Karabağ atı
Karabağ atı, (Azerbaycanca: Qarabağ atı) Güney Kafkasya ülkelerinden olan Azerbaycan'ın Karabağ bölgesinde yetiştirilen bir binek atı cinsidir. Bu at cinsi, 1747-1822 yılları arasında varlığını sürdürmüş olan Karabağ Hanlığı zamanında profesyonel olarak ehlilleştirilmiştir. Karabağ atları, Asya ve Kafkasya'da en eski at cinsi olarak bilinmekle birlikte, Azerbaycan'ın da Milli at cinsi olarak kabul edilmektedir.[1]
XVII-XVIII yüzyıllarda Karabağ Hanlığında bu at cinsi daha da geliştirilmiştir. Karabağ atları, Asya ve Kafkasya'da en eski at cinsi olarak kabul edilir. Günümüzde, Azerbaycan Cumhuriyeti'nde ulusal bir at cinsidir. Karabağ atının en yaygın olduğu yer Azerbaycan'ın Karabağ bölgesi olmuştur. En iyi atlar Şuşa, Ağdam ve bu bölgelere yakın alanlarda yetiştirilmiştir. Bu cinsten olan atlar Kuzey Kafkasya ve Rusya'nın güneyinde bulunan birçok at çiftliğine de götürülmüştür[2].
Günümüzde "Arap", "Don", "Budyonnu" gibi ünlü at cinsleri arasında Karabağ atları da özel bir yer tutar. Karabağ atı, yüksek koşu hızıyla bilinir. Rekor hız, Ağdam Atçılık Çiftliği'nde yetiştirilen "Sumganda" adlı at tarafından 1600 metre mesafeyi 1 dakika 54 saniyede (50,52 km/saat) ve 2400 metre mesafeyi ise 2 dakika 52 saniyede (50,24 km/saat) koşarak kaydedilmiştir. Bu dünya rekorundan (70,76 km/saat) yaklaşık 20 km/saat daha azdır. Atın normal yürüyüş hızı saatte 8 kilometreden fazladır[3].
Karakteristik Özellikler
Eksteriyer olarak Karabağ atı tipik bir dağ binek atıdır. Bu atların ana yürüyüş biçimi çaparaktır, yürüyüşleri geniş ve hızlı, tüm hareketleri çeviktir. Karabağ atı uzun boylu, çevik, hareketleri düzgün, vücut yapısı sağlam bir binek atıdır. Alın ve burun kemikleri iyi gelişmiştir, gözleri belirgindir. Boynu orta uzunlukta, hatta biraz kısa ve dik duruşludur. Karabağ atı daha dayanıklıdır ve yiyeceğe karşı çok talepkar değildir. Karabağ atları, Kafkasya'da mevcut diğer cinslerle melezlenmiştir. Karabağ cinsinden atlar orta boylu, kaslı, rahat yürüyen atlardır. Başları küçük, profilleri düzgündür. Sırtı ve beli düz, göğsü ve genel olarak gövdesi geniş, bacakları kuru, temperamentli ve oynaktır. Derisi ince, tüyleri yumuşak ve parlaktır.
Karabağ atını diğerlerinden ayıran temel özellik, limon rengine çalan sarı-altın veya parlak turuncu rengidir. Sadece Karabağ atlarına özgü olan bu orijinal tonlardan kızıl, altın kahve, altın kahverengi renkte atlar da ortaya çıkmıştır. Karakteristik işaretlerinden biri, bacaklarında çeşitli derecelerde beyazlık (sekil) ve alnında beyaz bir nişan (töpel) bulunmasıdır. Bu işaretler özellikle "Ceyran" tipinde daha sık rastlanır. Karabağ atlarının eski türleri arasında "Maymun" (Hoşbaht), "Karnıyırtık" ve "Elyetmez" (Ceyran) adlarıyla bilinen aygırların soyları bulunmaktaydı. "Ceyran" tipinin gri renkte olan kısmına "Gülgün" denirdi. XIX. yüzyılın ikinci yarısında, Karabağ atının Ahal Teke atı ile karışımından "Teke-Ceyran atı" yetiştirilmiştir. Bu atlar uzun boylu ve yüksek hızlıydı. Karabağ atını diğer atlardan ayıran başlıca özellikler, onun parlak turuncu rengidir. Yele ve kuyruk tüylerinin uçları kızarmış, koyu kestane renginde olur. Sarı-altın, altın-kahverengi tonlar, esasen Karabağ atlarına özgüdür. Çok nadir olarak kâhve, gri ve kır atlar da görülür. Karabağ atının karakteristik işaretleri, bacaklarında çeşitli derecelerde beyazlık (sekil) ve alnında beyaz bir nişan (töpel) bulunmasıdır.
Karabağ Atının Tarihi
M.Ö. I. binyılda var olan Manna Devleti dönemine ait kaynaklarda, atların geniş kullanım gördüğü ve koşum aracı olarak da kullanıldığı belirtilmiştir. Manna Devleti'nin çöküşünden sonra şekillenen eski Azerbaycan devletleri olan Medya, Atropatena ve Albanya'da da atçılık yaygındı. Medya'da atçılık daha iyi gelişmişti. Tarihçi Herodot, M.Ö. IV. yüzyıla ait eserinde, Medya'da, Nisa ovasının adıyla bilinen Nisa düzlüklerinde daha iri, güçlü ve görkemli atların yetiştirildiğini yazar. Birçok araştırma, tarihi yazıtlar, çeşitli kaynaklar ve yapılan incelemeler, Karabağ atlarının en eski dönemlerde Azerbaycan'da var olan atlardan, esasen Nisa atlarından türediğini göstermektedir. Tarihsel evrim sonucunda, Nisa atlarından iki ana kol ayrılmış ve gelişmiştir. Bunlardan biri Türkmen halkının yetiştirdiği Ahalteke atları, diğeri ise Azerbaycan halkına ait olan Karabağ atları olmuştur. Birçok Sovyet araştırmacısı, Karabağ atının tarihini yüzeysel görüşleriyle kökeninden uzaklaştırmaya çalışmışlardır. Örneğin, profesör İ. İ. Kalugin, Karabağ atının kökenini Arap atı olarak kabul edip, ona Ahalteke ve İran atlarının etkisi olduğunu belirtmiştir[4].
Gerek eski dönemlerde ve Orta Çağ'da, gerekse XIX. ve XX. yüzyıllarda Azerbaycan'ın yerli Karabağ ve Dilbaz atlarının geliştirilmesinde özellikle Arap atlarından geniş ölçüde faydalanılmıştır. Ancak o dönemde Azerbaycan atları, nitelik olarak üstün oldukları için, onların gelen atlara etkisi daha fazla olmuştur. Yerli atlar sayıca fazla ve nitelik olarak iyi özelliklere sahip oldukları için, yerli koşullara daha iyi uyum sağladıklarından dolayı, gelen atlar yavaş yavaş asimile olmuşlardır. Aksi takdirde, Azerbaycan'da yerli cinslerin varlığı mümkün olmazdı. Bazı Arap kaynaklarında, VIII. yüzyılda, Azerbaycan'da İslam dininin yerleştiği dönemde burada altın Karabağ atlarının geniş yayıldığı ve Arap işgalciler tarafından Azerbaycan'dan 60 bin altın renkli atın çalınıp Arap ülkelerine götürüldüğü belirtilmektedir[5].
İ. İ. Kalugin, Moğol atlarının da Karabağ cinsine etkisini özellikle vurgular. Ancak çoğu araştırmacı, akademisyen Z. Bünyadov, İ. Aliyev, Profesör R. Sattarzade ve diğerlerinin eserlerinde, Azerbaycan atlarının, özellikle Karabağ atının kendine özgü bağımsız bir gelişim yolu izlediği, onun eski bir cins olduğu görülmektedir.
En eski dönemlere ait önceki arkeolojik kazılarda en az iki at tipinin olduğu, eski sanat eserlerinde, minyatürlerde çeşitli at tiplerinin, özellikle Karabağ atlarının tasvir edilmesi, henüz Arap atlarının cins olarak şekillenmediği dönemlerde Azerbaycan'dan Arap ülkelerine binlerce atın götürülmesi ve bu atların orada iyileştirici olarak kullanılması gibi olgular, Karabağ atının eski dönemlerden itibaren Azerbaycan'da var olan yerli atların temelinde uzun bir evrim süreci sonucunda şekillendiğini, halkın yüzyıllardır sürdürdüğü yaratıcı halk seleksiyonu sayesinde ortaya çıkmış bir at cinsi olduğunu kanıtlamaktadır[6].
"Karabağ Atçılığına Bir Bakış" Makalesinden
Karabağ atlarının büyük bir hayranı ve uzmanı olan Albay K. A. Diterihs'in, Rusya Devlet Atçılık Fabrikaları Birliği yönetiminin isteği üzerine yazdığı ve 1866 yılında "Konnozavodstvo" dergisinde yayımlanan "Karabağ Atçılığına Bir Bakış" makalesi, Orta Çağlarda ve 19. yüzyılda Karabağ cinsinin durumu hakkında yazılmış ilk bilimsel makale olarak kabul edilebilir. K. A. Diterihs, Karabağ'ı Ön Asya[7]'nın bir parçası ve bilimde atın doğal vatanı olarak kabul edilen bir diyar olarak tanımlayarak, Karabağ atlarının oluşumunu ve cins olarak şekillenmesini burada yaşayan insanların sadece maddi-ekonomik ihtiyaçlarıyla değil, asırlardan beri süregelen yaşam tarzları, kültürleri ve milli gelenekleri ile yakından ilişkili olduğunu vurgulamaktadır[8].
Diterihs, Karabağ atlarının temelini "Han sarı kısrağı" ve "Sarılar" olarak adlandırılan atların oluşturduğunu belirterek, bu atların öncelikle Şuşa kazası olmak üzere bu bölgede Doğu atlarının tüm çeşitlerinin son bin yıldaki soylarından geldiğini ve diğer kan karışımlarına izin verilmeden yaygınlaştığını ifade eder. Karabağ atlarının cins olarak gelişiminde ve büyük bir şöhret kazanarak yayılmasında Karabağ'ın han çiftliklerinin eşsiz rolünü vurgulayarak, o zamanlar sadece Şuşa kazasında yüzün üzerinde atçılık çiftliğinin olduğunu ve özellikle Panah Han, oğlu ve Karabağ'ın son bağımsız yöneticisi İbrahim Han, İbrahim Han'ın oğulları Mehdigulu Han, Mehemmed Hasan Ağa, onun oğlu Cafergulu – Cavanşir Han, Han kızı Natevan (Usmiyevler), Han torunu Mirza Ali Bey, Esed Bey, Fereculla Bey, İbrahim Bey, Süleyman Han, Tağı Bey, Hüseyn Ağa Ağanlı, Memmed Bey Gilani, Adıgözel Bey Gilani, Adıgözel Bey'in oğlu Hüseyn Bey, Memmedov'un seyisi Abdülrahman, süvari Ali Bey'in evlatları, Memmed Bey Karabağlı, Memmedkasım Ağa ve diğer han zümresine mensup sülalelerin sahip olduğu çiftlik ve ahırlarda klasik çiftlik atçılığı düzeyinde damızlık işlerinin yapıldığını belirtir[9].
Bu çiftlik sahiplerinden Panah Han, onun sülalesinin devamcıları olan Mehdigulu Han ve Cafergulu Han çiftliklerinde yetiştirilen Karabağ atlarının özellikle öne çıktığı ve değerli bir maddi-manevi miras olarak sonraki nesillere aktarılmasında büyük bir rol oynadığı dikkat çekmektedir. Han çiftliklerinde yürütülen çalışmaların modern analizi, bu çalışmaların amaca yönelik olup cinsin geliştirilmesine ve istenilen tiplerin artırılmasına hizmet ettiğini düşündürmektedir. Buna örnek olarak, aygırların her zaman safkan olmasına, "Sarılara" saf olarak yetiştirilmesine, cinsin daha karışık olan "Kalın sarılara" göre daha safkan "Cins sarılar" olarak adlandırılan kısmına öncelik verilmesini göstermek mümkündür.
K. A. Diterihs ve diğer araştırmacıların eserlerinde, 18. ve 19. yüzyıllarda mevcut olan Karabağ atlarının aşağıda belirtilen tipik özellikleri özellikle dikkat çekicidir[7]:
- İlk olarak, dağlık kökenli atlara özgü olan bedenin tüm bölümlerinin uyumlu ve sıkı bir şekilde bağlantılı olması, başın boyuna oranla orantılı olması, ensenin güçlü olması, tırnakların sağlamlığı, belin düz olması ve eyer yerinin hissedilmesi, boynun kısa olması, hareketlerinde ağırlık merkezini çevik tutma yeteneği ve bu sayede en hızlı koşu sırasında bile aniden durarak bedenin pozisyonunu değiştirebilme yeteneği,
- Atın güney kökenli olduğunu gösteren ince ve kuru deri, ince ve göz kamaştırıcı parlak tüyler, sangvinik-holerik bir mizaca sahip olması, soğuk algınlığına yatkınlık vb,
- Atın safkan olması ve sahibine itaate dayalı bir bağlılık göstermesi, bakışlarının anlamlı, davranışlarında samimiyet hissinin kendini göstermesidir.
19. yüzyılın 70'li yıllarında Karabağ'da Yelizavetpol atçılık çiftliği kuruldu. Burada Karabağ cinsi iyi kısraklar toplandı ve bunlar kısmen Arap, hatta bazı durumlarda İngiliz-Arap aygırları ile çiftleştirildi. Böylece, Orta Çağlardan 19. yüzyılın sonlarına kadar uzun bir dönem boyunca Karabağ atları, onlar için altın çağ olarak kabul edilebilecek bir gelişim sürecini geçirmiş oldu.
“Karabağnameler”de atlar
Bu bilgiler, çok sistemli bir gösterge olmasa da yine de Karabağ Hanlığı'nda hayvancılık faaliyetlerinin genel durumu hakkında belirli bir fikir edinmemize olanak sağlar. Rzagulu Bey Mirza Camal oğlu da Karabağ atlarının İran ve Türkiye'de ün kazandığını, hanın ilhısının (at sürüsü) sayısının aygırlardan başka, 3500'den fazla doğurucu kısraktan oluştuğunu belirtmiştir. "Karabağnameler"de atçılık faaliyetlerinin bazı konularına ayrıntılı şekilde değinilmektedir. Bu kaynaklara dayanarak, Karabağ Hanlığında atçılık faaliyetinin önemli sektörlerden biri olduğunu söylemek mümkündür. Tüm Güney Kafkasya’da Karabağ atları, cinsi, zarafeti, dayanıklılığı, hafifliği ve hızlı koşuşu ile ün kazanmıştır. İngilizler bu atları Hint süvari ordusu için satın alırlardı. Karabağ atları, altın sarısı rengi ve güzel görünümüyle dikkat çekiyordu. Bilinmektedir ki at, her dönem için avantajlı bir ulaşım aracıdır. Sürekli feodal savaşlar ve baskınlar sırasında at, binek aracı olarak savaşlarda vazgeçilmez bir rol oynuyordu. Karabağ Hanlığında at, nadiren tarım işlerinde, esas olarak harmanlarda derzler dövülürken kullanılıyordu[8].
1832 yılında Karabağ eyaletinde 250 aygırı ve 1400 kısrağı olan 11 atçılık çiftliği vardı. Atların yetiştirilmesi ve satışıyla büyük feodaller ilgileniyordu. Onlar çok sayıda kısrak yetiştirir ve onlardan elde edilen yavruları satışa sunarlardı. 1831 yılında Karabağ’da bir atın fiyatı 30 çervondan 300 çervona kadar değişiyordu ki bu, dönemi için oldukça büyük bir miktardı. Karabağ Hanlığı'nın ihracatında Karabağ atları da önemli bir rol oynuyordu[8].
Karabağ atlarının türleri hakkında: Karabağ'ın han çiftliklerinde esas olarak 3 türe ait atlar bulunuyordu: "Maymun", "Karnıyırtık" ve "Eliyetmez".
- "Maymun" türüne ait atlar, uzun yürüyüşlere dayanıklı, sakin tabiatlı ve yüksek sıçramalara eğilimliydi.
- "Karnıyırtık" türüne ait atlar ise çok zarif, boyunları dik duruşlu olup, güç ve dayanıklılık açısından "Maymun" tipinden geri kalıyordu.
- "Eliyetmez" (Ceyran) türü ise daha çok kısa mesafelerde hızlı koşan, yüksek sıçrayışlar yapan, ceyrana benzeyen zarif ve çevik bir bedene sahipti. Ayrıca çiftlik sahipleri "Tokmak" tipine de öncelik veriyorlardı. Bu atlar nispeten iri yapılı, sarı-altın renginde, yeleleri ve bacakları ise koyu kestane rengindeydi. Belirtilen türlerin soy ataları, 1869 yılında düzenlenen Genel Rusya at sergisinde yer alarak, "Maymun" gümüş, "Tokmak" bronz madalya, Usmiyevlerin (Han kızı Natavan'ın) "Elyetmez" adlı atı ise sertifika ile ödüllendirilmiştir[8].
19. yüzyılda Azerbaycan'da en çok ün kazanan at cinslerinden biri Karabağ atıydı. Bu at, yüksek kalite özellikleri nedeniyle safkan Arap atı olan köhlene eşdeğer tutuluyordu. Bu atların dış görünüşlerinde dikkat çeken özellikler, küçük baş, geniş burun delikleri, nispeten büyük gözler, sağlam kas yapısına sahip olmalarıdır. İnce deri üzerine yerleşen kısa, turuncu-altın rengi tüylerin her birinin ucunda adeta kıvılcım taneleri parlıyordu. Karabağ atının yelesi ve kuyruğu koyu kestane renginde, göğsü geniş, bacakları ise inceydi. Tarihî-etnografik literatürde Karabağ cinsinin birçok tipi kaydedilmiştir. Bunlardan Maymun (Hoşbaht), Tokmak, Şahmar, Karnıyırtık, Eliyetmez, Ceyran, Selminaz vb. olarak örnekler verilebilir. Bütün bu atlar, yerel şartlara tamamen uyum sağlayan, eyer altında kendini çok rahat hisseden uygun binek atlarıydı. Karabağ atının yorulmak bilmeyen hızlı yürüyüşü ve diğer olumlu özellikleri nedeniyle sadece Rusya'da değil, aynı zamanda Polonya, İngiltere ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde de meraklı alıcıları vardı. Karabağ cinsinin ünü karşısında, bu cinsten aygırlar, damızlık amacıyla atçılık çiftlikleri için satın alınıyor ve bu yolla yerel at cinsleri geliştiriliyordu. 19. yüzyılın 90'lı yıllarında Azerbaycan'da 213 baş safkan Karabağ atı mevcut iken, devrim sonrası dönemde neredeyse bu cinsin nesli tükenmişti. 20. yüzyılın 50'li yıllarından itibaren Ağdam'da atçılık çiftliğinin yeniden canlandırılmasıyla bu cinsin tekrar artırılmasına özen gösterilmeye başlandı[10].
Karabağ atlarının Sovyet iktidarı dönemindeki durumu
XIX yüzyılın sonlarında Azerbaycan'da feodal sosyal-ekonomik ilişkilerin çöküşe uğraması, ülkenin Çarlık Rusya'sının bir parçası haline gelmesi, o dönemlerde Rusya, İngiltere, İran ve diğer devletlere çok sayıda atın, özellikle kısrakların satılması sonucu Karabağ atlarının zayıflaması, XX yüzyılın başlarında meydana gelen bir dizi tarihi olayın bu süreci tetiklemesi, genel olarak bu cinse yeni bir yaklaşımı, daha doğrusu rehabilitasyonunu ön plana çıkarmıştır. Bunun için öncelikle ülkede Karabağ atlarının kaynaklarını belirlemek gerekiyordu. Bu amaçla 1926 yılında profesör İ. İ. Kalugin'in liderliğinde bir ekspedisyon oluşturularak, Cumhuriyet'in bölgelerinde araştırma yapıldı. Ekspedisyon araştırmanın sonucunda şöyle bir sonuca ulaştı ki, güya o dönemde gerçek bir Karabağ atına rastlayamamışlar. Bu, bir dizi diğer Sovyet araştırmacısının da aynı fikri söylemesine, hatta Karabağ atının neslinin tamamen tükenmiş olması hakkında görüşler ileri sürmelerine neden olmuştu. Ancak bu, hiçbir bilimsel mantığa uygun olmayan, sadece yeni Sovyet ideolojisinin gerektirdiği gibi, Ekim Devrimi'nden önce var olan han ve bey sınıfından olan yetiştiricilerin, aslında halkın tarihine ve onun yüzyıllar boyunca yarattığı maddi-manevi değerlere kıskançlık ve tiksinti hissiyle bakarak onu hiçe indirmekten başka bir şey değildi[11][12].
Bu ekspedisyonun gerçekleşmesinden sadece 10–12 yıl önce Karabağ bölgesi başta olmak üzere Azerbaycan'ın çeşitli yerlerinde safkan atlardan oluşmuş birçok çiftlik ve sürülerde binlerce Karabağ atı toplanmıştı. Bu kadar safkan Karabağ atı, at etinin yenmediği ve atın onur, erkeklik sembolü olarak kabul edildiği bir ülkede bu kısa zaman diliminde yok olması olanaksızdı[13].
Yapılan araştırmanın sonucu araştırmayı yürüten ekspedisyona sadece Karabağ atlarını görmek yeterli değildi. Profesör R. H. Settarzade ve A. A. Ağabeyli de İ. İ. Kaluginin ve onun sonuçlarıyla hemfikir olan bilim adamlarının görüşlerini dayanaksız sayarak, her ne kadar bir cins üzerinde yapılan seleksiyon çalışmasının seviyesine ve yönüne bağlı olarak kötüleşmesi veya istenilen özelliklerin gizli forma geçmesi, hiçbir şekilde cinsin tamamen ortadan kalkması anlamına gelmez dediler. Tüm bunlarla birlikte daha somut bir olgu olarak belirtmek gerekir ki, XIX yüzyılda mevcut olan han çiftlikleri dağılmış olsa da XX yüzyılın başlarında birçok yerde o çiftliklerde yetiştirilen atların soylarından yeterince bulmak mümkün olmuştur. Örneğin, 20'li yıllarda han çiftliklerinin kalıntılarından Şeki ilçesindeki "Daşsüz" at çiftliğinde Bala Maymun, o çiftlikte 1935–1943 yılları arasında Nadir Şah ve onun soylarından olan Nadir Şah II, Şuşa çevresinde Şamılçık adlı ve benzeri aygırların ve birçok kısrağın varlığı ve onlardan dağınık şekilde olsa da yararlanılması, cinsin gen havuzunun korunmasına hizmet etmiş olmalıdır[14].
1921 yılında devlet 20 damızlık aygırdan oluşan merkezi çiftleştirme kurmuştur. Devlet ahırları ("DAT") olarak adlandırılan bu merkezden yaz aylarında (çiftleşme döneminde) her birine 2 baş olmak üzere Şeki, Şamahı, Ağdaş, Kazah, Göyçay ve Şuşa'daki merkezlere aygırlar dağıtılmış, kampanya tamamlandıktan sonra tekrar merkezi merkeze toplanmıştır. O aygırların adları bilinmese de arşiv belgelerinden görülüyor ki, onlardan 12 tanesi Karabağ cinsindendi. Bu önlemler de kuşkusuz ki, yerel atların cins kalitesinin iyileştirilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bundan sonra, 1933 yılında Laçın ilçesinde, 1934 yılında Şeki'de 71 sayılı ve 75 sayılı Hil (Gusar ilçesinde) Devlet Ahırları kurulmuştur. Bu çiftliklerde özellikle, Laçın'daki DAT'ta birçok Karabağ atı toplanmıştı. Ancak XX yüzyılda Karabağ cinsinin tarihinde en önemli olay olarak uzmanlaşmış "Karabağ" at çiftliğinin (günümüzdeki Ağdam at çiftliğinin) kurulmasının vazgeçilmez rolü vurgulanmalıdır. Çiftlik resmi olarak SSCB Bakanlar Kurulunun 8 Ekim 1948 tarihli, 1681 sayılı, Azerbaycan SSC Bakanlar Kurulunun ise 27 Mayıs 1949 tarihli, 583 sayılı kararları doğrultusunda kurulmuştur. Çiftliğin donatılması için önceden hazırlık çalışmaları yapılmış ve daha 1946 yılında Halk Toprak Komiserliği'nin özel komisyonu (N. Efendiyev, S. Ceferov ve S. Aquşeviç) tarafından Karabağ atlarının geçmişte yaygın olarak bulunduğu Ağdam, Şuşa, Hocavend, Berde, Yevlah, Tovuz ilçelerini gezmiş ve cinsin karakteristik özelliklerini taşıyan 60 baş Karabağ atı, bunlardan 59 baş kısrak ve 1 baş aygır seçilmiştir[12].
1947 yılının sonbaharında seçilen bu atlar Azerbaycan SSC Sovhozlar ve Tarım Bakanlıklarının uzmanları (U. Elibeyov, S. Hasanov, İ. Efendiyev ve S. Aquşeviç) tarafından tekrar gözden geçirilmiş ve bunlardan 27 baş kısrak daha tipik Karabağ atı olarak belirlenmiştir ve 1948 baharında bu kısraklar yavrularıyla birlikte Haldan tavukçuluk çiftliğine getirilmiş ve böylece çiftliğin temeli atılmıştır. Sovhozlar Bakanlığı'nın özel komisyonu (R. Settarzade, S. Zülfügarov, A. Zahoyev ve S. Hasanov) tarafından bu atlar damgalanmış, onlara isim verilmiş, dış görünüşleri tarif edilmiştir. Ancak yeni kurulan at çiftliği için Haldan tavukçuluk çiftliğinin alanı elverişli değildi. Buranın yaz ayları aşırı sıcak, toprak ve bitki örtüsü Karabağ'dan oldukça farklıydı. Tüm bunlar gerekçe gösterilerek çiftlik 1949 yılı Eylül ayında Ağdam'ın yakınlarındaki Göytepe adlı yere, bir zamanlar Han çiftliklerine ait atların yerleştiği yerlerden birine taşınmıştır. Karabağ atçılık çiftliği kurulduğu zamandan itibaren başarıyla faaliyet göstermeye başlamıştır. 1952 yılında 6 baş tipik Karabağ atı seçilerek Tüm Birlik tarım sergisine katılmak üzere Moskova'ya gönderilmiştir[15].
Tarihi Faktörler
Karabağ atı, kadim Azerbaycan atlarının bir cinsidir. Henüz kaynaklarda Arap atı hakkında hiçbir bilgi olmadığı eski dönemde Azerbaycan atları, bunlar arasında Karabağ atı da bulunmakta, tanınmış, şöhret kazanmış ve birçok Doğu ülkesinde yaygınlaşarak en kıymetli atlardan sayılmıştır. Araştırmacılar, Karabağ atlarının Manna, Medya, Atropatena ve Albanya atlarının soyundan geldiğini düşünmektedirler. Karabağ atları yüzyıllar boyunca Roma, Sasani, Arap, Selçuk, Moğol, İran ve benzeri atlarla karşılıklı etkileşim sonucu bazı değişikliklere uğrasa da kökünü korumayı başarmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda Karabağ atlarının cinsi oldukça iyileştirilmiştir. Karabağ atları Türkiye, İran, Gürcistan, Kuzey Kafkasya, Rusya, Kazakistan ve ayrıca Batı Avrupa'daki atçılık üzerinde büyük bir etki yapmıştır. 3. ve 16. yüzyıllarda Fars, 7-11. yüzyıllarda Arap, 13. yüzyılda Moğol istilalarından sonra Karabağ atları diğer cinslerle karışmıştır. Bu cins atlar hakkında ilk kez Avrupalı bilim insanı Keristinq yazmıştır. 1822 yılında İran'a giderken Gürcistan'da Karabağ ve Hive atlarını görmüştür. O, Karabağ atlarının yerel cins kısrakların Arap atlarıyla çiftleşmesinden türediğini düşünmektedir. Bilim insanı, bu atların kökeninin İran'a dayandığı kanısındadır. Nadir Şah öldükten sonra (1747), onun Arap cinsli at sürüsünü ele geçiren Penahali Han, Karabağ'a yönelmiştir. Başka bir rivayete göre, atları Karabağ'a ilk getiren Karabağ hanının varisi İbrahim Halil Han olmuştur. İran'ın Azerbaycan'daki varisi Abbas Mirza'nın aracılığıyla Nadir Şah'ın sürüsünden birkaç Arap atı hediye almıştır. 1843'te Rusya'da yayımlanan "Konnozavodstvo i ohota" dergisinde, Karabağ hanlığında Türkmen ve Arap atlarından çok iyi cinslerin yetiştirildiği yazılmıştır. Dergi, Batı'da İngiliz atları kadar Doğu'da Karabağ atlarının da ünlü olduğunu belirtmiştir. Bazı araştırmacılar, Karabağ cinsinin Fergana-İran atının gerçek Arap atıyla birleşiminden doğduğunu düşünmektedir. Tarihin hafızasında Karabağ atlarının şöhretinin bütün Yakın Doğu'ya yayıldığı kaydedilmektedir. Hatta ünlü safkan koşucu at cinsine sahip olan İngilizler bile Karabağ atlarıyla ilgilenmişlerdir[16].
Yıl içinde iki kez Cıdır Düzü'nde at yarışları düzenlenir ve kazananlara değerli hediyeler verilirdi. İbrahim Han'ın atlarına dünya pazarında büyük talep vardı. Hurşidbanu Natavan da aktif olarak atçılıkla uğraşırdı ve onun ülke genelinde ünlü olan bir sürüsü vardı. Şairenin Karabağ atları, 1867 yılında Paris, Moskova ve Tiflis'te dünya tarım fuarlarına katılmış ve her defasında altın madalyalarla ödüllendirilmiştir. 19. yüzyılda Karabağ atının Kabarada atıyla çiftleşmesi sonucunda "Şahmar", "Turnalar", "Akgöz", "Alagöz" adlı az tanınan ve kökeni hızla tükenmiş soylar ortaya çıkmıştır[16]. Rus Çarlığı'nın ordusunun atla temin edilmesinden sorumlu olan Albay Diterhs, 1842-1860 yılları arasında yüzün üzerinde at sürüsünde 7-9 bin başa kadar kısrak bulunduğunu yazmıştır. 1891 yılında Gence ve Bakü guberniyaları at çiftlikleri ve sürülerinde Karabağ atlarının sayısı 5 bine ulaşmıştır. Bunun dışında, 2 bin baş at Şuşa, Cavanşir, Gence ve Cavad bölgelerine yayılmıştır. Tiflis guberniyası, Sığnak ve Telov ilçelerinde 200'e kadar Karabağ atı bulunmaktaydı[16].
Kafkasya'da ünlü veteriner hekim Hanni, 1854 yılında yazmıştır ki, Kafkasya'da ünlü ve zengin kişilerin hepsi Karabağ atı beslemeye çalışmışlardır. Karabağ atları 19. yüzyılın ortalarından itibaren dünya at fuarlarına katılmıştır. 1866, 1869, 1872 yıllarında Moskova'da, 1867 yılında Paris'te dünya at fuarlarından ödüller ve madalyalarla dönmüşlerdir. Katılımcı atların resimleri Fransa ve Viyana'da yayımlanan dergilerde yer almıştır. Karabağ at çiftliği, Rusya ve bazı Avrupa ülkelerindeki atçılığa az hizmet etmemiştir[16].
En ünlü at cinslerine sahip olan İngilizler bile Karabağ atlarına ilgi göstermiştir. 1823 yılında İngilizler, Mehdigulu Han'ın çiftliğinden yüksek bir fiyata 60 baş kısrak satın alıp götürmüşlerdir. Söylendiğine göre, bu olay çiftliği çöküşe sürüklemiştir. 1826 yılında İran işgalcilerinin çok sayıda Karabağ atını ele geçirmesi de Karabağ atçılığına büyük darbe vurmuştur. Süvarilikte ve spor yarışlarında uzun boylu atlara talebin artması da Karabağ atlarının kaderinde olumsuz bir iz bırakmıştır. Bu talebi karşılamak için bazı at çiftliklerinde Karabağ atlarını uzun boylu Arap ve Ahalteke atlarıyla çiftleştirmeye başlamışlardır. Uzun boylu atlara talep ayrıca yeni çiftliklerin inşasına da yol açmıştır. 1871 yılında Karabağ atlarının cinsini iyileştirmek amacıyla Han kızı Natavan, kendi sürüsünden 20 baş kısrak ve Ceyran adlı bir aygırı ayırmıştır. Ancak çiftliğin kurulması mümkün olmamıştır. Şuşa ilçesinde 1860 yılında kurulan aygır çiftliği de gelişememiştir. Çiftlik 1885 yılında kapatılmıştır. Bunun yerine Zurnabadda (günümüzde Hanlar köyünün yakınında) Çariçe Yelizaveta'nın at köşkü kurulmuştur. Ancak halkın bu işe ilgisizliği nedeniyle 1893 yılında Tiflis'e taşınmıştır. 1896 yılında Rus araştırmacılardan R. Dubenski, Kafkasya at cinslerinden bahsederek şöyle yazmıştır[16]:
"Bu at cinslerinin sayıca çok olmasına rağmen, aslında bunların hepsi Kafkasya'nın temel cinsi olan Karabağ atının soyunun değişen torunlarıdır."
R. Dubenski, Rus Araştırmacı
"Genç işçi" gazetesinin 16 Ekim 1932 tarihli sayısında "Karabağ atlarının yok olması" adlı bir makale yayımlanmıştır. Orada şöyle yazılmıştır[16]:
“ | Bir zamanlar atçılığın merkezi olan Ağdam bölgesinde Karabağ atları çok az kalmıştır. Karabağ atlarının yok olması Azerbaycan atçılığının gelecekteki itibarının düşmesi demektir. Bir zamanlar Karabağ atlarını çoğaltmakla uğraşan özel at çiftlikleri mevcut idi. Karabağ bölgesindeki bu çiftlik 1905 yılında kapatılmıştır. Çar hükümeti, at çiftliklerinin korunması, cins atların çoğaltılması konusunda hiçbir önlem almamıştır. | ” |
2010 yılının 11 Kasım tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Azerbaycan at cinslerinin genetik kaynaklarının korunması, verimliliğinin artırılması ve gelişimi ile ilgili önlemler hakkındaki kararı imzalamıştır[17]. Kararda Karabağ, Dilboz ve diğer at cinslerinin korunması ve cinslerin iyileştirilmesi için planlar öngörülmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti Tarım Bakanlığı'na üç ay içinde Azerbaycan at cinslerinin genetik kaynaklarının korunması, verimliliğinin artırılması ve gelişimi ile ilgili devlet programının taslağını hazırlayıp onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı'na sunması görevi verilmiştir. Azerbaycan Tarım Bakanlığı'nın emriyle Tarımsal Bilimler Akademisi Hayvancılık Araştırma Enstitüsü'nün eski çiftliğinde çiftlik hayvanları yetiştirilmektedir.
Avrupa'da Karabağ Atları
Karabağ atının Avrupa'ya gelişi tarihinde 1956 yılı da önemli bir yer tutar. O dönemde İngiltere'ye seyahat eden Sovyet lideri Nikita Khruşçev, Kraliçe II. Elizabeth'e Ağdam Atçılık Fabrikası'ndan "Zaman" adlı bir Karabağ atı hediye etmiştir. Sovyet hükûmeti tarafından İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth'e fabrikada yetiştirilen "Zaman" adlı aygırın hediye edilmesi, bu cinsin tarihinde önemli olaylardan biri olarak kabul edilir. O atı Kraliçeye ünlü jokey Ali Tağıyev götürmüştü[18][19][20].
1960-1970 yıllarında, cumhuriyette tarımın genel gelişimi, Ağdam Atçılık Fabrikası'nın maddi-teknik altyapısının güçlendirilmesi ve cıdır yarışlarına olan ilginin artması, Karabağ atının gelişimi için verimli bir ortam oluşturmuştur. Fabrika kurulduktan sonra cins içi aile ve hatların oluşması, çeşitli Sovyetler Birliği fuarlarında ve yarışlarında Karabağ atlarının aktif olarak katılması bu döneme rastlar. Yapılan planlı çalışmaların bir sonucu olarak, 1980'li yıllarda Moskova müzayedesi aracılığıyla çok sayıda Karabağ atı birçok yabancı ülkeye, Almanya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Fransa ve diğer ülkelere satılmıştır. O yıllarda cumhuriyet içinde de fabrikadan çok sayıda damızlık at satılmıştır.
İsviçreli at sahibi Hans Hutmeyer, malikanesinin önüne 19. yüzyılın ünlü Karabağ atı Elyetmez'in bir heykelini bile dikmiştir. Bu, Rusya'da Prenses Usmiyava'nın at çiftliğine ait olan ve 1867'de Tüm Rusya fuarında ödül alan Elyetmez'di. Daha 19. yüzyılda Avrupa'daki fuarlarda ödüller kazanan Karabağ atları Fransız kadınlarının da ilgisini çekmiştir. İlk kez Fransız kadınlar saçlarını Karabağ atlarının rengine uyacak şekilde altın-kahverengi boyamışlardır. Günümüzde Almanya'nın Frankfurt şehrinde Verena Solian adlı bir kadının liderliğinde "Karabağ Atlarının Dostları" kulübü de faaliyet göstermektedir. Bu kadının girişimiyle Almanya'da Karabağ atları kataloğu yayımlanmıştır[21].
Önemi
Uzmanların görüşüne göre, Karabağ atlarının Rusya'da ve Avrupa ülkelerinde atçılığın gelişimine büyük etkisi olmuştur[22]. 1823 yılında İngilizler, Mehdigulu Han'ın çiftliğinden çok yüksek bir fiyata 60 kısrak satın alarak götürmüştür. Karabağ atlarının üreme ve iş yeteneği her zaman dikkat çekmiştir. 19. yüzyılın ortalarından itibaren bu cinse ait atlar, Rusya ve Paris'te düzenlenen Dünya at fuarlarında sergilenmiş ve yüksek ödüller kazanmıştır[23]. Ağdam Atçılık Fabrikası'nda yetiştirilen "Sumganda" adlı at, iki yaşında 1600 metreyi 1 dakika 54 saniyede, üç yaşında ise 2400 metreyi 2 dakika 52 saniyede koşarak rekor hız göstermiştir. Bunun dışında "Liston", "Signal", "Naliv" adlı Karabağ atları da farklı zamanlarda rekor sonuçlar göstererek dünya rekorlarına ulaşmıştır. "At Hakkında Kitap"ta modern don atlarının altın rengi olmalarını öncelikle Karabağ atlarına borçlu oldukları belirtilir. Karabağ atları, çeşitli uluslararası fuar ve yarışmalarda onur derecesi elde etmiş, ödüller ve madalyalar kazanmıştır. Yarışmalarda Karabağ atları "Maymun", "Tokmak", "Ağalar", "Bayram", "Zaman", "Karagözlü", "Kafkas güzeli" gibi adlarla katılmış ve defalarca birincilik kazanmıştır.
Günümüz Durumu
20. yüzyılın başlarındaki kargaşalar sonucunda Karabağ atlarının nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. 1926 yılı raporlarında, Karabağ atının tamamen yok olduğu yazılıymış. Karabağ atlarını kurtarma girişimi 1946 yılında yapılmıştır. Özel bir komisyon, kolhozlarda bulunan 1834 baş at arasından tipik Karabağ atı özelliklerini barındıran 60 baş at seçmiştir. Bunlardan 59'u kısrak, biri ise "Nohta" adlı safkan Karabağ aygırıymış. Ancak "Nohta" görevini tam olarak yerine getirememiştir. 1948 yılında kurulan Ağdam Atçılık Fabrikası'nın kurulmasına az bir süre kala ölmüştür. Onun yerine "Dnestr" adlı Don atı ve sonradan özel olarak getirilen 3 Arap aygırı getirilmiş. 1987 yılı verilerine göre, Azerbaycan'da sadece 569 safkan Karabağ atı kalmıştır. Sovyetler Birliği'nin çöküşü ve Azerbaycan'ın bağımsızlık kazanması, bugün devam eden Karabağ savaşıyla sonuçlanmıştır. Bu savaş, atçılığa da ağır darbe vurdu. 1993 yılının temmuz ayında, Ağdam ilçesi Ermeni askerleri tarafından işgal edildi. Ermeni askerleri, ilçeye girdiklerinde öncelikle ilgilendikleri yerlerden biri Ağdam Atçılık Fabrikası'ydı. Ancak Ermeniler bu isteklerine ulaşamadılar, özverili atçılar Karabağ atlarının savaş bölgesinden çıkarılmasını sağladılar[24].
Savaş bölgesinden çıkarılan Karabağ atları, önce bir süre Yevlah ilçesindeki "Aran" damızlık koyun çiftliği bölgesinde barındırıldı. Ancak o bölgelerin doğal koşulları Karabağ atları için elverişli olmadığından, atlar fabrikanın Ağcabedi ilçesindeki Lenberan kışlak bölgesine taşındı. Ağdam Atçılık Fabrikası taşındığında yaklaşık 300 at kaydedilmiş. Ancak uzmanlar, şimdi Azerbaycan'da 100 Karabağ atı bulunsa büyük bir başarı olduğunu söylüyorlar. Karabağ atlarının yetiştirilmesiyle Ağcabedi'ye taşınmış olan Ağdam Atçılık Fabrikası ilgilenmektedir. 1997 yılı raporlarına göre bu fabrikanın yalnızca 21 yavru aldığı belirtilmiştir. 19. yüzyılın sonlarında Karabağ atlarının sayısı 9 binden 7 bine düştüğünde Rus askeri yetkilileri alarm vermiştir. Uzmanlar, Karabağ bölgesindeki yerli atların çoğunun bu cinsin küçülmüş kalıntıları olduğunu belirtiyorlar. Bu yüzden uygun veteriner koşullarında bu atların iyi bir kısmı üzerinden ünlü Karabağ cinsini geri kazandırmak ve geliştirmek mümkündür[25].
Devlet Desteği
27 Şubat 2007 tarihli, 255-IIIG numaralı "Atçılık Hakkında" Azerbaycan Cumhuriyeti Kanunu'nun 27. maddesinin 27.4. fıkrasına göre, ulusal at cinslerinin uluslararası alanda tanınması amacıyla Karabağ ve Dilbaz at cinsleri, kanunlara uygun olarak ilgili icra makamları tarafından patentlenmektedir. Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, 19 Kasım 2014 tarihinde Azerbaycan Cumhuriyeti Anayasası'nın 109. maddesinin 32. fıkrasını esas alarak, Karabağ atı cinsinin damızlık çekirdeğinin korunması ve geliştirilmesi, seçici-damızlık çalışmalarının bilimsel temellere dayandırılması için bir kararname imzalamıştır[26]. Bu karara göre, Karabağ atı cinsinin geliştirilmesi ve bu alanda ilgili önlemlerin alınması amacıyla, Azerbaycan Cumhuriyeti 2014 yılı devlet bütçesinde öngörülen Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı yedek fonundan Azerbaycan Tarım Bakanlığı'na 2 milyon manat tahsis edilmiştir. Ayrıca, Azerbaycan Tarım Bakanlığı'na Karabağ atı cinsinin genetik havuzunun korunması ve geliştirilmesi konusunda önlemler alınması, bu cinsin damızlık çekirdeğinin belirlenmesi ve ıslah edilmesi amacıyla Karabağ atlarının sayısının artırılması, yüksek sınıflı atların damızlıklarının genişletilmesi, mevcut damızlık çekirdeğinin korunması, damızlık atların ve atların korunması için özel çiftliklerin kurulması ve damızlık materyalinin korunması için araştırmalar yapılması ve bu doğrultuda ilgili çalışmaların bilimsel temellere dayandırılması görevi verilmiştir[17][27].
Karabağ Atları Filatelide
Azerbaycan Cumhuriyeti'nde defalarca Karabağ atlarına adanmış posta pulları basılmıştır. İlk böyle pul, 1 Şubat 1993 tarihinde tanıtılmıştır. Bu konuda bir sonraki posta pulları ise 30 Kasım 1995, 27 Haziran 2006 ve 16 Kasım 2011 tarihlerinde Bakü şehrinde Azerbaycan Cumhuriyeti İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanlığı'nın "Azermarka" şirketi tarafından tanıtılmıştır[28][29][30].
- Azerbaycan'ın posta pulu (1995).
- Azerbaycan'ın posta pulu (1997).
- Azerbaycan'ın posta pulu (2011).
- Azerbaycan'ın posta pulu (2011).
- Azerbaycan'ın posta pulu (2011).
Kaynakça
- ^ "Atçılık hakkında" Azerbaycan Cumhuriyeti'nin 27 Şubat 2007 tarihli, 255-IIIQ sayılı kanunu. e-qanun.az[] (Azerice)
- ^ "Карабахская порода лошадей". 10 Nisan 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2024.
- ^ "QARABAĞ ATLARI". 23 Ağustos 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2024.
- ^ "Qarabağ atları: tarixin və zamanın yadigarları". 25 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2024.
- ^ "Mədəniyyət tarixinə dair tədqiqatlar". "İN-2017" MMC. 2017. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2024.
- ^ "Gücünü dağlardan, rəngini Günəşdən alan Qarabağ atları". 25 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Ağustos 2024.
- ^ a b K. A. Diterixs. "Qarabağ atçılığına bir baxış".
- ^ a b c d "QARABAĞNAMƏLƏR» AZƏRBAYCAN TARİXİNİ ÖYRƏNMƏK ÜÇÜN MƏNBƏ KİMİ" (PDF). 5 Temmuz 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 26 Ağustos 2024.
- ^ "Atçılıq//QARABAĞ: maddi, mədəni və mənəvi irs (tarixi-etnoloji tədqiqat). II Kitab. Bakı: 2023, – 400 səh". 26 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2024.
- ^ Rzaqulu bəy Mirzə Camal oğlu. (1 Ocak 1991). Pənah xan və İbrahim xanın Qarabağda hakimiyyətləri və zamanın hadisələri // Qarabağnamələr. 2.
- ^ "Qarabağ atı". Erişim tarihi: 30 Ağustos 2024.
- ^ a b "Qarabağ Atlarının tarixi haqqında yazı". Erişim tarihi: 30 Ağustos 2024.
- ^ "Qarabağ-atının tarixi". 6 Aralık 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 30 Ağustos 2024.
- ^ "Qarabağ atları da əldən gedir..." 2009. 27 Nisan 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Gücünü dağlardan, rəngini Günəşdən alan Qarabağ atları". 25 Ağustos 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ a b c d e f "Статистическое описание Закавказского края, с присовокуплением статьи: Политическое состояние Закавказского края на исходе XVIII..." (Rusça). 23 Şubat 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ a b "Azərbaycan Respublikasında Qarabağ atı cinsinin inkişafına əlavə dəstək haqqında Azərbaycan Respublikası Prezidentinin Sərəncamı". 8 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Qarabağ atları Avropada". 8 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "İlham Əliyev Kraliça II Elizabetə Qarabağ atı hədiyyə edib". 8 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "İlham Əliyev Kraliça II Elizabetə Qarabağ atı hədiyyə etdi - FOTOLAR". Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Qırğızıstan prezidentinə Qarabağ atı hədiyyə edildi". 20 Mayıs 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Карабахская лошадь". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Fransız qadınlarını heyrətləndirən Qarabağ atları..." 14 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "о сношениях России с Персиею, Грузиею и вообще с горскими народами, в Кавказе обитающими, со времен Ивана Васильевича доныне" (Rusça). 22 Kasım 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Азербайджанская лошадь" (Rusça). 31 Mart 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Azərbaycan Respublikasında Qarabağ atı cinsinin inkişafına əlavə dəstək haqqında Azərbaycan Respublikası Prezidentinin Sərəncamı". 8 Eylül 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "Heyvandarlığın maddi-texniki təchizatının yaxşılaşdırılması ilə bağlı tədbirlər haqqında Azərbaycan Respublikası Prezidentinin Sərəncamı". Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "30 Noyabr, 1995. Flora və Fauna". 17 Şubat 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "27.06.2006. "Qarabağ atları"". 2006. 18 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
- ^ "1993, 1 Fevral. Atlar". 18 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 8 Eylül 2024.
Dış bağlantılar
Wikimedia Commons'ta Karabakh horse ile ilgili çoklu ortam belgeleri bulunur
- Qarabağsız qalan Qarabağ atları (Azerice)