İçeriğe atla

Kara Athena

Kara Atena Eski Yunanistan Uydurmacası Nasıl İmal Edildi? 1785-1985
Kara Athena kitap kapağı
YazarMartin Bernal
ÇevirmenÖzcan Buze
Dilİngilizce
Konu19. Yüzyıl Avrupa ırkçılığının kendi tarihine kaynak olarak özgün uygarlığın beşiğinin Yunanistan olduğu efsanesini ortaya atıldığı ve sahiplendiği[1]
Yayım1987
YayımcıKaynak Yayınları
Sayfa699 sayfa (Türkçe)
ISBN978-975-343-228-3
Seri
Kara Atena Eski Yunanistan Uydurmacası Nasıl İmal Edildi? 1785-1985Bölüm II, Arkeolojik ve Belgesel Kanıtlar (1991)

Kara Athena: Klasik Medeniyet'in Afro-Asyatik Kökleri (İngilizce: Black Athena: The Afroasiatic Roots of Classical Civilization), Martin Bernal'in bir çalışmasıdır. Antik Yunan ve dolayısıyla Batı Medeniyetinin kültürel kökeninin Afro-Asyatik Antik Mısır ve Finike kültürlerine dayandığı faraziyesini ortaya koyar. Batı medeniyetinin kökeninin Avrupa'daki 18. ve 19. yüzyıl ideolojik akımlarının etkisinde, bilimsel nesnellikten uzak olarak imal edildiğini ve özgün Avrupa medeniyetinin beşiği Yunanistan sloganının lanse edildiğini savunur. İdeolojik ve ırkçı öğelere sahip tarih yazımına göre Avrupa, Yunanistan ve Ariler dışında kalan Afrika ve Asya köklerin Yunan kültüründeki büyük etkisinin Batılı akademisyenler tarafından bilinçli bir şekilde tekrar tekrar görmezden gelinip inkâr edildiğini ve zamanla silindiğini savunur.[2][3]

Yayımlanmış bölümler

  • Bölüm I, Eski Yunanistan Uydurmacası Nasıl İmal Edildi, 1785-1985 (1987)
  • Bölüm II, Arkeolojik ve Belgesel Kanıtlar (1991)
  • Bölüm III, Dilbilimsel Kanıtlar (2006)

Martin Bernal

Bernal'in çalışmalarının ilk konusu Çin Dili üzerine oldu. Cambridge Üniversitesi'nde Doğu çalışmalarında birincilik payeleri aldı. Sonra modern Çin tarihinde uzmanlaştı. Çinliler üzerine erken araştırmaları, "Kara Athena"'da neden kültürlerin tesirlerinin anlaşılmasındaki çalışmalarının dil-merkezli yaklaşımları temel aldığını ve bazı dereceden arkeolojik delilleri ve tarihi notları reddettiğini açıklayabilir.[4]

İhtilâflı görüş

Bernal'e göre Yunan medeniyetinin menşeinin iki esas kuramı vardır: "Arî model" ve "antik model". Arî model, daha sonra "zayıf" ve "kuvvetli" diye ayırdığı, Yunanların ilk yerleşimlerinin kuzey doğuda (yani merkezi Avrupa'da) olduğudur. "Kuvvetli kuram" Yunanistan'ın bulunduğu bölgeyi Arî'lerin gelmesinden önce meskûn olmamış kabul eder. "Zayıf kuram" ise bu bölgenin Arî'lerin gelmesinden önce yerlilerine ait olduğunu kabul eder.

Bernal kanıtları eksik olan sömürgeleştirme temelli Arî kuramı reddeder. Socrates, Plato and Aristo gibi dönemin Yunan tarihçilerinin Finike medeniyetinin Yunanistanı kolonileştirdiğine inanamalarını ispatlamalarına değinir. Bunu temel alarak, Yunanistan'ın kuzeyli istilacıların karışımı (Akalar, Danoalar, Argoslar vb.) ile bir Finike kolonisi tarafından kolonileştirildiğini açıkladığı bir yeni kuramı ortaya koyar.

Araştırmanın menşei

Bernal, Antik Mısır ve Kuzey Afrika'nın tarihini açıklamak için kitabında okuyucuya, önde gelen Avrupalı liderlerin Mısır ve Kuzey Afrika hususunda ilgi ve hayranlık içeren ifadelerinin birçok örneklerini gösterir. 18nci ve 19ncu yüzyıl Avrupalı ırkçıları için, kendi medeniyetlerinin kökenlerinin Afrika'lıların ve Sami'lerin kolonileştirdiği Mora'lı barbarlar olması, tahammül edilebilir değildi. Bu yüzden arkeolojik ve dilbilimsel bütün kanıtları bir tarafa bırakıp kendi tarih tezlerini yazdılar. Barthold Georg Niebuhr ve Karl Ottfried Müller gibi 19ncu yüzyıl tarihçileri bilimsel disiplin ve kanıtları da bir tarafa bırakarak Arî modeli kurdular. Buna tarihi teze göre, Kuzeyden Mora'ya gelen saf Hint-Avrupa ırkından Dorlar ve Helenler buradaki vahşileri medenileştirip Avrupa medeniyetinin temellerini atmışlardı. Anadolu, Sümer, Finike ve Mısır medeniyetleri inkâr ediliyordu. Arî modeli savunanlara göre Yunan medeniyetinden önce kayda değer bir medeniyet yoktu; varsa bile bunlar Yunan kültürünün alt kültürleri veya barbarlardı.

Klasik Yunancanın yakınında konuşulan, Anadolu Dillerinin etkisiyle proto-Yunan dilinden çıktığının birçok kişi tarafından kabul görmesine ve kültürün karşılaştırılabilir öğelerin kaynaşması olarak geliştiğinin kabul edilmesine karşın Bernal, yakın doğu kültürlerinin Afrikalı öğelerinin altını çizer. Kitap, klasik batı merkezcil görüşe karşıt imajı nedeniyle Afro-Amerikan veya Afrikamerkezli hareketlere muazzam tesir etti.

Bernal, Yunan dilinin, Hint-Avrupa dilinin, kültürel olarak tesiri altında kaldığı Mısır dili ve Sami dilleri ile temasından tekamül ettiğini faraziyesini ortaya koydu. Bazı Hint-Avrupa etimolojilerinde şu sıralarda kabul edilen bazı kelimeler de dahil, Yunanca kelimelerin birçok Mısır ve Sami kökenli örneklerine değindi. Bernal, M.Ö. 750 yılından önce onaylanmamış M.Ö. 1800 ve M.Ö. 1400 yıllarına ait Yunan Alfabesine ve M.Ö. 10 yüzyıl şairi Hesiod'a yer verdi.

Tepkiler

Kara Athena, akademik toplumda öfkeli bir münakaşayı ateşledi. Çoğu eleştirmenler, Yunan medeniyetinin menşeinin 19ncu yüzyıl ırkçılığı tarafından lekelenmiş olduğunu ifade eden Bernal'in çalışmasını kabul ederken, birçoğu Bernal'i hipotezinin spekülatif tabiatta olması ve uzmanlık alanının çok dışında çalışma yapmış olması nedeniyle şiddetle eleştirdi.

Sonradan gelen bazı yazarlar, Bernal'in kültür, etnisite ve ırk hususlarında kafa karışıklığında olduğu, dilbilimsel olarak yetersiz ve sistematiklikten uzak olararak etimolojiyi ele aldığı hususlarında ağır bir şekilde eleştiride bulundular. Bernal yeri geldikçe, akademik camiayı, 19ncu yüzyıldan beri Afrika ve Sami uygarlığının önemini sürekli ve kasıtlı olarak kararmakla itham etti.

Diğer taraftan İtalyan filolojist Giovanni Semerano'nun kuramlarında ise Bernal'in tezlerinin desteklendiği görülmektedir

Kaynakça

  1. ^ "Prof. Dr. Ahmet İNAM, Türkiye'de Felsefeyi değerlendirme konuşmalarından". 15 Ocak 2009 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Mayıs 2008. 
  2. ^ Bilim ve Ütopya dergisi, 21. Sayı, Mart 1996
  3. ^ *"Eski Yunan mucizesi" yalanı üzerine, Martin Bernal’la Mülakat 15 Mayıs 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  4. ^ "Martin Bernal, kısa özgeçmiş" (PDF). 9 Haziran 2007 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 17 Mayıs 2008. 

Dış bağlantılar

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Anadolu</span> Türkiye topraklarının büyük bölümünü oluşturan Batı Asya yarımadası

Anadolu, Anadolu Yarımadası veya coğrafi olarak Asya Kıtası'nın tüm özelliklerini içerdiğinden Küçük Asya, Asya kıtasının en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755.000 km²'lik bir alanı kaplayan dağlık bir yarımadadır.

<span class="mw-page-title-main">Afrika</span> kıta

Afrika, yüzölçümü ve nüfus yoğunluğu açısından dünyanın en büyük ikinci kıtasıdır. Kendisine bitişik kabul edilen adalar ile birlikte 30,8 milyon km²'lik alanı ile dünya yüzölçümünün %6'sını ve dünya üzerindeki toprakların %24,4'ünü kapsar. 1 milyar kişilik nüfusuyla dünya nüfusunun %15'ini barındırır. Afrika, kuzeyde Akdeniz, güneyde Hint Okyanusu, batıda Atlas Okyanusu, doğuda Sina Yarımadası, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı ile çevrelenmiştir. Madagaskar'ı ve çeşitli takımadaları bünyesinde barındırır. Kıtada 54 adet diplomatik olarak tanınmış bağımsız devlet, dokuz bölge ve 3 adet de sınırlı tanınmış devlet bulunur.

<span class="mw-page-title-main">Yunanca</span> Hint-Avrupa dili

Yunanca (Yunanca: Ελληνικά Elliniká veya Eλληνική γλώσσα Ellinikí Glóssa

<span class="mw-page-title-main">Rum</span>

Rum, Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde yaşamış ve Roma yurttaşı haklarına sahip olmuş halk veya kişidir. Bu kimselerin çeşitli etnisiteye sahip bireylerden oluşan bir topluluk olmalarına karşın ilerleyen zamanda bu kimselerin konuştukları Latinceyi bırakarak Yunancayı benimsemeleri ve çoğunluğun Müslümanlardan oluştuğu yerlerde yaşamaları nedeniyle daha sonradan bu kelime, Yunanistan dışında Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimseleri ifade etmek için kullanılmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Arapça</span> Afroasya dilleri ailesinin Sami koluna mensup bir dil

Arapça, Afroasya dilleri ailesinin Sami koluna mensup bir dildir. Batıda Atlantik Okyanusu'ndan doğuda Umman Denizi'ne, kuzeyde Akdeniz'den güneydoğuda Afrika Boynuzu ve Hint Okyanusuna uzanan geniş bir coğrafyada konuşulmaktadır. Tüm lehçeleri ile birlikte 420 milyonu aşkın kişi tarafından konuşulduğu tahmin edilmektedir. Arap Birliği'ne üye 22 ülke ile Çad ve Mali dâhil olmak üzere 24 ülkede resmî dildir. Aynı zamanda kısmî olarak tanınan Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti, Somaliland ile Tanzanya'da (Zanzibar) resmî dil statüsündedir. Arap Birliği'nin ve Birleşmiş Milletler'in kabul edilen altı resmî dilinden biridir. Nijer, Senegal ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nde ulusal/azınlık dili olarak tanınmıştır. Arapça İran, İsrail, Pakistan, Filipinler ve Güney Afrika Cumhuriyeti anayasalarında özel dil statüsüne sahiptir.

<span class="mw-page-title-main">Fenikeliler</span> Antik Akdeniz kavmi

Fenikeliler, Antik Çağ'da yaşamış Sami dillerine mensup bir dil konuşan Akdenizli kavimdir. Bereketli Hilal'in Akdeniz'e bakan kıyılarında gelişen bu uygarlık, talassokrasik bir yapıda şekillenmiştir. Fenikeliler, Doğu Akdeniz'den tüm Akdeniz kıyılarına hatta Atlas Okyanusuna yayılarak en bilineni Kartaca olan çeşitli şehir devletleri kurmuştur.

Aramca veya Aramice, Sâmî (Semitik) dil ailesinin Kuzeybatı grubundan bir dil. Suriye ülkesinin eski adı olan Aram sözcüğüne izafeten adlandırılmıştır.

Kâzım Mirşan, inşaat mühendisi ve Türk tarihi, özellikle ön Türkler ile ilgili araştırmaları ile tanınan araştırmacı.

<span class="mw-page-title-main">Türk Tarih Tezi</span> sözdebilimsel çalışma

Türk Tarih Tezi, 1930'lu yıllarda, Mustafa Kemal Atatürk'ün teşvikiyle oluşturulan tarih yorumu. 1930 yılında yüz adet basılan Türk Tarihinin Ana Hatları isimli eser Türk Tarih Tezi'nin bildirgesi sayılır. Bu eser doğrultusunda hazırlanan ve 1931-1941 yılları arasında liselerde okutulan dört ciltlik ders kitabı da Türk Tarih Tezi'nin temel metinlerindendir. İslam ve Hristiyan çatışmasına dayalı Osmanlı tarihi tezine ve Türkler aleyhinde yazılan Batılı tarih tezlerine tepki olarak ortaya konmuştur. Bilimsel çevrelerde Türk Tarih Tezi, siyasi gayeler taşıdığı, hayalci veya romantik milliyetçi yönlerinin olduğu savlarıyla eleştirilmiştir.

Demir Çağı, demirin çeşitli alet ve silah yapımında esas malzeme olarak kullanıldığı bir arkeolojik devirdir.

<span class="mw-page-title-main">Felsefe tarihi</span>

Felsefe tarihi, felsefenin mantık, epistemoloji, ontoloji, etik, estetik gibi alt bölümlerinden birisidir. Genel olarak felsefe derslerinin başlangıcında verilir. Bunun temel nedeni, felsefe tarihinin içeriğiyle ilintilidir. Felsefe tarihi, felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından, çeşitli felsefe ögretilerinin tarihsel yerlerinin ve öğretisel ayrımlarının belirlenmesine ve bu öğretilerin felsefenin alt bölümleri açısından değerlendirilip ortaya konulmasına kadar çok yönlü ve çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Felsefe tarihi bu anlamda sadece bir mevcut felsefelerin ansiklopedik bir araya getirilmesi meselesi değildir; felsefenin ne olduğunun tanımlanmasından neyin felsefe-içi neyin felsefe-dışı sayılacağına değin bir dizi kuramsal/felsefi sorunla yüz yüzedir. Bu anlamda, felsefenin bir altbölümü olarak felsefe tarihi, hem felsefi çalışmanın başlangıcı hem de en önemli alanıdır. Genelde felsefe tarihi kitapları, bu bakımdan öğretilerin ve bunların felsefi sorunları çözme denemelerinin art arda etkileşimlerle gelişen tarihini ele alır. Bu tarihin hazırlanmasında hem düşünürlerin metinleri hem de bu metinlerin tarihsel toplumsal koşulları iç bağlantıları açısından değerlendirilir, öğretilerin birbirine etkileri ve karşıtlıkları, benzerlikleri ve ayrımları serimlenir. Dolayısıyla, genel anlamda felsefe tarihinin varlık, bilgi ve değerlerle ilgili soruları ve sorunları belirli özgül yöntemlerle değerlendiren ya da inceleyen ve bu incelemeyi sonuçları bakımından da sistemaktikleştirilmesine yönelik çalışan bütün düşünce girişimlerini ortaya koymayı hedeflediği söylenebilir.

<span class="mw-page-title-main">Antik Yunanistan</span> İlk Çağdaki Yunan medeniyeti

Antik Yunanistan, bugünkü Yunanistan toprakları ile Küçük Asya'da (Anadolu) yaşayan toplumların kurduğu devlet ve uygarlıkların, MÖ 756 ile MÖ 146 tarihleri arasında hüküm sürdükleri bölgenin adı.

<span class="mw-page-title-main">Berberiler</span>

Berberiler, bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkıdır. Bazı mağara resimlerinin bulunmuş olması, Berberiler'in bu paleolitik toplulukların soyundan gelmiş olabileceği tezini güçlendirmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Yunanistan tarihi</span>

Yunanistan'ın ilk sakinlerine sıklıkla Pelasgi, yani "deniz halkı" denirdi. Yarımadanın bu sakinleri kuzeyden göçen işgalcilerin etkisi ile güneye kaçtılar. Birbiri ardı sıra gelen işgallerle güney kıyılarına ve Ege Adaları'na yayıldılar. MÖ 3200 civarında bölgeye yeni gelenler birlikte zamanla Yunancaya dönüşen bir Hint-Avrupa dili getirdiler.

<span class="mw-page-title-main">Minos medeniyeti</span> Tunç Çağı uygarlıklarından biri

Minos medeniyeti, Tunç Çağı'nda Yunanistan'a bağlı olan, Ege Denizi içindeki Girit Adası'nda, MÖ yaklaşık 3.500'lerde doğmuş bir uygarlıktır. Girit uygarlığı, MÖ 2700 ile MÖ 1450 yılları arasında en parlak dönemlerini yaşadı ve yavaş yavaş eski gücünü yitirmesinin ardından Girit üzerinde Miken kültürü baskınlaşmaya başladı.

<span class="mw-page-title-main">Atatürk milliyetçiliği</span> Atatürkün milliyetçilik anlayışı

Atatürk milliyetçiliği, Atatürk'ün millet tanımından yola çıkarak Kemalizm'in milliyetçilik ilkesini oluşturur. Atatürk'e göre millet, geçmişte bir arada yaşamış, bir arada yaşayan, gelecekte de bir arada yaşama inancında ve kararında olan, aynı vatana sahip, aralarında ortak dil, kültür, ahlak ve siyasi birlik olan insanlar topluluğudur. Atatürk'ün tanımladığı milliyetçilik; din ve ırk ayrımı gözetmeksizin, ulus tanımını vatandaşlık ve üst kimlik değerlerine dayandıran sivil milliyetçi bir vatanperverlik anlayışıdır.

Kurgan veya Korgan özellikle Orta Asya ve Doğu Avrupa'daki yığma tepe ve höyük şeklinde bulunan genellikle tahtadan yapılmış mezarlar için kullanılan bir tümülüs türü.

Asuroloji, Asurlular ve ilgili Mezopotamya uygarlıklarını arkeolojik, tarihsel ve dilbilimsel yönlerden inceleyen bilim dalıdır. Sümer ve Babil uygarlıkları da Asurolojinin konuları arasında sayılmaktadır. Dalın odaklandığı zaman dilimi ise MÖ 3. binyıl ile İslam'ın Arap Yarımadası sınırlarını aştığı 7. yüzyıldır.

<span class="mw-page-title-main">Araplaşma</span> Arap olmayan bir bölgenin fethi ile nüfusta Arap etkisinin artması

Araplaşma, Arap olmayan bir bölgenin fethi ile Arap olmayan nüfusta Arap etkisinin artmasını, Arap dilinin, kültürünün, kimliğinin kademeli olarak benimsenmesini tarif eder. İslam dini ve bunlarla ilişkili olarak İslam'a dayanan sosyo-politik düzen ile Arapça bir kitap olan Kur'an Araplaşmada merkezi bir rol oynamıştır. Ve Bu, genellikle fethedilen topraklarda İslamileştirme ile beraber ilerlemiştir. Genel olarak, Arap orijinli unsurlar, fethedilen medeniyetlerden oluşan çeşitli unsurlarla çeşitli şekillerde birleşti. Araplaştırma; Irak, Suriye, Sudan, Moritanya, Cezayir ve Libya'daki Arap milliyetçisi rejimler tarafından Arap yerleşimlerini genişletme, Arap dışındaki azınlıkların sınır dışı edilmeleri ve Arap olmayan nüfusta Arap kimlik ve kültürünün uygulanmasını, özellikle eğitimde Arapça olmayan anadillere izin vermemek gibi yöntemler ile modern çağlarda da devam etti.

Afrosentrizm siyah insanların ırksal kendi kendini teyit etme ideolojisi.