İçeriğe atla

Kannabinoid reseptörleri

CB1 ve CB2 moleküler yapıları

Kannabinoid reseptörleri, kannabinoidlerin bağlandığı ve hücre içi sinyalleri tetiklediği G proteini bağlı reseptörleridir. Kannabinoidler, bitkisel kökenli kannabinoidler (fitokannabinoidler), endokannabinoidler ve sentetik kannabinoidler olmak üzere üç ana gruba ayrılır.[1]

Kannabinoid Reseptör Tipleri

  • CB1 reseptörleri: Beyinde, omurilikte ve periferik sinir sisteminde yaygın olarak bulunur. İştah, ağrı, ruh hali, hafıza ve motor fonksiyonun düzenlenmesinde rol oynarlar.
  • CB2 reseptörleri: Bağışıklık sisteminde, özellikle lenf düğümlerinde, makrofajlarda ve nötrofillerde bulunur. Enflamasyonun düzenlenmesinde rol oynarlar.

Kannabinoid reseptörleri, hücre içi sinyalleri tetiklemek için G proteinlerini kullanır. G proteinleri, hücre içi sinyalleri hücrenin diğer kısımlarına ileten moleküllerdir.[2]

Kannabinoid reseptörlerinin aktivasyonu sonuçları

  • İştah: CB1 reseptörlerinin aktivasyonu iştahı artırır.
  • Ağrı: CB1 reseptörlerinin aktivasyonu ağrıyı azaltır.
  • Ruh hali: CB1 reseptörlerinin aktivasyonu ruh halini iyileştirir.
  • Hafıza: CB1 reseptörlerinin aktivasyonu hafızayı iyileştirir.
  • Motor fonksiyon: CB1 reseptörlerinin aktivasyonu motor fonksiyonunu iyileştirir.
  • Enflamasyon: CB2 reseptörlerinin aktivasyonu enflamasyonu azaltır.[3]

Araştırmalar

Kannabinoid reseptörleri, çeşitli hastalıkların tedavisinde potansiyele sahiptir. Örneğin, kannabinoid reseptörlerinin aktivasyonu, kanser, ağrı, anksiyete, depresyon, multipl skleroz ve Parkinson hastalığı gibi hastalıkların tedavisinde kullanılabilir. Kannabinoid reseptörleri, sentetik kannabinoidlerin psikoaktif etkilerinden de sorumludur. Sentetik kannabinoidler, kannabinoid reseptörlerine çok güçlü bir şekilde bağlanır ve bu da halüsinasyonlar, paranoya ve diğer psikoaktif etkilere neden olabilir.[1]

Kannabinoid reseptörleri, insan sağlığı ve hastalıkları için önemli bir rol oynar. Bu reseptörlerin işleyişi ve potansiyel terapötik uygulamaları üzerine yapılan araştırmalar devam etmektedir.

Kannabinoid reseptörleri ile ilgili bazı önemli bulgular şunlardır

  • Kannabinoid reseptörleri, memelilerde, kuşlarda, balıklarda ve sürüngenlerde bulunur.
  • Kannabinoid reseptörleri, hücre içi sinyalleri tetiklemek için G proteinlerini kullanır.
  • Kannabinoid reseptörlerinin aktivasyonu, çeşitli hücresel süreçleri etkiler.
  • Kannabinoid reseptörleri, çeşitli hastalıkların tedavisinde potansiyele sahiptir.

Kannabinoid reseptörleri ile ilgili bazı gelecekteki araştırmalar şunlardır:

  • Kannabinoid reseptörlerinin işleyişine ilişkin daha fazla bilgi edinmek.
  • Kannabinoid reseptörlerini hedef alan yeni terapötik ajanların geliştirilmesi.
  • Kannabinoid reseptörlerinin sentetik kannabinoidlerin psikoaktif etkilerine nasıl katkıda bulunduğunu anlamak.[4]

Ayrıca Bakınız

Kaynakça

  1. ^ a b Graham, Euan Scott (2009). "Cannabinoid Receptors: A brief history and "what's hot"". Frontiers in Bioscience (İngilizce). Volume (14): 944. doi:10.2741/3288. 24 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2024. 
  2. ^ Milligan, Graeme (1 Aralık 2003). "Constitutive Activity and Inverse Agonists of G Protein-Coupled Receptors: a Current Perspective: TABLE 1". Molecular Pharmacology (İngilizce). 64 (6): 1271-1276. doi:10.1124/mol.64.6.1271. ISSN 0026-895X. Erişim tarihi: 24 Ocak 2024. 
  3. ^ Mayer, Bernd (1 Aralık 2007). "In memoriam". Pharmacology & Therapeutics (İngilizce). 116 (3): 527-528. doi:10.1016/j.pharmthera.2007.10.002. 23 Haziran 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2024. 
  4. ^ Wiedemann, Claudia (1 Nisan 2007). "Location, location, location — a matter of life and death". Nature Reviews Neuroscience (İngilizce). 8 (4): 249-249. doi:10.1038/nrn2126. ISSN 1471-003X. 24 Ocak 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Ocak 2024. 

İlgili Araştırma Makaleleri

<span class="mw-page-title-main">Doğal öldürücü hücre</span> sitotoksik lenfosit türü

Doğal öldürücü hücre veya doğal kâtil hücre diye adlandırılan bir çeşit lenfosit hücresi.

<span class="mw-page-title-main">Serotonin</span> Nörotransmitter

Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bir nörotransmitterdir. Eksikliğinde depresif, yorgun, sıkılgan bir ruh hali görülür. Yapısal olarak monoamin grubuna girer ve triptofan aminoasiti ile triptofan hidroksilaz enziminin tepkimesi sonucu sentezlenir.

<span class="mw-page-title-main">Sitokin</span> hücre sinyalizasyonunda önemli olan küçük proteinlerin (~5-20 kDa) geniş ve gevşek kategorisi

Sitokin, hayvan ve bitki hücrelerince üretilen, hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubudur. Hücre yüzeyi sitokin reseptörleri aracılığıyla görevlerini yapar. Yangı (enflamasyon) ve bağışıklık reaksiyonlarında, aktif lenfositler, makrofajlar, endotel, epitel ve konnektif dokular tarafından oluşturulurlar. Salınımları geçicidir. Sitokinler, hücrelerdeki reseptörlere bağlanarak hücre çoğalmasını uyarırlar.

<span class="mw-page-title-main">İnflamasyon</span> iltihaplanma

İnflamasyon, canlı dokunun her türlü canlı, cansız yabancı etkene veya içsel/dışsal doku hasarına verdiği sellüler (hücresel), humoral (sıvısal) ve vasküler (damarsal) bir seri vital yanıttır. İnflamasyon normalde patolojik bir durum olmasına karşın, inflamatuar reaksiyon fizyolojik olarak vücudun gösterdiği bir tepkidir. Halk arasında iltihap tabiri yangı için kullanılmasına rağmen sık sık apseler için de iltihap denmesinden dolayı inflamasyon (inflammare) terimini kullanmak daha yerinde olacaktır. Hücre dejenerasyonu ile birlikte inflamasyon konusu, hastalıkların patolojik temelini oluşturmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Doğuştan gelen bağışıklık sistemi</span> omurgalılarda bulunan iki ana bağışıklık stratejisinden biri

Doğuştan gelen bağışıklık sistemi ya da doğal bağışıklık diğer organizmaların enfeksiyonlarına karşı spesifik olmayan yolla koruma yapan ev sahibinin savunmasındaki hücreleri ve mekanizmaları kapsayan bir bağışıklık sistemi çeşididir.

Moleküler biyolojide bir transkripsiyon faktörü genlerin transkripsiyonunu düzenlemek için DNA üzerinde belli bir diziye bağlanabilen bir proteindir. Bunlar diziye-özgün DNA bağlanma proteini olarak da adlandırılır. Transkripsiyon faktörleri tek başına veya bir komplekste yer alan başka proteinlerle beraber, RNA polimeraz tarafından bir genin transkripsiyonunu ya kolaylaştırırlar veya engeller.

Kalıp tanıma reseptörleri veya PRRler, mikrobiyal patojenler veya hücresel stresle ilgili molekülleri tanımak için bağışıklık sistemi hücrelerince üretilen proteinlerdir. Örnek, desen veya patern tanıma reseptörleri olarak da adlandırılabilmektedirler.

Biyokimyada reseptör veya almaç, birbiriyle kısmen örtüşen iki anlama karşılık gelir.

<span class="mw-page-title-main">Glukokortikoid</span>

Glukokortikoidler (GC), adrenal bezlerden günlük ritimde veya stres durumunda salgılanan kortikoid sınıfından steroid hormonlardır. Hem vücutta salgılanmakta hem de sentetik olarak üretilmektedir. İnsanda salgılanan en önemli glukokortikoid kortizoldür. Glukokortikoidler, etkilerini glukokortikoid reseptörlerine (GR) bağlanarak gösterirler.

<span class="mw-page-title-main">G proteini</span>

G proteinleri hücrenin dışından gelen sinyalleri hücre içine ileten ve hücre içinde değişiklikler oluşturan bir protein ailesidir.Birçok hormonlar,nörotransmitterler ve diğer sinyal iletim molekülleri sinyallerini hücre içine bu yolla iletir.

<span class="mw-page-title-main">Sentetik kannabinoid</span> Bonzai Kannabis, Diğer adıyla Cigara

Sentetik kannabinoid veya bilinen adıyla bonzai, esrar etkisi veren bir tasarım uyuşturucu. Spice, K2 gibi başka isimlerle de anılmakta ve esrara alternatif olarak 2004'ten beri ticareti yapılmaktadır. Çoğunlukla pipo veya nargile ile ya da sigara kağıdına sarılarak, nadiren ise demlenerek tüketilmektedir.

<span class="mw-page-title-main">Kannabinoid</span>

Kannabinoidler, beyindeki nörotransmitter salınımını değiştiren hücrelerdeki kannabinoid reseptörleri üzerinde etkili olan çeşitli kimyasal bileşikleri kapsayan bir sınıftır. Bu reseptör proteinleri için ligandlar, endokannabinoidleri, fitokannabinoidleri ve sentetik kannabinoidleri içerir. En önemli kannabinoid olan tetrahidrokannabinol (THC), esrarda bulunan birincil psikoaktif maddedir. Kannabidiol (CBD) bitkinin bir başka önemli bileşenidir. Çeşitli etkiler gösteren, esrardan izole edilmiş en az 113 farklı kannabinoid vardır.

<span class="mw-page-title-main">G proteini kenetli reseptör</span> G-Proteini ile ilişkili hücre içi sinyalizasyona bağlı hücre yüzeyi reseptörleri sınıfı

G proteini kenetli reseptörler (GPCR) veya yedi transmembran parçalı yapıda olan reseptörler, geniş bir almaç ailesidir. Hücre dışı bileşikleri algılayarak hücre içi sinyal iletimi (transdüksiyon) yollarını etkinleştirirler. Hücre içinde G proteinlerine bağlanırlar. Hücre zarından kıvrılarak yedi kez geçtiklerinden "yedi transmembran parçalı" (7TM) adlandırmasına da sahiptirler.

Nörofarmakoloji, ilaçların sinir sistemindeki hücresel işlevini ve davranışı etkileyen nöral mekanizmaları araştıran bilim dalıdır. Nörofarmakolojinin davranışsal ve moleküler olmak üzere iki ana alt dalı vardır. Davranışsal nörofarmakoloji, ilaç bağımlılığı ve bağımlılığının insan beynini nasıl etkilediğinin incelenmesi de dahil olmak üzere ilaçların insan davranışını nasıl etkilediğine odaklanır. Moleküler nörofarmakoloji, nöronların ve nörokimyasal etkileşimleri incelemenin yanı sıra nörolojik fonksiyon üzerinde faydalı etkileri olan ilaçların geliştirilmesi genel amacını taşır. Bu alanların her ikisi de yakından bağlantılıdır, çünkü her ikisi de merkezi ve periferik sinir sistemlerindeki nörotransmitterler, nöropeptitler, nörohormonlar, nöromodülatörler, enzimler, ikinci haberciler, ortak taşıyıcılar, iyon kanalları ve reseptör proteinlerinin etkileşimleri ile ilgilidir. Bu etkileşimleri inceleyen araştırmacılar, ağrı, Parkinson hastalığı ve Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif hastalıklar, psikolojik bozukluklar, bağımlılık gibi birçok farklı nörolojik bozukluğu tedavi etmek için ilaçlar geliştirirler.

<span class="mw-page-title-main">Muskarinik asetilkolin reseptörü</span>

Muskarinik asetilkolin reseptörleri, belirli nöronların ve diğer hücrelerin hücre zarlarında G proteinine bağlı reseptör kompleksleri oluşturan asetilkolin reseptörleridir. Parasempatik sinir sistemindeki postganglionik liflerden salınan asetilkolinin uyardığı, post reseptörler olmak gibi çeşitli roller oynarlar.

Serotonin fizyolojik ve patofizyolojik etkilerine hücre zarına bağlı çeşitli reseptörlerin, 5-HT reseptörlerinin aktivasyonu yoluyla aracılık eder. Bunlar merkezi sinir sisteminde, gastrointestinal sistemde, dolaşım sisteminde ve kanda yüksek yoğunlukta bulunur. Fizyolojik olarak kan pıhtılaşmasında, öğrenme süreçlerinde ve gündüz-gece ritminin kontrolünde rollerı vardır. Migren, pulmoner hipertansiyon, depresyon, şizofreni, yeme bozuklukları, bulantı ve kusmada serotonin reseptörlerindeki biyokimyasal süreçlerin yanlış işlemesi patolojik açıdan öneme sahiptir.

Metabotropik reseptör, hücre aktivitesini düzenlemek için bir dizi metabolik adımı başlatan membran reseptörü tipidir. Sinir sisteminde iki tür reseptör vardır:metabotropik ve iyonotropik reseptörler. İyonotropik reseptörler bir iyon kanalında porlar oluştururken, metabotropik reseptörler, G proteinleri gibi sinyal iletim mekanizmaları aracılığıyla dolaylı olarak iyon kanallarına bağlanır.

Biyolojide, hücre sinyalizasyonu veya hücre iletişimi, hücrelerin çevresi ve kendisi arasında sinyalleri alma, işleme ve iletme yeteneğidir. Bakteriler, bitkiler ve hayvanlar gibi her canlı organizmadaki tüm hücrelerin temel bir özelliğidir. Bir hücrenin dışından kaynaklanan sinyaller mekanik basınç, voltaj, sıcaklık, ışık veya kimyasal sinyaller gibi fiziksel ajanlar olabilir. Kimyasal sinyaller hidrofobik veya hidrofilik olabilir. Hücre sinyalleri kısa veya uzun mesafelerde meydana gelebilir ve sonuç olarak otokrin, jukstakrin, intrakrin, parakrin veya endokrin olarak sınıflandırılabilir. Sinyal molekülleri çeşitli biyosentetik yollardan sentezlenebilir ve pasif veya aktif taşıma yoluyla ve hatta hücre hasarından sonra salınabilirler.

<span class="mw-page-title-main">Tıbbi esrar</span>

Tıbbi esrar, kenevir bitkisinin tıbbi amaçlar için kullanılmasıdır. Esrar, tetrahidrokanabinol (THC) ve kannabidiol (CBD) gibi çeşitli kannabinoid bileşikleri içerir. Bu bileşikler, beyindeki kannabinoid reseptörlerine bağlanarak çeşitli fizyolojik ve psikolojik etkileri ortaya çıkarabilir.