkasya'da, yeniden bir Ermeni devleti kurma amacı doğrultusunda düzenlenen faaliyetlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Merzifon Amerikan Koleji</span>

Merzifon Amerikan Koleji, 1886 ile 1924 yılları arasında ABD misyonerleri tarafından yönetilmiş Merzifon'da kurulu karma bir lisedir.

<span class="mw-page-title-main">Adana Katliamı</span>

Adana Katliamı veya Osmanlı Türkçesi ile Adana İğtişaşı olarak da adlandırılan, 1909 Nisan'ında Osmanlı İmparatorluğu'nun Adana vilayetinde meydana gelen karşılıklı silahlı etnik çatışmalar sonucu Adana bölgesindeki Müslüman nüfus tarafından Ermeni mahalle ve köylerinde uygulandığı iddia olunan Ermeni karşıtı pogrom. Olaylarda 15.000 ile 30.000 arasında Ermeni'nin öldürüldüğü rapor edilmektedir. Osmanlı ve Türk kaynakları ile bunun aksi yönde iki tarafın karşılıklı çatışmaları neticesinde her iki taraftan ölenlerin olduğunu belirtmektedir. Bu olaylar üzerine hükûmet derhâl Rumeli'den Adana'ya asker sevk etmiş, bunların gelmesi üzerine olaylar yeniden alevlenmiş ama bu defa isyan çabuk bastırılmıştır. Cemal Paşa, Adana Vakası'nda 17.000 Ermeni ve 1.850 Müslüman öldüğünü, eğer şehrin nüfus oranı Ermenilerin lehine olsaydı bu sayıların tersine tecelli etmiş olacağını belirtmiştir. Yeni Tasvir-i Efkâr gazetesi de ölenlerin sayısını şöyle vermiştir: Müslümanlardan 1.186 kişi, gayrimüslimlerden ise 5.243 kişi. Ayrıca İsmail Hami; ölü sayısını 1.850 Türk, 1.700 Ermeni olarak tespit etmiştir. Öte yandan Patrikhane kendi yaptırdığı araştırma ile 21.300 ölü rakamı çıkarmıştır. Edirne mebusu Babikyan Efendi, meclise takdim etmek üzere bir rapor hazırlamıştı. Pek kısa bir zaman sonra öldüğü için mecliste görüşülemeyen bu raporda ölü sayısını 21.001 olarak gösteriyordu. Cemal Paşa'nın verdiği rakam, mahkemelerin bitmesinden sonraya ait olduğu cihetle, olay sırasında kaçıp da sonra geriye gelenler olabileceği düşünülürse ölen Ermenilerin 21.000'den ziyade 17.000'e yakın olduğu kabul edilebilir.

<span class="mw-page-title-main">1916 Ankara Yangını</span>

Büyük Ankara Yangını; 1916 yılının Eylül ayında, Ankara'nın merkez mahallelerinde başlamış ve kısa süre içerisinde tüm şehre yayılarak kentin büyük çoğunluğunun yok olmasına sebep olmuştur. 13 Eylül gecesi başlamış, 15 Eylül sabahına dek sürmüştür. Yangın Hisarönü Mahallesi'nde çıkmış; Çıkrıkçılar Yokuşu, Saraçlar Çarşısı, Bedesten ve Atpazarı bölgelerine kadar sıçramıştır. 5 kişinin hayatını kaybettiği olayda çoğu gayrimüslimlere ait yaklaşık 1000 ev, 935 dükkân, 7 kilise, 2 cami ve 3 sağlık kurumu tamamen yanmıştır. Yangının etkisini büyük oranda yabancı nüfusun yaşadığı bölgede göstermesi, felaketten en çok zarar gören kısmın Ermeni ve Rum vatandaşların olmasına yol açmıştır. Olay hakkında yeterince resmi belgenin olmaması ve yangın sonrasında durumun pek az esere yansımasının sonucu olarak, yangının nedeni hakkında kesin bir bilgi yoktur. Konu üzerine çalışmalar yapan bazı araştırmacılar, yangının kasten çıkartılmış olabileceği konusunda hemfikir olmuşlardır.

<span class="mw-page-title-main">Ahmet Esat Uras</span> Türk siyasetçi

Ahmet Esat Uras, Türk siyasetçi.

Trabzon Olayları, Trabzon Vilayeti'nde 2 Ekim 1895 günü Van eski valisi Ferik Bahri Paşa ve Trabzon Kumandanı Hamdi Paşa'ya yapılan suikast denemesi ile başlayan ve bir hafta kadar süren etnik karışıklıktır. Müslüman ve Ermeni nüfustan karşılıklı kayıplar ve yağmalanmalar olmuştur.

<span class="mw-page-title-main">Urfa İsyanları</span> Urfada 1895 yılında başlayan Ermeni ayaklanmalarının genel adı

Urfa İsyanları ya da Urfa Direnişi, 1895 ve 1915 yıllarında Ermeni komitecileri tarafından çıkartılmış olan ve ölüm ve yaralanmalarla sonuçlanan isyan hareketleridir.

Bursa Olayları, 6 Kasım 1914 tarihinde Rus Donanması'nın Ereğli'yi denizden topa tutması sonrasında Ermeni toplumundan Taşnak Komitesi ile bağlantılı olduğu tespit edilen kişilerce Bursa'nın İzmit sınırında bulunan kesimlerinde çıkartılan isyan hareketleridir.

<span class="mw-page-title-main">Hamparsum Boyacıyan</span>

Boyacıyan Doktor Hamparsum Efendi veya Medzn Murad, Osmanlı Ermenisi hekim ve Osmanlı Meclis-i Mebusan üyesi. 1915 Ermeni Kırımı kurbanlarındandır.

<span class="mw-page-title-main">Ermeni-Kürt ilişkileri</span> Irklararası tarihsel ilişki

Ermeni-Kürt ilişkileri, Kürtler ve Ermeniler arasındaki tarihsel ilişkileri kapsamaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Birinci Sason İsyanı</span> Ermenilerin, 1894 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı ayaklanma olayı

Birinci Sason İsyanı, 1894 Sason İsyanı veya Talori İsyanı, 1894 senesinde Sason'da gerçekleşen Ermeni isyanını ifade eder. Sason günümüzde Batman iline bağlı bir ilçe olmakla beraber Diyarbakır ile Muş arasında kalan dağlık bir bölgedir. İsyan birçok eserde "Sason isyanı" olarak anılsa dahi bazı kaynaklarda "Talori İsyanı" olarak da geçmektedir. Bazı kaynaklarda Talori İsyanı denmesinin sebebi isyanın Sason'a bağlı Talori vadisinde başlamasından ötürüdür. Talori Vadisi ise Sason ile Muş arasında dağlarla çevrili geniş bir vadidir. Ayrıca bu vadi Silvan'lı Bekran aşireti'nin yaz aylarında yayla olarak kullandığı bir yerleşim yeridir. 1875 yıllarında bölgede üç Ermeni köyü mevcutken zamanla köy sayısı on dörde çıkmış ve bölgede Ermeni nüfusunda hızlı bir artış yaşanmıştır. Hızla artan Ermeni nüfusu, Bekranlılar'ın bölgeden çıkmasını istiyor ve bölge aşiretleri ile manastır rahiplerinin desteklerini alarak kendilerinden şikayetçi oluyorlardı.Nitekim bölgede Ermeniler ile Kürtler arasında uzun süredir bir ihtilaf sürüyordu. Ermeniler emniyetlerini sağlamak adına Kürtler'e her yıl vermeleri gereken geleneksel haracı aşiret reislerine vermiyor ve Kürt aşiretlerine karşı direniyorlardı. Osmanlı Devleti ise Kürt aşiretlerini bir Ermeni kalesi olarak görülen Sason'a yönlendirerek direnen Ermenileri kontrol altında tutmak istemekteydi. Bunun üzerine İstanbul Kumkapı Olayın'dan sonra olayın sorumlularından Mihran Damadyan 1891 senesinde Sason'a gelerek yerli Ermeni halkı örgütlemeye yönelik girişimlerde bulunmuştur. "Damadyan Çetesi" adıyla Sason dahilinde kurulan çete Sason'da yaşayan Kürtler'e yönelik saldırılar düzenlemiştir. Çete lideri Damadyan'ın yakalanmasının ardından 1894'te Ermeni Taşnak örgütü, Sason halkının kendilerini Hamidiye tasfiyelerine karşı savunmasına yardımcı olmak için yerel nüfusa silah sağlayarak bölgedeki gerginliklerden yararlanmış ve Talori vadisinde birinci Sason isyanını başlatmıştır. Ardından Damadyan'ın yakalanması üzerine isyancılar Hınçak cemiyeti üyesi olan Hamparsun Boyacıyan önderliğinde, Sason Talori'de kanlı eylemler gerçekleştirmiş ve Hınçaklar, Zadyan ile Behran aşiretlerine saldırarak yağmacılığa başlamışlardır. Boyacıyan'ın Sason bölgesinde halkı kışkırtarak yaptığı propagandalara dair II.Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri ve Büyük güçler sempozyumunda şu ifadeler yer almıştır:

<span class="mw-page-title-main">Van İsyanı (1896)</span> Ermenilerin, 1896 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı Van bölgesinde başlattığı ayaklanma olayı

Van İsyanı, 1895 senesinin sonlarına doğru Ermeni komiteciler'in Kafkasya ile İran'dan Doğu Anadolu bölgesine yüklü miktarlarda silah ve cephanelik taşıyarak Van bölgesinde çıkardıkları isyanı ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">İkinci Sason İsyanı</span> Ermenilerin, 1904 yılı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu egemenliğine karşı başlattığı ayaklanma olayı

İkinci Sason İsyanı veya 1904 Sason İsyanı, Ermeni komiteciler'in Osmanlı İmparatorluğu'na karşı 1904 yılında Osmanlı İmparatorluğu'na karşı Sason'da gerçekleştirdikleri bir ayaklanmadır.

<span class="mw-page-title-main">Harput Ermenileri</span>

Harput, asırlardır büyük çoğunluğunu Ermeniler'in oluşturduğu azınlıklara yurt olmuştur. Bölgeye muhtemelen M.Ö. 6. Yüzyıl civarlarında yerleşen Ermeniler bölgenin Arap ve Türk müslümanlarca alınmasından sonra onların bir tebaası olarak yaşadılar. Kendilerine ait din ve kültürleriyle Elazığ'da derin izler bıraktılar. 1915 yılında Tehcir Kanununun çıkmasıyla Suriye'nin kuzeyine ve ABD'ye zorunlu göçe tabi tutulan Harput'lu Ermeniler, günümüz Modern Türkiye'sinde hiçbir etnik baskı görmeden hayatlarını sürdürmektedirler.

<span class="mw-page-title-main">Nusret Bey</span> Türk öğretmen, devlet adamı (1875-1920)

Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, Türk öğretmen ve idarecidir. Ermeni Tehciri'inde vazife almasıyla ve bu tehcirde Ermenileri öldürdüğü ve mallarından kazanç sağladığı iddia edilerek idam edilmesiyle bilinir. 15 ay kürek cezasına çarptılırmış olduğu hâlde Divân-ı Harp-i Örfi yasadışı şekilde toplanıp cezası idam cezasına dönüştürdü. 5 Ağustos 1920'de Beyazıt Meydanı'nda idam edildi. Ferid Paşa hükûmetinden sonraki Ahmet Tevfik hükûmeti iktidara gelince ailesi suçsuz olduğunu iddia ederek davaların tekrar incelenmesini talep etti. İncelemelerin ardından Nusret Bey'in suçsuz yere asıldığı kanıtlanmıştır. 25 Aralık 1921'de TBMM tarafından "millî şehit" ilan edilmiştir.