İçeriğe atla

Kanlıgeçit Höyük

Arkeolojik Höyük
Adı:Kanlıgeçit Höyük
il:Kırklareli
İlçe:Merkez
Köy:Merkez
Türü:Höyük
Tahribat:
Tescil durumu:Tescilli[1]
Tescil No ve derece:787
Tescil tarihi:19.10.1990
Araştırma yöntemi:Kazı

Kanlıgeçit Höyüğü, Kırklareli İl merkezinin 500 metre güneyinde, Haydar Dere'nin iki yanında yer alan bir höyüktür. Aşağı Pınar Höyüğü'nün 300 metre kadar batısındadır. Demiryolu ve Haydar Dere tarafından üçe bölünen höyüğün bu parçaları Kanlıgeçit Kuzey, Kanlıgeçit Doğu ve Kanlıgeçit Güney olarak adlandırılmıştır. Kanlıgeçit Kuzey nekropol alanı olup yayvan bir tepe görünümümdedir.[2]

Kazılar

Höyük ilk olarak 1981 yılında Prof. Dr. Mehmet Özdoğan tarafından tespit edilmiştir. Kazılar 1994 yılından itibaren Mehmet Özdoğan ve H. Parzinger başkanlığında başlatılmıştır. Daha sonra Parzinger ekipten ayrılmış, kazılara Özdoğan başkanlık etmiştir. Kazı çalışmalarına 1999 yılında ara verilmiş olup 2004 yılında yeniden başlanmıştır.[2]

Tabakalanma

  • Kanlıgeçit Kuzey ve Doğu;

Erken Tunç Çağı'n tarihlenen akropol, iç kale, bunun içinde yukarı kent ve aşağı kent gün ışığına çıkarılmıştır. Bu tabakanın altında kutsal mekanların çevrildiği bir temenos duvarı içinde birden çok megaron tarzı yapı ve bir üst tabakadaki anıtsal sur kapısının önceki hali ona sur girişi bulunmaktadır. Bu tabakanın da altında Balkanlar Ezero-Sveti Krilovo Kültürlerine ait buluntular veren, şiddetli yangın izleri gösteren bir tabaka vardır.[2]

  • Kanlıgeçit Güney;

Aşağı kent sondajlarında Ezero buluntuları veren ince bir tabaka ardından ana toprağa ulaşılmıştır. Burada ana toprağa oyulmuş, Balkanlar'ın Geç Kalkolitik Çağ Pre-Cucuteni ve Gumelnita yapısı çanak çömlek buluntuları veren iki çukur ortaya çıkarılmıştır. Aşağı kent yerleşimi derenin altına doğru da devam etmektedir. Derenin yığdığı alüvyonun buradaki bir kısım yerleşimi örttüğü ortadadır. Bu durumda yerleşimin ne denli geniş bir alana yayıldığını anlamak için jeofizik çalışmalara gerek vardır. Ayrıca bu kesimde bir Helenistik Dönem yerleşmesi olduğu da anlaşılmaktadır.[2]

Buluntular

Kanlıgeçit Höyüğü'nün 300 metre kadar doğusundaki Aşağı Pınar Höyüğü Kırklareli bölgesinin Neolitik Çağ'daki yerleşimidir. Bu yerleşim zaman içinde batı yönünde kayarak Erken Tunç Çağı'nda Kanlıgeçit Höyüğü'ne taşınmıştır. Bu bağlamda 2000'li yıllarda her iki höyükte yürütülen kazılar da birlikte ele alınan bir proje olarak çalışılmıştır.[3]

Kanlıgeçit Kuzey kesimlerinde surla çevrili, akropol (yukarı kent) olarak tanımlanan bir kent ve bir kutsal alan olduğu düşünülen yapı ortaya çıkarılmıştır. Yaklaşık 65 metre çapındaki surla çevrili bir yerleşime, kesin olmamakla birlikte kuzeybatıdan anıtsal bir kapıdan giriş verilmiştir. Surun içinde, birbirlerinden yaklaşık 1,5 metre mesafeli, bütün bütün Anadolu özellikleri taşıyan üç megaron kazılmıştır. Duvar kalınlıkları 60 cm. olan bu megaron yapıların içinde çukur tabanlı ocaklar vardır. Megaronlardan birinin içinde küçük ateş çukurları ve sunaklar bulunmaktadır. Kuzeydeki megaron 14,9 x 6,3 metre, güneydeki ise 15,5 x 7,2 metre boyutlarındadır.[2] Daha sonraki yıllarda 27,5 x 10,2 metre boyutlarında bir dördüncü megaron açığa çıkarılmıştır.[4]

Değerlendirme

Kanlıgeçit yerleşiminde erken Tunç Çağı başında Balkanlar'ın Geç Ezero Kültürü ile aynı özellikleri taşıyan küçük bir köy yerleşimi görünmektedir. Erken Tunç Çağı'nın III. evresinde, İç Batı Anadolu çıkışlı olduğu anlaşılan bir göçmen grubun, yerleşimi kendi geleneklerine göre yeniden düzenlemiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu, kesin olarak bir koloni yerleşimidir. Böylece yerleşim, yönetim ve tapınak yapılarıyla, aşağı kent ve sur duvarlarıyla kent özellikleri kazanmıştır. Bu kentteki megaron tipi yapılar Troya megaronlarıyla neredeyse aynıdır. Diğer yandan megaronlarda günlük yaşamı işaret eden küçük buluntuların ele geçmemiş olması, bu yapıların sadece dinsel amaçlı kullanıldığı şeklinde yorumlanmaktadır. Anıtsal kapı, Troya tarzından çok Anadolu tarzıdır. Kazı başkanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, bu koloni yerleşiminin, Yıldız Dağları'ndaki bakır yataklarını işletmek ya da yerel madencilerden aldıkları bakırı diğer bölgelere naklederek ticaretini yapmak amacıyla Anadolu'dan gelip yerleşen bir göçmen grupla ilişkilendirmektedir. Bu kolonileşmenin yaklaşık olarak MÖ 2400 civarında oluştuğu, MÖ 2100 – 2000 yılları civarında yerleşimin muhtemelen yakılarak yok edildiği tahmin edilmektedir.[2] Sonuç olarak basit bir köy yerleşmesinden göç alarak kentleşmeye ve giderek bir şehir devleti olmaya giden aşamaları geçen bir yerleşme olduğu öne sürülmektedir.[5] Höyükte MÖ 3. binyılın ikinci çeyreğinde başlayan yerleşmenin dal örgü dörtgen yapılarla temsil edildiği belirtilmektedir. Bunlar en alttaki 4. ve 3. tabakalardır ve Balkanlar'daki benzerleriyle çağdaştır. İkinci tabakada ise mimari gelenek değişmiş, Anadolu etkileri hakim olmuştur. Dal örgü tekniği mimari bırakılmış, önce kerpiç yapılar, daha sonra da taş temel üzerine megaron tarzı yapılar görülmüştür. Birinci tabakada ise yerleşimin bir surla çevrildiği görülür. İkinci ve birinci tabakalar Troya II ile yakın benzerlik gösterir. Anadolu tipi yerleşmenin Trakya içlerine yayılmasını temsil eder.[6]

Tahribat durumu

Yerleşme demiryolu tarafından ikiye bölünerek kısmen tahrip edilmiştir.[2]

Kaynakça

  1. ^ "TAY – Yerleşme Ayrıntıları". 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Mayıs 2012. 
  2. ^ a b c d e f g TAY – Yerleşme Dönem Ayrıntıları
  3. ^ 29. Kazı Sonuçları Toplantısı (2007) Cilt 1, Sh.: 39
  4. ^ 31. Kazı Sonuçları Toplantısı, Sh.: 363
  5. ^ Kırklareli Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü[]
  6. ^ 31. Kazı Sonuçları Toplantısı (2009) Cilt 2, Sh.: 359

İlgili Araştırma Makaleleri

Hassek Höyük, Şanlıurfa ili, Siverek ilçesinin bir köyü olan Yukarı Tillakin Köyü yakınlarında yer alan bir höyüktür. Fırat Nehri'nin yarattığı erozyon nedeniyle tahrip olmadan önce 350 x 150 metre boyutlarında bir yerleşim olduğu düşünülmektedir.

Samsat Höyük, Adıyaman ili, Samsat ilçesi hemen kuzeydoğusunda, günümüzde Atatürk Baraj Gölü altında kalmış olan bir höyüktür. Baraj gölü suları altında kalmasından önce Fırat kıyısından 700 metre içeride olmasına karşın iskan edildiği dönemde hemen nehrin kıyısındaydı. Yüksek bir höyük sayılabilecek olan Samsat Höyük, ova seviyesinden 37-40 metre yükseklikte olup taban alanı 500 x 350 metre kadardır. En dik yamacı doğu yamacı, en düşük eğimli yamacı ise güneybatıya bakan yamacıdır. Adı, Klasik Çağ kaynaklarında Samosate, Samosatum, İslami Dönem kaynaklarında ise Semisat, Sumaisat olarak geçmektedir. Yer olarak, Fırat'ın oldukça geniş, dolayısıyla sığ olduğu bir kesimdedir. Yerleşim olarak ise höyük, teras ve alt şehirden oluşmaktadır. Samsat Höyük, taşıdığı öneme karşın yeterince kazı çalışmaları yapılamadan baraj gölü altında kalıp yok olmuş bir arkeolojik yerleşimdir.

Çine Tepecik Höyük, Aydın İl merkezinin güneyinde, Çine İlçesinin 5 km. batısında, Karakollar Köyü'nün 3 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Çine Çayı'nın 1 km. doğusunda bulunan höyük 120 x 40 metre boyutlarında olup 9 metre yüksekliktedir.

Toptepe Höyüğü, Trakya Bölgesi'nde Tekirdağ İl merkezinin doğusunda, Marmaraereğlisi'nin 4 km. batısında yer alan bir höyüktür. İlk yerleşim 70 metre genişlikteki denize doğru uzanan kayalık bir burun üzerinde kurulmuştur. Burnun iki yanındaki küçük koylar, bu balıkçı topluluğun kayık ya da sallarını çektikleri koylardı. Höyüğün hemen yanında küçük bir pınar vardır.

<span class="mw-page-title-main">Demircihöyük</span>

Demircihöyük, Bilecik il merkezinin yaklaşık olarak 25 km. batısında, Çukurhisar ilçesinin kuzeybatısında yer alan bir höyüktür. Eskişehir Ovası'nın batı kenarındaki höyük 80 metre çapında, 5 metre yüksekliktedir. Yerleşim gördüğü dönemlerde genişlik ve yüksekliğinin çok daha fazla olduğu yapılan sondajlardan anlaşılmaktadır. Buluntular Eskişehir Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

Aşağı Pınar Höyüğü, Kırklareli İl merkezinin 3 km. güneyinde yer alan bir höyüktür. Haydardere, bir kıvrım yaparak tepenin kuzeyinden ve batısından geçmektedir. Höyüğün üzerine Geç Antik Çağ'da yapılan bir tümülüs tahribata neden olmuştur. Tümülüs, 38 metre çapında bir çevre duvarı üstüne kurulmuş olup, höyüğün eteklerinden alınan toprakla doldurulmuştur. Oluşan tepenin 19. yüzyıl sonlarında bölgeyi bir süreliğine işgal eden Rus kuvvetleri tarafından hazine aramak için düzleştirilmiş olduğu düşünülmektedir.

Küllüoba Höyüğü, Eskişehir İl merkezinin 35 km. güneydoğusunda, Seyitgazi İlçesi'nin 15 km. kuzeydoğusunda, Yenikent Köyü'nün 1.300 metre güneyindedir. Tepe, 300 x 150 metre ölçülerinde, 10 metre yükseklikte bir tepedir. Frigya dağlık bölgesinin kuzeyinde, yukarı Sakarya ovalarının batısında yer almaktadır. Ankara, Konya ve Afyon civarından gelen tüm doğal ulaşım hatları Küllüoba'nın bulunduğu bölgede birleşmektedir ve buradan batıya, Eskişehir, İznik, İnegöl ovalarına uzanır. Bu batıya giden yollar, Kuzey Ege, Güney Marmara, dolayısıyla Balkanlar'a devam eder.

Hacıtuğrul Höyüğü, Ankara - Polatlı karayolunun 60. km.'sinde, Hacıtuğrul Köyü ile Yenidoğan tren istasyonu arasında yer alan bir höyüktür. Gordion'un 22 km. kuzeydoğusuna düşmektedir. Eski yayınlarda Yenidoğan Höyüğü ya da Külhöyük olarak geçmektedir. Höyük, 650 x 600 boyutlarında olup 24 metre yüksekliktedir. Bu boyutlarıyla 3,3 hektarlık bir alana yayılmış, Türkiye'nin en büyük höyüklerinden biridir. Boyutları Gordion'un kabaca iki katı kadardır.

Beşik - Yassıtepe Höyüğü, Çanakkale İl merkezinin güneydoğusunda, Yeniköy'ün yaklaşık olarak 2 km. güneyinde yer alan bir höyüktür. Troya'dan 7 km. mesafededir. Bu konumuyla doğal olarak Troya'nın uydu yerleşimlerinden biri olarak görülmektedir. Beşige Koyu kuzeyinde küçük bir burun üzerindedir.

Karahöyük 1, Konya İl merkezinin yaklaşık 7 km. güneybatısında yer alan bir höyüktür. Konya il sınırları içinde birden fazla Karahöyük adlı yerleşim olduğu için bu höyük Karahöyük 1 olarak geçmektedir. Biri büyükçe olan on bir tepecikten oluşur. Bu tepeler üzerindeki yerleşim 1.000 x 500 metre genişliğe ulaşmaktadır. Açmalardan birinde 29 metrede ana toprağa ulaşılması, kalın bir dolgu tabakası altında olduğunu göstermektedir.

Kazane Höyük, Şanlıurfa ili'nin yaklaşık 4 km. güneydoğusunda yer alan bir höyüktür. Bölgede topraktaki organik kalıntılar üzerinde yapılan araştırmalara göre MÖ 3. binyılın ortalarında ovada kamış, saz ve ot türleri yönünden yoğun bir bitki örtüsü olduğu anlaşılmaktadır. İklim, daha yağışlı bir iklim olmalıdır. Çevredeki tepeler muhtemelen ormanlıktı.

<span class="mw-page-title-main">Tell Tayinat</span>

Tell Tayinat Höyüğü, Hatay il merkezinin doğu – kuzeydoğusunda, Reyhanlı ilçesinin 17–18 km batısında, Asi Nehri'nin 1,5 km doğusunda yer alan bir höyüktür. Tepe, yamaçlar dahil olmak üzere 700 x 500 metre boyutlarında, 15 metre yüksekliktedir. Kazı yapılmadan önce üzerinde Tayinat Köyü bulunmakta idi.

Eskiyapar Höyük, Çorum İl merkezinin güneyinde, Alaca İlçesi'nin 6 km. batısında, eski Eskiyapar Köyü altında, Hüseyinabad Ovası'nda yer alan bir höyüktür. Tarım, yapılaşma gibi nedenlerle köyün yol açtığı tahribatı önlemek ve kazı çalışmalarına olanak vermek için 1983-84 yıllarında köy taşınarak höyük açılmıştır. Tepe, 350 metreye varan çapı ile bölgenin büyük höyüklerinden biri olup 13 metre yüksekliktedir. Konum olarak Alacahöyük, Boğazköy ve Şapinuva (Ortaköy) gibi önemli Hitit merkezlerinin neredeyse geometrik ortasındadır.

Hacımusalar Höyüğü-Choma,Antalya ili Elmalı İlçesinin 15–20 km. güneybatısında, Hacımusalar ile Beyler köyleri arasında yer alan bir höyüktür. Hacımusalar Höyük, Beyler Höyük olarak da bilinmektedir. Tepe, 350 x 300 metre boyutlarında olup 13 metre yüksekliktedir. 1970'li yıllarda kurutulan bir gölün kenarında, verimli bir ovada yer almaktaydı.

Menekşe Çatağı Höyüğü, Tekirdağ İl merkezinin 12 km. doğusunda, Menekşe Deresi'nin her iki yanındaki Doğu ve Batı höyükleri olarak tanımlanan iki tepeden oluşan bir höyüktür. Burası Marmara Denizi kıyısındaki kayalık bir terastır. Batı höyük 100 x 30 metre boyutlarında olup 3 metre yükseklikte, Doğu höyük ise iki yükseltiden oluşmaktadır.

Gavurtepe Höyük, Manisa İl merkezinin güneydoğusunda, Alaşehir İlçesi'nin güneybatısında, Gediz Ovası'nda Sarıkız Çayı'nın batı yakasında yer alan bir höyüktür. Yamaçları oldukça dik ve sarp bir tepedir. Bulunduğu yer olarak, hem batı kesimindeki yerleşimlerle, hem de Hitit topraklarının batı yerleşimleriyle ulaşım sağlayabilecek konumda görünmektedir. Öte yandan Gediz Vadisi üzerinden Balıkesir ve Denizli ulaşımları üzerindedir.

Karaağaçtepe Höyüğü, Çanakkale il merkezinin güneybatısında, Seddülbahir Köyü'nün yaklaşık olarak 3 km. kuzey-kuzeydoğusunda, Morto Koyu'ndan 1 km. mesafede, Kirte Deresi'nin sağ tarafında yer alan bir höyüktür. Bazı kaynaklarda, Heinrich Schliemann tarafından bu şekilde tanımlanmış olmasına dayanılarak Protesilaos Tümülüsü olarak da görülmektedir. Tepe, 100 metre çapında olup 8 metre yüksekliktedir. Günümüzde sahilden 1 km. kadar içeride olan Höyük'ün iskan edildiği dönemde deniz kenarında olduğu belirtilmektedir.

Maydos Kilisetepe Höyüğü, Çanakkale İli sınırları içinde, Gelibolu Yarımadası'nın Çanakkale Boğazı'na bakan tarafında, Eceabat İlçesi içinde yer alan bir höyüktür. Maydos Kale olarak da bilinmektedir. Tepe üzerinde Çanakkale Savaşı sırasında tahrip olan bir Orta Çağ kalesinin kalıntıları vardır. Tepe, 200 x 180 metre boyutlarında ve 33 metre yüksekliktedir. Günümüzde denizden yaklaşık olarak 200 metre ilçeride bulunmaktadır.

Tilkiburnu Höyüğü, Kırklareli il merkezinin yaklaşık olarak 18 km. güneyinde, Babaeski İlçesi'ne 17 km. mesafede, Nacak Köyü'nün 750 metre doğusunda yer alan bir höyüktür. Şeytanderesi'nin doğu yakasındadır. Çanak çömlek dağılımına göre yerleşmenin 180 x 130 metrelik bir alana yayılmış olduğu ileri sürülmektedir. Kültür toprağının kalınlığı bir metredir.

Etiyokuşu Höyüğü, Ankara il merkezinin yaklaşık 5 km. kuzey – kuzeydoğusunda, günümüzde tümüyle yapıların altında kalmış bir höyüktür. Etiyokuşu ismi, muhtemelen kazı ekibi tarafından verilmiş bir isimdir. Tepe, 86 x 22,5 metre boyutlarında, 1,5 metre yükseklikte ve yerleşme alanının 6,5 dönüm olduğu bildirilmiştir. Kazı öncesinde Çubuk Barajı asfaltıyla ikiye bölünmüş durumdaydı ve kum çekilmesiyle kısmen tahrip edilmiş bulunuyordu.