İçeriğe atla

Kanun hükmünde kararname

Kanun hükmünde kararname (KHK), yasama organının konu, süre ve amacı belirleyen bir yetki kanunu ile verdiği yetkiye veya doğrudan doğruya anayasadan aldığı yetkiye dayanarak, hükûmetin çıkardığı, maddi anlamda kanun gücüne sahip, parlamentonun tasdiki ile şekli ve organik anlamda kanun gücünü kazanacak olan kararnamelerdir. Türkiye'de 1982 Anayasası'nın 87'nci maddesi ile "bakanlar kuruluna belli konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermek" TBMM'nin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.

Anayasa'nın 91'inci maddesinde de kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verme hususu düzenlenmiştir. Bu madde şöyledir:

Türkiye Büyük Millet Meclisi, bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemez.

Kanun hükmünde kararnameler, olağan ve olağanüstü olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nde, olağan kanun hükmünde kararnameler, bakanlar kurulu tarafından çıkarılmakta; bu yetki bakanlar kuruluna Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yetki kanunu ile verilmektedir. Temel haklar, kişi hak ve ödevleri ile siyasi hak ve ödevler hakkında düzenleme yapılamaz. Olağanüstü kanun hükmünde kararnameler ise cumhurbaşkanı başkanlığındaki bakanlar kurulu tarafından çıkarılmaktadır. Bunun için TBMM'nin yetki kanunu vermesine gerek yoktur. Uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri yerine getirmek şartıyla, her alanda düzenleme yapılabilir. Kanun hükmünde kararnameler hem meclis tarafından siyasi denetime hem de anayasa mahkemesi tarafından yargısal denetime tâbidirler.

2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumundan evet kararının çıkmasının ardından yapılan 2018 Türkiye genel seçimlerinde halk oyuyla seçilen cumhurbaşkanı görevine başladıktan sonra anayasanın 91'inci maddesi yürürlükten kaldırıldı. Kanun hükmünde kararnameler, yerini yeni sistemin yeni düzenleme aracı olan Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine (CBK) bırakmıştır.[1]

Kaynakça

  1. ^ "Türkiye'nin İlk Kanun Hükmünde Kararnameleri". Türkiye’nin İlk Kanun Hükmünde Kararnameleri. Gazi İktisat ve İşletme Dergisi. 12 Şubat 2020. 13 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Ocak 2023. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu (1924)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1924–1961)

1924 Anayasası, 20 Nisan 1924'te yürürlüğe girdi, 1921 tarihli Teşkîlât-ı Esâsiye Kanunu'nun yerini almıştır. Atatürk ilkeleri de denilen altı ilkenin eklenmesi, devletin dininin İslam olduğuna dair ibarenin kaldırılması ve kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi gibi birkaç önemli değişiklikle 1961'e dek yürürlükte kalmıştır. 10 Ocak 1945'te içeriği değiştirilmeden, dili Türkçeleştirilerek yeniden kabul edilmiştir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinin ardından, yeni bir anayasa hazırlanarak 1961'de kabul edilmiş ve 1924 Anayasası yürürlükten kalkmıştır.

  1. Madde: Devletin yönetim şekli Cumhuriyettir.
  2. Madde: Türk Devleti'nin dili Türkçe, başkenti Ankara'dır.
  3. Madde: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu egemenliğin tek temsilcisi TBMM'dir.
<span class="mw-page-title-main">Anayasa</span> devleti yöneten temel ilkeler bütünü

Anayasa, ülke üzerindeki egemenlik haklarının kullanım yetkisinin içeriğinde belirtildiği şekliyle devlete verildiğini belirleyen toplumsal sözleşmelerdir. Hans Kelsen'in normlar hiyerarşisine göre diğer bütün hukuki kurallardan ve yapılardan üstündür ve hiçbir kanun ve yapı anayasaya aykırı olamaz. Devletin temel örgüt yapısını kuran, önemli organlarını ve işleyişlerini belirleyen; ayrıca temel hak ve özgürlükleri tespit edip, sınırlarını çizen hukuk metinleridir. Toplumsal bir sözleşme niteliği taşır. Devlet faaliyetlerini ve oluşum biçimini düzenleyen yasa metnidir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de siyaset</span> Türkiye Cumhuriyetinin siyasi yapısı

Türkiye'de siyaset, Türkiye'nin kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı bir yapısı vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı erklerinden oluşan üçlü kuvvet ayrılığı ilkesi temel alınmıştır. Buradaki üç erk; Yasama (TBMM), Yürütme (Cumhurbaşkanı) ve Yargı (Mahkemeler) tarafından oluşmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Büyük Millet Meclisi</span> Türkiye Cumhuriyetinin parlamentosu

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti'nin yasama organıdır. 23 Nisan 1920'de Osmanlı Devleti'nin İtilaf Devletleri'nce işgaline direniş göstermek üzere kurulmuştur. Asli görevi yürütmeyi denetlemektir ve yasama erkini kullanır. "Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir" ilkesi, TBMM'nin varoluşunun temel dayanağını oluşturur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi</span> Türkiyedeki en yüksek yargısal devlet organı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi (AYM), Türkiye'de anayasal denetimi yürüten en yüksek yargı organıdır. Kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Görevleri, Türkiye Anayasası'nın 148. ve 153. maddeleri arasında belirtilmiştir.

Kuvvetler ayrılığı veya güçler ayrılığı, devlet organları olan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin birbirinden ayrılmış oldukları bir devlet yönetim modelidir. Devletin her biri birbirinden ayrı ve bağımsız güçlerdeki kol ve sorumluluk alanlarına ayrıldığı ve böylece her bir güç ve kolun bir diğeri ile güç ve sorumluluk alanları bakımından bir çatışma yaşamadıkları bu model ilk olarak antik Yunan ve Roma'da geliştirildi. Kuvvetler ayrılığında güçler normal olarak yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üç kola ayrılmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye cumhurbaşkanı</span> Türkiye Cumhuriyetinin devlet ve hükûmet başkanı

Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet ve hükûmet başkanıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkomutanlığını, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın uygulanmasını ve devlet kurumlarının uyum içinde çalışmasını temin eder. Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 104. maddesinde düzenlenmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası</span> 1982 yılından beri yürürlükte olan Türkiye Anayasası

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya resmî olmayan kullanımıyla 1982 Anayasası, Türkiye'nin 9 Kasım 1982'den bu yana geçerli olan anayasasıdır. 12 Eylül Darbesi sonrasında askerî yönetimin emriyle Danışma Meclisi tarafından hazırlanmış, 23 Eylül 1982 tarihinde Danışma Meclisi tarafından ve 18 Ekim 1982 tarihinde Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilmiştir. Devlet Başkanı Kenan Evren, Anayasa'nın ilk üç maddesinin "değiştirilemeyeceğini ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğini" dördüncü madde olarak taslağa ekletmiştir. 7 Kasım 1982 Pazar günü yapılan halk oylaması sonucu yüzde 91,37 oranında kabul oyu ile kabul edilmiştir.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1961)</span> Türkiye Cumhuriyetinin anayasası (1961–1982)

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası veya 1961 Anayasası, 9 Temmuz 1961 tarihli referandum ile kabul edilen ve 12 Eylül Darbesi'ne kadar yürürlükte olan anayasadır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Cumhurbaşkanlığı Kabinesi</span> Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organı

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Hükûmet veya Kabine, Türkiye'de Cumhurbaşkanının başkanlık ettiği ve tüm bakanların bir araya gelip kararlar aldığı kuruldur. Her bakan, kendi bakanlığını ilgilendiren iş ve emri altındaki kamu personelinin yerine getirdikleri işlem ve eylemlerinden sorumludur.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de anayasal süreç</span> Türk anayasal sürecinin geçmişi ve bugünü

Türkiye'de anayasal süreç, 1808 tarihinde ilan edilen Sened-i İttifak ile başlayıp günümüze kadar devam etmektedir. II. Mahmud döneminde, Alemdar Mustafa Paşa tarafından hazırlanan Sened-i İttifak, merkezî otoriteyi taşrada hâkim kılmak için Rumeli ve Anadolu âyanları ile Osmanlı Devleti arasında 29 Eylül 1808’de imzalandı. Osmanlı'da Sened-i İttifak ile Türk tarihinde ilk defa devlet iktidarı sınırlandırıldığından, bu belge Türk tarihinde ilk "anayasal belge" kabul edilmektedir. Abdülmecid döneminde 3 Kasım 1839 tarihinde Mustafa Reşid Paşa tarafından hazırlanan Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman ile padişah, fermanda ilân edilen ilkelere ve konulacak kanunlara uyacağına yemin etti. Tanzimat Fermanı'nın tamamlayıcısı ve pekiştiricisi olan Islahat Fermanı, Abdülmecid tarafından 1856 yılında "ferman" olarak ilan edildi. Tanzimat döneminde yetişen ve Genç Osmanlılar olarak bilinen aydın ve yazarlar, Avrupa'dan etkilenerek meşrutiyet yönetimini savunmaya başladılar ve meşrutiyeti ilan ettirmek için Abdülaziz’i tahttan indirerek, yerine II. Abdülhamid’i getirdiler. 23 Aralık 1876'da Mithat Paşa’nın hazırladığı Kanun-i Esasi ilan edilerek meşrutiyete geçildi. Kanun-i Esasî, şekli kritere göre bir anayasa olarak kabul edilmektedir. Türk tarihinin ilk anayasası olan ve 12 bölüm ile 119 maddeden oluşan Kanun-i Esasî'nin 113. maddesi gereğince, padişah olağanüstü durumlarda Anayasa'yı askıya alabilirdi. II. Abdülhamid, 1877 yılında Rus savaşlarını neden göstererek Anayasa'yı askıya aldı. 1908 yılındaki askeri ayaklanma sonucu II. Abdülhamid, 1876 Anayasası'nı tekrar yürürlüğe koydu ve böylece II. Meşrutiyet dönemi başladı. 1909 yılında 31 Mart Vakası'nın meydana gelmesinden sonra tahttan indirilen II. Abdülhamid'den sonra 1909 yılında Anayasa'da önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerle 1876 Anayasası, meşruti bir parlamenter monarşi Anayasası haline geldi.

<span class="mw-page-title-main">Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı</span>

Kuzey Kıbrıs'ın devlet yapısı, Kuzey Kıbrıs cumhuriyetle yönetilmekte olup yarı başkanlık sistemi bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı aynı zamanda devlet başkanı, başbakan ise hükûmetin başkanıdır. Çok partili sistem uygulanmaktadır. Yürütme yetkisi hükûmetin elindedir. Yasama yetkisi ise hükûmetle beraber Cumhuriyet Meclisi'ne aittir.

<span class="mw-page-title-main">Yazılı hukuk</span> Kanun koyucu tarafından yazılı bir metne bağlanan hukuk

Yazılı hukuk toplumun ortak çıkarlarını korumak amacıyla, yetkili organlar tarafından yürürlüğe konulan metinlere denir. Yazılı hukuk kuralları, eylem ve işlemlerde yurttaşları olduğu kadar devlet organlarını da bağlayan kurallardır. Yazılı hukuk kuralları, pozitif hukukun bağlayıcı asli hukuk kaynakları arasında yer almaktadır. Hukun asli kaynakları; yazılı kaynaklar ile yazılı olmayan örf ve adetler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

Türkiye mevzuatı, Türkiye'de yürürlükte olan yasa, cumhurbaşkanlığı kararnamesi, tüzük ve yönetmelik gibi hukuki düzenlemelerin hepsini ifade eder.

<span class="mw-page-title-main">Sırbistan cumhurbaşkanı</span>

Sırbistan cumhurbaşkanı, resmî olarak Cumhuriyet cumhurbaşkanı olarak adlandırılan Sırbistan devletinin başı.

Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Türkiye cumhurbaşkanı tarafından yürütme yetkisine ilişkin konularda yayınlanan yasal düzenleme aracıdır.

<span class="mw-page-title-main">Suriye yargı sistemi</span> Suriyenin yargı sistemi

Suriye'nin yargı sistemi Osmanlı, Fransız ve İslam hukukunun bir sentezidir. Medeni, ticari ve ceza kanunları öncelikle Fransız hukuk uygulamalarına dayanmaktadır. 1949'da ilan edilen bu kanunlar, bedeviler ve dini azınlıklar arasında örf ve adet hukukunun uygulanmasını sınırlamak için onaylanmış özel hükümlere sahiptir. İslam dini mahkemeleri ülkenin bazı bölgelerinde işlemeye devam ediyor, ancak yargı yetkisi evlilik, boşanma, babalık, çocukların velayeti ve miras gibi kişisel statü meseleleriyle sınırlı. Bununla birlikte, 1955'te kişisel statünün birçok yönüne ilişkin bir kişisel kod geliştirildi. Bu kanun, kadının statüsünü iyileştirerek ve miras kanunlarını netleştirerek şeriatı değiştirdi ve modernize etti.

<span class="mw-page-title-main">Güçlendirilmiş parlamenter sistem</span> Türkiyede muhalefet partilerinin önerdiği parlamenter sistem

Güçlendirilmiş parlamenter sistem veya iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem, Türkiye'deki bazı siyasi partilerin geliştirdiği, parlamenter sistemi ve yönetimde etkin olmayan sembolik cumhurbaşkanı makamını temel alan bir yönetim sistemidir. Sembolik cumhurbaşkanlığı makamının yanında yetkili ve güçlü bir başbakan makamını esas alır.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye hükûmeti</span> Hükûmet

Türkiye Hükûmeti, Türkiye'nin ulusal hükûmetidir. Başkanlık temsilî demokrasisi altında üniter bir devlet ve çok partili bir sistem içinde Anayasal bir cumhuriyet olarak yönetilir. Hükûmet terimi, toplu kurumlar kümesi veya özellikle Kabine (yürütme) anlamına gelebilir.