İçeriğe atla

Kamu gücü

Kamu gücü, idarenin kamu yararı amacını gerçekleştirebilmesi[1] için sahip olduğu ayrıcalıkları ve yükümlülükleri[2] ifade eden bir kavramdır. İdarenin kamu gücü olmadan yürüttüğü faaliyetler özel hukukun kapsamına girmekte olup bu davalar adli yargıda görülür. Bu sebeple özel hukukun kapsamını aşan birtakım yetki ve yükümlülükleri kamu gücü olarak tanımlanır ve bundan doğan davalar idari yargıda görülür.[3]

Ayrıcalıklar

Kamu idaresi, iradesini tek taraflı olarak kullanma ayrıcalığına sahiptir. Yani, kişiler hakkında onların rızasını almadan hukuki işlemler yapabilir. İlgilinin rızası olmaksızın dahi bu işlemler sonuçlarını doğuracaktır. Bu durum idare hukukunda çeşitli yazarlar tarafından icraîlik veya icraî karar olarak da tanımlanır.[1] İdare, aldığı bu kararı re'sen icra etme ayrıcalığına da sahiptir. Herhangi bir merciye başvurmaksızın aldığı kararları kendisi cebren uygulayabilir.[1] Bu durumdan kaynaklanan zararların tazmin edilmesi idari sorumluluk kapsamına girer. Bu durum da bir başka kamu gücü ayrıcalığını meydana getirir.

İdarenin aldığı kararlar bir mahkeme tarafından iptal edilene kadar aldığı kararların hukuka uygun olduğu kabul edilir ve uygulanmaya devam edilir. Buna hukuka uygunluk karinesi denir. Bu karara itiraz edilmesi ya da dava açılması, kural olarak kararın yürütülmesini durdurmaz.[4] Fakat mahkeme, talep edilmesi hâlinde o kararın yürütülmesini dava sonuna kadar durdurabilir.

Kamu tüzel kişileri hakkında özel hukuktan kaynaklı cebri icra yolları kullanılamaması, kamu tüzel kişilerinin mallarının haciz edilememesi ve iflaslarının istenememesi de bir kamu ayrıcalığıdır. Bu tüzel kişiliklerin bünyesinde çalışan personelin kamu görevlisi sayılması da ayrıca başka bir kamu gücü ayrıcalığıdır.[5] Buna karşılık, idareye borçlu olan kişilerin borçları kamu alacaklarının tahsili olarak ayrı bir usûl ile işletilmesi de bir kamu gücü ayrıcalığıdır.[4]

Bazı kişilerin mesleklerini icra edebilmeleri o meslekle alakalı odalara ya da kuruluşlara üyeliklerini yaptırmaları zorunludur. Bu durum da kamu gücü ayrıcalığıdır. Mesleklerini icra edebilmek için kişilerin kayıtlı oldukları oda ve birliklere aidat ödemeleri gerekir, bu aidat zorunludur ve kamu gücü ayrıcalığı teşkil eder.[5]

Tüzel kişilere vergi muafiyeti ayrıcalığı tanınabilir, bu da kamu ayrıcalığıdır.[5]

İdarenin kişilerle yaptığı sözleşmeler kural olarak idari sözleşme sayılır ve bundan doğan uyuşmazlıklara idare hukuku uygulanır.[4] Bu uyuşmazlığın idari yargıya tabi olması da kamu ayrıcalığıdır.[5]

Yükümlülükler

İdarenin idari işlemlerde irade serbestisi yoktur. Yani idare, bir sözleşme yapacaksa sözleşmeci tarafı seçmek için kamu ihalesi yapmak zorundadır. İdare, bu işlemleri yaparken kamu yararını gözetmek zorundadır. Çıkabilecek herhangi bir uyuşmazlıkta tahkim yoluna başvurması mümkün değildir. Son olarak ise, idare personelini seçmekte serbest değildir. Bunun için sınav yapıp sınavda başarı elde edenleri personel olarak seçmesi zorunludur.[6]

Kaynakça

Dipnotlar
  1. ^ a b c Gözler 2013, s. 52.
  2. ^ Uçar 2016, s. 332.
  3. ^ Gözler 2013, s. 41.
  4. ^ a b c Gözler 2013, s. 53.
  5. ^ a b c d Kemal Gözler (2005). İdare Hukukuna Giriş. 3. Baskı. Ekin Kitabevi Yayınları. ss. 16-352. 21 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Haziran 2020. 
  6. ^ Gözler 2013, s. 54.
Basılı eserler

İlgili Araştırma Makaleleri

1982 Anayasasının 126. maddesi "Türkiye merkezi idare ve kamu hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere ayrılır." hükmünü getirmektedir. Merkezi hükûmetin taşrada örgütlenmesinin temelinde iller yer almaktadır. İl Özel İdareleri görevleri bakımından merkezi yönetim ile belediye ve köyler arasında "ara düzey" niteliğe sahip idari birimlerdir.

<span class="mw-page-title-main">Avukat</span>

Avukat, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajı yapmış, avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatın eş anlamlıları aklavcı ve vekil sözcükleridir. Eski kullanımda muhami denirdi. Avukatların faaliyette bulunması için baroya kaydolmaları zorunludur. Genellikle çalıştıkları şehirde bulunan baroya kayıtlı olarak faaliyet gösterirler. Avukat, uyuşmazlıkların doğumundan başlayarak, mahkeme aşaması ve hakkın teslimine kadar olan süreçte kişileri temsil eder. Avukat sadece iş ve dava takibi yapmaz, aynı zamanda hukuki konularda hukuk danışmanı, zabıt kâtibi, hakemlik, arabuluculuk, mübaşir, arzuhâlci, halk noteri görevlerini de yerine getirebilir.

<span class="mw-page-title-main">Sayıştay (Türkiye)</span> Türkiyenin mali yargı organı

Sayıştay, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda düzenlenen mali yargı organıdır.

<span class="mw-page-title-main">Devlet Denetleme Kurulu</span> Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan ve yönetim işlerinin hukuka uygun bir şekilde yürütülmesini sağlayan kurul

Devlet Denetleme Kurulu (DDK), Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak çalışan, yönetim işlerinin hukuka uygun, düzenli ve verimli bir şekilde yürütülüp, geliştirilmesi amacıyla kurulmuş denetim kurumu. Üyeleri ve başkanı cumhurbaşkanı tarafından atanır.

Vergi hukuku, kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya tabidir. Vergi hukuku, devletin kamu gücüne dayanarak elde ettiği kamu gelirlerinin hukuki rejimini inceler.

<span class="mw-page-title-main">Hâkim (hukuk)</span> mahkemede duruşmalara bakan ve kararı açıklayan yetkili kişiye verilen isim

Hâkim veya yargıç, adaleti sağlamak üzere bağlı bulunduğu topluluğun hukuk kural ve prensiplerine dayanarak bağımsız ve tarafsız olarak karar veren kimsedir. Bazı hukuk sistemleri tek hâkimli, bazı sistemler ise hâkimler heyetinden oluşan yargılama biçimlerini benimsemiştir. Hâkimler ceza, hukuk, idare veya askeri mahkemelerde görev yapabilirler. Yaptıkları görevden ötürü toplum içerisinde saygınlık sahibi, alanında uzman ve güvenilir kişilerden seçilmeleri gerekir.

İdare hukuku, temeli anayasada belirlenen, idarenin faaliyet ve örgütlenmesine ilişkin kurallar öngören, kamuya tanınan üstünlük ve ayrıcalıklar ile bireye tanınan hak ve hürriyetlerin dengelenmesini sağlayan hukuk dalıdır.

Hukukun herkes bakımından bağlayıcı olması gerekir. Kişiler bazen olması gereken gibi davranırlar, bazen de bu düzeni bozarlar. Hukukun var oluş nedenlerinden biri de bu noktada başlar. Yani toplumun düzenini korunması durumu. Devreye giren hukuki kuralları çiğneyen kişilerin bu yanlış davranışlarına engel olunur ve o kişilere bu kurallara uymaya zorunlu kılınır. Yaptırım bir hukuk kuralına aykırı davranılmasının sonucunda yol açılan zararın ortadan kaldırılmasını amaçlar. Kısaca yaptırım "Bir hukuk kuralına aykırı davranılması halinde hukuk düzenince öngörülen sonuçtur.". Yaptırım bir hukuk kuralını diğer sosyal düzen kurallarından ayırır.

Uluslararası özel hukuk, kişiler arası hukuk sorunlarında hangi devletin hukukunun uygulanacağını karara bağlar. Hiçbir devlet kendi hukuku dışındaki hukuk sistemlerini yok varsayamaz. Uyuşmazlıklar özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşların sorunlarıyla ve yabancılarla ilgilidir. Aynı sorunlarda devletler farklı hukuk sistemlerine sahiptirler ve kanunlar ihtilafı durumunda hangi yasa ve hangi ülkenin mahkemesi yetkilidir, buna ilişkin hükümleri içerir. Mahkeme ve yasa değişik olabilir. Yine ticari ortaklık, vb. iç hukuk tüzel kişilerinin kendi devletlerinin sınırlarını aşan ve birden çok devletin yetki alanına giren durumlarda bu özel hukuk kişileri arasındaki ilişkileri düzenler ya da bunların bağlı olacağı iç hukuku belirler.

<span class="mw-page-title-main">Özelleştirme İdaresi Başkanlığı</span>

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı'na bağlı kamu tüzel kişiliğine sahip, özel bütçeli bir kurumdur. 27 Kasım 1994 tarih, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'la kurulmuştur. İdarede 1 başkan, 3 başkan yardımcısı, toplam 19 daire başkanı ve proje grup başkanı ile birlikte yaklaşık 330 personel görev yapmaktadır.

<span class="mw-page-title-main">Hak</span> Kişinin hukuken korunan ve kendisine bu korumadan yararlanma yetkisi veren menfaat

Hak, kişilerin hukuk düzenince korunan menfaatleridir. Kişilerin lehlerine olan bir durumun kanunlar tarafından korunması, bu korumaya uymayan kişilere karşı ise kanuni girişimlerde bulunulması gibi yetkiler verir. Esasen Arapçada hukuk kelimesinin tekil hâli olan bu kelime, zamanla kişilerin hukuken korunan menfaatlerini tanımlamak için kullanılırken, hakların oluşturduğu düzene ise hukuk adı verilmiştir.

Yönetmelik (Talimatname), Anayasanın 123. maddesinde tarif edildiği şekliyle; Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren konularda, kanunlara ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine aykırı olmamak koşuluyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır.

<span class="mw-page-title-main">Hukuk devleti</span>

Hukuk devleti, sınırları içerisinde kamu erkinin değişmezlik ve süreklilik temeline dayalı olarak değer ve hukuk düzenine bağlı olduğu bir devlet şeklidir. Mutlakiyetçi devletlerden farklı olarak devlet gücü, vatandaşları keyfi uygulamalardan korumak amacıyla yasalar yardımıyla tanımlanır. Modern anlayış temelindeki bir hukuk devleti bunun dışında maddi anlamda adaletli bir düzenin yaratılması ve korunmasını hedefler. Nesnel değer yargıları bireylerin öznel haklarından farklı olarak, belirlenmiş prensipler aracılığıyla kanun koyucunun sınırlanması işlevi görürler.

<span class="mw-page-title-main">Türkiye'de yargı teşkilatı</span>

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesi uyarınca “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.” Ancak, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev Ve Yetkileri Hakkındaki Kanun içinde yer alan bazı belirleyici hükümler haricinde tüm yargı teşkilatının görev ve yetkisini belirleyen kapsayıcı ve genel bir yasal düzenleme yapılmamıştır. Dolayısıyla, hangi durumda hangi mahkemenin yetkili olacağı çeşitli kanunlarda dağınık ve sistematikten uzak bir biçimde yer aldığından mevcut mevzuat konuya genel bir bakış sağlamaktan uzak bir görüntü sunmaktadır.

Masumiyet karinesi, suçsuzluk ilkesi veya uluslararası hukuk terimi olarak presumption of innocence; suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden, temel hukuk doktrini. Evrensel hukuk kurallarına göre, bir kişinin masum olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur; kişinin suçluluğunun kanıtlanamamış olması yeterlidir. Bunun için masumiyet karinesinin temelini, hukukta hüküm giydirmenin yalnızca iddia edilen suçların kanıtlanmasıyla mümkün olduğu gerçeği oluşturur. Bu da hüküm giymemiş kimsenin suçlu sayılamayacağı veya suçlu olarak lanse edilemeyeceği ilkesini; yani masumiyet karinesini doğurur. Masumiyet karinesi evrensel bir yargı doktrini olup; İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde yer almaktadır. Buna bağlı olarak bu bildiriye taraf olan ülkeler, yasalarında bu doktrine yer vermek durumundadır.

<span class="mw-page-title-main">MÜYORBİR</span>

Müzik Yorumcuları Meslek Birliği ya da kısa adıyla Müyorbir, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 42. Maddesi kapsamında; icracı sanatçılar tarafından kurulmuş Bağlantılı Hak Sahibi Meslek Birliği’dir. Müyorbir, 51 kişilik kurucu üye tarafından 2000 yılında kurulmuş ve 19.04.2000 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın onayı ile tüzel kişilik kazanmıştır.

<span class="mw-page-title-main">Yazılı hukuk</span> Kanun koyucu tarafından yazılı bir metne bağlanan hukuk

Yazılı hukuk toplumun ortak çıkarlarını korumak amacıyla, yetkili organlar tarafından yürürlüğe konulan metinlere denir. Yazılı hukuk kuralları, eylem ve işlemlerde yurttaşları olduğu kadar devlet organlarını da bağlayan kurallardır. Yazılı hukuk kuralları, pozitif hukukun bağlayıcı asli hukuk kaynakları arasında yer almaktadır. Hukun asli kaynakları; yazılı kaynaklar ile yazılı olmayan örf ve adetler olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır.

Türkiye'de arabuluculuk, 22.06.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile bir "alternatif uyuşmazlık çözümü" yolu olarak uygulanmaya başlamıştır. 6325 sayılı Kanunla yeni bir serbest meslek ihdas edilmiş ve arabuluculuk mesleğini icra edecek kişilere "arabulucu" unvanını kullanma yetkisi tanınmıştır

Uyuşmazlık hukuku veya uyuşmazlık yargısı, bir davanın esasını çözümlemekle görevli mahkemenin tespit edilememesi veya farklı mahkemelerce esasa ilişkin çelişkili kararların verilmesi ve kararların kesinleşmesi fakat çelişki nedeniyle kararların icra edilememesi hallerinde, ortaya çıkan uyuşmazlığı çözümlemek için uygulanması gereken kuralları ve ilgili kurum ve kuruluşlara ilişkin usul ve esas kurallarını belirleyen bir hukuk dalıdır.

<span class="mw-page-title-main">Adalet Bakanlığı (Azerbaycan)</span>

Azerbaycan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Azerbaycan kabinesinde bulunan 17 bakanlıktan biridir. Hukuk sistemini, kamu düzenini korumak ve hukuk reformlarını tesis, adalet sisteminin düzenlenmesinde görevlidir.